Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

Davutoğlu çok sert çıktı


Uzun

Öne çıkan mesajlar

sipeyskeyk said:

Al bir usak da EL PAIS.

http://www.hurriyet.com.tr/ekonomi/17573287.asp?gid=384

İspanya�nın en büyük gazetesi El Pais, �Avrupa�nın en yüksek gökdeleni ve ülkenin ilk ekolojik binası� dediği binayı �Türkiye�nin yaşadığı ekonomik mucizenin yeni simgesi� olarak niteledi.


helal sipeyskeyk! al işte mis gibi "zengin daha zengin, fakir daha fakir" olduğunun kanıtı. biri gökdelenlere çıkıyor biri cocuğunu okutabilmek için böbreğini satıyor.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Zaytung

Yaklaşan Genel Seçimlerle Birlikte Türk Dış Politikasında "Atara atar, gidere gider" Sezonu Açıldı

haber

Başbakan Erdoğan'ın geçtiğimiz günlerde Strasbourg'da Türkiye'deki azınlıkların haklarını soran Fransız parlamentere, "Siz Türkiye'ye de Fransızmışsınız" ve Amerikan Büyükelçisine "Basın özgürlüğünü sorana kadar önce benim kızıma vize verin" çıkışlarıyla birlikte, geleneksel "Seçim öncesi agresif dış politika" sezonu da resmen açılmış oldu. Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisinde startı verilen "Atara atar, gidere gider" politikasına Dışişleri Bakanlığı da tüm kadrosuyla destek verirken, Batılı ülkeler ise Türkiye'deki her seçim öncesinde şamar oğlanına dönmekten şikayetçiler.

Recep Tayyip Erdoğan'ın 2009 yerel seçimlerinin 2 ay öncesinde Davos'taki çıkışına benzer şekilde geçtiğimiz günlerde önce Fransız parlamenter Muriel Marland-Militello'ya, daha sonra da Amerikan Büyükelçiliğine yönelik sert açıklamaları Türk dış politikasının 12 Hazirana kadar olan tavrını da netleştirdi. "Atara atar, gidere gider" sezonunun resmen açılmasıyla birlikte son iki gün içerisinde yurtdışında görev yapan Türk ataşeler de ardı ardına yaptıkları sert çıkışlarla göğsümüzü kabarttılar.
"Bundan sonra herkes ayağını denk alacak!"

Seçim öncesi uygulanan sert dış politikanın ilk sevindirici haberi dün sabah Fransa'dan geldi. Fransız kültür ataşemiz Kutlu Payidar, Başbakan Erdoğan'a Türkiye'deki seçim barajını soran Fransız parlamenteri meclis çıkışında sıkıştırarak, "Arkadaşım bir saniye bakar mısın? Gelsene seninle bir şey konuşalım" sözleriyle tenha bir sokağa çekmek istedi. Fransız parlamenterin direnmesiyle meclisin önü bir anda karışırken, araya girmeye çalışan diğer parlamenterleri "Siz karışmayın lan, olay bizim aramızda!" yanıtıyla püskürten kültür ateşemiz polisin geldiğini görünce "Bundan sonra herkes akıllı olacak akıllı!" diye bağırarak olay yerinden uzaklaştı.

Brüksel ve Kopenhag'da sıcak saatler

Belçika'da özel görev için bulunan Dışişleri Bakanlığı yetkilisi Kubilay Serdener ise, Brüksel'deki Avrupa Birliği Bakanlar Konseyinin önüne giderek konsey toplantısını basmaya teşebbüs etti. Kendisini uzaklaştırmaya çalışan güvenlik görevlisine "Bırak ulan beni sarı pipi!" diyerek mukavemet uygulayan Serdener, konseyin önünde bir süre "Alacaksınız kardeşim, beni içeri alacaksınız. Macarı, Yunanı, şunu bunu hep almışsınız, beni de eşşek gibi alacaksınız" şeklinde nara attıktan sonra karanlıktan faydalanarak izini kaybettirdi. Danimarka'daki ataşemiz Orhan Andıç ise Kopenhag meydanında, "Hadi ulan, şimdi de karikatür çizsenize. Ben buradayken çizsenize hadi göreyim!" diye bağırarak, Danimarkalıları delikanlı olmaya davet etti.

Büyükelçi, içip içip Merkel'in kapısına dayandı

Türk diplomasisi için zafer olarak addedilen bu gelişmeler kısa bir süre içerisinde İtalya, İspanya, Hollanda, Avusturya gibi tüm Avrupa ülkelerine yayılırken, Almanya Büyükelçisi Süha Haşmetli'nin alkollü bir şekilde Alman meclisine giderek Angela Merkel ile konuşmak istemesi de ufak çaplı bir krizin yaşanmasına neden oldu.

Meclis bahçesinde "Mesut Özil'i nasıl alırsınız lan elimizden! O Angela buraya gelecek bana hesap verecek!" şeklinde bağıran Haşmetli polis tarafından göz altına alınırken, derdini anlatabilecek kadar ayılmasının ardından, kendisinin diplomatik dokunulmazlığı olduğu anlaşılınca akşam saatlerinde serbest bırakıldı. Karakol çıkışında basına açıklamalarda bulunan Haşmetli, "Utanmadan bize demokrasi dersi verenlerin ifade özgürlüğüne nasıl müdahale ettiklerini hepiniz gördünüz. Ben efendi gibi konuşmaya gitmiştim, gördüğüm muameleye bakın. Niyetim olay çıkarmak olsa ben oraya bir kamyon adam yığmasını da bilirdim. Zeytinburnu çocuğuyuz lan biz!" sözleriyle sert mesajlar gönderdi.

AB Dönem Başkanı: "Bir şekilde 12 Hazirana kadar dayanacağız"

Kısa süre içerisinde üstüste alınan diplomatik zaferlerin ardından akşam saatlerinde Avrupa Birliği Basın Sözcüsü Viktor Orban bir basın toplantısı düzenleyerek Türkiye'ye yönelik sitemkar mesajlar verdi. "Arkadaş seçimi bunlar yapıyor, şamarı biz yiyoruz. Bir değil iki değil. Bu zamana kadar 'Ne yapsın yazık, o da alacağı üç beş oyun derdinde' diye alttan aldık, sineye çektik ama artık ayıp diye de bir şey var" sözleriyle Türk Dışişlerine seslenen Orban, bir dahaki seçimde de aynı şeyin tekrarlanması halinde Batılı ülkeler olarak artık kendilerinin de ağızlarını bozacaklarını net bir şekilde ifade etti.

Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

sipeyskeyk said:

Gelir dagilimi ayri ekonomik buyume ayri konular yalniz. O zaman Cin ve Amerika da dunyanin en fakir ulkeleri sana gore sevgili cakma liberal kardesim.


ben Türkiye büyümüyor mu dedim? Türkiye bir kısıma büyüyor dedim. gözlerinle oku poponla değil. bide gereksiz gereksiz zırlama.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Estel_Anorien

Estel_Anorien said:

nerden başlasam bilemedim size laf anlatmaya. olacak gibi değil yahu.

burdaki çıkışını ben beğendim davutoğlunun ama kıbrıs sorunu kontrolden çıkmadan nerdeydiniz de karşınıza oturtacak kıvama getirdiler kıbrısı derler adama.

türkiye son dönemde dışilişkiler bakımından çeşitli ülkelerle diyalog başlatması namına inisiyatif alması açısından takdir edilebilir bir durumda. ama inisiyatifin dışında yapılan nerdeyse her hareket falso.

rusyayla vizeleri kaldırıyoruz ne güzel falan diyeceksiniz (ki arap ve afrika ülkeleri dışında elle tutulur tek ülkedir vize anlaşmaları bakımından) karşılığında putinciğim iki tane nükleer santralin yapımını üstleniyor (daha önceden nükleer santral patlatmış bir memleketin evladı olarak). üstüne üstlük global piyasada kilovat fiyatı 6 sent olan elektriği paşa paşa 12.5 sent'e 20 yıl boyunca garantili satın alma anlaşmasını da cukkalıyor. adam bizim memlekette riski bizim üzerimizde elektrik üretip bir de bize normal piyasanın 2 küsur katına iteliyor.

van minıtla posta koyuyorlar israile, peres iki üç haftaya türkiyeye geliyor. mavi marmarada 9 vatandaşımız öldürülüyor.

libyada iç savaş çıkmadan 3 gün önce konsolosluk sitesinden vatandaşlarımız müsterih olsun hiçbirşey olmayacak diye açıklama yapılıyor. 3 gün sonra iç savaş çıkınca önce kaddafi sonra halk sonra tekrar kaddafi destekleniyor. Nato'ya posta konuyor ne işi var natonun libya'da diye. sonra abd nezdinde işin öyle olmayacağı anlaşılınca izmir saldırının komuta merkezi yapılıyor.

brezilya ile birlikte bir işe girişilip irana elindeki seyreltilmiş uranyuma karşılık düşük miktarda, zenginleştirilmiş uranyum takası yapmaya yönelik anlaşma imzalanıyor. sonrasında abd senin mevzuyla ne alakan var dediği zaman türkiyeye tıpış tıpış nato'nun ve avrupa güvenlik konseyinin yaptırımları kabul edilip uygulanmaya başlanıyor iran'a karşı. iran uçaklarını memlekete indirip aramaya falan başlıyoruz içinde silah var mı yok mu diye. ki netekim silahlar da çıkıyor.

rasmussen'e karikatür krizinden dolayı posta konuyor. hemen akabinde kendisinin parlamento başkanlığına destek veriliyor falan.

mesela bir de ermenistan meselesi var. sınırları açacağız diye protokol imzalıyorsun. azerbaycan küsüyor. dur birader bi saniye meramımı anlatayım diyene kadar azerbaycana, petrolün variline 20 dolar zammı sokuveriyor azerbaycan. cumbaşkanı gidiyor paşa paşa ermenistana maçı izlemeye buraya adamların cumhurbaşkanını güç bela rica minnet getirebiliyorsun iç politikada madara olmamak için. azerbaycanın dağlık karabağ bölgesi sorununu çözemediğin gibi bir de küstürüyorsun üstüne üstlük canciğer olduğun komşunu.

ilk etapta aklıma gelen örnekler bunlar açıkçası ama bütün falsoları alt alta dizsem bile burda pek bişey değiştirmeyecek sizin için. ben yine de hariçten gazel okumuş olayım.

uzun lafın kısası türk dış politikası öyle sandığınız gibi çok da ahım şahım değil. evet uzun süredir ilişki kurulmayan arap kankitolarla münasebete girmek güzel belki kara kaşımızın kara gözümüzün hatrına bize de petrodolar verirler şeyhler. sanki tarih boyunca halifeliğin alıp istanbula getirilmesinden sonra da kaldırılmasından beri bize garezleri yokmuş gibi arapların bir de hayır beklenir bu arkadaşlardan.

bu arada unutmadan tabii belirtmek lazım. iç politika ile dış politika birbirinben pek ayrılamaz şeylerdir. sen ülkenin içinde ne kadar endüstriye sanayiye, ÜRETİME DAYALI, güçlü, üretken, ihracatçı bir ekonomiye sahip olursan dışarıda da o kadar prim kazanırsın. gümrük birliğine üye olup avrupa birliğine üye olmadan, ancak adamların pazarı görevi görerek, dışarıdan gelecek sıcak paraya dünyanın en yüksek faizlerinden birini verip sadece tüketime dayalı, suni bir büyüme yakaladığına göbek atarsan, o sıcak para memleketten çıktığı anda ekonominin tepetaklak olacağını da göz önünde bulundurman gerekir. tam küçük amerika olduk resmen. mükemmel bir tüketim toplumu. üretmiyoruz ha bire avmlere gidip gelip tüketiyoruz. tam anlamıyla el pipisiyle gerdeğe girer durumdayız. kamu borçları ve cari açık arttıkça da eldeki üreten üç beş kurumu da 1 senelik 2 senelik karlarına satıveriyoruz. oh ne ala memleket.

işin en acıklı yanı da hükümet değiştiği takdirde bu hükümeti fonlayan ve devamını sağlayan bu sıcak para kaynakları memleketten çıktığı anda akp'nin peşinden gelen hükümet ekonomiyi batırdı olacak. bir sonraki seçimlerde gidip yine dandik dandik partileri hükümete getirecek bu halkım. canlarım benim oyyyy minnoş.

daha da laf anlatırdım ama dediğim gibi nasıl olsa pek bişey değiştirmeyecek.

ya ya ya şa şa şa tayyibspor çok yaşa. kasımpaşalım ve kasımpaşalımın ümraniyeli arkadaşları. nasıl da ağzının payını vermişler elin gavurunun. işte mücahitlerin zaferi.



3 bir arada

/sahibi gelmiş
/oh crit!
/thread over
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

sipeyskeyk said:

Ve arkadaslar, LUTFEN su makaleyi okuyun. Gerci New York Times da amerikan usagi ama olsun. Butun yazdigim mesajlarin ozeti resmen.

http://www.nytimes.com/2010/07/06/business/global/06lira.html?_r=1&ref=turkey


Today, Turkey is a fast-rising economic power, with a core of internationally competitive companies turning the youthful nation into an entrepreneurial hub, tapping cash-rich export markets in Russia and the Middle East while attracting billions of investment dollars in return.

�This is a dream world,� said Husnu M. Ozyegin, who became the richest man in Turkey when he sold his bank, Finansbank, to the National Bank of Greece in 2006.
�Greece, 980. Italy, 194 and here is Turkey at 192,� he said with a grunt of satisfaction. �If you had told me 10 years ago that Turkey�s financial risk would equal that of Italy I would have said you were crazy.�


neyini okuyalim yahu bunun? turkiyeye cifors geldi, gelisme var gibi bisey olmus bu. zengine tabi cennet turkiye. bi de sanki yabanci ulkelerin turkiye ile ilgili yorumlariymis gibi linki vermissin, adamlarin yorumu yok ki orda, turkiyenin zenginlerinin yorumlari ve ne kadar zengin olduklari var.

zenginle fakirin arasi acildikca aciliyo, arap ulkeleri gibi olucaz yakinda, hala kisi basi gelir yukseldi oley diyoruz.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

ab hikayesini geçen sene tamamen bitirdikleri için şimdi istediği kadar sert konuşup, ülkemizdeki gazla beslenen güruhu tatmin edebilirler.

bu başlıkta da örneklerini gördüğümüz bu güruh, yabancı bi teknik direktörün "arda geleceğin messi'si" demecini okuduklarında ya da nicholas cage "türkiye çok güzel bi ülke" dediğinde de yine aynı şekilde göğüsleri kabarır.

hayır kıbrısı bağıra bağıra ab üyesi yaparlarken sesin çıkmasın, şimdi "onlarla masaya oturmam" de. neden sesleri çıkmadı çünkü sınır sorunu çözülmeden nasılsa üye yapamazlar, eşşek gibi ayağımıza gelip uzlaşacaklar zannettiler, kimse takmadı bunları odun gibi üye yaptılar kıbrısı.

nato kozunu başka ülkelere karşı kullanama, şimdi gel "bizim kültürümüzde böyle bişey yok" de. pardon da ne kültürü ya, ülke yönetiyosun bakkal değil, duygusallığın yeri olur mu böyle konularda.

bunun nesi dışişleri başarısı ya.

umman'a vize kalkınca ya da lübnan'da tayyip'e sevgi gösterisi olunca "dışişleri inanılmaz iyi yaaaaaa" diye sevinmeyin artık kaç yaşında adam oldunuz.

Bonus geçen yayınlanan OECD raporu, daha çok sevinin diye.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Fistan said:

SeaGle said:

Araplarla çalışmaya ihtiyaç mı yoktu.

İnşaat ve makine gibi koskoca iki sektörü gözyaşına boğdun şu an.

ülke içinde %13 işsizlik varken araplarla çalışmaya ihtiyacı mı var sence bu ülkenin ?


baba yanlış anlamışsın sen.Araplar çalışmadığından şehirlerini biz kuruyoruz dolayısıyla işsiz azalıyo ciro türkiyeye geliyo diyeceğim de diyemiyorum

Misal Arabistana kurulan bir termik santral projesinde konsorsiyum lideri ALSTOM Powers, esas milyar dolarlık ciro onlarda.Bizimkilerin(GAMA,TEKFEN....) yaptığı projelendilirmiş olayı monte etmek.Ama gene de hiç yoktan iyi.

Haa bu tip projelerde SIEMENS Power,ALSTOM'un yerini almak için bilmiyorum ne yapmak lazım o düzeyde bir teknik yere varmak ve sonrasında finansal kısmını bağlamak...... Muazzam bir devlet politikasıyla olur

Not: tekrar düşümdüm de konuyu amma dağıtmışım yaw.Sıkıldım galiba boş durmaktan
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Marty said:

sipeyskeyk said:

Ve arkadaslar, LUTFEN su makaleyi okuyun. Gerci New York Times da amerikan usagi ama olsun. Butun yazdigim mesajlarin ozeti resmen.

http://www.nytimes.com/2010/07/06/business/global/06lira.html?_r=1&ref=turkey


Today, Turkey is a fast-rising economic power, with a core of internationally competitive companies turning the youthful nation into an entrepreneurial hub, tapping cash-rich export markets in Russia and the Middle East while attracting billions of investment dollars in return.

�This is a dream world,� said Husnu M. Ozyegin, who became the richest man in Turkey when he sold his bank, Finansbank, to the National Bank of Greece in 2006.
�Greece, 980. Italy, 194 and here is Turkey at 192,� he said with a grunt of satisfaction. �If you had told me 10 years ago that Turkey�s financial risk would equal that of Italy I would have said you were crazy.�


neyini okuyalim yahu bunun? turkiyeye cifors geldi, gelisme var gibi bisey olmus bu. zengine tabi cennet turkiye. bi de sanki yabanci ulkelerin turkiye ile ilgili yorumlariymis gibi linki vermissin, adamlarin yorumu yok ki orda, turkiyenin zenginlerinin yorumlari ve ne kadar zengin olduklari var.


hahaha hakkaten ya.
rezillik resmen.

adam yunanlılara banka satıp çok zengin olmasıyla gurur duyuyor felan...
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

  • Admin
Secim zamani sert cikislar, secim sonrasi al gulum ver gulum tavirlari.

AB'de sert cikislar kapi acmiyor. Simdi bu sert cikisi okurken orta okuldaki tarih dersinde Osmanli cok şanliymiş her savasi kazanirmis hilal taktigiymis okur/dinler gibi heyecanlaniyorsunuz. Gururlaniyorsunuz. Helal! YURU! moduna giriyorsunuz. Biz böyleyiz işte. Avrupa avrupa duy sesimizi diye maçlarda marş söyleyen kendisi ispatlama çabası içinde bir milletiz. Doğruya doğru...

Kolay işler bunlar. Toplantı öncesi ödevini yap. Nası laf sokarım çalış. Git orada 10 dk bağır çağır bitti. Al sana dış politika. Bu mu peki?

Yıllardır iyi kandırıyorlar ama ucuz politika ile oy toplamayı başarmak bir başarıdır. O bağlamda başarılı buluyorum ben AKP'yi.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

tamam bazıların bahsettiği gibi geniş sayıda devletlerle ilişki kuruyor olabiliriz.
ama ab'ye girmeyi halen başaramadık. kıbrıs adasında türklerin avantajına gelebilecek bir çözüm gerçekleşmedi. ırak'ta olan bitenlere hiç karışamıyoruz. ermeni soykırımı iddialarını halledemedik. 10 yılda bir tanesi bile çözüme kavuşmadı.
bunlara karşın "dışişlerde cumhuriyet tarihinin altın yıllarını yaşıyoruz" diyoruz.
ha, bop açısından bakıyorsak, olabilir tabii...
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Estel_Anorien said:

nerden başlasam bilemedim size laf anlatmaya. olacak gibi değil yahu.

burdaki çıkışını ben beğendim davutoğlunun ama kıbrıs sorunu kontrolden çıkmadan nerdeydiniz de karşınıza oturtacak kıvama getirdiler kıbrısı derler adama.

türkiye son dönemde dışilişkiler bakımından çeşitli ülkelerle diyalog başlatması namına inisiyatif alması açısından takdir edilebilir bir durumda. ama inisiyatifin dışında yapılan nerdeyse her hareket falso.

rusyayla vizeleri kaldırıyoruz ne güzel falan diyeceksiniz (ki arap ve afrika ülkeleri dışında elle tutulur tek ülkedir vize anlaşmaları bakımından) karşılığında putinciğim iki tane nükleer santralin yapımını üstleniyor (daha önceden nükleer santral patlatmış bir memleketin evladı olarak). üstüne üstlük global piyasada kilovat fiyatı 6 sent olan elektriği paşa paşa 12.5 sent'e 20 yıl boyunca garantili satın alma anlaşmasını da cukkalıyor. adam bizim memlekette riski bizim üzerimizde elektrik üretip bir de bize normal piyasanın 2 küsur katına iteliyor.

van minıtla posta koyuyorlar israile, peres iki üç haftaya türkiyeye geliyor. mavi marmarada 9 vatandaşımız öldürülüyor.

libyada iç savaş çıkmadan 3 gün önce konsolosluk sitesinden vatandaşlarımız müsterih olsun hiçbirşey olmayacak diye açıklama yapılıyor. 3 gün sonra iç savaş çıkınca önce kaddafi sonra halk sonra tekrar kaddafi destekleniyor. Nato'ya posta konuyor ne işi var natonun libya'da diye. sonra abd nezdinde işin öyle olmayacağı anlaşılınca izmir saldırının komuta merkezi yapılıyor.

brezilya ile birlikte bir işe girişilip irana elindeki seyreltilmiş uranyuma karşılık düşük miktarda, zenginleştirilmiş uranyum takası yapmaya yönelik anlaşma imzalanıyor. sonrasında abd senin mevzuyla ne alakan var dediği zaman türkiyeye tıpış tıpış nato'nun ve avrupa güvenlik konseyinin yaptırımları kabul edilip uygulanmaya başlanıyor iran'a karşı. iran uçaklarını memlekete indirip aramaya falan başlıyoruz içinde silah var mı yok mu diye. ki netekim silahlar da çıkıyor.

rasmussen'e karikatür krizinden dolayı posta konuyor. hemen akabinde kendisinin parlamento başkanlığına destek veriliyor falan.

mesela bir de ermenistan meselesi var. sınırları açacağız diye protokol imzalıyorsun. azerbaycan küsüyor. dur birader bi saniye meramımı anlatayım diyene kadar azerbaycana, petrolün variline 20 dolar zammı sokuveriyor azerbaycan. cumbaşkanı gidiyor paşa paşa ermenistana maçı izlemeye buraya adamların cumhurbaşkanını güç bela rica minnet getirebiliyorsun iç politikada madara olmamak için. azerbaycanın dağlık karabağ bölgesi sorununu çözemediğin gibi bir de küstürüyorsun üstüne üstlük canciğer olduğun komşunu.

ilk etapta aklıma gelen örnekler bunlar açıkçası ama bütün falsoları alt alta dizsem bile burda pek bişey değiştirmeyecek sizin için. ben yine de hariçten gazel okumuş olayım.

uzun lafın kısası türk dış politikası öyle sandığınız gibi çok da ahım şahım değil. evet uzun süredir ilişki kurulmayan arap kankitolarla münasebete girmek güzel belki kara kaşımızın kara gözümüzün hatrına bize de petrodolar verirler şeyhler. sanki tarih boyunca halifeliğin alıp istanbula getirilmesinden sonra da kaldırılmasından beri bize garezleri yokmuş gibi arapların bir de hayır beklenir bu arkadaşlardan.

bu arada unutmadan tabii belirtmek lazım. iç politika ile dış politika birbirinben pek ayrılamaz şeylerdir. sen ülkenin içinde ne kadar endüstriye sanayiye, ÜRETİME DAYALI, güçlü, üretken, ihracatçı bir ekonomiye sahip olursan dışarıda da o kadar prim kazanırsın. gümrük birliğine üye olup avrupa birliğine üye olmadan, ancak adamların pazarı görevi görerek, dışarıdan gelecek sıcak paraya dünyanın en yüksek faizlerinden birini verip sadece tüketime dayalı, suni bir büyüme yakaladığına göbek atarsan, o sıcak para memleketten çıktığı anda ekonominin tepetaklak olacağını da göz önünde bulundurman gerekir. tam küçük amerika olduk resmen. mükemmel bir tüketim toplumu. üretmiyoruz ha bire avmlere gidip gelip tüketiyoruz. tam anlamıyla el pipisiyle gerdeğe girer durumdayız. kamu borçları ve cari açık arttıkça da eldeki üreten üç beş kurumu da 1 senelik 2 senelik karlarına satıveriyoruz. oh ne ala memleket.

işin en acıklı yanı da hükümet değiştiği takdirde bu hükümeti fonlayan ve devamını sağlayan bu sıcak para kaynakları memleketten çıktığı anda akp'nin peşinden gelen hükümet ekonomiyi batırdı olacak. bir sonraki seçimlerde gidip yine dandik dandik partileri hükümete getirecek bu halkım. canlarım benim oyyyy minnoş.

daha da laf anlatırdım ama dediğim gibi nasıl olsa pek bişey değiştirmeyecek.

ya ya ya şa şa şa tayyibspor çok yaşa. kasımpaşalım ve kasımpaşalımın ümraniyeli arkadaşları. nasıl da ağzının payını vermişler elin gavurunun. işte mücahitlerin zaferi.


bu wota başarılı diyen arkadaşlar var.
yılmaz özdil'in geçen günkü yazısının hık demiş burnundan düşmüş hali.

yilmaz özdil styla, politikada olan olaylar (mavi marmara,rasmussen) tipi olaylardan dış işleri durumunu "çözmüş!" olmanı bir kenara bırakırsak,
politika da hiçbirşeyin senin beklediğin gibi kusursuz olamayacağını biliyor.Politikada hiçbir durum win/win olamaz o zaten ayrı bir mesele.

Bu yüzden sen dış işlerinin başarılı olup olmadığını incelemek istiyorsan we wot yapacaksan, spesifik olaylardan değil genel olarak bakacaksın. Türkiye'nin dış ilişkilerinin başarısız olduğunu iddaa etmek için anca ulusalcı olman lazım.
sen de zaten kibar bir ulusalcısın, ne kadar kabul etmesende.


türkiye tüketim toplumu olucakmış, thank you mr obvious.
türkiye bundan önce üretim toplumuydu, o kadar çok şey üretiyorduk ki enflasyon %100'lerde geziniyordu.

Türkiye sanayiisi ve endüstrisi, olması gerektiği yere gidiyor, bizim bir fordumuz , fiatımız, peugotumuz yok, ve bunun için QQlamak için çok geç kaldın, osmanlı dönemine gitmen gerekir.
Senin gibi düşünen insanların, en büyük sıkıntısı burada zaten,
zaten obvious olan şeyleri sanki suç ve ayıpmış gibi gösterip prim yapmak. ama bu sizin sıkıntı sandığınız şeyler , zaten inönü zamanında peydahlanan resmi ideolojinin ve muhafazakar değerlerin bir yansıması sadece.
Buna halk arasında "memur zihniyeti" diyoruz.
Borç olmayacak, devlet şirket sahibi olacak, o şirket içten içe yiyilcek, hizmet yok,memurların karnı doyacak, şirket zarar edecek, devlet bakacak.
Hala bu "devletin şu şeyi özelleştirildi 2 yıllık karına RERÖRO" diyerek gelirsen, kendini 1 adım ilerletemiyceksin.
kendine şu soruyu sordun mu ; o kuruma teklif olarak 10 yıllık karı verildi de mi satmadılar?

neyse zaten şurda kendini belli ediyorsun; türkiyenin sanayii verilerine bakarsan, eski dönemin kaç katı olduğunu görürsün.
sen hala üretim diyeceksin, ben sana üretimin ne kadar arttığını göstericeğim, sonra sen ama o şirketlerin sahibi YABANCI diyeceksin, ben de sana delorean'ı getirip osmanlı dönemine gitmeyi teklif edeceğim.
ayrıca üretilen şeyler de var tabi, kendi ürettiğimiz piyade tüfeği, insansız uçan hava aracı, türk tankı,bunlar da hasbel kader türk işte.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Bone said:

Marty said:

sipeyskeyk said:

Ve arkadaslar, LUTFEN su makaleyi okuyun. Gerci New York Times da amerikan usagi ama olsun. Butun yazdigim mesajlarin ozeti resmen.

http://www.nytimes.com/2010/07/06/business/global/06lira.html?_r=1&ref=turkey


Today, Turkey is a fast-rising economic power, with a core of internationally competitive companies turning the youthful nation into an entrepreneurial hub, tapping cash-rich export markets in Russia and the Middle East while attracting billions of investment dollars in return.

�This is a dream world,� said Husnu M. Ozyegin, who became the richest man in Turkey when he sold his bank, Finansbank, to the National Bank of Greece in 2006.
�Greece, 980. Italy, 194 and here is Turkey at 192,� he said with a grunt of satisfaction. �If you had told me 10 years ago that Turkey�s financial risk would equal that of Italy I would have said you were crazy.�


neyini okuyalim yahu bunun? turkiyeye cifors geldi, gelisme var gibi bisey olmus bu. zengine tabi cennet turkiye. bi de sanki yabanci ulkelerin turkiye ile ilgili yorumlariymis gibi linki vermissin, adamlarin yorumu yok ki orda, turkiyenin zenginlerinin yorumlari ve ne kadar zengin olduklari var.


hahaha hakkaten ya.
rezillik resmen.

adam yunanlılara banka satıp çok zengin olmasıyla gurur duyuyor felan...


evet, çünkü bankayı başarıyla yönetip , satıp, tekrar başka bir işi başarıyla işletip satmaktansa,
senin gibi oyun oynayan bir insanın zengin olması gerekir.yada bir memurun.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

braid said:

evet, çünkü bankayı başarıyla yönetip , satıp, tekrar başka bir işi başarıyla işletip satmaktansa,
senin gibi oyun oynayan bir insanın zengin olması gerekir.yada bir memurun.


çok iyi bağlamışsın sevdim.

yani ülkenin ekonomisinde bir A var, bi de B

A: üretim yapan bir bankayı satan ve bu şekilde zengin olan bir kişiyi övmek
B: bir kişiyi sadece oyun oynamakla ve bu şekilde zengin olacağını sanmakla suçlamak

güzel zihniyet.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

×
×
  • Yeni Oluştur...