Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

Aydın Doğan'ın amacı ne?


Prawler

Öne çıkan mesajlar

Aydın Doğan neyin peşinde ?!.
yazan Cüneyt Birkök 2005

(Son derece ilginç bir değerlendirme. Bu durumda Türkiye'nin esas baronu
Koç oluyor. Halis Toprak'ın kürt kapitalizmi yaratmak amacıyla Özal
tarafından kullanıldığı haber verilmişti bir ara. Fakat yazılanlardan
önemli bir kısmı sonuç olarak doğru.)


Aydın Doğan neyin peşinde ?!.
Sevgili dostlar, Türkiye'nin en güçlü medya baronlarından biri olan Aydın
Doğan hakkında uzun zamandır yazmayı düşünüyordum. Kısmet bugüneymiş.
Kelkit'li bir toprak ağasının oğlu olan ve çok genç yaşta Istanbul'da
zahirecilik ve ecza deposu sahipliğiyle iş hayatına başlayan Aydın Doğan
bugünkü yerine nasıl yükselebildi acaba. Bunun cevapları geçmişte
gizlidir. Işin gerçeği Aydın Doğan'ın arkasındaki esas güç Koç Ailesidir.
Vehbi Koç'un rahatlıkla kullanabileceği ve dikkat çekmeden rakiplerine
çelme takabileceği bir örtüye ihtiyacı vardı bunu da kendisinin otomobil
bayilerinden birisi olan Doğanı önce zengin edip sonrada medya dünyasına
sokarak yaptı.
Doğan'ın zengin edilmesi operasyonu diğer otomobil bayilerine üretim
kısıtlı diye günde 3 araba gönderilirken Doğan'ın bayisine günde 300 araba
gönderilmesiyle yapıldı. Zaten çok büyük olan araç talebini Istanbul'da
tek karşılayabilen bayi haline getirilen Doğan kısa zamanda zenginleşti.
Bunun ardından Milliyet'i o zamanki sahibi Ercüment Karacan'dan almak
için teklif yaptı. Bu teklif gazetenin esas gücü Abdi Ipekçi ve ekibi
tarafından reddedildi. Bunun sebebi Abdi Ipekçi'nin Doğan'ın arkasındaki
gücün kim olduğunu bilmesi ve bunun peşinden neyin geleceğini tahmin
etmesiydi. Abdi Ipekçi'nin direnişi yüzünden akamete uğrayan medyayı ele
geçirme planı Ipekçi'nin daha sonra zavallı bir delinin üstlendiği son
derece
profesyonelce bir suikastle ortadan kaldırılmasıyla gerçekleşti. Bugüne
kadar kendilerini çok solcu görerek Ipekçi suikastini "her zamanki
şüphelilere" yamayanlar nedense hiçbir zaman bu suikastten ticari yarar
sağlayan odakları göremediler. Ya da görmek istemediler.
Doğan'ın Türkiye'nin bir otomotiv üretim üssü olmasını nasıl engellediğini
bilir misiniz peki ?
Bundan yıllar önce Japon Mazda firması Türkiye'de bir fabrika açmaya
niyetlendi. Bize tam bir teknoloji aktarımı yapacak ve bir süre sonra
üretimi tamamen bize bırakacaktı. O dönemde Koçlar tenekeden Italyan
arabalarına kuş isimleri verip bizlere satmakla meşguldü. Bu proje için
Halis Toprak seçildi. Bir Japon heyeti gerekli görüşmeleri yapmak için
Türkiye'ye geldi. Bu sırada Doğanın ekipleri haberi almış ve Japonların
peşine düşmüştü. Türkiye'de Toprak Holdingin Japonlarla fabrika kuracağı
haberini hemen Koç'lara yetiştirdiler. Sonra bir anda Milliyet gazetesinde
Toprak Holdingin bir firması hakkında vergi yolsuzluğu iddiaları başladı
ve devlet göreve davet edildi. Piyasaya da birileri Toprağın firmasının
zor durumda olduğu haberini yayıyordu.Kısa sürede panikleyen müşteriler
alacaklarını hemen isteyince firma cidden krize girdi ve anında görev
başına koşan maliye tarafından el konuldu. Bu olaylardan sonra Toprak
Japonlarla ilişkisini kesti ve aynı anda Milliyetin haberleri de
duruverdi. Bizlerde tenekeden yapılma arabalara binmeye devam ettik.
Japonların ikinci bir girişimi de ünlü bir işadamımızın kardeşinin
öldürülmesiyle kesilmiştir, bilenler bilir.
Sayın Doğanın ülkemize ettiği en büyük "hizmetlerden" biri de AKP
hükümetini başa getirmesidir. Bunun için Amerika destekli ve birden fazla
grubun ortaklaşa hareket ettiği bir komplo kuruldu. Komplonun diğer
faaliyetleri sonucu ekonomik kriz yaratılmış, hükümet sallantıya alınmış
ve başbakanın sağlık durumu hakkında halk paniğe sevk edilmişti. Seçim
kelimesi kamuoyunun kafasına itinayla yerleştirildi. Fakat suni ekonomik
kriz ve ardından gelen Derviş önlemleri sayesinde bu seçimin iktidar
partileri için felaket olacağı gün gibi ortadaydı biraz daha beklenmesi
ve halka olanların tam olarak açıklanıp alınan ekonomik tedbirlerin
etkisinin kamuoyuna yansımasının sağlanması gerekiyordu.
Bunu bilen hükümet üyeleri normal seçim tarihine kadar beklemeyi uygun
gördüler. Normal şartlarda AKP ve Erdoğan'ın tek başına iktidara gelmesi
imkansızdı ama Amerikanın Irak işgali ve Kıbrıs gibi meseleler
bekleyemezdi. Amerika ve Avrupa'yla uyumlu bir hükümetin acilen iş başına
getirilmesi gerekiyordu.
Eğer bu sağlanamazsa en azından iktidarın MHP kanadı tasfiye edilmeliydi
çünkü DSP içine malum kişiler zaten sızmıştı ve gerektiği zaman partiyi
yönlendirecek güce sahiptiler.
Tam bu aşamada Doğan müthiş bir plan kurdu. MHP dışındaki bazı partilerin
liderleri ve DSP içindeki kliğin başı olan Hüsamettin Özkan Almanya'ya
gazete tesisi açılışı bahanesiyle çağrıldı. Plana göre burada MHP'nin
dışlanacağı ve siyaseten etkisiz hale getirileceği alternatif bir hükümet
kurulacak veya bu toplantının verdiği mesajla MHP seçime zorlanacaktı.
MHP'nin bir üçüncü seçeneği yoktu ve her iki seçenekte de so
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Aydın Doğan olmasa maydın moyan olacak. Sürekli birileri olacak. O yüzden fazla ciddiye almayın bu tip şeyleri.

Düzen değişir ama düzülen hep aynıdır o yüzden düzenle uğraşmayın hazır alışmış bir mekanızmayı başka tip bir düzene zorlamayın.

Bu tip kişiler olaylar sırf türkiyede yok tüm dünyada var belkide avrupadaki çoçuk ve evlilik oranlarında düşmeyi onların bu düzenlere daha fazla düzülücek mal vermek istememesi olarak görebiliriz.

[spo1=!]Mavi hapmı kırmızı hapmı? Hepimiz piliz arkadaşlar bazımız büyük pil bazımız küçük pil. Mavi hapıda alsan kırmızı hapıda alsan ayna sana neyi verirse onu görürsün. [/spo]

Gerçeği bilmek veya bilmemek önemli değil sistemi anlayıop kabullenip sistemin içine sızmayı başarabilmek belkide bir virus gibi yayılıp tüm sistemi yok etmek.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

hmm çoğu tesbit yerinde ancak özellikle akp'nin seçilmesi ve kıbrıs konusundaki iddialar biraz spekülasyon biraz da komplo teorisi gibime geldi, -mışlı -mişli geçmiş zaman..

aydın doğan'ın sahibi olduğu hürriyette emin çölaşan diye bi adam var çünkü, akp'yi yıpratmak için en çok çaba harcayan kişi olabilir türkiye'deki, seçim öncesi de böyleydi, seçim sonrası da böyle, daha dünkü yazısında bile görebilirsiniz tavrını :)
[signature][hline]

[Bu mesaj sir tarafından 29 Kasım 2005 20:48 tarihinde değiştirilmiştir]
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Kaynak isterim. Yoksa senin teorilerin midir? Öyleyse bu nefret niye. Televizyon bozuk falanmı çıktı. (:[signature][hline]On my death bed,I will prey to the gods and the angels.Like a pagan, to anyone who will take me to heaven-

Dela, 24 Kasım 2005 00:49 tarihinde demiş ki:
seni kardes gibi gordum veya kardes ayagi got ayagi, gel yavrum yarin aksam bize teklifini inceleyelim.

Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

said:
CorteZ, 29 Kasım 2005 20:07 tarihinde demiş ki:
Aydın Doğan olmasa maydın moyan olacak. Sürekli birileri olacak. O yüzden fazla ciddiye almayın bu tip şeyleri.

Düzen değişir ama düzülen hep aynıdır o yüzden düzenle uğraşmayın hazır alışmış bir mekanızmayı başka tip bir düzene zorlamayın.

Bu tip kişiler olaylar sırf türkiyede yok tüm dünyada var belkide avrupadaki çoçuk ve evlilik oranlarında düşmeyi onların bu düzenlere daha fazla düzülücek mal vermek istememesi olarak görebiliriz.

[spo1=!]Mavi hapmı kırmızı hapmı? Hepimiz piliz arkadaşlar bazımız büyük pil bazımız küçük pil. Mavi hapıda alsan kırmızı hapıda alsan ayna sana neyi verirse onu görürsün. [/spo]

Gerçeği bilmek veya bilmemek önemli değil sistemi anlayıop kabullenip sistemin içine sızmayı başarabilmek belkide bir virus gibi yayılıp tüm sistemi yok etmek.


+1
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

abi bide ben bunun okulunda okuyup para kazandırıyorum.
Doğruluğunu araştırmak lazım[signature][hline]By blood and honor we serve
dogu, 11 Kasım 2005 23:12 tarihinde demiş ki:
şehit olmak heralde kutsaldırda.allah demiş şehitlerin yeri farklı(öyle duydum).o zaman hepimiz şehit olalım.hem onurlu ölüosun hemde bi işe yarıyosun tabi önce MİLLİ olmak lazım.(alay etmiyorum ciddiyim ama gencecikken ölmekte koyuyo insana)
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

hürriyette Yalçın Bayer'in 02.03.2001 tarihli yazısı;

'Psikopat kişi'

SAKARYA Üniversitesi Sosyoloji Bölümü'ndeki öğretim üyelerinin vilayetin yaptırdığı bir deprem anketinde dini sorular sorulduğu iddiasıyla hocalar arasında başlayan tartışma sürüyor. Bize bir açıklama yapan Sosyoloji Bölümü'nden Prof. Musa Taşdelen, çeşitli kimliklere bürünen 'psikopat kişi'nin haksız itham ve karalamalarına maruz kaldıklarını belirterek, Başta bu kişi olmak üzere bizi yakından tanıyanlar, hangi düşünceden olursa olsun öğrencilerimize karşı hoşgörümüzü ve fanatizmin her türlüsüne kapalı olduğumuzu çok iyi bilirler. Bunun canlı şahitleri ise öğrencilerimizdir. Bu durumu Sosyoloji Bölümü'nde yerinde tespit etmek mümkündür dedi. Bu arada, bazı öğretim üyelerinin kendilerine iftira attığı için suçladıkları, aynı bölümden Yrd. Doç. Mehmet Cüneyt Birkök'ün, üniversitedeki görevine 19.2.2001'de, Rektör İsmail Çallı imzasıyla son verildiği öğrenildi.


kaynak:
http://arsiv.hurriyetim.com.tr/hur/turk/01/03/02/yazarlar/64yaz.htm[signature][hline].:. He who fights with monsters should look to himself does not become a monster...When you gaze long into the abyss, the abyss also gazes into you .:.
- Friedrich Nietzsche


[Bu mesaj BlackRose tarafından 30 Kasım 2005 13:00 tarihinde değiştirilmiştir]
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

yine Yalçın Bayer'in köşesinden bir alıntı;
(18.02.2001)

Hocanın hocaya ettiğini görün

DEPREMLE ilgili böyle soru olur mu hocam (14.2.2001) başlıklı yazımızda, valiliğin sosyal yapı değişim projesinde, Sakarya Üniversitesi Edebiyat Fakültesi'nden iki öğretim üyesinin, depremin Allah'tan gelen ilahi bir ikaz olduğunu telkin etmeye yönelik sorulara yer verdiğini, bazı öğretim üyelerinin açıklamasına dayanarak yayınlamıştık. Doç. M.Sait Doğan gönderdiği açıklamada şunları söylüyor: Prof. Musa Taşdelen ve bana isnat edilen iftiraları kabul etmek mümkün değildir. Araştırma anketimizde yazdığınız şekilde bir soru bulunmamaktadır. Bunlar, bize Yrd. Doç. Cüneyt Birkök'ün asılsız ithamlarıdır. Bu kişi sırasıyla Mimar Sinan Üniversitesi'nde iken uyumsuzluğu nedeniyle ilişkisi kesilmiştir. Aynı şekilde İÜ Türkiyat Enstitüsü'nde görev yapmak istemiş, ancak ataması son anda iptal edilmiştir. (Prof. Esin Küntay ve Prof. Osman F. Sertkaya'dan bilgi alınabilir.) Devlet bursuyla ABD'ye gitmiş, dört yıl devletin parasını hovardaca harcamış ve doktora yapmadan dönmüştür. ABD dönüşü duygu sömürüsü yaparak İÜ'de yarım kalan doktorasını güç bela tamamlayabilmiştir. Dört kez girdiği halde doçentlik sınavında başarılı olamamıştır. Çünkü ciddi hiçbir çalışması yoktur. Üniversitemiz tarafından yapılan soruşturma sonucunda bilim hırsızı olduğu tespit edilmiş, maaş kesim cezası almış, Fen-Edebiyat'tan Hendek Eğitim Fakültesi'ne gönderilmiştir. Tamamen kıskançlık ve çekememezlik duygularıyla hareket eden, bizleri ve çevresindekileri iftira bombardımanına tabi tutan bu eski arkadaşımız kamuoyunu yanıltmıştır. Ülkücü geçindiği halde -o çevrede büyük ölçüde dışlanmıştır- ÇEV'le proje çalışması yürütmüş, üniversitenin devreye girmesiyle ilişkisi kesilmiştir. Babam ve dedem için yazdıklarınız da gerçeği yansıtmamaktadır. Ben Atatürkçü ve milliyetçi bir insanım. Üniversitemizin Atatürk ile ilgili en çok yayını olan hocalardan biriyim.

Eski arkadaşlarını asılsız karalamanın cezası da bu olur. Onlar da böyle patlar. Rektör İsmail Çallı'nın durumunun ne kadar zor olduğunu görüyorsunuz. Onun için 80'e yakın 'gerici'yi üniversiteden atmak zorunda kalmış.


kaynak:
http://arsiv.hurriyetim.com.tr/hur/turk/01/02/18/yazarlar/64yaz.htm[signature][hline].:. He who fights with monsters should look to himself does not become a monster...When you gaze long into the abyss, the abyss also gazes into you .:.
- Friedrich Nietzsche


[Bu mesaj BlackRose tarafından 30 Kasım 2005 13:01 tarihinde değiştirilmiştir]
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Aynı yeri okuyodum Blackrose,tabi konu hakkında bişey bilmeyince öyle okudum sadece.

Genede yukardaki yazan kişinin bu kişimi olduğunu bilmiyoruz,elle tutulur birşey yok yani,ne zaman yazmış nerde yazmış kim yazmış,kaynak falan :p google tatmin edemedi beni.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

said:

1- THY'nin sigorta işleri Doğan Grubu'nun sigorta şirketi Ray Sigorta'dan alınıp, Ziraat Bankası'nın Başak Sigorta'sına verildi.
2- THY yolcularına sunulan Skylife dergisinin basım işi, Doğan Grubu'nun elinden çıktı.
3- THY uçaklarının yakıt ihtiyacını tek başına karşılayan Aydın Doğan'ın POAŞ'ı, şimdi ihaleye girmek ve 12 Aralık'ta rakipleriyle mücadele etmek zorunda!


edit: haber içindeki yorumları çıkardım.

bence para kazanmak :)[signature][hline]be the vanquisher, to forgive

[Bu mesaj forgiver tarafından 30 Kasım 2005 13:25 tarihinde değiştirilmiştir]
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

×
  • Yeni Oluştur...