Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

155 Polis İmdat ve Sahilyolu


Liebe

Öne çıkan mesajlar

Umuruk said:

O değilde bende bostancıda oturuyorum.Tuzla-Bostancı arası sahil kısmı rezalet.Mangal yapımının yasaklanması gerekiyor.Sahil mangal yapma yeri değil ki kendi aileme dahil bunu anlatamıyorum

dün bi tane teyze bildiğin bisiklet yolunun ortasına koymuş mangalını ve yürüyüş yapanların üzerine doğru yelliyor.şunu az öteye al teyze ayıp bak insanlar spor yapmaya çıkıyo nefes alamıyoruz dedim, kadın bir bağırmaya başladı bi an ben bile haksızım lan galiba dedim kendi kendime
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Babamın cenazesinde en yakın polis karakolundan bir kadın, bir erkek polisin taziyeye gelmesi, ertesi gün taziye çadırını* görüp emniyet müdürünün taziyeye gelmesi benim için önemli ve hoş hareketlerdi.

Fakat geçenlerde benim de 155'i aramam gerekti ama 2-3 kez aradım açıldı kapandı, düşmedi. Çok önemli değildi ama inanılmaz bozuldum ulaşamama. Ya gerçekten önemli bir şey olsaydı?

*Taziye çadırı : Başka bölgede var mı bilmiyorum ama belediyenin böyle bir uygulaması var burada. Cenazenin olduğu evin önüne çadır kuruluyor, sandalyeler falan getiriliyor. Taziyeye geleni orada ağırlıyorsun.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

niek kirikkanat radikalden atilmisti bu mangalcilara lumpen dedigi icin

said:
Halkımız eğleniyor
Mine G. Kırıkkanat

27/07/2005 (52259 kişi okudu)

Dünyayı harmanlayan her Türk, sanırım İstanbul Atatürk Havalimanı'yla gurur duyar. Pek çok Batılı benzerinden bile daha modern bu altyapı, Türkiye'nin 'Arap olmayan' yüzünü ağartmaktadır. Öyle ki, geçen yıl turistik bir Mısır turundan Paris'e dönerken İstanbul'da aktarma yapan bir Fransız arkadaşım, 'Aradaki farkı sana anlatamam,' demişti. 'Kahire havalimanından sonra Atatürk'e inince, hepimiz uygarlığa kavuştuk diye sevindik. Avrupa, Atatürk Havalimanı'nda başlıyor!'
ÖVe bitiyor, sayın seyirciler. Mevsimlerden yaz ve bir pazar günü, Atatürk Havalimanı'ndan Türkiye'ye giriş yapan insan, 'sahil yolu'ndan geçmek gafletine düşerse, ne denizi görür, ne havasını alır, kendisini devasa bir mangalda bulur, pişmese bile tütsülenir. Belediye, halkımıza hizmet yarışında Sahil Yolu'nu bir güzel çimlemiş ve sanırım, üzerinde yürürler, oynarlar ya da en fazla yatarlar, sanmıştır. Çünkü Türk'ün mangal tutkusuna, zaten Belgrad Ormanları, Çamlıca tepeleri ve daha pek çok yeşil alan feda edilmiştir. Buralarda, ağaçlar füme dil, yapraklar dallar közlenmiş patlıcan görünümü arz etmekte, dağları taşları saran kebap dumanı 'Keşke çiğ yeseler' dedirtirken, kesif et kokusu yamyam olmadıklarına hayıflandırmaktadır.
Sahil Yolu'nda ise, kilometrelerce uzunluktaki çim alan kenarından geçen arabalardaki seyircilerin görüş zaviyesinde olduğundan, manzara da mangal düzeyindedir : Don paça soyunmuş adamlar geviş getirerek yatarken, siyah çarşaflı ya da türbanlı, istisnasız hepsi tesettürlü kadınlar mangal yellemekte, çay demlemekte ve ayaklarında ve salıncakta bebe sallamaktadırlar. Her 10 metrekarede, bu manzara tekrarlanmakta, kara halkımız kıçını döndüğü deniz kenarında mutlaka et pişirip yemektedir. Aralarında, mangalında balık pişiren tek bir aileye rastlayamazsınız. Belki balık sevseler, pişirmeyi bilseler, kirli beyaz atletleri ve paçalı donlarıyla yatmazlar, hart hart kaşınmazlar, geviş getirip geğirmezler, zaten bu kadar kalın, bu kadar kısa bacaklı, bu kadar uzun kollu ve kıllarla kaplı da olmazlardı!
Atatürk Havalimanı'ndan sonra, mevsimlerden yaz ve pazar günleri, Sahil Yolu'nda Arabistan bile değil, Etiyopya'nın ete doymuş hali, 'Etobur İslamistan' başlıyor, sayın okurlar. İstanbul olmayan ne varsa, İstanbullu olmayan kim varsa orada: Son beş yılda 4.5 milyon artıp, 3 milyonu İstanbul'a akan nüfusun güruhu çimde etleniyor pazar günleri.
Tabii ki onların da eğlenmeye, dinlenmeye hakları var. Ama burada mı, böyle mi ?
Halkımıza hizmet yarışındaki belediye, İstanbul'un Anadolu yakasında, Şaşkınbakkal'dan Fenerbahçe'ye uzanan bir kumsal şeridi yarattı bu yıl. Maksat, Caddebostan'ın nostaljik plaj kültürünü canlandırmak, hatta yayıp uzatmak. Sonuç gerçekten güzel oldu : Yeşil alanından kumsalına, şezlonglarından şemsiyelerine Cote d'Azur'u andıran bir düzenleme yapıldı. Zaten sonuç güzel olduğu için başarısı paylaşılamıyor, Kadıköy Belediyesi ben yaptım diyor, İstanbul Büyük Şehir hayır, ben yaptım. Her neyse, açılışı Kadıköy Belediye Başkanı Selami Öztürk, mankenler eşliğinde denize girerek yaptı. Ne var ki 1930'ların Caddebostan plajı modernitesini akla getiren açılıştan yalnızca bir gün sonra, 2005'in realitesi teslim aldı kumsalı, yeşil alanı ve sunulan tüm hizmetleri : Ümraniye plaja indi. Bırakın mayoyla denize girmek, sahilde laf atılmadan yürümek imkânsızlaştı. Tesettür anaları kumsalda mangal yeller, babaları don paça yatarken, irili ufaklı danaları da pamukludan dalgıç tulumlarıyla suda cıp cıp yapıyorlardı. Açılışın ertesi günü konulan mangal yasağı bir işe yaramadı, yalnızca iki gün sonra oturulsun diye halkımızın hizmetine sunulan tahta banklar, parçalanıp yakılmış, daha doğrusu mangala odun yapılmıştı. Şimdi bu sahillerde sabah yürüyüşleri yapan 'creme de la creme' Kadıköylüler, İslamistan varoşlarının işgal ettiği denizlerine ve kumsallarına bakıyor, lanet yağdırıyorlar halkımıza 1 milyon karşılığında plaj hizmeti sunan belediyelere. Ben de kendilerine sormak isterdim : Neredeydiniz o varoşlar oluşurken, hangi partiye girip kaliteli sesinizi, dünya görüşünüzü duyurmaya çalıştınız, ne kadar ilgilendiniz politikayla? Gecekondular denize inmez, eşkiya sizin yolunuzu DA kesmez mi sandınız?


7 senede mangalla ilgili hicbisi degismemis sasdfads
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

rezil durumda ya sahiller. değişen birşey yok senelerdir. Yeni dikilen ağaca salıncak kurup ağacı kıran ayılar gördüm. bildiğin koskoca dalı kırdılar dal kırılmadan önce ağacın kökü dayanamadı devrildi. Arkalarında pislik bırakmasalar plaket vericem o derece. Domates kabukları, gazeteler, poşetler, salatanın yağları ağaç dibine dökülmüş. Öküzler bu sebze meyve nasıl olsa doğadan geliyor diye mantık geliştirip atıveriyorlar öyle sağa sola. Aynı yere 1 hafta sonra gelip tekrardan piknik yapmayacak çünkü.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

polise ambulans acil bir durumda ulaşabileceğini düşünmek kadar saçma birşey yok. Bir kavgayı ihbar etmek için aradığımda yaklaşık 5dk boyunca polise ana caddeyi 4-5farklı bilindik konumdan anlatmaya çabaladım herif anlamayınca. Yakındaki karakol bilir onlara şurada gelirler diyip yüzüne kapattıydım telefonu. 10dk sonra polis geldi kavga edenler çoktan gitmişlerdi bile.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

×
×
  • Yeni Oluştur...