Coder Mesaj tarihi: Aralık 25, 2009 Mesaj tarihi: Aralık 25, 2009 Kimse olayı şöyle değerlendirmiyor mu; O adamlar kormadan savaşsaydı diğer askerler ölmeyecekti belki ?
midye dolma Mesaj tarihi: Aralık 25, 2009 Mesaj tarihi: Aralık 25, 2009 pkk'ya teslim olmak yenilir yutulur birşey değil, orada ölen adamlar varken bunların çakallığı yanlarına kalmamalı. ölenler enayi miydi yani? illa öl diyen yok tabi, mesela bu 8 kişi savaşsaydı belki ölmüş olanlar ölmeyecekti?
Law Mesaj tarihi: Aralık 25, 2009 Mesaj tarihi: Aralık 25, 2009 Hayatta kalma içgüdüsü bence çakallık değil. Eğer gerçekden korkupda teslim olmuşlarsa tabi, yok işbirliği yapmışlarsa ki mahkemede yargılanan hiçbir er ceza almaıd sadece biri 2 yıl gibi bir ceza aldı oda askerlikden soğutmak suçunu işeldiği için. Hayır ülkede askerlik zorunlu adamlar elleri mahkum oraya gitmek zorunda, insanların psikolojilerine bakmadan herkesi asker yaptıkları için böyle durumlar olabilir. Nasıl ki yeteri eğitim verilmeden ve o kişide o kapasite olmadığı halde bir kişiyi doktor yapmaya kalkıp eline neşteri verirsek, ameliyat masasında hastalar kalmaya başlayacağı gibi. Orduda bunun farkındaki artık profesyonel birlikler oluşturulmaya başlandı.
Law Mesaj tarihi: Aralık 25, 2009 Mesaj tarihi: Aralık 25, 2009 Coder said: Kimse olayı şöyle değerlendirmiyor mu; O adamlar kormadan savaşsaydı diğer askerler ölmeyecekti belki ? Korkmak doğal bir davranış yani bunu nasıl engelleyebiliriz, sen neden korkuyorsun o halde seni hapse atalım. Veya sen neden benim kadar açlığa dayanamıyorsun veya amma çabuk susamaya başlıyorsun gibi.
midye dolma Mesaj tarihi: Aralık 25, 2009 Mesaj tarihi: Aralık 25, 2009 adamların yaptığı basit bir firar değil teröriste teslim olup üstüne videolarda gerzekçe demeçler verip türkiye'nin prestijini zedelediler, ceza almalılar. mevzi kaybedilmedi bile yahu neyin teslimini oluyorlar, gözükenlere bakılırsa savaş sırasında karşı tarafa geçmişler direk.
Osuran_boga Mesaj tarihi: Aralık 25, 2009 Mesaj tarihi: Aralık 25, 2009 yaw olayı her açıdan düşünün tamam korkmuş olabilirler ama bu adamların içinde belki teröristlere destek olmak için çatışmayı bırakan dierlerine bırakmasını söliyen vardı bilemeyiz ki nasıl anlayacaksın. ben olsam canlı ele geçirilme düşüncesinden daha fazla korkardım açıkcası. bi hayal edin bakalım neler yapabilirler esir aldıkları insanlara
midye dolma Mesaj tarihi: Aralık 25, 2009 Mesaj tarihi: Aralık 25, 2009 zaten biri yapmış çağrı, bu ramazan herhalde o
Law Mesaj tarihi: Aralık 25, 2009 Mesaj tarihi: Aralık 25, 2009 @Midye Dolma Evet belkide ama askeri mahkeme aksi görüşde, kaldı ki sen veya ben esir olmuşken acaba o baskı veya ölüm korkusu veya işkence ihtimali altında neler yapardık, kimbilir ? Bu hainlik değildir kesinlikle. Birde Türkiye'nin prestiji (olmayan) ordaki 8 askerin teslim olması ile mi düşüyor. 30 bin insan öldüde birşey mi düzeldi, bırakın 8 kişide hayatta kalsın.
midye dolma Mesaj tarihi: Aralık 25, 2009 Mesaj tarihi: Aralık 25, 2009 Valla söz konusu ülkeyken bir insanın cnaının korkusu son derece önemsiz bir bahane gibi geliyor. Canı onun olsun, 2 sene hapis yattığına şükretsin o zaman, orada bulunan herkes yaşamıyor şu an çünkü.
Law Mesaj tarihi: Aralık 25, 2009 Mesaj tarihi: Aralık 25, 2009 O iki sene yatan adam askerlikden soğutma suçunu işlediği için hapiste, esas noktayı atlamayın ordaki hiç bir asker teslim olduğu için ceza almadı.
midye dolma Mesaj tarihi: Aralık 25, 2009 Mesaj tarihi: Aralık 25, 2009 3 ay hapis yatmışlar, cezaları da kesilmiş sanırım ama henüz işleme koyulmamış.
Rock Mesaj tarihi: Aralık 25, 2009 Mesaj tarihi: Aralık 25, 2009 Yazı 1 yıllık gerçi ama eklemekte fayda var. "Yıldırım Türker" said: Ölümün nesi varmış? O sekiz çocuk o lanetli gün Dağlıca'da PKK'ya esir düştüğünde fermanları çoktan yazılmıştı. Orada, o hepimizden uzak arafta rehin tutuldukları süre boyunca yetkililerin o çocukların ailelerine yönelik soğuk sesizliği her şeyi açık ediyordu. Sekiz genç, artık bu kanlı dama tahtasında birer taştı. Kimse onların resmini görmek, haberini almak istemiyordu. Linççi milliyetçilere yenilgiyi hatırlatıyordu, onların esir düşmesi. PKK'yaysa, zaferi. Kimse bu esir askerlerden konuşmak istemiyordu. Ama bu çocuklardan kimilerinin Kürt olması basının iştahını kabartmıştı. Köstebek olabilecekleri üstüne kirli imalar okunuyordu satıraralarından. Özellikle Ramazan Yüce daha o zamandan bir adım öteye çıkarılmış, tek ayak üzerinde bekletiliyordu. Basın, onu herkesten daha koyu bir Kürt bulmuştu besbelli. Bu sekiz çocuk, vatanı savunsun diye şehit olmaya gönderilen, memleketimin yoksul evlatları. Yoksul olmanın yegâne ayrıcalığı olan şehitlik mertebesiyle ödüllendirilme fırsatını kaçırdılar. 'Döndüklerinde babacıkları onları dinlensinler diye yurtdışına tatile göndermeyecek. Ciplerini son modeliyle değiştirmeyecekler. Şimdilik sahip oldukları birer canları var. O canların üstüne titremeliyiz' diye haykırmıştık. Babacıklarıyla karşılaşamadılar bile. Şimdi askeri savcının tüyler ürpertici iddianamesini okuyoruz. İddianame, bir hukuk terimi. Bütün toplumun suratına çarpılan bu iddianamenin önerdiği hukuk düzeni üstüne hepimizin ayağa kalkması gerekmiyor mu? Askeri Savcı Hâkim Yarbay Hakan İleri, bu kalabalık titrlerinden bir iddianame çıkarmış. Kaçırılan askerlere ait tüfeklerden hiçbirinin tutukluk yapmadığı; tam tersine bazı askerlerin tüfeklerini hiç kullanmadıklarını ileri sürüyor. Bu durumun, teröristlerin bölgeye sızmasını kolaylaştırdığını savunarak askerleri, üstleri tarafından "ne pahasına olursa olsun mevzilerinizi terk etmeyeceksiniz" emri almalarına rağmen teslim olduklarını ileri sürüyor. İddianamedeki "Vazife ve hizmetteki şahsi tehlike korkusunun cezayı hafifletmeyeceği şüphesizdir" ibaresi savaşanın ölü olduğu fikri üstüne oturuyor. Askeri Yargıtay'ın başka bir karardaki şu görüşünden destek alınarak: "Sanık asker kişi olup, gerektiğinde canını verme pahasına da olsa verilen görevi yerine getirmekle yükümlüdür. Sanığın kendisine teslim edilen ve namusu gibi koruması gerektiği silahını yanından ayırmaması, hiçbir şekilde başkalarına vermemesi kanun gereğidir." İddianamede Ramazan Yüce'nin silahını hiç kullanmadığı, terör örgütü militanlarıyla Kürtçe konuştuğu ve arkadaşlarına teslim olmaları için ısrar ederek mukavemet güçlerini kırdığı da belirtiliyor. Hatta Yüce, saldırıdan birkaç gün önce arkadaşlarına, "Bizim dağdaki kızlarımız daha güzel. Ben de terhis olduktan sonra dağa çıkacağım. Ben teröristim" diyesiymiş. Bununla kalsa. Yine birkaç gün önce, terhis olan arkadaşlarına, "İnşallah köprü patlar da havaya uçar, paramparça olur ve gidemezsiniz" diye ilenmiş. İddianamenin ciddiyetine halel gelsin istemem, ama bu noktada müebbet hapsi istenen Er Ramazan Yüce'nin öncelikle akli yeterlilik ölçümünün yapılabileceği bir kuruma sevk edilmesi gerekmez mi? Savaşın ön saflarında arkadaşlarına 'Ben teröristim' diye böbürlenen bir adamın zekâsından kuşkulanmayacaksak, iddianameyi hazırlayanın hayal gücünden gocunmaz mıyız? Kaldı ki yanı başlarında savaşan, kendi canlarını kollaması icap eden bir askerin 'Ben teröristim, n'aber?' diye nispette bulunması karşısında o silah arkadaşlarından biri de parmağını kaldırıp, "Komtanııım!" diye bağırmamış mı? Yüce'yi hiç değilse çavuşuna şikâyet etmemiş mi? Sıcak savaş halinde bu ne göz yaşartıcı bir hoşgörü, bu ne derin bir farklı fikre hürmet? İddianamede Er Ramazan Yüce için 'ömür boyu hapis' istenirken Uzman Çavuş Halis Çağan için 'üç ayrı suçtan hapis' isteniyor. Diğer askerler içinse, 'Büyük zararlar doğuran emre itaatsizlikte ısrar' suçlamasından bir yıldan 10 yıla kadar hapis cezası uygun bulunmuş. Bir de, Ramazan Yüce, Fatih Atakul, Özhan Şabanoğlu ve Mehmet Şenkul'dan, çatışmada kaybolan HK-33 marka otomatik tüfeklere karşılık olarak 1208 YTL isteniyor. Kısaca, teslim alınan erlere açıkça 'neden ölmediniz?' deniyor. Madem ölmediniz, ömür boyu hapiste çürüyeceksiniz. Avukat Ercan Kanar da iddianameyi şöyle değerlendirmiş: "İddianamede ileri sürülen suçun, vasfından dolayı TCK'nın 302. maddesinin uygulanması istemi tamamen kurgusal, abartılı ve hayali bir senaryonun ürünü olarak değerlendirilebilir. Yardım deniyorsa bunda 302. maddeyi uygulama isteği ceza hukukunun temel ilkelerine aykırıdır. Yardım fiili hiçbir zaman 302. maddenin terif ettiği fille aynı değildir. Savcılık daha çok 'Neden çarpışarak ölmediler' anlayışıyla bir iddianame hazırlamış." Müebbet hapsi istenen Ramazan Yüce'nin avukatının son derece ciddi itirazları var doğal olarak. "Yüce vatan haini değildir. Askerlik hizmetini yaparken termal kamera, telsiz görevlisi olarak görevlendirilmiş. Bu göreve ancak başarılı ve güvenilir kişiler getirilmekte. Ayrıca kendi beyanına göre askerlik hizmetini yaparken birçok teşekkür ve takdirname almış. Eğer kendisi kaçırılmasaydı 10-15 gün erken terhis edilmesi söz konusu olabilirdi. Yüce'nin Roj TV'de yayımlanan konuşmaları kendi özgür iradesiyle olmamıştır. Bunu ifadesinde açıkça dile getirmiştir. Yüce'nin diğer askerleri PKK'lılara ateş etmemeleri için ikna ettiği iddiası da gerçekdışıdır." Ne tuhaf film Bu tuhaf filmin senaryosuyla yakından ilgilenen Taraf gazetesi, hızla olgunlaşmaya, doğru gazetecilik yolunda gayretlerini artırmaya devam ediyor. Bu üstünden atlayıp unutuvermemizde kimilerince binlerce yarar görülen konuya etraflıca bakan yegâne gazete Taraf'tı. Doğru soruları da Taraf yöneltti. Ramazan Yüce ifadesinde, "Ben PKK'nın Dağlıca'ya baskın yapacağını dinledim, katırlarla geldiklerini termal kamerayla gördüm, hepsini rapor ettim" diyor. Tuhaf, değil mi? Böyle bir rapor varsa, gizlenebilmesi mümkün olmasa gerek. Taraf'ın daha ayrıntılı sorusu hepimizin sorusu olmamalı mı? "Yüce'nin sözünü ettiği raporlar nerede? Yüce, birliğin telsiz dinleme ve kestirme görevlisi ve günlük rapor vermek onun görevi, bu yüzden 'Rapor vermedi' denemez. Eğer gerçekten vermediyse, bu temel görevini savsaklayan er, çatışma günü bile nasıl hâlâ en kritik mevzideki en önemli görevde tutulmaya devam edildi? Yalan söylediğinin anında belgeleneceğini bile bile 'Ben PKK'nın gelmekte olduğunu bildirdim' diyen telsizci er Ramazan Yüce'nin söylediklerini bu durumda gerçek kabul etmek doğal değil mi? öyleyse böyle hayati bir istihbaratı veren bir askerin PKK'lı olduğunu ileri süren savcı ne kadar inandırıcıdır?" Yüce'nin bir şarjör ateş ettiğini, sonra şiştiğini iddia ettiği silah da ortada yok. Silahını kullanmadığının kanıtı nedir? Sorulacak daha çok soru var elbet. Ama rehin olarak Roj TV'de kendisine dikte edilenleri dile getirmesinin bağışlanamaz bir suç gibi ilan edilmesi de en azından yakışıksız kaçmıyor mu? Bu rehineler ve iletişim teknolojisi çağında televizyonda gördüğümüz bütün tutsakların kendilerini tutanlar lehine konuşmalar yaptığına defalarca tanık olduk. Hiçbirinin ülkesine teslim edildiğinde bu konuda sorgulandığını, suçlu ilan edildiğini ise işitmedik. İşkence altında verilen ifadelerin geçerli kabul edildiği, işkencenin ısrarla inkâr edildiği bir yargı sisteminin sorgulanmazlığını mı kanıtlıyor bu durum? Herkese galiba şu asal soruyu sormakta yarar var. Kafanıza hiç silah dayandı mı? Kimsenin ölümle sınanmasını istemeyiz elbet. Ama kimi durumlarda herkesin ölümle yüz yüze geldiğinde göstereceği hayatta kalma gayretinin sınırlarını tartmasında yarar var. Ramazan, bir askeri hezimetin sorumlusu ilan edildi. O gencecik omuzlarına olağanüstü acılı bir çarmıh yüklendi. Hikâyesi biraz aceleye geldi. 'Ben teröristim' diye gezinen ama en hayati görev başında tutulan telsizci Ramazan Yüce, Kürt olmasının, Kürtçe bilmesinin kurbanı oldu. Ramazan'ın anası, oğluna ayrımcılık uygulandığını iddia ediyor. Sizin de aklınıza bu gelmemiş miydi yoksa? Kaynak:www.radikal.com.tr
di Mesaj tarihi: Aralık 26, 2009 Mesaj tarihi: Aralık 26, 2009 xlaidehlevar said: teslim olan asker değil mal gibi korkaktır ne işin var teslim olacaksan askerde git vurdur daha iyi Abi bu tipleri alsalar askere de bizi biraksalar ya ? Robot gibi adam iste mis gibi. Gider oldurur, olur, gerekirse vurdurur. Komutan istedi mi milisaniyede iner assa pantolon. Diger yandan imkan saglasinlar vatana millete hayirli projeler yapayim ben. Senelerdir yapamadiklari e-devlet'i yaptirsinlar bana mesela. Mis gibi.
Dennis Mesaj tarihi: Aralık 26, 2009 Mesaj tarihi: Aralık 26, 2009 neyse bir ceza da ben almayayım "özgürlükler" ülkesinde.
-007- Mesaj tarihi: Aralık 26, 2009 Mesaj tarihi: Aralık 26, 2009 'Niye Ölmedin Cezası" değil o. di said: xlaidehlevar said: teslim olan asker değil mal gibi korkaktır ne işin var teslim olacaksan askerde git vurdur daha iyi Abi bu tipleri alsalar askere de bizi biraksalar ya ? Robot gibi adam iste mis gibi. Gider oldurur, olur, gerekirse vurdurur. Komutan istedi mi milisaniyede iner assa pantolon. Diger yandan imkan saglasinlar vatana millete hayirli projeler yapayim ben. Senelerdir yapamadiklari e-devlet'i yaptirsinlar bana mesela. Mis gibi. herkes senin gibi olursa ülke kalmaz. İnsanları asker kafasında ve bilim admaı kafasında diye ayırmak mantıklı değil. İnsani temeller ve ortak anlayışlar herkese düşen temel görevler vazifeler sorumluluklar toplu yaşama kurallarının gereksinimleri erkek cinsiyetinde doğmanın getirdiği sorumluluk vs vs var. herkes o adam gibi olursa en azından bi ülke olur. Bu ülkenin temelleri böyle atıldı. Herkesin bu temellere sahip olması lazım.
Sam Mesaj tarihi: Aralık 26, 2009 Mesaj tarihi: Aralık 26, 2009 niye erkek cinsiyetinin sorumluluğu varmış, kadınlar da zorunlu asker olsun heh. ben her alanda eşitliği savunuyorum bu dahil. :P
Akhlaur Mesaj tarihi: Aralık 26, 2009 Mesaj tarihi: Aralık 26, 2009 Ölürsem annem arkamdan çok ağlar.Şimdi ölmeyeyim en iyisi.
Laurelin Mesaj tarihi: Aralık 26, 2009 Mesaj tarihi: Aralık 26, 2009 Sam said: niye erkek cinsiyetinin sorumluluğu varmış, kadınlar da zorunlu asker olsun heh. ben her alanda eşitliği savunuyorum bu dahil. :P sunun olmasi lazim zaten isaril gibi kadinlarida alsinlar askere bir cins hayatin basinda parcalaniyor digeri bu rituelden gecmiyor cidden ulke icin cok hayirli olur ehuehu esitlikse tam esitlik http://media.animevice.com/uploads/0/4/45293-valkyria_super.jpg tum kizlari askere cagiriyoruz
Sam Mesaj tarihi: Aralık 26, 2009 Mesaj tarihi: Aralık 26, 2009 başarılı bütün memleketler yaptı, kuzey kore, iran, gallia. bizim neyimiz eksik?
Laurelin Mesaj tarihi: Aralık 26, 2009 Mesaj tarihi: Aralık 26, 2009 http://images.adulu.com/f/Israel/Isael-woman-soldier-166.jpg http://images.adulu.com/f/Israel/Isael-woman-soldier-117.jpg http://images.adulu.com/f/Israel/Isael-woman-soldier-185.jpg hala israili destekliyorum o yuzden israilde erkekler bu kadar QQ lamiyor askere gitmek konusunda ikinci ve ucuncu resimdeki delikanlilarin yuzune bakin, gozlerinin ici guluyor resmen aksam patates soyup tuvalet temizliyicek olmasi umrunda bile degil adamin kizlari askere alsalar su forumda "askerlik amelelik ya, zamanimzidan caliyorlar yaaaa, patates sosyuyoruz yaaaaa" diye agliyan ve kacma hesabi yapan delikanlilarin %90 i gonullu kosar hatat pek cogu kasten uzatmaya bile kasar geriye bir moralfagler kalir gerci turk kizlari ile yahudiler arasinda cok fark var kabul ediyoruz bunu :(
midye dolma Mesaj tarihi: Aralık 26, 2009 Mesaj tarihi: Aralık 26, 2009 Yahudiler'e birkaç yüzyıl Avrupa'da dolaşmak iyi gelmiş, o doğu egzotikliğiyle Avrupa güzelliğinin mükemmel bir sentezi olmuşlar adeta. 10/10. Savaşta düşman olarak gelseler vurmam ki ben bunları.
Öne çıkan mesajlar