pinkporing Mesaj tarihi: Nisan 21, 2011 Paylaş Mesaj tarihi: Nisan 21, 2011 okuduklarım doğruysa eğer yazıklar olsun,sonra da pkk niye çıktı meydana? bu işkenceleri siz görseniz vatan millet sakaryanın hangi harfi kalır belleğinizde? Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
cetintas Mesaj tarihi: Nisan 21, 2011 Paylaş Mesaj tarihi: Nisan 21, 2011 Ortada Osmanlı Devleti tarafından yapılmış olan planlı hiçbir katliam ya da soykırım yoktur.Aksine Osmanlı ordusu bölgedeki özellikle de Kürt aşiretlerin saldırılarına maruz kalacakları düşünülerek(ki kalmışlardır ve ölen Ermenilerin önemli bir kısmı Kürt aşiretlerinin saldırıları soucunda ölmüşlerdir,Kürt aşiretleri Ermenilerin Rus ve Fransız askerleri ile birlikte kendilerine yaptıklarının intikamını almak amacı ile saldırmışlardır)Binlerce asker ve subayı görevlendirmişlerdir.Bu subaylar ve askerler defalarca çatışmalarda tehcir edilen Ermenileri savunmuş,şehit olmuş,yaralanmış,yakaladıkları kişileri yargılamış ve idam etmişlerdir.Bu konuyu zamanında o kadar çok tartıştım ki burada daha uzun tartışmak istemiyorum.Yazdıklarımın hepsi kitaplarda yazıyor.Araştıran,internet üzerinden bile araştırarak bu yazdıklarımın belgelerine ulaşacaktır. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Quiternoob Mesaj tarihi: Nisan 21, 2011 Paylaş Mesaj tarihi: Nisan 21, 2011 Zaten katledilmiş diyenler telef olacaklarını bile bile sırtlayabilecekleri kadar eşyalarla çöllere yürütmek de bir katliamdır diyor. Ha ayrıca kusura bakma ama o hengamede İttihatçı Osmanlı Ermeniler'i öldürmemiştir demek de kimsenin harcı değil. Ölümlerin olduğu mantık dışı değil, soykırım denecek boyuta ulaşıp ulaşmadığı tartışılıyor. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
pinkporing Mesaj tarihi: Nisan 21, 2011 Paylaş Mesaj tarihi: Nisan 21, 2011 arkadaş neyi tartışıosunuz işte 2.abdulhamid han gitti bütün ortadoğu bitti işte kürtlerde dahil,ha ama o kızıl sultandı demi fransız beyinlilere göre hahahaaha Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
vaperon Mesaj tarihi: Nisan 21, 2011 Paylaş Mesaj tarihi: Nisan 21, 2011 Arkadaş buna da hastayım hani. Neyi tartışıyormuşuz... Hoşuna gitmeyen bir şey mi okudun? ? Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
cetintas Mesaj tarihi: Nisan 21, 2011 Paylaş Mesaj tarihi: Nisan 21, 2011 Quiternoob said: Zaten katledilmiş diyenler telef olacaklarını bile bile sırtlayabilecekleri kadar eşyalarla çöllere yürütmek de bir katliamdır diyor. Ha ayrıca kusura bakma ama o hengamede İttihatçı Osmanlı Ermeniler'i öldürmemiştir demek de kimsenin harcı değil. Ölümlerin olduğu mantık dışı değil, soykırım denecek boyuta ulaşıp ulaşmadığı tartışılıyor. Ya ne kusura bakacağım, tarih ortada, belgeler ortada. Okuyup kim nasıl anlıyorsa öyle anlasın. Ama sırf Ermeniler ve Ermenileri dün olduğu gibi bugün de kullanan emperyalistler öyle diyorlar diye SOYKIRIM VARDIR,TÜRKLER SOYKIRIM YAPMIŞTIR, KATLİAM YAPMIŞTIR diyebilmek bana doğru gelmiyor. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
TD)Pentagram Mesaj tarihi: Nisan 21, 2011 Paylaş Mesaj tarihi: Nisan 21, 2011 yav sayfa sayfa yazmaya ne gerek var.devlet 40 sene doğudan uzak durdu,birileri terörü körükledi çünkü silah satışı,uyuşturucu ve yasa dışı ticaret coşacaktı.birileri bu kaymağı yemeye doymadığı için halk devletten soğutuldu.Devlet sizi sevmiyor,devlet size değer vermiyor mantığı aşılandı halka sürekli.Ve istedikleri kıvama gelen halkı istedikleri gibi yönlendirdiler.Beğenmeyen beğenmez ama akp nin yarısı kadar doğuya ilgi gösterseydi eski hükümetler bugün bu kadar olmazdı.Tam devlet için kürt türk diye bir ayrım olmadığı,batı doğu diye fark olmadığını ispatlamaya çalışırken devlet,yine herşey sarpa sardı. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
sesu Mesaj tarihi: Nisan 21, 2011 Paylaş Mesaj tarihi: Nisan 21, 2011 vaperon said: Abi benim dediğim şiddet uygulansın değil. Sen ben atsak o molotofu şırıngayla kan alırlar kan. Bu adamların ne tür bir dokunulmazlığı var? Suç değil mi abi bu adamların yaptığı? Daha neyi savunuyorsun? Tamam her haksızlığa uğrayan gitsin molotof atsın. 81liler bilir, girdiğimiz iki sınav da sınav öncesi çalındığı gerekçesiyle iptal edildi. Belki çok farklı noktada olacaktım şimdi ama değilim. Bana da bu devlet haksızlık yaptı, hayatımı mahvetti belki de ama ben gidip hiç bir yere molotof atmadım. Bu adamların uyguladığı şiddeti meşrulaştıramazsınız... Kusura bakmayın. Ben zaten yapılanları meşrulaştırmak için hiç bir şey söylemedim. Tam tersine amacımın bahsettiğini yapmak olmadığını açıkça belirttim. Aynen bu tavrı anlamadığımı söylüyorum sadece. Evet yaptıkları yanlış ve bu yüzden eleştirilmeleri gerekiyor. Ama çok afedersiniz sizin bu "bunlar", "bu herifler" diye umrunuzda olmadan yaptığınız ötekileştirmeden dolayı "bu" insanlar "bu" hale geliyor. O "bu" daki genellemeden bahsetmiyorum bile. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Mithat Mesaj tarihi: Nisan 21, 2011 Paylaş Mesaj tarihi: Nisan 21, 2011 Yok mu ötekileşme? hakkını arayan ögrenciye yıllarca hapis onlarca dayak kreşe molotof atan kürde kıl dokundurma polise dayak. Var bir ötekileşme ama çok çok afedersiniz Türk olmak prim yapmıyor Türkiyede asıl kürtler şanslı. (elbette farkındayım ne dedıgımın içinde ki ironiyi anlayan anlar gerisi öhehehe kürt şanslı dedi yaaeee demesin lütfen) Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
sesu Mesaj tarihi: Nisan 21, 2011 Paylaş Mesaj tarihi: Nisan 21, 2011 E gayet tabii öğrenci de eziliyor. Sadece Türkiye'de değil orda olan bok Avrupa'nın her yerinde oluyor şu an. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Mithat Mesaj tarihi: Nisan 21, 2011 Paylaş Mesaj tarihi: Nisan 21, 2011 Öğrenci eziliyor Kürt eziliyor parası olmayanlar eziliyor valla herkes eziliyor abi bu ülkede bir badem bıyıklıların ezdiligine daha şahitlik etmedim. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
sipeyskeyk Mesaj tarihi: Nisan 21, 2011 Konuyu açan Paylaş Mesaj tarihi: Nisan 21, 2011 Oyle mi? 1920-30-40 lara alalim seni. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Mithat Mesaj tarihi: Nisan 21, 2011 Paylaş Mesaj tarihi: Nisan 21, 2011 1. dünya savaşı ülke kuruldugu dönemler diyosun? hmm mantıklı cevap. 'ülke kurulurken bize mi sordunuz efendim biz padişahı ıstıyoruz' diyenlere yapılanlara bak sen o yuzden bızım suan yaptıklarımız cok haklıca yapılan seyler sıra bize geçti diyorsun. ayrıca madem badem bıyıklılara yapılan zulüm dicen hani adnan menderes. o adamı chpli biri olarak ben bile okudugum kadarıyla kimi kanunlarından begenırım ve kalkıp sen bana daha 1923te kurulmaya sadece isimle başlamış hala ülke oldugunu kabul ettırmeye başladıgı dönemden örnek vererek ne kadar az badem bıyıklı bilgin oldugunu ıspatlamış oldun . Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
goldbären Mesaj tarihi: Nisan 21, 2011 Paylaş Mesaj tarihi: Nisan 21, 2011 sipeyskeyk said: Oyle mi? 1920-30-40 lara alalim seni. ::o Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
sipeyskeyk Mesaj tarihi: Nisan 21, 2011 Konuyu açan Paylaş Mesaj tarihi: Nisan 21, 2011 Ben insanlari fazla siniflandirmam sahsen. Onlar da badem biyik bunlar da badem biyik. O zamankilerin yaptiklari iyiydi vs. demiyorum, ama bu ulkenin her kesimi donem donem zulum gormustur. Adnan Menderes demedim diye bilmedigim anlamina mi geliyor. Oylesine ilk aklima gelen ornegi verdim. Ornek verirken butun bildiklerimizi sayacaksak ohooo Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
cetintas Mesaj tarihi: Nisan 21, 2011 Paylaş Mesaj tarihi: Nisan 21, 2011 Uzay keki...Özel ders verebilirim, uzak-orta ve yakın tarih konusunda.Ayrıca tartışma üslubu ve konuşma dersleri de veriyorum...Bir de lapin balığı buğulamasını çok iyi yaparım ;) Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Mithat Mesaj tarihi: Nisan 21, 2011 Paylaş Mesaj tarihi: Nisan 21, 2011 Ornek verirken dogru ornek vereceksin. Net ornek verıceksın . Tamam 20ler tamam 30ler ama ne? ama hangisi? yani 20-30-40 ohh herseyı verıyorsun sen zaten cekinme? Ama bak ben dıyorum ki adnan menderes. Ki bu ülkede chpnin Atatürk degil İnonü chpsi olmaya başladıgı donem tam olarak sadece halkın destegıyle basa gelmıs ve halkın destegıyle iş yapmış adamı asarak oldu Gordugun gibi yandaş ornek degil kendi savundugumun hatasını bile soylıyebılırken sen rastgele ornek vermek durumunda kalıyorsun . Diyorum ki ben ŞUAN bir badem bıyıklılar ezilmiyor. Bu da eşitlik yok demek sınıflandırma ötekileştirme var demek. çetin çık gözünü seviim aradan harbiden yazdıklarıma bak yazdıklarına bak ders veririm falan abi nasıl bır mantık savunmasıdır bu bin kere soyledım özelden bile soyledım hala aynı dikine devam edıyosun abi tartışma sırasında ben gel ders veriim sana dıye tartısılır mı gozunu seviim bir git girme iki dakika siyasi konulara. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
vaperon Mesaj tarihi: Nisan 21, 2011 Paylaş Mesaj tarihi: Nisan 21, 2011 Şimdi Açılmıştı diyeceğim, ne alaka denecek ama cidden açılmıştı ve gökdelen dikilmişti sıra sıra ardı ardına forumda. http://forum.paticik.com/read.php?13,5291060,page=11#msg-5296673 Tartışılmıştı beyler. Her argüman mevcut. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
sipeyskeyk Mesaj tarihi: Nisan 21, 2011 Konuyu açan Paylaş Mesaj tarihi: Nisan 21, 2011 Yahu kafan falan mi guzel? allah allaah. Oyle aklima geldi oyle verdim, sen spesifik olmami istiyorsun diye spesifik olmak zorunda miyim? Al sana ornek, bu ulke kuruldugundan bu yana sagcisi da solcusu da kurdu de alevisi de badem biyigi da zulum gormustur. Aksini biliyorsan kanitla bilmiyorsan niye tartisma yaratiyorsun yok yere. Tamam suan badem biyiklilar yonetiyor o yuzden onlar ezilmiyor, cok mu zor anlamasi? Onceden sagcilar yonetiyordu, sagcilar ezilmiyordu vs. Bu kadar basit bir seyi sirf polemik olsun diye bu hale getirdin ya bravo. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
roket adam Mesaj tarihi: Nisan 21, 2011 Paylaş Mesaj tarihi: Nisan 21, 2011 Sadece ilk mesajı spoiler'a kadar okudum. Diyarbakır cezaevi kartı oynanmış her zamanki gibi. Abicim o olayı tasvip eden bi insan var mı şu forumda allasen. Mağdur edebiyatının başrolünde oynayan olay, psikopat herifler insanlığa sığmayacak şeyler yapmışlar, kimse demiyo ki "oh ne güzel olmuş". Bu kreşe molotof atmanın bi savunması mıdır yani nedir? Düzenleme: Ha bir de o dönemde kürtler hep ezildi geyiği var, sanki türkler ezilmedi, lazlar ezilmedi de, bi tek kürtlere yönelik uygulanmış bunlar. Hapishanelerde işkence görenler hep kürt zaten. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Pipet Mesaj tarihi: Nisan 21, 2011 Paylaş Mesaj tarihi: Nisan 21, 2011 badem bıyık ile 3 numara bıyığı karıştırmamak lazım Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Mithat Mesaj tarihi: Nisan 21, 2011 Paylaş Mesaj tarihi: Nisan 21, 2011 E tamam bende onu eleştiriyorum ya . Yazılarımda objektif yaklaşarak inönü dönemini eleştirebildigim gibi badem bıyıklıları da eleştiriyorum. Sen ise yüzeysel bir şekilde iktidara geçenin hakkıdıra baglıyorsun. Yani ayrım yapmıyorum Atatürk dışında bu ulkenin başında olan herkes bir suç işlemiştir kimi büyük kimi küçük ama bu şuan başımızda olanların yaptıklarını meşrulaştırmaz. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
sipeyskeyk Mesaj tarihi: Nisan 21, 2011 Konuyu açan Paylaş Mesaj tarihi: Nisan 21, 2011 Hah tamam. Anlastik. Deal. Kizdigim nokta o, ayni boku soyluyoruz ORNEGINI DUZELT LAN diyorsun. asd;ads cetin abi selam. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Mithat Mesaj tarihi: Nisan 21, 2011 Paylaş Mesaj tarihi: Nisan 21, 2011 Yok 20ler 30lar falan yalan çünkü bende senle aynı şeyi eleştiricem güzel orta kesmiyorsun ona kızıyorum. Teknik olarak Türkiye degilde dünya üzerinde her iktidara geçen ülkesinden önce kendini düşünüyormuş gibi hissediyorum nedense ben. Bir animal farm domuz sendromu olabilir mi acaba? Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Bone Mesaj tarihi: Nisan 21, 2011 Paylaş Mesaj tarihi: Nisan 21, 2011 sipeyskeyk said: kırp kırp kırp Cok tartisiliyor bu gunlerde forumda kurt sorunu, soyle bir toparlayalim elimizde duzgun bir baslik olsun cok dagildi. Bazi arkadaslar anlam veremiyor neden kurtlerin saga sola molotof kokteyli attiklarina. Ben suan is yerindeyim, biri abim olmak uzere 2 kisi soyle bir soylemde bulundular; '' Bunlar kopek, hepsini gebertmek lazim. Saga sola saldirip molotof kokteyli atan, teroristlik yapan adamlari insan yerine mi koyacagiz. Demokrasi insanlar icindir, bunlar icin degil.'' Bu lafin edildigi yer Izmir, bu lafi eden adamlardan biri universite arti yuksek lisans mezunu, 6 sene amerika da yasamis bir adam. Ben de suclandim her zamanki gibi, kendimi cok zeki saniyormusum da onlari cahi goruyormusum ama bazi insanlar iyilikten anlamiyormus o insanlara hakettikleri gibi davranmak lazimmis. Bu ulke gun yuzu gorecek mi cok merak ediyorum. Birbirini oldurmeye merakli bu kadar insan varken, gecmiste akan kanlardan ders alinmamisken, insanlar Ataturkcu olmayi fasistlikle karistirirken... Diger yandan cahil birakilmis ezilmis, asimilasyona ugratilmaya calisilmis bir kurt halki, pkk nin oyuncagi olmus, pkk-tsk arasinda ezilirken. Politikacilar, is adamlari, ordu vs. cozumden yanaymis gibi gozukup cozumsuzlukten beslenirken... Aslinda bazi istisnalar disinda iki halkin da bir sekilde cozum uretmek istedigini biliyorum ama bu kadar engel varken ve bu engellerin eli bu denli kuvvetliyken nasil olacak bilmiyorum. Duymussunuzdur, ben yine de koyuyorum, Diyarbakir Cezaevi. Nefretin tohumlarinin cok guzel atildigi, PKK nin dogdugu yer. Kenan Evren serefsizi villasinda korumayla yasarken, bir nesil bu hikayelerle buyudu dogu da. PKK gucunu bu hikayelerden aldi, onbinlerce insan belki de bu hikayeler yuzunden oldu. 2011 yilindayiz, sorumlular arastiriliyormus simdi. Takma isimler kullanmislar, bulmasi zormus. �Schumacher�, �Mekansız Kazım�, �Faydalı�, �Azman�, �Mengele�, �Komutan� 30 kusur kisinin oldugu, yuzlerce insanin sakat kaldigi, cikanlarin da asla normal bir insan gibi yasayamadigi yer. Buyrun okuyun; Bilmeyenler bir okusun, belki bazi seyleri anlamanizda yardimci olur. Diyarbakir Cezaevi Esat Oktay, biz tutuklulara yemek vermiyordu, açlık ve susuzluktan verem hastalığına yakalanıyorduk. Dr. Orhan Özcanlı biz veremlilerin balgamlarını tahlil için toplar, matfağa götürüp yemeklere karıştırır ve o gün bol miktarda yemeği bütün koğuşlara dağıttırırdı. Bir araştırma yapılırsa 1983 Yılında Diyarbakır Cezaevi�ndeki veremli sayısı, bütün Türkiye�deki veremli sayısı kadar olduğu anlaşılacaktır ve bu da Dr. Orhan Özcanlı�nın �başarı�sıdır. Yüzbaşı Esat Oktay Yıldıran tutuklulara bok yedirirdi. Dr. Orhan Özcanlı ise; ekmeğin üzerine krem deterjan sürdürerek yedirmeyi, toz detarjanı suya katarak içirtmeyi tercih ederdi. Ve Cellat Esat`in suratına bakıp şu esprisini de yapıyordu: �Komutanım, siz ağızlarını pisliyorsunuz, ben temizliyorum. Sizinki bir anlık midelerini bulandırır, benimkinin ne yapacağını git onlara sor!� Yüzbaşı Esat Oktay Yıldıran tutukluları aç bırakmaktan zevk alırdı. Dr. Orhan Özcanlı ise; susuz bırakmaya bayılırdı. Diyarbakır sıcağında, yazın ortasında vanadan suyu keserdi; beş veya altı gün tek damla su akmazdı. Tutuklular ardarda düşer bayılırdı. Koğuş gardiyanları Dr. Orhan Özcanlı`ya koşarlardı. Koğuş kapısına kadar gelen Dr. Orhan ile gardiyan arasında tiyatro başlardı. Doktor Orhan: (yerde yatan tutuklulara bakar) - Yavrum ne oldu bunlara? - Komutanım bilmiyorum, hastalar! - Vah vah vah! Ayaklarından çekip koridora çıkarın yavrum. Gardiyanlar baygın olan tutukluları tek tek ayaklarından çekerek koridorda üst üste atarlar. Tiyatro devam eder. �Yavrum bu adamlar susuz, bidonarla su getirin!� Bidonlarla taşınan sular tutukluların üzerine dökülür, koridorda beş santim derinlikte su yükselir, baygınlar yavaş yavaş ayılır, dökülen suları kana kana içer ve herkes Doktoru alkışlayınca tutuklular içeri alınırdı. Benim bir arkadaşım vardı. Adı Fevzi Yetkin`di. Fevzi`nin arka dişlerinden biri ağrıyor, bu yüzden gece gündüz inliyordu. Gardiyanlar alıp götürdüler. Dış salonda hangi dişinin ağrıdığını sormuşlar. Fevzi ağrıyan dişini göstermiş, �hayır� bu dişin ağrımıyor, sağlam bir dişini işaret ediyorlar. �Bu dişim ağrıyor diyeceksin !�diyorlar. Sürükleyip Dr. Orhan Özcanlı�nın yanına götürüyorlar. Onun gözlerinin önünde. Çenelerini yumrukluyorlar. Dr. Özcanlı da diyor ki: �Bağırma yavrum, burası mahrumiyet bölgesi, uyuşturucu iğne yok ki� Ve yumruk darbeleriyle Fevzi Yetkin`in çeneleri uyuşturulunca Dr. Orhan`a teslim edilir. �Hangi dişin ağrıyor yavrum?� diyen Doktor Orhan`a Fevzi ağrıyan dişini gösterir. Dr. Orhan �Hayır yavrum o dişin değil bu dişin ağrıyor; benim kadar mı bileceksin!� Diyor ve Fevzi`nin sağlam dişini çekerek eline verince koğuşa gönderiyor. Fevzi bu dişini koğuşta betona sürterek zar haline getirmiş, onunla uzun süre tavla oynamıştı. Bir ara aynı koğuşta karşılaştık; bu öyküyü bana anlattı ve cebinden zarı çıkardı; aynı zarla ben de tavla oynadım.. ceza alan olmadı hiçbir görevlinin ceza almadığı bu dehşet süreciyle ilgili duyduklarını 1987'de bir kez de yaşayanlardan dinlemek isteyen yazar aziz nesin'le ilgili bir anekdotu, iki yılını bu cezaevinde geçiren nuri sınır şöyle aktarıyor: "aziz nesin, 'çocuklar' dedi, 'bu cezaeviyle ilgili çok şey söylendi, ancak siz orada yaşadınız, sizden dinlemek istiyorum.' 28 olay anlattık. aziz nesin çok dalmıştı, pencereden yağan karı seyrederken bir ara dönüp baktı ve şunu söyledi: 'yahu çocuklar, kendi hayal dünyamı çok geniş biliyordum. ama kürtlerinki daha çok genişmiş.' aziz nesin, bizim anlattıklarımıza inanmadı." işte tanıklardan birinin, "durduğumuz yerde 16 saat diz çökerek bütün sesimizle ırkçı-turancı marşlar söylüyorduk" diye özetlediği 'türkiye'nin aushwitz'inden günlük yaşam manzaraları: banyolu mu tv'li mi? haluk yıldızhan (diyarbakır doğumlu): gözaltından gelenleri genel olarak sinema salonuna değil de, o zaman 37 olarak adlandırılan, daha sonra 36 adını alan hücrelere götürürlerdi. burada, "banyolu mu televizyonlu koğuş mu istersin?" diye sorup, cevap ne olursa olsun her iki durumda da alt katlardaki tuvaletleri tıkanmış ve pislik içindeki lağım sularının ve insan dışkılarının yüzdüğü bir yerde süründürülür, günlerce işkence ve kaba dayakla hoş geldin safhasında yıldırdıktan, tamamen teslim aldıklarına inandıktan sonra koğuşa gönderirlerdi. yoruluncaya dek dayak osman karavil (diyarbakır doğumlu): koridorda sıra dayağından geçirildikten sonra hücrelere dağıtıldık. tek kişilik bu yere yedi kişi sığdırıldık. askerler göründü, 'ellerinizi uzatın' dediler. hücrenin, kapı ve penceresinden ellerimizi uzattık. yoruluncaya kadar dövüp gittiler. bu dayaklar, tahminen her yarım saatte bir tekrarlandı. sonra hücre dayağı düzenine geçildi. günde üç fasıl, sabah, öğlen, akşam... garabet'e sünnet k.y. (diyarbakır doğumlu, 16 yaşında tutuklandı): bana cop sokmaya çalıştılar, çok direndim, kafamı duvarlara vurdum, kendime büyük zarar vereceğimi gördüler, benden vazgeçtiler. ama arkadaşlarımdan yaklaşık 200-250 insana cop soktular. aslen ermeni olan garabet demircioğlu arkadaşımız vardı. maşallahlı sünnet elbisesi giydirerek, törenle sünnet ettirdiler, ismini de ahmet olarak değiştirdiler. koç mu kuzu mu? nazif kaleli (şanlıurfa doğumlu): üzerinde 40 çivi olan bir sopa vardı, onunla vuruyorlardı. bir tane 'kuzu' dedikleri sopa vardı, bir de 'koç'. biz her zaman copu tercih ediyorduk. cop korkunç acıtıyordu, ödem oluşturuyordu, ama daha sonra geçiyordu. ancak sopalar kemikleri eziyordu. 'ağzına işeyeceksin' cevdet baran (diyarbakır doğumlu): bişar akbaş adında bir arkadaş vardı. gardiyanların emrine karşı çıkıyordu, yürümüyordu, hem rahatsızdı hem de inat ediyordu. bir gün gardiyan kolumdan tuttu ve "çık" dedi. bişar'ın yanına götürdüler. onu karın içine yatırmışlardı ve bana dediler ki, "ağzına işeyeceksin." "yapmıyorum" demedim. "gelmiyor komutanım" dedim. beni dövmeye başladı. epey dövdü, karın içinde sürdürdü, tabanlarıma vurmaya başladı. ne yaptıysa "gelmiyor" dedim. sonunda beni de bişar'ın yanına yatırdı. kelime başı 150 sopa hasan daş (mardin doğumlu): hücreler kötü, koğuşa gitsem rahat ederim, diye düşünüyordum ki, 6'ncı koğuş'a götürdüler. gardiyan geldi, 'yeni gelenler öne çıksın' dedi. elinde bir değnek, değneğin adı haydar. bana, 'kaç gün hücrede kaldın' dedi. 'bir ay' dedim. 'atatürk'ün gençliğe hitabesini ve andımızı da mı ezberleyemedin?' 'hayır, okumam-yazmam yok komutanım' dedim. haydarla bayıltıncaya kadar dövdü. 53 tane marş ezberledim. her bir kelimesi için yüz ellinin üzerinde cop yedim desem, asla mübalağa olmaz. copu dişlettiler mehmet ece (van doğumlu): bir gün gardiyan çağırıp dövdükten sonra ağzıma cop sokup "dişle" dedi. copu dişlediğimde hızla çekti ve önden iki dişim kırıldı. kırılan dişlerimin kökleri kaldı. bir hafta sonra yüzüm, gözüm balon gibi şişti. aynı gardiyan, "niye yüzün şiş" diye soruyordu. "ranzadan düşerken dişlerim kırıldı komutanım" diyordum. 'ranzadan düştüm' mehmet emin kardeş (mardin doğumlu): dövüyorlar, muhakkak dövdüğü kişinin bir tarafını da kırıyorlardı. "ne oldu sana" diyorlar, "ranzadan düştüm komutanım" diyorduk. herkese avuç avuç bok yediriyorlardı, bu çok sıradandı. 23'üncü koğuş'ta y.a. adında bir arkadaşımız vardı. herkesin gözü önünde ona cop soktular. cop sokma, bok yedirme çok adettendi. köpeğe tekmil paşa akdoğan (diyarbakır doğumlu): tıraş kremini, kalın çizgiler şeklinde yüzümüze sürdüler, sonra upuzun ince bir ip getirerek, "tren yapacağız" dediler. herkesin kamışına ip bağladıktan sonra "koş" dediler. koşuyoruz ama en ufak bir şekilde geride kalmak herkesi gerdiriyordu ve aynı zamanda hep birlikte oturup hep birlikte kalkmak zorundaydık. bir süre o şekilde koşturup yat-kalk yaptırdılar. sonra alt hücrelere indirdiler. banyo dedikleri de lağımdı. köpeği öyle alıştırmışlardı ki, tekmil vermediğin zaman saldırırdı. üzerimizdeki elbiseleri parçalardı ve hiçbir şekilde ona karşı bir şey yapamazdık. 'kanlı karavana yedik' selahattin bulut (mardin doğumlu): kapı açılıp karavanayı içeriye getirmeden önce gardiyan bizi çok döverdi. "verdiğim yemeğin hakkını istiyorum" derdi, ta ki bir tarafımızdan karavanaya kan akana dek döverdi. o işkence döneminde günde üç öğün, kanlı karavana yerdik. diş macunu, deterjan, çöp gibi şeyleri yediriyorlardı. cezaevine türkçe bilmeyen ziyaretçi alınmazdı. türkçe bilmeyen nenem, dilsiz taklidiyle görüşe girdi. ağzından bir kelime çıkmadı. sadece hıçkırıyor, yaşlı gözlerle bana bakıyordu. ben çıkmadan da öldü. çıplak koridor temizliği behlül yavuz (diyarbakır doğumlu): bir gün, "sizi hamama götüreceğiz" dediler. iki ayda bir yarım kova soğuk su bize ya düşüyor ya düşmüyor. bu hamam nereden çıktı diye endişelenmeye başladık. hamama gittik, "soyunun" dediler. herkes çırılçıplak soyundu. "su dök", biraz su döküldü. "sabun sür", sabun sürüldü. "su dök", biraz su döküldü ve "giyin, çık dışarı" dediler. o ıslak ve sabunlu halimizle, atlet ve külotları giydik. büyük koridorda, "tek kol sıra halinde dizilin" dediler. o koridor, dayaklar nedeniyle hep kan ve irindi. birinci sıra kaba kirleri sildi, ikinci sıradakiler arta kalan ince tabakayı siliyorduk, üçüncü sıra da tertemiz siliyordu ve o halde bizi koğuşa geri getirdiler. o pislikle yatmak zorundaydık. her taraf kan ve irindi. aşırı bir bitlenme vardı. sekiz saat sürekli dayak yiyorduk. dayak yemediğimiz yemek aralarında ve molalarda da birisi atatürk'ün nutukları ve yaşamını okur, biz de tekrarlardık. 'ölebilirim' dedi, öldü cemşit bilek (12 eylül döneminde diyarbakır'da siyasi dava avukatı): müvekkillerimiz mahkemede hazırolda duruyordu. konuşma hakları yoktu. sandalyede oturmuş, ellerini nizami şekilde dizlerinin üstünde tutuyorlardı. kafalar sıfır numara tıraşlı, tek tip elbise içinde, başlarını dik tutarak, tek bir noktaya bakarak, put gibi durmak zorundaydılar. ölümü de göze alarak kalkıp konuşanlar oluyordu. rahmetli necmettin büyükkaya, geldiği son duruşmada ayağa kalktı, söz istedi. "bir sonraki mahkemeye kadar yaşamayabilirim, haberiniz olsun, beni sürekli tehdit ediyorlar. sonra 'yok kalpten gitti, şundan, bundan gitti' türünden düzmece bir tutanak da tutarak beni öldürebilirler. ancak gördüğünüz gibi ben çok sıhhatliyim" dedi. ve gerçekten de bir sonraki mahkemeye gelmeden öldürüldü. Diyârbakır cezaevi olayı kaçınılmaz olarak şu sonucu ortaya çıkarıyor: 12 eylül cezaevlerinde yaşananlar hakkında birçok tanıklıklar, yığınla kitaplar, raporlar, belgeseller, türküler varken ve aslında sıcağı sıcağına -tüm baskılara rağmen- kamuoyuna iletilmişken ve bütün bunlar türkiye genelinde yaygınken diyârbakır cezaevi nam-ı diğer "cehennem" hakkında çok az bilgi kamuoyuna paylaşılmış. halbuki diğer cezaevlerinden kat be kat fazla işkence yaşanmış cehennem hakkında daha çok bilgi olmalı ve paylaşılmalı değil mi? sorunun cevabını vermeden kendi hayatıma dair iç burkan bir detay vereyim istiyorum. kendimce amatör bir biçimde, "köken"inin yurdışına kaçma plânları yapıldığı 12 eylül faşizmi hakkında yazılmış ne kadar kitap varsa topladım, özellikle amnesty international'ın (uluslararası af örgütü) döneme ait raporlarını inceledim, elimden geldiğince gazete küpürlerini karıştırdım; ama bir konuda tıkandım. konu cehennemdi. sadece "eksik halka" olmasından değildi; çocukluğuma ait bir hatıra da: tanıdığımız aklî dengesini yitirmiş bir adam vardı. sonradan kendisinin sağlığının bozulmasındaki nedenin cehennemde geçirdiği işkencelerden dolayı olduğunu bir şekilde öğrendim. evet, tanıdıklarımız arasında birçok kişinin işkenceden geçirildiğini, kötü muamelelere maruz kaldığını biliyorum, bazılarını da birincil ağızdan dinledim ama bu adam farklıydı. babam, "işkence gördü" diyordu lâkin ayrıntısını öğrenemedim. "fark ne olabilir?" diye düşünürken kaynaklarımdan birinde bir tanıklığa rastladım. ve o zamana kadar, "tanık" olmadığım bir şekilde dehşete düştüm... ben, okuduklarımdan "artık beni şaşırtacak bir şey olamaz" derken yarıda bıraktım, soluğum kesilmişti. insanlar, cehennemde insanlıktan çıkarılmıştı. ve bunlar tamamen bilinçli, sistematik ve kontrollü bir şekilde yapılmıştı. demek istediğim, üç beş subayın, birkaç savcının marifeti değildi. 12 eylül'de amaçlanan neyse o yapılmıştı; eksiği yok, fazlası vardı. ve içimiz yana yana kabul etmeliyiz ki, zekice (!) bir eylemdi bu: insanlıktan çıkarıldığı için, buradaki işkencelerin anlatılması olanaksızdı, bir otosansür vardı, bireyleri utanç duygusu kaplamıştı. aslında utanması, yerin dibine geçmesi gereken bu faşist düzendi ama öyle "başarılı" bir oyun sahneye konmuş, fiziksel baskı bir yana öyle psikolojik travmaya uğratılmıştı ki, bunlar anlatıl(a)mazdı. bir de, anlatıcı insanın muhatabı olması gerekir. dediğim gibi, şahsen ben ne örneğin bir dönem basında gündeme oturan selim dindar'ın söyleşisini ne de başka tanıklıkları okuyabildim, yapamadım, içim kaldıramadı... biliyorum, bu şekilde davranmakla büyük saygısızlık yapıyorum hatta ahlakî açıdan suç işliyorum ve bunun savunması da yoktur ama ben duyduklarıma bile katlanamadım. bir de kurbanların hâlini düşününce kahroluyorum. aziz nesin'in cehennem hakkındaki malum sözü de bu bağlamda bakılmalıdır. elbette gördüğü işkenceleri büyük bir cesaretle anlatan bireyleri öncelikle kutlamak gerekir. bu, takdire şayân bir davranıştır. Murat belge'nin dediği gibi 12 eylül sona ermedi. bu dönemle hesaplaşılmıyor, cesaret yok. unutarak, içe atarak, "delirerek!" geçirilmiş onca yıl. yüzleşilemedi. yüzleşilemediği için anayasasıyla, kanunlarıyla, kurumlarıyla, ertuğrul özköşk'üyle her gün yaşı......... -sus asc!! vatanın onca derdi var bir de doğruluğu şüpheli tanıklıklarla mı uğraşacağız!? hem kenan paşa geldi de terörü bitirdi! şükranlarını sunacağına kusuyorsun! bir kere de vatanın için iyi şeyler söyle be adam!! Şehrim benim, sende kaldı tüm düşlerim 7 sayfa tartışılmış, dışardaydım. kısaca bir şeyler yazıcam, fazla uzatamıycam. pkk'nın ne olduğunu bilmiyorsunuz, o yüzden olaya böyle saf bir şekilde yaklaşıyorsunuz. 10 maddede pkk: 1- pkk, kürtlerin haklarını korumak için kurulmamıştır 2- pkk, kendi devletine, kendi topraklarına sahip olmak istemektedir. 3- pkk yıllar boyunca türkiye cumhuriyet halkını öldürmüş, yakmış, bombalamış, huzurlu bir hayat kurmasını engellemiştir. 4- doğuda ekonominin ve eğitimin gelişmemesine pkk neden olmaktadır, köyleri basıp, şehirlerde hakimiyet kurarak şehirlerin geride kalmasına neden olmaktadır. 5- pkk, devleti ve askeri her daim kendisine düşman bellemiştir, devletin barış tekliflerine bile karşı çıkmıştır, bu yüzden barış örgütü değildir. 6- pkk, kaçakçılık, kumar, uyuşturucu gibi şeyler üzerinden gelir sağlar. 7- otobüslerden insanları indirip kurşuna dizebilen, şehirlere gidip insanları molotofla yakabilecek kadar gözü dönmüş bir örgüttür. 8- bir kardeşi kaçırıp, onu eğitip, sonra da askerdeki kardeşine saldırtan bir örgüttür. ülkede kardeş kanı dökülmesine neden olmaktadır. 9- pkk bazı ülkelerde askeri kampa ve bazı ülkelerde de politik bürolara sahiptir. 10- şu sürekli öne sürdüğünüz "diyarbakır cezaevinde zülm gördüler, o yüzden bu hale geldiler, ah canlarım kıyamamsss" olayı gerçek dışıdır, 80 darbesi öncesinde de aktif olark teröristlik faaliyetleri vardı. ayrıca görmezden geliyorsunuz belki ama, kürt milleti pkk'yı desteklemiyor. kürt haklarını savunan bazı partiler var ve bunlar pkk'ya karşılar. ama seslerini duyurmakta zorlanıyorlar çünkü bazı medya kuruluşları pkk'ya destek oluyorlar. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Öne çıkan mesajlar