Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

"Silahlar çıktı, angaje gazetecilik gömüldü"


Horizon

Öne çıkan mesajlar

İnsanların acı çekmesi acı çekmesi tabiki kötü birşey. Ama ne yazıkki bizim yasalarımıza göre münferit bir olay. Daha önce alamıyanlar, kendi başlarına gelmediği sürece şimdi de ağlamıyor.

Bir de yazınını şu kısmı için söylenebilecek tek şey;






"Can Dündar" said:

Aynı yargının daha önce çete kurmaktan yargılananları “Hafızasını kaybetmiş” diye tahliye ettiğini, onların daha sonra kayıp hafızalarıyla siyaset sahnesinde boy gösterdiğini hatırlamıyor muyuz?
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

sir said:

hahah tamamdır, ben sana fetocu, gerici, bölücü olmayı da öğretirim yakında, çok zor değil zaten.

abd'den direktif alıp darbe yapanların suçu yok. biz abdyi eleştirelim, ordunun demokrasi dışı müdahalelerine sessiz kalalım e mi?

abdyi eleştirmek de en zor iş hakkaten üff, nası yapsak acaba?


Laf çarpıtma az ya, bıkkınlık veriyorsun akşam akşam.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

@sir: Abi feto amcanın söz verdiği ikramiyeyi banka hesabına çıkarmışlar mı? Benimki gelmemiş daha. Bu arada yarın geceki kına partisi için davetiyeni gönderdim, bilimum şeriatçı, bölücü, vatan haini, abd yalakası buluşuyoruz. Gecenin ilerleyen vakitlerinde kız arkadaşlarımıza, kız kardeşlerimize, ablalarımıza, yengelerimize zorla türban giydirerek çılgınlarca eğleneceğiz. Katılıma bağlı olarak bodrum katında kilitli tuttuğumuz modern insanları da çıkarıp taşlayabiliriz. Bir de en son "demokrasi ve insan hakları adına çabalayarak ülkelere nasıl şeriat getirilir?" üzerine bir panel için konuşmacı arıyorduk, o da olursa şahane bir gece olacak.
allahın nuru üzerinde olsun kadim dostum, nihai amacımıza çok yaklaştık.
sevgilerimle,
din kardeşin/bölücü yandaşın/yalaka dostun/tatlısu liberali-demokratı badin.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

balon said:

ne güzel bi platformumuz var.
elit beyaz türkler , dinsizler, müslümanlar , geyikler , maltozlar , amipler, parazitler, hüsn-ü mübarekler , babalar , dindarlar , ergenlik çağındaki bebeler , süper şeker insanlar .

Yanılıyorsun.
Elit beyaz türkler var, bir de onların vatanını mahvetmeye and içmiş, aşağılık düşmanlar var. Elit beyaz türklerden değilsen, her zaman aynı amaca hizmet ediyorsun demektir, sadece farklı bir şeye hizmet ettiğini düşünebilirsin, o da ne kadar salak olduğunu göstermekten başka bir fayda etmez.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

abi muhalif sesleri de bi bastırıyolar, tadından yenmiyo bee..az kaldı, yakında 4 hatun almak serbest olucakmış, zinaya da taşlama cezası yolda, tayyip söz verdi. biz iç düşmanlar, dış düşmanlarla elele ülkeyi bölüp yöneticez. orduyu da kaldırıcaz, herkes işgal edicek bizi misler gibi.


edit: viktor doğru sölüyosun da, bu ergenekon örgütü mensuplarının suç işlemediği veya darbe ortamını kışkırtmadığı anlamına gelmiyo ki? kenan evrenin de yargılanmasına karşı çıkacak kimse yoktur şu ülkede herhalde, onun yargılanmamış olması, bugünkülerin yargılanmaması gerektiği anlamına mı gelir?

neyse senin de söylemin "I want to believe"den biraz daha gerçekçi bi hale dönebildi, bu da bişeydir.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

iyi de abi zaten hiç yazmıodum bu konuda canıma tak etti ciddi ciddi yazdım, makaralık seviyesine siz getiriyorsunuz.
yani benim ağzımdan bi kere abdciyim diye bişi çıktı mı ağzımdan aksine karşı çıktım..

@Viktor sana tamamen katılıyorum. benim yazdığım şeyler tam nokta atışı olarak ergenekon değildi. ben darbecilikten medet ummaya karşı çıkıyorum.
zaten dünyada olan darbelerin, çete çökertmelerin, devrimlerin, isyanların hemen hemen hepsi abd destekli. şu an mesela iran'da bir örneği görülüyor.

aslında bunların hepsi fasa fiso. zaten varmaya çalıştığım nokta da hep bu benim.

şu anda abd'nin bir türkiye'de dahil bir çok ülkede oynadığı bir oyun bu. artık çok konuşuldu çok klişe oldu diye girmeyecektim bu konuya ama biraz da ben konuşiim bu konuda;
abd'nin yıllarca yaptığı şey bu. ülkede iki+ fikirin bağnazlarını birbirine düşürüp, kırdırıp kendi imparatorluklarına katma politikası.
önemli olan burda bu fanatikliğe ve bağnazlığa,adı ne olursa olsun ister atatürkçülük ister dincilik ister sağcılık solculuk, kendimizi kaptırmamak ve bu ideolojileri istismar edip insanları gütmek isteyenlere koyun olmadığımızı göstermek.
işin kötü yanı bu öyle fena bişi ki abd nin güdümünde yaptığın hareketi sanki kendi ve ülke çıkarların için bir zorunlulukmuş gibi yapman.
mesela bugün iran'da yaşanan olaylar;
bu isyanın abd destekli olduğu, devletin verdiği bazı mesajlardan bile belli artık. düşününce böyle baskıcı bir rejime karşı böyle bir ayaklanma mantıklı.ancak bu tam da abd'nin istediği şey.
ama orada da hata eski devrimcilerin.bu kadar fanatik olmasalardı böyle bir isyan çıkmayacaktı ve abd'den bağımsızlıkları tehlikeye girmeyecekti.

bu yüzden tarafınız ne olursa olsun.görüşünüz ne olursa olsun.önemli olan bu görüşe fanatikçe bağlı olmamak, insanların aksi düşüncelerine baskı ile karşılık vermemek gerekiyor.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Bence bu dava bir yere varamaz. Bir kere kendi adamlarını (Mehmet Ağar, Mehmet Ali Ağca vs...) yargılamıyorlar bile. Bunları yargılamadan hangi karanlık aydınlatılabilirki bu ülkede. Örnek Maraş katliamının baş aktörlerinden Muhsin Yazıcıoğlu devlet töreniyle gömüldü. Zaten Sivas'ı, Maraş'ı, süikastleri ergenekon yaptı herşeyi çözdük aydınlattık demek olayları çözmek değil sadece günah keçileri bularak üstünü örtmektir. Bir de Taraf da çıkan belgede AKP ve Gülen'i bitirme planı diyordu. AKP yi bilmemde TSK umarım feto illetini bitirir. Sonuna kadarda desteklerim.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

AKP’yi yıpratma planı!


Muhalif sesleri sustururuz diye düşündüler..
AKP’ye yönelik en küçük bir eleştiri yapana bile damgayı basmaya kalktılar..
Ergenekon’cu..
Ergenekon sevdalısı..
Tutmadı tabii..
Sonra darbeci demeye başladılar..
Darbe yanlısı..
O da tutmadı..
Ama bir şeyler yapıp Başbakan’ın hoşuna gitmeyen haberlerin, yazıların önünü kesmeleri lazımdı..
En iyi, en eski yöntem çamur atmaktı!
*
Gizli bir belge bulundu ya.. (Sahte mi gerçek mi o da hâlâ belli değil.) Hemen üstüne atladılar..
Yeni senaryonun mucidi Zaman Gazetesi..
Gizli belgede yazılan plan çoktan uygulamaya konulmuş meğer!.. Peki ne olmuş?
Kendilerinden olmayan medya talimatla haber yapıyormuş.. Kirli tezgâh haberleri..
Belge!
Zaman Gazetesi ipe sapa gelmez, ilgisiz haberleri alt alta sıralayarak işte tuzak haberler diye yayınladı..
İçlerinde Genelkurmay Başkanı Başbuğ’un PKK için söyledikleri bile vardı..
Olsun..
Yaymak istedikleri hava şuydu: AKP’ye alkış tutmayan haberler planın parçasıdır.. Askerin yönlendirmesidir.
*
Dün baktım, Zaman Gazetesi’nin yaftalama kampanyası Star Gazetesi’ne de sirayet etmiş..
Gazetenin Yayın Yönetmeni plan zaten uygulamada başlıklı bir yazı döşenmiş..
Eee, örnek vermesi lazım..
Diyor ki; “Ortada İsrail’in ‘İ’si bile yokken son mayın yasasında koparılan gürültüyü iyi inceleyin, göreceksiniz. Siyasi partiler, medya ve malum yorumcuların muhteşem bir uyum içinde iktidar mayınlı arazileri sanki İsrail’e verecekmiş gibi yürüttükleri kampanya(..)”
Yani mayınlı araziler için koparılan fırtına da kirli tezgâhın bir parçasıymış..
Allah Allah..
*
Bu tartışma nasıl alevlendi?.. İlk eleştiriler nereden geldi?
Başbakan, “farklı etnik kimlikte olanlar ülkemizden kovuldu, Bu aslında faşizan bir yaklaşımın neticesiydi” diye kime seslendi?
Çoğu yazar Başbakan tarihle yüzleşmemizi istiyor diye sevinirken danışmanı Yalçın Akdoğan; yok, onu kastetmedi demedi mi?
Akdoğan, Başbakan bu sözlerle belli kesimlerin sergilediği tutum ve davranışları niteledi diye yazmadı mı?
Kimdi onlar?
O araziler Yahudilere verilemez diye bas bas bağıranlar yandaşlar değil miydi?
İkinci Gazze mi sorusunu ortaya atanlar onlar değil miydi?
Kimdi onlar?
Hangi gazetelerde yazıyorlardı?
*
Başbakan kendi medyasını fırçalamadı mı?
En ağır yazılar Başbakan’ın medyasında yer almadı mı? Bu uğurda gece yarısı sansürü devreye girmedi mi?
Ben bu köşeden sizin medyanızda çıkan bazı yazılar için bu kadarı da fazla, insafsız ve ölçüsüz diye karşı çıkmadım mı?
*
Bütün bunlar olmadı mı?
Yaşanmadı mı? En büyük kampanyayı AKP’ye yakın medya yapmadı mı?
*
Şimdi diyorlar ki, İsrail gümbürtüsü Genelkurmay’da hazırlanan AKP’yi yıpratma planının parçasıydı..
Biz de yedik..
Meydan bu kadar boş mu?
*
Star’ın Yayın Yönetmeni’nin bu yaklaşımını bir an için doğru kabul edersek..
AKP’li medyanın içi ajanlarla dolu demektir!
Star’ın Yayın Yönetmeni iyi izlemiyor herhalde.. Aşağıda AKP’ye yakın medyada çıkan yorumlardan birkaç örnek vereyim de okusun!
Bilsin!
*****

AKP’Lİ MEDYADAKİ ‘AJANLAR’IN YAZILARI..

İsim vermek istemiyorum.. Herkes kendisini biliyor.. Mayınlı arazi tartışmaları yaşanırken aşağıdaki satırlar AKP’li medyada yayınlandı..
Hepsi Başbakan’a sesleniyordu (Askerlerin yaptığı plan dahilinde herhalde!..)
Okuyalım..
*
“Ha dersen ki ‘van minut’ bahsinde kendimize güvenelim sözüne inanıyorsun da sıra mayın temizlemeye gelince niçin inanmıyorsun?
Ben de derim ki; mevzu Nasrettin Hoca’nın kazan fıkrası değil; İsrail.”
*
“Bizzat sizin bu işi İsrail’e versek ne olacak? Şu dinden bu dinden diye yabancı sermayeye karşı çıkılır mı? Paranın dini-ırkı yoktur. Adam buraya gelecek, yatırım yapacak, Ahmet’i Mehmet’i istihdam edecek mealindeki PROVOKATİF konuşmanıza istinaden yazmışız.”
*
“Mayından temizlenen arazinin bölge halkına verilmesini isteyenleri ‘Yok öyle bedavacılık!’ diye azarlıyorsunuz, ama o topraklar zaten bölge halkınındı.
1950’li yıllarda ‘Burası askeri bölge olacak, mayınlanacak, sivillere kapatılacak’ diye istimlak edildi, bölge halkının elinden alındı.
İstimlak sebebinin ortadan kalkmasıyla beraber o toprakların eski sahiplerine iadesinin gündeme gelmesinden daha tabii ne olabilir?
Buna bedavacılık denmez, iade-i hak denir.
Ve isminde ADALET kelimesi bulunan bir partiye de bu yakışır.”
*
“Kendimize güvenelim..
Ne diyon sen baba; Aziz Nesin’in ‘Du bakalım n’olcek ?!’ hikâyesindeki gibi ‘geniş’ meşrepli mi olalım diyorsun?
Kendimize çatır çatır güvenelim mi yani?
‘Kendimize güvenelim..’
Benim bi işim çıktı Tanju; sen burada kendine güvenmeye devam et, birazdan dönerim.
(...)
Tanju, sen misin lan; oğlum ne hale gelmişsin ya?!
'Ay şekerim bir kez kendime güvenmekten bir şey olmaz dedim; böle oldum valla..’
‘Ama sen de kendine çok güvenmişsin be!’
*
Örnek çok, uzatmayayım..

Mehmet Tezkan, Vatan
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Kördüğüm var ama çözülecek!

Albayın imzası gerçek mi, taklit mi tartışması sonunda tam bir Temel fıkrasına dönüştü!
Hani bir balıkçı takası kan revan içinde geri dönmüş. Mürettebattan tek kurtulan Temel, o da ağır yaralı.
Jandarma “Ne oldu?” diye sormuş.
Temel “Define yüzünden kavga çıktı” cevabı vermiş.
- Nerede peki bu on cana mal olan define?
Temel cevaplamış: “Define filan yok.. Hani yani meselâ deduk!”
Ortada “İrtica Eylem Planı” diye bir fotokopi var. Fotokopi dediğiniz zaman şöyle bir tehlike, fesat erbabına da şöyle bir kolaylık doğuyor:
Bir metin yazar, altına da istediğiniz kişinin başka yerden elde edeceğiniz imzasını alır koyar, fotokopisini çekersiniz.
İsterseniz Başbakan imzasını, hatta isterseniz padişahın tuğrasını...
Medya günlerdir o metnin altındaki imzanın Kurmay Albay Dursun Çiçek’e ait olup olmadığını tartışıp duruyor.
Belgenin gerçeğini buldunuz mu ki altındaki imzanın sahibini kanıtlamaya uğraşıyorsunuz?
Hayır.. Ortada gerçek bir belge yok ama olmaması fark etmiyor.
“Mesela deduk”tan yola çıkarak herkes istediği hedefe yürüyor!
Tam sona gelirken...
Yalnızca Albay’a ait olduğu iddia edilen tek imza taşıyor olması, belgenin kurmaca bir “kâğıt” olması ihtimalini artırıyor.
Emekli Koramiral Kıyat 32. Gün’de, Emekli Orgeneral Başer “Her Açıdan”da anlattılar:
Bu belgeler kaleme alan görevlinin amirinden başlayıp en üst komutana ulaşıncaya kadar 4-5 denetimden geçip onay alıyor. Yani bu kâğıt, imza eksikleri yüzünden de belge niteliğinden uzak duruyor.
Fotokopi olmayan bir belge yoksa bir suç ve bir suçlu da yok demektir anlamı çıkıyor açıklamalardan değil mi?
Evet ama hayat sürprizlerle dolu.
Herkes imza gerçek mi sorusuna cevap ararken Albay Çiçek’in elinden çıkmış yeni ve bambaşka bir imza piyasaya çıktı.
Kurmay Albay Dursun Çiçek, askeri savcıya verdiği ifadenin altına yıllardır kullandığı imzayı atmamış, yeni bir imza atmıştı.
Büyük bir çoğunluk tam “Belgenin aslı yoksa iddianın da aslı yoktur” diyecekken mideler tekrar bulanmıştır.

Haksızlık etmeyelim

Albay Çiçek neden imzasını değiştirdi?
Bunu askeri savcılık da, yakında Dursun Çiçek’i sorguya çağıracak olan sivil savcı da ısrarla sormalıdır.
Yarı yolda imza değiştirmenin yararsızlığını bir kurmay subayın nasıl olup da akıl edemediğini anlamak zordur.
Buna rağmen sabırla ve yargıya güvenerek gerçeğe ulaşacağız.
Siyasi liderlerin teşhisi yerindedir: Bu şer sayesinde, toplum ve tüm kurumlar darbelere karşı birleşmişlerdir.
Ama Silâhlı Kuvvetler, o kurumların arasında bile değil, önündedir.
O yüzden askeri kötüleme amaçlı propagandalara cesaret vermemek lâzım.
“Suçlu asker, yargılayan asker; hiçbir şey çıkmaz bu işten” kışkırtmaları haksızlıktır.
Daha dün rüşvet karşılığı askerlikten muafiyet sağlayan çürük raporu vermekle suçlanan bir tabip yarbayı askeri mahkeme 42 yıl hapse mahkûm etti.
Suç ortağı olan 40 sanık da çeşitli hapis cezalarına çarptırıldı.
Askeri yargıya dil uzatanlar, hangi sivil mahkemeden kaç rüşvetçi bürokrat veya siyasetçinin böyle ibretli cezalar aldığını açıklasın!
Eski bir kuvvet komutanını bile rütbelerini geri alarak hapse atabilen adalet anlayışı, göreceksiniz, bu karmaşık irtica belgesi bilmecesini de çözecektir!

Güngör Mengi, Vatan
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

sir said:

bu süper adil askeri yargıyı nedense şemdinlide görememiştik. onu da bi hatırlatmakta fayda var.


Bu posta cidden kızdım.

Şemdinli dediğin olayı bir incele bakalım sir efendi.
Devletin savcısı kaç saat olay yerine gidememiş.
Gittikten sonra neden geri kaçmış.
Savcı asker polis yokken aracı kimler kontrol ediyormuş.
Aracın başındakilere kandilden önce yakın sonra yakmayın emrini kim vermiş.



Cahil olmak suç değil.Araştır öğren sonra bıdıbıdı yap.


Bu post için herkesten özür dilerim ama adam olayları bilerek çarpıtıyor.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

@sparkcaster bak halen aynı şeyi yapıosunuz ya! akpcilerle, laikçiler,atatürkçüler arasında ne fark var ya? burdaki -ci eki kraldan çok kralcı olmayı belirtio yannız. her zaman bu tek yönlü düşünmekten kaybedioruz ya.
darbeciler insanların bi ton özgürülüğünü kısıtlar, baskı yapar.
laikçiler bi ton özgürlüğü kısıtlar, baskı yapar.
atatürkçüler bi ton özgürlüğü kısıtlar, baskı yapar.
bana göre görüşleri idealleri umrumda bile değil.bugüne kadar gelen her taraf diğerine ölümüne baskı yaptı!

@sg-1 persepolisle burda sanki ahım şahım bir kanıtmış gibi davranma. yakın iran tarihini oku. persepolis de zaten abd'nin irandaki anti-abd (ne yazık ki o anti-abd hükümet de benim savunmadığım baskıcı ve fanatik bir hükümetti o yüzden de şimdi patlıyor.) hükümete karşı bir propaganda. halen daha sanki tek tehdit islammış gibi davranıyorsunuz ya.

abd'nin emperyalist politikasında kullandığı silahlar bunlar hep. yok komünizmmiş,kemalizmmiş,darbeymiş,islammış.

yeter fanatik olmayın ya, bizden olmayana baskı yapalım zorla bizden yapalımdan vaz geçin. bunu bütün herkes yapıo. dinciler,atatürkçüler şunlar bunlar yapmayın etmeyin ya.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

sivil yargının mahkum ettiği iki astsubay ve bir pkk itirafçısını askeri yargı tahliye etti şemdinlide. sonra da iddianameyi hazırlayan ferhat sarıkaya meslekten ihraç edildi. istediğin kadar komplo teorisi anlat sen bunun üzerine. burada yargıtayın da kitabevi bombalama olayını "terörle mücadele görevi" kapsamında görmesi de apayrı bir hukuk ziyafetidir.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Arkadaşım o gün şemdinlide tam anlamıyla bir ayaklanma vardı.

İçinde kroki bulunduğu iddia edilen aracın kontrolu saatlerce kimin elindeydi?

Savcı var mıydı başında?

elektrik direkleri devrilen, tekerlekler yakılan, barikatlar kurulan,bayraklar indirilen, çocukların polisi taşladığı bir yerden bahsediyorsun.

Savcı müsfettesi makamından dışarı burnunu çıkaramıyor.

Komplo teorisiymiş.

Geçeceksin bunları.

Birdaha söylüyorum.Bilmemek değil öğrenmemek ayıp.Aç oku.

savcıyı meslekten Genelkurmay mı attı?


Savcı müsfettesi makamından dışarı burnunu çıkaramıyor.
5 saat sonra gidip araçta bulduğu kanıtlarla tüm Tsk'yı suçluyor.

Geçeceksin bunları arkadaşım.

Sahi o savcı şimdi nerede?
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

O savcı nerede mi?

En son Amerikadaydı ailesyle.

Tabii savcı maaşı ve mesleğinin birikimiyle başarılı bir seçim yaşamak için.



Aynı Savcı Ferhat Sarıkaya, bir başka olayda da Van Yüzüncü Yıl Rektörü Prof. Dr. Yücel Aşkın'ın haksız yere 75 gün cezaevinde yatmasını sağlamıştı bu arada.

Rektör yardımcısı durumu içine sindiremeyip intihar etmişti hapisanede.



Falan filan işte.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

haberin başlığında angaje nasıl bi şekilde kullanılmaya çalışılmış anlayamadım..

said:
angaje Fr. engagé

sf. Bağlanmış.
Güncel Türkçe Sözlük angaje Fr.engagé

Bağlanmış: § �Dela Chaisne burada arabacıyı ertesi gün vakt-i zuhurda gelip kendilerini alması için (angaje) müteahhit ederek iade eyledi.� -Ahmet Midhat Efendi, Paris'te Bir Türk, 442. § �Kavalye, angaje ve devam!� -Ruşen Eşref Ünaydın, C. X, 111. § �Kendisi gibi hiçbir politikaya angaje olmayan, birbirine zıt fikirleri hayret verici bir pervasızlıkla ortaya atan ve birçok soydaşları gibi sermayenin zırhına bürünüp...
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

b1vRiP said:

@sg-1 persepolisle burda sanki ahım şahım bir kanıtmış gibi davranma. yakın iran tarihini oku. persepolis de zaten abd'nin irandaki anti-abd (ne yazık ki o anti-abd hükümet de benim savunmadığım baskıcı ve fanatik bir hükümetti o yüzden de şimdi patlıyor.) hükümete karşı bir propaganda. halen daha sanki tek tehdit islammış gibi davranıyorsunuz ya.

abd'nin emperyalist politikasında kullandığı silahlar bunlar hep. yok komünizmmiş,kemalizmmiş,darbeymiş,islammış.


islam tehdit değil, hepimiz ucundan kıyısından müslümanız. tehdit olan siyasal islam ve abd bunu BOP'la ılımlı haliyle Türkiye'ye kaktırmaya çalışıyor, ki ortadoğu geneline örnek olsun.

Türkiyeyle iran aynı değil, aynı çubuğun iki ayrı ucu, ne türkiye iran olur, ne de iran türkiye. Ama bop'a göre ortada bir yerde buluşturulmaları gerekiyor. orada batıcılar desteklenirken biz de islamcılar destekleniyor. ve her iki ülkede de liberaller bu işin enstrümanı olarak kullanılıyor. çünkü herşey özgürlük gibi reddedilemeyecek, reddedeni rahatlıkla kötüleyebilecek bir etiket adı altında yürütülüyor. İran'da kadınların başını açma özgürlüğü ile türkiyede kadınların başını kapama özgürlüğü (sanki bu konuda bir yasak var da) gibi.

Persepolis işte bu noktada bize güzel bir örnek, propaganda olsun veya olmasın. Özgürlüğün nasıl bir baskı aracına dönüştürülebileceğini, özgürlük faşizminin bir ülkeyi nereye sürükleyebileceğini gözler önüne sürüyor. "Kim destekledi veya köstekledi" sorusundan bağımsız olarak söylenebilir ki İran bunu şahı devirerek denedi ve onlarca yıl geriye gitti. Türkiye'deyse bu, şah rejimiyle asla kıyaslanamayacak atatürk cumhuriyeti üzerinde deneniyor ve sonuçta bop'un öngördüğü ılımlı islam devleti olarak Türkiye'de başımıza neler gelebileceğini Allah bilir.
ama ambalaj güzel, liberalizm ve herkes için demokrasi.
en büyük temsilcisi ise düğüne yetişmek için karayolu kapatıyor.
herkes için demokrasi...
yersen...
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

İran'da, Afganistan'da ağzı yanmış olan ABD sence hala islam'ı siyasi araç olarak kullanmak ister mi?

Ortadoğu'da İsrail hariç dikkate değer bütün ülkeler krallık ya da cumhuriyet adı altında krallık ve hemen hepsi zaten ABD'nin uydu devleti konumunda. Sence gerçekten ortadoğu'daki mevcut durumu değiştirmek istiyorlar mı?
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

×
×
  • Yeni Oluştur...