Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

Kentsel Dönüşüm..


ahmedinejad

Öne çıkan mesajlar

dasaaa said:

abi senin çok dünyadan haberin olmadığının farkındayım ama dışarıda gördüğün evlerin büyük bi kısmı 60yı yıllardan falan kalma istanbulda. hiçbirisi de tamir edilemeye değer yapıda yapılmış, mimarlık harikası evler değil.

son derece berbat betonarme yapılar.


sen bunu yazarken şu üstteki postu yazmışım, komik olmuş.
insanları "dünyadan haberinin olmadığının farkındayım" diye yaftalamak kolay, ama aslında farkında değilsiniz, sadece laf olsun diye söylüyorsunuz bazı şeyleri.
lüzumsuzluğu bırakın.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Yok abi bankacı değilim çok şükür. Sabır diliyorum hepsine. Ajansta bu tip olayları takip eden bir abim var. En ufak uyarı metinlerini bile işliyorlar. TMSF'nin 2000'den sonra fazlasıyla sıkı uygulanan mevduat politikaları sebebiyle, şu sıralardaki avrupadaki bankacılık ve mali krizlerini çok cüzzi zararla atlattılar sektör olarak. Kemal Derviş cidden bankacılıkta çok iyi iş çıkarmış.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

barnacle said:

abi daracık sokaklar iğrenç binalar var her yerde. mimarı açıdan bi bok katmıyolar cidden. tarihi yapı ayrı bişey.


daracık sokaklarlı iğrenç binaları yıkıp yerine derme çatma gene daracık sokaklardan oluşan binalar inşaa ediyorsun.
ne fark oluyor, hiç bişi

bi de dediğim gibi avrupa'da da var öyle yerler, "mimari açıdan bi bok katmıyorlar cidden" diye kestirip atmak yerine en azından oraları şehire katmak için uğraşıyorlar.

avrupa'ya gidip gezseniz, hayatınızda yaşamaya tahammül edemiyceğiniz binaları ve sokakları var.
ama adamlar yaşıyor.

biz ise "eskiden kötü yapmışlardı zaten"
diyip yerine daha kötüsünü inşaa ediyoruz.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

vaperon said:

Yok abi bankacı değilim çok şükür. Sabır diliyorum hepsine. Ajansta bu tip olayları takip eden bir abim var. En ufak uyarı metinlerini bile işliyorlar. TMSF'nin 2000'den sonra fazlasıyla sıkı uygulanan mevduat politikaları sebebiyle, şu sıralardaki avrupadaki bankacılık ve mali krizlerini çok cüzzi zararla atlattılar sektör olarak. Kemal Derviş cidden bankacılıkta çok iyi iş çıkarmış.


joker olsa gerek güzel bişi söledi. bizde patlama şirketlerde olur diye.


patlarsa bankada değil şirkette patlar.

ama fiyatlar şişik şu an, bu dönüşümle gazı alırlarsa alırlar. alamazlarsa sağlam patlar.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

BramStoker said:

kimseye acıyıp o güzelim dimağlarınızı, canım parmaklarınızı yormayın. yanlış memleketteki yanlış insanların tarafını tutuyorsunuz. şuraya gelip empati yazıları paylaştığınız insanlar sizin üzerinize basarak hayatta bir adım öne geçecekleri fırsatı ele geçirseler hiç acımaz çiğner geçerler sizi. ya da neyse ne ya... kime neye isterseniz ona üzülün.



çok doğru, aslında mazlum olmayan mazlumları çok mazlumlaştırıyoruz gözmüzde, ama sonra aklıma yakup kadrinin yaban romanında yaptığı açıklama geliyor...
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Bir de kentsel dönüşümün olayı gözümüzle gördüğümüz "yıktılar bina yaptılar olayı değil"

önemli olan mülkiyetin dönüşmesi, bilmemkaç senelik ıslah parsellerinin, kadastral parsellerin dönüşmesi lazım bi şekilde.

asıl sorun da belediyelerin kamulaştırma olayını jargonlarında barındırmıyo olması.

maliye hazinesinin ticari firma gibi çalışması.

idareler arasında adam gibi birlik olsa, düzgün bir planlama ve kamulaştırma yapılsa kentsel dönüşüme gerek yok zaten yerel yatırımcı gelip düzgün mülkiyetlerde inşaat yapabiliyo ve yapmak da istiyo.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

amerikayla TRde olanlar bir değil yanlız balon hakkında o kadar emin olmayın.

amerikadaki balon çok büyük kredisel genişlemeyle geldi 10 lira koysan 200 liralık ev alabiliyordun.aldığın evide colleteral gösterip başka bir ev alabiliyordun.onun dışında mortgageın yüzde yirmisini geri ödediysen onu home equity olarak gösterip gidip başka bir kredi alabiliyordun.
bankaların büyük istismarı vardı çünkü verdiklerin kredilerin ellerinde tutmuyordu hiç bir banka morgate back securities adı altında risk durumlarına göre paketleyip investorlara satıyorlardı, hedge fonlara satıyorlardı, bazıların sigorta şirketlerine sigorta ettirip garanti haline alıyorlardı oyuzden kime kredi verdiklerinin önemi yoktu adamlar biz verelim bizde patlamayacak nasıl olsa kafasındaydı.

durum böyle olunca çok spekülasyon çok fazlaydı.

TRde ise durum böyle değil birincisi kredisel genişlemeye nispeten dikkat ediyorlar.
geçen sene yüzde 8 büyüdükten sonra merkez bankası bir gazını aldı ekonominin mesela, krediyi kıstı azda olsa.büyük ihtimal o bazı inşaat şirketleri de o yuzden zor duruma düşmüşlerdir, alan olduğu sürece bıraksan adam zaten dağ daş her yere ev dikecek çünkü, hiç bir inşaat firmasının profesyonelce yönetildiğini sanmıyorum ben al işte Ağaoğlu mesela, çoğu sonradan görme karadenizli mütahitler.

yine de TRde iç talep canlı büyük ihtimal inşaat şirketleri bir kaç yıl yeni projeleri beklemeye alıp arz fazlasını satmaya çalışırlar ama öyle bir balon patlaması durumu söz konusu değil bence.
onun dışında faizler hala oldukça yüksek bir avrupaya amerikaya göre.
spekülasyon vergisi falan da çıkarmışlardı en son galiba alıp satım olmasın diye spekülasyon amaçlı.

haa ateşehirdeki evleri fiyatları o olmaması gerekiyor orası kesin. büyük ihtimal fiyat artışlarında baya bir yavaşlama olur ama şimdi bir de yasayla yabancılar da mal mülk alabildiği için dış talepte eklenince üstüne o evler her türlü alıcı bulur.

hatta şimdi düşündüm de bu yasayı bu yuzden çıkarmış olabilirler belki de.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

SirWinstonPee said:

tokisiz kentsel dönüşüm yalan.

o kadar büyük doşaklı başkan yok izmir'de.

çiğli'de menemen'de yapıyoruz, %20 kaks artışyla müteahhitlerin gireceği bi iş değil.


tokiyle kentsel dönüşüm yalan.

kurumun amacı dar gelirliler için sosyal konut üretmek olmalı. zaten kağıt üzerinde öyle. fakat işleyiş olarak insiyatif ve bir çok kolaylığı eline almış sıradan bir müteahit kafasıyla çalışıyor. son dönemde dar gelirliye jakuzili evler yapar oldu ve bunlarda artık dar gelirliler değil iyi geliri olan insanlar oturmaya başladı. sosyal konut tipinden dışında üretim yaptıkça da inşaat sektörü için haksız rekabet ortamı oluşturmaya başladı. yani liberal ekonomi politikaları içinde parlayan sektör inşaat dalında devletçilik uyguluyoruz resmen.

tüm bunlar bir yana toki kadar şehirlerin içine eden başka kurum da yok. tip projeyi o yörenin ihtiyaçlarını, yaşam biçimini, alışkanlıklarını, adetlerini, çevreyle uyumunu gözetmeksizin dayayıp geçiyor. resmen 70 lerde yapılan ve türk mimarisine en büyük darbeye vuran olan niteliksiz işçi konutlarının günümüz versiyonlarını üretiyor. mesela bursada şehrin tüm silüetini değiştiren şehirde büyümüş bir çıban gibi konutları pek meşhur.

http://media.dunyabulteni.net/250x190/2011/11/25/toki.jpg
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Bone said:

dasaaa said:

oh be adam konuşuyor işte.

bone'a ondan diyorum bilmeden konuşuyorsun diye.


senin söylediğinin aynısını yazmışım halen "bilmeden konuşuyorsunuz cak cak"


abi öle ama.
ilk dediğin bi çok açıdan fail.

misal rasmon'un dediği açıdan da fail.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

SirWinstonPee said:

Bir de kentsel dönüşümün olayı gözümüzle gördüğümüz "yıktılar bina yaptılar olayı değil"

önemli olan mülkiyetin dönüşmesi, bilmemkaç senelik ıslah parsellerinin, kadastral parsellerin dönüşmesi lazım bi şekilde.

asıl sorun da belediyelerin kamulaştırma olayını jargonlarında barındırmıyo olması.

maliye hazinesinin ticari firma gibi çalışması.

idareler arasında adam gibi birlik olsa, düzgün bir planlama ve kamulaştırma yapılsa kentsel dönüşüme gerek yok zaten yerel yatırımcı gelip düzgün mülkiyetlerde inşaat yapabiliyo ve yapmak da istiyo.


bi anda sevinç geldi lan.
yerim çocuk seni.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Estel_Anorien said:

Kentsel Dönüşüm Tiyatrosu yüzyılın en büyük palavralarından birtanesidir.

Kent'in sonradan rağbet görmeye başlayan bölgelerinde yaşamakta olan fakir halkın elinden 3-5 kuruşa zorla evlerini ellerinden alıp, bu kişiler kentin daha dışındaki TOKİ gibi yaşam ghetto'larına zorla yerleştirilir. Sonrasında 5 kuruşa ev alınan yere dikilen yeni bine 500 bin liraya yenizengin davarlara satılır.

Olan evi arazisi elinden zorla gasp edilip, şehrin dışına itilerek, yeni borç taksitlerinin altına sokulan garibana olur.

Şehirleşme tarihinde, asiller ve zenginler, öncelikle şehrin göbeğinde oturmuş, sanayi devriminin başlamasıyla birlikte zenginler yaşam şartları kötüleşen şehir'den uzaklaşarak havanın suyun daha temiz olduğu şehir dışına taşınmışlardır. Şimdilerde kentsel dönüşüm masalının anlatıldığı yerlere fakir işçi sınıfları, şehirdeki fabrikalara ulaşımlarının kolay olması amacıyla yerleştirilmiştir.

Sanayi devriminin sonrasındaki süreçte başlayan yeni şehircilik hareketleriyle fabrikalar vs. şehrin dışına taşınmaya başlanınca Şehrin rant yaratacak iç bölgelerinden fakir halkın tasviye edilerek yerine zenginlerin tekrar yerleşmesini amaç güden bir politikadan başka birşey değildir kentsel dönüşüm.


Bu abi hahah. Şöyle avcılar istikametinden Zincirlikuyuya doğru gelirken bi çevreyi inceleyin. Kentsel dönüşümü bok yaparlar hahah
100 bina ya da 1000 yıkmakla olacak şey değil bu
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

dasaaa said:

abi öle ama.
ilk dediğin bi çok açıdan fail.

misal rasmon'un dediği açıdan da fail.



bana katılıp katılmaman önemli değil,
biliyoruz ki artık insanlar işine gelmeyen satırları "SEN BİLGİSİZSİN! SEN KOCA Bİ HİÇSİN! SEN ZATEN FAİLSİN! FAİLİ MEÇHULSUN!" gibi ad hominemlerle geçiştirmeye çalışıyor. sen de burda aynı şeyleri söylemiş olsak da, bir yerde işine gelmediği için yine "bilsizsin" saldırılarına geçmişsin.

evet "bilgisiz"im çünkü inşaat mühendisi değilim, belediyede çalışmıyorum, ekonomist değilim, dış ticaret ile uğraşmıyorum...
bu alanlarda çalışan ve para kazanan kişilerin işine gelmiyecek şeyler de söylüyor olabilirim.
ama,
ne,
biliyor musun?

hiç umrumda değil.

ben bir vatandaşım ve şehirde yaşıyorum.
inşaat sektöründe çalışıp da para kazanmak için deniz kumuyla bina yapan kişilerin düşünceleri hiç umrumda değil.

bok gibi binalarımız var,
eski binaları yıkıp yerine daha bok gibi binalar dikiyoruz.
ve şehirde yaşayan bir vatandaş olarak da bundan rahatsızlık duyuyorum.

örnek vereyim, ingiltere ve isveç'i görme imkanım oldu.

buralarda dipdipe, çok eski, pasaklı, bunaltıcı olabilen sokaklar, binalar gördüm.

http://i.imgur.com/LXOON.jpg

türkiye'de olsa pislikten geçilmiyecekler ara sokaklar olur bunlar muhtelemen

http://i.imgur.com/vHiuF.jpg

ama adamlar napıyor peki?
buraları temizliyor, kaldırımları onarıyor, bir şekilde şehirin bir parçası yapıyor.
yaptıkları yol, kaldırım, 10 sene, 20 sene boyunca orda kalıyor.
tozlanıyor belki, eskiyor, yosunlanıyor, ama yıkıp tekrar yapılmasına gerek olacak kadar pislenmiyor.

http://i.imgur.com/9MBKy.jpg

http://i.imgur.com/CICEA.jpg

adamlar ellerindekini koruyor, kolluyor. bir taşı çıkarsa yeniden yerine takıyor felan.

peki biz napıyoruz? tümden tüm sokağı parçalayıp baştan yapıyoruz.
bir kere değil, her altı ayda bir.
sokaklarımıza baktığında sürekli kazılı görürsün, parçalanmış, kirlenmiş, çamurlanmış...

http://i.imgur.com/YfsDZ.jpg

dipdipe yapılmış binalar var, bazıları çok eski, yıpranmış vaziyette. insanlar üstüste yaşıyorlar birçok yerde.

http://i.imgur.com/p4GgR.jpg

http://i.imgur.com/ZhzDd.jpg

ama bunların içine girdiğinde gayet şık ve modern dairelere rastlıyorsun

http://i.imgur.com/nyx6Y.jpg

http://i.imgur.com/16ENW.jpg

en lüks malları kullandıkları için mi böyle gözüküyor?
yok.
birçok dairede 70lerden, 80lerden kalma fırınlar, sobalar, sistemler, pencereler felan görebiliyorsun.
böyle gözükmesinin nedeni,
zamanında kaliteli işçilik ile hazırlanması, bozulan yerleri yıkıp baştan yapmak yerine onarma yoluna gidilmesi.

biz ise lüks şeylere yöneliriz, çabuk eskitiriz, çok harcarız.

gerçi yaptırdıklarımız da çabuk bozulmaya elverişlidir, iki ayda hemen pörtler bişi bi yerden.

e böyle olunca adamların şehirlerinde çok eski olan ya da antik görünümlü binalar oluyor bolca

http://i.imgur.com/rczdA.jpg

http://i.imgur.com/vou7X.jpg

yeni evler, modern binalar yok mu?
olmaz olur mu, var tabii.
ama onlar da eski mimariye benzetilerek hazırlanıyor, çok şık binalar ortaya çıkabiliyor

http://i.imgur.com/87pEC.jpg

http://i.imgur.com/Z2h0j.jpg

http://i.imgur.com/MlPZj.jpg

bir şehrin tarihi binalarında mevcuttur.
bu yüzden avrupa ülkeleri eski şehirlerini korur, o binaları mahalleleri yoketmez,
onun yerine şehrin dışına doğru yayılıyorlar, yeni binaları o taraflara yapıyorlar.
bir şehrin eski binaları ne kadar çok ise ve ne kadar iyi korunuyorsa, o şehir o kadar güzeldir.

http://i.imgur.com/yuaet.jpg

istiklal caddesi çok güzel bir yerdir mesela.
niye?
eski mahalleyi ve tarihi dokuyu korudukları için.

http://i.imgur.com/mRzOO.jpg

http://i.imgur.com/GXWmF.jpg

http://i.imgur.com/i8Dft.jpg

insanın gönlü açılıyor, yürüyüp dolaşası, sürekli gezesi geliyor.

ya da izmir'de alsancak kordon boyu vardır mesela...
orası da çok güzeldir, ve eski kartpostallardaki görüntüleri korumuşlardır.

http://i.imgur.com/CmwNj.jpg

http://i.imgur.com/tf1q3.jpg

http://i.imgur.com/e7SGj.jpg

http://i.imgur.com/tya8C.jpg

daha da eski binalar var mesela, onlar çok daha güzel.

şehrin yapısını koruyarak güzelleştirirsin,
eski binaları yıkıp yerine daha uzun, daha lüks binalar dikerek değil.

kabak gibi görüntüler ortaya çıkıyor bu şekilde,
hoş değiller.

http://i.imgur.com/jW0mF.jpg

elbette çok kötü durumda binaları yıkabilirsin, ona bir şey diyemem.
ama yine de ilk düşünülmesi gereken o binayı nasıl koruyup onarmak olması gereklidir.

ankara'dan örnek vereyim, baya eski bazı binalar biliyorum. çok güzellerdi, mis gibi yerlerdeydi felan.
mis gibi yerlerde olduğundan bazı kişiler bu binalara el koydu,
son 10 senede hepsi yıkıldı, yerlerine çok daha uzun lüks binalar dikildi.

gerçi yeni bir olay değil bu.
onlarca yıldır süregelen bi hadise.
ankara'da çok güzel inşaa edilmiş binalar varmış geçmiş yıllarda.
bunların hemen hepsi yıkılmış, günümüze sadece birkaç tanesi sağ kalmış.

kötü bina oldukları için mi yıkılmış bunlar? yoo.
sadece güzel yerde oldukları, "inşaat sektörünün gelişmesi" ve yerlerine daha büyük binalar yapılması için yıkılmışlar.

başka bir güncel örnek,
ankara'da bir çok yerde gecekondu mahallesi vardı. müteahitler bu mahallelere gitti, sahipleriyle konuştu, müteahitler bu gecekonduları yıkıp yerlerine 5-6 katlı apartmanlar dikip, dairelerin yarısını gecekondu sahiplerine verdi.
hem müteahhitler ucuz yerlerden zengin oldu, hem de gecekondu sahipleri o daireleri satarak zengin oldu.

sonra toki ve belediyeler de bunu farketti, onlar da rantın içine girdiler.

bu binaları görüyoruz, gayet ucuz yapım oluyorlar, dandirik işçilikleri oluyorlar, sadece rant amaçlı yapılıyorlar.
yeni ortaya çıkan bu mahallelerde ise altyapı felaket oluyor, yollar eğik büğük oluyorlar, bok gibi yerler haline geliyorlar.

hani şehirlerdeki eski binalar yıkıldığında yerine son derece düzenli mahalleler yapılsa eyvallah diyecem

http://i.imgur.com/8mit3.jpg

ama böyle tablolar yerine şu tip tablolarla karşılaşıyoruz
"kentsel dönüşüm" projelerinin ardından:

http://i.imgur.com/QvSq3.jpg



tl;dr:
"eski binaları yıkıp yerine yeni bina dikmek" eskiden beri süregelen bi olay.
güzel binaları yıkıp onların yerine kötü yapılmış binalar dikiyorlar.
yıllar yıllar sonra gelip "kötü binalar var" diye bahane üreterek eski binaları yıkıp tekrar kötü yapılmış binalar dikecekler.
sadece kötü binaları yıksalar neyse de, arada güzel semtlerde güzel binaları da yıkıyorlar.

ben buna karşıyım.

ayrıca mümkün olduğunca eski binaları, eski sokakları koruyup restore edilmesinden yanayım.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

×
×
  • Yeni Oluştur...