Fin Mesaj tarihi: Temmuz 22, 2013 Paylaş Mesaj tarihi: Temmuz 22, 2013 bakırı toprağa gömerim http://officeforward.com/main/wp-content/uploads/2012/10/sexy-gold-silver-copper-element-halloween-costume-600x800.jpg Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
SeaGle Mesaj tarihi: Temmuz 22, 2013 Paylaş Mesaj tarihi: Temmuz 22, 2013 Altının onsu çok iyi olmuş çok da güzel olmuş. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
SeaGle Mesaj tarihi: Temmuz 22, 2013 Paylaş Mesaj tarihi: Temmuz 22, 2013 Bu arada çalıştığım fabrikada teenden milfe kadar her kategorinin iyilerinden örnekler var. Ama ben bakımcı olduğum için yine sakallılarla vakit geçiriyoruz =/ Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Soris Mesaj tarihi: Temmuz 22, 2013 Paylaş Mesaj tarihi: Temmuz 22, 2013 bu madenleri ancak ben eritirim ateşimle bebekim Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Tori Mesaj tarihi: Temmuz 22, 2013 Paylaş Mesaj tarihi: Temmuz 22, 2013 Koç, bilkent gibi bilimum özel üniversitelerdeki kız öğrencilerin %80inin profili bu yalnız. Geçen sene altına kasıma kadar şu ve türevleri dışında birşey giymemiş bir düzine kız sayabilirim. http://www.thebeautyparadise.com/images/woman_shorts1.jpg Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
NolaxThensbane Mesaj tarihi: Temmuz 22, 2013 Paylaş Mesaj tarihi: Temmuz 22, 2013 SeaGle said: Bu arada çalıştığım fabrikada teenden milfe kadar her kategorinin iyilerinden örnekler var. Ama ben bakımcı olduğum için yine sakallılarla vakit geçiriyoruz =/ Wink wink ulutekte güzelde aynı durum bende de mevcut abv kalıpcılıgın küçük sanayi tipleriyle takılırken burçinler orcanlar brunch yapıp sosyal medya takipleri falan yapıyor. Bense çoşkunöze gidip hasan ustayla öğle şekerlemesi yapıyorum. ayrıca aliminyum alıyööööemmm Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
chrome Mesaj tarihi: Temmuz 22, 2013 Paylaş Mesaj tarihi: Temmuz 22, 2013 diaboliq said: dexter adam keserken dar giyiyo hacı. hep aynını giyiyo gerçi ama dar giyiyo. bu arada hazır dexterın konusu açılmışken bu adam hangi sezonda kanserliydi yada kanseri atlatıp devam etmişti. hangi sezona denk geliyo. abi dexter öldü, yerine benzeri adam geldi liam mıydı neydi adı onunla bir sezon daha çektikten sonra diziyi bitirdiler. hatta finalde bir sahnede dexter ın eski halini koydular görüntüye millet ağlamış falan o sahnede. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
downwhereiam Mesaj tarihi: Temmuz 22, 2013 Paylaş Mesaj tarihi: Temmuz 22, 2013 olum yeter spoilerın içine ettiniz altıncı sezondan sonra bırakmıştım daha da devam etmem sizin yüzünüzden Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Masakari Mesaj tarihi: Temmuz 22, 2013 Paylaş Mesaj tarihi: Temmuz 22, 2013 NolaxThensbane said: SeaGle said: Bu arada çalıştığım fabrikada teenden milfe kadar her kategorinin iyilerinden örnekler var. Ama ben bakımcı olduğum için yine sakallılarla vakit geçiriyoruz =/ Wink wink ulutekte güzelde aynı durum bende de mevcut abv kalıpcılıgın küçük sanayi tipleriyle takılırken burçinler orcanlar brunch yapıp sosyal medya takipleri falan yapıyor. Bense çoşkunöze gidip hasan ustayla öğle şekerlemesi yapıyorum. ayrıca aliminyum alıyööööemmm Ahaa bi alemenyumcu daha Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Tori Mesaj tarihi: Temmuz 22, 2013 Paylaş Mesaj tarihi: Temmuz 22, 2013 chrome said: diaboliq said: dexter adam keserken dar giyiyo hacı. hep aynını giyiyo gerçi ama dar giyiyo. bu arada hazır dexterın konusu açılmışken bu adam hangi sezonda kanserliydi yada kanseri atlatıp devam etmişti. hangi sezona denk geliyo. abi dexter öldü, yerine benzeri adam geldi liam mıydı neydi adı onunla bir sezon daha çektikten sonra diziyi bitirdiler. hatta finalde bir sahnede dexter ın eski halini koydular görüntüye millet ağlamış falan o sahnede. downwhereiam said: olum yeter spoilerın içine ettiniz altıncı sezondan sonra bırakmıştım daha da devam etmem sizin yüzünüzden http://4.bp.blogspot.com/_vI6LGR352yE/TKdkHZwFB1I/AAAAAAAAAD4/WfSXVzw3Btw/s320/1283636575276.jpg Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
chrome Mesaj tarihi: Temmuz 22, 2013 Paylaş Mesaj tarihi: Temmuz 22, 2013 AHAHAAHAHAHAHAHAAHAHAH Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
fenn Mesaj tarihi: Temmuz 22, 2013 Paylaş Mesaj tarihi: Temmuz 22, 2013 Tori said: Koç, bilkent gibi bilimum özel üniversitelerdeki kız öğrencilerin %80inin profili bu yalnız. Geçen sene altına kasıma kadar şu ve türevleri dışında birşey giymemiş bir düzine kız sayabilirim. http://www.thebeautyparadise.com/images/woman_shorts1.jpg Şu normal pantolondan pahalı genelde dip not geçeyim Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
diaboliq Mesaj tarihi: Temmuz 22, 2013 Paylaş Mesaj tarihi: Temmuz 22, 2013 downwhereiam said: olum yeter spoilerın içine ettiniz altıncı sezondan sonra bırakmıştım daha da devam etmem sizin yüzünüzden yok be olum ölmedi dex. adam hala kesiyo biçiyo. izle izle. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
fenn Mesaj tarihi: Temmuz 22, 2013 Paylaş Mesaj tarihi: Temmuz 22, 2013 Bir kadın anlatıyor: Kocam bir mühendisti. Onunla sâkin tabiatını sevdiğim için evlenmiştim. Bu sâkin adamın göğsüne başımı koymak içimi nasıl da ısıtırdı Gel gör ki iki yıl nişanlılık ve beş yıl evlilikten sonra bu sâkinlik beni yormaya başlamıştı. Eşimin -bir zamanlar çok sevdiğim- bu özelliği artık beni huzursuz ediyordu Sonunda kararımı ona da açıkladım: Boşanmak istiyordum Şaşkınlıktan gözleri açılarak ”niye?” diye sordu. ”Gerçekten belli bir sebebi yok” dedim, ”sadece yoruldum” Bütün gece ağzını bıçak açmadı. Düşünüyordu. Bu hâli ise hayal kırıklığımı daha da artırmaktan başka bir işe yaramıyordu: işte, sıkıntısını dışarı vurmaktan bile aciz bir adamla evliydim. Ondan ne bekleyebilirdim ki! Sonundasordu: ”seni caydırmak için ne yapabilirim?” Demek ki söyledikleri doğruydu: insanların mizacı asla değiştirilemiyordu. Son inanç kırıntılarım da kaybolmuştu. ”İşte mesele tam da bu” dedim ”Sorunun cevabını kendin bulup kalbimi ikna edebilirsen kararımdan vazgeçebilirim.” ”Diyelim dağın tepesinde bir uçurum kenarında bir çiçek var. O çiçeği benim için koparmak, düşüp vücudunun bütün kemiklerinin kırılmasına, hattâ ölümüne mâl”olacak. Bunu benim için yapar mısın?” Yüzümü dikkatle inceledi ve ”Sana bunun cevabını yarın vereceğim” dedi. Bu cevapla son ümidim de yok olmuştu. Ertesi sabah uyandığımda evde yoktu. Boş bir süt şişesini mutfak masasının üzerine koymuş, altına da bir not bırakmıştı. ”Hayatım” diye başlıyordu, ”O çiçeği senin için koparmazdım” Kalbim yine kırılmıştı. Okumaya devam ettim. ”Çünkü her zaman yaptığın gibi bilgisayarın altını üstüne getirip çökerttikten sonra monitörün önünde ağladığında, onu tekrar düzeltebilmem için ellerime ihtiyacım var.” ”Anahtarları her zaman evde unuttuğunu bildiğimden, senden önce eve varabilmem üzere koşmam gerektiğinden bacaklarıma ihtiyacım var.” ”Arabayı kullanmayı çok sevdiğin halde şehirde hep yolu kaybettiğinden, yolu gösterebilmem için gözlerime ihtiyacım var ”Evde oturmayı sevdiğinden, içe kapanıklığını dağıtmak, can sıkıntını hafifletmek üzere sana şakalar yapabilmem, hikây eler anlatabilmem için ağzıma ihtiyacım var.” ”Sabahtan akşama kadar bilgisayara bakmaktan gözlerinin bozulması kaçınılmaz olduğundan, yaşlandığımızda tırnaklarını kesebilmem, saçlarında -görülmesini istemediğin- beyaz telleri ayıklayabilmem, merdivenlerden aşağı inerken elini tutabilmem, çiçeklerin renginin – gençliğinde senin yüzünün rengi gibi olduğunu söyleyebilmem için gözlerime ihtiyacım var.” ”Ama seni benden daha fazla seven biri varsa, evet o uçuruma gidip, o çiçeği senin için koparırım bir tanem.” Baktım, mektuptaki yazının mürekkepleri yer yer dağılıyordu. Göz yaşlarım mektuba düşüyordu. ”Mektubu okuduysan ve kalbin ikna olduysa lüften kapıyı aç canım. Çok sevdiğin susamlı ekmek ve taze sütlekapıda bekliyorum.” Koşarak kapıyı açtım. Endişeli bir yüzle ve ellerinde sıkıca tuttuğu susamlı ekmek ve sütle kapının önündeydi. Artık çok iyibiliyordum: beni ondan daha çok kimse sevemezdi. O çiçe ği uçurumun kenarında bırakmaya karar verdim Bu gerçek aşktı İlk yıllardaki heyecanlar içinde görmeye alıştığımız aşkın, seneler sonra o heyecanlar kaybolup gittiğinde, huzur ve durgunluk içinde de hep var olmaya devam ettiğini göremeyebiliyoruz. Oysa aşk hep vardır. Belki artık heyecansız, belki artık romantik değil Belki sıkıcı, tekdüze, hatta belki yüzsüz Ama hep oralarda bir yerdedir. Çiçekler ve romantik dakikalar ilişkinin başlaması için elbette gereklidir. Bir zaman sonra bunlar gitse de gerçek aşkın sütunu ebedi kalır. Hayat tam da böyle bir şeydir Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
fenn Mesaj tarihi: Temmuz 22, 2013 Paylaş Mesaj tarihi: Temmuz 22, 2013 Dikkat beyin eritebilir Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Myshkin Mesaj tarihi: Temmuz 22, 2013 Paylaş Mesaj tarihi: Temmuz 22, 2013 her sabah ekmek gazete alıp kahvaltı sofrası kuracak birine köle olurum Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
NolaxThensbane Mesaj tarihi: Temmuz 22, 2013 Paylaş Mesaj tarihi: Temmuz 22, 2013 fenn said: Bir kadın anlatıyor: Kocam bir mühendisti. Onunla sâkin tabiatını sevdiğim için evlenmiştim. Bu sâkin adamın göğsüne başımı koymak içimi nasıl da ısıtırdı Gel gör ki iki yıl nişanlılık ve beş yıl evlilikten sonra bu sâkinlik beni yormaya başlamıştı. Eşimin -bir zamanlar çok sevdiğim- bu özelliği artık beni huzursuz ediyordu Sonunda kararımı ona da açıkladım: Boşanmak istiyordum Şaşkınlıktan gözleri açılarak ”niye?” diye sordu. ”Gerçekten belli bir sebebi yok” dedim, ”sadece yoruldum” Bütün gece ağzını bıçak açmadı. Düşünüyordu. Bu hâli ise hayal kırıklığımı daha da artırmaktan başka bir işe yaramıyordu: işte, sıkıntısını dışarı vurmaktan bile aciz bir adamla evliydim. Ondan ne bekleyebilirdim ki! Sonundasordu: ”seni caydırmak için ne yapabilirim?” Demek ki söyledikleri doğruydu: insanların mizacı asla değiştirilemiyordu. Son inanç kırıntılarım da kaybolmuştu. ”İşte mesele tam da bu” dedim ”Sorunun cevabını kendin bulup kalbimi ikna edebilirsen kararımdan vazgeçebilirim.” ”Diyelim dağın tepesinde bir uçurum kenarında bir çiçek var. O çiçeği benim için koparmak, düşüp vücudunun bütün kemiklerinin kırılmasına, hattâ ölümüne mâl”olacak. Bunu benim için yapar mısın?” Yüzümü dikkatle inceledi ve ”Sana bunun cevabını yarın vereceğim” dedi. Bu cevapla son ümidim de yok olmuştu. Ertesi sabah uyandığımda evde yoktu. Boş bir süt şişesini mutfak masasının üzerine koymuş, altına da bir not bırakmıştı. ”Hayatım” diye başlıyordu, ”O çiçeği senin için koparmazdım” Kalbim yine kırılmıştı. Okumaya devam ettim. ”Çünkü her zaman yaptığın gibi bilgisayarın altını üstüne getirip çökerttikten sonra monitörün önünde ağladığında, onu tekrar düzeltebilmem için ellerime ihtiyacım var.” ”Anahtarları her zaman evde unuttuğunu bildiğimden, senden önce eve varabilmem üzere koşmam gerektiğinden bacaklarıma ihtiyacım var.” ”Arabayı kullanmayı çok sevdiğin halde şehirde hep yolu kaybettiğinden, yolu gösterebilmem için gözlerime ihtiyacım var ”Evde oturmayı sevdiğinden, içe kapanıklığını dağıtmak, can sıkıntını hafifletmek üzere sana şakalar yapabilmem, hikây eler anlatabilmem için ağzıma ihtiyacım var.” ”Sabahtan akşama kadar bilgisayara bakmaktan gözlerinin bozulması kaçınılmaz olduğundan, yaşlandığımızda tırnaklarını kesebilmem, saçlarında -görülmesini istemediğin- beyaz telleri ayıklayabilmem, merdivenlerden aşağı inerken elini tutabilmem, çiçeklerin renginin – gençliğinde senin yüzünün rengi gibi olduğunu söyleyebilmem için gözlerime ihtiyacım var.” ”Ama seni benden daha fazla seven biri varsa, evet o uçuruma gidip, o çiçeği senin için koparırım bir tanem.” Baktım, mektuptaki yazının mürekkepleri yer yer dağılıyordu. Göz yaşlarım mektuba düşüyordu. ”Mektubu okuduysan ve kalbin ikna olduysa lüften kapıyı aç canım. Çok sevdiğin susamlı ekmek ve taze sütlekapıda bekliyorum.” Koşarak kapıyı açtım. Endişeli bir yüzle ve ellerinde sıkıca tuttuğu susamlı ekmek ve sütle kapının önündeydi. Artık çok iyibiliyordum: beni ondan daha çok kimse sevemezdi. O çiçe ği uçurumun kenarında bırakmaya karar verdim Bu gerçek aşktı İlk yıllardaki heyecanlar içinde görmeye alıştığımız aşkın, seneler sonra o heyecanlar kaybolup gittiğinde, huzur ve durgunluk içinde de hep var olmaya devam ettiğini göremeyebiliyoruz. Oysa aşk hep vardır. Belki artık heyecansız, belki artık romantik değil Belki sıkıcı, tekdüze, hatta belki yüzsüz Ama hep oralarda bir yerdedir. Çiçekler ve romantik dakikalar ilişkinin başlaması için elbette gereklidir. Bir zaman sonra bunlar gitse de gerçek aşkın sütunu ebedi kalır. Hayat tam da böyle bir şeydir Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Laorx Mesaj tarihi: Temmuz 22, 2013 Paylaş Mesaj tarihi: Temmuz 22, 2013 Fin said: bakırı toprağa gömerim http://officeforward.com/main/wp-content/uploads/2012/10/sexy-gold-silver-copper-element-halloween-costume-600x800.jpg http://thedroidyourelookingfor.files.wordpress.com/2012/06/hectorsalamanca_twitter.jpg?w=500&h=281 Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
forgiver Mesaj tarihi: Temmuz 22, 2013 Paylaş Mesaj tarihi: Temmuz 22, 2013 fenn said: Bir kadın anlatıyor: Kocam bir mühendisti. Onunla sâkin tabiatını sevdiğim için evlenmiştim. Bu sâkin adamın göğsüne başımı koymak içimi nasıl da ısıtırdı Gel gör ki iki yıl nişanlılık ve beş yıl evlilikten sonra bu sâkinlik beni yormaya başlamıştı. Eşimin -bir zamanlar çok sevdiğim- bu özelliği artık beni huzursuz ediyordu Sonunda kararımı ona da açıkladım: Boşanmak istiyordum Şaşkınlıktan gözleri açılarak ”niye?” diye sordu. ”Gerçekten belli bir sebebi yok” dedim, ”sadece yoruldum” Bütün gece ağzını bıçak açmadı. Düşünüyordu. Bu hâli ise hayal kırıklığımı daha da artırmaktan başka bir işe yaramıyordu: işte, sıkıntısını dışarı vurmaktan bile aciz bir adamla evliydim. Ondan ne bekleyebilirdim ki! Sonundasordu: ”seni caydırmak için ne yapabilirim?” Demek ki söyledikleri doğruydu: insanların mizacı asla değiştirilemiyordu. Son inanç kırıntılarım da kaybolmuştu. ”İşte mesele tam da bu” dedim ”Sorunun cevabını kendin bulup kalbimi ikna edebilirsen kararımdan vazgeçebilirim.” ”Diyelim dağın tepesinde bir uçurum kenarında bir çiçek var. O çiçeği benim için koparmak, düşüp vücudunun bütün kemiklerinin kırılmasına, hattâ ölümüne mâl”olacak. Bunu benim için yapar mısın?” Yüzümü dikkatle inceledi ve ”Sana bunun cevabını yarın vereceğim” dedi. Bu cevapla son ümidim de yok olmuştu. Ertesi sabah uyandığımda evde yoktu. Boş bir süt şişesini mutfak masasının üzerine koymuş, altına da bir not bırakmıştı. ”Hayatım” diye başlıyordu, ”O çiçeği senin için koparmazdım” Kalbim yine kırılmıştı. Okumaya devam ettim. ”Çünkü her zaman yaptığın gibi bilgisayarın altını üstüne getirip çökerttikten sonra monitörün önünde ağladığında, onu tekrar düzeltebilmem için ellerime ihtiyacım var.” ”Anahtarları her zaman evde unuttuğunu bildiğimden, senden önce eve varabilmem üzere koşmam gerektiğinden bacaklarıma ihtiyacım var.” ”Arabayı kullanmayı çok sevdiğin halde şehirde hep yolu kaybettiğinden, yolu gösterebilmem için gözlerime ihtiyacım var ”Evde oturmayı sevdiğinden, içe kapanıklığını dağıtmak, can sıkıntını hafifletmek üzere sana şakalar yapabilmem, hikây eler anlatabilmem için ağzıma ihtiyacım var.” ”Sabahtan akşama kadar bilgisayara bakmaktan gözlerinin bozulması kaçınılmaz olduğundan, yaşlandığımızda tırnaklarını kesebilmem, saçlarında -görülmesini istemediğin- beyaz telleri ayıklayabilmem, merdivenlerden aşağı inerken elini tutabilmem, çiçeklerin renginin – gençliğinde senin yüzünün rengi gibi olduğunu söyleyebilmem için gözlerime ihtiyacım var.” ”Ama seni benden daha fazla seven biri varsa, evet o uçuruma gidip, o çiçeği senin için koparırım bir tanem.” Baktım, mektuptaki yazının mürekkepleri yer yer dağılıyordu. Göz yaşlarım mektuba düşüyordu. ”Mektubu okuduysan ve kalbin ikna olduysa lüften kapıyı aç canım. Çok sevdiğin susamlı ekmek ve taze sütlekapıda bekliyorum.” Koşarak kapıyı açtım. Endişeli bir yüzle ve ellerinde sıkıca tuttuğu susamlı ekmek ve sütle kapının önündeydi. Artık çok iyibiliyordum: beni ondan daha çok kimse sevemezdi. O çiçe ği uçurumun kenarında bırakmaya karar verdim Bu gerçek aşktı İlk yıllardaki heyecanlar içinde görmeye alıştığımız aşkın, seneler sonra o heyecanlar kaybolup gittiğinde, huzur ve durgunluk içinde de hep var olmaya devam ettiğini göremeyebiliyoruz. Oysa aşk hep vardır. Belki artık heyecansız, belki artık romantik değil Belki sıkıcı, tekdüze, hatta belki yüzsüz Ama hep oralarda bir yerdedir. Çiçekler ve romantik dakikalar ilişkinin başlaması için elbette gereklidir. Bir zaman sonra bunlar gitse de gerçek aşkın sütunu ebedi kalır. Hayat tam da böyle bir şeydir does not compute Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Jaegerjaquez Mesaj tarihi: Temmuz 22, 2013 Paylaş Mesaj tarihi: Temmuz 22, 2013 cu'yla tepkimeye girerim Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
downwhereiam Mesaj tarihi: Temmuz 22, 2013 Paylaş Mesaj tarihi: Temmuz 22, 2013 forgiver said: fenn said: Bir kadın anlatıyor: Kocam bir mühendisti. Onunla sâkin tabiatını sevdiğim için evlenmiştim. Bu sâkin adamın göğsüne başımı koymak içimi nasıl da ısıtırdı Gel gör ki iki yıl nişanlılık ve beş yıl evlilikten sonra bu sâkinlik beni yormaya başlamıştı. Eşimin -bir zamanlar çok sevdiğim- bu özelliği artık beni huzursuz ediyordu Sonunda kararımı ona da açıkladım: Boşanmak istiyordum Şaşkınlıktan gözleri açılarak ”niye?” diye sordu. ”Gerçekten belli bir sebebi yok” dedim, ”sadece yoruldum” Bütün gece ağzını bıçak açmadı. Düşünüyordu. Bu hâli ise hayal kırıklığımı daha da artırmaktan başka bir işe yaramıyordu: işte, sıkıntısını dışarı vurmaktan bile aciz bir adamla evliydim. Ondan ne bekleyebilirdim ki! Sonundasordu: ”seni caydırmak için ne yapabilirim?” Demek ki söyledikleri doğruydu: insanların mizacı asla değiştirilemiyordu. Son inanç kırıntılarım da kaybolmuştu. ”İşte mesele tam da bu” dedim ”Sorunun cevabını kendin bulup kalbimi ikna edebilirsen kararımdan vazgeçebilirim.” ”Diyelim dağın tepesinde bir uçurum kenarında bir çiçek var. O çiçeği benim için koparmak, düşüp vücudunun bütün kemiklerinin kırılmasına, hattâ ölümüne mâl”olacak. Bunu benim için yapar mısın?” Yüzümü dikkatle inceledi ve ”Sana bunun cevabını yarın vereceğim” dedi. Bu cevapla son ümidim de yok olmuştu. Ertesi sabah uyandığımda evde yoktu. Boş bir süt şişesini mutfak masasının üzerine koymuş, altına da bir not bırakmıştı. ”Hayatım” diye başlıyordu, ”O çiçeği senin için koparmazdım” Kalbim yine kırılmıştı. Okumaya devam ettim. ”Çünkü her zaman yaptığın gibi bilgisayarın altını üstüne getirip çökerttikten sonra monitörün önünde ağladığında, onu tekrar düzeltebilmem için ellerime ihtiyacım var.” ”Anahtarları her zaman evde unuttuğunu bildiğimden, senden önce eve varabilmem üzere koşmam gerektiğinden bacaklarıma ihtiyacım var.” ”Arabayı kullanmayı çok sevdiğin halde şehirde hep yolu kaybettiğinden, yolu gösterebilmem için gözlerime ihtiyacım var ”Evde oturmayı sevdiğinden, içe kapanıklığını dağıtmak, can sıkıntını hafifletmek üzere sana şakalar yapabilmem, hikây eler anlatabilmem için ağzıma ihtiyacım var.” ”Sabahtan akşama kadar bilgisayara bakmaktan gözlerinin bozulması kaçınılmaz olduğundan, yaşlandığımızda tırnaklarını kesebilmem, saçlarında -görülmesini istemediğin- beyaz telleri ayıklayabilmem, merdivenlerden aşağı inerken elini tutabilmem, çiçeklerin renginin – gençliğinde senin yüzünün rengi gibi olduğunu söyleyebilmem için gözlerime ihtiyacım var.” ”Ama seni benden daha fazla seven biri varsa, evet o uçuruma gidip, o çiçeği senin için koparırım bir tanem.” Baktım, mektuptaki yazının mürekkepleri yer yer dağılıyordu. Göz yaşlarım mektuba düşüyordu. ”Mektubu okuduysan ve kalbin ikna olduysa lüften kapıyı aç canım. Çok sevdiğin susamlı ekmek ve taze sütlekapıda bekliyorum.” Koşarak kapıyı açtım. Endişeli bir yüzle ve ellerinde sıkıca tuttuğu susamlı ekmek ve sütle kapının önündeydi. Artık çok iyibiliyordum: beni ondan daha çok kimse sevemezdi. O çiçe ği uçurumun kenarında bırakmaya karar verdim Bu gerçek aşktı İlk yıllardaki heyecanlar içinde görmeye alıştığımız aşkın, seneler sonra o heyecanlar kaybolup gittiğinde, huzur ve durgunluk içinde de hep var olmaya devam ettiğini göremeyebiliyoruz. Oysa aşk hep vardır. Belki artık heyecansız, belki artık romantik değil Belki sıkıcı, tekdüze, hatta belki yüzsüz Ama hep oralarda bir yerdedir. Çiçekler ve romantik dakikalar ilişkinin başlaması için elbette gereklidir. Bir zaman sonra bunlar gitse de gerçek aşkın sütunu ebedi kalır. Hayat tam da böyle bir şeydir does not compute Tripcan kezban ya. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Jaegerjaquez Mesaj tarihi: Temmuz 22, 2013 Paylaş Mesaj tarihi: Temmuz 22, 2013 fenn said: Bir kadın anlatıyor: Kocam bir mühendisti. Onunla sâkin tabiatını sevdiğim için evlenmiştim. Bu sâkin adamın göğsüne başımı koymak içimi nasıl da ısıtırdı Gel gör ki iki yıl nişanlılık ve beş yıl evlilikten sonra bu sâkinlik beni yormaya başlamıştı. Eşimin -bir zamanlar çok sevdiğim- bu özelliği artık beni huzursuz ediyordu Sonunda kararımı ona da açıkladım: Boşanmak istiyordum Şaşkınlıktan gözleri açılarak ”niye?” diye sordu. ”Gerçekten belli bir sebebi yok” dedim, ”sadece yoruldum” Bütün gece ağzını bıçak açmadı. Düşünüyordu. Bu hâli ise hayal kırıklığımı daha da artırmaktan başka bir işe yaramıyordu: işte, sıkıntısını dışarı vurmaktan bile aciz bir adamla evliydim. Ondan ne bekleyebilirdim ki! Sonundasordu: ”seni caydırmak için ne yapabilirim?” Demek ki söyledikleri doğruydu: insanların mizacı asla değiştirilemiyordu. Son inanç kırıntılarım da kaybolmuştu. ”İşte mesele tam da bu” dedim ”Sorunun cevabını kendin bulup kalbimi ikna edebilirsen kararımdan vazgeçebilirim.” ”Diyelim dağın tepesinde bir uçurum kenarında bir çiçek var. O çiçeği benim için koparmak, düşüp vücudunun bütün kemiklerinin kırılmasına, hattâ ölümüne mâl”olacak. Bunu benim için yapar mısın?” Yüzümü dikkatle inceledi ve ”Sana bunun cevabını yarın vereceğim” dedi. Bu cevapla son ümidim de yok olmuştu. Ertesi sabah uyandığımda evde yoktu. Boş bir süt şişesini mutfak masasının üzerine koymuş, altına da bir not bırakmıştı. ”Hayatım” diye başlıyordu, ”O çiçeği senin için koparmazdım” Kalbim yine kırılmıştı. Okumaya devam ettim. ”Çünkü her zaman yaptığın gibi bilgisayarın altını üstüne getirip çökerttikten sonra monitörün önünde ağladığında, onu tekrar düzeltebilmem için ellerime ihtiyacım var.” ”Anahtarları her zaman evde unuttuğunu bildiğimden, senden önce eve varabilmem üzere koşmam gerektiğinden bacaklarıma ihtiyacım var.” ”Arabayı kullanmayı çok sevdiğin halde şehirde hep yolu kaybettiğinden, yolu gösterebilmem için gözlerime ihtiyacım var ”Evde oturmayı sevdiğinden, içe kapanıklığını dağıtmak, can sıkıntını hafifletmek üzere sana şakalar yapabilmem, hikây eler anlatabilmem için ağzıma ihtiyacım var.” ”Sabahtan akşama kadar bilgisayara bakmaktan gözlerinin bozulması kaçınılmaz olduğundan, yaşlandığımızda tırnaklarını kesebilmem, saçlarında -görülmesini istemediğin- beyaz telleri ayıklayabilmem, merdivenlerden aşağı inerken elini tutabilmem, çiçeklerin renginin – gençliğinde senin yüzünün rengi gibi olduğunu söyleyebilmem için gözlerime ihtiyacım var.” ”Ama seni benden daha fazla seven biri varsa, evet o uçuruma gidip, o çiçeği senin için koparırım bir tanem.” Baktım, mektuptaki yazının mürekkepleri yer yer dağılıyordu. Göz yaşlarım mektuba düşüyordu. ”Mektubu okuduysan ve kalbin ikna olduysa lüften kapıyı aç canım. Çok sevdiğin susamlı ekmek ve taze sütlekapıda bekliyorum.” Koşarak kapıyı açtım. Endişeli bir yüzle ve ellerinde sıkıca tuttuğu susamlı ekmek ve sütle kapının önündeydi. Artık çok iyibiliyordum: beni ondan daha çok kimse sevemezdi. O çiçe ği uçurumun kenarında bırakmaya karar verdim Bu gerçek aşktı İlk yıllardaki heyecanlar içinde görmeye alıştığımız aşkın, seneler sonra o heyecanlar kaybolup gittiğinde, huzur ve durgunluk içinde de hep var olmaya devam ettiğini göremeyebiliyoruz. Oysa aşk hep vardır. Belki artık heyecansız, belki artık romantik değil Belki sıkıcı, tekdüze, hatta belki yüzsüz Ama hep oralarda bir yerdedir. Çiçekler ve romantik dakikalar ilişkinin başlaması için elbette gereklidir. Bir zaman sonra bunlar gitse de gerçek aşkın sütunu ebedi kalır. Hayat tam da böyle bir şeydir valla kimse kusura bakmasın agzına uçan dizi yer benden, tutar çöp tenekesine atarım sonra Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Red Mesaj tarihi: Temmuz 22, 2013 Paylaş Mesaj tarihi: Temmuz 22, 2013 sabah adamın bıraktığı boş sütün yanındaki notta '' götüne girsin '' yazmasını bekledim ama adam yapamamış. meh Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Masakari Mesaj tarihi: Temmuz 22, 2013 Paylaş Mesaj tarihi: Temmuz 22, 2013 Off şunun birde kanserli versiyonu vardı. Onda da herif boşanmak istiyordu. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
cempostaci Mesaj tarihi: Temmuz 22, 2013 Konuyu açan Paylaş Mesaj tarihi: Temmuz 22, 2013 Tori said: Koç, bilkent gibi bilimum özel üniversitelerdeki kız öğrencilerin %80inin profili bu yalnız. Geçen sene altına kasıma kadar şu ve türevleri dışında birşey giymemiş bir düzine kız sayabilirim. http://www.thebeautyparadise.com/images/woman_shorts1.jpg yakışıyosa giysin ama bu kız gerçekten 1.70 ve 40 kilo baya leş bir şey Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Öne çıkan mesajlar