Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

Emin Çölaşan Sözcü gazetesinde yazıyor artık


Bone

Öne çıkan mesajlar

Duydunuz mu bunu, dün itibariyle Sözcü'de yazmaya başladı.
Daha önceleri eski yazıları yayınlanırdı şimdi direk kendisi yazmaya başladı.
İlk yazısını okudum, basit bir Merhaba yazısı olmuş, ama ilerleyen zamanlarda belgelerle ilginç konulara değinecektir.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

said:
EMİN ÇÖLAŞAN NEDEN ‘HALKIN YAZARI’ OLAMAZ?

Bazı sorular vardır ki, tekrar tekrar ve geliştirilerek cevaplanmaları gerekir. Emin Çölaşan düzenli gazete yazılarına yeniden başlarken ve yeni gazetesi Sözcü, onu ‘halkın yazarı’, ‘Türkiye’nin en korkusuz yazarı’ gibi sıfatlarla tanıtırken cevaplanması gereken sorulardan biri de bu.
Emin Çölaşan gibi yazarların özel bir durumu var. Medya okur-yazarlığı çok gelişkin olmayan bir okuyucu, sırf kahvehane ortalamasını tutturdukları için bu tarz yazarları kendine yakın algılayabilir. Onlar da tasarruflu kelime kullanımı ve basit yazı kurgularıyla bu algının hakkını verirler. Bu yazarlar ortalama insanın ağzına ‘söz’ verdikleri için önemlidirler. O söz, ağızdan ağıza bazen öyle şekillenir ki, ‘sıradan faşizm’i bile aşıp, ‘aleni faşizme’ dönüşebilir. Emin Çölaşan’ın yeniden düzenli yazıya dönmüş olması bu tavrı tanımlamak için bir fırsat. Şimdi örneklerle Çölaşan’ın neden halkın yazarı olamayacağına bir bakalım.

12 EYLÜL’DEKİ TAVRI YÜZÜNDEN
12 Eylül darbesinin hemen ardından Milliyet gazetesi, Milli Güvenlik Konseyi’nden özel izin alarak acar bir muhabirini cezaevlerinin durumuyla ilgili bir ‘dizi yazı’ için görevlendirir. Beklenen dizi yazı, bu muhabirin gözlemleriyle ortaya çıkar. Muhabire göre; cezaevlerinde kötü bir durum yoktur. İşkence iddiaları asılsızdır. Mahkumlar 12 Eylül cezaevlerinde mutlu bir yaşam sürmektedirler. Olumsuz iddialar, ülkemizi batı karşısında zor durumda bırakmak isteyenlerin uydurmasıdır. Bu dizi yazıyı oluşturan muhabirin adı Emin Çölaşan’dır. Bu halkın üzerinden buldozer gibi geçmiş, bugün de etkileri süren darbe yönetiminin “halkla ilişkiler” faaliyetini başarıyla gerçekleştirmiştir. Yani Çölaşan buradan halka temas etmiş olabilir, ama bu onu “halkın yazarı” yapmaz. Şimdi diyeceksiniz ki, belki de zorla yapmıştır. Peki eğer gazetesinin bugünlerde bahsettiği gibi korkusuz bir yazar olsaydı, böyle bir şeyi ona zorla yaptırabilirler miydi?

KAHRAMAN TANIMI YÜZÜNDEN
Emin Çölaşan, 11 Haziran 2006’da Sabah Ketene isimli bir kahramandan söz eder. Çölaşan’ın ‘kahramanı’ devlet adına kutsal görevler üstlenmiş; suikast, sabotaj, kundaklamalar yapmıştır. Adına ‘hukuk devleti’ dediğimiz bir yerde hukuku sağlama görevini bu şekilde üstlenmiştir. 28 kişiyi birden nasıl havaya uçurduğunu anlatan bu kişi Kuzey Irak’ta öldürülünce Çölaşan tarafından ‘kahraman’ ilan edilir. O dönem bu olay, hukukçular ve gazeteciler tarafından sıkça tartışıldı. Ama bugün hatırlama zamanıdır. Çünkü bir gazeteciyle bir suikastçı arasındaki mesafenin bu kadar kısaldığı çok örnek yoktur. Kahramanı böyle tanımlayan bir insanın, yeri gelince o kahramanların “halka” kurşun sıkabildiğini hesap edebilmesi gerekir.

DİNK İLE İLGİLİ YAZISI YÜZÜNDEN
Hrant Dink’in yanlış anlaşılıp, yanlış yorumlanan ve açık bir manipülasyonla hedef haline gelmesini sağlayan o cümlesini pek çoğumuz hatırlıyoruz. Peki o cümleyi yanlış anlayıp, yanlış aktaranlardan birinin Emin Çölaşan olduğunu hatırlıyor muyuz? Hatırlayanlarımız olsa bile, bıkmadan, usanmadan yine hatırlatmak gerekir. Çünkü, kardeşimiz Hrant katledilmeden aşağı yukarı bir sene önce 28 Şubat 2004 tarihinde Emin Çölaşan, Dink’in cümlelerini bağlamından kopararak alıntılamış ve Dink’e yönelen linç kampanyasının aktörlerinden biri olmuştur. Bu halka, onun güvercinlere dokunmayacağını düşünecek kadar güvenen Hrant Dink değil de, Emin Çölaşan mı ‘halkın yazarı’ şimdi? Olamaz.

BİLAKİS KENDİ İTİRAF ETTİ/İ
NEDENLERLE
22 Temmuz 2007 seçimlerinden önce AKP’nin oyunu %48’lerde gösteren araştırmacılara neredeyse “hain” damgasını vuranlardan biri Çölaşan’dır. Hatta sonuç doğru çıkınca bir özür yazısı bile yazar ve bakın, halka uzak olduğunu nasıl itiraf eder: “Demek ki biz uzayda, başka bir gezegende yaşıyormuşuz. Türkiye’nin ve toplumun hiçbir şeyini bilmiyormuşuz! Demek ki insanlar durumdan, gidişten memnunmuş. Seçim günü uzay gemisinden paraşütle, hiç bilmediğimiz bir ülkeye indik. Burasının Türkiye olduğunu öğrendik. Ülkenin gerçeklerini, nasıl böyle yanıldığımızı da yakında inşallah öğrenmeye başlayacağız!”
Özetle; Emin Çölaşan gibiler sadece iktidara muhalif olarak halktan yana oldukları algısı yaratmakta ustadırlar. Çünkü; bu iktidarların ardındaki sistemi –mesela 12 Eylül’ü- eleştirmektense, seçilmişlere vurmak kolaydır. Çünkü; kendilerini yaratan sistemden korkarlar ve bu yüzden ‘korkusuz yazar’ değildirler. ‘Halkın yazarı’ hiç değildirler.


Ümit Alan - http://birgun.net/writer_index.php?category_code=1248859912&news_code=1255521277&year=2009&month=10&day=14
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Desqpio said:

Şu yazıyı hede gazetesinin hödö adlı yazarı yazsa yine aynı şeyi söyleyecektin bence Bone.


yoo, niye söylüyüm, kaldı ki diğer gazeteler de böyle bir şey yazmazdı zaten, ki yazan görmedim.
cumhuriyet'te veya tercüman'da böyle bir önyargı var mı mesela...

"halkın yazarı" derken ulus'ta oturan, sürekli pazardan alışveriş eden, kahvenelerde dolaşıp müdavimlerle at yarışı oynayan birisi kastedilmiyor orda.
birgün gereksiz yere atar yapmış.
kaldı ki, imf başkanına "nike" ayakkabı atıp sonra bununla övünmesi pek de "halkın gazetesi" tanımlarına uyan bir durum değil.
Emin Çölaşan ile dalga geçmeden önce kendileriyle geçselermiş.
"ayakkabı atmak" ırak'ta önemli bir küfür maksatı taşıyabilir ama burda öyle bir adet yoktu. bu yüzden yaptıkları "kişiyi eleştirmek"ten ziyade populist bir yaklaşım olmuş.

ayrıca "solcu"ların en komik özelliği sürekli kendi aralarında kavga etmesidir.
70'lerde sağ-sol kavgası olmasaydı eminim "A sol" ve "B sol" diye bölünüp birbirleriyle kavga ediyor olurlardı.
"sağcı"lara bak mesela, gayet birlik halinde hareket ediyorlar.
Hüseyin Üzmez olayında bile adamı desteklediler sonuna kadar.

"komünist" ayaklarıyla sürekli taşkınlık yapan "solcu"lar hep tuhaf gelmiştir bana, yıkımı yıkım yaparak düzeltemezsin.
kendilerini bu şekilde halkın gazetesi yapmak istiyorlarsa tabii kendi bilecekleri iş.

Mighty_THoR said:

Ümit alan kim,ne yapmışda köşe yazarı olmuş


ha bir de bu mesele var tabii.
kendisini tanımıyorum, belki çok önemli birisidir de ben bilmiyorumdur diye es geçtim.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

sözcünün bir bakıma taraftan yada zamandan bir farkı yok kanımca. lakin ailem her gün ıskalamadan aldıklarından her gün okuyorum. sol yanlısı satılan en çok yayın bildiğim kadarıyla. emin çölaşanın güncel yazmaya başlaması iyi olmuş, tirajı artacaktır.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Kayıt Tarihi:
31/05/2009 20:31
ama trollemekten de çekinmiyor. zuzuzu acıklı.
Milamber said:

ben bu gazeteyi ilk kez reklamlar sayesinde gördüm, çok ilginç. en azından benim gibi bazıları emin çölaşan sayesinde haberdar oldu iyi güzel.

yıllardır olan bir gazete oysa ki. hiç mi gazete reyonunda bakmadınız?

gözcü vardı epey bir süre önce. ilk çıktığında Aykut Oray ile reklamlar yaptı uzun süre. "halkın sorunlarına değinen, halkın gazetesi" mottosuyla yola çıkmıştı. ki hakikaten de öyleydi. genel haberleri ekmeğin zamlanması, otobüs fiyatları, nerden simit alınır gibi şeylerdi. tamam öyle cumhuriyet gibi çok kültürel yazıları yoktu ama amacını gayet iyi yapıyordu. ayrıca sivri dili ile sürekli halkı, yoksulu kolluyordu.
yakın bir zaman önce gözcü gazetesini kapatıp sözcü diye açmak zorunda kaldılar.
sözcüde oldukça iyi yazarlar var şu an. tercüman da iyidir, onda da iyi yazarlar var. ama bu gazeteyi taraf gibi bir paçavrayla kıyaslamak cidden komik. şu kapağında çıplak kadın resimleri olan balkan mıdır nedir o gazete var ya, hah tarafın ondan hiç bir farkı yok açıkçası.

sözcü "solcu" bir gazete demek zor. milliyetçi bir anlayışı var. sağdan da besleniyor, soldan da besleniyor.
ha zaman okuyan, vakit okuyan, sabah okuyan kişilerin bu gazeteyi beğenmemesi anormal değil elbette :)
sözcü mü? oo, iktidarı eleştiriyorsa direk tü kaka zaten.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

×
×
  • Yeni Oluştur...