Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

G.Kurmay biliyormuydu yoksa!!???


massosoit

Öne çıkan mesajlar

Paramecium'un sınır karakolunun yerinin değiştirilmesiyle ilgili birşey söylediğini zannetmiyorum ?

Zaten bu saatten sonra karakolun yerinin değişmesi adamların kendilerini bir b.k zannetmesine yol açacak. Heyt be karakol kaldırttık, kaçtılar gittiler diyecekler.

Karakolun yeri felaket evet. Adamlar kışı bekleseydi, 2 tane kar topu yuvarlasalar zaten çığ altında kalır o köy. Ama esas sorun karakolun karakoldan çok ahıra benzemesi. Paramecium'un yazdıkları şeylerle adam gibi karakol yapılabilir işte ya da güçlendirme çalışması vs.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

matama buyur bu yazıyı oku, benim burda aylardır anlatamadığımı, bundan sonra da anlatamayacağım bi netlikle, tek yazıda anlatmış =)

Gözlerini kaçıranlara.. said:

Orta Asya’nın Türkik kavimleri 11. yüzyılda yaklaşık 400 bin kişi ile Anadolu’ya geldiklerinde, bu topraklarda 5-6 milyon insan yaşamaktaydı. Anadolu bu göçmenlere daha önce de başkalarına davrandığı gibi davrandı... Onlara bağrını açtı, içine aldı ve kültürel olarak asimile etti. Bu yeni göçmenlerle o toprağı sahiplenenler arasında siyasi çatışmalar yaşansa da, kültürel benzeşme belirleyici oldu. O kadar ki, karşılıklı din değiştirmeler sonucunda, kimin yönettiğinden bağımsız olarak çok kültürlü, kozmopolit bir medeniyetin arandığı bir döneme girildi ve Osmanlı İmparatorluğu bu harmanlanmayı taşıyabilen bir siyasi şemsiye olarak ortaya çıktı.

O dönemde Anadolu’ya gelen göçmenleri inanç açısından yalnız bırakmayan bir kavim daha vardı. Güneydoğu’da yoğunlaşmış olan Kürtler İslamiyet’in Şafi mezhebinin takipçileriydi ve sayı olarak da gelen göçmenlerden fazlaydılar. Onlar da söz konusu göçmenleri reddeden bir tavır göstermediler... Osmanlı Beyliği başka birçok göçmen Türkik beylikle savaştı; ama 19. yüzyılın başlarına gelinceye dek Kürtleri bir kimlik olarak karşısına almadı. Aynı şekilde Kürt beylikleri ve aşiretleri de yüzyıllar boyunca anlaşmayı ve paylaşmayı esas aldılar. Buna karşılık da yine yüzyıllar boyunca kendi cemaatsel özgürlüklerine sahip çıktılar, dillerini konuştular, şarkılarını söylediler, binlerce yıldır oturmakta oldukları bu topraklara kendi seslerini, duygularını, hayallerini nakşettiler...

İttihat ve Terakki’nin etnik temelli milliyetçiliğinden türetilmiş ‘milliliği’ sahiplenen Türkiye Cumhuriyeti, akıl almaz bir aymazlıkla bu tarihi yok saydı... Kendilerini göçmen olarak buralara gelmiş olan kavimlerin ardılı sayanlar, Anadolu’nun kadim topluluklarını ortadan kaldırmayı, buralardan sürmeyi içlerine sindirebildiler. Bulgarlar, Rumlar, Süryaniler ve Ermeniler olabildiğince buharlaştırıldı. Kürtlerin ise Müslüman oldukları için asimile olacakları, yani Türkleşecekleri varsayıldı...

Böylece roller değişti... Sanki Türkler Anadolu’nun kadim ve doğal sahibi olan kimliğin sahipleriymiş, Kürtler ise hasbelkader bu topraklara düşmüş göçmenlermiş gibi davranıldı. Sanki Türkiye bu insanları barındırmakla bir lütufta bulunuyor, karşılığında da onların kimliklerini terk etmelerini bekliyordu... Bu beklentinin ne denli gerçekdışı olduğunu anlamak için ise Cumhuriyet’in ilanından sonra bir yıl yetti... Kuruluşta verilen sözlerin tutulmadığını, kandırılmış olduklarını düşünenlerin milliyetçi hassasiyetiyle; Cumhuriyet’le birlikte başlayan baskılara karşı gelişen tepkinin birleşimi isyanlara neden oldu.

Devlet ise, Anadolu’nun bu kadim cemaatinin haklı taleplerini görmezlikten gelmekle kalmayıp, onları kimliklerinden arındırmayı denedi. Baskı ve zulmün normalleştiği, Kürtlerin yaşadığı bölgenin kasıtlı olarak ‘geri’ bırakıldığı bir dizi on yıl yaşadık... Bunlar olurken, kendilerine ‘Türk’ kimliğini yakıştıran toplumsal kesimler sadece seyrettiler, duyarsızlığı bir tür vatandaşlık haline getirdiler. Diyarbakır Askerî Cezaevi’nde olup bitenler bu arka plan önünde yaşandı... Bir on yıl sonra gelen köy, orman, mera yakmalar; insanları insanlık dışı bir sistematik kültüre maruz bırakmalar ise, ırkçılığın biz fark etmeden nasıl bizi yoğurmuş olduğunu gösteriyordu... Sanki bütün Kürtler tanım gereği potansiyel suçluydu, ikinci sınıftı, aşağılanmayı hak eden yaratıklardı... Sanki istenmeden içimize girmiş göçmenlerdi...

Bugün PKK’nın bir sonuç olduğu söyleniyor... Ama askerin kimlik üzerinden kurmaya çalıştığı, bunca zaman PKK’yı beslemiş ve Kürtler nezdinde meşru kılmış olan, tahakkümcü denetimin sürmesine karşı çıkılamıyor... Öte yandan askere de çok yüklenilmemesi gerektiğini, sorumluluğun sivillerde olduğunu söyleyenler var.

Sorumluluk gerçekten de sivillerde... Ancak bu ‘sorumlu siviller’ sadece siyasetçilerden oluşmuyor. Asıl sorumlular, sivil siyasetçileri engelleyen askerlere karşı çıkmayan, hatta onları destekleyip pohpohlayan ‘siviller’... Asıl sorumlular, kendilerine kucak açmış olan bu topraklardaki kadim toplulukları gözlerini kırpmadan biçenler ve onlar biçildiklerinde de gözlerini kaçıranlar.

Barış ve çözüm çağrılarına ‘önce PKK bitsin’ diye cevap verenler, bunu diye diye insanlığı bitirdiler. Çünkü insanlığı PKK değil, o barış çağrılarını yapanlar temsil ediyor. Ama devlet bir türlü barış isteyemiyor... Uzunca bir zamandan beri... Devletin barış istemediği bir ülkede birtakım teröristlerin ortaya çıkması çok mu şaşırtıcı?

Türkiye artık resmî görünümlü ‘palavra’ duymaktan bıktı... Kürtlerin kültürel haklarının hemen ve önkoşulsuz olarak tanınması ve bu kimliği taşıyan insanlardan geçmiş devlet politikası için özür dilenmesi gerekiyor. Çünkü Kürtler muhacir değil... Göçmen de değil... Onlar bu toprakların geriye kalmış sahiplerinden biri...

Etyen Mahçupyan 10.10.2008 Taraf
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Basbug'un aciklamasi

"AÇIN, OKUYUN ÖĞRENİN!"

Başbuğ'un açıklamalarında öne çıkan başlıklar:

Aktütün Karakolu'nun emniyetini sağlayan Bayraktepe'de yaşanan gelişmeler hakkında konuşmak istiyorum.

Şunu herkes anlamalı. Bu olay bölücü terör örgütü açısından adeta bir intihar saldırısıdır. Bunu açın okuyun öğrenin. Bayraktepe'de çarpışan askerlerimizi açısından ise bu bir kahramanlek destanıdır.

Olayın hemen akabinde, her zaman olduğu gibi, olayın bütün boyutlarının incelenmesi görevi KKK tarafından ikinci ordu komutanına verilmiştir. TSK'nın kendine güveni tamdır. Dolayısıyla kendine güveni tam olan bütün kurumlar gibi, bu incelemenin sonuçlarına ulaşılmasından sonra kamuoyuna bilgi verilecektir. Ayrıca bu konulara ilişkin bilgileri sızdıranlar ve bu bilgileri kullananlar hakkında adli işlemler başlatılmıştır.

Şimdi bu noktaya, şu hususa dikkatinizi çekiyorum. Bütün bunlara rağmen, bölücü terör örgütünün yaptığı eylemleri, altını çiziyorum, başarılı gibi gösterenler, tekrar ifade ediyorum, başarılı gibi gösterenler, akan ve akacak olan her damla kanın sorumluluğuna ortak olurlar.

TSK her zamankinden daha güçlü ve kararlıdır. Son zamanlardaki sistemli saldırı, TSK'nın gücünü, azmini ve kararlılığını azaltmaz.

Doğru bilgiye dayanmayan, sınırlarını aşan bu tip saldırılar karşısında her ordununu vereceği cevap bellidir. Bu husus bütün ordular için de geçerlidir. Bu açıdan son sözüm şudur, herkesi dikkatli olmaya ve doğru yerde bulunmaya davet ediyorum.

TARAF BU AÇIKLAMAYA NE DEDİ?

Başbuğ'un suçlamalarına Taraf Gazetesi adına cevap veren Yasemin Çongar, Başbuğ'un eleştirilen konular hakkında hiç bir açıklama yapmamasını, sert ve basını suçlayan bir üslup kullanmasını yadırgadığını belirtti.

Ayrıca ellerine gelen her türlü 'doğru' bilgiyi yayınlamaktan çekinmeyeceklerini NTV canlı yayınında açıkladı.

Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ, Türk Silahlı Kuvvetleri bugün her zamankinden daha güçlü, daha kararlı ve daha azimli olduğunu vurgulayarak, ''Son günlerde yoğunlaşan sistemli saldırılar, emin olunuz ki, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin gücünü, kararlılığını, azmini arttırmaktan başka hiçbir işe yarayamaz'' dedi.

Orgeneral İlker Başbuğ, Balıkesir Astsubay Meslek Yüksekokulu'nda gerçekleştirilen sancak tevdi töreninin ardından yaptığı basın açıklamasında, bugün Balıkesir Astsubay Meslek Yüksekokulu'nda gerçekleştirilen sancak tevdi töreninin ardından yaptığı basın açıklamasında, bugün burada, astsubay meslek yüksek okulunda bulunmaktan ve astsubay meslek yüksekokulu öğrenci alayına sancak tevdi etmekten gerçekten büyük bir mutluluk duyduğunu söyledi. Orgeneral Başbuğ, şunları kaydetti:

''Bugün, sabahleyin bu sancak törenini hep beraber izledik. Gerçekten bu izlemiş olduğumuz tören ve törende öğrenci alayının bütün personelinden görmüş olduğum, almış olduğum duygulardan çok mutlu oldum ve gurur duydum. Umarım ki, bu güzel tören, basınımızda, medyada da yeterli seviyede yer alır.

Daha önce de ifade ettiğim gibi bizim için, subay ve astsubaylar, ordumuzun iki temel direğidir. Dolayısıyla bugün burada bulunmaktan ve bu törene katılmaktan gerçekten, onların komutanı olarak büyük bir gurur ve mutluluk duyuyorum.''

Türk Silahlı Kuvvetlerinin bugün her zamankinden daha güçlü, daha kararlı ve daha azimli olduğunu vurgulayan Orgeneral Başbuğ, şunları söyledi:

''Son günlerde yoğunlaşan sistemli saldırılar, emin olunuz ki, Türk Silahlı Kuvvetlerinin gücünü, kararlılığını, azmini arttırmaktan başka hiçbir işe yarayamaz. Bir ordunun bu tip saldırılar karşısında, ki bu saldırılar doğru bilgiye dayanmayan, sınırlarını aşan eleştirilerdir. Bu tip saldırılar karşısında her ordunun vereceği cevap ve tepki bellidir ve bu husus bütün ordular için de geçerlidir. Bu açıdan, son sözüm şudur, dolayısıyla herkesi dikkatli olmaya ve doğru yerde bulunmaya davet ediyorum. Benim size bugün söyleyeceğim bunlardır, hepinize teşekkür ediyorum.''

Orgeneral Başbuğ, basın açıklamasından önce Balıkesir Astsubay Meslek Yüksekokulu Öğrenci Alayı 2. Taburu ile öğle yemeği yedi.




Eee ? Ne dedi yani simdi ? Bu kadar buyuk bir ithama bu cevabi mi verdi ?
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

sir said:
gerilla savaşını kocaman orduyla bitirmeye çalışmak, vinçle çivi çakmaya benzer, gibi bişey demişti mümtazer türköne geçen gün.

koskoca ordunun, örgütün en faal olduğu bölgede, adeta "bangır bangır" geliyorum dediği yerlerde bugüne kadar bu denli çok kayıp vermeş olması da artık anlık hataya girmez; ya büyük bir stratejik yanılgı ya da kasıta girer. ve bunu sorgulamak da herkesin görevidir. ve üzgünüm, "maliyet" tatmin edici bi açıklama değil, hele ki tsk bu ülkede hem ab'den hem de abd'den en yüksek miktarda hibe alan kurumken.

burada esas ele alınması gereken kim suçlu, kim istifa etsin değil, sistemde, yöntemde neler yanlış yapıldı, bu noktaya nasıl gelindi ve en en önemlisi de bundan sonra ne yapılmalı konusudur.

dün alınan kararlara bakalım; özel harekat timlerinin geri dönmesi, ve terörle mücadelenin güvenlik müsteşarlığına bağlanması bence epey mantıklı. böylece terörün engellenmesi sivil insiyatife bağlanırken, dış tehdit ve sınır güvenliği orduya devredilmekte, iş bölümü yapılmakta. keşke bunca şehit vermeden önce düşünülseydi tabi bu önlemler..

tabi işin bu boyuta gelmesinde kürt sorununu terör sorunundan ibaret gören herkesin payı olduğunu daha önceki konularda da tartışmıştık zaten.

çok doğru, sadece askerle bitirilebilecek birşey değil bu terör sorunu.

bunu büyükanıt da zamanında söylemişti.

Ama nedense AKP'den bazı adamlar, Büyükanıt'ın bu söylediklerini umursamak yerine, sadece "BBG" lafına takılarak "bak sen kampları BBG evi gibi izliyoruz demiştin, noldu, noldu haa? zokayı yuttun, oh olsun" felan diye laf etti.

İşin boyutunu bilmeden yorum yapılınca, hatta bilmeye rağmen böyle yorumlar yapılınca, elbette insanlar "asker sadece parasızız dedi, başka bişi demedi" diye görecektir.

Örnek vereyim,
- Teröristlerin çoğu Kuzey Irak'taki kamplarda eğitiliyor. Sen kendi karanda ne kadar üstün bir ordu kurarsan kur ("gerilla savaşını kocaman orduyla bitirmeye çalışmak") sürekli Kuzey Irak'ta tazelenen ve yenilenen bir terör örgütünü bitiremesinki... Büyükanıt söylemişti Başbakan'a, AKP umursamamıştı bir de Büyükanıt'ı fırçalamıştı. Bak benzer durum Irak'ta da yaşandı. İran Cumhurbaşkanı Irak'a gitti ve ordaki hükümetle konuştu. O sırada "PKK'yı bitirmek için Kuzey Irak ve Türkiye'yle birlikte çalışmaya hazırız" demişti oranın hükümeti ses çıkaramadı. Çünkü bu adamlar PKK'yı kendi akıllarınca kendi bölge güvenliği uzmanları gibi kullanmaya çalışıyorlar. Ama PKK'nın istediği haritada zaten bu mandavların da toprakları gidecek farkında değiller. Yani böyle bir durumda sen istersen Aktütün karakolunu baştan aşşağı zırhlı kale haline getir (hani asker parasısız değil çooook zengin diyenler var ya), Irak'taki PKK'yı kurutmadan bu işi bitiremessin.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

sir said:
Türkiye artık resmî görünümlü ‘palavra’ duymaktan bıktı... Kürtlerin kültürel haklarının hemen ve önkoşulsuz olarak tanınması ve bu kimliği taşıyan insanlardan geçmiş devlet politikası için özür dilenmesi gerekiyor. Çünkü Kürtler muhacir değil... Göçmen de değil... Onlar bu toprakların geriye kalmış sahiplerinden biri...

Etyen Mahçupyan 10.10.2008 Taraf


Şunu diyen adam esas palavra sıkan kişi olmakta...

Türkiye artık, Türkiye Cumhuriyeti nedir bunu bile bilmekten aciz insanların saçmalıklarını duymaktan bıktı.

Gitsin ortaokulu tekrar okusun ondan sonra gelsin. Daha ilkokul, ortaokul bilgisi bu tartıştığımız konular. Adam demek ki ortaokul bile okumamış ki böyle saçma sapan konuşuyor.

Türkiye Cumhuriyeti bir üniter devlettir. Yani Türkiye Cumhuriyeti nüfusuna kayıtlı her bir vatandaşı eşit sayar.
Sen istersen göçmen ol, istersen Kayseri'de doğ, istersen İstanbul'da doğ, Adın Soyadın karşısında Türk yazar.
Taa Cumhuriyet'in kurulduğu yıllardan beri bu böyledir.

Zaten şu anda "saf Türk" gibi bir kavram söz konusu değildir. Türk olmak için "safkan Türk" olmaya gerek yoktur.
Bu ülkeyi Ermeniler, Osmanlılar, Anadolulular, Hristiyanlar birlikte kurdular. Karman çorman bir halk vardı bu ülke kurulurken. Bu yüzden bütün bu kişileri tek bir millet olarak topladılar.

Yani Türk olmak için aşırı dindar bir müslüman ve safkan bir Türk olman gerekmiyor. Türk Cumhuriyeti vatandaşıysan otomatik Türk'sündür.

Kafatasçı zihniyettekiler vardı. Türk olmak için kafatasının belirli bir büyüklükte olduğunu iddia eden ırkçılar.

Ha, bu yukardaki lafları söyleyen de aynı ırkçı zihniyettir.

Babam Kürt, Ben Kürt'üm. Al, Kürt diyip Kürt oldum. Peki ne farketti? Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları nasıl yaşadılarsa, nasıl okudularsa, ben de aynı şartları elde ettim.

Ama tutup da "Ben Kürt isem Kürtçe yaşamalıyım" demek bölücülüktür, vatana hıyanettir. Senin bir Türk ile eşit şartlarda yaşamanı engelliyen bişi mi var? Yok.
Ama Türk'lerden fazla hak talebinde bulunamassın, bu bölücülük olur.
Çerkez, Bulgar, Tatar göçmenleri çıkıp da "Ben Tatarca öğrenmek istiyorum, benim Tatar haklarım yok" diyor mu? Hayır. Demiyor.
Peki sana ne oluyor?
Amaç belli. Sadece bölücülük.

Boşuna yırtmadık kendimizi zamanında "Türk-Kürt kardeştir, bunları ayıran kalleştir" diye.
Kafatasçı ırkçılar neyse, hah bu Kürt ırkçılar da aynı kafadır.

Bi de bunlara "aydın" diyorlar ya, tebrik ediyorum :)
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

sir said:
matama buyur bu yazıyı oku, benim burda aylardır anlatamadığımı, bundan sonra da anlatamayacağım bi netlikle, tek yazıda anlatmış =)

Gözlerini kaçıranlara.. said:

Etyen Mahçupyan 10.10.2008 Taraf


Neyi anlatamıyosun,bu yazının dayanağı ney.Sizi bıraksak bu memleketi bölüceksiniz anladığım kadarıyla...
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

sir said:
gerilla savaşını kocaman orduyla bitirmeye çalışmak, vinçle çivi çakmaya benzer, gibi bişey demişti mümtazer türköne geçen gün.


Ahah akp fanboi Mümtazer mi çözmüş bunu? Bu işler öyle Tansu Çiller'in yanında adam vurdurmaya benzemez, Zaman'da saçmalamaya devam etsin o..

Kürt sorunuyla ilgili bula bula sıkı bir vatan haini ve kiralık kalem olan Mahçupyan'ı mı bulabildin anca?

Taraf gazetesi hainlik yuvası resmen.. Bu zor zamanlarda bile sistematik olarak orduya saldırmaktan geri kalmıyorlar.. Bunun adı açık ve net hainliktir.. Eğer Taraf gazetesindeki karaktersiz yazarlar gerçekten ülkenin halini bu kadar düşünselerdi TSK'ya değil, terrör bitti denilirken ülkeyi texasa çeviren basiretsiz siyasi hükümete çatarlardı.

Bu arada eleştiri ayrı, saldırmak ayrı.. Bu trajik olay sayesinde forumda salyalarını saçarak saldıran bi sürü haini öğrenmiş olduk, iyi oldu..
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Slat'ın alıntıladığı kısım üzerine tekrar ediyim.
O "kocaman ordu" Terörle mücadele etmiyor, basılan Aktütün karakolu gibi yerlerde bulunan "kocaman ordu" terörle mücadele etmekten ziyade sınırlarımızı koruyor.
Daha ayrıntılı bilgi için Osman Pamukoğlu ve Erdal Sarızeybek'e danışabilirsiniz... :P
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

sir said:
hiç zahmet etme zaten yazılanları okumaya veya üzerinde düşünüp cevap vermeye..fişle ve geç, hepimiz hainiz ok.


Eleştiri ile saldırı arasındaki farkı ve burda yazan insanların mantalitesini az çok biliyoruz.. Çıkarım yapmak pek zor değil..
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

mantalite belli canım, çok belli. senin gibi düşünmeyenler kiralık kalem-sıkı bi vatan haini-akp fanboi-hainlik yuvası-açık ve net hain-karaktersiz.."hain" kelimesiyle ilgili takıntıların var bence, psikolojik yardım gerekiyo olabilir.

sadece kullandığın sıfatlar mantaliteni en başarılı şekilde gösteriyo zaten, devam et plz.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Bu arada ordu zaten haberimiz vardı ekstra özel harekat birliği ile takviye yaptık diyor. Kimse olayı bilmiyorduk demiyor ki?
Üstüne onlar gece saldıracaktı biz saldırdık önceden top ile diyor. Siz neyi anlamaya çalışıyorsunuz ki?
Adamların saldırı başarıya ulaşmış mı hayır?
Eee ? kayıpsız çatışma olmayacağına göre,

Adama o füze top havanı kim verdi?
Bunları kimin ülkesinde saklıyor biz neden birşey yapamıyoruzu tartışcağınıza neler konuşuyorsunuz :/

Çatışmalarda Zahiyat verilir. Savaşın her türlüsünün kuralıdır bu. Adam Havan atıcak top atıcak füze atıcak sende kimsenin burnu kanamayacak neden atacağından önceden haberin vardı diye :(


Önceden o dağlardada olduklarını biliyorduk ne yaptık ki?
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

sir said:
mantalite belli canım, çok belli. senin gibi düşünmeyenler kiralık kalem-sıkı bi vatan haini-akp fanboi-hainlik yuvası-açık ve net hain-karaktersiz.."hain" kelimesiyle ilgili takıntıların var bence, psikolojik yardım gerekiyo olabilir.

sadece kullandığın sıfatlar mantaliteni en başarılı şekilde gösteriyo zaten, devam et plz.



o yardım sana da gerekli ne yazıkki.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Gözlerini kaçıranlara.. said:

Orta Asya’nın Türkik kavimleri 11. yüzyılda yaklaşık 400 bin kişi ile Anadolu’ya geldiklerinde, bu topraklarda 5-6 milyon insan yaşamaktaydı.


Gercekten merak ettim bu kadar kesin rakamlar vern arastirmayi. mumkunse ogrenebilir miyim?

said:

İttihat ve Terakki’nin etnik temelli milliyetçiliğinden türetilmiş ‘milliliği’ sahiplenen Türkiye Cumhuriyeti,


lol ustu lol. demek o donem dunyayi kasip kavuran, imparatorluklar devrini kapatan etnik milliyetcilik dalgasindan bizim kici kirik ittahat terakki sorumluymus. ergenekonu astik hadi hayirlisi.

gerisi guncel tarih. anlatildigi kadar kotu degil ama yine her zamanki gibi tek yanli bakis acisina sahip bir analiz denemesi. sonucta pek bir sey aciklamiyor. niye silaha basvuruldugunu aciklamakta zayif kaliyor. Turkiye Cumhuriyeti bu zavallilari ezdi bunlarda silaha sarindi, deli gibi ogretmen, muhendis, isci, doktor, sivil oldurdu. intahar bombacilari yetistirdi. tabi canim.

soru baki.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Sotto said:
Siz hala askerin parası filan olmadığını zannedin....
..
Bu ülkede yeteri kadar para var ve yaratılır asker için kimse merak etmesin,yoksa paran kardeşim bedelli çıkar,yoksa paran 1m'a yakın asker besleyeceğine bu sayıyı azalt,gidip 2-3 tane tanka helikoptere para vereceğine önce elindekileri düzelt,askerini kurtar...


İlk cümlende "olum benim amcam süper adamdır biliyom ben ordan burdan" havası sezmiştim de, faraziye üzerine konuştuğun çok belli oldu sonradan. Viktor'un mesajını okursan belki, daha somut bilgilerle o kadar da fazla para olmadığını görürsün.

Bu haklı bir özür müdür peki? Hayır, ama "off olm en zengin asker" gibi şehir efsaneleri liselerde kalmalı.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

viktorun mesaj baktım da komik olmuş
http://www.oyak.com.tr/OyakWEBTR/alt_sayfalar.jsp?menu_id=14
oyaktan filan bahsetmiş
ordu nun görevi ticaret yapmak deil, ülke güvenliği ile ilgili
zaten fazlasıyla parası veriliyor, ya geçen seneki bütçesi fazla gelmiş iadesi yapılmış açıklaması var
daha hala ordunun parası yok diyorsunuz
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

×
×
  • Yeni Oluştur...