Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

İlkokul çocuğu bulduğu parayı polise verdi.


Öne çıkan mesajlar

Mesaj tarihi:
Cuce said:

hiç vermese bu kadar tepki göstermezdiniz


+1
cocuk sizin gibi dusunmedigi icin parayı teslim etmis zaten. 20 liraya takılmıssınız gercekten, muthissiniz.
Mesaj tarihi:
Cuce said:

hiç vermese bu kadar tepki göstermezdiniz

20 tl vercegine hic vermeseydi daha iyiydi cünkü.

ücretsiz olarak calistigim staj yerinde, 12 saat calismanin üzerine patronun yardimcisi 5 euroyu tutusturmustu elime. nasil sinirlenmistim.
hic vermeseydi daha iyi olurdu yani. dilenciye sadaka verir gibi. 20 tl ne ya. EMEGE SAYGI diye bisi var.
Mesaj tarihi:
Öyle demeyin, o yaşta çocuk için 20 TL nasıl güzel bir para var ya. Gider bakkaldan bir sürü gazoz, pez falan alırdım ben zamanında heralde sdf. Çocuğun ailesinin durumu nedir tabi o da başka bir konu, o para o çocuğa kalmayabilir bile. O 20 TL diye "HÖLÖLÖ" yapılan para 2-3 gün ailesinin karnını doyuruyor bile olabilir.

Ayrıca adamın çocuğa para verme gibi bir yükümlülüğü de yok zaten. Çocuğun yaptığı iyi bir şey, doğru, ama olması gereken bu zaten. Normal karşılanması gereken bir şey yani bu.

Ayrıca ne koşullarda çıkarıyor o adam o parayı cebinden, onu da bilmiyoruz. Kuruyemişçi, ceviz almaya gidiyormuş vs. Belki işler kesat, adam her gün "Ulan battık batacağız" diye yatıyor yatağına?

Ama yok, direkt "20 TL vermiş allaan fakiri".

Gratz, siyu.
Mesaj tarihi:
Farinal said:

yolda 5 bin lira bulsam NASIL YERİM BİLİOMSNZ?


kaldırımda giderkene böle bi anda takılıcan kenardaki bahçeden ucu sarkan çantaya, LAN NOLUYO! derkene bi bakıcan senin takılmanla beraber bahçeden kaldırıma doğru çekilmiş yarı açık çantanın içinde 100lük lük paralar, dolar tl karışık, hatta 2 külçe altın var içinde..67m ötedede polis karakolu var, sokakta sakin baya, hafif yağmurlu zaten hava bide...
Mesaj tarihi:
dasaaa said:

20tl kısmını geçiniz..

doğru bişi yapmış eleman.. ama sakarya'nın batı karadeniz'in insanı temizdir, iyidir..

bazen biraz agresif olabilir.. biraz(?) :D ama yine de iyidir..


biraz mi ne diyuuun sen ya

Otobüsten inmiş etrafına bakınıyordu. Nereye gideceğine bir türlü karar veremedi. İnternet kafeye arkadaşlarının yanına mı gitse, yoksa hemen eve gitse üstünü değiştirse sonra da baskete gelse bir iki blok verse miydi? Tam da karşıya mı geçse yoksa geri mi dönse durumunda kalan sokak köpeği edasıyla çarşıda dikilirken yanından son derece hızlı bir taksi geçti. “Adama bak, 120 basıyor çarşıda” diye düşünürken az sonra olacaklardan habersizdi. Yanından hızla geçen taksi biraz gidip 30 metre uzaktaki altılı ganyan bayisinde durmuş arabadan da en az araba kadar hızlı iki kişi inmişti. Hızla içeriye girdiler.

Herkes bir anda o tarafa doğru bakmış donup kalmıştı. Daha önce bu tip şeyleri görenler az çok olacakları tahmin edebiliyorlardı. Bunları bilseniz bile yerinizden kıpırdamak kolay değildi. Herkes dükkâna doğru bakmış, dükkan sanki bir aslan ne bileyim bir kaplan olmuş, eğer takip etmezlerse avlanacaklarmış gibi bakıyorlardı. Okuldan yeni gelmiş 20 yaşlarındaki genç çocuk da aynı şekilde dükkana bakıyordu. İçerden yaklaşık 8-9 el silah sesi geldiğinde de yine aynı durağanlıkla dükkana bakmışlardı. Bu ani baskın belli ki aynı etkiyi içerdekilere de yapmıştı. Tek fark onlar dükkanın içindeydiler ve kapıya bakıyorlardı muhtemelen. Ani patlayan silah seslerinin bitmesiyle aynı hızla iki kişi arabaya geri koşmuşlardı. Kimse onları durdurmaya çalışmamıştı yada engellemeye... 100 metre ilerideki polis bile bir şey yapmamıştı. Araba yine aynı hızla yola atlayıp olay yerinden uzaklaşmıştı. Olay yaklaşık 15 saniyede olup bitmişti. Hemen yan taraftaki kahveden üç dört kişi dükkana girdi. 3 kişi işaret ediyorlardı.

Bu olay bir film gibi bir roman gibi geliyor insana. Lakin ondan sonra yaşananlar bu olayın gerçekliğini su yüzüne çıkarıyor;

Kahvede bir yandan çay içip bir yandan da tavla oynayan Kenan amca, rakibi Özcan abiye döndü. Belli ki merak içerisindeydi.

Kenan Amca : Ne oluyu ya kimi vurmuşlar?
Özcan Abi : Bir şey yok ya. Altılı sahibi Selçuk var ya!
Kenan Amca : Heaaa..?
Özcan Abi : Onu vurmuşlar ya. Yanındakiler de yemiş işte kurşunu.
Kenan Amca : Yapma ya vay anasını. Lan ben de bir şey sandım. Geçende vurdulardı birisini lan yine mi aynı meseleden?
Özcan Abi : Yok o başka. Orda iki kişi kendini vurdu kahvede daa. Taş çalmış birisi, diğeri de nasıl çalarsın lan benim masamda deyip çekmiş vurmuş.
Kenan Amca : Heaa iyi yapmış şerefsize.

İşte burası Adabazar… Başka yerde yok!

Yazımız haliyle yaşadığımız yoğun Adabazar tecrübesiyle yazılacağı için yazacağımız anılardaki argolar için kusura bakmayın artık. Gerçi baksanız da pek önemli değil.

Şimdiye kadar birkaç kişiden ve topluluktan yoğun bir şekilde “abi bir de Adabazar yazısı yazsan ne güzel olurdu” cümlelerini duymuştum. Fırsat olmadığı için yazamadım ama nasip bugünlereymiş. Madem dedim talep var, madem dedim güzel de bir konu, madem dedim Adabazar, oturup yazayım diye düşündüm.

Az sonra yazacaklarım Adabazar yöresini anlatacaktır. Bunları anlatırken hiçbir şekilde, hiçbir kurum veya kişiyi, ırkı, yöreyi ve kültürü aşağılamak gibi bir düşüncem yoktur. Tam tersine Adabazar’ını sevdiğimden bu yazıyı yazmaktayım. Bu sebeple kimse gücenmesin yada böyle bir duyguya kapılmasın. Şimdi bunu niye yazdım? Malum Adabazar’lı birisi okur, beni bulur döver-vurur falan ondan sonra başımıza iş almayalım.

Adabazar’ını anlatalım anlatmasına da nasıl anlatalım. Anlatmak mesele değil, nasıl anlatacağımız mesele. Çünkü Adabazar bir il değil, adeta cumhuriyet gibi bir yerdir. Ayrıca gerçek Adabazar’lı bulursanız (ki çok var) hepsi ayrı bir hikaye, hepsi ayrı bir dünyadır. Burada tek bir adamın anılarını,yaşadıklarını yazsam şoka girip afallarsınız Allah belamı vermesin.

Atalarımız ne demiş? At, avrat, silah. Bir kere Adabazar’ında bu söz Napolyon’un “çalış, çalış, çalış” prensibinden etkilenip (ilerde anlattığımda göreceksiniz ki Adabazar’ın adamı istediği şeyden istediği gibi etkilenir) bu deyişi “silah, silah, silah” yapmışlardır. Silah Adabazar’ında yanınızda taşıdığınız bir kalem, bir çanta, basket oynamaya giderken aldığınız basket topu gibidir. Yani herkeste vardır tabiri caizse. Bir kere Adabazar'ına geldiğinizde “nereye geldim lan ben böyle” demeniz normal ama bu yazı sayesinde bunu dışarıya belli etmeyip normal davranmanızı sağlayacağız. Yani inşallah.

Dediğimiz gibi burası apayrı bir ülkedir. Görüp göreceklerinizden etkilenmemelisiniz. Neden diyenler ayrılsın onların cevabını ilerde vereceğim. Şimdi yola çıktınız. Adabazar’da işiniz var veyahut da öğrencisiniz geliyorsunuz. Nasıl bir yer peki görünüş olarak? Şöyle canlandıralım biraz buyrun efendim;

1- Şehre geldiğinizde eğer yaz dönemiyse içlere doğru gittikçe bir toz, gürültüyle karşılaşabilirsiniz. “bu ne lan toz fırtınası mı?” diyebilirsiniz. Ya da bayanlar biraz daha kibar söyler ise “ayyy bu toz ne ya saçlarım kirlendi”. Neyse efendim biz cinsiyet ayrımı yapmadığımız için Adabazar halkı olarak söyleyecekleri cümleler bizi ilgilendirmiyor. Toz bulutu bir yol çalışmasına aittir. Yani muhakkak bir çalışma, eşme deşme işlemi vardır. Bizde de var demeyin. Bizdeki 24 saat 365 gün ve sürekli çarşıda, yakınında, sağında solunda olur. Ben kendimi bildim bileli sürekli kaldırım sökülür, yol yapılır, boru takılır, su patlar vs. vs. olur yani. Zaten Adabazar girişinde tabelaya dikkatli bakarsanız şöyle yazar;

ADABAZAR
Nüfus: 352.000 Rakım: 42
Çevreye verdiğimiz Rahatsızlıktan Dolayı Özür Dileriz. ADABAZAR BELEDİYESİ

Bu çalışmalar hiç bitmez. Tek’ten başlayıp 2 km. boyunca çalışmalar hep devam eder. Kışın da pis çamur olur. Ne zaman biter diye sakın sormayın.

2- Çok yağmurun yağdığı zamanlarda sakın üniversite tarafına, serdivana, hastaneye, tren garına ulaşmaya çalışmayın. Zira, Allah korusun akıntıya kapılıp sürüklenebilirsiniz aracınızla. Ben bir keresinde genç bir adabazarlıyken (üniversite 1.sınıfta hey gidi günler hey) böyle yağmurlu bir günde üniversiteye çıkayım dedim. Ama ne çıkış yaptım toplanın anlatayım...

- Şimdi ben Sapanca'dan (Adabazar'ının güzide yeri) bindim otobüse geldim ada'ya (Adabazar'a ada derler bu arada). Yağmur çok kötü yağıyor. Bir sel var yolda benim dize geliyor nerdeyse. Bata çıka değilde hafif yüzerek geldim ben durağa. Ne insan var ne dolmuş (çömeziz ne de olsa). Baktım benim gibi bir çömez daha geliyor sınıf arkadaşım. Ne yapacağız Allah'ım nasıl sınava yetişeceğiz derken arkadaş arabayla gelmesin mi. Bindik çıkıyoruz üniversiteye. Nasıl çıktığımızı ise bir ben birde Allah bilir. Sular arabanın camına kadar geliyordu. Kötü yanı akıntı yönüde yandandı. Nehirden arabayla karşıya geçmeye çalışıyorduk sanki. Lakin burası nehir değil kampus yoluydu. Araba eğer istop etseydi bu anılar burada bir mazi olurdu sizde şekeri tanıyamazdınız. Lafı uzatmayalım çıktık sonuçta. Yukarda ilkönce bizi Camel Tropy ekibi karşıladı. Gelin türkiyeyi temsil edin falan dedilerde “adabazarlıyı bozar” deyip geri çevirdik. Ha bu arada sınavı yinede yapan hocamıza da artık bişey demiyorum.

3- Sakın Adabazar'ında saçları jöleli dik saçla, güneş gözlüğü ile, billabong şortla, kola-dize-dirseğe gereksiz aksesuarla ve parmak arası terlikle gelmeyin (İzmir mi sandınız lan burayı!). Siz zaten normal bir şekilde gezseniz bile Adabazarlı olmadığınız zebra sürüsü içindeki zürafa kadar aşikardır. Ha siz böyle gezip bir nevi boynunuza “yok mu beni döven” tavırla girerseniz ortama, alırlar aklınızı. En kötü ihtimal; yanınızda bir Adabazarlı bulundurun. Tanıdık birisi her zaman iyidir. Çünkü herkes birbirini tanır Adabazar'da.

4-Sakın “burası dağ başı mı? Hak hukuk var, polis var” demeyin. Polis de Adabazarlı'dır. Adabazarlı'yı tutar. Bir şey olursa alttan alın, olayı büyütmeyin. Zaten polis de Türk filmlerindeki ekipler gibi dayağı yedikten sonra gelir. Daha ben bir kere dayak anında polisin oralarda olduğunu görmedim.

5- Giyiminiz iyiyse (takım elbise falan) birileri yanınıza gelip;
a) Para isteyebilir.
b) Sataşmak isteyebilir.
c) “Ne bakıyun artist?” diyebilir.
d) Gereksiz yere yardım etmek isteyebilir.

Siz en iyisi böyle de giyinmeyin.

Şimdi az çok Adabazar'ını tanımaya başladınız artık. “Peki ama burada hemen anlarlar diyorsun da abi nasıl anlarlar?” diyenleri duyar gibiyim. Nasıl anlarlar?

1) Konuşmanızdan,
2) Giyiminizden,
3) Hareket ve davranışlarınızdan.

Giyiminizi zaten anlatmıştık. Konuşma ve davranış ise Adabazarlılar'a özgüdür. İçindekiler aslında normal olarak konuşur ve davranırlar. Sadece gerçek yöreliler kendini değiştirmeden konuşurlar.

Örnek olarak yaşadığım yer olan Sapanca verilebilir. "Şive" dediğimiz olay böyle Adabazar'ının değişik ilçelerinde kendine has bir üslup kazanmıştır. Bunlar Akyazı olsun, Hendek olsun güzide mekânlarımızdır. Ama en iyisi Sapanca’dır. Burada kuracağınız bir iki cümleden Adabazarlı olmadığınız anlaşılıverir. Zaten Adabazarı, laz-gürcü-çerkez-abaza karışıktır. Ama ortak dilleri vardır. Adabazar'da değişik telaffuzlar olduğu gibi en şiveli konuşanlar Sapancalılar'dır. Kendinizi belli etmemek için bu telaffuzu öğrenmelisiniz. Çünkü yerli adam hep sevilir ve dayak riski “tanıdıkları vardır” diyerek minimuma iner. Hemen bir misal yaparsak;

- Ben arkadaşımla beraber ev arıyorum. Arkadaş üniversitede okuyor, Gebze'li. Biz bir ev bulup zile bastık. Kapıya orta yaşlı ağabeymiz çıktı. Dedik "biz ev arıyoruz kaça olur?" Abi de 250 ytl dedi. Bizi yeni öğrenci sanmıştı. Tabi ben hemen araya girip bir dizi cümle kurarak kendimizi tanıttım;

“Abi sen ne diyun ya? Biz ev arıyuz satın almıcaz oki.”
“Heaaaa siz buralısınız. Desenize daaa. Ayarlarız abim.”
“Sağol abi. Biz buraların çocuğuyuz da.”

Şimdi tekrar okursanız aslında zor olmadığını görürsünüz. Tek sorun yazıldığı gibi okunmamasıdır. Bir nevi yabancı dil yani. Ana tema, sonlarda yapılan “u” harfini değiştirmektir. “Ne diyun ya” değilde şu şekilde okunur “Ne diyüuuun ya?”. “Arıyuz” değil “Arıyüuuuz” olacak. Birden "u" harfine geçmeniz lazım neyse bir iki yılda sökersiniz ehehe.

Evet artık kelime okunuşunu da anlattım. Şimdi kalıp cümlelerle olayı biraz daha derinleştirelim.

1- “Ne yapayım” - İki kişi karşılaşır. Maksat nasılsın demektir. Ama normal olarak farklıdır;
- Vay Halit ne haber? Ne yapıyun?
- Ne yapayım. Sen ne yapıyun?
- Ne yapayım. Hadi görüşürüz.
2) “Ne diyun sen ya?” - Bu genel amaçla kullanılır. Birisi bişey anlattığında ona destek için kullanılır. Yada sinirlenince ters cevap olarak. Veyahut da yargıya katılmadığınız zaman söylenir (Ev örneğinde).
3) “ehe” - Arkadaş ben Türkiye'yi gezdim, bitirdim böyle bir şaşırma anlamı görmedim. Şaşırma anında aniden söylenir. Adam yolda yürürken kafayı tabelaya çarpsa hemen patlatıverirler “ehe” diye. Evet “ehe” sadece. Tabi birisinin “ehe” demesi ilginç birden bire.
4) “ahihihi / ahühühüü” - Geceleyin naralar duyabilirsiniz. Korkmayın o has Adabazarlı naralarıdır. Karşıdan bir grup böyle bir nara atarsa siz de atarsınız grup halinde adettendir.
5) “hay çaçana” - Helal olsun manasına gelen bir sözcük. Başarılı bir şey yaparsanız söylenen söz. Tuncay topu sürüp güzel bir gol atınca bağırılır “hay çaçana be” diyerek. Ben de kullanırım arada bir.
6) “heaaa” - Anladım demek. Brisi bir şey anlatınca uzatarak “heaaaaa” derseniz anladım demek oluyor. Bunu da sık kullanıyoruz.

Neyse size edebiyat yapacak değilim, daha bunun gibi bir sürü kalıp var da biraz örnek verdim sadece. Peki efendim adamların konuşmasını da öğrendik yeterli mi? Değil tabiî ki. Adabazarı'nın adamını tanıyın biraz da;

1) Adabazarının adamına her an her şey ters gelebilir. Bakarsın iki dakikada dönüp savunduğunun tersini söyleyiverir.
2) Adabazarının polisine güven olmaz. Ama iyidirler yine de. Polis 54 plakaya ceza yazmaz Adabazar'da. Bunu unutmayın, varsa plaka takıp gelin istediğiniz yere parkedin hatta gidin polisin önüne parkedin, görmez.
3) Adabazarı'nın adamı agresiftir. “Hakkımı arıyacağım beyefendi” türü cümleler Adabazarlı'yı daha da sinirlendirir. Kötü dayak yersiniz bakın dikkat edin.
4) “Ne yapacaklar lan canımı mı alacaklar” demeyin, alırlar. %95’ini gaza getirirseniz her şeyi vururlar. Vurmak falan diye cümleler varsa ortamda, uzaklaşın. Alttan alın “yapma yaa” deyin bol bol.
5) Her an yanınızda birisini vurabilirler. Sakin olun. Ortalama adam vurma Sapanca'da 30 günde birdir. Tabiî ki çarşı içinde yoksa kimler gitmiştir kim bilir. Çocukluk arkadaşıyla okey oynarken olsun, kız meselesi olsun, "ne bakıyun olayı" olsun her an silahlar konuşabilir. Şansınızı yaratın gergin ortama girmeyin sakın.
6) Birileri öldüğünde “insanlar hiç etkilenmedi” demeyin. Alışmış adamlar. Misal Kenan amca var, arkadaşımın babası, 78 yaşındadır kendisi. 100 vurulma olayı bilir yaşadığı. Ben 24 yaşımdayım 4 tane gördüm. Yani normal, garipsemeyin işte.
7) Öyle gelenleri çatır çatır vurmuyorlar merak etmeyin. Sadece çabuk sinirlenip hızlı karar veriyorlar. Sinirli Adabazarlı'lara laf atmayın. Sonra konuşun veya konuyu kapatın.
8) Adam vurup, yatıp-çıkan kişi olayı anlatırken sanki Anadolu'yu kurtarmış gibi anlatır. Kafayı sallayıp “heaaa” deyin yeri gelince arada “yapma ya” ile beraber. Çoğu yaptığı için övünür. İşin ilginci de etrafındakiler “vay anasını” veya “hay çaçana abi” diyerek destekler.
9) Eğer adam size bakıp bakıp “nerelisin abim sen” derse deşifre olmuşsunuz demektir. Yani her an her şey olabilir. Yabancı kokusu alıp dövebilirler sizi.
10) Herkes birbirinin amca yada dayı oğludur. Bu sebeple kavga etmeden evvel baya bir düşünün iki kere az gelir. Kavga olursa çarşıya kadar “bizim amcaoğlunu dövüyorlar” diye haber gelebilir. Kişiyi tanımaya gerek yoktur. Siz yabancıysanız seve seve gelip dövebilirler sizi. Sonra da göle atarlar. Askerde nöbete gitmeye üşenen adam sırf sizi dövmek için 5 km yol yürüyebilir. Bir nevi kan bağı gibi.

Artık yazımızı sonlandıralım efendim. Son bir anıyla veda edelim okuyucularımıza.

İki arkadaşım vardı üniversiteden. "Gelin Sapanca'ya gezelim" dedim. "Tamam" dediler, binmişler otobüse gelmişler terminale. Orda da aksi bir abi var. Lakabı da "aksi" zaten. Bunlar da gitmiş abiye “abi lise nerde bir arkadaşlar buluşacaktık da” demişler. Abi de “ben yer tarif edicisi miyim?” demiş. Bizimkiler de “ne var ki abi adam gibi sorduk sadece” deyince abi de “ne diyunuz lan siz” diyerek girmiş bunlara. Tabi peşinden etrafındakiler de girmiş. Tabi bunlar kaçmış gerisin geri izmit'e. Şimdi sorarım size suç Adabazarlı'damı yoksa onu tanımayan çocuklarda mı?

Umarım Adabazar'ını bir nebze olsun anlatabilmişimdir. Bu yazdıklarımı kötü şeyler olarak düşünmeyin. İçlerine girdiğinizde çok eğlenceli, neşeli insanlar gerçekten de. Yandaki karmaşa için “ne oluyu orda?” diye sorduğunuzda size sakin bir şekilde “bişey yok abi İstanbullu dövüyorlar” diyebiliyorlar.

Adabazar'ına bekleriz efendim. Yalnız temas kurup gelin ayrıca size olacaklardan dolayı hiçbir yükümlülük kabul etmeyiz. Geç bir yazı oldu ama zevkle okumuşsunuzdur umarım. Hoşçakalın nice yazılara…

Mesaj tarihi:
Silphatos said:

yalnız dikkat etmek lazım bazen böyle kamera şakaları oluyor, emin olmadan kaldırmamak lazım yoksa 80 milyonun gözünde tinerci pickpocketlardan farkınız kalmaz asd


niye alip polise dogru yürürsün bi önce, her ihtimale karsi.
sonra 5 dakkadan soora kimse gelip EHÜÜÜ KAMERA SAKASI! demezse garantiye almis olursun.
dabi vicdanen o kadar rahad olur musun o aaayri.
Mesaj tarihi:
5000 lira kaybetmişsin, çocuk helal olsun bulmuş teslim etmiş polise, polis de düzgün insan çıkmış cebe indirmemiş sahibine vermiş. Sen kalkıp çocuğa 20 lira veriyorsun. Az önce 5000 lira aldığın çocuğa... Cimriliği geçtim resmen düpedüz odunluk bu. Hani bir 100 lira falan ver be adam
Mesaj tarihi:
vaniLLe said:

Silphatos said:

yalnız dikkat etmek lazım bazen böyle kamera şakaları oluyor, emin olmadan kaldırmamak lazım yoksa 80 milyonun gözünde tinerci pickpocketlardan farkınız kalmaz asd


niye alip polise dogru yürürsün bi önce, her ihtimale karsi.
sonra 5 dakkadan soora kimse gelip EHÜÜÜ KAMERA SAKASI! demezse garantiye almis olursun.
dabi vicdanen o kadar rahad olur musun o aaayri.


vicdan mı? canın sağolsun :(
Mesaj tarihi:
bu ne len sadaka vermiş, 5bin liran yoktu lan 2 dk önce.

Bulduğum ilk 5bin lirayı çatır çatır yicem yemin ederim sonra adamı çağırıp 20tl veririm belki.
Mesaj tarihi:
Ha bi de Dasaa, Sakaryalılar temizdir falan demiş ama alakası yok, full amele kaynar Adapazarı ve mafyanın asıl yatağı Sakarya-Sapanca-Hendek'tir.
Herkes bir ağır abi herkes bir Polatcık edalarında gezer ortalarda, olur olmaz meseleye adam vurulur kan dökülür saçma mevzular için ve halkı da pek hödük, kabadır.

Haritadan silinse, tedavülden kaldırılsa üzülmem Sakarya için, gerçi 10 sene evvel bi sefer denedi ama tam beceremedi yukarıdaki eleman lol
Mesaj tarihi:
miktar da önemli. 5k çok para değil. hani sahibi filan aranır tabi. ama şöyle 1.000.000 tl filan bulsam hiç bir şekilde sahibini aramam. gerçi onlar beni arar zaten herhalde. sonuçta herkesin bi fiyatı var yaa ya...
×
×
  • Yeni Oluştur...