Feamer Mesaj tarihi: Eylül 20, 2016 Paylaş Mesaj tarihi: Eylül 20, 2016 Murray said: 1. KAPİTALİZMİN DOĞUŞU ... Özellikle merkantilist dönem olarak adlandırılan ve ülkelerin tek amacının ihracatı, ticareti yükseltmek ve değerli madenlere (altın, gümüş) sahip olmak olduğu dönemde bu sınıfın zenginliği feodal beylerinin zenginliğini aşmaya başlamıştı. şu dikkatimi çekti, "konunun" kendi kronolojisi içinde doğru bir önerme olabilir ama sümerden beri her devletin öncelikli amacı (hatta her klanın) ticareti yükseltmek ve değerli madenlere (altın, gümüş) sahip olmaktır... Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
huun Mesaj tarihi: Eylül 21, 2016 Paylaş Mesaj tarihi: Eylül 21, 2016 hayır değil. her devletin amacı ordusundaki askeri besleyecek buğdaya, atı besleyecek arpa ve yulafa, silah için gerekli metale sahip olmaktı. orta çağ öncesinde ticaretin tek anlamı etrafta kolay bulunamayan antin kuntin şeylere sahip olabilmekti. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Remus Mesaj tarihi: Eylül 21, 2016 Paylaş Mesaj tarihi: Eylül 21, 2016 Aklima geldi bir düzeltme bilgilendirme yapıyım, benim anarsistten kastım sol liberal kesimdi. Sağ liberalleri anarco-capitalist olarak ayrı tutmayı daha uygun görüyorum. Ama normalde hepsine anarsist deniyor. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
paparnoz Mesaj tarihi: Eylül 21, 2016 Paylaş Mesaj tarihi: Eylül 21, 2016 huun said: hayır değil. her devletin amacı ordusundaki askeri besleyecek buğdaya, atı besleyecek arpa ve yulafa, silah için gerekli metale sahip olmaktı. orta çağ öncesinde ticaretin tek anlamı etrafta kolay bulunamayan antin kuntin şeylere sahip olabilmekti. Büyük yanlış. Orta çağ öncesi ticaret konusunda ne kadar bilgilisin bilmiyorum ama Orta Çağ öncesi ticaret seviyesine yani Roma Dönemi Ticareti seviyesine Akdeniz dünyası ancak 18.yy'da gelebiliyor. Ticaretin büyük kısmını antin kuntin şeylerden ziyade şarap, zeytin, buğday vs. gibi gayet ana kalemler oluşturuyordu pek tabii lüks tüketim malları çok yaygındı. Günümüze gayet yakın anlamda bankacılık, sigortacılık, kredi gibi uygulamalarda vardı. Liste liste kayıtlar, dönemsel enflasyon bilgilileri, ticaret ve markalar, markalaşma bunların hepsi Orta Çağ öncesi yaygın. Hatta şehir-devletlerde dahi vatandaşlar şaraplarını yapıp, kendi üretim tesislerinin mühürlerini basarak reklamlarını yapıyor ve kalitelerini konuşturuyordu. Şimdi buraya listelesem ticari kalemleri baya zamanımı alır ama jstor'dan basit iki üç arama ile bile çok güzel makalelere ulaşabilmek pekala mümkün bu konuda. Devletin amacı sadece asker temin etmek ve askeri lojistiği sağlamak değildi. Nihayetinde Platon'un kült eseri dilimize Devlet olarak çevrilen Politeia adlı eseri M.Ö 380 yılında yazılmış ve Devletin nasıl olması gerektiğine dair unsurlar içeren ve dönem şehir-devletleri içinde bilgiler veren bir başyapıt. Platon deyince idealizm, idealizm deyince aklımıza ideal devlet nasıl olmalı sorusu gelmiyorsa Platon okumamışız demektir. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
yumy Mesaj tarihi: Eylül 21, 2016 Paylaş Mesaj tarihi: Eylül 21, 2016 Sağ ol yazı için, okuması keyifliydi. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Murray Mesaj tarihi: Eylül 21, 2016 Konuyu açan Paylaş Mesaj tarihi: Eylül 21, 2016 Kaçırdığınız nokta Avrupa'da feodalizm boyunca, neredeyse Roma'nın çöküşünden rönesans, reform ve kapitalizmin ilk aşamasına kadar olan sürenin tamamen farklı oluşu. Avrupa 1000 yıl boyunca özellikle antik Yunan'ı yok saymıştır. Zaten rönesansın temelleri, tekrar antik Yunan eserlerinin keşfi ile gerçekleşiyor. Antik Yunan, felsefede, politikada, bilimde ne kadar ileri olursa olsun, Roma yönetimde, siyasette, hukukta ne kadar ileri olursa olsun, Roma'nın çöküşünden sonra 1000 yıl boyunca bu ilerici değerler Avrupa'da pek tınlanmıyor tabiri caizse. Rönesansı başlatan şeyin kendisi zaten Avrupa'lıların yavaş yavaş, özellikle endülüs araplarının inceleyip kağıda döktükleri antik Yunan eserlerinin latinceye çevrilmesidir. Yani Antik Yunan ileriydi diye Avrupa'nın o meşhur karanlık 1000 yılı da ileri olacak diye bir kaide yok. Aksine, Avrupa, Yunan ve Roma'nın değerlerini rönesansta tekrar keşfederek bu noktaya geliyor. Merkantilist dönem olarak adlandırılmasının sebebi ise, ilk kez bu işin bir iktisadi doktrin olarak ele alınması, iktisadın bir bilim haline gelme sürecinin başlaması. Çünkü Avrupa'nın feodal döneminde, devletin ana amacı toprak, tarım, askerdir. Tipik Osmanlı'da olduğu gibi. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
calimero Mesaj tarihi: Eylül 21, 2016 Paylaş Mesaj tarihi: Eylül 21, 2016 Feamer said: insanlar tamahkar, düzene (rahata) yatkın ve hayatta kalma dürtüleri üst düzeyde olan canlılardır. dünya medeniyeti zora çalışan insanların değil, zoru nasıl kolay yaparım diye düşünen tembellerin üzerine kurulmuştur. her hangi bir sosyal düzen önermeden önce mevcut düzenin uzaylılar tarafından değil, insanların bu karakterleri sonucu meydana geldiğini, bu mevcut karakterleri ortadan kaldırmadan, zenbil ile her hangi bir düzen tevsiye etmenin veya dayatmanın sonuçlarının tahmin edilenden daha farklı olacağını göz önünde bulundurmak lazım. biraz örnek vermek gerekirse, avcı toplayıcı ve anarşi(?) kavramından başlayalım. şimdi elimizde iki insan topluluğu olsun ve bunlar avcı toplayıcı olsun. avcı toplayıcı ve kolektif vb. bir düzen olmasına rağmen, doğanın sağladığı kaynaklar sınırlı olduğundan iki topluluk bir arada yaşayacağı yer ve imkanlar yeterli değil. bu insanları "medeni" olarak düşünelim ve içlerinden biri kendi rızaları ile göç etmiş olsun, göç edebildikleri yerde ise bir çok zorlukla karşılaşsınlar. yıllar sonra, göç etmeyen ve doğanın nimeti olarak rahatça yaşan stabil topluluğun yanında doğa koşulları, seller, yırtıcı hayvanlar vb. gibi dış güçler ile mücadele eden, yiyecek kaygısı ile toprak ve tohum ıslahına kafa yoran ve sonuç olarak hayatta kalmak için organize olmak zorunda kalan, devamlı kendini geliştirmesi gereken bir diğer topluluk var. ve zaman sonra yanlarından göç ettikleri kuzenlerinin verimli toprakları için karşısına organize yapı ile elde silahlarıyla çıkan bir zamanların sefalet ile göç edenleri var. evet insanlık hayatının bir evresinde avcı toplayı vb. gibi yaşamış olabilir ama bu insanların yaşam biçimleri mö. 10000 ile 5000 yılları arasında, yukarıda anlatmaya çalıştığım gibi bir çok nedenden ötürü ortadan kalkmıştır. komşusundan daha fazla organize olan, daha iyi silahı olan, daha iyi beslenen ve daha kalabalık olan her zaman istisnasız, çevresindeki "anarşist" lere baskın gelmiştir. çünkü "ilkel insan" doğada hayatta kalmak için şu anlamıştır ki, düzensizlik ve belirsizlik kendisine bir fayda getirmez. ve bu her seferinde rakibine karşı durabilmek için daha organize ve örgütlü olmak zorunda kalan insanlığın geldiği en son nokta ise bu gün batı medeniyeti dediğimiz düzendir. hadi diyelim, 19yy "kapitalist" ler suyu bulandırdılar, eee 2000 yıl önce hangi kapitalistler vardı roma da? bu günkü düzen, adım adım emekçisinden kralına kadar herkesin eseridir. şunlara referans olsun diye bunları yazdım, 1. bin yıllar önce yaşanan kırılmadan sonra insanlık, devamlı üstüne koyan bir bilinç yapısı ise bu günün kapitalist düzen dediğimiz şeyi ortaya çıkardır, alta kalan üste çıkmak için çalıştı binlerce yıl. bu gün, yarın için insanlığın bu davranış biçimini bırakıp, alta ki ile üstekinin ortada buluşmasını kendi rızası ile yapacağını veya yapsa bile bunun devam edeceğini düşünmek, binlerce yıllık insanlık tarihini göz önünde bulundurunca bana çok iyimser geliyor. hatta çok iyimser geliyor diye iyimser bir betimleme yapmak bile çok iyimser geliyor. 2. batı medeniyetinin ortasında, devlet koruması ile diğer vatandaşlara sorun çıkarmamak kaydı ile istediğin anarşist vb. yapıda yaşayabilirsin ve bunu yıllarca da devam ettirebilirsin. ama bu uygulamanın dünya üzerinde düzgün bir şekilde ilerleyeceği manasında sağlıklı veriler vermez bize. şöyle ki, aynı şekilde, devlet koruması olmadan, orta afrikanın bir ülkesinde veya rio nun bir kenar mahallesinde benzer hayatı sorunsuz devem ettire biliyorsanız, o zaman küresel olarak aksiyon almak için referans olarak sunula bilinir. 3. kapitalizmin her türlü nimeti ile tatmin olduktan sonra fantezi için atraksiyon peşinde koşarak "sosyalist devrim yapacağım" diye ortaya çıkmanın batı insanı nezdinde bir karşılığı olmadığını artık anlamış olmamız lazım. aynı şekilde karnı aç ve örselenmiş köylü ve işçi ile ideolojik devrim yapacağım diye dolaşmanın da bir karşılığının da olmadığının anlaşılmış olması lazım. alman köylü savaşları zamanında da görüldüğü gibi aç veya haksızlığa uğradığını düşünen köylüyü bazı fikirlerin etrafında toplayarak aksiyon içine girilebilir. ama bu köylü sizin fikirlerinizin fanatik destekçisi olduğu manasına gelmez, kendi hesabına göre bazı amaçları vardır ve bu amaçlar şimdi savaştığı kişi tarafında sağlanırsa taraf değiştirmekten geri durmaz. hadi diyelim başarılı oldu devrim, yine elinde, devrimin ideolojisine sadık bir avuç kişi kalır, o işçi ve köylü sınıfı devrimin devamını ve yayılmasını sağlamak yerine kendi halinde takılma moduna geçer. özetle, ideolojik atraksiyonlar için o atraksiyonu özümsemiş bireyler lazım... 4. küba, küba yine pek sağlıklı bir örnek değil, devrim öncesi bile dünya s.k.me, minare... bir topluk, devrim oldu yine aynı şekilde yaşayan bir topluluk. bu günün şartlarında homojen olarak kalmış olabilir ama insanlık tarihi akışı göz öne alınırsa, pek geleceği olmayacak bir topluluk. nasıl esad a emparyalizim karşında zafer kazanmış devlet adamı diyemiyorsak, küba devrimi de kusursuz başarı örneği olarak her seferinde referans olarak kullanmamız doğru değil. sovyet desteği ve müdafaası olmasaydı bu gün ne gibi bir devrim zaferinden bahsediyor olacaktık? son olarak kübaya yapılanlar bize yapılsa denmiş, her halde unutuyoruz bize yapılanları :) abi wot yazmışsın ama hani nasıl bomboş bir wot yazılır onu göstermişsin, emeğine yazık olmuş Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Feamer Mesaj tarihi: Eylül 25, 2016 Paylaş Mesaj tarihi: Eylül 25, 2016 Ben, ideal sosyalizmin uygulanacağı yönetimin biçiminin daha icat olmadığı düşünüyorum ve mevcut insanlığın böyle bir seviyeyi koruyacak düzeyde olmadığını iddia ediyorum. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Öne çıkan mesajlar