Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

12 Eylul referandumu


di

Öne çıkan mesajlar

işte onu diyorum ortak eylem yapabiliyorlar ama dsip ile yapamıyorlar niye diyorum ? sdp de troçkist bu arada sadece dsip değil.bir yığın eleştiri yazısı mevcut diyorum arkadaşım siyasi partiler sadece görünen yüzü istiyorsan elimde bir yığın makale var oku sonra gel tartışalım,bu arada tkp başlı başına stalinist değil bir çok farklı fikirde adam içerisinde mevcut genel anlamda marksist-leninist adam daha çok ama stalinistler daha aktif olduğu için sana tkp stalinist gibi geliyordur o da normal tabi
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

paparnoz said:

işte onu diyorum ortak eylem yapabiliyorlar ama dsip ile yapamıyorlar niye diyorum ? sdp de troçkist bu arada sadece dsip değil.bir yığın eleştiri yazısı mevcut diyorum arkadaşım siyasi partiler sadece görünen yüzü istiyorsan elimde bir yığın makale var oku sonra gel tartışalım
Allah aşkına kaç ortak eylem gördün solcu fraksiyonlar arasında , benim gördüğüm en fazla tkp ve halkevleridir ortak eylem yapabilen.Ayrıca dsipin tarzı ve eylemlere bakış açısı o rap rap asker gibi yürüyen zihniyete ters geliyor evet belkide bu yüzden ortak eylem yapamıyorlar.Bu marksist olmadıklarını gösteriyorsa peki
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

ANAYASA MAHKEMESİ NE İŞE YARAR?


Türkiye'de rejim tartışmaları yarım yüzyılı aşkın bir süredir bir arpa boyu ilerlemedi mi?

"Milli irade" kavramının çarpıtılması yoluyla "çoğunluk baskısı" demokrasi diye hâlâ nasıl yutturulabiliyor?

Parti bağlılığı, iktidar dalkavukluğu, güce tapınma, menfaatperestlik, insanların vicdanlarını karartmaya ve zihinlerini bulandırmaya nasıl devam edebiliyor?


* * *
Türkiye, Çok Partili Rejim'e geçtiğinden beri, demokrasi kavramı sürekli istismar edildi:

Demokrasinin, olmazsa olmaz koşulları, ifade özgürlüğü, muhalefet hakkı, yargı bağımsızlığı daima "çoğunluk" adına sınırlanmak ve kısıtlanmak istendi.

"Çoğunluk yönetimi" tek başına, "milli irade" ve demokrasi diye yorumlandı.

Oysa, ifade özgürlüğü, muhalefet hakkı, yargı bağımsızlığı, demokrasinin mukaddes, yani dokunulmaz değerleridir.

Bu mukaddes değerler "çoğunluk" tarafından bile ihlal edilemez.

Bu konularda referandum da yapılamaz!


* * *
"İktidarın" bu mukaddes değerleri ihlal ederek demokratik rejimi, otoriter ya da totaliter bir rejime dönüştürmesi olayı, Almanya'da Hitler ve İtalya'da Mussolini zamanında yaşandı.

Seçimle iktidara gelenlerin, demokrasinin boşluklarından yararlanıp otoriter ya da totaliter rejim kurmaları, sadece kendi ülkelerini değil, bütün dünyayı da kana buladı.

İnsanlık, İkinci Dünya Savaşı ile, demokrasinin bu şekilde yozlaştırılmasının bedelini çok ağır ödedi.

İşte Anayasa Mahkemeleri, demokratik ülkelerin bir daha böyle bir felaketle karşılaşmasının önlenmesi için düşünülen bir mekanizma olarak İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra önem kazandı.


* * *
Bir Anayasa Mahkemesinin esas görevi, demokrasiyi, demokrasinin mukaddes değerleri olan temel hak ve özgürlükleri, onların güvencesi olan yargı bağımsızlığını korumaktır.

Mahkeme bunları kim karşı koruyacaktır?

Hiç kuşkusuz, ülkeyi yönetenlere, yani iktidara karşı.

Peki Anayasa Mahkemesi demokrasiyi nasıl koruyacaktır?

Bunu iki yolla yapar:

Birinci olarak, bu hak ve özgürlükleri sınırlayıcı ve kısıtlayıcı yasaları engeller...

İkinci olarak, bu hak ve özgürlüklerin güvencesi olan Adalet mekanizmasının bağımsızlığını ve tarafsızlığını korur.


* * *
Demokratik hak ve özgürlüklerin en büyük düşmanı, "kendisi gibi düşünmeyenlerin" hak ve özgürlüklerini kabul etmeyen "çoğunluklar" veya onların temsilcisi olduğunu iddia eden iktidarlardır:

Çünkü ellerinde bu hak ve özgürlükleri, onların koruyucusu olan yargı bağımsızlığını sınırlayabilecek ve kısıtlayabilecek hem yürütme hem de yasama gücü vardır!

İşte Anayasa Mahkemesi tam bu noktada devreye girer:

Temel hak ve özgürlükleri, yargı bağımsızlığını, çoğunluğa ve iktidara karşı korur!

Hem tarihi hem siyasi hem de hukuki görevi budur.

Bunun dışındaki tartışmaların bir anlamı yoktur!



Kongar
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

yurdumdan akp demokrasisi örnekleri

bakalım bu günün gazetesinde neler var

"güngörende hayır borşürü dağıtan dp gençlik kolları üyeleri belediye aracı ile olay yerine gelen akp liler tarafından dövülüp hastanelik edildi"

"Referandumda hayır oyu vereceğini açıklayan muhtarın ofisi mühürlendi"

yaşasın tayyibimin demokrasisi
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Siyasi erke bağlı bir yargıda böyle bir durumda sizi kim koruyacak:

Sarıyer İstinye’deki Boğaziçi Sitesi sakinleri, 500 metrekarelik arsalarının üzerinden kamulaştırmadan yol geçiren İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne (İBB ) tazminat davası açınca, hayatları kabûsa döndü.

Dava üzerine siteyi imar yönünden araştıran İBB, giriş-çıkış ve otopark olarak kullanılan alanın kendisine ait olduğunu tespit etti. Zabıta ekipleri, sitenin girişini dubayla kapatıp kapıda nöbet tutmaya başladı.




http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/goster/ShowNew.aspx?id=15460479
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

olitere said:

paparnoz said:

işte onu diyorum ortak eylem yapabiliyorlar ama dsip ile yapamıyorlar niye diyorum ? sdp de troçkist bu arada sadece dsip değil.bir yığın eleştiri yazısı mevcut diyorum arkadaşım siyasi partiler sadece görünen yüzü istiyorsan elimde bir yığın makale var oku sonra gel tartışalım
Allah aşkına kaç ortak eylem gördün solcu fraksiyonlar arasında , benim gördüğüm en fazla tkp ve halkevleridir ortak eylem yapabilen.Ayrıca dsipin tarzı ve eylemlere bakış açısı o rap rap asker gibi yürüyen zihniyete ters geliyor evet belkide bu yüzden ortak eylem yapamıyorlar.Bu marksist olmadıklarını gösteriyorsa peki


işte senin gördüğün en fazla tkp ve halkevleri benim gördüğüm ise çok fazla mesela 6 mayısta bir çok parti deniz gezmişleri anma yürüyüşü düzenliyor ve illa rap rap asker adımı şeklinde gitmek zorunda değilsin asker nizamı içinde ilerleyen tek oluşum var oda dhkp - c onlarda illegal zaten bir çok eyleme katıldım eylemde bir çok partiyi gördüm ama bir tek dsip yoktu
anarşistler bile geliyor çoğu eyleme hani marksist çizginin dışında olmalarına rağmen sol fraksiyon olmaları vecizesi ile ama dsip i hiç göremiyoruz ne hikmetse.
ve bir çok yürüyüş eylem söyleyebilirim ortak yapılan ama dsip yok.hala bu marksist olmadıklarını gösteriyorsa diyorsun arkadaşım makale veriyim oku sonra gel tartışalım de ki hacım bu nokta böyle değil şu nokta şöyle değil de mantıklı bir düzlemde tartışalım.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

paparnoz said:

olitere said:

paparnoz said:

işte onu diyorum ortak eylem yapabiliyorlar ama dsip ile yapamıyorlar niye diyorum ? sdp de troçkist bu arada sadece dsip değil.bir yığın eleştiri yazısı mevcut diyorum arkadaşım siyasi partiler sadece görünen yüzü istiyorsan elimde bir yığın makale var oku sonra gel tartışalım
Allah aşkına kaç ortak eylem gördün solcu fraksiyonlar arasında , benim gördüğüm en fazla tkp ve halkevleridir ortak eylem yapabilen.Ayrıca dsipin tarzı ve eylemlere bakış açısı o rap rap asker gibi yürüyen zihniyete ters geliyor evet belkide bu yüzden ortak eylem yapamıyorlar.Bu marksist olmadıklarını gösteriyorsa peki


işte senin gördüğün en fazla tkp ve halkevleri benim gördüğüm ise çok fazla mesela 6 mayısta bir çok parti deniz gezmişleri anma yürüyüşü düzenliyor ve illa rap rap asker adımı şeklinde gitmek zorunda değilsin asker nizamı içinde ilerleyen tek oluşum var oda dhkp - c onlarda illegal zaten bir çok eyleme katıldım eylemde bir çok partiyi gördüm ama bir tek dsip yoktu
anarşistler bile geliyor çoğu eyleme hani marksist çizginin dışında olmalarına rağmen sol fraksiyon olmaları vecizesi ile ama dsip i hiç göremiyoruz ne hikmetse.
ve bir çok yürüyüş eylem söyleyebilirim ortak yapılan ama dsip yok.hala bu marksist olmadıklarını gösteriyorsa diyorsun arkadaşım makale veriyim oku sonra gel tartışalım de ki hacım bu nokta böyle değil şu nokta şöyle değil de mantıklı bir düzlemde tartışalım.
tamam ver linki okucam
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

ahah dsip şu yukarda sayılan güya "sol" partiler içinde bence sola en yakın parti. istanbulda olduğum müddetçe de katılırım etkinliklerine, eylemlerine. insana umut veriyolar sol adına.

muhafazakar kesimi stv'den, kanal7'den ibaret görmek zaten mesele.

sekülerleşme gerçekten de dünyevileşmektir. bu insanlar dünyanın her yanıyla bir ticaret ilişkisinde artık. bu ticaret ilişkisinde yer alırken tutucu ve bağnaz kalmaları artık olanaksız. dünyayı tanıyorlar, öğreniyorlar. evrensel kurallarla, evrensel hukukla tanışıyorlar. ve tekrar söylüyorum, akpnin tabanı, bugün akp milletvekillerinden, bakanlarından kafa olarak çok daha ileridedir. açıkçası akp kendi tabanı karşısında yavaş kalmaktadır.

ancak bu kesimin tercih edebileceği, onlara bir alternatif sunan parti var mı? bu partinin illa muhafazakar bir üslup kullanması gerekmez, ancak kendilerini ve temsilcilerini "ebedi düşman" olarak bellemiş olan partilere de sittin sene oy vermeyecekleri ortadadır. siz kandırıldınız, siz cahilsiniz, siz oyuna geldiniz diyerek oy istenir diyosanız ayrı tabi.

muhalefetin değişmesinden kastım tam olarak bu. mhp de chp de bdp de kendi tabanlarındaki nüfuzlarını arttırmaya değil, akpnin oylarına talip olmaya çalışmalıdır. akp anca böyle zayıflatılabilir çünkü. kendi çekirdeğine sarılarak değil, değişikliğe açık olarak, 81 ilde de varlık göstererek..

mhp 2001den beri diyarbakıra gitmiyormuş. chp, zaten kendisi itiraf etti biz gelmedik buralara diye. bdp deseniz türkiyenin batısında yok gibi bişey. ama doğudan batıya, kuzeyden güneye akp her ilde mevcut. siz bunu ne kömür/makarna ile, ne de cahil-dinci-aptal halk ile açıklayamazsınız arkadaşlar.

muhafazakarlık artmadı türkiyede aslında. hep vardı. ama akp ile beraber zenginleştikçe/sekülerleştikçe görünür oldular. bu görünürlük, egemenleri rahatsız etti elbette "ay bizimle aynı kafelerde oturuyolar, ay köşke başı bağlı biri çıktı, ay imdat metroda türbanlı gördüm" falan gibi faşizan fobiler çıkıverdi ortaya. burada esas korkutucu olan şey, muhafazakar kesimin farklılığı değil, benzerliğiydi aslında. artık aynı şeyleri yapıyolardı, benzer zevkleri vardı, aynı kültürel etkinliklere gidiyolar, aynı yerlerde yemek yiyip alışveriş ediyolar, aynı markaları kullanıyolardı. ama, bi şekilde de farklılıklarını koruyorlardı işte..ne olduklarının farkındaydılar ve bundan gocunmuyorlardı.

egemen kesim, yaşam tarzını adapte etmenin batılı olmak için yeterli olduğunu düşündü. ancak akp ile beraber karşısında gördüğü, yaşam tarzını büyük ölçüde adapte eden, ama kendi değerlerini de korumaya uğraşan bir sınıftı. dolayısıyla kendini "batılı" sananlar, aslında kimliklerinin yüzeyselliğiyle yüzleşmek zorunda kaldılar, ve sonuç tabii ki özgüven eksikliği nedeniyle yaşanan muazzam bir öfke patlaması oldu.

bu, sınıf mücadelesidir işte nihayetinde. ve egemenlerin iktidarı artık epeyce sarsılmıştır, umarım 12 eylülle beraber daha da sarsılır.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Hala Anayasa değişikliğinde seçim barajı ve dokunulmazlık yok diyorsunuz o yüzden bayağı bir QQ gidiyor. Olsa güzel olurdu, ama daha önce yazdığım şeyi yeniden yazıyorum.

Türkiyede seçim barajı ve dokunulmazlıklar kalkmaz.

Seçim barajının düşmesi için iktidar partisinin (bugün için AKP, yarın X, Y veya Z partisi) bir hamle yapması lazım. Ancak düşerse bir sonraki seçim eşit derecede oy alsalar bile koltuk sayıları düşecek mecliste.

Dokunulmazlık hakeza. Çoğu insan ooooooh vekil oldum şimdi voleyi vurma zamanıdır psikolojisinde geleceğe yatırımlık işler çeviriyordur. Kimisi eline yüzüne bulaştırıyor, sonra medyaya çıkıyorr (misal Şaban Dişli) Buzdağının altında daha neler var Allah bilir. Sadece AKP de değil, MHP'li CHP'li olup da bal tutarken parmağını yalayan bir sürü vekil vardır.

Neyse söylemek istediğim, bu ikisini kaldırmak demek iktidar partisinin bindiği dalı kesmesi, millet için fedakarlık yapması, kendi çıkarlarını millet çıkarlarından üstün tutmaması demek. Bunu yapacak bir siyasi parti Türkiyede bence yok. Çıkar çatışması var ortada çünkü.

Bu ülkede her partinin seçim öncesi programında vardır dokunulmazlıklar kalkacak ve seçim baraju düşecek. İktidara gelen bu sözü unutur, Muhalefet'de bunu silah olarak kullanır.

Yarın CHP iktidara gelirse, diyelim ki AKP'nin yönetim kadrosu da yeniden seçilemeyip meclise giremezse. Gerçekten CHP'nin dokunulmazlıkları kaldıracağını, barajı düşüreceğini düşünüyorsanız çok naifsiniz.

Zamanında Anayasa Mahkemesi/Danıştaya götürerek karşı çıktığı türbanı şimdi oy toplamak için ben serbest bırakıcam diyor CHP işte. Siyasi partilerin kendi oyunu arttırmak veya iktidar partisinin oyunu düşürmek için her söylemde bulunacağını hatırlamanız için söylüyorum.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Nefr said:

Sparkcaster said:

sorulara cevap yok hala popülizm hala aynı boş muhabbetler, nato mermer nato kafa diyince de kızıyorsun ama nefr, şu saçma salak konuşan adamlara niye cevap verme gereği duyuyorsunuz,


duymuyoruz gordugun gibi?

yani aslinda duyuyoruz da, bir defa veriyoruz iki defa veriyoruz, sonra adam hala kalkip bana israrla akp diyorsa cevap veresi de kalmiyor insanin

e ama o zaman da bir tanesi kalkip soruma cevab veremedi spamliyor, oburu adimi verip alinti yaparak sozlerimi carpittiktan sonra verdigim cevaba ad hominem diyor falan, oyle yuvarlanip gidiyor tartisma yerlerde

arada bir makul bir sekilde bir gorus ifade eden olursa katiliyor ya da katilmiyoruz iste, katilmiyorsak da acikliyoruz neden katilmadigimizi

bu arada bella, bak bugun gezinirken bunu buldum, belki ilgini ceker;

http://www.marksist.org/dosyalar/1682-eski-bir-disk-yoneticisi-hayir-demek-iscilerin-cikarina-olamaz

senin kadar olmasin, bu arkadaslar da emekci haklarini koruyorlar kendilerince diye dusunuyorum. onun soyledigi dogru seninki yanlis mealinde soylemiyorum bunu, bu konu en cok senin ilgini cekecegini dusundugum icin sana hitaben yazdim

nihai amac ayni ya da benzer olsa da, secilen yollarda fikir ayriligi yasayabilir insanlar, her hodo diyen kesin olarak hede olmak zorunda degil demek istiyorum

yine etrafından dolaşıyorsun nefr
bak sorduğum soru çok basit, her fırsatta sağı solu tehdit eden, daha dün yarsav ı canlı yayında fikirlerini açıkladığı için suçlayan başbakan ve iktidar varken , neye dayanarak demokrasi ve özgürlüklerin gelişeceğini söylüyorsunuz çok merak ediyorum
ha emekçi hakları vs vs eyv marksist de olduk o konularda bişey yazmamama rağmen ama al buyur yazayım yorumunu sana bırakayım

"Toplu sözlesme yapılması sırasında uyusmazlık çıkması
halinde taraflar Uzlastırma Kuruluna basvurabilir. Uzlastırma
Kurulu kararları kesindir ve toplu sözlesme hükmündedir."
örnek senaryo
zam istenir, hükümet vermez, hükümetin oluşturduğu ve yapısını belirlediği uzlaşma kuruluna gidilir, ve tabiki uzlaşma kurulu kendisini oluşturan hükümet yerine zam isteyen taraftan yana olur.
mevcut yasaya göre nasıl bir emekçi hakkı iyileştirilmesi



ha önceki sayfalarda biri kadınlara pozitif ayrımcılıkla alakalı olan yasaya ucu çok açık diye eleştirdi diye lololol muhalefet bile eleştirmiyor deniliyordu, dün en sevmediğim feministlerden olan hülya gülbahar habertürkte referandumda "hayır" demenin kadınlara fırsat eşitliği açısından hiçbir kayba yol açmadığını, getirilen düzenlemenin fırsat eşitliği açısından herhangi bir ilerleme sağlamadığını, dolayısıyla hayır oyu vermeyi düşünüp de kadınlara ilave hak getirildiği zannısı ile tereddüde düşenlerin gönül rahatlığı ile "hayır" oyu verebileceklerini de uzun uzun anlattı.


@sir, türkiyenin muhafazakarlaşmadığını söylemen gittikçe komikleşiyor, daha 2 gün önce haşmetmaapları maça gittiği için ponpon kızlar çıkartılmadı aralarda, trt de kolu gözüktüğü için kadın sunucular program yapamıyor felan daha taze gündemdeki haberler, memur, hatta öğretmen olmak için artık cemaat üyesi ve başınızın kapalı olması gerekiyor

ve de artık şu halkı aşşağılıyorsunuz vs vs zırvalarını wot olarak aynı torna tezgahınndan çıkmış gibi spamlaman gerçekten baydı
evet diyenlerden neye evet diyeceğini bilenlerle hayır diyenlerden neye hayır diyeceklerini bilenler arasında büyük uçurum var diyoruz sen hala vay mhp diyarbakıra gitmemiş vay chpnin kendini elit sanan tabanı milleti aşşağılamış bla bla
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

muhafazakarlığı ponpon kızla ölçen adama ne yazayım ki daha? söylediklerimin hiçbirine cevap vermemiş olmandan da onları doğru kabul ettiğini varsayıyorum.

benim anlatmaya çalıştığım akpnin ne olduğu, neden böyle bi değişikliğe bütün ülkenin ihtiyacı olduğu ve muhalefetin neden bu konuda özellikle çuvalladığı. bunu anlatmak için de toplumsal dinamiklere inmek gerekiyo işte.

her anlamsız yanıtta benim yazdıklarımdan hiçbişeyi anlamadığınızı, anlasanız bile kabul etmediğinizi, kabul etseniz bile muhalif tavrınıza zarar gelmesin diye yine inadına kendi bildiğinizi okuduğunuzu görüyorum ister istemez. spamliyorsam bundandır, doğru dürüst bir yanıt alamadığımdandır.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Misafir
Bu konu yeni mesajlara artık kapalıdır.
×
×
  • Yeni Oluştur...