Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

Türk iş hayatı


roket adam

Öne çıkan mesajlar

"roket adam" said:


SeaGle said:

Ben bu topici nasıl kaçırmışım lan. İç dökeyim ben de. AMA ÇOK KÖTÜ WOT GELİYOR.

1 yıl stay yapıp stajım süresince bakım bölümünün neredeyse yarı yükünü almış olduğum şirketten stajın sonunda iş teklifi geldi.

2 yıl askerliğini tecil ettir, burada çalış, işi iyice kavra, sonra askerliği hallet ve gelip devam et denildi. O an için askerliği de hemen düşünmediğimden işe başladım.

Bakım mühendisi olarak işe girdim, ana dalım da TPM işlerinin yürütülmesiydi. Fabrikada biçok işler yaptık, merkezi denetimler oldu rekor puanlar aldık. Bunların hepsini bakım ekibi olarak sırtlandık neredeyse, üretimdekiler de destekçimizdi. Kalitedir hr dır tedarik zinciridir (satınlama dışında) hiç skinde olmadı bu işler onların. Gerçi kutlamalarda en çok kalite bölümü övgü aldı ne hikmetse sdfsd.


Neyse özel sektördür alkış beklemiyoruz dedik. Bakım ekibi olarak gayet işimize baktık. Sonra makine montajları oldu yoğunluk girdi. TPM aktiviteleri yavaşladı fln.

Birden "e tpm yürümüyo, bişeyler yapmıyoruz, hani sonuçları" fln diye sesler duyuldu -lol yine kalite bölümünden-. Sonra işler değişti, pozisyonlarda zorunlu değişiklikler oldu iş yükü nedeniyle. Ben bi anda üretimci oldum.

Fabrikada totalde 2 ana proses var. O ana proseslerden birinin de 2 alt prosesi var. Ben bu alt prosesi olan ana prosesin üretim sorumluluğuna getirildim. Tabi o güne kadar bakım ağırlıklı çalıştığım için makineleri çok iyi tanıdığım halde tam bir üretimcilik yapabilecek yeterliliğim yoktu. Ben de işi elime iyice alabilmek için bi yandan teoriğini bi yandan pratiğini öğrenmeye başladım yoğun bi şekilde.


Herhalde mucizeler bekleniyordu ki, ben daha işi kavramaya başlamışken -1 ay fln bu süre- 2 müdür tarafından çağırılıp sanki bir iş ortaya koymamışım gibi itham edildim. Hafiften uyarıldım. Önüme benden istenilenler bi liste halinde koyuldu.


Herhalde işe yanlış yerden girdim diyerek verilen listeye ağrılık verdim. Ama o liste de benden az zamanda çok ve kusursuz iş istiyordu. Hem işi kavra, hem istenilenleri yap, hem 20 küsür operatörle ilgilen, her gün verimlilik hesapla, bunları üstlere sun, sunulan verilere göre aksiyon al, aksiyonların takibini yap vs vs. Tabi kucaktan düşen bazı yumurtalar oldu.


Kimse zarar vermeden taşınan yumurtaları görmedi elbette. Düşenler olay oldu. Bu süreçte araya kalite bölümü girdi yine -lol-. "BİZE DE GÖREV VERİN İYİLEŞTİRME YAPALIM KAYZEN YAPALIM" diye zıpladılar. Genel müdürü fln kafalayıp sürece dahil oldular.


Şimdi,

makinelerden, prosesten, arızalardan, operatörlerden zerre anlamayan bi karıya neredeyse hesap veriyorum.

Her sabah önce makinenin arıza yaşanan noktasının çalışma prensibini, sonra yasanan arızanın mekanizmasını karıya anlatıyorum. Sonra karı o anlattıklarımla bana soru soruyor "bunun bi daha olmaması için ne yapman lazım?"

İki yumurta kırıp omlet yapmam lazım desem inanacak, hemen aksiyon planına yazıp satınalmaya 1 koli yumurta aldıracak kadar az biliyor işi. Ve ben her sabah amirim ya da müdürüm olmayan bu karıya neredeyse hesap veriyorum.

Ben ürünün bi parametresine ayar yapıyorum. Benden habersiz gidip başka bi parametreyle oynayıp benim yaptığım ayarları da bok ediyor. Ve benim zerre bilgim yok.


Ben makine hızını üretime ve arıza durumuna göre ayarlıyorum. Hanfendinin müdürü "hız düşürmelerini onayla yapıcaktık hani?" diye sitemkar mail atıyor. "Bu üretimin sorumlusu olarak değişiklik emrini ben verdim" diyorum. Kız tribi atıp maile cevap vermiyorlar.


Makine arıza yapmış bakımcılarla birlikte yağın içine girmişim 5 dk erken çalışsın makine diye. Karı başımıza gelip "bu arıza niye oldu, periyodik bakımda bakmıyo musunuz, niye bu kadar uzun sürdü" diye iş arasında sorguya çekiyor milleti aklınca. Ve bu süreçte bakım sorumlusu olan kişi -ki abim oluyor- hastalığından dolayı bi süre fabrikada bulunmadığından bakımla ilgili konularda da ukala karıyla ben muhatap oluyorum ne yazık ki.


---

Bunlar işin bi tarafı. Diğer taraftan açık ve net olarak, bi makine mühendisi olarak 1.5 - 1.6k arası paraya çalışıyorum. Şu an maddi olarak bakmakla yükümlü olduğum biri olmadığı için koymuyor gerçi ama hoş değil. Ben 2k lira ayda masraf yapıyordum lan okurken bazen.


2 ay önce işe giren adamlar yılbaşında senelik %7 zammı alırken sen "askerliğini yapmadın ki yea", "1 senen dolmadı zaten yea" diye alamıyorsun.

Üretimde operatör eksiğim var, 38 makineye 3 adam bakıyor 1 vardiyada diyosun, operatör alamayız diyorlar. Müdür kankasının tanıdığı gelince beyaz yaka olarak işe alıyorlar.

---

Of baydım.

Bugün müdürüme kaynadım zaten ben bi işe elimi atıyorum karının biri gelip çomak sokuyor, işi ben mi yapacağım başkası mı yapacak ona göre rotamı çizeyim dedim. Öyle deyince "olur mu canım sorumlu olan sensin bu işten" diyorlar, işleyiş apayrı.

--

2.5 aydır müşteriden gelen şikayeti çözemeyen kalite bölümü zerre anlamadığı üretimi iyileştirmeye çalışıyo. Birine söylesen götüyle güler. Bunlar ciddi ciddi görev bellemişler iyileştirme yapıcaz diyolar.


Özel sektörü yiyim ben babamın işini yapıcam lan!


Bunlar o Alman kablo firmasında oluyor değil mi? Vay anasını. Herifler görse ağlarlar. Bundan yıllar önce Erasmus'tayken onların sanırım Roth'daki fabrikasına gitmiştim görüşmeye, Türk olduğumu söyleyince Bursa'daki fabrikadan övüne övüne bahsetmişlerdi. Hakikaten bu kadarsa durum cidden vahimmiş.

Hazırla güzel bi mail, bas Almanya'ya, istifayı da koy, Bosch'a geç mümkünse. Paso eleman arıyorlar diye biliyorum, o da Bursa'da zaten, illa ki güzel bi kısım boştur, minimum 2 kat da maaş alırsın.


Roth'daki fabrikanın tuzu kuru ama. Roth tüm kâr marjı yüksek işleri alıp yapan plant. Ondan sonra da polonya geliyo. Gerçi polonyanın genel müdürü çatlağın teki ama en azından haklıya hakkını verecek bi adam.


Bizim fabrikadan övünerek bahsederler tabi, denetimlerde, ziyaretlerde fln apayrı bi firma oluyoruz sadghfdhbdghd. İnsana değer veren, güler yüzlü bi fabrikaymışız gibi oynuyoruz.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

türkiye de bilginin para etmemesinin üç nedeni var

- bilgiye sahip insanlar bilgilerini nasıl paraya çevireceklerini bilmiyorlar

- para politikaları nedeniyle ekonomi olması gerektiğinden her zaman daha durgun olduğu ve yatırım konusunda herkesin eli sıkı olduğu için yatırım yapma riskinin fazla olması sebebiyle insanlar tek şansıymış gibi hareket etmek zorunda kalıyor.

- bilgiye sahip olmayan sermaye sahipleri, doğru bilgiye yatırım yapacak ve işletebilecek vizyon ve ciddiyete sahip değiller. bu işi de güvenip sermayeyi teslim etmekte isteksizler, çünkü yatırım planı muhteşem de olsa, kavrayışları düşük.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

"roket adam" said:

bir dağıtıcı firmada çalışıyorum. sektör vs sormayın. teknik bilgi gerektiren özel bir iş. dolayısıyla şak diye yerine adam bulmaları zor. iyi çalışıyorum, ürün yöneticisiyim.

- maaşlar genel olarak düşük. (asgari ücretin iki katını bulmuyor şu anda aldığım para, oturup CV'mi yazmayacağım ama az çok tanıyosunuz yani o kadar da değil)
- maaşlar yapılan işe göre değil, ailevi durumuna vs bakılarak tespit ediliyor (kirada, annesi babası ölmüş, evli çocuklu depo görevlisi, ailesinin durumu iyi olduğu için mühendislik mezunu artı iki dil bilen bilmemne yöneticiden fazla alabiliyor -mesela-)
- herkes maaşını masraf fişlerini abartı doldurarak, salak salak mesailere kalarak 'artırıyor'.
- yönetim de bunun farkında, bir şekilde göz yumuluyor.
- ünvanlar yapılan işten ziyade yaşa bakılarak belirleniyor (x görevindesin, tüm yetki ve sorumluluk sende, çalışıyosun tam gaz, ama x yönetici yardımcısı yazıyor kartvizitinde. x yöneticisi yok. rütben düşük olsun diye yönetici yardımcısı oluyo. millet yönetici kim peki diye soruyo. aslında yönetici sensin.)
- tüm kilit pozisyonlar patron, şirket ortağı ve yakınları tarafından doldurulmuş, yükselme imkanı düşük.
- yurtdışı ziyaretlerini efektif kullanamıyorlar çünkü yöneticiler yanlarında iş yapacak adamları almak yerine 'x hiç yurtdışına çıktı mı, bu sefer onu alalım', 'y'yi bu sene şuraya götürdük, o kalsın' gibi bir turizm şirketi mantığıyla yürütüyorlar durumu.
falan filan

şimdi ben adam akıllı, katakulli çevirmeden hakkımı alabileceğim bir firmaya geçmek istiyorum. Buranın sistemi bu ve bana uymuyor. Hayır kurumu mu, ticari işletme mi anlamadım. Ben dürüst bi adamım, masraf fişiyle, gereksiz mesaiyle falan maaş artırmam, bunun hırsızlıktan farkı yok. Ama sistem de bu. Bu noktada yukarıda saydığım maddelerin tam tersini çalıştıran Türk şirketleri var mıdır? Yoksa illa yabancı bi firmaya mı kapak atalım? Beni işe alsanıza, yurtdışı gezisinden para biriktirip dönen bi tipim lan, gidip ne uğraşıcam 3 kuruş fazla para için yalan söylemekle. Haksız mıyım? Siz de mi böyle yapıyosunuz?

Bilgi: Şirkette yaklaşık 200 kişi çalışıyor, kişi başına 1 milyon liradan fazla ciro çeviriyoruz.


abi önce mezun ol da.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

ben de bir firmada erp uzmanı olarak çalışıyorum.
şimdi benim bağlı olduğum yönetici dışında
sap bilen bir proje yöneticisi getirdiler.
proje yöneticisi olan adam alman ekolünden gelmiş cidden çok yetkin çok yapıcı biri. diğeri ise klasik türk mantığında "onun verdiği işi niye yapıyosun?" "bana haber vermeden şunu yapma" "ne gerek varmış?" zihniyetinde biri.
ben de arada kalmaktan o kadar sıkıldım ki askere basıp gideyim de kalsınlar mı diye düşünmeden edemiyorum.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

  • 4 hafta sonra ...
Hala çalışıyorum aynı şirkette. Herifler çok rahat bırakıyor, kafama göre takılabiliyorum. Negatif tarafları ise çalışmamın iki sebebi vardı

bir, araba almak veya şirketten araba almak

VEYA

iki, ayrı eve çıkmak.

İkisini de yapamadım. Yapabilecek gibi de değilim. Bu durumda çalışmam için bir sebep kalmıyor ınısını sıtıym. Ama çalışmazsam da mal gibi evde oturucam babamın evinde. Dünyanın en sıkıcı şeyi.

Yüksek lisansa başlayayım bari. Gerçi daha mezun olmadım.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

×
×
  • Yeni Oluştur...