Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

amerika'nın 44. devlet başkanı: barack obama


uyurgezer

Öne çıkan mesajlar

obama mc cain den, ya da hillary'den kat kat iyi bi secim, o yuzden elimizdekiler arasinda en iyisi oldu diyebilirim.

ama obama bir zenci degil yani.. rengi siyah ama kafasi beyaz bir kere. milliyet'de bir yazi vardi bugun, c/p liyim..

Barack Obama, kampanyasında orta adı olan “Hussein”i kullanmış ve seçmenden “Barack Hussein Obama” olarak oy istemiş olsaydı, şimdi orta adı “Hussein” olan biri ABD Başkanı seçildi diye fazladan heyecanlanmam için bir neden olacaktı.
Barack Obama’nın, Kenyalı Müslüman babasıyla Amerikalı beyaz annesinin ona verdikleri üç isimden sadece ikisini kullanmak istemesine saygı duyuyorum ve onun adını “Barack Obama” olarak yazıyorum.
Barack Obama, kampanyasında seçmenden “siyah kimlikli bir politikacı” olarak oy istemiş olsaydı, ABD tarihinde ilk kez bir siyah başkan seçildi diye fazladan heyecanlanmam için bir neden olacaktı.
Oysa Obama “siyah kimlik” üzerinden politika yapmaktan uzak durdu. Hayat Obama’ya siyahi kimlik damarından siyasi çıkar sağlama fırsatları sunduğu halde o, “siyah politika”ya sapmadı. Örneğin, kitabı “The Audacity of Hope”da (Umudun cüreti) Katrina kasırgası sonrasında katıldığı bir TV programında, “yönetimin, felaket kurbanlarının çoğunlukla siyah olması nedeniyle yardımda yavaş davrandığı” savını nasıl reddettiğini anlatır.

Siyah görünümlü beyaz
Obama’ya, ırk, kültür ve politika üçgeninin kaleidoskopundan bakınca, bazen “kimliği siyah olmayan bir siyah” görüyorum; bazen de “siyah görünümlü bir beyaz”. Ya da “beyazlaşmış bir siyah”...
Obama’nın derisinin rengiyle güçlü bir kültürel bağı yok; köle torunu değil. Bu onu Amerika’nın gerçek siyahlarından ayırıyor.
En iyi Amerikan kurumlarında eğitim almıştır; ülkesinin seçkinleri arasındadır. Olumlu anlamda bir “devşirme”dir. Sistemin adamıdır. Hatta daha fazlasıdır. İçinde yetiştiği aileye bakarak onun bir dünya vatandaşı olduğunu pekâlâ söyleyebiliriz.
Kitabından aşağıya aldığım uzun cümle hem bu özelliğinin ifadesi, hem de siyahi kimliğe olan uzaklığının...
“Irkların kaynaşma potası Hawaii’de siyah bir adamın ve beyaz bir kadının oğlu olarak doğmuş, yarı Endonezyalı bir kız kardeşi, Çinli bir üvey kardeşi ve yeğeni olan, Margaret Thatcher’a da, (Amerikalı siyah stand-up komedyeni) Bernie Mac’e de benzeyen akrabalara sahip, ailesinin Noel buluşmaları görünüm itibarı ile BM Genel Kurulu toplantılarını andıran biri olarak, aidiyetimi ırk temelinde sınırlamak ya da kendimi ait olduğum sınıfla anlamlandırmak gibi bir seçeneğe hiç sahip olmadım.”

Martin Luther King’in hayali
Bu paragrafın hemen üzerinde, Martin Luther King’in 28 Ağustos 1963’te Washington’da yaptığı tarihi konuşmaya atıf var.
Obama, King’in “Dört küçük çocuğumun, bir gün kendi haklarında derilerinin rengine göre değil ama kişiliklerinin ne olduğuna göre hüküm verileceği bir ülkede yaşayacaklarını hayal ediyorum” dediğini hatırlatıyor.
King o konuşmada “hayalinin, Amerikan rüyasının derinliklerinde kökleştiğini” söylemişti.
Obama’ya oy veren beyaz, siyah, Hispanik ve Yahudi, 63.2 milyon seçmenin büyük çoğunluğunun, politikacıya derisinin rengi için değil de beyni ve karakteri için oy verdiğini düşününce King’in rüyasının gerçekleştiğini düşünebilirsiniz. Ama dönüp Obama’nın cezbeden niteliklerine bakınca, bu devirde kafalarını adamın derisinin rengine takmadılar diye kendilerine teşekkür etmenin, aslında Obama’ya oy verenlere hakaret etmek gibi bir şey olduğunu da düşünebilirsiniz.
Obama’dan iyisini mi bulacaklardı?

Siyah politikanın sonu
King’in o konuşmayı yaptığı 1963’te Obama 2 yaşındaydı. O yıllarda Amerika’da siyahların beşikten mezara ayrımcılığa tabi tutulduğunu hatırlarsak, siyah derili Obama’nın o konuşmadan 46 yıl sonra, 2009’un ocak ayında Beyaz Saray’a yerleşecek olması bir “devrim”se, bu ancak sembolik karakterde bir devrimdir.
Esasında bu devrim değil tam tersine sistemin kendi evrimi içinde elde ettiği bir zaferdir. Obama’yı yetiştiren sistem, “siyah politika”ya son vermiştir.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

aquila said:
Cuce said:
Zencilerin beyazlarla uzlaşmaması gerekliliğini, düşman olmaları zorunluğunu anlamıyorum anlıyamıyorum.


yuzyillar suren, kolelik, iskence, kan dokumu, tecavuz gibi seyler olabilir mi acaba sebebi?


ya elbet zenciler beyazlar tarafından sömürülmüş özgürlükleri ellerinden alınmıl, hatta öldürülmüş ama intikammı almaları lazım ?
bilmiyorum intikam alamya kalksalar zararlı cıkıcak kesim yine zenciler.

ayrıca neden dedelerinin suclarının cezasını ceksin beyazlar?
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Abi adam zenci iste. Bir zenci var, bir de Nigger var. Niggerdan zaten siyasetci olmaz. beyaz siyaset falan ne gercekten? :D

bizde de bir Kurt var mesela bir de pkk yanlisi kurt var. Ayni olay iste. Simdi kendini gelistirmis egitmis, Turkiye Cumhuriyeti'ne saygili olan bir Kurt siyasetci ciksa, Turklesmis bu Turk siyaseti yapiyo donmus digerlerinden mi diceksiniz?
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Milamber said:
bu adamın dünyaya barış getireceğine amerikanın değişeceğine inanlar varsa çok büyük yanılgı içersindeler. bildiğiniz popüler kültürün başkanı oldu obama. büyük medya patronları adamı öyle bir pompaladıki ve aynı zamanda cumhuriyetçiler o kadar çok saçmaladılar ki bu adam seçildi. deneyimsiz ortalarda gözükmeyen birisi ülkeyi yine eskisi gibi lobiler yönetmeye devam edecek. ben bir suikaste uğramasından korkuyorum zira bu adamı öldürüp bakın böyle birine bile kıydılar hadi tüm asyalıları yok edelim diyebilirler.

"ülkeyi lobiler yöneticek" "amerika'da hiçbirşey değişmiyecek" iddiaları biraz havada kalıyor.

biraz araştırdığında, ABD'de genel olarak cumhuriyetçi partilerin başa gelmesine karşın, cumhuriyetçi partiden olanların ekonomiyi güçsüzleştirdiğini, demokrat partiden gelenlerin ekonomiyi kalkındırdığını görebilirsin. Misal Bill Clinton ABD ekonomisini en yüksek noktalara taşımışken, Bush ise tam tersine en kötü noktalara kadar getirmiştir.
Ayrıca Bill ile Bush arasındaki bir diğer fark ise, Bill'in çok sakin ve barış yanlışı olmasına karşın, Bush'un sürekli ona buna saldıran kabadayı tavrı olmasıdır. Ülkeyi lobiler yönetse, Başkan'ların hiç bir etkisi olmasa (sembolik krallık mı ki bu...) Bush ile Clinton arasında bu kadar fark olmazdı.
Obama'nın da Bill Clinton kafasından olduğu söyleniyor. Eğer öyleyse umarım Bill Clinton gibi güzel günler geçirir ABD de, "dur bi ortadoğu'yu karıştırıp geleyim" demezler.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Önceki mesajlarda malcomx ile ilgili bir yazı vardı Ahmet Hakan'ındı galiba.

Kesinlikle ırkçı düşünceleri oldukça yoğun bir yazı olmuş.

Yani mantıksal olarak bile saçma.50 milyon beyaz insanın ve daha önce seçimleri takmayan getto zencilerinin aklı yokda,o yazıyı yazan köşeyazarınınmı var ? Ki o halk Amerikan o adam Türk.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

O cümleye ee? diye cevap vererek "eeee ne olmuş" gibisinden dediğini varsaymıyorum devamını istediğini varsayıyorum.

Bir ülkenin iç işlerine dış kuvvetlerin karışması neden zararlıdır ?
Bir ülkenin geleneklerini en iyi hangi ülkenin halkı anlayabilir ?
Başka bir ülkedeki yazar nasıl olurda kesin ve ırkçı bir dille amerika'daki seçimlerde bir zencinin başkan seçilmesine kulp takabilir ?

Yanıt ver belki devamı gelir :)
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Hahahahaha

bugün televizyonda bir haber gördüm. NY times ın haberine göre RTE Obama ya nasihatta bulunmuş. Dikleşmeden dik dur demiş.

Çok merak ediyorum nasıl çevirdiler bunu.

En uyuz olduğum şeydir bir insanın üzerine vazife olmayan şeylere karışması. Ulan sen kimsin amerika nın seçilmiş başkanına akıl veriyorsun. yada aynı şey bize yapıldığında onlar kim oluyorda bizim yöneticilerimize nasihat veriyorlar akıl veriyorlar.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Öyle ya da böyle sevmesem de, tecrübesi var adamın. nasihat vermek küçük görmek değildir. Ha, tayyip artistliğine yapmıştır ama yani bunlar ileride "nasihatlerim sayesinde bugünlere geldin obama, ermeni soykırımı yoktur sen de söyle BİR DAHA SÖYLE HAYDİ SÖYLE" demek için alt yapı çalışmaları olabilir.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

şimdi biri amerika nın yeni seçilmiş başkanı. diğer türkiye nin başbakanı. aralarında kocaman bir KITA ve okyanus bulunuyor. Her nekadar uzaktan yönetilen ırak ile komşu olsakta.

Öncelikle kendisinin nekadar tecrübeli olup olmadığı mevzusu değil benim anlatmak istediğim. Nasihat vermek ona düşmez. sanane ABD nın başkanından. Fikrini arayıp sorsa tamam derim.

"Dikleşmeden dik dur"

sanki okulundan yeni mezun olmuş, işteki ilk gününe hazırlanan bir adama babasının verdiği nasihat gibi.

Bunu avrupalılarda bize çok yapıyor. Kendilerini ilgilendirmeyen mevzulara karışıp akıl veriyorlar. Bu işin bir adabı var. Kendisine bizzat 1. şahıstan sorulmayan bir soru hakkında fikir beyan etmek yakışık almaz.

Burda RTE nin amacı yerel seçimler yaklaşırken kitlesine mesaj vermek. Bak gördün mü ne güzel nasihat veriyorum ben büyük abilerle aynı masada takılıyorum.

Ayrıca Amerika ile İran arasında arabulucu olabileceklerini söylemiş. ya afedersinizde bizde bir deyim vardır. 2 kişi konuşurken 3. ye ... yemek düşer diye. Gene kendilerinden istenmeyen birşey için ortaya atılıp maymun olmanın ne alemi var.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

×
×
  • Yeni Oluştur...