Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

TRAFIK


Lombardi

Öne çıkan mesajlar

bundan bir 7-8 yıl önce belli saatlerde trafik olmazdı mesela öğlen 2 sabah 10 11 gibi günde farketmezdi

şimdi her saat her gün trafik var

sırf bunu bilerek dizel araç almadım çünkü trafik kan kusturuyor bunu da geçtim zamanından çalışıyor yazık değil mi trafikte geçen zamana?

bu ist. bitti bunun hiç bir çözümü yok AKP ile

metrobüs de bile deli gibi kalabalık oluyor iş çıkışı

allahtan bir o rahat iş saatleri içinde

emlak emlak rant diye diye anasını ağlattılar
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

AKP gidip başkası gelse de trafiğe çözüm bulunmayacak.

Yani ne kadar rerörerö yapılsa da 3. köprü ve yeni otoyol artık gereklilik haline geldi. Şehir içi trafik azalmayacak ama en azından şu %90'u birbiriyle sikişerek çoğalan şerefsiz organizma kamyoncular ve tırcılar yollardan çekilirse %25 falan rahatlama olur. Hatta bazı yerlerde direkt %100 rahatlama bile olur...

Ha proje tartışılır. Ben köprü değil tünel geçirirdim. Yolu o kadar geniş tutmaz, viyadükleri de var olan yerleşimlere yakın giriş-çıkış az olacak şekilde tutar ve transit yol alarak düzenlerdim. Mantıklı olan da o işte ama orada AKP rant kafası buna izin vermiyor.

Gerçi nakliye araçlarının ağırlıklı olarak kullanılacağı bir geçiş rotasında su altı tüneli vs. mantıklı değil diyen bir kaç mimar arkadaş vs. var ama bilemedim. BEN BİLİR KİŞİ MİYİM? UZMAN MIYIM? KİMİM BEN
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Ayrıca her saati anlarım da, arkadaş 14'te nasıl trafik olur lan bu şehrin her yerinde?

Her hangi bir iş için bu şehirdeki en boş saat olması gerekiyor. Giriş çıkış yok, okullar yok. Gezmeye çıksan bile o kadar kalabalık olamazsın. 14:00 de niye trafik var arkadaş?

Çok değil 3-4 sene önce 90-100km ortalama ile giderdim o saatlerde E-5'te falan bile...
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Ben "Köprüye hayır" diyenlerdenim. "Hayır" dediğim için hiç pişman olmadım. "Hayırcılar" o zaman dinlense idi, bugün İstanbul bu hale gelmezdi. Önce Yalçın Doğan kardeşimiz Hürriyet'te, sonra İlhan Selçuk üstadımız Cumhuriyet'te bunları yazdı ama bir defa da ben anlatayım.
Bizler DPT'de çalışırken (1962-1974), yabancı uzmanlar bize dediler ki, "İstanbul gibi büyük şehirler için master plan/nâzım plan ismi verilen 'yerleşim planları'nın yapılması gerekir." İstanbul gibi büyük şehirlerde yeni yapılaşma izinleri bu "yerleşim planı"na göre verilir. Büyüyen bir şehirde insanlar işleri ve evleri arasında gidip gelirken uzun yol alırlar ise hem zaman kaybolur, hem para kaybolur. Hem de şehir trafiği altüst olur. Ne kadar yol yapsanız yetmez.
İstanbul'da yerleşim planı yaparken, Anadolu yakasında oturanları Anadolu yakasında, Avrupa yakasında oturanları Avrupa yakasında tutmak esas olmalıdır.

Kadıköy 'yatakhane' oldu
İstanbul'da en büyük tehlike işyerlerinin Avrupa yakasında yoğunlaşması, Anadolu yakasının ise konut alanı olarak gelişmesidir.
İstanbul için ciddi bir yerleşim planı yapmazsanız Anadolu yakası İstanbul'un yatakhanesi olur. İnsanlar sabah kalkar. Araçlara biner. Köprüden geçerek Avrupa yakasına çalışmaya gider. Akşam köprüden geçerek evlerine uyumaya döner. Önce bir köprü yaparsınız. Yetmez... Bir köprü daha... Bir köprü daha... Sadece köprüler değil, yollar da bu trafiği kaldırmaz... Onun için köprüden önce İstanbul için master plan/nâzım plan/yerleşim planı yapınız...
Biz buna inandık... 'Önce nazım plan' dedik. Ancak, "nâzım plan" şartı politikacıların eyyamcıların işine gelmediğinden "nâzım plandan önce..." bölümü unutuldu, "Köprüye hayır" sloganı öne çıkarıldı.
Şimdilerde üçüncü köprü gündemde... Hiç merak buyurmayınız, yakında dördüncü köprü yapılacak... Anadolu yakasında, dağlara tarlalara toplu konut, lüks site yapımı hızlandı. Bu konutlarda oturanlar sabahları köprüden geçecek... Kilometrelerce yol alacak. Bunlara köprü mü yeter, yol mu yeter?

Köprü köprüyü doğuracak
Milliyet'te Tebernüş Kireçci'nin haberi vardı. 2009'da tamamlanacak 116 gökdelen şeklindeki konutun inşaatı başlamış.
Bunlar konut... Bir de işyerleri var... Maslak Caddesi boyunda eski 3-5 katlı binalar yıkılarak her birinin yerine 30-35 katlı gökdelen dikiliyor. Önce Maslak tıkandı. Sonra İstinye Yokuşu. Sonra da Sahil Yolu... Sakın ha... Suçu yolların yetersizliğinde bulmayınız. Yollarımızın genişliği Batıdaki kadar. Sakın ha... Suçu otomobil sayısında bulmayınız. Kişi başı otomobil sayımız çok düşük... Sorun, "yerleşim planı olmadan" şehirleşmedir. Sorun, insanların işyerleri ve evleri arasında kilometrelerce yol alması, Boğaz'ı geçme zorunda kalmasıdır.
Elinizi vicdanınıza koyarak söyleyiniz, "master plan/nâzım plan/yerleşim planı olmadan köprüye hayır" diyenler haksız mı imişler?

Güngör Uras'ın yazısı...
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

belediyeler salak salak yerleri kazıp bırakıyorlar. cumartesi akşam 9'da şerit çizgileri için yolu tek şerite düşürüyorlar falan. ulan haftaiçi akşam yapsana bunu. zaten sıkıntılı trafik. bi de böyle ekstra mallıklar var.

kentsel dönüşüm tırları bambaşka ztn. her sokakta inşaat var. her yer kamyon. herifler sokakları caddeleri kapatıyorlar.

geçenlerde kadıköy'den beşiktaş'a mecburi arabayla gitmek durumundaydım. motorla gitsem 20 dakka sdfs. 3.5 saatte gittim.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

DarKRideR said:

AKP gidip başkası gelse de trafiğe çözüm bulunmayacak.

Yani ne kadar rerörerö yapılsa da 3. köprü ve yeni otoyol artık gereklilik haline geldi. Şehir içi trafik azalmayacak ama en azından şu %90'u birbiriyle sikişerek çoğalan şerefsiz organizma kamyoncular ve tırcılar yollardan çekilirse %25 falan rahatlama olur. Hatta bazı yerlerde direkt %100 rahatlama bile olur...

Ha proje tartışılır. Ben köprü değil tünel geçirirdim. Yolu o kadar geniş tutmaz, viyadükleri de var olan yerleşimlere yakın giriş-çıkış az olacak şekilde tutar ve transit yol alarak düzenlerdim. Mantıklı olan da o işte ama orada AKP rant kafası buna izin vermiyor.

Gerçi nakliye araçlarının ağırlıklı olarak kullanılacağı bir geçiş rotasında su altı tüneli vs. mantıklı değil diyen bir kaç mimar arkadaş vs. var ama bilemedim. BEN BİLİR KİŞİ MİYİM? UZMAN MIYIM? KİMİM BEN


şundan sonasını okumadım.

şaka lan şaka okudum ama gıcıklık olsun sdfs. abi öyle diyorsunuz da gayet 3. köprüyü yapmayarak ve istanbuldan tersine göçü teşvik ederek bunu başarmak mümkün. sadece ve sadece istanbulda iş verirsen okumuşlara, haliyle tamamı buraya gelecek. anadoluda okuyan kim varsa onlar da istanbul ageliyor, onlar gelince hizmet işçileri ve mavi yakalar da geliyor. sadece "bir kamyon 20 metrekare, bir kamyon çıkarır on araba koyarız:)))" diye bakarsan çoook kısa vadeli çözümler düşünmüş olursun. kaldı ki sabah ve akşam rush hourlarında kamyonların gezmesi yasak. akşam 7deki trafiğin kamyonla 3. köprüyle falan alakası yok abi. transit geçenler %3-4 falan araç sayısının içinde.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Abi ben dış göçe inanmıyorum. O önlem en son 90'larda falan alınabilirdi, alınmadı. Şehir bu kapasiteye ulaştıktan sonra ne yaparsan yap artık dış göç ile buraya nefes aldıramazsın.

Ülkenin parası burada, ülkenin sanayisi burada, ülkenin bilişim burada her bir boku burada. Sinema, sanat bile burada dönüyor. Lojistik desen günümüzdeki en önemli noktalardan biri...

Dış göç verirsen verdireceğin kesim yine alt tabaka insanlar, köylerine sürersin ya da farklı illerde sanayi kurarsın oraya işçi olarak gönderirsin. Bu sefer sayıda fazla mavi yakalılara kim hizmet verecek? Hizmet sektörünün kalbi İstanbul...

İstanbul bu kadar insana aç bir memleket haline gelmişken dış göçe teşvik ettirmek ciddi anlamda başarısız olur. Ha kademeli olarak başlayıp keşke ufak ufak hiç yoktan farklı iller kalkındırılsa ne bileyim sanayi taşınsa vs. harika olur. Hiç yoktan iyidir...

Mesela şu geçtiğimiz 10 yılda Antep'e yapılan yatırımlar ve özellikle Doğu'daki dış göçün büyük kısmının yine o bölgede tutturulması vs. cidden başarılı bir politikaydı. Ama onu da işte Suriyeliler ile bitirdiler. İnsanlar tekrar Batı'ya yönelmeye başladılar.

Batı desen ayrı bir bok çukuru, Ege vs. gitsen insanıyla geçinemiyorlar. Tutunamıyorlar çoğu Doğulu, Ankara desen oranın da kapasitesi belli. Eskişehir vs. kapasitesini hep doldurmuş kentler ve kusuyor.

İstanbul kusmuyor işte, o kadar aç... Başka şehirlerde barınamayanlar yine buraya geliyor. Bir şekilde tutunabiliyor. Yapacak bir şey yok...

Bu şehri bu şekilde kabullenmek lazım artık, trafiğine ve paralel olarak insan seline çare ancak Marmara Depremi'yle falan komple şehir resetlenirse olacak. Bayağı bir ölü çıkacak, millet korkacak vs. bir çok sektör şehir dışına taşınacak.

Allah göstermesin gerçi, ben Ayvalık'ta yazlıkta falan olayım o olduğunda...
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

×
×
  • Yeni Oluştur...