Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

Ajansa Düşen Günlük İrtica Haberleri


fedaykin

Öne çıkan mesajlar

malik said:
@sg:farklı şeyler söylemiyoruz =)


Hayır farklı şeyler söylüyoruz, sen öğle arasında okulun kapılarını açıp serbest bırakmasını "kaçıp camiye giderdik" diye algılıyorsun, ben de "eğer okul kapısını açmışsa bu kaçmak değildir" diyorum.
Sen öğrencinin ders vakti camiye gitmesine göz yumulmasına/teşvik eidlmesine "şeriyat geliyor, lolz!" tepkisi veriyorsun, ben bunun bu projenin bir başka adımı olduğunu söylüyorum.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

@adamınbiri:cumaya giden adam sigara içemiyor mu sonradan ?
adam kaçıyordu,yemek yiyordu,sigara içiyordu ,cuma kılıyordu.


@sg: kapılarını öğlen tenefüsü her okul açmıyordu.
bizimkisi açmıyordu.
izin vermiyordu okul.

bu da kaçmaya girer okul dışına çıkman.

zaten cuma vakti öğlen tenefüsüne rast gelir sıklıkla .

kapıyı açsınlar ,açmasınlar ; her telden insan gider.

okulun kapıyı açıp açmamasına gerek yok.

yıllardır böyledir.

ne projesi , ülkenin çoğunluğu müslüman,kılması gereken namaz var.kılıyor .
kimi gırgırına,kimi geyik.
hayallerde yaşama .
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

ilkokul kutuphanelerinde das kapital, tanri celiskisi, bilumum materyalist ogreti vs olmasi da anormal olmaz o zaman?

kitap yasaklamak sacma bisy ancak kisiligi daha yerine oturmamis ilkogretim ogrencilerini bilimum agir ideolojik zirva ile zehirlemek cok cok daha cirkin

ama ne yaziyorumki salak gibi
kucuk yastaki cocuklar aileleri tarafindan zehirlenmese dunyada organize din diye bisey kalmazdi
cocuklari zehirlemeden kendi secimlerini yapicak yasa gelene kadar temiz tutmak tabiki kabul edilemez

tas yagar yoksa tassssssss
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

kutuphanede bulunru benim kutuphanemde var misal

ama ilkogretim kutuphanesinde olamaz olmamali

ama bi dakka
bu ulkenin %99 u musluman!
hemde bunlarin hepsi sunni ve nur tarikati sempatizani ve cocuklarinin okul kutuphanesinde iki delinin kicindan uydurdugu akli mantigi reddeden zirvalari okumasina tepki vermez

dimi?
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

@viktor: çocuğu her türlü ideolojinin çocuklara yönelik kitaplarından okutmalıyız.

teletubbies izletip "ya bu çocuk ,ay ay rahat bırakalım " mantığında bi insan asla değilim ben.en son insan ben olurum.

ideolojiler başka düşüncelerine insanları kaybediyorsa ve onu savunanlar çocuklara yönelik bir şey yapmıyorsa ,kendi eksikliği ve hatalarından başka bir şey değil bu ideolojilerin ve onu savunanların.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Horizon said:
Kurtuluş savaşında ve öncesinde başlarını örten kadınlarımızın olmadığınımı söylüyorsunuz ? Bunu söylüyorsanız zaten aramızda tartışabilicek birşey yoktur. Sadece kendinizi göz göre göre kandırmış olursunuz.

Dediğiniz ozaman türban değildi başörtüsüydü ise işte burda sorun başlıyor neden derseniz ;

Başını örten bir insan kullandığı başörtüsünü değiştirebilir ve onu bir elbise olarak görür ki öyledir , aksesuardır. Bu kullandığı elbise diğer elbiseler ve aksesuarlar gibi yıllar geçtikçe renginde şeklinde takış şeklinde çeşitlilik gösterir çünki moda ile pararlel ilerler , diğer giydiği elbiselerle o da değişir. Türban dediğiniz nerden gelirse gelsin başörtüsünü takan insanlar için ne amaçla olursa olsun o yeni moda olmuştur ve insanlar onu yeni moda daha güzel diye , yakışıyor , uyumlu diye takar.

Eskiden şalvar giyerken şimdi kumaş pantolon kot giyiyoruz. Kotu nereden aldık ? amerikadan , tüm dünya amerikancı ona bakarsanız. Bir giyimin kuşamın moda olması ve o yüzden takılması onu takan insanları siyasi vs. gibi sınıflandırma veya yargılama hakkını vermez. Ya o türban dediğiniz şekli komle ülkede yasaklarsınız ve o şekilde türban kimse takamaz bu şunlar tarafından içimize şu amaçla getirilip ülkemize şu şekilde zarar vermek için dersiniz. Yada hiçbirşekilde yasak koyamazsınız.

Kolay çözüm var , inancı için kapamak isteyenlerin tek amacı başlarını örtmek. Başka şekilde takılan ve şekli daha değişik olan birşey tasarlanır ve bu kullanılır. Ondan sonra çıkıp desinler bu da AKP nin tasarladığı diye. Ben de ozaman derimki siz neyin takıldığına veya siyasi simge olup olmadığına değil , insanların başlarını dini amaçla kapamalarına karşısınız yani dolaylı olarak o dine karşısınız ve baskı yapıyorsunuz.

başını örtmeyle "türban"ı eş tutuyorsan "zaten aramızda tartışabilicek birşey yoktur".

Baş örtüsü yani tülbenti, türban yani tesettürle eş tutmak sadece cahilliğin getirdiği birşeydir.
Aksini iddia edebilirsin tabii kolaylıkla ama bu sadece tarih bilgisi eksikliğini ve Zaman ve Radikal gibi gazetelerin sunduğu haberlerden ibaret bilgiye sahip olunduğunu göstermekten öteye gitmez.

Bakın taaaa Orta Asya Türk devletlerine. O zamanlar şamanizmdi, tengriizmdi, daha sonradan Budizm'i bile kabul etmiştik. Hiç bir zaman "türban" bağlama biçimi bizim halkımızda varolmadı.
Hatta Osmanlı Devleti'yle İslamiyet kabul edildiği zaman bile "Anadolu halkı"nda asla "müslümanlık" gereği olarak türban takılmamıştır.

Yani "sizi kurtaran anaların başına taktığı örtüye de mi laf ediyorsunuz ühühüh" diye ağlanılan hadise, aslında Bin yıllardır Türk geleneği ve Türk kültürünün sonucu kullanılan başörtüsü, tülbent, eşarptır.

Ancak şu an tartışılan türban, tesettür, sıkmabaş ise, İlk defa 50'lerde, 60'larda nurcuların getirdiği ve soktuğu bir giysi tarzıdır.
Şimdi de Fethullahçıların da sayesinde (bakınız Zaman, Yeni Şafak vs) Türban sanki dinin bir şartıymış veya Türban sanki Türk geleneği başörtüsünün upgrade'lenmiş versionuymuş gibi sunulmakta.

Bütun bunlar da, "Türkiye'nin Araplaştırılması" projesinin getirdiği sonuçlardır. (Araplaştırılan Türkiye hakkında kitaplar mevcut, ilgilenen okuyabilir de)

Ama bakınız, Türban'ı "dini inançları yüzünden takıyorlar, islamiyetin getirdiği bir gerektir" felan denilmesi, hemen başvurulan "sizi kurtaran analar da başörtülüydü" hadisesindeki anaları da "gayrimüslim, ateist" statüsüne sokmakta. Farkında olmadan böyle bir sonuca getiriyor. Çünkü o bahsedilen Anadolu kadınları evet başörtülüydü ama sıkmabaş metodunda kapatmazlardı başlarını. Sıkmabaş+pardesü kombinasyonunu savunayım derken, başvurulan Kurtuluş Savaşı mücadelesini yapan kadınları da ister istemez ateist gibi gösterilmiş olunuyor.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Yazımın tek cümlesine göre cevap vermişsin tebrik ettim. Orda alakalı veya alaksız insanların o tarzdan diğer tarza nasıl geçtiklerini söyledim. Dediğim gibi giyim kuşam moda ile pararlel değişir , tarzı şekli herşeyi değişebilir ve insanlar bu değişime ayak uydurur moda diye değişik şekilde giyinmeye başlarlar.

Bu ülkede baş örtüsünden türbana dönüşmüş aksesuarı her takan AKP li veya siyaset uğruna takıyor derseniz , at gözlükleri çıkarın derim ben de.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Başını örtenleri böyle "sıkmabaşlar" gibi ayırımcı bir tavırla sınıflandırdığınız sürece ülke adam olamaz. Daha tartışırken ayrımcılık yapıyorsunuz. Üzücü bir durum. Lopeth seni de biraz terbiyeye davet ediyorum. Söylediğinin şeyi kulağın duysun düşünerek yaz yazılarını. İnsanlara hakaret edemezsin. Sana iade ediyorum o vasfı.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

viktora şu konuda kesinlikle katılıyorum.

benim ailem bana bu yaşım kadar dinle ilgili tek kelime söylemedi, empoze etmedi.bana sadece sahip olduklarıma şükretmeyi büyüklerime saygı duymayı ve ahlaki değerleri öğrettiler.Ben şuan 21 yaşındayım ve nispeten iyi bir eğitime sahibim ölçüp tartıp karar verebilecek durumdayım.Ve hiçbir dine inanmıyorum tevrat da okudum kuran da incil de...hepsi o kadar saçma geliyor ki insanların bu yazanlara nasıl inandığına ben inanamıyorum.Tevrattan aklımda kalan bir kısım "siz israiloğulları düşmanlarınızı ezeceksiniz onları ayaklarınızın altında ezip çamura batıracaksınız çünkü siz seçilmiş kavimsiniz" böyle birşeydi veya bir "tanrı" nın benim emirlerime uymazsanız diğer tarafta şunu yaparım bunu yaparım demesi (bkz. tevrat)veya kulları arasında ayrımcılık yapması bana inanmayanlar ölsün demesi nasıl bir paradokstur? neyse konuyu çok dağıtmak istemiyorum kısacası viktora +11
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

YÖK Başkanı, 'terk edilmiş durumda olan' ilahiyat fakültelerinde kontenjan arttıracaklarını söyledi

Özcan'ın aklı fikri ilahiyatlarda

Üniversiteye kamera Üniversitelerde güvenliğin sağlanması için çalışıldığını söyleyen YÖK Başkanı Özcan, "Üniversitelere kamera sistemi koymak istiyoruz ki üniversiteler de otokontrol yapsınlar" dedi.

ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - YÖK Başkanı Prof. Yusuf Ziya Özcan , ilahiyat fakültelerinde kontenjanları arttıracaklarını söyledi. Özcan, "İlahiyatlar son yıllarda neredeyse terk edilmiş durumda. O kadar azaltılmış ki neredeyse bu okullarda öğrencilerden çok hoca var. Bu da kaynakların israf edilmesi gibi bir şey" dedi.

Özcan, YÖK Genel Kurulu toplantısında "İstanbul Şehir" ve "Batı Anadolu" isimli iki vakıf üniversitesi ve bir meslek yüksekokulu kurulmasını görüştüklerini söyledi. "İstanbul Şehir Üniversitesi" ile bir meslek yüksekokulu kurulmasını onayladıklarını belirten Özcan, "Batı Anadolu Üniversitesi" teklifinde bazı eksiklikler çıktığını ifade etti. Gazetecilerin "Batı Anadolu, sizin de üyesi olduğunuz vakıf" sözleri üzerine Özcan, "Hiç alakası yok" dedi.

Üniversitelerde güvenliğin sağlanmasına yönelik bir soru üzerine Özcan şöyle konuştu: "Bir önlem paketi üzerinde çalışıyoruz. Kolluk güçleriyle üniversite idarecilerinin arasındaki iletişimi hızlandırmaya çalışıyoruz. Üniversitelere kamera sistemi koymak istiyoruz ki üniversiteler de kendi kendilerini otokontrol yapsınlar."

ÖSS yerine yeni sistem

Özcan, ÖSS sistemine de değinerek yerine getirilecek üç aşamalı sistemle ilgili çalışmaların sürdüğünü söyledi. Özcan, "İngiliz modeli" olarak adlandırılan yeni sistemin iyi olduğunu ifade ederek "Kulağa hoş geliyor. İnsanların sadece beş-altı konudan imtihana girmesi, üç alanda aldıkları puanla üniversiteye müracaat etmeleri hoş bir şey" dedi.

Akdeniz Üniversitesi'ndeki olayları da değerlendiren YÖK Başkanı Özcan, "O mesele henüz doğru düzgün analiz edilip incelenmedi. Vali başka türlü şeyler söylüyor, Sayın rektörümüz başka şeyler söylüyor. Onun için biraz bekleyelim" diye konuştu.

Genel kurulda 23 fakültenin dekan ataması gerçekleştirilirken, üniversitelerin, 18-19 Haziran'da rektörlük seçimlerini gerçekleştirmeleri kararlaştırıldı.

Cumhuriyet
17.04.2008
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

TARİH ANLAŞMAZLIĞI SÜRÜYOR

ANKARA - AKP'nin ısrarla 23 Nisan'la paralel götürdüğü "Kutlu Doğum Haftası" nın tarihi konusunda, hükümetin idaresindeki kurumların da "kafası karışık". Başbakanlık Basın-Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü (BAYEM) tarihleri 16 - 22 Nisan, Diyanet İşleri Başkanlığı (DİB) ise 14 - 20 Nisan olarak duyuruyor, bazı özel kuruluşlar ise 18 Nisan'da kutluyor. Ankara'daki bir Kutlu Doğum etkinliği için kişi başı 10 YTL karşılığı bilet satılıyor.

Kutlu Doğum Haftası, AKP ile birlikte her yıl özellikle nisan ayı ortasına denk getiriliyor ve 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı'na alternatif etkinliklere sahne oluyor. İlahiyatçılar ise kutlamaların her yıl aynı döneme denk getirilmesinin yanlışlığına ve bunun "siyasi bir tercih" olduğuna, zamanın her yıl değişmesi gerektiğine dikkat çekiyor.

Ankara'da yarın düzenlenecek bir programın afişinde 18 Nisan "Peygamber'in yeryüzünü şereflendirdiği gün" olarak belirtiliyor. Söz konusu etkinliğe ilişkin başka iki nokta ise ayrıca dikkat çekiyor. Kutlu Doğum programı aracılığıyla yurttaşlardan para toplanıyor. Programın biletleri, kişi başı 10 YTL'ye satılıyor. Toplam 4 bilet satış noktası arasında ise bir kuruyemişçi zinciri ile iki süpermarket zinciri bulunuyor. Özel Simetri Dershanesi de bilet satın alınabilecek yerler arasında yer alıyor.

Cumhuriyet
17.04.2008
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

×
×
  • Yeni Oluştur...