Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

O değilde heykel meselesi var aslında..


dasaaa

Öne çıkan mesajlar

Şimdi youtube olayı imiş, erken seçim imiş, Türkiye nerelere gidiyormuş gibi konuların patladığı bir dönemde tamamen farklı bir şeyden bahsetmek akıl karı olmasa dahi, uzuuun sürelerden beri aklıma feci takıldığı ve beni oldukça üzdüğü için konu üzerinde bir iki kelam etmek istedim. Böyle politik ve ekonomik konular yanında ufak bir sorun gibi gözükse dahi aslında tartışılan konular ile yakından alakalı. Bir nevi kültür yozlaşması hatta kültür oluşturulamaması problemi. Yani o değil de bir heykel meselesi var aslında...

Uzun sayılabilecek ancak kısa bir girişten sonra, sıkıntımı açıkça paylaşmak gerekirse; her şehirde daha doğrusu yabancı ülkelerden her önemli şehirde oturmuş bir görsellik var. Şehirler inanılmaz güzellikte heykellerle donatılmış. Gerek yeni gerekse belkide bin yıllık heykeller her meydanı, her parkı, kütüphaneleri, devlet binalarını süslüyor. Anlıyorum kamusal alana başörtülü girilmiyor ancak heykel de mi giremiyor yahu?

Gelin bizdeki heykellerden bahsedelim. Çok fazla tip yok.

1.si en kötüsü ve en acı vereni: Atatürk heykelleri. Bi kere her yerde varlar! Her yerde! Okullarda, meydanlarda, kamu dairelerinin önünde.. her yerde... büyük ihtimalle sosyalist rejimlerde bile liderlerin heykelleri bu kadar çok yoktur! Ama (haha kötü olan bu değil, kötü olan şimdi geliyor) bu heykeller Atatürk'e pek benzemiyor hatta bu heykeller genelde birbirine bile benzemiyor. Bazen düşünüyorum bunlar kimin heykelini yapıyorlar acaba diye. Hani Atatürk kameranın, filmin, fotoğrafların olmadığı zamanda yaşamış olsa belki yeriz, deriz adamlar kulaktan dolma bilgilere göre heykel yapıyorlar diye.. O da değil.. her neyse asabımızı bozmayalım ve 2. türe geçelim

2.Kurtuluş savaşı heykelleri: Ahh ah.. işte bunlar da feci.. Bunlarda genelde Elif (niye hep elifse?) sırtında top mermisi taşıken kucağında kundakta çocuğu vardır.. Ben buna duygu sömürüsü derim arkadaş! Olayı bayağılaştırma derim. Kurtuluş savaşında her kadının adı sadece elif miydi ve bunların hepsi savaş zamanı mı doğum yaptı diye sorarım... Bir de kurtuluş savaşı hakkında yapılan bütün heykeller aynı temada mı olmak zorunda. Bunların elif olmayanlarında a) Mehmetçik savaşa gitmektedir b)halk ellerinde çapa tırmık sinirli bir şekilde üzerimize dğru koşmaktadır. (sakin ol dostum! savaş biteli 100yıl olacak nerdeyse!)

3.Osmanlı dönemi büyükleri ve işte devlet erkanının, savaş kahramanlarının yeniden yapılmış heykelleri: Bunlarla ilgili sorunu hepsinin genel sorunu olarak yazalım isterseniz..

Şimdi ben demiyorum ki, Atatürk heykellerinin çokluğu kötüdür. Diyorum ki işçiliği kötüdür. ve ayrıca demiyorum ki kurtuluş savaşı heykelleri kötüdür. Diyorum ki yaratıcılıktan uzaktır ve işçilik -yine- kötüdür. Aynı kötülükler Osmanlı dönemi ile ilgili yeniden yapılan heykellerinde de mevcuttur. Biliyorsunuz Ankara'da senelerden beri belediye başkanlığı yapan bir zat var. Şimdi bu arkadaş (i. melih gökçek) belki bazılarınız hatırlamaz "tükürürüm böyle heykelin içine" tarzı bir laf edivermişti. Sonra kendisi içine tükürülecek heykellerle donattı Ankarayı. Keçi heykelleri falan. Hele adını hatırlayamadığım, atakulenin yanında ki parkta (botanik miydi acep yaw) uzun eşşek oynayan çocuklar tarzı bir çalışma vardı bi 6-7sene önce. Dökme demirden /ya da artık her ne ise) kaba, iğrenç, soğuk... İStanbul biraz daha iyi durumda olmakla beraber, dünya şehirleriyle kıyaslandığında berbat bir durumda. Çarpık kentleşme, parkların falan belediyeler tarafından talanı.. Meydan dediğiniz şey nedir ki? Halkta meydan park heykel kültürü yok! Onu bırakın tarihi çeşmelere sprey boya ile FG, Sinem Kobal yazan dingiller var (şimdi bu adamlar okkalı hakareti hakkediyorlar. Hakaret edersem atılırım, edemiyorum. İlahi adalet!) Belki izmir, bir umut izmir dedim.. onun da durumu beklediğim gibi çıkmadı, ne acı..

Diğer yandan tüm dünya diyorum, tüm dünya. Hong Kong'dan başla, New York'a kadar her yerde inanılmaz heykeller koymuşlar adamlar. Bu heykelleri temiz yahu! Açın Google'ı bakın Stok imageları tarayın görün.. Ha bizimkilerden farklarını belirtmek lazım elbette. Öncelikle detaylılar. Heykeltıraş kasmış, adamın kıyafetinin ipek olduğu izlenimini, diğer elemanın üzerinde kürk olduğu görüntüsünü bize vermeyi başarmış. Aslanın yüzündeki çizgiler net, gerçekçi.. Çeşmeleri falan var adamların! Şaşırtıcı değil mi? Misal St Michel sanıyorum Paris'te, bir kanatlı aslan heykeli var ki, aman Allahım diyorum.. böyle güzellik yok! Benzeri misal Buenos Aires'te var. Ama o heykel beyaz. Sonra heykeller tertemiz, kuş pisliği var elbet üzerlerinde (olmasa şaşardım! ^_^) ama her görüdğü yere FG yazan dallamalar yok o kadar. Bakımları yapılıyor. Ünlüler kendi resimlerine, tablolarına benziyorlar! Bunlardan bazıları ortaçağda yaşamış olsalar bile tablolarında gördüğünüz yüz ile heykelde gördüğünüz yüz aynı :)

Daha yazarım ben.. okur musunuz bilmem? Resimleri de ararım belki koyarım bir ara. Resime boğmak istemedim burayı. "bakıın ben demiştim işte.. adamlar neler yapmışlar" gibi bir çocukluk gibi geliyor nedense.Her neyse, uzun lafın kısası cahiller cehenneminde, gecekondular arasında, polemikler ve yapay sansasyonlar ortasında, uyduruk skandallar eşliğinde yaşıyoruz öylesine. Zevk yok, tat yok.. ömür tüketiyoruz be.. Canım Türkiyem törpüle benide canlı müze İstanbul'a yaptığın gibi. Çirkinleştir içimi, boş ver ne medeniyetiymiş, ne görgüsüymüş, ne zevkiymiş.. sadece paraya endeksli boş bir hayata mahkum et beni... der ve kaçarm..

dasaaa typo ve olası cümle düşüklüklerinden dolayı şimdiden özür diler, gerekirse gereken edit(ler)in yapılacağının garantisini verir. Ancak iş bu yazı yazılırkene bol tarafından telefon gelmesi üzerine yazının anlatımında bazı kopmalar gözlemlenebilir. Napalm, olsundur o kadar.. Bu yazının Hulusi Kentmen ile hiç bir alakası yoktur. valla! copyright ©2007 dasaaa
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

ya heykel bol olsun sorun değilde harbiden heykellerin çoğu rezalet. ya oda değil, heykeli diktiriyorsun bari temizleyin kardeşim.
Heykelin kafası bok çukuru gibi. Tepeden giden sıçıyor gelen sıçıyor. Bu kuşlarda alıştı ha...
dimi ama?

[ Mesaj 08 March 2007, Thursday - 23:14 tarihinde, Masteis tarafından güncellenmiştir ]
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

O oltayı o hale getiren hıyar itiraf.com a yazmış bi de. Eskişehirde hakkaten baya bi heykel yapıldı son bi yıl içinde , eskişehir gerçekten gezmesi zevkli bi yere dönüştü , heykellerin payını hiç düşünmemiştim; bu yazıyı okuduktan sonra karar verdim ki cidden haklısın. Valla heykel konusunu çok bilmem de ben en çok o filmlerde gördüğümüz amerikadaki falan şehrin ortasında kocaman yemyeşil parklara özeniyom arkadaş...
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş


Apache, 09 March 2007, Friday - 00:59'da demiş ki;
Atatürk heykellerinden ve Kurtuluş anıtlarından rahatsız olan bir insanın amacı art niyet dışında bir şey olamaz.

kendi anıtını diktirtecek bir şey yapta seninkinide dikelim.

ahanda bunu bekliyordum aslında.. velhasılıkelam buna cevap olarak "yahu, Atatürk heykellerinin yüzüne bakılmıyor, pislik içinde, belediyeler ilgilenmiyor. Kaldı ki bu mudur bizim Atamız? Biz Atamızın yüzünü ne çabuk unuttuk. Heykellerin suratı birbirine benzemiyor. Sadece sırtında cephane taşıyan kadınlardan "elifin kağnısı"ndan mı ibarettir kurtuluş savaşı? Bütün o özveri sadece hammallıktan, cephane nakliyatından mı ibarettir yoksa? Yoksa o savaşın bu kalıplaşmış,aynı, sıradan düşünceler, imgeler dışında farklı yanları neden yansıtılmamaktadır? Atamız bize muassır medeniyetlerden bahsederken ne demek istemiştir? Muassır medeniyetler seviyesine ulaşmak sadece cumhuriyetin ilanı ile mümkün olabilir mi? Bu amaç için çaba harcamak gerekli değil midir?" şeklinde sorular sorulabilir ve sonuca elbette ulaşılabilir ancak bu sadece uzun ve sıkıntılı bir yol. Nihayetinde ben değil de bir büyüğümüz gerekli cevabı versin.. Hem de nerden bakarsan bi 80 küsur sene önceden gelsin cevap;
Sanatsız kalmış bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş demektir.

kim olduğunu söylemeye gerek yok umarım ^_^

Şimdi, düşünceye atfen yukarıdakini yazdım ancak mesajı biraz irdeleyince esasında, amaçlarımızın -bir yerde- aynı olduğu ve yanlış anlaşılma sonucu küçük bir gazla yazıldığı gözüküyor. Yani mazur görülebilecek bir yazı. Üstüne gitmeye bir gerek yok.. Benim "her tarafta Atatürk heykeli var" demem kısmına takılmış. Ki bu bir gerçek. ve yine yazımda belirttiğim gibi bu heykellerin sayısı değil kalitesizliği önemli, aynılığı önemli. Gözden kaçan kısım zaten bu. Sanat aynı olmamalı ve önemli kişilikler basitleştirilmemeli.. keza açıklamayı okuyunca düşüncelerimiz örtüşücektir sanıyorum.Yani bir art niyet yok.. sanırım burayı geçebiliriz...

Diğer cümle önemli, her ne kadar sinirle söylenmiş olsa dahi diğer cümle bizim heykele bakış açımızın bir özeti sanki. (freudian analiz yapmıyorum genelin düşüncesini farklı bir bakış açısı ile değerlendiricem, zemin hazırlıyorum sadece. çünkü pek çokları bu şekilde düşünüyor ne yazık ki)
"kendi anıtını diktirtecek bir şey yapta seninkinide dikelim."
bakın heykeller sadece insan figürlerinden veya önemli insanların hayatlarından feyz alınarak yapılacaklar diye bir durum yok. Gündelik hayattan ilham alınarak bir heykel yapılabileceği gibi klasik yunan heykelleri tarzında bir çalışma da hayata geçirilebilir. Hatta istenirse benim bile heykelim yapılabilir (ama vücudum antik yunan veya roma heykeline modellik edecek kadar kaslı değil. mısır usulü bi şeyler yapsak) Örnek vermek gerekirse ben aslan heykellerini çok severim. Hele kanatlı aslanlar! tapıyorum vallahi! İngiltere'de italya venedik'te hatta uzakdoğuda falan bir çok aslan heykeli mevcut. internetten bakabilirsiniz. Şahane şeyler.Gelgelelim hayvanat bahçesinde kanatlı aslan olmadığı gibi normal aslanlar ABD'de sokaklarda falan gezmediği halde (sanıyorum NY merkez kütüphanesi) devlet binalarının girşinde kolon yanlarında yerlerini almışlardır. Basitçe söylemek gerekirse sanat hayalgücü ile ilgilidir, gerçeğe bağlı veya bağımsız olabilir. Yani limitli değildir, tek düze hiç değildir.Dar görüşlü kesinlikle değildir.

Hah işte dediğim şey zaten bu, dediğimi anlatmakta heykel sadece bir araç, sorunların sadece biri. Tek sorun bu değil. Küçücük, minicik bir parçası aslında. Sorun kültürsüzlük. Kültürsüzlüğe bağlı olarak "diğer"lerine fırsat tanımama (bkz keçi heykelleri) yaşam hakkı bile vermeme, dar görüşlülük belki de körlük. Ve nihayetinde, muassır (çağdaş demek bu arada) medeniyetleri hedeflerken, biz ilericiyiz, ileriye gidiyoruz derken geriye gitme ve bunun farkına bile varmama.

Benim bir ingilizden veya bir italyandan eksiğim yok. Ben buna inanıyorum. Türkiye'nin bunu hakkettiğine inanıyorum. "Benim" bunu hakketiğime inanıyorum.

Siz çağdaş bir yaşamı hakkettiğinize inanıyor musunuz?

not1.elifin kağnısı diye biliniyor genelde ama aslında adı "Mustafa Kemal'in kağnısı" olsa gerek bir de Fazıl Hüsnü Dağlarca yazmış olabilir diye hatırlıyorum.
not2. dar görüşlü vurgulaması üstteki iletiye cevaben yazılmış bir şey değildir. alınmayınız. sadece genel görüşe bir tepkidir. görüşünüz "sadece hakkedenin heykeli dikilir"den ibaretse sizin için üzgünüm sevgili okurhan.
not3.yok Atatürk heykellerinden rahatsız olmuyorum. bir daha belirtelim. rahatsız olduğum şey önemli şeylerin, basitleştirilip içinin boşaltılması.(aslında tarih kitaplarında da bir ton şey var ama başka zaman yazarım onları)
not4.ha rahatsız olsam ne olur? ne olucak ifade özgürlüğü var. rahatsız olsam dank söylerim lafı dolandırmam. TCK diye bir şey var malumunuz. suç unsuru varsa yargılarlar yoksa salla zaten. ama en önemlisi kanunlar dahilinde olduğu sürece düşünce özgürlüğüne fırsat tanınması.yalnız benim yazdıklarımda fitne fesat yok. Yani 100% fitne fesat free
not5.esasında ilk yazdığım versiyonu biraz sert ve kabaydı. yollamadan önce dedim "ben ne yapıyorum yahu. amacım sıkıntımı belli etmek, farklı bir bakış açısı aşılamaya çalışmak. hepsi bu" sildim değiştirdim hepsini falan.. bunu yazmamın sebebi ise şunun farkına varmanızı istemem: bu yazı behüehehe şeklinde bir ağlama, yakarma yazısı değildir, fitne fesat sokayım ortalık karışsın yazısı da değildir. sadece basit bir göz açma, kafaları kumdan çıkarmaya çalışma, yeni bir bakış açısı sağlamak için uğraşma yazısıdır. "eskişehir gerçekten gezmesi zevkli bi yere dönüştü , heykellerin payını hiç düşünmemiştim; bu yazıyı okuduktan sonra karar verdim ki cidden haklısın." şeklinde bir cevap aldıysam ne mutlu bana

[edit notu] üstte bulunan ileti değiştirilmiş olsa dahi görüşlerimi belirtmek amacı ile yazımı güncellemiyorum. ancak not olarak ekliyorum yeniden "bu mesajın apache ile herhangi bir alakası yoktur ve cevaben yazılmamıştır. küçük bir toplumsal inceleme denemesidir" evet..

[ Mesaj 09 March 2007, Friday - 02:01 tarihinde, dasaaa tarafından güncellenmiştir ]
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

said:
bu heykeller Atatürk'e pek benzemiyor hatta bu heykeller genelde birbirine bile benzemiyor.

burda bi heykel var cidden gece yarısı bi gün arkadaşlarla ölçtük çıktık tepesine ve 1.60 Atatürk'ün boyu. ilk gördüğümde demiştim bunun boyu neden bu kadar kısa diye sonra ölçtük beklediğimizden resimlerde gördüğümüzden kısa çıktı.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Bir kere o heykeller hep eski heykeller.
Yani kurtuluş savaşı üzerine yapılmış heykeller.
Sıkça duyuyorum bu karşılaştırmayı.
Ne biliyim Amerika'da, İtalya'da, Yunanistan'da felan böyle tek bir adamın heykeli her yerde olmazmış da, onun yerine sanatçıların heykeli olurmuş da filan.
Unutulan konu, Avrupa'daki koşullarla Türkiye'deki koşullar aynı değildi, olmadı da.
Avrupa'daki insanlar rahat rahat yaşıyordu. Özellikle Yunan'daki insanlar zengin hayatları sonunda boşluktan dolayı oturup felsefe yapmaya başlamışlardı. Yunanistandan bu kadar Filozof çıkmasının nedeni, rahat yaşantılarından dolayı.
Avrupa'da rönesans sonucu ise çok büyük bir bilim ve düşünce akımı başlamıştır. Her önüne gelen birşeyler düşünmeye, bir şeyler yaratmaya çalışmıştır.
Buna karşın Anadolu topraklarında hep savaşlar yaşanmıştır. Ve köylüler de başlarındaki krallara hizmet etmek için uğraşıp durmuştur. İslamiyet anlayışı ile sanatın önüne engel konulmuştur. Bunun sonucu Avrupa'daki sanat ve düşünce akımları yaşanırken, Anadolu'da insanlar köle gibi yaşamaya devam etmiştir.

Yani demek istiyorum ki,
Bizim de Michelangelo'nun heykelleri gibi heykellerimizin olmasını bekleyemessin. Onlarda filozoflar, tanrılar, ozanlar felan heykelleri yapılırken, bizdeki en çok heykel "Atatürk heykeli" olmuştur.
Bu heykeller, Kurtuluş Savaşı sonucu bu zaferi kutlamak için konulmuştur.
Bu konunun sıkça eleştirildiğini duyarım "diktatör gibi bir tek bu adamın heykelini koymuşsunuz" derler.
Oysa bu adamın heryerde heykelinin olmasının nedeni, diktatör olmasından değil, Türk halkına şimdiye kadar yaşadığı en büyük zaferi, en büyük kurtuluşu sunmasından dolayıdır.
E bu sevgi ve saygılarını göstermek için de Atatürk ve "Kurtuluş Savaşı" konulu heykeller yapılmıştır.
Dediğim gibi bunlar eski heykellerdir. Kurtuluş savaşı heyecanının taze olduğu ve kutlama yapmak için konulmuş heykellerdir.
Bu demek değildir ki, yeni yapılan heykeller de sadece Atatürk temellidir.
Sıkça duyarım, "ünlü bir şairin heykeli dikildi" haberlerini.
Bu haberler, "ya avrupada sanatçıların heykeli dikilir, siz diktatör gibi heryere atatürk doldurmuşsunuz" anlayışını çürüten olaylardır.
Mesela Afyon'da Nasrettin Hoca heykeli de bulunuyor. Yöre halkının Nasrettin Hocaya olan sevgisini temsil ediyor.
Yani "avrupa'da böyle mi, tey tey, siz sadece diktatör gibi Atatürk heykelleri dikmişsiniz" denilmesi aslında bilgisizlikten kaynaklı bir laf.
Türkiye'yi gezsek aslında Atatürk ve Kurtuluş Savaşı dışında da bolca heykel dikildiğini, ve yeni olarak sıkça sanatçıların heykelinin dikilmeye başlandığını görebiliriz.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

ancak tarihi olan devletlerin bu tür heykellerle dolu olması mümkün olabilir ki bu bence övünülecek birşey olmalı.

İsviçre sokaklarında savaşan insan heykelleri veya meydan muharebesi figürlerine rastlamamız mümkün olmaz elbet.

Ha tabi heykellerin özenilerek ve güzel yapılması da ayrıca önem arzediyor.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

  • Admin
Heykellerin bakımsızlığı ve kalitesinin düşüklüğü konusunda katılıyorum ama şurası hatalı.

said:
2.Kurtuluş savaşı heykelleri: Ahh ah.. işte bunlar da feci.. Bunlarda genelde Elif (niye hep elifse?) sırtında top mermisi taşıken kucağında kundakta çocuğu vardır.. Ben buna duygu sömürüsü derim arkadaş! Olayı bayağılaştırma derim. Kurtuluş savaşında her kadının adı sadece elif miydi ve bunların hepsi savaş zamanı mı doğum yaptı diye sorarım... Bir de kurtuluş savaşı hakkında yapılan bütün heykeller aynı temada mı olmak zorunda. Bunların elif olmayanlarında a) Mehmetçik savaşa gitmektedir b)halk ellerinde çapa tırmık sinirli bir şekilde üzerimize dğru koşmaktadır. (sakin ol dostum! savaş biteli 100yıl olacak nerdeyse!)


Kundakta cocugu ve sırtında top mermisi cepheye yardım götüren bir kadının heykelini dikmeyeceksin de kimin dikeceksin. O zamanki şartları ve zor durumları, Türk halkının çektiği çile ve sıkıntıyı en iyi ifade eden öğelerden biridir bu ayrıca. İnsanlarda iz bırakması ve etkilemesi için de heykel yapılıp ölümsüzleştirilmesi doğru bir durumdur.

Bununla birlikte tabi farklı heykeller ile de kurtuluş savaşımız anlatılabilir. Fakat bazı temel unsurlar ön planda olacak şekilde bu işler yapılır.

Ek olarak da bir şey diyim, tam emin olmamakla birlikte bildiğim kadarı ile yogun stres ve sıkıntı altında erken doğum yapma ihtimali yükseliyor. Yani tabiki her kadının aynı anda doğum yapıp cepheye o sekilde ilerlemesi mümkün degil ama kundakta çocugu ile gidenlerin sayısı da önemsenmeyecek seviyede değil, ki burda asıl dikkat çekilmek istenen konu bütün kadınların böyle oldugundan ziyade o durumdaki bir kadının bile canla başla cepheye gittiğini göstermektir.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

ama bide şey var.
Heykel bizim kültürümüzle özleşen birşey değil bence.Bu yüzden bu kadar özensiz.Örneğin Avrupa da Rönesans dönemi hede hödö birsürü heykel yapılmış hepsi fevkalade heykeller ve hala korunuyor.
Biz öyle bir dönemin altına giremedik.Bizde daha çok doğu motifleri vardı.Avrupa da helenistik çağdan gelen bir heykel anlayışı var.Biz Asya dan gelen bir toplumuz heykel anlayışı olmadı...

Ama Atatürk heykelleri gerçekten kötü.Çok var ve hiçbiri birbirine benzemiyor.Hatta 1 ay önce falan gazetede vardı böyle bişey.En İyi 10 Atatürk heykelini bulmuşlardı.
Büstler ise ayrı bişey.Gerçekten Türkiye yi hiç tanımayan biri Demir yumrukla yönetildiğimizi falan zanneder bu kadar çok büst heykel.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

@Bone:
Sanatçı heykelleri olmaması, Michelangelo'nun Türk olmaması gibi şeyler de değil istediklerim. (yahu bir de nedense biz Türklerde heykel dediğimizde Mikelanj'ın ötesine gidememe durumu var. Yani taş yontma diyim ben kısaca. Heykel yoğurma ile de yapılır, kalıpla da.. ama işte fazla örneği yok bizde.. üzücü)

Bakın bu heykellerin -eski- olması bile bizlerin (afedersiniz) öküzlüğüdür. Benim bildiğim bizde bir çok üniversitede güzel sanatlar bölümü var.. bu okullarda plastik sanatlar adı verilen bölümler mevcut ve -şaşırtıcı ama gerçek- bu adamlar takır takır mezun veriyor yahu! Yani heykeltıraş çıkıyor. (bu mutluluk verici bir şey gerçekten)

4ay önce modern sanatta falan sergiler vardı gittiniz mi bilmem.. heykeller hakkında.. Gidenler görenler bilir, Türkiye'de heykeltıraşlar bir şeyler de yapıyorlar. Yani "eski" olması bunları talep etmeyen, farkına dahi varmayan, bu kültürden uzak olan bizlerin suçu...
Geldik işin diğer tarafına, teknik tarafına... bu sevgi ve saygı ile yapılan heykellerin dikkatli bir göz tarafında "berbat" bulunmasına sebep olan tarafına. Bir kere detaydan uzaklar, kabalar.. şimdi diğer ayrıntılardan bahsedelim. Diyelim 1920'de yaşamış birinin heykelini yapıyoruz. Bu adamın pantolonu o dönemki tarzda olmalı, ceketi, saç tarama biçimi, ayakkabıları ve hatta hal ve davranışı bize bunu hissettirmeli. Plastik sanatlar bunu gerektirir. Biz de -her ne kadar sevgi ve saygı içinde yapılsa dahi- bu öğeler kısmen veya tamamen eksik. Kıyafetler örtüşmüyor, mesela kadın heykellerinin baş bağlama biçimlerine dikkat edin ve dönem fotolarına bakın. Alakası yok! Dahası Kurtuluş savaşı dönemini tasvir eden heykellerde modern öğelere (pantolonlar falan, paçalarına bakın dönemin dar paçalı pantolonlarının izini görmeniz zor..) rastlamak olası. Kısaca heykeltıraş dönem heykelini yapacaksa hakkını vermeli, hakkı verilmemiş, üzerinde çalışılmamış eksik heykel dikilmemeli. Ama adamlar keçi heykeli dikiyorlar yahu! Hem de seri üretim.. Şİmdi birden nereden geçtik keçi heykeline diyeceksiniz. Siz bi soluklanın ben bi entera basayım alttan devam edelim.

@DynamicK:
Heh aldınız herhal soluğunuzu, ben de basıverdim enterlara..Sorun elifin kağnısı heykeli değil, sorun aynılık. Yeniden yazıyorum kurtuluş savaşı elifin kağnısından mı ibarettir? Elbette değildir. Diğerleri nerede o halde? Yoklar.. vallahi yoklar.. Büyük bir dönemin, çığır açan bir zamanın cefakar Anadolu kadını dışında bir imgesi olmaması sizi yaralamıyor mu? "Yok ben elifin kağnısından memnunum, yeter bana elif ve kağnısı" diyorsanız tavsiyem Çin'den seri üretim Elif ve Kağnısı heykelleri almak şeklinde olacaktır. Hatta her eve bir Elif'in kağnısı heykeli kampanyası bile başlatabiliriz. Bilakis önümüz seçin arefesi, kampanyaya ihtiyacımız var :)
Ben seri üretimi sanata yakın bulmam. Replicalar olabilir falan belki.. Ama seri üretime yakın değilim. Biz kötü yapılmış heykellerin aynı veya çok benzerlerini yapıyoruz. E adam demez mi "ben bunu görmüştüm" diye.. Sanata ilgiliyi arttırmanın yolu halkın anlayabileceği basitlikte güzel sanat eserleri vermektir. farklı bakış açılarını, farklı konuları, farklı duyguları yansıtmalıdır. Eksikliğini Türkiye'de hissedebilirsiniz zaten.

Ha son olarak (yine aynı şeylere vurgu yapıyorum aslında) Mustafa Kemal Atatürk heykellerinde (genelinde) Atatürkün giydiği ceket, taktığı kravat size kumaş hissi uyandırıyor mu? Hep birbirinin benzeri olan her türlü heykelde, giysilerde kıvrımları, o katları, kumaşın yumuşaklığını hissettiniz mi? Yüz hatları "gerçekten" size bakıyor, soluk alıyormuş gibi mi gözüküyor, yoksa ölü bir adamın katılığı mı var heykellerin yüzlerinde? En son ne zaman "hayvan heykelleri" gördünüz yeni dikilmiş? 100-200m çevrenizde caddelerde kaç tane heykel var? Plastik sanatlar (hepsi için, her türü için ve hatta haddimi aşarak mimariyi de işin içine katıyorum. Cüretkarlığımın kusuruna bakmayın sefgili mimarlar) sadece 100 ya da 500 sene önce yapılan, şimdi ihtiyacımızın kalmadığı, üzerine düşünmesi, yeni ürünler verilmesine gerek kalmamış bir dal mıdır acaba Türkiye için?

(ya bir de arada orta asya ve doğuda heykel kültürü olmadığı gibi bir şey gördüm.. söylenmek istenilen Türklerin kökeni göçebe toplumdan geliyor, göçebe toplumda heykel kültürü oluşmadı gibi bir şey sanırım. Bilakis doğu ve orta asya heykelleri bazen avrupa heykellerini havada karada... anladınız herhal. öyleki o gotik ve grotesk katedrallerde bile belki hindistan ve uzakdoğu tapınaklarında bulunan detay yoktur. Tam deli işi! adamlar tapınağın bütün duvarlarını günlük hayatlarında yaptıkları eylemleri anlatan işlemelerle doldurmuşlar. Ha unutmadan uzakdoğunun aslan ve ejderha heykelleri de ayrı bir güzeldir.. neyse dağıtıyorum yine konuyu.. kaçtım byes. öpüyorum çok..)

editler: feci typo canavarı ve nasıl bir anlam kayması.. 2saat uyku sonucu elbet. nitekim hayat devam ediyor projeler falan yetişecek daha ^_^

[ Mesaj 09 March 2007, Friday - 13:54 tarihinde, dasaaa tarafından güncellenmiştir ]
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Bu konuda Türkiye ile dunya'yı karsılastırmak hata olur bence cunku ozellikle avrupa'da ta koklerini antik yunandan alan bir heykel kulturu war.Bu topraklarda ise -eski yunan sehirlerini saymazsak- heykelin daha 1-2 yuzyillik bir tarihi oldugu soylenebılır.Osmanlı zamanında heykel yapmak yasaktı die biliyorum. Konuyu boyle ele alınca genc cumhuriyetin ulkeyi Ataturk ve Kurtulus Savasi heykelleriyle doldurmasi cok sasirtici diil.Yeni yeni daha degisik ornekler gorebiliyorz.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Geçen televizyonda bir dizide de gördüm.
Bir kız (zengin birisinin kızı, korumayla felan dolaşıyordu) güzel sanatlara girmiş.
Çamurdan heykel yapıyor.
"Ben sanatçıyım" ayaklarıyla ortada dolanıyor.
"Aa, biz de heykel okulları da mı varmış" diye şaşırdım açıkçası görünce.

Hadi kasıp resim öğrenen kişiler, gazetelerde felan "grafiker" olarak çalışıyor, resim yapmasa da yazı/sayfa dizayn işleriyle uğraşıyor.
Bu heykelciler ne yapıyor merak ettim.

Heykel çok gelişmiş bir meslek değil Türkiye'de.
Belediye Heykel diktirmek istediğinde bile alelade insanlara gidip heykel yaptırıyor.
Dediğin gibi giysiler bile dönemi yansıtıyor mu diye düşünülmeden hazırlanıyor.
İ. Melih Gökçek gibi belediye başkanları da "böyle sanata tükürürüm" diyip heykellere tükürdüğünden de, heykelciler heykel yapıp dikmek istemiyor.
Mesela Avrupa'da parklarda eciş bücüş heykeller dikiliyormuş halk yararlansın diye.
Bizde olsa "bu ne lan bu" denir kaldırılır ortadan.
Yani bu tip bir alanda da çalışamıyacak bu heykeltraşlar.

O kadar mezun olan heykeltraş ne oluyor merak ettim.
Acaba köprü korkulukları, merdiven taşları dizimi, taş duvar örümü gibi işlerle mi uğraşıyorlar?
Çünkü bu kadar heykeltraş mezun verirken neredeyse hiç heykel görmemek şaşırtıyor beni :)
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Avrupa'da heykeller sokaklarda sergileniyor.
Sokakları heykellerle süslüyorlar.
Ben, bizde de niye böyle yapılmıyor onu soruyorum.

İkincisi, dediğin kadar usta kimseler bu heykelleri yapıyor olsa, neden dasaa'nın dediği gibi "ustaca" yapmıyorlar.
sorarım sana.

alaştırarak gel pls.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

×
  • Yeni Oluştur...