Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

İnsanlık tarihinin en büyük hatası


fenn

Öne çıkan mesajlar

tarım yapan insan doğa ile mücadele etmek zorunda, yazıda atlanan nokta bu. tarım yapan toplum nüfusunu hızla arttırıyor, bu daha çok tarım için daha çok toprağa ve bu toprakta ekilen ürünün daha uzağa taşınmasını gerekli kılıyor.

bu işte bildiğin mühendisliğin başlangıç sebebi. matematikte, astronomide, tarımda ileri olan orta doğu kültürlerinin zamanla geriye düşmesine ya da daha doğrusu avrupa'nın ileri gitmesine neden olarak bunu öne sürenler var. avrupa'da insanın yenmesi gereken ormanlar, ırmaklar, madenleri derinlerde barındıran dağlar ve toprak zeminler var.

orta doğuda ırmak yok, toprak zemin yok. ne yapsan ske ske devenin üzerine yükleyip taşıyacaksın yol yapamıyorsun ulaşımın geri kalıyor. mevcut madenler zaten hep yüzeyde ve madenciliğin başladığı coğrafya olarak zaten sittin sene önce olanlar bitmiş. dağ yok kazmayı bilmezsin vs.

yanisi olay boş vakit değil, olay doğa ile mücadele. mücadele eden daha çok kafayı yormak zorunda kalmış daha çok öğrenmiş.

tam gönderiyordum mesajı tezimi güçlendirecek başka birşey geldi aklıma. ormanda yaşayan toplumlar misal bugün bile en geride! kalmış olanlar. bunlar ne vakit ne mücadele şansı bulamamışlar. izole kalabilenler bildiğin 3000 sene önceki hayatı yaşıyorlar amozonlarda.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

yazar eleştirilerini sürekli tarım toplumunda boş zamanın olması argümanına karşı sunmuş. boş zamansa al işte avcı toplayıcıda da boş zaman var demiş. ama bana göre atladığı nokta uzun süreli iletişim ihtiyacı.

iletişimi devam ettirme zaruriyetinin getirdiği paylaşım, paylaşım sonucunda ortaya çıkan sinerji asıl burada farkı yaratan. boş zaman iki grupta da olsa da, boş zaman sonucunda oluşan bilgi birikimini sonraki kuşağa aktarabilmek ve kültür oluşturmak tarım toplumuna özgü.

pulitzeri bana ver.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

benim acimdan dunya tarihindeki en buyuk hatanin ne oldugunu yazmama gerek yok, butun forum biliyor artik :P

hint hint:

http://www.youtube.com/watch?v=fpW1ljPMCAM

onun disinda bu "dogal hayat" savunucularina uyuz oluyorum, medeniyeti tarim toplumuna borcluyuz avci toplayicilara degil. dunyanin bir sonu yokmus gibi konusmus filan, tek derdimiz nufus olsa keske

su anda gelecek nesillerin bizi sopayla kovaliyicagi hatalar yapiyoruz uzay calismalarina yeterli fon ayirmamak ve uzayi ozel sermayeye terk etmek gibi, yagmalanicak gariban amerikan yerlileri yok uzayda kimse saldirmaz o yuzden age of exploration gibi uzgunum, anca elon musk gibi manyak vizyonerler ilgilenir o isle.

neo-liberal politikalar ilerlemenin onundeki en buyuk engel su anda, butun ulkelerin oturup sorunu enine boyuna ele alip bir havuz olusturmasi lazim, sirf amerikanin tek basina zorlamasi ile olmaz bu is. ama iste dunyada kuzey kore gibi kanser ulkeler ve cameron gibi popo delikleri var.

su an gezegendeki en zeki insan kabul edilen hawking bile her gittigi yerde yalvariyor insanligin kaderini dunyanin kaderine mahkum etmemeliyiz, yasam ve en basta akilli yasam bu kadar nadir ve degerli birsey ve korunmali diye.

ama din daha onemli tabi, nasaya niye vergimden para gidiyuuuu diye agliyan redneck gidip paralari trumpin kampanyasina bagisliyor filan asfs

http://www.youtube.com/watch?v=CbIZU8cQWXc

30.000 sene onceki ilkel insanlar gibi gokyuzune bakip hayal kurarak olucem insan aptalligi yuzunden, din denen sacmalik olmasa simdi en azindan marsa gidebiliyorduk filan

"dunya insanligin besigidir ancak kimse sonsuza kadar besikte kalamaz" demis ustad, dunya kacamadigimiz bir hapisane direk ve bunun fakrinda olmadan aptal ihtiyaclari ve inanislari ile buranin icine eden maymunlarla paylasiyoruz bunu. ikinci en buyuk hata su anda oluyor ve hicbirimizin bunu durdurabilicek bir gucu yok.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Huun

huun said:

tarım yapan insan doğa ile mücadele etmek zorunda, yazıda atlanan nokta bu. tarım yapan toplum nüfusunu hızla arttırıyor, bu daha çok tarım için daha çok toprağa ve bu toprakta ekilen ürünün daha uzağa taşınmasını gerekli kılıyor.

bu işte bildiğin mühendisliğin başlangıç sebebi. matematikte, astronomide, tarımda ileri olan orta doğu kültürlerinin zamanla geriye düşmesine ya da daha doğrusu avrupa'nın ileri gitmesine neden olarak bunu öne sürenler var. avrupa'da insanın yenmesi gereken ormanlar, ırmaklar, madenleri derinlerde barındıran dağlar ve toprak zeminler var.

orta doğuda ırmak yok, toprak zemin yok. ne yapsan ske ske devenin üzerine yükleyip taşıyacaksın yol yapamıyorsun ulaşımın geri kalıyor. mevcut madenler zaten hep yüzeyde ve madenciliğin başladığı coğrafya olarak zaten sittin sene önce olanlar bitmiş. dağ yok kazmayı bilmezsin vs.

yanisi olay boş vakit değil, olay doğa ile mücadele. mücadele eden daha çok kafayı yormak zorunda kalmış daha çok öğrenmiş.

tam gönderiyordum mesajı tezimi güçlendirecek başka birşey geldi aklıma. ormanda yaşayan toplumlar misal bugün bile en geride! kalmış olanlar. bunlar ne vakit ne mücadele şansı bulamamışlar. izole kalabilenler bildiğin 3000 sene önceki hayatı yaşıyorlar amozonlarda.



Yazı zaten temel noktada bunu eleştiriyor. Jared Diamond efsane bir kitap kaleme aldı Tüfek,Mikrop ve Çelik diye. Yani zaten adam bu dediklerini biliyor ve diyor ki dünyayı tüketiyoruz,sorunlar gitgide büyüyor ve daha fazla ölüyoruz,avcı - toplayıcı adam o kadar kıt kaynakla mutsuzmuydu diyor ? Mesela medeniyetin getirilerinden bir tanesi büyük savaşlar 2.dünya savaşı ve sonrasında yaşanan bunalımı ele alalım. Ölen insan sayısının yanında,göç eden,çok daha zor koşullarda yaşamak zorunda olan milyonlar var ortada.

Avcı-toplayıcı adamın tüketimi asgari seviyede ihtiyacı olan kadar tüketmek zorunda fazlasını biriktirme imkanı yok,ormanları katletme gibi bir derdi de yok,su kaynaklarını berbat etmiyor,geniş arazilere bu benim mülküm diye konmuyor. Av bölgesi ve yaşadığı minik bir kabilesi var. Üremesi sınırlı yani doğan bebeklerin yaşama şansı epey düşük buda o nüfusu kontrol altında tutuyor ancak insanlar bunu kanıksamış durumda yani bugünkü gibi travma etkisi yaratmıyor. Bölgeyi tüketmiyor aslında adam o çevrede yaşıyor tıpkı diğer yırtıcı türler gibi.


ginaly

ginaly said:

yazar eleştirilerini sürekli tarım toplumunda boş zamanın olması argümanına karşı sunmuş. boş zamansa al işte avcı toplayıcıda da boş zaman var demiş. ama bana göre atladığı nokta uzun süreli iletişim ihtiyacı.

iletişimi devam ettirme zaruriyetinin getirdiği paylaşım, paylaşım sonucunda ortaya çıkan sinerji asıl burada farkı yaratan. boş zaman iki grupta da olsa da, boş zaman sonucunda oluşan bilgi birikimini sonraki kuşağa aktarabilmek ve kültür oluşturmak tarım toplumuna özgü.

pulitzeri bana ver.



Hayır adamın argümanları boş zaman ve bilgi üretimi üzerine değil. Kültür üzerine de değil. Bunlar medeniyetin içinde olan kavramlar. Tam olarak karşılaştırdığı şey bugünkü medeniyet seviyesi ve kabile yaşamı. Medeniyet seni mutlu kılmaz tam aksine daha çaresiz hissedersin üzerine gidiyor.İnsan türünün devamı ve mutluluğu ile alakalı çelişkilerden bahsediyor. Gelişmeci yaklaşımın yarattığı travmadan bahsediyor,dahası medeniyetin getirdiği problemlerin üzerinden nasıl kalkacağız meselesi de var. Dünya kaynaklarının tüketimi ve bu kaynakların sınırsız olmaması hepimizin bildiği şeyler.


Laurelin

Laurelin said:

benim acimdan dunya tarihindeki en buyuk hatanin ne oldugunu yazmama gerek yok, butun forum biliyor artik :P

hint hint:

http://www.youtube.com/watch?v=fpW1ljPMCAM

onun disinda bu "dogal hayat" savunucularina uyuz oluyorum, medeniyeti tarim toplumuna borcluyuz avci toplayicilara degil. dunyanin bir sonu yokmus gibi konusmus filan, tek derdimiz nufus olsa keske

su anda gelecek nesillerin bizi sopayla kovaliyicagi hatalar yapiyoruz uzay calismalarina yeterli fon ayirmamak ve uzayi ozel sermayeye terk etmek gibi, yagmalanicak gariban amerikan yerlileri yok uzayda kimse saldirmaz o yuzden age of exploration gibi uzgunum, anca elon musk gibi manyak vizyonerler ilgilenir o isle.

neo-liberal politikalar ilerlemenin onundeki en buyuk engel su anda, butun ulkelerin oturup sorunu enine boyuna ele alip bir havuz olusturmasi lazim, sirf amerikanin tek basina zorlamasi ile olmaz bu is. ama iste dunyada kuzey kore gibi kanser ulkeler ve cameron gibi popo delikleri var.

su an gezegendeki en zeki insan kabul edilen hawking bile her gittigi yerde yalvariyor insanligin kaderini dunyanin kaderine mahkum etmemeliyiz, yasam ve en basta akilli yasam bu kadar nadir ve degerli birsey ve korunmali diye.

ama din daha onemli tabi, nasaya niye vergimden para gidiyuuuu diye agliyan redneck gidip paralari trumpin kampanyasina bagisliyor filan asfs

http://www.youtube.com/watch?v=CbIZU8cQWXc

30.000 sene onceki ilkel insanlar gibi gokyuzune bakip hayal kurarak olucem insan aptalligi yuzunden, din denen sacmalik olmasa simdi en azindan marsa gidebiliyorduk filan

"dunya insanligin besigidir ancak kimse sonsuza kadar besikte kalamaz" demis ustad, dunya kacamadigimiz bir hapisane direk ve bunun fakrinda olmadan aptal ihtiyaclari ve inanislari ile buranin icine eden maymunlarla paylasiyoruz bunu. ikinci en buyuk hata su anda oluyor ve hicbirimizin bunu durdurabilicek bir gucu yok.




Hayır medeniyeti eleştiriyor zaten adam,medeniyeti tarım toplumuna borçlu olduğumuz konusunda zaten bir sıkıntı yok yani öyle bir yorumu yok. Dünyanın bir yaşı var ama yapılan ortada tam anlamı ile tüketim çılgınlığı var. Adam çok basit bir şey soruyor "Etiyopya’da bir tarla işçisi olmakla Kalahari’de sağlıklı bir avcı toplayıcı olmak arasında seçim yapmak gerekse hangisi seçilirdi?"
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

paparnoz said:


Huun

huun said:

tarım yapan insan doğa ile mücadele etmek zorunda, yazıda atlanan nokta bu. tarım yapan toplum nüfusunu hızla arttırıyor, bu daha çok tarım için daha çok toprağa ve bu toprakta ekilen ürünün daha uzağa taşınmasını gerekli kılıyor.

bu işte bildiğin mühendisliğin başlangıç sebebi. matematikte, astronomide, tarımda ileri olan orta doğu kültürlerinin zamanla geriye düşmesine ya da daha doğrusu avrupa'nın ileri gitmesine neden olarak bunu öne sürenler var. avrupa'da insanın yenmesi gereken ormanlar, ırmaklar, madenleri derinlerde barındıran dağlar ve toprak zeminler var.

orta doğuda ırmak yok, toprak zemin yok. ne yapsan ske ske devenin üzerine yükleyip taşıyacaksın yol yapamıyorsun ulaşımın geri kalıyor. mevcut madenler zaten hep yüzeyde ve madenciliğin başladığı coğrafya olarak zaten sittin sene önce olanlar bitmiş. dağ yok kazmayı bilmezsin vs.

yanisi olay boş vakit değil, olay doğa ile mücadele. mücadele eden daha çok kafayı yormak zorunda kalmış daha çok öğrenmiş.

tam gönderiyordum mesajı tezimi güçlendirecek başka birşey geldi aklıma. ormanda yaşayan toplumlar misal bugün bile en geride! kalmış olanlar. bunlar ne vakit ne mücadele şansı bulamamışlar. izole kalabilenler bildiğin 3000 sene önceki hayatı yaşıyorlar amozonlarda.



Yazı zaten temel noktada bunu eleştiriyor. Jared Diamond efsane bir kitap kaleme aldı Tüfek,Mikrop ve Çelik diye. Yani zaten adam bu dediklerini biliyor ve diyor ki dünyayı tüketiyoruz,sorunlar gitgide büyüyor ve daha fazla ölüyoruz,avcı - toplayıcı adam o kadar kıt kaynakla mutsuzmuydu diyor ? Mesela medeniyetin getirilerinden bir tanesi büyük savaşlar 2.dünya savaşı ve sonrasında yaşanan bunalımı ele alalım. Ölen insan sayısının yanında,göç eden,çok daha zor koşullarda yaşamak zorunda olan milyonlar var ortada.

Avcı-toplayıcı adamın tüketimi asgari seviyede ihtiyacı olan kadar tüketmek zorunda fazlasını biriktirme imkanı yok,ormanları katletme gibi bir derdi de yok,su kaynaklarını berbat etmiyor,geniş arazilere bu benim mülküm diye konmuyor. Av bölgesi ve yaşadığı minik bir kabilesi var. Üremesi sınırlı yani doğan bebeklerin yaşama şansı epey düşük buda o nüfusu kontrol altında tutuyor ancak insanlar bunu kanıksamış durumda yani bugünkü gibi travma etkisi yaratmıyor. Bölgeyi tüketmiyor aslında adam o çevrede yaşıyor tıpkı diğer yırtıcı türler gibi.




günümüzde aşırı saçma salak bir tüketim olduğuna katılıyorum. 50 kuruşluk bisküvi alacaksın eşşek gibi çöp çıkıyor meydana en basit örnek. bakkaldan yumurta alsan 50 kuruş değil anasını satayım, üretimdeki ölçeğin manyaklığına bak.

dediklerinin geneline katılıyorum yani; ama avcı-toplayıcı kalsaydık kesinlikle insanlığın hikayesi yarım kalırdı. düşünsene o tip bir toplum atomun, plütonun falan farkına varacak, güneş sisteminin dışına çıkmanın hayalini kuracak vs. ortada bir yol daha var ve biz bence oradan gitmeliydik. dünyanın anasını bellemeden en çılgın hayallerin peşinden gidebilirdik diye özetleyeyim de ilerde kullanırsınız bu lafımı :D
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Zaten bu noktadan sonra geriye dönüş mümkün değil. Kırılma anı oluştu. Bazı insanlar Amerika'da Avrupa'da vs. gidiyorlar doğada kendilerini medeniyetten arındırmaya çalışıyorlar ve deneme yapıyorlar ancak medeniyetin orada olduğunu biliyorsun,vazgeçmek zor. Şehirlerde genel geçer tasarruf önlemlerini uygulayan insan sayısı dahi kısıtlı. Her gün sifonları kaç kez çekiyoruz,aslında harcadığımız temiz su kaynağı. En temel ihtiyacı düşüncesizce harcayan ve tüketimi kontrol edemeyen insanlarız. Özelleştirmeler vasıtası ile kaynağın özel şirketlere geçmesi ise daha da tehlikeli bir boyut katıyor. Önümüzde devasa sorunlar var ve bu sorunların çözümüne dair düşünceler var ancak icraat konusunda çok büyük sıkıntılar olduğu muhakkak.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

paparnoz said:


Zaten bu noktadan sonra geriye dönüş mümkün değil. Kırılma anı oluştu. Bazı insanlar Amerika'da Avrupa'da vs. gidiyorlar doğada kendilerini medeniyetten arındırmaya çalışıyorlar ve deneme yapıyorlar ancak medeniyetin orada olduğunu biliyorsun,vazgeçmek zor. Şehirlerde genel geçer tasarruf önlemlerini uygulayan insan sayısı dahi kısıtlı. Her gün sifonları kaç kez çekiyoruz,aslında harcadığımız temiz su kaynağı. En temel ihtiyacı düşüncesizce harcayan ve tüketimi kontrol edemeyen insanlarız. Özelleştirmeler vasıtası ile kaynağın özel şirketlere geçmesi ise daha da tehlikeli bir boyut katıyor. Önümüzde devasa sorunlar var ve bu sorunların çözümüne dair düşünceler var ancak icraat konusunda çok büyük sıkıntılar olduğu muhakkak.



Adamın da savunduğu ve bu söylediklerinin tamamı zaten günümüz dünyasının bilinen eksiklikleri. Bunun kökenini "avcılık mı tarım mı"ya bağlamak epey yetersiz kalıyor. Bahsettiğin israf dolu ekonomiden uzak insan tutumu bilinçsiz ve aç gözlü popülasyonun fazlalığından geliyor. Bu sorunu çözmek her bireyi eğitmekten geçer, yok avcı kalsaydık daha mutlu olur muyduk falan ne bileyim çok gereksiz... İnsanoğlu bu, o zaman da avlanamayan atletik olmayan insan çöp muamelesi görecek, engelli doğanlar kurda kuşa tuzak olarak kullanılacaktı? Bu sefer dönüp "acaba yerleşik olaydık daha mı iyi olurdu be" mi diye kafa patlatacaktık. Bu kadar basit/siyah-beyaz bir kırılma noktası olamaz.

İlk söylediğime geliyor, gidişatının kötü olduğu bariz günümüz gerçekliğiyle yaşanmamış bir olasılığı kıyaslamak pek adil değil.
Dünya gayet de hem yerleşik hem teknolojik hayat tarzıyla yaşanabilir bir yer olabilirdi, birkaç felaket birkaç milyar ölüm sonrası bak nasıl adam olurdu herkes, tabii yıllar yıllar sonra unutulana kadar.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

yumy said:


Adamın da savunduğu ve bu söylediklerinin tamamı zaten günümüz dünyasının bilinen eksiklikleri. Bunun kökenini "avcılık mı tarım mı"ya bağlamak epey yetersiz kalıyor. Bahsettiğin israf dolu ekonomiden uzak insan tutumu bilinçsiz ve aç gözlü popülasyonun fazlalığından geliyor. Bu sorunu çözmek her bireyi eğitmekten geçer, yok avcı kalsaydık daha mutlu olur muyduk falan ne bileyim çok gereksiz... İnsanoğlu bu, o zaman da avlanamayan atletik olmayan insan çöp muamelesi görecek, engelli doğanlar kurda kuşa tuzak olarak kullanılacaktı? Bu sefer dönüp "acaba yerleşik olaydık daha mı iyi olurdu be" mi diye kafa patlatacaktık. Bu kadar basit/siyah-beyaz bir kırılma noktası olamaz.

İlk söylediğime geliyor, gidişatının kötü olduğu bariz günümüz gerçekliğiyle yaşanmamış bir olasılığı kıyaslamak pek adil değil.
Dünya gayet de hem yerleşik hem teknolojik hayat tarzıyla yaşanabilir bir yer olabilirdi, birkaç felaket birkaç milyar ölüm sonrası bak nasıl adam olurdu herkes, tabii yıllar yıllar sonra unutulana kadar.


Avlanmamak gibi bir durum yok,avlanmak ihtiyaç yani zaruret mecbursun. O zaman yerleşik olsaydık diye kafa patlatmadık,yerleşik yaşama geçiş belirli bölgelerde sınırlı alanlarda başladı. Yani Mezopotamya ve verimli hilal bunlardan bir tanesi,Nil ve verimli alanları bir tanesi,indus nehri ve havzası bunlardan bir tanesi vs.

Siyah - beyaz bir kırılma anından bahsetmiyor. Bu kırılmadan önce ve sonrasını ele alıyor. Tüfek,Mikrop ve Çelik kitabını alıp okursan ne dediğini anlarsın veya zamanın yoksa belgeseli var onu izle derim.

Gelelim diğer mevzulara engelli insanlar mesela. Engelli insanları o küçük toplum yaşatabildiği kadar yaşatıyor. Yani besliyorlar. Mesela kötürüm bir adamı kilometrelerce taşımışlar buna dair veriler var. Asıl engelli insanların öldürüldüğü zaman dilimi yerleşik yaşama geçiş ile beraber başlıyor hatta daha 100 yıl önce Türkiye'de Anadolu taşrasında bebek sakat doğarsa ebe bebeğin kafasını çıtlatıp anneye öldüğünü söylüyor ve bu durumlar çok normal karşılanıyordu. Çünkü tarla için çiftçi lazım,sakat çocuk masraf demek,insanlar bunun hesabını yapmaya başlıyor. Sadece Anadolu'da değil Avrupa'da da engelli insanlara muamele aynı. Engelli insanların yaşama hakkı daha yeni yeni gelişen hadiseler.

Daha da geçmişten örnek vereyim malum olacağı üzere Sparta'yı biliyorsunuz,bebekler doğar doğmaz soğuk şaraba yatırılıyor ve vücut tepkisine göre cılız gördükleri bebekleri öldürüyorlar daha güçlü sparta nüfusu yaratabilmek amacı ile.

Yani yerleşik yaşamda engellinin işi daha yaş. Kabile'de kötürüm kalmak daha iyi hatta ruhlarla iletişim kurduğunu düşünüp kabilenin şamanı,büyücüsü,şifacısı olabilirsin.

Bugün sağlıklı insanlar çöp olarak kullanılmıyor mu ? Savaşlarda ölen genç erkekleri neremize koyuyoruz ? Sağlıksız adamlar mı ? Veya medeniyetin getirdiği kazalar ve felaketlerde ölen milyonlarca sağlıklı insanlar ne oluyor ?

Soruyorum hangisi daha acımasız avlanamadığı için ölen mi ? yoksa genç yaşta ölüme sürüklenen milyonlar mı ?

Daha da enteresanı avcı toplayıcılar geneli itibariyle monogamik topluluklar yani tek eşliler,baskın erkek tüm dişiler öper diye bir tablo yok ortada. Ortada büyük eşitsizlikler yaratan durumda yok şefin barakası seninkinden biraz daha süslüdür o kadar hemen hemen aynı ortamı paylaşırsınız çünkü yaşamak için birbirine daha da mecbursun ve bu mecburiyeti iliklerine kadar hissediyorsun,atıyorum kabilenin iyi avcıları av sahasında öldü bu küçük topluluk için bir felaket o yüzden birbirlerini korumaya dikkatliler,insan yaşamına daha çok kıymet veriyorlar. Kadının rolü daha doğal bir rol yani bu rolden gocunacak bir tablo da yok,erkeği daha rahat dışlayabiliyor,reddedebiliyor. Halbuki modern Türkiye'de kadının rolleri ortada sanıyorum şiddet,öfke,tecavüz,darp,dışlanma,ezilme sürekli taciz.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

yumy said:



Adamın da savunduğu ve bu söylediklerinin tamamı zaten günümüz dünyasının bilinen eksiklikleri. Bunun kökenini "avcılık mı tarım mı"ya bağlamak epey yetersiz kalıyor. Bahsettiğin israf dolu ekonomiden uzak insan tutumu bilinçsiz ve aç gözlü popülasyonun fazlalığından geliyor. Bu sorunu çözmek her bireyi eğitmekten geçer, yok avcı kalsaydık daha mutlu olur muyduk falan ne bileyim çok gereksiz... İnsanoğlu bu, o zaman da avlanamayan atletik olmayan insan çöp muamelesi görecek, engelli doğanlar kurda kuşa tuzak olarak kullanılacaktı? Bu sefer dönüp "acaba yerleşik olaydık daha mı iyi olurdu be" mi diye kafa patlatacaktık. Bu kadar basit/siyah-beyaz bir kırılma noktası olamaz.

İlk söylediğime geliyor, gidişatının kötü olduğu bariz günümüz gerçekliğiyle yaşanmamış bir olasılığı kıyaslamak pek adil değil.
Dünya gayet de hem yerleşik hem teknolojik hayat tarzıyla yaşanabilir bir yer olabilirdi, birkaç felaket birkaç milyar ölüm sonrası bak nasıl adam olurdu herkes, tabii yıllar yıllar sonra unutulana kadar.







said:
Avlanmamak gibi bir durum yok,avlanmak ihtiyaç yani zaruret mecbursun. O zaman yerleşik olsaydık diye kafa patlatmadık,yerleşik yaşama geçiş belirli bölgelerde sınırlı alanlarda başladı. Yani Mezopotamya ve verimli hilal bunlardan bir tanesi,Nil ve verimli alanları bir tanesi,indus nehri ve havzası bunlardan bir tanesi vs.


Avlanmamak diye birşey söylemedim zaten. Adamın yazısı genel olarak avcılıktan tarıma geçiş üzerine sonuçta. Bu geçiş bir anda olmadı elbet,belirttiğim gibi zorunlu bir geçişti, tercih meselesi değildi, tarihimize yön vermiş irdelenebilecek diğer birçok etmenin aksine.



said:
Siyah - beyaz bir kırılma anından bahsetmiyor. Bu kırılmadan önce ve sonrasını ele alıyor. Tüfek,Mikrop ve Çelik kitabını alıp okursan ne dediğini anlarsın veya zamanın yoksa belgeseli var onu izle derim.


Vakit bulursam izlerim veya okurum ama bahsettiğim basitlik bu kırılma noktasının öncesini veya sonrasını ele almakla giderilebilecek türden değil, direkt konuyu işleyişi.Zaten başlığından da görüldüğü gibi;"insanlık tarihinin en büyük hatası" gibi bir söylem çok yüzeysel. Benim burada savunduğum insanlığın şu halinin sadece "avcı kalsaydık" ile çözülemez-açıklanamaz-sorgulanamaz olduğu. Böyle bir sav ortaya attıktan sonra yine buna dayanarak istediğini açıkla sonra yani, konuyu derinleştirmez ki bu.


said:
Gelelim diğer mevzulara engelli insanlar mesela. Engelli insanları o küçük toplum yaşatabildiği kadar yaşatıyor. Yani besliyorlar. Mesela kötürüm bir adamı kilometrelerce taşımışlar buna dair veriler var. Asıl engelli insanların öldürüldüğü zaman dilimi yerleşik yaşama geçiş ile beraber başlıyor hatta daha 100 yıl önce Türkiye'de Anadolu taşrasında bebek sakat doğarsa ebe bebeğin kafasını çıtlatıp anneye öldüğünü söylüyor ve bu durumlar çok normal karşılanıyordu. Çünkü tarla için çiftçi lazım,sakat çocuk masraf demek,insanlar bunun hesabını yapmaya başlıyor. Sadece Anadolu'da değil Avrupa'da da engelli insanlara muamele aynı. Engelli insanların yaşama hakkı daha yeni yeni gelişen hadiseler.

Daha da geçmişten örnek vereyim malum olacağı üzere Sparta'yı biliyorsunuz,bebekler doğar doğmaz soğuk şaraba yatırılıyor ve vücut tepkisine göre cılız gördükleri bebekleri öldürüyorlar daha güçlü sparta nüfusu yaratabilmek amacı ile.

Yani yerleşik yaşamda engellinin işi daha yaş. Kabile'de kötürüm kalmak daha iyi hatta ruhlarla iletişim kurduğunu düşünüp kabilenin şamanı,büyücüsü,şifacısı olabilirsin.

Bugün sağlıklı insanlar çöp olarak kullanılmıyor mu ? Savaşlarda ölen genç erkekleri neremize koyuyoruz ? Sağlıksız adamlar mı ? Veya medeniyetin getirdiği kazalar ve felaketlerde ölen milyonlarca sağlıklı insanlar ne oluyor ?

Soruyorum hangisi daha acımasız avlanamadığı için ölen mi ? yoksa genç yaşta ölüme sürüklenen milyonlar mı ?

Daha da enteresanı avcı toplayıcılar geneli itibariyle monogamik topluluklar yani tek eşliler,baskın erkek tüm dişiler öper diye bir tablo yok ortada. Ortada büyük eşitsizlikler yaratan durumda yok şefin barakası seninkinden biraz daha süslüdür o kadar hemen hemen aynı ortamı paylaşırsınız çünkü yaşamak için birbirine daha da mecbursun ve bu mecburiyeti iliklerine kadar hissediyorsun,atıyorum kabilenin iyi avcıları av sahasında öldü bu küçük topluluk için bir felaket o yüzden birbirlerini korumaya dikkatliler,insan yaşamına daha çok kıymet veriyorlar. Kadının rolü daha doğal bir rol yani bu rolden gocunacak bir tablo da yok,erkeği daha rahat dışlayabiliyor,reddedebiliyor. Halbuki modern Türkiye'de kadının rolleri ortada sanıyorum şiddet,öfke,tecavüz,darp,dışlanma,ezilme sürekli taciz.


Şu üstteki avcılıkla ilgili olanlar komple varsayımsal, tarihten çıkartıp gösterdiğin örnekler de genel geçer kuralları veya çağın özelliklerini yansıtmıyor, ekstrem olabilecek şeyler. Dediğim gibi bu sav çok yüzeysel kaldığı için sen yaşanmış insan tarihinden ayıkla istediğin leşliği tarımsal-yerleşik hayata geçişe bağlarsın yani, desteksiz bir şekilde.

Düşüncemi toparlayacak genel bir son yazı olarak; günümüz sıkıntılarının yerleşik hayata geçiş temelli olduğunu düşünmüyorum. Bu geçiş sonrası kontrolsüz ve bilinçsiz tüketim toplumu haline dönüşen insanlıkla alakalı sıkıntıları, tarihin yaşanması zorunlu bir sürecine yüklemek anlamsız geliyor. (Hani bu, keşke farklı dilleri keşfetmeseydik gibi birşey) Eminim avcı toplumlar şeklinde temel atmış ve gelişmiş bir insanlık olsaydı günümüzde (ki düşüncesi bile absürd) yine buna göre sorunlarla boğuşuyor olacaktık.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

yumy said:


Avlanmamak diye birşey söylemedim zaten. Adamın yazısı genel olarak avcılıktan tarıma geçiş üzerine sonuçta. Bu geçiş bir anda olmadı elbet,belirttiğim gibi zorunlu bir geçişti, tercih meselesi değildi, tarihimize yön vermiş irdelenebilecek diğer birçok etmenin aksine.

Şu üstteki avcılıkla ilgili olanlar komple varsayımsal, tarihten çıkartıp gösterdiğin örnekler de genel geçer kuralları veya çağın özelliklerini yansıtmıyor, ekstrem olabilecek şeyler. Dediğim gibi bu sav çok yüzeysel kaldığı için sen yaşanmış insan tarihinden ayıkla istediğin leşliği tarımsal-yerleşik hayata geçişe bağlarsın yani, desteksiz bir şekilde.

Düşüncemi toparlayacak genel bir son yazı olarak; günümüz sıkıntılarının yerleşik hayata geçiş temelli olduğunu düşünmüyorum. Bu geçiş sonrası kontrolsüz ve bilinçsiz tüketim toplumu haline dönüşen insanlıkla alakalı sıkıntıları, tarihin yaşanması zorunlu bir sürecine yüklemek anlamsız geliyor. (Hani bu, keşke farklı dilleri keşfetmeseydik gibi birşey) Eminim avcı toplumlar şeklinde temel atmış ve gelişmiş bir insanlık olsaydı günümüzde (ki düşüncesi bile absürd) yine buna göre sorunlarla boğuşuyor olacaktık.



Hala gelişmişlik noktasında duruyorsun. Adamın bahsettiği mevzu gelişmişlik prensibi ile alakalı değil,teknoloji ile alakalı değil. Günümüz sıkıntılarının hepsi gelişme ve genişleme sonrası ortaya çıkan problemler. Şuan insanı tehdit eden en büyük problem insanın yine kendisi. Sonuçta aslanların birleşip Serengeti milli parkından geçip İstanbul'a gelip insanları yemeyeceği ortada. Veya Bolu ormanlarından ayılar ekipler halinde insanları öldürmeyecek.

Makalenin amacı algılama ile alakalı,yani birde bu yönünden bakın diyerek farklı bir bakış açısı ile durumu aktarmak.

Paragrafın sonunda şöyle izah ediyor;

"Jared Diamond" said:

Avcı toplayıcılar insanlık tarihindeki en uzun süreli ve en başarılı hayat tarzını sürdürdü. Şu anda aksine, tarımın bizi sürüklediği karmaşık sorunlarla uğraşıyoruz ve bunları çözeceğimiz meçhul. Benim dünyayı ziyaret eden bir uzaylı olduğumu ve arkadaşlarıma insanlık tarihini anlattığımı düşünün. Her bir saatin 100 bin yılı temsil ettiği 24 saatlik bir gün ile anlatıyorum. İnsanlık tarihi 24 saat önce geceyarısı başladı ve şu anda bir günün sonundayız. Neredeyse bütün günü avcı toplayıcı olarak yaşadık, ve tam saat 23.54’te tarım yapmaya başladık. İkinci geceyarımız yaklaştığında, kıtlıktan kurtulamayan köylülerin yoklukları hepimizi yutacak mı? Yoksa kendini bizden saklayan tarımın gösterişli yüzünün arkasındaki baştan çıkarıcı kutsal meyvelerini bir şekilde elde edecek miyiz?



Avcılıkla alakalı komple varsayımsal dediğin mevzular bugünde avcı toplayıcı olarak yaşayan kabilelerde görülüyor. Antropologların yazdığı binlerce makale var kabileler ve yaşantıları ile alakalı. Arkeologların yaptığı kazılar ve elde edilen veriler var.

Erdoğan gibi "Kongo'da pigmeleri bulduk onlara malzeme gönderiyoruz. ABD Oregon'da çıkaracağımız suyu Kızılderililer içecek" bakış açısı ile hareket etmeyin.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

×
×
  • Yeni Oluştur...