Rerore Mesaj tarihi: Ocak 29, 2013 Mesaj tarihi: Ocak 29, 2013 ins vlaeytun engh fenerbahce tıhıhıhıhı
scorch Mesaj tarihi: Ocak 29, 2013 Mesaj tarihi: Ocak 29, 2013 hayaldi gerçek oldu şimdi volkan düşünsün.
DeBuffAndHeal Mesaj tarihi: Ocak 29, 2013 Mesaj tarihi: Ocak 29, 2013 http://www.youtube.com/watch?v=tNfqsp1TDQg 1. yorum asdads
Silphatos Mesaj tarihi: Ocak 29, 2013 Mesaj tarihi: Ocak 29, 2013 aktiftablet said: yves kadın ismi diil mi ya? http://en.wikipedia.org/wiki/Yves_(given_name)
aktiftablet Mesaj tarihi: Ocak 29, 2013 Mesaj tarihi: Ocak 29, 2013 Silphatos said: aktiftablet said: yves kadın ismi diil mi ya? http://en.wikipedia.org/wiki/Yves_(given_name) Ya ben yves saint laurent'i kadın zannediyomuşum nedense hep ondan çıktı karışıklık, ok dostum yanlışlık için özür.
hamsilipilav Mesaj tarihi: Ocak 29, 2013 Mesaj tarihi: Ocak 29, 2013 Deathblade said: harrykewell said: adam geleceği görmüş işte. şimdiden formasını alın, ileride lazım olur demek istemiş sdfsfsdsfsdfs. sdfdsfsd
BlueDreams Mesaj tarihi: Ocak 29, 2013 Mesaj tarihi: Ocak 29, 2013 2004-2007 yıllarında Chelsea'de Didier Drogba ile birlikte çalışan Portekizli teknik direktör Jose Mourinho'nun, Fildişi Sahilli futbolcu hakkında görüşleri, 'Mavi fil' lakaplı futbolcunun ne kadar özel bir oyuncu olduğunu gösteriyor. İşte günümüzün Real Madrid Teknik Direktörü Jose Mourinho'nun, Galatasaray'ın yeni golcüsü Didier Drogba'nın kitabında yazdığı önsöz; "Didier Drogba hayatıma Marsilya'nin muhteşem stadyumu Velodrome'da oynadığımız bir Şampiyonlar Ligi maçının beşinci dakikasında girdi. Sırtında 11 numarayı taşıyan bu devasa adam golü attığında yerime zorlukla oturabilmiştim. Gol sevincini öyle coşkulu, adeta hayatının son golünü atmışcasına kutluyordu ki zaten var olan düşmanca baskıyı adeta üzerimize atılan ateş toplarına, savaş çığlıklarına çevirmişti. Stat delirmişti, çıkan ses kulakları sağır ediyordu. Devre arasında soyunma odasına giden tünelde onu yakaladım ve "Seni alacak kadar param yok ama Fildişi Sahilleri'nde senin gibi oynayan bir kuzenin falan var mi?" diye sordum. Üst tur mücadelesinin yüksek atmosferine rağmen güldü, kollarını bana dolayıp sarılarak "Bir gün mutlaka beni alabilecek bir takımın başına geçeceksin" dedi. Altı ay sonra Chelsea ile sözleşme imzaladım. Artık herkesin içinde olmak, oynamak isteyeceği ve istediği herkesi almaya gücü yetecek çok güçlü bir kulüpteydim. Seçenekler çoktu, ama ben kulübe varır varmaz "Drogba'yı istiyorum" dedim. Bu isteğime bazıları kuşku ile baktı. Hatta "Neden bu oyuncu, neden diğeri değil, sence adapte olabilir mi, gerçekten iyi bir oyuncu olduğunu düşünüyor musun?" gibi sorular sordular. Cevabım açıktı, "Drogba'yı istiyorum." Aradan birkaç gün geçti ve ben Drogba ile Londra yakınlarında özel bir havaalanında buluştum. Bana tekrar sarıldı, ama bu kez sarılmasında unutulmaz bir farklılık vardı: beni adeta minnettarlığını belirtircesine kucaklıyordu ve ben bu kucaklamanın onun hayatında sadece çok değer verdiği kişilere bahsettiği bir sıcaklık olduğunu hissedebiliyordum. Gerçekten kelimelerle anlatılması imkansız bir duyguydu. Bana "Sana çok teşekkür ederim, bundan sonra senin için savaşacağım. Bu kararından hiç pişman olmayacaksın. Sana sonsuza dek sadık kalacağım" dedi. Sonrasında ise tam anlamıyla söylediğini yaptı. Sadakatini, liderliği ve mücadele etmek zorunda kaldığı her zor anda yaptıkları ile tekrar tekrar kanıtladı. O zor anlar ki önemli olan tek şeyin bana ve takım arkadaşlarına, bizler için orada olduğunu, bizlerin yanımızda, arkamızda olduğunu hissetmemiz gereken, tüm anlardı. Karşımdaki adama her zaman ve her şart altında güvenebileceğimi biliyordum. Baskı yediğimiz anlarda, defanstaki arkadaşlarına yardıma koşan, acı çektiği anlarda kendisini lideri ve takımı için limitlerine kadar zorlayan bir savaşçıydı bu adam. Ve tabi en önemlisi, gollerini attı, attı ve yine attı. O goller kendisine şampiyonluklar, ödüller kazandırdı. Ama benim için en önemlisi birlikte yaşanan sayısız hatıralarımızdı. 2007 yılı İngiltere Federasyon Kupası finali, Wembley Stadyumu. Rakip Manchester United. Sezonun son maçı Birçoklarına göre de benim Chelsea'nin başındaki son maçım. Mükemmel bir mücadeleydi ve Didier uzatma dakikalarında golünü attı. Son düdük çaldığında herkes deli gibi zaferi kutluyordu, iki kişi hariç. Ben hızla soyunma odasına, esimi aramaya koşuyordum. Sahadaki zafer kutlamalarına aldırmadan hızla peşimden koşan bir de oyuncu vardi, Didier. Bana sarılabilmek için peşimden koşuyordu. Maç bitmiş, kupa kazanılmıştı ama o sahadan hızla ayrılırken aklında sadece bir tek şey vardı; bir an önce bana sarılabilmek. O tünelde bana sarılırken ilk karşılaşmamızı mı hatırlıyordu? Ya da belki ikinci karşılaşmamızı? Beni son kez kucakladığını mı düşünüyordu? Aklından ne geçiyordu bilmiyorum ama beni buldu, birbirimize sarıldık ve ağladık. Didier özel bir insan. Ve her zaman söylediğim gibi inanılmaz bir oyuncu. Ama hepsinden önemlisi dünya üzerinde yaptıklari ile, Afrika'nın insani olarak, Fildişi Sahilleri için bir öncü olarak, bir baba olarak, bir evlat ve bir arkadaş olarak çok özel bir insan Didier. Ve sadece bazılarımız onu hayatımızın içine alabilecek kadar şanslı olabildik. Kupa finalinden birkaç ay sonra Chelsea'den ayrılıyordum. Aynen ilk günkü gibi bana sımsıkı sarılmıştı. Ben konuşamıyordum, Didier ise sadece "Bu imkansız, bu gerçek olamaz" diyebiliyordu. Kendimde sadece arkamı dönüp yürüyebilecek kadar güç bulabilmiştim. Bu önyazı belki de Didier'in futbolculuğuna odaklanmış bir yazı olmalı. Ama bir lider, kupaların toplayıcısı ve bir yardımsever olan bir futbolcuya odaklanmalı. Bütün bunları sadece yetenekleri, çalışması ve alçakgönüllülüğü ile başardı Didier. O hayatımda takımımda yönettiğim en iyi oyunculardan biri olarak var olacak. Ama daha önemlisi, hayatımdaki en iyi ve unutulmaz arkadaşım olarak var olması. Birlikte, yan yana, aynı amaç için mi savaşacağız? Uzaklarda mı olacağız? Başka kulüplerde mi? Başka ülkelerde mi? Hatta belki de yıllar sonra Didier futbolu bıraktıktan sonra, bense tekerlekli sandalyemde teknik direktörlük yaparken mi? Hiçbirinin önemi yok. Didier, her zaman kalbimin en yakınında olacak."
Rerore Mesaj tarihi: Ocak 29, 2013 Mesaj tarihi: Ocak 29, 2013 duygulu hikayeymiş ama yaşlandı koşamıyor
Masticore Mesaj tarihi: Ocak 29, 2013 Mesaj tarihi: Ocak 29, 2013 said: Mükemmel bir mücadeleydi ve Didier uzatma dakikalarında golünü attı. Son düdük çaldığında herkes deli gibi zaferi kutluyordu, iki kişi hariç. Ben hızla soyunma odasına, esimi aramaya koşuyordum. Sahadaki zafer kutlamalarına aldırmadan hızla peşimden koşan bir de oyuncu vardi, Didier. Bana sarılabilmek için peşimden koşuyordu. Maç bitmiş, kupa kazanılmıştı ama o sahadan hızla ayrılırken aklında sadece bir tek şey vardı; bir an önce bana sarılabilmek. O tünelde bana sarılırken ilk karşılaşmamızı mı hatırlıyordu? Ya da belki ikinci karşılaşmamızı? Beni son kez kucakladığını mı düşünüyordu? Aklından ne geçiyordu bilmiyorum ama beni buldu, birbirimize sarıldık ve ağladık.
GodBlessStoya Mesaj tarihi: Ocak 29, 2013 Mesaj tarihi: Ocak 29, 2013 hamsilipilav said: Deathblade said: harrykewell said: adam geleceği görmüş işte. şimdiden formasını alın, ileride lazım olur demek istemiş sdfsfsdsfsdfs. sdfdsfsd ahahahaha sinirden resim gidebilir postlardan ;) arşivlere katılması lazım ahahahah
sanssizsansli Mesaj tarihi: Ocak 29, 2013 Mesaj tarihi: Ocak 29, 2013 dgadbghsfhbzdfg iyi en azından şişe falan diyenlerden değil.
Tatar Ramazan Mesaj tarihi: Ocak 29, 2013 Mesaj tarihi: Ocak 29, 2013 Rerore said: duygulu hikayeymiş ama yaşlandı koşamıyor Yaldır yaldır koşmasına deparlar atmasına gerek yok zaten, çünkü TRde büyük kulüpler devamlı baskılı oynuyorlar. Pivot santrafor özellikleri hala duruyor ve gayet yeterli TR ligi için. Morinyo bunun Çine gittiğini duyunca Chelsea erken sattı yanlış yaptı demişti zaten.
_Rave Mesaj tarihi: Ocak 29, 2013 Mesaj tarihi: Ocak 29, 2013 Yaşlı ama 35 yaşında depar atınca dönemiyo
Undisclosed Mesaj tarihi: Ocak 29, 2013 Mesaj tarihi: Ocak 29, 2013 türkiye liginde depar atıp zamanında dönebilen genç veya yaşlı futbolcuların sayısı bir elin parmağını geçmez. yaşı, kondisyonu ne durumda olursa olsun bizim ligimiz açısından gayet üst düzey bir futbolcu drogba.
Tatar Ramazan Mesaj tarihi: Ocak 29, 2013 Mesaj tarihi: Ocak 29, 2013 bi Rıdvan vardı zınk diye dönen bide az Arif
Rerore Mesaj tarihi: Ocak 29, 2013 Mesaj tarihi: Ocak 29, 2013 yine de bitmiş nefesi kesiliyor hızlı değil depar atamıyor
aquila Mesaj tarihi: Ocak 29, 2013 Mesaj tarihi: Ocak 29, 2013 ilerde dursa zaten en az 2 defans adami iptal.
aquila Mesaj tarihi: Ocak 29, 2013 Mesaj tarihi: Ocak 29, 2013 eskinin yarisi sertligi bile is yapar turkiyede.
Tatar Ramazan Mesaj tarihi: Ocak 29, 2013 Mesaj tarihi: Ocak 29, 2013 kuşu da ötmez olmuş de bari tam olsun
Öne çıkan mesajlar