Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

Ahlaksızlık bende mi bilemedim (yarı hayat hikayesi gibi oldu gerçi) ...


di

Öne çıkan mesajlar

Selam yok bu sefer ...

Garip bir ailem var. Aile derken sadece anne baba değil. Soy sülale diyelim.

Gayet iyi niyetli biriyim. Kimse için kötü düşünmem kolay kolay. Düşünsemde kin tutmam. Buna rağmen nedense pek hoşlanmadığım tavırlarla karşılaşıyorum. Tepkimi koyuyorum koymasına ama farkeden pek birşey yok. Üç dört gün el üstünde tutuluyorum sonra yine "hadi Tim'in ağzına sıçalım" furyası başlıyor.

(Sonradan ek; aşağıdaki olayların sırası biraz karışık gidiyor)
(Sonradan ek2; yarım yamalak oldu ama bu haliyle bırakıyorum)

Epeyce kötü şeyler yaşadım ama bir şekilde ayakta durmaya çalışıyorum. Kendi paramı kazanıyorum, kendi borcumu ödüyorum. Yetişebildiğim kadar çok iş yapıyorum. Yetişemeyip rezil oluyorum kimisinde. Ama nedendir bilinmez bir "burnun sürtsün önce" düşüncesi var çevremdeki bir kaç kişide. Yaşım oldu 25. Okulumu bitiremedim yine ailemden bazı kişilerin sayesinde. Piç gibi bıraktılar beni daha üniversitenin ilk senesinde.

Programcı olayım dedim, hayalimdi, oldum ama kendi kendimi eğittim bir şekilde. Ortaokulda millet para isterken ben gidip teknik kitap seçip doğum günü hediyesi olarak onu isterdim. Ama aile şirketine grafiker lazımdı. Aslan Tim kaplan Tim senden süper grafiker olur dediler. Grafiker olarak çalıştım senelerce. Bileklerimin sakatlığını vektörize ettiğim haritalara ve logolara borçluyum. Ordada vardı bir "burnun sürtsün önce sonra şirket sana kalır" havası. Baykal misali tiplerden geriye ne kalacaksa bana ...

Bu arada daha ortaokuldayken liseli bir kızın programlama ödevini yapıp ödül kazanmasına vesile oldum biliyor musunuz ? Türk bayrağı çizen programdı ödevin konusu ve daha çok liseler arası bir yarışma formatındaydı.

Bir gün -asgari maaş 360 lirayken, aile şirketindeki haftalığım 20-30 lira birşeydi, resmen esir alınmıştım- elime bir iş fırsatı geçti. Bir yazılım firmasında işe alındım. Gidip orda çalışmaya başlayacağımı belirttim. İstediğimin bu olduğunu. Baba tarafımdan reddedildim bir anda. Yüzüme bakılmadı. Zaten verilmeyen para tamamen kesildi. Üniversite harcı dediğimde "çalışıyorsun ya zaten" dendi. Peki dedim başımın çaresine baktım. İşler bir şekilde ters gitti ve yazılım firması ben pek birşey öğrenemeden/kazanamadan kapanacağını maaş veremeyeceğini açıkladı. Ayrıldım paşa paşa.

Bu arada bu olayların olduğu sene (üniversitedeki ikinci senemden sonraya denk geliyor) ağır bunalımlarım yüzünden okulu bırakıp eve döneceğimi söylemiştim. Yine babam ve ailesi tarafından bayram ilan edildi o gün. Aile şirketine lazım olan ucuz eleman dönüyordu nasılsa.

Kafası çalışan, yaptığı işi seven elemanları yoktu. Bulamıyorlardı ve buldukları tiplerde kendini geliştirmekten yoksundu. Autocad, corel draw ve photoshop kullanan kimi bulacaklardı ki başka.

Bu arada üniversite öncesi bir mimarlık şirketinden iş teklifi bile almıştım Autocad bilgim sayesinde. Şimdi geldi aklıma. 500 lira da maaş veririz demişlerdi. İyi paraydı. Yine köstek olundu pek tabi. Bana statik proje çizmeyi öğreteceklerdi, ben de çizecektim.

Bir süre sonra az çok birşeyler kazanır oldum o ara verdiğim sene. Önüme sadaka gibi 10-20 lira atan amcam babam gel 500 lira maaş verelim dediler. Çalıştığım insanları satmadım. İşleri bitene kadar yanlarında çalıştım. Arkamdan dönen lafların haddi hesabı kalmadı. Çok bilgili babannem "programcı olan adam mı oluyor, amcası 500 lira mayış veriyor istemiyor" diye dolandı ortalıkta. Ama ne hikmetse hiç amcasının Tim'i senelerce bir güzel sktiği, üstünden milyarlar kaldırdığı söylenmedi. Adı aile şirketi oldu. Burnu sürtülsün lazım oldu.

3 sene önce kardeşim rahatsızlığından ötürü bir ameliyat geçirdi. 12 yaşındaydı, beyninden 5 cm çapında tümör alındı. Binbir türlü gerzeklik yüzünden tümör 1 sene geç farkedildi. Ölümden döndü bir şekilde ama zorluklarını hala yaşıyoruz. Bu arada olan olayları anlatsam ağzınız açık kalır heralde ama anlatmakla olacak/bitecek gibi değil. Ameliyat parası epeyce fazlaydı. Babam ve sülalesi tarafından pek birşey gelmedi. Yoktu ki veremediler dedim ben bile. Sonrasında çok geçmeden babam tekrar evlendi. Kardeşim hastayken ortada olmayan o eş dost akraba nişan için mi düğün için mi bilmem, 15 milyar topladılar. Takdir ettim gerçekten. O günden sonra suratlarına bakmadım. Kardeşimin hastalığını öğrenmemden, ameliyat sonrasında kadar ağladığım kadar hayatım boyunca ağlamamışımdır heralde. En çok koyan da böyle bir durumda elimden birşeyin gelmeyişidir heralde.

Annemin ömründen ömür gitti. Benim de...

Bütün bu olaylar olurken ve hala şansım bir türlü dönmedi. Eskiden benim tembelliğim az çalışmam diyordum ama artık öyle olmadığına eminim. İstanbul'a taşındığımdan beri -Kasım ayından beri- dişimi tırnağıma taktım çalışıyorum. Ama pek bir yol katebildiğimi söyleyemicem.

Aileme -anneme ve kardeşime- bir faydam dokunmuyor. Kendimi zar zor idare edebiliyorum fakat vazgeçmiş değilim. Benim ne olduğum, ne yaptığım, nasıl çabaladığım gayet ortada. Bütün bunlar bu şekildeyken, şimdiye başkası olsa çoktan kendini bir yerden atmış olacakken birileri tarafından biraz daha burnumun sürtülmesinin gerektiği düşüncesine katlanamıyorum. Kimin benimle derdi varsa çıksın söylesin. Zor mu bu kadar ?

Ailemin doktor olan bireyi daha dün sağlık sorunlarım için "hastaneye gidelim bir sabah baktıralım" derken bir saat önce ağrılarım arttı dediğimde "sigortan tamamlanınca haber ver baktırırız" dedi. Dünden bugüne ne değişti ? Burnumun sürtünme katsayısı mı değişti acaba ?

Her ne kadar hacı hoca olsa da -onların inancına göre konuşuyorum- sırf anneme ve bana verdikleri şu üzüntülerin hesabını haçla namazla kapatamazlar eminim.

Söyledikleri pek yaralamıyor artık. Sadece pek hoş olmayan planlar oluşturuyorlar kafamda. Diyorum ki kendi kendime; "madem istedikleri bu, madem bekledikleri bu, sen de onu yap Tim. İyi evlat ol, suylarına git, yanlış doğru siktir et, kandır bir şekilde, sömür bu tipleri".

Bana göre aile bağı yetmiyor. Söylediğine dikkat etmek lazım. Yaptığına dikkat etmek lazım. Bazı şeylerin geri dönüşü yok çünkü. Ne benim kaybettiğim senelerimi verebilirler -vardı ya hani aslan grafiker, siktiret üniversiteyi, programcılığı burda kal-, ne de kardeşimin çektiği acıları, kaybettiği seneleri telafi edebilirler (20 ytl az ödemek adına kaçmayıp alanında uzman doktora götürselerdi durum farklı olacaktı kardeşim için).

Ne yapsam bu insanlara -sözde aileme- müstehak gibi geliyor artık bana ...
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Ne diyeyim zaten çoğu bildiğim şeyler. Belki senin hakkında iyi düşündüğümü falan yazayım iyi gelir. Ben biliyorum senin hayat karşısındaki mücadeleni, çektiğin yaşadığın zorlukları. Bugüne kadar karşına hep yanlış kişilerin çıkmış olması bundan sonra da yanlış kişilerin çıkacağı anlamına gelmez. Sen doğru bir yerde, doğru kişilerle, kendi bildiğin doğruları yap. Bu çabanla hani derler ya tırnaklarınla kazıyarak iyi yerlere geleceksin.

Seni umursamayanı sende umursama sktr et sil defterden yanında kalanlarla yola devam et.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Vodan'a katılıyorum.
Ancak öyle bir ikilemde kalmışsın ki; berbat bir durumdur, az çok bilirim.
Ailen ve Hayatın arasında seçim yapmak, çok zordur, heleki ikisi birlikte yürümüyorsa.
Ancak çoğu zaman yapman gerekenler bitmez, ancak yaptıklarının sayısını her daim arttırabilirsin.
Kendi geçimini şuan az çok sağlıyorsun, ne güzel. Daha soğuk davranabilir, daha az konuşur ve daha az dinlersin. Benim geldiğim nokta bu şu an, benzer şeyler yaşadım, yaşıyorum. Aynı diyemem çünkü sömürülmedim fakat problemler her zaman vardır, bunlarla başedebildiğin kadar varsın.
Güçlü olmalısın.
Durmak yok yola devam.
Elbet bir gün sen de mutluluğu bulursun, yeter ki ara.
Bu arada, ben seni şahsi olarak tanımam, ancak hoplayan manda olsun pati olsun, seviyorum seni, senin gibi insanları, bunu da bil.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Secret başlı başına saçmalık. İyi düşünürsen iyi şeyler yaşarsın mantığında bir kitap yok dünyanın manyetiğiymiş falan diye de bir sürü de destek aramışlar.

Saçmalık biraz ağır olmuş olabilir ama polyannacılık oynamanın bir anlamı yok, sömürülmek isteniyorsan sömürüceksin ki kendini ezdirme.

Hiç böyle bir durum yaşamadım ama şahsen bana rest çekip ben böyleyim, böyle bir hayat istiyorum diyip bir rota çizmen ve hayallerine ulaşmak için çabalaman daha mantıklı geliyor.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Hmm valla tasarımcılık ve programcılık. İki alanda da kendini çalıştırırsan bol para var. Öte yandan üniversiteyi bu alanlardan birinde bitirmemiş olman iş bulmanı zorlaştırabilir ama yine de geçmişe dair bu konuda çalışma referansların varsa onlar da yetebilir. Bence durum bu kadar kötüyse kendi hayatını kurmaya çalış. Bir ömür 500 milyonla geçmez, çeviri yapsan daha çok para kazanırsın ayda.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

di, bana ailen, no-offance ama, biraz cahil gibi geldi. hani, eğitimli olsalar bile, bu tavırları takınabiliyorlarsa cahiller demektir.

millet (ki buna kendi ailem de dahil) çocukları daha iyi yetişsin diye tüm gücünü seferber ediyor, gücü neyse artık, bir fazla şey bilsin, hayata bi adım önde başlasın diye. çünkü hayat gerçekten zor. çok çetin bi yarış.

sizinkiler ise seni harcamayı, seni geçtim çünkü en azından sağlığın yerinde, kardeşine gereken özeni göstermemeyi becerebilmişler. bu en hafif ifadeyle cahilliktir.

tavsiye: bu durumda o cahil insanları yönetmen gerek. bunu da kendi çıkarların doğrultusunda yapman gerek. bu bi savaş değil. onlarsız hayat kurmaya kalkmamalısın. onları silmemelisin. bu hem kendin hem kardeşin adına yanlış olur. onlardan alabileceğinin en fazlasını almalısın.

bunu nasıl yapacağını ise kendin bulacaksın. zeki bi çocuksun. rasyonel düşün, kin ve nefretle kendin kaybedeceğin bi hareket izleme.

hibişey için de geç değil.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Geçmiş yaşantında ki hastalıkları, olumsuzlukları unut ve gene o dönemlerde ki sevgini ve tüm olumlu davranışları kucakla.
Her zaman içini temiz tut fakat saf olma. Seni kullananlardan uzak dur, bu kişiler ailenden biri yada dostun olsun genede uzak dur. İsim yada bağ önemli değil, önemli olan senin hayatında önemli rolü oynayanlarla birlikte hayatına devam etmen. Etrafında seni kullananlar olduğu sürece sen ve yanında ki kişiler zarar görecektir.
Hayat senin hayatın dostum, seçimlerini dikkatli yaptığın sürece emin ol herşey istediğin gibi olacaktır. "Yapamam, olamaz, buraya kadarmış" gibi karamsar düşüncelerden uzak kal. Hayallerinle yaşa ve seçimlerini onlara göre yap. Olamaz diye birşey yok daima o yola açılan bir kapı vardır.
Ne babana, ne amcana ihtiyacın var, eğer kalabiliyorsan sadece annen ve kardeşinle kalman hem senin hemde onlar için daha iyi olabilir(ki zaten onlarla kalıyordun sanırım?)
Umarım istediğin gibi yaşamın olur.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

×
×
  • Yeni Oluştur...