Bone Mesaj tarihi: Nisan 11, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Nisan 11, 2008 Radikal, Zaman, Taraf gibi gazetelere bakınca "en Atatürkçü" kesildiklerini, Kurtuluş Savaşı'nı öve öve bitiremediklerini görüyoruz. Hani mesela Kurtuluş Savaşı'nda "ele geçirilmiş tersaneleri bileğimizin kuvvetiyle geri aldık" diye övünüyor ve bağımsızlığın, istiklalin ne kadar önemli birşey olduğunu ballandıra ballandıra anlatıyoruz. Ama sonra gidip tersaneleri biz kendi elimizle onlara hediye ediyoruz. Kurtuluş Savaşı'ndaki mandacıları kötülüyor, ve bir ülkenin kendi kararlarını kendi verebilmesi gerektiğini dile getiriyoruz. E sonra gidip Avrupa kapılarında yatıp onların emir ve direktiflerini bekliyoruz. "XX konusunda Avrupa ve Amerika hiç birşey demiyor, biz niye bu kadar tantana yapıyoruz ki" kalıbını yaygın kullanmaya başlıyoruz. Bunları düşünürken, Yılmaz Özdil'in yazdığı yazı bunların üstüne çok güzel geldi, onu buraya koymuş olayım. http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/8673513.asp?yazarid=249&gid=61&sz=19783 said: Gittikleri gibi gelirler... "Türkiye’yi yok etmeye girişenler, ıslah etmek, uygarlaştırmak gibi bahanelerle, Türkiye’nin yönetimine sızmışlardı... Bu düşüş, aczle başlamıştı. Türk halkının her nasılsa başına geçmiş insanlar, susmaya mahkûmmuş gibi, korkak ve mütereddittiler. Fikir adamları, kendi kendimize adam olma ihtimalimiz yoktur, diyordu. Onlar bizi idare etsin, diyorlardı. Bunun etkisinde kalarak, milletin de zihni bozulmuştu. Durumu düzeltmek için, insan olmak için, mutlaka Avrupa’dan nasihat almak, bütün işleri Avrupa’nın emellerine uygun yürütmek, bütün dersleri Avrupa’dan almak gibi birtakım zihniyetler ortaya çıkmıştı... Oysa, hangi istiklal vardır ki, ecnebilerin nasihatleriyle, ecnebilerin planlarıyla yükselebilsin? Tarih böyle bir olay kaydetmemiştir." 1922. Mustafa Kemal. TBMM konuşmasından... * 2008. AB Komisyonu Başkanı. TBMM konuşmasından... "Türk halkının reformlara ihtiyacı var. Dört gözle beklediğimiz reformları teşvik etmek, cesaretlendirmek için buradayız." * Aynı dakikalarda... IMF Başkanı: "Türkiye’nin sosyal güvenlik reformunu başarıyla tamamlayacağından eminiz, arkanızdayız." Acaba rahatlığa çok fazla alıştık da ondan mı övdüğümüz Kurtuluş Savaşı değerlerini şimdi hiçe sayıyoruz? Aklıma gelmişken, bir de şu vardı: said: EY TÜRK GENÇLİĞİ! Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir. Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin, en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi, seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek, dahilî ve haricî bedhahların olacaktır. Bir gün, İstiklâl ve Cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şerâitini düşünmeyeceksin! Bu imkân ve şerâit, çok nâmüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklâl ve Cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın, bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. Hattâ bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakr-ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir. Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerâit içinde dahi, vazifen; Türk İstiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur! Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
KingOfLoss Mesaj tarihi: Nisan 11, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Nisan 11, 2008 Eski solcuların şimdi en faşist kesildiğini düşünürsek çok da şaşırtıcı değil. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Giovanni Mesaj tarihi: Nisan 11, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Nisan 11, 2008 Ulusalcilik kadar gune ters bir dusunceyi idrak edemiyorum. Bugunku ulusalci kapali ekonomik yapiyi esas edinen devletlerden bir kaci : Kuzey Kore, Kuba, Iran. Butun gelismis ve gelismekte olan devletler ulkelerine yatirim cekmek icin ugrasirken; (bkz. Ulkelerin Yatirim Promosyon Ajanslari Rehberi) biz gerici ve ilkel bir yaklasimla ekonomimizi ice mi kapatacagiz ? Serbest rekabet duzeni bugun tum dunyada gecerlidir. Ulkemizin diger ulkelerle rekabet edemeyecegi alanlar var. Her alanda rekabet eder seviyede olamayiz bu cok normal bunu anlmak lazim. Rekabet edebilecegimiz stratejik alanlar secilmeli ve bu alanlarin uzerine gidilmelidir. Millet almis yurumus hukuk burolarinda 4500 avukat calistiriyorlar (Clifford Chance Law Firm) `Global business` cagindayiz biz hala neyden korkuyoruz anlamis degilim. Elin ingilizi korfez sermayesini ulkesine cekmek icin safkan Ingiliz adamlarini Islami Finans konusunda egitiyor biz aman seriat diye is bile yapmiyoruz. Ulusalcilik ulusalcilik tamam anladik Turk`uz kimse bize Turk degilsiniz demiyor ki. Gecelim bunlari arkadaslar global is piyasasinda yasamak icin ne yapariz bunu konusalim. Ulkemizin finansal zekasini gelistirelim. Nehre karsi yuzmeye calismayalim. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Giovanni Mesaj tarihi: Nisan 11, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Nisan 11, 2008 `Ecnebilerin nasihati` de degil bugunkuler. Gercekten rezilliklerimizi duzeltmemizi istiyorlar o da avrupa birligine girmek icin kicimizi yirttigimizdan. Hakkaten dediklerinde haklilar ve hakkaten biz onlardan nasihat istiyoruz. Hakkaten onlar nasihat ettikleri konularda an itibariyle bizden ondeler. Kimse tutmuyor abi olalim Kuzey Kore oh kapatalim ekonomiyi gomelim kafamizi, donelim sirtimizi mis. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
olasýlýksýz Mesaj tarihi: Nisan 11, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Nisan 11, 2008 AB'ye de IMF'ye de... ne ıhtıyacımız var ne de gerek var... Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Horizon Mesaj tarihi: Nisan 11, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Nisan 11, 2008 Bizim kafamıza vurulması herzaman şart olmuştur. Türk milletinin kendi haline bıraktığınızda herzaman birbirini yemiş , nezaman dış etkenler tehlikeler olmuş gökyüzünde bi ses patlamış ozaman birbirimizi yemeyip işimize bakmışızdır. Bugün yapılan da aynısı , birilerinin dışardan kafamıza vurması lazımki kendimize gelelim işimize gücümüze bakalım. Yaramaz ve dik kafalı çocuk gibi davranıyor bizim siyasiler. Çocuk hertürlü naneyi yer yaramazlıkları yapar kendisine hatta çevresine zarar verir. Büyüğü gelip bak çocuğum bu böyle değil doğrusu böyle sen niye böle yapıyosun deyince , sanane ben yaparım sananeeee der. Bir koca karısını dövünce komşu kapıya gelince sanane lan karım bu benim döverimde severimde demesi gibi. Halbuki farkında değil bulunduğu mekandaki herkesin moralini huzurunu ve asabını bozmakta. Biri bize bak şu yaptığın yanlıştır dediğinde küplere binmek acizliğin tam göstergesidir. Yapıcı düşünmek lazım artık. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Sam Mesaj tarihi: Nisan 11, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Nisan 11, 2008 sevgili bone, birisi "fermuarın açık kalmış" deyince "yabancı dayatması dinlemem" deyip mal ortada gezmek mi gerekir yoksa o fermuarı kapamak mı? atatürk'ün o sözünün geçerli olduğu yerler de bolca mevcut ancak aklın yolu da bir. yanlış olduğunu bildiğimiz birşeyi başkası da söyledi diye gurur meselesi yapmak ilkellikten başka birşey değildir. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Absolut Mesaj tarihi: Nisan 11, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Nisan 11, 2008 Sadece işine gelen uyarıları yapmak mı doğru peki? Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Sam Mesaj tarihi: Nisan 11, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Nisan 11, 2008 hayır kurumu işletmiyorlar o adamlar da abso, kendi çıkarlarını düşünmek ne zaman günah oldu? önemli olan bizim kendi çıkarlarımızın nelerde yattığını anlayacak kadar ehil ve gereğini yapacak kadar iradeli olmamız. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Horizon Mesaj tarihi: Nisan 11, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Nisan 11, 2008 Tabiki çıkarlarını düşünecek ama çıkarlarına gelse dahi bizim lehimize birşey ise bu yanlış olması anlamına gelmez. Sırf onların çıkarına diye doğrulardan vazmıgeçeceğiz nasıl bir mantık hatası bu ? Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Giovanni Mesaj tarihi: Nisan 11, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Nisan 11, 2008 olasılıksız said: AB'ye de IMF'ye de... ne ıhtıyacımız var ne de gerek var... :) caniiim Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Slat Mesaj tarihi: Nisan 11, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Nisan 11, 2008 AB, IMF neden başka ülkeleri düzeltmek istesin? Biri bana bunun sebebini açıklayabilir mi? Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Sam Mesaj tarihi: Nisan 11, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Nisan 11, 2008 daha güçlü ekonomi = daha büyük pazar. satmak için almak da gerekir. türkiye gibi hammadde ihracatına dayalı olmayan ekonomilerin daha güçlü olması lazım dışarıdan daha çok alım yapabilmesi için. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
ombakkombak Mesaj tarihi: Nisan 11, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Nisan 11, 2008 Alevilerin hakları ile ilgili, Kürt sorunu ile ilgili uyarıları hiç iplemiyor AKP o ne olacak? Sadece işine gelen uyarıları dinliyor. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Slat Mesaj tarihi: Nisan 11, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Nisan 11, 2008 Sam yani diyorsunki; onların uygun gördüğü kadar gelişip AB ülkelerine pazar olmak, üretimi olmayan ithalata bağımlı kısıtlı bir ekonomi sürdürmek? Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Sam Mesaj tarihi: Nisan 11, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Nisan 11, 2008 izah edemedim sanırım.. onlar tavsiyede bulunabilir ancak bunları uygulamak tamamen bize kalmış. bizim için iyi de olabilir, kötü de olabilir. varsayılan değer olarak kötü diye düşünürsen o zaman kendine zarar ancak. esas olması gereken bizim başkalarının söylemesi beklemeden hatalarımızı tespit edip gereğini yapmamız. kendimizin yapmamız gereken şey başkasının dediğine uyacak diye yapmaktan kaçınırsak o zaman kendi kalemize gol atarız esas. hani böyle küçük çocukları kandırırsın ya "şu sebzeyi yeme" diye sana inadına yerler, aynen öyle. (:P) Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Slat Mesaj tarihi: Nisan 11, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Nisan 11, 2008 Hayır Sam, anlamadığım notka neden bize iyi sonuçlara götürebilecek tavsiyelerde bulunsunlar ki? Sonuçta, sırf Türkiye değil, diğer devletler gelişirse kendilerinin pastadan aldığı pay küçülmeyecek mi? Dünya ekonomisinde ters orantı söz konusu değil mi? Bütün devletlerin gelişip refah seviyesine ulaşması gibi bir durum söz konusu mu? Böyle bir durumda sikko devletlerin yükselmesi, güçlü devletlerin alçalması gerekmez mi? Başka devletlerin iyiliği için neden kendi paylarını feda etsinler? Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Laurelin Mesaj tarihi: Nisan 11, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Nisan 11, 2008 etmiyorlar zaten IMF nin olayi o misal bugun turkiyede bir sallanti olsa bir cokus yasansa dibe vurucak cok yabanci isadami var globallesmenin bri sonucu bu butun ulkeler birbirine bagli birinde bir sorun ciksa digerleride etkileniyor bahsi gecen turkiye gibi az ureten bir pazar ulkesi olunca hele Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Zep Mesaj tarihi: Nisan 11, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Nisan 11, 2008 ya adı üstünde bunun "Avrupa Birliği".ortak çıkarlar söz konusu birlikteki bi ülkenin güçlenmesi birlik için bi artıdır bunu anlamak bu kadar zor olmasa gerek. bize niye iyilik yapsınlar,bizim niye kötülüğümüzü düşünsünler falan geçin bunları ozman niye yeni ülkeleri birliğe katıyolar bilmem kaç milyar euro akıtıyolar.zilyon tane avrupa fonu var yapmayın etmeyin.ki bu olay sadece ekonomik değil bunun eğitim kısmı kültürel kısmı hedesi hödüsü var en büyük örnek yunanistan birliğe girmdiğinde durumu bizden perişandı.şuanki düzeyleri ortada.kişi başı gelir falan katlamış ama önemli olan bu da değil sosyal,kültürel,her alan bi kalkınma sağlıyo birlik o halkımız cahil diye burda yırtınıp sonra avrupa birliğine karşı çıkan zihniyet.onadır sözüm evet. avusturyada görüyorum 9 yaşındaki çocuk şakır şakır ingilizce konuşuyo tanıdığım bir çok insan 3 dilden fazla dil biliyo niye kapalı değil adamlar her alandan bi alışveriş var birliğin içinde kültürel sosyal vs. ve ekonomik kısmı en önemsizi bence bizde takmışız ulusalcılığa,yok şeriaata bilmem neye dünya şahlanmış gidiyo bizde kendimizi yiyip bitiriyoruz Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
ombakkombak Mesaj tarihi: Nisan 11, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Nisan 11, 2008 Ayakta kalabilmemiz için sermaye hareketlerini kısıtlamalıyız, sosyal devleti ve sendikal hareketleri desteklemeliyiz. Yoksa küreselleşmenin çarkları arasında ezilir gideriz. Bu söylediklerimden kastım kendimizi dünyaya kapatmak değil ama küreselleşmenin yıkıcı etkilerine olabildiğince direnmektir. Yaşanan sürecin küreselleşmenin en ağır krizlerinden biri olduğunu IMF kendi kabul ediyor. Dünya yaklaşan bir yiyecek kıtlığı ile karşı karşıya, Mısır, Ürdün gibi ülkelerde isyan çıktı kıtlıktan. Böyle zamanlarda biz hala kendimizi küreselleşmeye teslim etmeye çalışıyoruz. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Slat Mesaj tarihi: Nisan 11, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Nisan 11, 2008 Zep tamam yazdıklarına katılıyorum fakat bu dediklerin bizim için geçerli mi? Avrupa'da bulunan bir ülke olsaydık, tabiiki AB'ye girmeyi desteklerdim.. Bunun ulusalcılıkla falan alakası yok.. 40 yıldır AB kapılarında daşak oğlanı olmamızdan, bize uygulanan çifte standartlardan belli değil mi zaten AB'ye giremeyeceğimiz? Adamlar 150 kere söyledi, Türkiye'nin tam üyeliği söz konusu bile değil.. Yok 2015'te belki olur, bilmemne ortaklık üyeliği olur, üye olsa bile serbest geçiş hakkı olmaz etc.. gibi saçma sapan şeyler yeterince oyalandık.. Ekonomi rezalet, üretim yok, ithalat ihracatı katlamış, uluslararası saygınlık diye birşey kalmamış, ülke bitmiş resmen.. Ama bunlarla uğraşmaya sıra gelmiyor ki? PKK sorunu, AB'nin tripleri, türban ve din sömürüsü, sağ sol çatışmalarının yeniden hortlatma girişimleri, hala bunlarla uğraşıyoruz.. Dikkat ederseniz bütün bu sorunlar dış kaynaklı.. Fethoş efendi ABD'den besleniyor, PKK Avrupa'dan besleniyor, İlhan Selçuk'a suikast girişiminde bulunuluyor karşılığında bir camiye el bombası atılıyor.. Bunlar hep dış güçlerin desteklediği şeyler.. Ee böyle pisliklerle uğraşınca da ülke kalkınamıyor tabii.. Bu kadar rezil olduğumuz yeter, artık başka bir politika izlenmesi lazım.. AB'ye giremeyeceğimiz apaçık ortada zaten daha neyi zorluyoruz? Sokucam böyle işe ya 21yy'da hala nelerle uğraşıyoruz, millet aldı başını gidiyor Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Horizon Mesaj tarihi: Nisan 11, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Nisan 11, 2008 Zorlama değil bu , AB nin verdiği kriterler Demokrasi , insan hakları ve özgürlük için şu anki halimizden çok daha iyi olmamızı sağlayacak kritirler. Biz kendi refahımız , iyiliğimiz için bunları yapmalıyız. Eğer yapamıyorsak ozaman o çok söylendiğimiz tü kaka dediğimiz ideolojik rejimlerle yönetilen ülkelerden farkımız kalmıyor. Sözde demokrasi sözde özgürlük.... Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Slat Mesaj tarihi: Nisan 11, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Nisan 11, 2008 Burda kimsenin insan haklarına, demokrasiye karşı çıktığı yok ki zaten.. Ama olay bunları ülkenin kendisinin yapmasıdır, başka ülkelerin değil.. Türkiye AB'nin amcaoğlu mu ki, AB Türkiye'nin iyiliğini istesin? Uluslararası siyasette "heh heh hadi bu da benden olsun" gibi bir kıyak geçme durumu var mıdır? Sadece çıkarlar söz konusu değil midir? Atatürk said: Bu düşüş, aczle başlamıştı. Türk halkının her nasılsa başına geçmiş insanlar, susmaya mahkûmmuş gibi, korkak ve mütereddittiler. Fikir adamları, kendi kendimize adam olma ihtimalimiz yoktur, diyordu. Onlar bizi idare etsin, diyorlardı. Bunun etkisinde kalarak, milletin de zihni bozulmuştu. Durumu düzeltmek için, insan olmak için, mutlaka Avrupa'dan nasihat almak, bütün işleri Avrupa’nın emellerine uygun yürütmek, bütün dersleri Avrupa’dan almak gibi birtakım zihniyetler ortaya çıkmıştı... Oysa, hangi istiklal vardır ki, ecnebilerin nasihatleriyle, ecnebilerin planlarıyla yükselebilsin? Tarih böyle bir olay kaydetmemiştir Atatürk işte bu yüzden çok büyük bir insan, Kemalizm 1930larda kaldı değiştirek diyen insanları (kötü niyetli olmayanları) anlamak mümkün değil Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Horizon Mesaj tarihi: Nisan 11, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Nisan 11, 2008 Hangi istiklal vardır ki bukadar kısa sürede bukadar çok hükümet değiştiren darbe yapılan bir sisteme sahiptir. Şu an bizim bu konuda rezalet denecek kadar kötü olduğumuz belli iken Mustafa Kemal' in sözleri ile biz böyleyiz şöyleyiz diyerek hiçbirşeyi düzeltemiyoruz veya ispatlayamıyoruz. Tam tersine okadar senedir bir adım ileri atmak yerine nekadar rezil bir duruma geldiğimizin göstergesi , Mustafa Kemal ' in sözlerinin nekadar saptırılarak kullanıldığı ve yarar yerine çıkarlar için kullanıldığının göstergesi. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
MacLeod Mesaj tarihi: Nisan 11, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Nisan 11, 2008 şu an türkiye borç faizi ödemek için çalışıyor IMF sayesinde. 50lerden bugüne 460 milyar dolardan fazla borç faizi ödemişse bir halk varın siz düşünün. borcumuzdan fazla faiz ödemişiz. dünyanın petrol doğalgaz kaynaklarına en yakın ülke ve geçiş ülkesi olmamıza rağmen dünyadaki en pahalı benzin mazotu biz kullanıyorsak, verdiğimiz vergiler yorgoların emekli fonuna gidiyosa ekonomi nasıl tıkırında işliyo bir anlasam. IMF nin programı bizim ekonomimizi iyileştirmek için değil, gittiği yere kadar türk halkını faiz ödemeye devam ettirmesi. son verdiği sosyal güvenlik reformuda çıkabilecek devletin memurlarına kaynağı kesip daha rahat borç faizi ödeyebilmesi için çıkartmak istiyor. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Öne çıkan mesajlar