Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

O şimdi asker..


Prawler

Öne çıkan mesajlar

Şahsi yorumum :

REZALET!!,rezalet ya resmen rezalet,birisi bu filmi bi türe koyabilirmi ?
hayatımda ilk defa bir filmde bu kadar sıkıldığımı hatırlıyorum,ya bu kadar kötü bi senaryo olurmu,bide gazetelerde filan çok iyi yok rekora koşuyo yok şöle böyle diyo

özellikle sinirime gitti ama zaten belli, milliyet gazetesinde rekora koşuyo filan diyodu,sinemada da televizyon da haberleri gösterirken haberler kanal d den di,bariz doğan ajans işbirliği,e tabi bilimum her türlü yayın organında çok süper film vs diyolar

Film in konusu yok bide,nedir yani konu ?filmde beni tek etkileyen sahne ilk gemi sahnesiydi,sonra filmin bitişi filan acayip anlamsızdı,arabaya atlayıp nereye gidiyolar,kıza noluyo ?
iğrenç ya kesinlikle uzak durun[hline]People talk alot of shit but thats after I'm gone .Cuz they fear me in the physical form
Let it be known I'm troublesome
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

ya polis akademisini beğeni ile izliyoun yada benzer yabancı filmleri bunun nesi warmış.her adımda daha iyiye gidecek merak etmeyin bizim film sektörümüz.kendi ürünlerimizi bu kadar çabuk aşağılamak kolay değil, olmamalı[hline]
I know that I was born and I know that I’ll die.
The in between is mine. I am mine.


www.hayalkent.net/freestyle

Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Vizontele de Türkiye'de çok beğenilmedi ama Amerika Almanya İngiltere ve Yunanistan da çok tutuldu film.

Biz Türkler olarak üzerimizde Dünya'yı kurtaran adam ın bırakmış olduğu psikolojik bir baskı altındayız.
Her filmimizi kötü görüyoruz onun gibi olucak zannediyoruz.
Nasıl istersek öyle görünürmüş.

Geçenlerde eski sinema sanatçılarından biri konuşuyordu çok ilgimi çekti. Adam dediki.
"Eskiden Yeşilçam da Türk sinemasında yılda 300-400 arası sinema filmi çekilirdi. Şimdi bakıyorumda 10 tane çekiliyor. Bunların 3 ü vizyona giriyor." Çok garip...
Neymişiz ne olmuşuz.
Tabi artık film çekmek eskisi gibi kolay değil
Eskiden her önüne gelen birini kör yapıyordu. Aldatırıyordu. Yada küçük yavrucak sokaklara düşüyordu. Artık insanları kandıramııcakları bilinci uyandı.
Ama bence çok kaliteli filmler yapılıyor.[hline]bla bla bla ...

Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

walla ben türk-yabancı film ayırt etmiyorum
sanki filme gitmeden önce çok kötüdür filan dedim
hatta arkadaşlara ben dedim gidelim güzeldir baya kişi gidiyomuş diye ama gel gör ki rezaletti

ne yani türk yapımı diye övücezmi.Bütün medya da böyle saçma filmleri asrın filmiymiş gibi gösterirse daha da eleştiririm
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Hem medyanın reklamları hem de çok az çıkmasından dolayı seyircinin Türk filmlerine hasretinden dolayı tüm türk filmleri hasılat rekoruna doğru gidiyor tabii. Bir süre sonra umuyorum ki insanlar da daha seçici olmaya başlayacaklar. O zaman da nelerin doğru yanlış olduğunu da yönetmen ve yapımcılar daha iyi kavrayacaktır. Şu anda yönetmen ve yapımcının seyirciden aldığı feedback cok hatalı. Bir süre sonra bunların düzeleceğine inanıyorum(belki de inanmak istiyorum)
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Nukem dediğin şey dünyanın hiç bir yerinde olmuyor. Madonna da filmlerde oynuyor mesela. Kadın her oynadığı filmde Razzie alıyor ama gene oynuyor. O bir kıstas olamaz. Ayrıca Amerikan film endüstrisinde kaç kişi gerçekten sinema ve tiyatro eğitimi almış ki. Benim şu anda aklıma gelen Dustin Hoffman ile Val Kilmer var. Hadi say say 10 tane sayarsın. Ama oyuncu say desem su anda aklına gelen en az 100 tane vardır. Herkes kendi işini yapsın biraz ütopik bir kavramdır. Ayrıca yönetmen filmi izlensin ister, yapımcı para kazanmak ister, her oyuncu sinema endüstrisinde de kabul görmek bir idol olmak ister. Bu noktada yapılabilecek bir şey yok. Ayrıca dünya sinemasında şarkıcılıktan mankenlikten gelme bir çok çok iyi oyuncular da mevcut. Direk silip atamazsın onları.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

bazı rollere bazıları uyar bazıları uymaz.
bazı kimseler her role uyabilir...

Mesela robin williams hep duygusal-komedi filmlerde oynadı.

Tutup da gerilim filmine koyamassın, olmaz.

Ama mesela nicolas cage birçok rolün adamı gibi görüyorum ben. Dram, macera, aşk bir çoğunda çok uygun.
-------

Türklerin fransız özentiliğine uyuz oluyorum. Fransız filmleri: iç bunaltıcı ortamda birkaç oyuncu koyarlar. Hikayede bu kahramanların durumları iç bunaltıcı olur. Konu anlamsızdır, karakterler anlamsızdır, hikaye akıp gider... Türk filmleri de son yıllarda fransız filmleri gibi filmler yapıyorlar. İç bunaltıcı, kah güldüren kah ağlatan... Oysa eski türk filmlerini izzlerken, daha çok amerikan filmleri gibi aydınlık ve ferah filmler beklerdim.

Ayrıca Kahpe Bizans çok kötü bir film olarak algılanmıştı. Çünkü hot shots, şeytan çıkaran gibi "matrak" filmler bizde seyirci kitlesi fazla değil...[hline]Arkaplanda Kanada, altımda güçlü bir mustang, elimde long sword dururken;
arabalar, trafik, bu karmaşa, bu boğucu kent niye?
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Türkiye' de 80li snelerden beri avrupa filmine bir yatkınlık bir özenme söz konusu. Maalesef Türk sineması hala kimliğini bulabilmiş değil. Amerika filmlerini en üst nokta gösterip bunu yapamayız diyip bezen bir grup, yine amerikan sineması taraftarı olup imkansızlıklarla bunu yapabiliriz diyen bir grup, Amerika filmleri fasafisodur konu avrupa filmlerinde diyen bir grup ve Türk sinemasi ayrı bir sinemadır diyen bir grup ile sanatsal film adı altında insanları boğan bir bir grup arasında çekişmelerle kavgalarla bir kimlik bulmaya çalışıyor. Bunun yanında da tabii ki maddi ve teknik imkansızlıklar da bunun çözülmesinde geciktirici etki sağlıyor.
Kemal Sunal filmleri furyasıyla bu filmleri sanattan çok uzak diye tabir eden bir grubun yaptığı filmlerle oluşan bir akım Türk sinemasının bu noktaya gelmesine neden olmuştur. Sanat adı altında yapılan boğucu anlamsız filmler, anlamsızlaştıkça sanat denilen filmler seyirciyi sinemadan soğuttu. Berlin in Berlin filmi ile Türk sineması tekrardan var olabileceğinin sinyallerini verdikten sonra hiç bir sinema eğitimi olmayan bir doktorun yaptığı bir film seyirciyi gerçekten sinemaya getirebileceğini gösterdi (istanbul kanatlarımın altında). Bundan sonra ise Eşkıya filmi ile sinema gerçekten iyi bir şeyler yapabileceklerini ve bunu verdiklerinde seyircinin bunu kucaklıyacağını da gösterdiler. Şimdi yine sabun köpüğü filmler çekliyor olabilir ama arada yi filmler de çıkıyor ve çıkacaktır. Önemli olan seyircinin bunları ayırması.
Avrupa sineması ise es geçilecek yapıda bir sinema değildir. Çekim teknikleri zayıf olsa da en iyi konular çoğunlukla Avrupa sinemalarından çıkmaktadır. Eski Avrupa filmlerinin Amrikan yeni çevrimlerini az seyretmedik. Avrupanın kıyısında onun etkisi altındayken Avrupa sinemasını görmezden gelmek, dünyada dev bir endüstri halini alan teknik kalitesi en üst noktaya ulaşmış Amerikan sinemasını yok farzetmek imkansız olduğu gibi Türk seyircisinın yapısı, zevkleri, tercihleri gibi unsurları da dikkate almamak yanlış olacaktır. Sözle söylemek ne kadar kolay olsa da bu zorluklar içersinde bir kimlik bulmak tabii ki zaman alacaktır. Bunlar herkes kendi işini yapsın mantığıyla da olcak şeyler değildir. Bakın Mustafa Altıoklar sadece kendi işini yapsaydı İstanbul Kanatlarımın Altında filmini göremeyecektik Hatta herkes eğitimlini gördüğü işi yapsaydı sinema tarihinin en önemli filmi Citizen KAne' i göremeyecek ve sinema tarihinin en iyi yönetmeni olan Orson Welles' i hiç tanımamış olacaktık. Sinemanın özellikle türk sinemasının gelişmesi için sinemaya gitmemiz gerekliliğinin yanında filmler için yapıcı eleştride bulunmak ve bunları en azından internett ortamında yayınlamak, korsan kopyalara karşı durmak da bir destek olduğu gibi senin benim gibilerin de bir el kamerası ile kısa filmler çekip onları festivallere göndermek de çok önemlidir. Eğer Türk Sinemasının gelişmesini istiyorsak bunları elimizden geldiği ölçüde yapmaya çalışmayı görevimiz olarak görmek zorundayız.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

  • 3 hafta sonra ...
kurtuluş dizisine ve yaban filmine hayran kalmıştım. Senaryoyu çok güzel oturtmuşlar, gerçekçi sahnelerle doluydu, ve insanı filmin içine çekiyordu.
Oysa O şimdi asker, ne yaptığını tam olarak ifade edemeyen bir film. Fransız filmiyle kastım o. "Aha gülücez herhalde" derken, bir baktım yanımda annem ağlamaya başlamış.

VCD ve Orjinal Film farklı.
VCD'deki bazı güzel sahneleri koymamışlar.
Tamam Orjinal film, tam film gibi olmuş. Ancak VCD'de çok güzel sahneler vardı[hline]Arkaplanda Kanada, altımda güçlü bir mustang, elimde long sword dururken;
arabalar, trafik, bu karmaşa, bu boğucu kent niye?
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

×
×
  • Yeni Oluştur...