Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

Beşiktaş JK 2013-2014 Sezonu Genel Tartışma - 3


Llama

Öne çıkan mesajlar

Rhom said:

Beşiktaş'tan TFF'ye 1986-1987 Sezonu Şampiyonluk Başvurusu


Kartalhaber.com yazarı Avukat İrfan Niğdeli, 24 Mayıs 1987 tarihinde oynanan Malatyaspor-Beşiktaş maçında ev sahibi takımın şike yaptığının kanıtlandığını belirterek yapılan şikenin resmen açıklanması ve o sezondaki şampiyonluğun Galatasaray'dan alınıp Beşiktaş'a verilmesi için Futbol Federasyonu'na başvurdu.

TÜRKİYE FUTBOL FEDERASYONU’NA İHBAR

Konu: UEFA’nın yeni disiplin yönetmeliği ve buna uygun hale getirilen TFF Disiplin Talimatları gereği; 06.04.2003 tarihli Star Tv. Telegol Programında 24 Mayıs 1987 tarihli Malatyaspor-Beşiktaş futbol müsabakası ile ilgili Malatyasporlu futbolcuların teşvik pirimi aldıklarını itiraf etmeleri karşısında ilgili futbolcu ve kulüp yöneticileri hakkında soruşturma yapılması talebidir.

İrfan Niğdeli yayınladığı açıklamada şu görüşlere yer verdi;

Uefa’nın yeni disiplin yönetmeliğinde Haziran 2013 tarihli şike fiillerinde zamanaşımının kaldırılmasına ilişkin kararının ardından , federasyonumuz disiplin talimatında soruşturma zamanaşımının herhangi bir süreye tabi olmaması konusunda gerekli değişikliği yapmıştır.

Uefa tarafından alınan karar yazılı ve görsel medyada ;

‘’İngiltere’nin başkenti Londra'da toplanan UEFA'nın yönetim kurulu üyeleri çeşitli gündemleri ele alarak çeşitli kararlar verdi. Şike ile ilgili alınan kararda, artık zaman aşımı olmayacak. Şikenin hangi tarihte yapıldığına bakılmaksızın tespit edildiği anda gerekli cezaların verileceği belirtildi’’ şeklinde benzer haberlerle yorumsuz olarak kamuoyuna duyurulmuştur.

UEFA’nın bu kararı şike olaylarına karşı sıfır tölerans ilkesinin sonucu olarak, Uluslar arası Hukuk düzeninde genel bir prensip olma yolunda yaptığı hukuki bir düzenlemedir.


1986-1987 sezonunda işlenen fiillerin o dönemde kanunlarımızda suç sayılmadığı ileri sürülebilirse de 6222 sayılı yasadan önce şike olaylarına hakemlerin karışması halinde rüşvet, diğer hallerde dolandırıcılık kapsamında değerlendirilmesi gerektiği, ancak fiillerin, ceza kanunlarımız açısından zamanaşımına uğramış olduğu olması, bahis konusu fiillerde teşvikleri alan ve veren kişiler hakkında suç duyurusunda bulunulsa bile haklarında iç hukuk kurallarınca ceza davası açılamayacağı sonucunu ortaya çıkarmaktadır.

1986-1987 döneminde TFF başkanı ALİ Uras ve yönetim kurullarının ve bu tarihe kadar federasyonumuzun yönetim kademelerinde yer almış başkan ve üyelerinin , Galatasaray Spor Kulübü aleyhinde soruşturma yapmalarını engelleyecek şahsi ve psikolojik sebepleri olabilir.Bu konunun kendi yönetimleri devam ederken gündeme gelmesinin Türk Futbol dünyasını karıştıracağı, bu yükün altından kalkamayacakları, Türkiye’nin imajının bozulmasındansa konuyu görmezden gelme duygusu ağır basmış olabilir.Kaldı ki milyonlarca taraftarı olan kulübün oy potansiyeli düşünüldüğünde siyasi iktidarlarında böyle bir problemi halletme konusunda gayretlerinin olamayacağı aşikardır .

İŞTE SİZE ZAMAN AŞIMI:

Kısacası Galatasaray Spor Kulübünün o dönemde soruşturmaya uğraması , tabiri caizse Kenan Evren ve diğer komutanların yargıya hesap vermeleri kadar görülmemiş bir örnek olacaktı.

İşte bu tarihe kadar zamanıaşıran zihniyetin, olayın üstünden’’ 27 sene geçti demesi’’ ihtimali hukukun kurallarının kötüye kullanılmasıdır.Kaldı ki Evren ve diğerlerinin yargılanması Anayasada yapılan bir değişiklikle zamanaşımı savunmalarına takılmadan bugün devam etmektedir.

Bu konu çözümlenmeye çalışırken UEFA’nın bu konudaki gerekçesi ve niyeti önemlidir. soruşturmalarda zamanaşımını kaldırarak ülkelere;

- Siz yukarıda bahsettiğimiz siyasi ve çıkar ilişkileri doğrultusunda ,kendi takımlarınız hakkında soruşturma yapmaktan korktunuz.

-Gerekli hukuki düzenlemeleri yapmadınız,zamanaşımlarının arkasına sığındınız,

-Bu davalarda tarafsız olamazsınız yürütme organlarınızın ihmalleri sebebiyle zamanaşımı kararları verseniz dahi kabul etmem

- UEFA nın milli müsabakalara karışmadığı dönemde bile olsa soruşturma açacaksınız , ihbar tarihi önemlidir bu konuda ihbar tarihinde UEFA prensiplerine hukuken bağlısınız

Diyecekse Galatasaray Spor Kulübü hakkında soruşturma açılmalıdır.

Gelişmelerden sonra olayı yorumlayan

‘’Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) Eski Disiplin Kurulu Üyesi ve spor hukukçusu avukat Remzi Kazmaz ise UEFA Yönetim Kurulu'nun aldığı bu kararın sakıncalı olduğunu ve Türkiye'de kaosa yol açacağını söyledi.

Avukat Kazmaz, şikede zaman aşımının kaldırılması durumunda tozlu raflarda birileri tarafından saklanan belgelerin ortaya çıkarılacağını, Profesyonel Futbol Disiplin Kurulu (PFDK) ve mahkemelere ihbar yağacağını söyledi.’’ (Kaynak 23.05.2013 http://www.akşam.com.tr.)

Sayın meslektaşımıza kısmen katılmakla birlikte ,Türk Futbolu’nun üzerinde kara bir leke gibi duran 1986-1987 sezonunda yaşanan olaylar Beşiktaş taraftarlarınca sosyal medyada devamlı gündeme getirilmekte olup, delil ve belgelere ulaşmak için tozlu rafları karıştırmaya gerek yoktur.

1986-1987 24.05.1987 Tarihli Malatyaspor-Beşiktaş Müsabakası

TFF Başkanlığı’nı Ali Uras’ın yaptığı 1986-1987 yılı sezon sonunda Galatasaray 54 puanla ,14 sene sonra şampiyonluğunu ilan ederken Beşiktaş 53 puanla 2. Oldu

Sezonun bitmesine 4 maç kala Beşiktaş aradaki puan farkını ikiye çıkarsa da üç hafta kala 24 Mayıs 1987'de Beşiktaş, Malatyaspor deplasmanında beklenmeyen bir yenilgi aldı ve Galatasaray ile puanlar eşitlendi. Sonraki hafta 31 Mayıs 1987'de Beşiktaş, kendi sahasında Denizlispor'a karşı 1-0 önde giderken, 85. dakikada Denizlispor'lu Erol Tolga frikikten golü atınca, maç 1-1 sona erdi ve Galatasaray'ın galibiyetiyle son haftaya Galatasaray bir puan önde girdi. Son hafta iki takım da maçlarını kazanınca Beşiktaş, şampiyonluğu kaybetti.

Star TV ‘de yayınlanan 06.04.2003 tarihli TELEGOL programında Malatyaspor’un 1-0 galibiyetiyle sonuçlanan maçla ilgili olarak para aldıklarını itiraf ettiler.

Telegol programından Murat Özarı maçta sağbek oynayan Malatyasporlu Eren ve Şehmus'la konuşmaktadır



Şeyhmus- Tabİi Beşiktaşı yenmemiz için Galatasaray’dan 2.5 milyon adam başı prim gelmişti.Şahin parası Doğan parası.Malatyaspor’da kadroda olmayanlar dahil.Kadroya giremeyen arkadaşlara ordaki personellere dağıttık biz yani

Konuşmanın devamında tüm kadronun parayı aldığını Galatasaray’dan gelme Metin Yıldız’ı işaret ederek , Galatasaray’ın 14 sene şampiyon olamamasını bir tür sebep olarak gösteriyor

Malatyaspor Başkanı da şikeyi itiraf etti

O dönemki Malatyaspor Başkanı Nurettin Güven de geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamada Malatyaspor'un Galatasaray'dan para alarak şike yaptıını resmen itiraf etti.
Güven geçtiğimiz gün yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi.

'Bak başkan buraya kadar geldiniz sağolun. Bak bizim bir iddiamız yok, futbol oynayıp gideceğiz. Bazı futboculara Galatasaray'lılar bir şeyler vermiş. Siz verin, bizim bir iddiamız yok maçı alın gidin yani oynasınlar alın gidin' dedim. O da 'Teşekkür ederim sayın başkan dedi.Ben biliyorum dedi sen dedi anadan doğma Beşiktaşlı'sın. Ama biz bu futbol takımı ile maçı alır gideriz' yanıtını verince kendisine teşekkür ettim."

Şerefli ikincilik
1986-1987 sezonu ile ilgili olarak Beşiktaş Başkanı Süleyman Seba’nın ‘’Şerefli ikincilik, kirli şampiyonluktan iyidir’’ açıklamasını yapması ,bu durumun Beşiktaş cephesi tarafından da bilindiğinin kanıtıdır. Olaylar Beşiktaşlı taraftarlar ve tüm futbolseverlerin hafızasında aradan geçen zamana rağmen tazeliğini korumaktadır. Hal böyleyken futbol federasyonumuzun konuyla ilgili girişimde bulunması Türk Futbol Liglerinde herkesin gözleri önünde yaşanmış bu lekenin temizlenmesi açısından memnuniyet yaratacaktır

SONUÇ;

1-UEFA’nın ülke federasyonlarının gerekli kararları almadığı kanaatine varması halinde ,devreye girmesi ihtimaline binaen , 86-87 sezonunda yaşanan ve itiraflarla subut bulmuş , Malatyaspor –Beşiktaş futbol müsabakası ile ilgili olarak , yukarıda bahsettiğimiz konuları değerlendirerek, iç hukuk ve uluslar arası hukuk kurallarının soruşturmaya cevaz vermesi halinde gereğinin yapılmasını,

2-Soruşturma açılmasına karar verilmesi halinde 06.04.2003 tarihli Telegol programının sorumlusu, haberi yapan kişiler, programda konuşan ve ismi geçen futbolcuların dinlenmesini,

3-Beşiktaş Spor Kulübünün elinde bu konuda bilgi ve belge olup olmadığının sorulmasını talep ederiz

Av.İrfan Niğdeli
http://www.kartalhaber.com/haber/13075480/1986-1987-sezonu-sampiyon-besiktas.html

Kaynak: http://www.tribundergi.com/forum/viewtopic.php?f=1&t=101109&st=0&sk=t&sd=a#ixzz2kWm4TBES


HAAHHAHAHAAHAHHAHAHAHAHAHAHAHAHAHHAAHHHAHAAHHAHAAAH
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Bu adam niye bu kadar farklı bir kişilik, nasıl bu kadar saygı gösteriyoruz bir kez daha anlaşılsın. Ne olursa olsun BJK bu adamı kaçırmamalı, sonuna kadar sahip çıkmalı;

said:
Sportif direktörümüz Önder Özen, bugün Kadir Has Üniversitesi'nde bir panele katıldı. Sevgili kardeşim Berk de orada olamayanlar için Önder Özen'in umut ve güven veren düşüncelerini not aldı. Berk'e paylaşımları için, Önder hocaya da sonsuz güzelliği için teşekkürler.

Önder Özen'den güzellikler:

- Sambade ile anlaştıktan sonra planlarımız hakkında konuştuk. Bize Casillas gibi dünya çapında fenomen bir kaleci bul dedik. Bulacak ya da yaratacak. Ayrıca her ay özkaynağımızdaki 14 kaleciyle spesifik bir konu üzerinde çalışmalar yapıyor. Bir ay yan topsa, diğer ay adımlama çalışması gibi.

- Yetenek seçimi 2 türlü olur. Hem anatomik, hem de koordinasyon. Eski Doğu Avrupa ülkeleri, sporcuyu sadece aşil tendon kiriş çapına bakarak seçerlerdi. Batı Avrupa'daysa koordinasyon ön planda. Benim için ikisi de geçerli.

- Hep bahsettiğim 7 büyük görevimden içime sinmeyen tek şey scouting oldu, yakında sinecek. Mesela artık Hollanda'dan futbolcu kaçırmayacağız diye düşünüyorum. Biri yetenek vaat ediyorsa, o oyuncudan önce biz haberdar olacağız.

- Bir scout, bize Isaac Success hakkında rapor vermişti. Oyuncuyu çok istedik, almamıza ramak vardı ama çok küçük bir farkla Udinese'ye gitti. Udinese'nin müthiş bir scout ekibi var. Gökhan İnler, 2003 yılında 2 ay F.Bahçe'de denendi ama beğenilmedi. Udinese, Gökhan İnler'i F.Bahçe'deki o 2 aylık deneme süresinde buldu ve aldı.

- Udinese ve Birmingham gibi kulüplerin sıralamadaki yerleri ne olursa olsun, kasaları her zaman artıdadır. Udinese'nin 240 profesyonel sözleşmeli futbolcusu var. Birmingham, Zarate'yi Arap Yarımadası'nda bulup, kendi oynatıp, sonra da Lazio'ya satmıştır. Birmingham'ın sadece Türkiye'de 8 scoutu olduğunu biliyorum. Kim olduklarını bilmiyorum.

- Leverkusen kulübünü görme fırsatımız oldu. 7000 m rakımlı bir yükseklikle aynı özellikleri taşıyan bir oda yapmışlar. Bu odada, yorgunluk yaratan laktik asitleri çok kısa zamanda yok edebiliyorlar. Biz ise aynı etki için 2 gün harcıyoruz. Benzer odadan inşa etmeyi düşünüyoruz.

- Ahmet Nur Çebi önderliğinde bir medya organizasyonu yapılanması oluşturulacak. Takımdan da artık daha sağlıklı haberler alabileceksiniz.

- Kötü gidişleri durdurmak için takımların ağabeylere ihtiyacı yoktur. Ne yapacağız? Futbolcuya harçlık verip, saçını mı okşayacağız? Performansa 4 faktör etki eder: Teknik, taktik, fiziksel ve psikolojik. Bunları da takımın hocası çözer, ağabeyi değil. Bu dört faktörden 1-2'sinde sıkıntı varsa, bu bir kriz değil, problemdir. Beşiktaş'ta da kriz değil, problem oluşmuştur. Ve Bilic bu problemleri çözebilecek kişidir. Bilic çözemeyecek de spor programlarında sallayan birkaç gros tonluk adam çözecek öyle mi?

- Bir ayağımızı Avrupa yakasına attık sayılır. Genç futbolcuları bünyemize katmamızı yardımcı olacak bir kulüple anlaşmış gibiyiz. Normalde Avrupa yakası gençleri G.Saray'ın, Anadolu yakasındakiler de F.Bahçe'nin elinin altında gibi görünüyor. Beşiktaş, kendi semtine sahip ama şöyle bakarsanız Fulya'nın etrafında Nişantaşı, Bebek, Ortaköy gibi semtler var ve açık konuşalım, bu semtlerden topçu çıkmaz. Biz, ucuz ekmeğin hangi bakkalda satıldığını bilen ailelerin yaşadığı semtlerin peşindeyiz.

- Bu haftadan itibaren, özkaynaktan Alperen A takıma çıkartılacak. Altyapı değil, özkaynak ifadesini kullanıyorum; çünkü bizim kulübümüzde böyle denir. Alperen'i teknik, taktik ve fiziksel olarak yeterli bulduk. Benim dönemimde A takıma çıkan ilk oyuncu olduğu için ben de Alperen adına ayrıca heyecanlıyım.

- Yorumculuk hiç içime sinmedi ve bence en başarısız olduğum alandı. Yorumculuk hayatımın çok uzun sürmeyeceğini biliyordum. Kırmızı, küçük bir kare çizdim ve kendi kendime bunun dışına hiç çıkmayacağımı söyledim. Ve çizgiyi hiç aşmadım. Birgün tekrar yorumculuk yaparsam aşabilirim.

- En başarılı dönemim, 2. ligdeki antrenörlük dönemim. Birgün finalde, penaltılarda, direkten dönen bir topla kupayı kaybettim. O an, hayatımı da kaybettim diye düşündüm. Benim dünya kupam oydu.

- Kazanmak öğretir ama kaybetmek daha fazla öğretir. Ben, hep kaybederek öğrendim. Keşke Dünya Kupası'na gidebilseydik. Futbolcularımız, ne olursa olsun çok şey öğrenecekti.

- Rahmetli babam, "Beşiktaş'ın hamurunda vardır son dakika golleri" derdi. Ve ben de buna çok inanırım geçmişten beri. Bu yüzden, G.Saray maçında kullanamadığımız o son top bence çok önemliydi.

- Bilic, küfür etmedim diyorsa, etmemiştir. Ha apartman çocuğu değil, iç savaş görmüş bir adam. Etmek istese kralını ederdi.

- Bence Akhisar'da kaybetmedik ama Rize ve Karabük maçlarında 4 puan kaybettik.

- Oğuzhan, ayağında top varken kendi jenerasyonunda dünya çapında bir oyuncu. Fizik olarak gelişmesi, psikolojik olarak güçlenmesi gerekiyor.

- Yeni üretilmiş ama kaza geçirmiş bir araba düşünün. Bizde böyle futbolcu sayısı fazla. Biyonik bir takım değiliz ama yaratmaya çalışıyoruz.

- Hacettepe'de başarısız bir antrenörlük kariyeri geçirdim. İlhan Cavcav, bana gelip: "30 senelik başkanım ama ilk defa bir hocama iyi takım kuramadım, affet dedi. O gün affettim. Ama dediğim gibi sadece o gün affettim.


Canlı izleyenler kendini şanslı saymalı. Spor adamlarının bu tür sohbetlerine tanıklık etmek ne yazık ki büyük şans bizim ülkemizde. Ne var canım, ne demiş ki yeni olan denilebilir. Scout hikayesi, senelerdir ülke sporunda konuşulan ama sonuç alınamayan mevzudur. Fakat kendi adıma bildiğini bu kadar doğru ve etkileyici ifade eden çok kişi görmedim. Özen'in kullandığı dil de etkileyici ve kararlılığı sizi de ikna edici türden.

Özkaynağa önem ver, doğru futbolcuyu bul-al vb. şeyler birçokları tarafından söylenebilir. Söylemesi zor değildir. Ancak tespiti bu kadar doğru yapıp, çözüme doğru yerden gitmeye çalışmak herkesin harcı değil.

Sürekli "Önder Özen, Beşiktaş için şanstır" diyoruz. Koyu puntolarla belirtilen yerleri okuyunca, Beşiktaş'ın da Önder Özen için ne kadar büyük bir şans olduğunu görüyoruz. Verdiği örnekler, bunları anlatış şekli, inandıkları... İnsanın çalıştığı yerde kendini doğru ifade edebilmesi, buna imkan sağlanması mühim. Özen'in de burada o aileleri bulacağına, özkaynağı kafalara kazıyacağına, kendi dünya kupasını burada kazanacağına, son dakika golleri ile kendinden geçeceğine inanıyorum. Yazılacaksa, böyle yazılacak "bizim hikayemiz".

Genç kardeşlerimiz, zaman zaman bizleri bu tür örnekleri dillendirdiğimiz için fazla romantik olmakla suçluyor. Atladıkları bir şey var. Onların romantizm dediği şeyden Beşiktaş gücünü alıyor. Valerenga maçı sonrası "oğluma ne diyeceğim" diyen taraftar, Demirkubuz'un kardeşinin sabaha karşı "abi Feyyaz şimdi ne yapıyordur" diye sorması, Özen'in "ucuz ekmeğin hangi bakkalda satıldığını bilen ailelerin semtlerinin peşindeyiz" söylemi. Hepsi aynı. Bu "romantizme" sahip çıkın.


Harika şeylere değinmiş, bunlar konu başlığı gibi şeyle çok daha detaylı bir konuşma olmuş. Keşke İst'te vs. tekrar olsa da denk gelsek, gitsek :(

Birde şu yazıda bir yerde resmen hayranlık duydum adama;

said:
Bilic, küfür etmedim diyorsa, etmemiştir. Ha apartman çocuğu değil, iç savaş görmüş bir adam. Etmek istese kralını ederdi.


Ona verilen haksız cezaya güzel savunma koymuş asdfasd


edit: He birde kaynak http://sairlerparki.blogspot.com/2013/11/onder-ozen-kadir-has-universitesi-panel.html
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

hay sayfa başı...


Gerçi burada daha detaylı girmişler. Arama yapınca buldum;

http://www.fotospor.com/haber_ozen-isaac-successi-kil-payi-kaptirdik_142692

Diğer kısımda olmayıp burada olanlardan şöyle parça parça vereyim.


said:
- Yabancı statüsü sitemi

Özen, Futbol Federasyonu'nun yabancı oyuncu sınırlaması konusunda önümüzdeki 3 yıl için kulüplere kesin bir bilgi vermesi gerektiğini ifade etti.

Gelecek için planlamaların buna göre yapılabileceğini kaydeden Özen, "Çünkü oyuncularımızla yaptığımız kontratların süreleri farklı. 5 yıl kontratı olan oyuncular var. 2016-2017 sezonuna kadar yabancı sayısı sınırlaması ne olacak bilmek istedik. Hala öğrenebilmiş değiliz. İnşallah yakın zamanda öğrenebiliriz" diye konuştu.

Atletik performans konusuna çok önem verdiklerini anlatan Özen, yaptıkları çalışmalar doğrultusunda gelecek yıl bir performans labaratuvarına sahip olabileceklerini ve bütün yaş gruplarında, bütün oyuncuların atletik performanslarıyla ilgili planlamalar yapabileceklerini kaydetti.


- "Isaac Success'i kıl payı İtalyanlar'a kaptırdık"

"Scout ekibi" konusunun da çok önemli olduğunu anlatan Özen, bu konuda önemli adımlar atmaları gerektiğini belirttiği konuşmasında, bir dönem Fenerbahçe ile antrenmanlara çıkan, ancak sarı-lacivertli takıma alınmayan Gökhan İnler örneğini verdikten sonra, Nijeryalı bir gönüllü izleyiciden (scout) gelen bilgi doğrultusunda ilgilendikleri Isaac Success isimli bir oyuncuyu Udinese'ye kaptırdıklarını anlattı.

Özen, "Udinese bu sene bizim de talip olduğumuz Isaac Success'i aldı. Biz çok küçük bir farkla kaçırdık. 1,5 ay bu oyuncunun üzerinde çalıştık. Nijerya'daki bir gönüllü izleyici tarafından bilgi verilmişti. Arkadaşlarımız gitti baktı. Kıl payı İtalyanlar'a kaptırdık, Udinese oyuncuyla 5 yıllık kontrat yaptı. Bu ismi unutmayın. Bir kaç yıl sonra üst düzey bir ligde büyük ihtimalle göreceğiz" şeklinde konuştu.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

He birde Bilic'in geldiği gibi izlensin diye talimat verdiği Andrej Kramaric içinde artık devreye girdiğimiz söyleniyor. İzlendiğini net bir şekilde biliyorum da bir an önce kapmak gerek.

Dinamo Zagreb altyapısından çıkma, FM2012'den bildiğim bir topçu sfsdfsd sonra takip etmemiştim ama hiç

geçen yıl bayağı iyiymiş. Kiralık oynadığı takımda 32 maçta 15 gol 9 asist yapmış. Bu süreçte CSKA Moskova ve Chelsea açık açık ilgilenmişler. Alman kulüpleri falan da özellikle takibe almış ama transfer olmamış. Zagreb'den ayrılıp Rijeka diye yine kendi liginde takıma imza atmış.

Bu kadar parlak bir yerel lig geçmişi ve milli takım geçmişi olan adam, bu kadar çok izlendikten sonra niye alınmamış merak ediyorum. yine de geçmiş kariyeri çok iyi gözüküyor. Bilic'te istiyorsa denemek gerek. Eneramo'da şans yaver gitmedi gibi gözüküyor, 22 yaşındaki potansiyel bir yıldız adayını denemekten bir sorun çıkmaz.

Bu senede yeni takımında 9 maçta 5 gol 2 asist var.

Birde şöyle bir olayı daha var çok yeni asdfasdf

http://www.101greatgoals.com/blog/andrej-kramaric-scores-8-goals-in-a-game-as-rijeka-smash-zmaj-blato-11-0-video/


11-0'lık maçta 8 gol yollamış.

Tarzı Pancu'ya çok benziyor, yani ben benzettim en azından :D

ALALIM
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Çok akıllı ve bilgili olduğu konusunda şüphe yok ancak BJK'den de bir Udinese çıkmasın zaten.

Demek istediğim FB, GS, BJK gibi kulüplerin en büyük sıkıntısı stratejiyi iyi belirleyememek oluyor. Daha doğrusu bir şirket gibi olmadıklarından uzun vadede yapacakları sadece belli dönemlere ait oluyor, başkanlar, yöneticiler veya Önder Özenler. Bu insanlar o veya bu şekilde kulüpten ayrıldıklarında reset oluyorlarsa burada daha farklı bir yapılanmadan söz etmek lazım.

Yoksa Önder Özen'in BJK'ye katkısı 3-4 futbolcu veya başka kulüplerden alınmış 1-2 güzel örnek olur (Leverkusen odası). Sıkıntı burada tüm yönetimiyle beraber, başkanından masörüne her profesyonel çalışanın görevini iyi bilmesi daha doğrusu başkanın veya yönetim kurulundaki bireylerin şahsi fikirlerinden bağımsız olarak bir şirket gibi, planlamalar yapılması.

Bugün bir şirketin en büyük hedefi hissedarlarının karlılığını arttırmaksa, o zaman bir futbol kulübü de böyle düşünmeli. Bir futbol kulübü için bu marka değerini arttırmak olabilir. O zaman strateji bunun üzerine olmalı. Başarının ne tür geleceği, hangi yolun, takımın sahip olduğu tüm kaynaklar ile ulaşılabileceğini görmek önemli olan.

Kulüpler oturup düşünecek, bunu bir kurumsal kod haline getirecek ki bundan sonra gelenler aynı manteliteyi devam ettirsin. Zaten kulüplerin profesyonel olmamasının en büyük sıkıntısı o. Seçimle gelen insanların kulübe kendi fikirleri, duyguları, istekleri doğrultusunda resmen reset atıyor olmaları.

Stratejiye dönersek eğer, ben 3 büyük kulübün Türkiye'de nasıl bir model olmaları gerektiğine tam karar veremedim. Demek istediğim gerçekten özkaynaklara mı yöneleceksin, peki bunları yaparken başarını ne kadar erteleyebileceksin, bir yandan yıldız oyuncu alırken bir yandan genç oyuncu peşinde koşarken bir yandan da altyapıdan adam yetiştirirken bunları nasıl efektif kullanmayı bekliyorsun

Bir Udinese olmasın derken kastettiğim oydu. Bugün Udinese scouting'e odaklanmışsa eğer, bu kulübün zaten stratejik olarak belli bir başarı çizgisinde ilerlemesinin planlandığı, realist bir şekilde Serie A şampiyonlukları ve Ş.Liginde gruplar sonrasının planlanmadığındandır. Bunun en büyük sebebi kulübün tarihsel büyüklüğü, şu anki maddi durumu, taraftar büyüklüğü vs olabilir. Tarihsel olarak Udinese eskiden futbol ekonomisi daha emekleme aşamasındayken Zico'ları, Bierhoff'ları getirmiş olabilir, ancak günümüzde bunun mümkün olmadığını onlar da biliyorlar.
Çünkü scouting'in bir sıkıntısı oyuncuların parladıktan sonraki durumları. Eğer oyuncunu ileride yüksek paraya kaptıracaksan o zaman başarı çizgin dağınık olabiliyor kaldı ki bu bizim üç büyükler için kabul edilebilir bir durum değil. Ribery gibi bir oyuncun var diyelim, elinde ne kadar tutabileceksin. Alexis Sanchez örneği gibi. Ama zaten kulübün stratejisi bu yönde, peki senin stratejin ne?

Buradaki hedef realist biçimde ne olmalı. Şampiyonluklar ve Avrupa'da başarı, Türkiye Liginden ve şartlarından gelen bir takım için nasıl mümkün olabilir. Çünkü aslında Udinese'nin aksine bizde hedeflenen odur. Yıldız transferiyle olmayacağı kesin. Ama scouting veya özkaynakla bu nereye kadar gidebilir. Sen 5 sene sonra Isaac Success'i tutamayacaksan elinde, o zaman belki başarı hedeflerin daha mütevazi olmalı.

Başarı için en doğru yolun, Türkiye'nin özkaynaklarının olduğunu düşünmekle beraber (yabancı scoutingden ziyade), Türkiye standartlarının (her konuda) iyileşmeden bunun mümkün olacağını düşünmüyorum çünkü bunun için tek Önder Özen'e değil, onlarca Önder Özen'e ihtiyaç var. Futbol sisteminin, eğitiminin katetmesi gereken çok yol var. Bir de futbolcuların ülkedeki futbol ve genel iş mantelitesinden dolayı (benim görüşümdür) maksimum potansiyellerine hiç ulaşamama ihtimalleri de var ki o da ayrı bir tartışma konusu. Yani 18 yaşında aldığın yıldız adayının sen de hiç bir zaman yıldız olamayacak olması gibi..


Ama genel olarak bunun üzerine tartışılabilir...
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Ya zaten onlar daha önce konuşurken de diyorlardı. İşte Orta Avrupa ekolü, scouting, tesisleşme, küllerinden doğan kulüp ayaklarına hep "BJK=Dortmund benzetmesi yapılıyordu." Ali Ece demişti yanılmıyorsam, Önder Hoca herşeyin farkında zaten bu kulüp Dortmund olamaz. Çünkü Dortmund'u Dortmund yapan Mainz'larımız, Hannover'larımız yok demişti. Haklı, herhangi bir ülkede sadece özkaynak düzeni ile hiçbir şekilde başarı yakalayamazsın. Eğer öyle başarılı olunsaydı Arsenal, baş altı takımlığa düşmezdi. Başarı yakaladığı zamanların hepsinde lokomotiv görevini gören scouting başarıları vardı.

Zaten şey olayı çok saçma, "BJK, Türkiye'nin Porto'su olacak.", "Udinese gibi scouting yapacağız" vs. vs. tarzı benzetmeler ile kulübü kalıba sıkıştırmak inanılmaz saçma çünkü bu kulüpler kendilerine ve kendilerine olduğu kadar şehir,ülke, coğrafya şartlarına da has zorluklardan tecrübe edinerek bu hale geldiler. Sistemlerini kendilerine göre yarattılar, dünyanın her hangi bir yerinde birebir taklit edilmesi zaten imkansız.

Olay burada hangisinden neyi kullanacağın ve nasıl uyarlayacağın.

Önder Özen mesela hep doğru örnekleri veriyor. Diyor ki atletik departman yok bu ülkede, en büyük eksik. Kuracağız. Bir ton atletik departmanı olan takım var dünyada, BJK'nin "olacağı" Dortmund'un ki son zamanların en gözdesi ama o gidip İtalya'dan Milan diyor.

Milan'ın atletik departmanı en iyisi, 30+ yaşlarda en performanslı oyuncular hep Milan'da olur genelde, zaten fizyoterapistti kondisyonerdi dedin mi İtalya'ya gideceksin. Burada futbol sertliği, futbolcu tipleri ve fizikleri büyük ölçüde İtalyan futboluna benziyor. Milan'ın atletik depertmanını alıp Türkiye ligine uygun oyuncular yetiştireceğiz diyor. Franco ilk öğrencimiz olacak diyor.

Dortmund, Arsenal, Manchester vs. demiyor. En doğrusunu alıyor. Batı'nın iyi yanlarını alıyor.


Misal şimdiye kadar ÖÖ bir takımın scouting sistemini almıyor. Udinese güzel örnek ama onu kopyalayacak diye bir şey yok. Mesela ilk kopyalanan Porto'nun sistemi oldu.

ÖÖ Hollanda'da gönüllü scouting ağı kurdu. Hedef oradaki Türk çocukları, her mahallede gözümüz olacak ve Hollanda'dan sektirmeyeceğiz dedi. Bu konuşmasında da değinmiş zaten, orası artık bizim bölgemiz diyor.

Porto mesela Güney Amerika'da çok yaygın bir amatör scouting ağına sahip ve belirli bir yaşı geçmiş her potansiyel yetenekten haberleri var. Ha hepsini alabiliyorlar mı? Tabii ki hayır, 100 taneden 2 tanesini sadece "PİŞTİKLERİ" zaman alıyorlar. Bunlarda böyle bir sapıklık türü mesela scouting diyince.

Porto belirli bir seviyede pişmeyen adamı transfer etmez. Tamam bulup getiriyor ama kendini kanıtlamasını istiyor önce, herkesten haberi var ve eğitimlerine vs. destek oluyorlar ama hepsini biz pişireceğiz diye almıyorlar. O yüzden bir çoğunu elden kaçırıyorlar çünkü zaten piştiklerinde fark edilmiş oluyorlar vs. vs.

ÖÖ en güzel yönlerini alırsa bu tip kulüplerin güzelce bir yapılanmaya gideriz.

Ama dediğin gibi tek bir Önder Özen'e değil, en az 5-6 tane Önder Özen'e hatta abartıyorum 50-60 tane Önder Özen'e ihtiyacımız var. Alt liglerde böyle isimlere ihtiyaç var.

Bu ülkede ÖÖ kalitesinde iş yapan sadece 2 tane isim söyleyebiliriz. Biri tartışmalı da olsa Ünal Karaman ve diğeri de tabii ki Süleyman Hurma.

3 isimle ancak bu kadar oluyor. ÖÖ kendini daha kanıtlayamadı gerçi, sadece fikir aşamasında ama Kayseri'de Hurma'nın yaptığını zirve yarışında yapsa Beşiktaş zaten 10 yılda bir şampiyon olan takım imajından 4-5 yılda bir şampiyon olan takıma bile yükseltebilir.

Doğru planları doğru şekilde uygulamak çok önemli, Udinese olmamalıyız ama doğru yaptıkları şeyleri buraya uyarlayabiliriz.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Ayrıca yerli oyuncu konusuna da sonuna kadar katılıyorum.

Mesela şimdi şey deniyor. FB-GS Okay için kapışıyor, işte kapıların 4-5 milyondan açıldığı ortamlardan vs. bahsediliyor.

Abiler biz FM'ciyiz, Okay'ı biz bile Altay'dayken biliyorduk. Bizi geçtik zaten alt liglerle az çok ilgilenen herkes çocuğun ismine aşinaydı. TR kupası maç performansı vs. vardı.

Hadi FB-GS yüksek egolarda uçuyordu. Bir BJK Okay'ı Altay'dan direkt olarak alamaz mıydı? Alan aldı, kim aldı Kayserispor aldı.

Bu ülkenin scouting adına en başarılı takımı gidip alt ligden adamı düşünmeden çekip aldı. 3. ligdeki bir takıma 1 milyon euro'yu ödemekten kaçınmadı, ben bunu kullanırım da satarım da dedi.

O cesareti yakalayacak takımlar, Kayseri ve daha doğrusu Süleyman Hurma'nın scouting konusundaki başarıları inanılmaz. Alınan her adam nokta atışı gibi bir şey, zaten fark ettiyseniz Kayseri'de özkaynak adına pek bir şey yok. Doğru scouting.

Ama işte bir adım geriye dönersek önceki postta ve Sotto'nun dediği yere geri dönüyoruz.

Scouting konusunda çok başarılı olsalar da tesisleşme, altyapı binaları, idare vs. konularında çok geride bir kulüp Kayseri. Doğru adamları alıyorlar ama ne kadar geliştirdikleri bir muamma, Kayseri'de yıldızı parlayan çok oyuncu oldu ama hangisinin üstüne koyduğunu söyleyebiliriz orası tartışılır. Sonrasındaki kariyerden değil, Kayseri'den bahsediyoruz.

hep iyi hocaları buldu, oyuncu fabrikası olduğu kadar TD fabrikası da oldu kayseri. Ama işte bir adımdaki başarıları diğer adıma taşınmadı vs. vs.

Neyse yeri değil bu konunun asdfdas yine döşedik wotları genç patiler rahatsız.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Misafir
Bu konu yeni mesajlara artık kapalıdır.
×
×
  • Yeni Oluştur...