Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

Hıncal'ı Kim Kızdırdı?


sg-1

Öne çıkan mesajlar

Çıktım Dostlar!.. Çıktım meydanı boş bulanlar!..


Sevgili okurlarım..Seven, sevmeyen ama her gün okuyarak beni ben yapanlar.. Çıktım..
Atatürk Cumhuriyeti'nin insanları.. Gerçek Atatürkçüler, sapına kadar cumhuriyetçiler çıktım..
Dostlar, arkadaşlar, sevgililer çıktım..
Meydanı boş bulup arkamdan sallayanlar çıktım.
Azılı Atatürk Düşmanları.. Atatürk'e sövmek için fırsat kollayanlar.. Atatürk Filmi çekimi haberini diline dolayıp utanmadan, sıkılmadan "Bu yaşamdan film mi çıkar" diyecek kadar gözü dönenler.. En azılı Türk ve Atatürk Düşmanı, İngiliz Başbakanı Lloyd George'a hem de İngiliz parlamentosunda "Dünyada her 100 yılda bir deha yetişiyor ve o beklenen deha birden bire Türkiye'de beliriverdi hem de bize karşı. Tüm dünyaya karşı" dedirten Atatürk'ün muhteşem yaşamından, Çanakkale'den, Kurtuluş Savaşı'ndan, İslam âleminin ilk ve tek modern cumhuriyetini kuran adamın hayatından bir değil bin film çıkacağını bile bile bunu yazabilenler.. Atatürk filminin Türk'ün Türk'e reklamı olacağını söyleyip dünyada seyirci bulamayacağını iddia ederken, öyle bile olsa, böylesi Atatürk düşmanlarının suratına tokat olacağının farkında olmayanlar.. Atatürk filmi çekmeyi 31 çekmeye benzetecek kadar şaşkın ve küstahlar.. Çıktım..
Kemal Türkler'in katillerinden biri hakkında verilen karar tam 29 yıl sonra geçen hafta içinde bozuldu.. Türkiye'de yargının böyle işlediğini bildikleri için bir Ergenekon efsanesi yaratarak, Ordu ve Cumhuriyet'e saldırmak, kafalarındaki o sapık ikinci Cumhuriyet'le aralarında duran her kişi ve kurumu, yıllar sürecek bir yargılama boyu zan ve baskı altında tutmak, her muhalifi, her konuşanı izlemek, basmak ve göz altına almak eylemleriyle bir korku imparatorluğu yaratmak isteyenler çıktım..
Ergenekon'u sürdürmek için, önüne geleni, hatta kendi meslektaşlarını bile ihbar eden, muhbir köşeciler çıktım!..
Bu Ordu bu gücü ve saygınlığı ile böyle durdukça, Modern Atatürk Cumhuriyeti'nden sapmanın mümkün olmadığını bildikleri için orduyu hedef tahtasına koyanlar, tek mahkumiyeti olmayan, hem de altında Başbakan diye Recep Tayyip, Dışişleri Bakanı diye Abdullah Gül Beylerin ve tüm AKP hükümetinin öneri ve kararı ile Devlet Üstün Hizmet Madalyası alan bir kahraman Albay'a, bir PKK uşağının yalan yanlış laflarını baş tacı yaparak alçakça saldıranlar.. Bu saldırılar karşısında intihar yolunu seçen bir onurlu adama, bir terör gazisine ölümünden sonra bile söverek, asıl hedeflerinin Ordu olduğunu kanıtlayanlar, çıktım..
Çıktım Sevgili Dostlarım..
Çok ama çok ağır bir ameliyat geçirmiş olmama rağmen, tıptaki akıllara seza gelişmeler ve harika doktorlarım, olağandışı bir hastane sayesinde ki anlatacağım sizlere, bir hafta içinde çıktım..
Dostlar mutlu olun, çıktım.. Düşmanlar sıkı durun, çıktım..
Çıktım şükürler olsun!..




Breh!.. Breh!..

ÇETİN Altan, hem de Recep Tayyip Erdoğan'ın elinden 2008 Kültür Sanat Büyük Ödülü'nü aldı. Ödülü değerlendirmeyi Çetin Ağabey'in kendisine bırakıyorum. Benim dikkatimi Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın sözleri çekti.
"'Bugün mutlulukla ifade ediyorum ki; Türkiye artık ne Çetin Altan'ı 300 kez mahkeme kapılarına çağıran ve düşünceyi mahkûm eden bir Türkiye'dir, ne de Nâzım Hikmet'i 12 yıl boyunca hapishanelerde tutan Türkiye'dir. O alıngan, o vehimler üreten Türkiye, artık yerini öz güvene bırakmıştır."
Bunu diyen Recep Tayyip Bey, bu ülkenin gelmiş geçmiş en çok gazeteci mahkemeye veren, en çok mahkûm ettiren başbakanı..
Bunu diyen Recep Tayyip Bey, demokratik dünyanın "Muhalif gazeteleri okumayın" diyen ilk ve tek başbakanı..
Bunu diyen Recep Tayyip Bey, özel kadrolaştırdığı polisi ile iki günde bir gene o polisin nitelemesiyle Ergenekon denen baskınları düzenleyen, her muhalifini izleten, dinleten ve ülkeyi bir korku imparatorluğuna çeviren başbakan..
Öz güven ha..
Yarın saat beşte kapısı çalınsa dehşet içinde uyanmayacak var mı içinizde?..


Hıncal Uluç, Sabah
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

kendi açıklaması , sabah daha büyük kitlelere ulaştığı icin , ( her ne kadar yazarlarının ve genel yazı üslubuna katiyatla katılmasada ) sabah ta kalmayı tercih ediyor ayrıca belirttiği gibi sabah gazetesi doğan ın gazetelerinden daha demokratik kendisine yazma özgürlüğünü daha cok veren bir kurum.

p.s. eski bi yazısında vardı bu kimbilir hangisidir.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

ooh döşeyelim büyük harfle başlayan saygı değer kurum ve kişileri, iktidara ve "görünmez düşmanlara" da giydirdikçe giydirelim, yaşasın en Atatürkçü biz olduk yuppi =)

bu tarz adamları okudukça köşe yazarı olmak çok kolay gibi geliyo bana ya. misal;

--------------------------------------------------------------
bugün 4 şubat 2009. 28 şubatın 10. yıldönümüne 24 gün kalmış. Artık birşeyler yapmanın zamanı geldi, en azından bir Jack Bauer'e ihtiyacımız var.

Modern ve Atatürkçü Türkiye Cumhuriyetimiz, tarihinin en büyük tehdidiyle karşı karşıya.

Maksatlı yayınlar yaparak Ordu'yu yıpratmaya çalışan sorosçu ve AB yalakası bazı çevreler, emellerine ulaşmak üzere.

Ey ülkemin modern ve çağdaş insanları! Artık birşeyler yapmalıyız! Sokaklara dökülmenin, içimizdeki Atatürk sevgisini haykırmanın zamanı geldi! Devletimizi bu göbeğini kaşıyan adamlara mı bırakacağız? ABD'nin BOP projesi kapsamında Atatürkçü Türkiye Cumhuriyeti'nin yavaş yavaş bir Ilımlı İslam Cumhuriyetine dönüştürülmesini mi izleyeceğiz?

İç ve dış düşmanlar halt edecekler! Biz burada oldukça, Cumhuriyetimizi ilelebet payidar kalacaktır!

Döndüm ulan!

:doğanmedyasınagözkırpansmiley:

---------------------------------------------------------

ufak bi edit de yapayım, muhtemelen hıncalı kızdıran yine aynı gazeteden engin ardıç olmuş =)

Engin Ardıç 30.01.2009 said:
Çek mastor çek
Eskiden Türk sinemasında Atatürk'e Hazret-i Muhammed muamelesi yapılırdı: "Suretini göstermek" kesinlikle yasaktı, "Çanakkale Arslanları" gibi birtakım hamasi filmlerde pek pek bir dış ses duyulurdu, bu da genellikle Agâh Hün'ün tok sesi olurdu.
Bunun üzerine bir de otuzlu yılların kayıtlarından Atatürk'ün gerçek sesini dinlediği zaman vatandaşın dudaklarında beliren gülümseme önlenemezdi ama...
Bunları aştık, önüne gelen Atatürk oynamaya başladı sinemada ve televizyonda. Fakat bu sefer de "Atatürk'ü oynayacak oyuncunun içkisi, sigarası, kumarı, çapkınlığı, gece hayatı olmamalı" şeklinde fetva veren çeşitler çıktılar piyasaya!
Çaplarını belli ettiler, iyi oldu.
Bir de, elli yıldır temcit pilavı gibi kaldırılıp konulan şu ünlü "Atatürk filmi" tatavası var tabii...
Biz de elli kere yazdık: Atatürk filmi olmaz, çünkü Atatürk filmi "diye bir şey" olamaz. Olursa, bu kötü bir film olur.
Çeşitli filmlerde Atatürk değişik oranlarda "arka planda" gösterilebilir, bu çok yapıldı. Atatürk, hayatının "belli" bir dönemini anlatan bir filmde başrol de olabilir, bu da mümkün. (Ben yapsam, Samsun'a gitme kararını vermeden önce Şişli'de geçirdiği buhranlı geceleri anlatan bir film yaparım, 16 Mayıs sabahı kapıdan çıkarken de filmi bitiririm. Bu konu Türkiye'den başka hiçbir ülkede kimsenin umurunda olmayacağı için seyirci bulamaz, o da ayrı.)
Yani, filmde "dramatik çatışma" şart, karakterlerin filmin başından sonuna "dramatik evrimi" de şart, bunu en çemiş senaryo yazarı bile bilir.
Ama bazı uyanıklar, ısıtıp ısıtıp ortaya "genel" bir Atatürk filmi balonunu üfürüyorlar. Her Amerikan yazarının gönlünde, günün birinde bir "büyük Amerikan romanı" yazma hayali yattığı gibi ( "the great American novel" ), bunlar da bir yapacaklar pir yapacaklar, laf bitecek! Ondan sonra da bir daha hiçkimse Atatürk filmi yapmaya kalkamayacak.
Ham ervah hayalidir, sinemadan anlamayanların boş avuntusudur bu.
"Atatürkçülük ticareti yapmayı seven" emekli memur gazetesinde, emekli memurları mutlu edecek bir haber okudum: Gene bir Atatürk filmi projesi çıkmış ortaya. Kimbilir kaçıncı... Yüz milyon dolar da bütçesi olacakmış. Türkiye'de çekmek istiyorlarmış, ama hükümetin ve ordunun desteği şartmış. (Binlerce figüran, bedava.)
Bu film Türkiye'de çekilemez.
"Akredite" olmak zorundasınız, işe bakanlık karışacak, genelkurmay karışacak, MİT karışacak, polis karışacak... Senaryoyu isteyecekler, paraf atacaklar, seti denetleyecekler, değişiklik talepleri olacak, sansür etmeye kalkacaklar, falan filan... Bu arada elbette medya da kıyametleri koparacak...
Bu işi ancak Türkiye'yi hiç karıştırmadan, "dışarıda" yapabilirsiniz, Türk seyircisi filmi Türk sinemalarında gösterildiği zaman bir yabancı film gibi seyreder, beğenir ya da beğenmez. O kadar.
Hangi avanak yabancı yapımcının, hele şu kriz ortamında, "Türk'e Türk propagandası yapmak için" yüz milyon dolarını piç etmeye razı olacağını da merak ederim. Bu filmin dünyada toplam kaç kişiyi ilgilendireceğini de ayrıca merak ederim!
Çünkü ortaya çıksa çıksa hamasi bir "docudrama" çıkar ki, bunun da daniskası yapılmıştır çoktan...
Ama siz çekin oğlum çekin, çekmek serbest. Sivilce yaptığı söylenir ama bu kanıtlanmamıştır.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Giovanni said:
Atatürk filmi çekmeyi 31 çekmeye benzetecek kadar şaşkın ve küstahlar.

?


açıkçası Hıncal'ın bu sözü yanlış da değil gözümde çünkü bunu düşünen ve söyleyen tek kişi o değil

Çünkü Hıncal'ın karşı çıktığı, Can Dündar'ın hep "kendi Atatürk'ümün" anlatılmamasından dolayı böyle bir film yaptım, demesidir. Büyük liderler, hele yaşadığı çağı değiştirenler ve bir ülkenin kurtuluşu adına kendi varlığından bile vazgeçebilen liderler, "bana göre böyleydi" türü bahanelerle bayağılaştırılamazlar. Kafa yapısı olarak yorgun ve hasta, etrafından yanlızlaşmış, kimsenin güvenmediği bir diktatör vs bir Atatürk mü "bizim Atatürk'ümüz" ?

Bu tür bir "Atatürk" anlatmanın içten içe gelecekteki Atatürkçülüğe bugünden dinamit döşemekten ne farkı var?

---------------

Turgut Özakman da benzeri şeyleri söylüyor:

http://www.cumhuriyet.com.tr/?im=yhs&yer=yazar&aranan=Turgut%20%D6zakman&ilk=10 11 sayfa yazı var tamamını okuyun ama
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Masticore said:
Hıncal Uluç, Sabah


yazısı biraz garip geldi. Senin işin ne orda onca zamandir peki ?

adamı hiç sevmem ama...

adam yıllardır Sabah gazetesinde yazan birisi. Sabah denilince ilk akla gelen yazardır ve birçok kişi sabah gazetesini o adam yüzünden okur.

neden ayrılmadı? adam çok dimdik bir siyasal kişi değil. "Tayyip aldıysa ben giderim" demezdi zaten. Ama Sabah gazetesinin demirbaşı olarak da yerini korumak istemiştir.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

beğendiğim yazıları da oluyor; ama beğenmediklerim daha çok. bu adamını özellikle polemik yazılarında dikkatimi çeken; "sevgili dostum xxx, bunu nasıl dersin, bunu nasıl diyebilirsin vs etc. bla bla"

abi bu adamın ya gerçekten hiç dostu, arkadaşı falan yok ya da kendini böyle bir herkesi çok yakından tanırım, herkes benim kardeşimdir diye bir hava yaratma çabası var.

basti bacak çocukluğumdan beri eve giren gazetelerden birisidir sabah (evet, bizim ev süper birden fazla gazete girerdi hergün) bu adamın yazılarında yazdığı kadar dostu, arkadaşı olamaz arkadaş. varsa bile zaten hepsiyle kavga etti gene olamaz.

böyle bir yapmacılık, sunilik seziyorum bu adamda ben. açıkcası sevmiyorum, fikirlerinden şundan bundan dolayı değil.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Hincal uluc'un sabahta kalma nedeni, ba$ka gazeteye gidememesinden degil ki? orada rahat olmasindan, ki bana kalirsa oradan ayrilmasi ya da atilmasi (bu biraz sikar ama why not) yakindir.

adam oradan ayrilacak olsa uzerine atlarlar. Zaten dogan in da zamaninda acik cek sunmasi da bundan. sabahi sabah yapan ve satildiktan sonra dahi sadece hincal icin okuyan zilyon ki$i var. herkes bu gucun farkinda. ama hinca dediginiz adam parayi sallamayan biri. hesabini da kendi tutmaz, asistani tutar. para ihtiyaci oldugunda muhasebeden ceker falan.

yani bir ki$iyi sevmeyebilirsiniz de, adamin en ta$akli yazarlardan biri oldugunu kimse inkar edemez. Herif tayyibin gazetesinde ana avrat saydiriyor akp ye, hukumete, kendi gazetesindeki libo$lara..hic mi gormediniz yahu?
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

ahah enginar cevap vermiş

Geçmiş olsun sevgili megaloman
Bana attığın çamurlara, yaptığın haksızlıklara kızmak için kendimi çok zorladım, kızamadım... Hem seni gerçekten sevdiğimi anladım, hem de artık hiç önem vermediğimi...
Geçmiş olsun. İncir çekirdeğini doldurmayan yazılarına hoşgeldin. Yalnız gazeten değil, bütün basın ve spor dünyası, sinema, tiyatro, müzik, ayrıca Türkiye de yönetilmek için seni bekliyordu...
Hiçbir şey söylemeden tam sayfa dolduracak adam bulmak gerçekten de çok zordu, laf aramızda... Süleyman Demirel'e iş teklif edilecek değildi ya!
Aslında senin gibi büyük bir adamın hiç hastalanmaması gerekirdi. Bu sana yapılmış büyük bir haksızlıktı. Belki de Tanrı meydanı boş bulmuştu!
Bütün Türkiye haftalarca senin hastalığınla yattı kalktı... Öyle bil, öyle san... Çünkü sen çok büyük bir adamsın, vazgeçilmezsin, bulunmaz Hint kumaşısın.
Sen o kadar büyük bir adamsın ki, sana en küçük bir eleştiri yönelten herkes ya "şaşkın", ya "küstah", ya "bunalım geçirmekte", ya da "kin, nefret ve öfke kusuyor" ...
Eh, sen de onlardan bazılarının "isimlerini köşende anmamakla" onlara en büyük cezayı veriyorsun, mahvoluyorlar, bitiyorlar zavallılar!
Neyse bak, çıktın artık, okuduğunu kıçından anlayan bütün müşteriler seni özlemişlerdi...
"Anti-militarizm" ile "ordu düşmanlığı" arasındaki farkı anlamamakta direnenler, "Atatürk ticareti" yapanlara kızmakla "Atatürk düşmanlığı" arasındaki farkı anlamamakta direnenler, kahramanlarına kavuştular!
Çünkü sen öyle dediysen öyledir. Gerçek ile senin dediğin arasında çelişki varsa, senin dediğin geçerlidir.
"Cumhuriyete saldırmak için bir Ergenekon efsanesi yaratan" şaşkın (!) savcılar ve yargıçlar da korksunlar, yalnız gazeteciler değil... Atatürk çocuğu geldi. Hepsinin canına okuyacak.
Cumhuriyetçi olan ama demokrat olmayan, bununla da övünen büyük adam geri geldi... He is back in town!
İyi ki iyileştin, iyi ki döndün... Bu kez gerçekten "gitseydin", ikide bir giderim haa deyip de gidemeyen kimi bulacaktık da gülecektik kendi aramızda?
Kendini fikir adamı diye yutturan hangi magazinciyle eğlenecektik? Bize kim fıkra anlatacaktı?
Büyük geçmiş olsun, gerçekten. Tadı yok sensiz geçen ne baharın ne yazın...
Hoşgeldin. Avanta geziler, beleş yemekler, yeni çıkan şarkılar, piyasaya yeni düşen paçozlar, el süremediğin ama sürermiş gibi yaptığın bütün kadınlar da yolunu gözlediler... Sevinmişlerdir.
Ben de sevindim.
Çünkü hem seni gerçekten sevdiğimi anladım, hem de artık hiç kızamadığımı... Gülünçlük alanında sen mi önde gidiyorsun yoksa "sizin cenahtan" Yalçın Küçük mü, bilemedim.
Fakat şaşkın, küstah, bunalımlı, vatan haini bu kardeşin seni çok çok öpüyor. Tenezzül buyurup lütfen kabul edersen tabii.
Etmezsen de canın sağolsun, başkasını buluruz. Memlekette çeşit çok.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Şöyle bir durum var, hıncal enginar'ın sadece evvelki günkü yazısına geçirirken, enginar komple adamın tüm yazılarına geçirmiş, bütün nefretini kusmuş.
Yarın hıncal şöyle esaslı bi enginar yazısı döşeyebilir. Enginar o zaman ne yazar acaba?


Atatürk filminin de hiç de öyle Türk'ün Türk'e propagandası olacağını sanmıyorum, iyi bir kadro, hamasi olmayan objektif bir bakış açısı, güzel de bir reklamla tüm dünyada izletilebilecek tarihi, politik bir biyografi ortaya çıkabilir.
Kaldı ki ne biyografi filmleri izledik, hayatımızda adını duymadığımız kişilerin hayatını anlatan.
Şu an vizyondaki Valkyrie da gerçek olaylardan alınmış, biyografik bir kesit mesela. Atatürk'ün hayatı o filmin konusundan çok daha ilginç öykülerle bezeli. Frida'nın, Dieter Dengler'ın filmi yapılıyorsa ve izleniyorsa Atatük'ün filmi haydi haydi izlenir, hele ki sinemanın ötesine sarkan DVD diye bir konsept varken.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

filme lafım yok benim.

ama hıncal gerçekten boş bir yazar.

yani ben bir gazete yazarının yazısını okuyunca, ya yeni bir fikir edinmek isterim, ya bir konudaki bir analizi okumak isterim, ya da bilmediğim bilgi/belge açıklanmasını isterim.

enginar yeni bilgi belge vermez mesela, ama konuları hep türk/dünya tarihinde olmuş olaylara bağlar, ve en azından ordan birşey öğrenirsin.

ne bilim çölaşan belge kusardı hep sağa sola.

ama hıncal uluçta tık yok. yani adamın yazdıklarını ben de yazarım. sen de yazarsın herkes yazar, kimseye hiçbirşey katmıyor adam.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

×
×
  • Yeni Oluştur...