Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

Gerçekten Aya İnsan Çıktı Mı ?


souldarkorn

Öne çıkan mesajlar

aquila said:

Nazca said:

Saturn V roketiyle gidildi '69'da, o da insan elinin bugüne kadar yapabildiği en güçlü makine oluyor.



bugune kadar mi, o gune kadar mi?


Hala üstelik.

Mesela en modern roket olarak üretilecek olan Falcon Saturn V'in yarısı kadar bile güçlü değil.

http://www.spacex.com/falcon-heavy
En üstte the most powerful dediğine bakma aslında günümüz teknolojisiyle üretilen en güçlü roket kağıt üzerinde, Ay modülü dahil Satürn V 119 ton payload'la lift-off yapmış ama Falcon payload'ları da var sayfanın en altında, en ağırı low earth orbit'e 53 ton, Mars'a da 13.2 ton taşıyabiliyor. Sol taraftaki toplam ağırlığın çoğu yakıt bu arada.

Saturn V 60'larda 40'ların roket bilimi temelleriyle üretilmiş bir makine.

And still can't find a better rocket...
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

souldarkorn said:

http://en.wikipedia.org/wiki/Moon_landing_conspiracy_theories

Fikirlerinizi merak ediyorum. On yıllar önce yapılmış olan neden bu kadar teknoloji gelişmişken yapılmıyor. Biraz saçma gibi. O yüzden düzmece olma olasılığı var gibi.


sen call of duty'de 1000 adam bıçakla achi'sini yaptıktan sonra bi daha yapıyor musun o achi'yi? gerenk yok :D gidip keşfedilecek bir şey de yok.

ha bir de:
watch: Mythbusters







Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Norak said:

ayda bişi yok çünkü ondan gidilmiyor, ayrıca yüzeyi kaplayan toz sağlık için ciddi problem ciğerlere falan, astronot giysilerinden bile giriyor içeri.


toz tanesiyle hava moleküllerinin büyüklüğünü kıyaslamışsın bilmeden sanırım. o toz o kıyafetten içeri girse, içerdeki hava dışarı çıkmaz mı sence? :P
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

neutrino said:

Geleceği olan bir çok projeye örnek verebilir misin?


ismen hatirlamiyorum taa universitede ogrendigim seyler bunlar. ama mesela aralarindan bir tanesi sanirim bugun kullanilan yontemlerden biri, `gravity assist` denen metod. amerikanin amaci en birinci olarak aya cikmak oldugu ve gravity assist denen metod daha uzak yerlere gitmek icin kullanilabilecek bir metod oldugu icin mesela bu programi geciktirmis olabilirler. ruslar tee 1930larda bu konseptlerin uzerine dusunuyordu.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

işte nerden girdiği önemli değil ama toz sakat orda dünyadaki gibi değil, herşeye yapışıyor saatler içinde, dünyada maruz kaldığımız tozdan çok daha ufak parçacıklardan oluşuyor bu yüzden kazara ciğerlere girse kana geçebilme ihtimali var, orda suya da maruz kalmadığı için bu parçacıklar dünyadakinden çok daha keskin yapıda bide.

içinde demir, cam, meteorlardan gelen dünyada olmayan yabancı maddeler (Agglu bişi unuttum şimdi) var özellikle bu yabancı minerallerin vücuda girmesi durumunda vücuttan atılıp atılamayacağı da belli değil.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

simdilik sunu suncam ama

said:
One conclusion of John F. Kennedy and the Race to the Moon is that the impact of Apollo on the evolution of the U.S. space program has on balance been negative. Apollo turned out to be a dead-end undertaking in terms of human travel beyond the immediate vicinity of this planet; no human has left Earth orbit since the last Apollo mission in December 1972. Most of the Apollo hardware and associated capabilities, particularly the magnificent but very expensive Saturn V launcher, quickly became museum exhibits to remind us, soon after the fact, of what once had been done.

...

The policy and technical decisions not to build on the hardware developed for Apollo for follow-on space activities were inextricably linked to the character of Kennedy’s deadline for getting to the Moon “before this decade is out.” By setting a firm deadline, Kennedy put NASA in the position of finding a technical approach to Apollo that gave the best chance of meeting that deadline. This in turn led to the development of the Saturn V launcher, the choice of the lunar orbit rendezvous approach for getting to the Moon, and the design of the lunar module spacecraft optimized for landing on the Moon. None of these capabilities were relevant to any politically feasible post-Apollo space effort.

The Apollo program also created in NASA an organization oriented in the public and political eye toward human spaceflight and toward developing large-scale systems to achieving challenging goals. It created from Texas to Florida the large institutional and facility base for such undertakings. Reflecting that base, which remains in place today, is a coalition of NASA and contractor employees, local and regional politicians, and aerospace industry interests that has provided the political support that has sustained the space program in the absence of a Kennedy-like presidential commitment to space achievement. With the Nixon White House rejection of ambitious post-Apollo space goals, NASA entered a four-decade identity crisis from which it has yet to emerge. Repetitive operation of the space shuttle and the extended process of developing an Earth-orbiting space station have not been satisfying substitutes for another Apollo-like undertaking. NASA has never totally adjusted to a lower priority in the overall scheme of national affairs; rather, as the Columbia Accident Investigation Board observed in its 2003 report, NASA became “an organization straining to do too much with too little.” All of this is an unfortunate heritage of Kennedy’s race to the Moon.


http://www.issues.org/27.3/p_logsdon.html
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

×
×
  • Yeni Oluştur...