Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

Türk halkı Atatürk devrimlerinde bir travma yaşamış!


sg-1

Öne çıkan mesajlar

aquatik said:
Biraz sonra star ana haberde (Uğur Dündar), Turgut Özakman ('Şu Çılgın Türkler' in yazarı), elemanı (Dengir Mir MehmetFırat) cevaplayacakmış. Hehehe...



Turgut Özakman:

- Ülke uçurumun kıyısındaydı, çağdaş uygarlığı 1000 yıl geriden takip ediyordu, devrimler sayesinde bu karanlığı atlattık.
- Bir ülkenin çoğunluğu o devrimleri benimsiyor ve uyguluyorsa, devrimler başarıya ulaşmış demektir.
- Hiçbir devrim 1 gecede gerçekleştirilmemiştir, Latin alfabesinin kullanıma girmesi 3 seneyi bulmuş, kıyafet devrimi 1934 yılında gerçekleştirilmiştir.
- Atatürk devrimleri sonrası travma yaşayanlar Türk halkı değil, İngilizler, Fransızlar, işbirlikçiler, kapütülasyoncular, hanedan v.s olmuştur.

Özetle bunlardı söyledikleri.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

sir said:
aehauehgdf argümanların göz yaşartıcı lathspell. batı bizi sevsin diye müslümanlıktan hemen vazgeçelim öyleyse =) o zaman müthiş bi ilerleme kaydederiz, herkese rakip oluruz. bişeylerin değişmesini isteyenleri de kovalım ülkeden, ne o öyle muhalefet falan?


Adamın yazdığına bile bakıyorum bir de senin yazdığına bakıyorum, cidden provoke ediyorsun ortamı sir, üzgünüm.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

evet provoke ediyorum, bazen insanları uyandırmak için dürtmek gerekir iyice =)

ahah yılmaz özdil yine %99'u alıntı olan bi yazıyla karşımızda! bu lafların daha doğru bir analizi içinse burdan buyrun:
Askersiz Militarizm said:

Erken cumhuriyet dönemindeki inkılaplar, toplum tarafından bir ' travma' (darbe, yara) olarak mı yaşandı? AKP Genel Başkan Yardımcısı Dengir Fırat böyle diyor ve bunun bir 'saptama' olduğunu belirtiyor: "İyi oldu ya da kötü oldu, demedim ama böyle oldu."
Fırat'ın bu 'saptaması' hem doğru, hem de yanlış.
Çünkü toplum bütünlüklü, tek parçadan oluşan bir varlık değildir. Sınıf ve zümrelerden oluşur.
' Atatürk inkılapları' denilen değişiklikler, toplumun bir bölümü tarafından alkışlarla karşılanırken, başka bir bölümünü sarsmış, itirazlara sebep olmuştu.
Öte yandan çeşitli sebeplerle inkılaplara 'kayıtsız' kalanlar da vardı.
Birkaç örnek vereyim.
Harf inkılabı en 'travmatik' değişiklerden biridir: Yüzyıllardır kullanılan harfleri yenileriyle değiştiriyorsunuz. Cemil Meriç'in tabiriyle kütüphane rafları bir anda duvara dönüşüyor.
Bu değişiklik, kişinin geçmişle bağını kopardığı için için kimliğini de etkilemişti.
1928'deki harf inkılabının en çok zorladığı kesimin başında 'matbuat' (basın) gelir. Bütün klişeler çöpe atılmış, sürüyle para verilerek yenileri alınmıştı. Mürettiplerin (dizgiciler) eli ayağı dolaşmıştı.
Bu ve benzeri noktalarda Fırat haklıdır: İnkılaplar bazı kesimlerde travma yaratmıştı.
Ancak şunu unutmayalım:
O dönemde hiç okul görmemiş, okuma yazma bilmeyen köylüler ağırlıktaydı. Alfabenin değişmesi nüfusun çoğunluğu için fazla bir anlam ifade etmiyordu.
Eğitim seferberliğiyle bir bölümü doğrudan yeni harfleri öğrendi; oldu bitti.
Bir de ters örnek vereyim:
'Atatürk inkılapları' arasında nedense sayılmaz ama 1932'de alınan Türkçe Ezan kararı bence bu kategoriye dahildir.
Toplumun büyük çoğunluğu, köylüler dahil, 'Türkçe Ezan'dan hiç hoşlanmamıştı. Gizli saklı ezan okurken yakalanan nice insan, jandarma dipçiği yemiş, hatta nezarete atılmıştır.
Millet, eline geçen ilk fırsatta (yani Demokrat Parti, CHP'yi alt edince) 'Türkçe Ezan'a son vermiştir.
Ama diğer alanlarda aynı şey olmadı: Mesela kimse " Metreyi, kiloyu boş verin; arşına, dirheme dönelim " demedi. Kadınların seçme ve seçilme hakkı kaldırılmadı. Takvim konusunda da geriye dönüş olmadı.
Fırat'ın sözlerinden sonra saçma sapan yorum çıktı: Efendim, " travmaya yol açtı " sözü milletvekili yeminine ("Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlı kalmak") aykırıymış.
Saçmalamayın!
Ne alakası var?
Yukarıda anlattığım gibi, harf inkılabının 80 yıl önce bazı kesimlerde travma yaratması başka, 2008 Türkiye'sinde, "Eski harflere dönelim" demek başka.
Dengir Fırat'ın böyle bir talebi var mı? Yok. O halde, nasıl oluyor da milletvekili yeminine aykırı davranıyor?
Bence Fırat'ın dile getirdiği türden saptamaların (ve eleştirilerin) çoğalması ve tartışılması gerekiyor.
Aksi halde her tarafı çarpık olan 'resmi tarih' ve 'resmi ideolojiden' nasıl kurtuluruz?
İşte size bir örnek:
Bazı arkadaşlar, Atatürk döneminde silahlı kuvvetlerin "siyaset dışı" kaldığını iddia ediyor.
Bence yanlış.
Asker 1923-1938 arasında siyasetin tam göbeğindeydi. Çünkü Atatürk dönemi boyunca, Genelkurmay Başkanı, hükümetin "doğal" üyesiydi.
Fabrikaların kurulacağı yerden, açılacak yeni yollara, GK Başkanı Mareşal Fevzi Çakmak'ın onayı alınırdı.
Komutanların her şeye karışabildiği bir rejim için nasıl "ordu siyaset dışıydı" denebilir? ('Milliyetçi' çizgideki Prof. Ümit Özdağ o döneme "askersiz militarizm" adını veriyor!)
Demokrat olamıyorsunuz, onu anladık da; bari fikriniz hür olsun!

Emre Aköz 25.06.08 Sabah
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Emre Aköz o Şeyh Sait yalaması değil mi? epic fail olmayın, alıntı yapacağınız adamı düzgün seçin lol

---------------------

Dervişin fikri neyse zikri de odur.. Bugün olan da sadece budur!

Devletin zirvesindekiler öyle sözler söyleyip, öyle garip davranışlarda bulunuyorlar ki şaşkınlıktan küçük dilimizi yutacak hale geliyoruz...

Oysa başlıktaki atasözü her şeyi anlatıyor:

Bir insan ne düşünüyor, gönlünden ne geçiriyorsa, bunu hareket ve sözleriyle açığa vurur. Gizlemek istese bile beceremez...

Bu beyler de böyle!

Günün yirmi dört saati kapalı kapılar ardında “kafalarındaki Türkiye”yi konuşuyorlar...

Laikliği yerden yere vurup, “dinsizliktir” diyorlar...

Bu ülkenin elbette bir gün anayasa ve yasalar yerine şeriatla yönetileceğine ve bunu kendilerinin sağlayacağına inanıyorlar...

Atatürk’ün “deccal”, yaptığı devrimlerin “ucube” olduğunu söylüyorlar!

Hızlarını alamayıp, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusuna “veled-i zina” diye küfrediyorlar!

“Fikirleri” bu...

Doğal olarak şimdilik sadece kendi aralarında yüksek sesle dile getirebildikleri bu fikirler, kimi zaman hiç olmadık yerlerde ağızlarından kaçıyor!

Bu yüzden kızın biri, “Suç değilse, Atatürk’ü sevmiyorum” diyor...

Bakanın biri, “Türkiye’de Müslüman çoğunluk da dini özgürlüklerini yaşayamıyor” diye kendi devletini yabancılara şikâyet ediyor...

Bir diğeri, Atatürk devrimlerinin toplumda “travma” yarattığını iddia ediyor...

Görünürde en demokrat onlar...

En özgürlükçü, en cumhuriyetçi, en eşitlikçi onlar...

Ama fikirleri de zikirleri böyle olmadığından kendilerini ele veriyorlar!

Bir de “iktidarda olma”nın şımarıklığı eklenince, hadlerini aşmaları hiç de zor olmuyor...


***


Eminim ki çok yakında “rol yapmaya” bile gerek duymayacaklar...

“Velev ki” diye başlayan cümleyi bu kez, “...şeriatçıyız, ne var bunda” diye tamamlayacaklar.

“Demokrasilerde şeriatçı olmak yasak mı” diyerek, üzerimize yürüyecekler.

Demokrasiyle, teokrasinin (dine dayalı yönetim biçimi) asla bir araya gelemeyecek iki kavram olmasına aldırmayacaklar.

Nasıl kızlarımızı “örtünme özgürlüğü” adı altında kapanmaya zorluyorlarsa, ülkemizi de “inanç özgürlüğü” dayatmasıyla dünyaya kapatacaklar.

İşte bu yüzden parti kapatma davalarında tavrım net:

Demokrasinin sınırları içinde kalan ve ülkeyi totalitarizme sürüklemeyi hedeflemeyen partiler asla kapatılmamalıdır...

Ama bir parti demokrasiyi ve özgürlükleri kullanarak ülkeyi kapatmaya soyunuyorsa...

O partinin kapatılmaması vatana ihanettir!

Mustafa Mutlu - Vatan
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

çirkeflik mi? sen mi ben mi?

Allah rızası için bari kendine karşı dürüst ol sir

Kuran okuyamıyor musun?

Namaz kılamıyor musun?

Hacca gidemiyor musun?

İstediğin partiye oy veremiyor musun?

İstediğin dini seçemiyor musun?

Travma senin neyine?

Kuklaysan kuklayım de, yorma insanı lol

edit: "Çirkeflik" gibi utanç verici bir ifade kullanımınız yüzünden ünleminize tıkladım, haberin olsun
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Vah vah yazık valla, bir gecede "değiştirin" diye emir gelmiş tepeden inme.

Harf Devrimi Kanunu
Madde 1 - Şimdiye kadar Türkçeyi yazmak için kullanılan Arap harfleri yerine Latin esasından alınan ve merbut [ekli] cetvelde şekilleri gösterilen harfler (Türk harfleri) unvan ve hukuku ile kabul edilmiştir.
Madde 2 - Bu Kanunun neşri tarihinden itibaren Devletin bütün daire ve müesseselerinde ve bilcümle şirket, cemiyet ve hususi müesseselerde Türk harfleriyle yazılmış olan yazıların kabulü ve muameleye konulması mecburidir. (Latin harflerinin (L.H.) yasal hal alışı.)
Madde 3 - Devlet dairelerinin her birinde Türk harflerinin Devlet muametına tatbiki tarihi 1929 Kanunusanisinin [Ocak ayı] birinci gününü geçemez (Devletin L.H.'ye geçişi için 2 ay süre). Şu kadarki evrakı tahkikiye ve fezlekelerinin ve ilamların ve matbu muamelat cetvel ve defterlerinin 1929 Haziran iptidasına [başına] kadar eski usulde yazılması caizdir (Eski usülde belgelerin devletteki geçerliliği için 7 ay süre). Verilecek tapu kayıtları ve senetleri ve nüfus ve evlenme cüzdanları ve kayıtları ve askeri hüviyet ve terhis cüzdanları 1929 Haziranı iptidasından itibaren Türk harfleriyle yazılacaktır (halkın elindeki belgelerin değişimi için 7 ay süre).
Madde 4 - Halk tarafından vakı müracaatlardan eski Arap harfleriyle yazılı olanlarının kabulü 1929 Haziranının birinci gününe kadar caizdir(Halkın devlete başvuruları için 7 ay süre). 1928 senesi Kanunuevvelinin iptidasından itibaren Türkçe hususi veya resmi levha, tabela, ilan, reklam ve sinema yazıları ile kezalik Türkçe hususi, resmi bilcümle mevkut, gayrı mevkut [süreli, süresiz] gazete, risale ve mecmuaların Türk harfleriyle basılması ve yazılması mecburidir. (Gazete, tabela vs değişimi için 2 ay süre)
Madde 5 - 1929 Kanunusanisi iptidasından itibaren Türkçe basılacak kitapların Türk harfleriyle basılması mecburidir. (Kitaplar için 2 ay süre.)
Madde 6 - Resmi ve hususi bütün zabıtlarda 1930 Haziranı iptidasına kadar eski Arap harflerinin stenografi makamında istimali caizdir. Devletin bütün daire müesseselerinde kullanılan kitap, kanun, talimatname, defter, cetvel kayıt ve sicil gibi matbuaların 1930 Haziranı iptidasına kadar kullanılması caizdir. (Devletin elinde hazır bulunan tüm basılı yayınların kullanımına 14 ay süre)
Madde 7 - Para ve hisse senetleri ve bonolar ve esham ve tahvilat ve pul ve sair kıymetli evrak ile hukuki mahiyeti haiz bilcümle eski vesikalar değiştirilmedikleri müddetçe muteberdirler. (Kıymetli evraklara sınırsız süre)
Madde 8 - Bilümum bankalar, imtiyazlı ve imtiyazsız şirketler, cemiyetler ve müesseselerin bütün Türkçe muamelatına Türk harflerinin tatbikı 1929 Kanunusanisinin birinci gününü geçemez. Şukadar ki halk tarafından mezkür müesseselere 1929 Haziranı iptidasına kadar eski Arap harfleriyle müracaat vakı olduğu takdirde kabul olunur. Bu müesseselerin ellerinde mevcut eski Arap harfleriyle basılmış defter, cetvel, kataloğ, nizamname ve talimatname gibi matbuaların 1930 Haziranı iptidasına kadar kullanılması caizdir. (Özel kurumlara da kademeli geçişlerle 19 ay süre)
Madde 9 - Bütün mekteplerin Türkçe yapılan tedrisatında Türk harfleri kullanılır. Eski harflerle matbu [basılı] kitaplarla tedrisat [öğretim] icrası memnudur [yasaktır].



Emre Aköz'ün yazısı da bir tek şeyi açıklar, D.M.M.Fırat'ın acayip şekilde saçmaladığını. Demek ki Türkçe Ezan dışında halka öyle aman aman zorluk çıkartacak hiçbir değişiklik olmamıştır. Türkçe Ezan da zorluk sayılmaz elbette, sadece muhtemelen hala bugün de yapıldığı gibi gelenek görenek vs sıkıntısına kurban gitmiştir.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Yahu bir kere düşünün adamlar suni gündem yaratıyor. Atassözlerimizde de dendiği gibi "Köpeğin duası gerçek olsa, Gökten kemik yağardı."
Esas maksat nedir. Onu düşünün. Bal gibi biliyorlar 39 yasaklı milletvekili çıkıcak. Yeni parti kurucaklar. Hem de kapatma davası bitmeden. Enflasyon %50 lerde. Ekonomik durgunluk var. Yeşil sermaye türkiyeden çıkacak, adamları tehdit edip durmakta. Daha somut adımlar atın diyorlar bunlara "Şeriat isterük" diyor yeşil sermaye anlamıyormusunuz.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

sir said:
eheh yine "o da kimmiş, ne bu ya" falan gibi laflar, ama yazılanlara karşı tek kelime yok..bilgi eksikliğinden mi kaynaklanıyo bu çirkeflik arkadaşlar?

elle tutulur birşeyler yazmış olsa o adam cevap verirdim
yazdığı şeyler birkaç gündür bu topic de yazılanların %10 u bile değil.
alıntı yaptığınız adam sabah tmsf tarafından ele geçirilmeden önce neler yazıyormuş bir bakmak lazım önce.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

O travma olmasaydı, daha iyi durumda olacaktık (?) Laik bir ülkede yaşamaktan da rahatsızım zaten (?) Başıma birşey gelmeyecekse Atatürk'ü de sevmiyorum, belirteyim (?)

----------------------

@Horizon
Bu ülkenin dış işleri bakanı daha 1 ay önce "Bu ülkede müslümanlar da baskı altında" diyorsa

Cumhurbaşkanımız daha önceden "Laik sistemin sonuna gelinmiştir" diye demeç vermişse

Başbakanımızın zaten o dönemdeki her sözü zaten laikliğe nefret iken

"Herkes milli iradeye (yani AKP) ram olmalıdır" diyerek göz korkutmaya çalışan, Şeyh Sait'i her fırsatta öven Dengir Mir Fırat şimdi de "Devrimler halkta travma yaratmıştır" diyorsa...

Bu neyin anlamıdır, anlamayı sana bırakıyorum.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

SturmVogel said:
O travma olmasaydı, daha iyi durumda olacaktık (?) Laik bir ülkede yaşamaktan da rahatsızım zaten (?) Başıma birşey gelmeyecekse Atatürk'ü de sevmiyorum, belirteyim (?)


Bunu sen diyorsun sanırım , kimsenin ağzından böyle bir laf çıkmadığına göre.

Yok ya da sen bu konunun açılması sebebi olan konuşmanın hangi konu ile ilgili ve kiminle ne üzerine röpörtaj yapılırken konuşulduğunu , amacını bilmiyorsun.

Yok ya da bizim bi kısım medya gibi konuşmayı nasıl çarpıtsam da , bu adamların amacı başka diye kıvırmak.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

×
×
  • Yeni Oluştur...