Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

Eski uyelerden unity100 ben. Tek mesaj atmaya geldim


dazuu

Öne çıkan mesajlar

abi polis şiddeti akpnin eseri değil bu ülkede. keşke benim öğrencilik yıllarım da bugünkü kadar medyatik olsaydı da ben de arkadaşlarımızla yaşadıklarımızı fotoğraflarla anlatabilseydim bilmem hangi ilin bilmem hangi şubesindeki gözaltılarda. lanet olsun ki cep telefonu icat edilmemişti.

not: akp'yi aklamaya çalışır gibi olmuş, o değildir amacım. bu olaydaki payını flaan küçültmeye çalışmıyorum. sadece polis şiddeti diye bir meselenin çok daha derin bir geçmişi var. onu hatırlattım.

2. not: mhp'nin bugün niye akp'yi eleştirirken yarım ağızla polisin arkasında durur gibi yaptığına da bir dikkat çekeyim.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

ahmedinejad said:

konu hakkında bir şey demeden şunu deyip çıkacağım. şu klasik pati tartışmalarının gezi başlığında değil de burada yapılmasından çok memnunum.

teşekkürler unity.


orayı tartışmalarla bulandırmamak bilinçsiz bir hareket değildi zaten.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

  • Admin
Aldueren said:


Herkes elini vicdanına koyup düşünecek, çok doğru söylüyorsunuz.

8 yıllık zorunlu eğitim uygulamasına geçilmeden 1 sene önce mezun olmuştum 5 yıllık ilk okulumdan. O zamanlar annem çevresinden etkilendiği birkaç kapalı bayanın sözlerinden etkilenerek tesettüre girmişti. Babam ligth müslüman tarif edebileceğimiz ara sıra cumaya giden ara sıra keyfine içki içen türde bir adamdı. Ben ise 11 yaşında hayattan bihaber parkta sabahtan akşama kadar oyun peşinde, akşamları okuldan sonra tek gayesi tsubasa çizgi filminin yeni bölümüne yetişmeye çalışan bir çocuktum.

O vakitler refah partisinin yükselişi ile imam hatip okulları yeniden revaçta olmaya başlamıştı. İlkokuldan mezun olduktan sonra annem beni imam hatip okuluna yazdırdı. Tabi bu okula yazdırmasında çevresindeki o türbanlı kesimin çok etkisi olmuştu. 11-12 yaşında bu konulara vakıf olamıyorsunuz ne yazık ki. Bende bu şekilde imam hatip macerama başladım. O zamanlar imam hatip okulları orta okul ve lise olmak üzere 7 sene eğitim veriyordu. Gel zaman git zaman imam hatip okulundaki 6. yılımda liselerdeki eğitim süresi 4 seneden 3 seneye düşürüldü. Aynı yıl 28 şubat süreci yaşandı ve hükümet istifa etti. İmam hatipteki o son yılımda okul çevresinde devriye gezen polis arabaları hala aklımdadır. Okula girerken çantalarımız didik didik aranırdı. Hafta sonu ve hafta başlarında okul müdürümüz tüm öğrencilere konuşma yaparken yanında hep polisler beklerdi. Öğretmenlerimiz aman dikkatli olun çocuklar, yanlış birşey yapmayın, ne olacağı belirsiz gibi söylemlerde bulunurlardı. Üniversite sınavlarına gireceğimiz vakitlerde katsayı uygulaması ortaya çıktı. Lise 2. sınıftan itibaren Fen-Matematik bölümüne kaydırılıp hep sayısal dersler üzerine eğitim almış, kısacası sayısal bölümü öğrencisi olsam da, öss sınavında bize yapılan kısıtlamalardan dolayı puanımın hak yenmeden işleyeceği tek alan sözeldeki ilahiyat bölümüydü. Hiçbir zaman, okul yıllarımda bile dini görevleri yerine getiren birisi olmamışımdır. Haliyle ilahiyat bölümüne girmeyi aklımdan bile geçirmedim. Çünkü o alanda ilerlemek istemiyordum. Öss sınavında iyi puan almama rağmen İstanbul'dan alandışı bir yeri tutturamadım. Şehir dışında okumak ise ekonomik sebeplerden dolayı mümkün değildi.

O zamanlar hem okulda oluşturulan baskı, hem öğretmenlerin bize yönelik yatıştırıcı veya bazen kışkırtıcı sözleri, medyayı pek takip etmesemde imam hatiplere yönelik sanki biz öcüymüşçesine yapıştırılan etiketler benim ne yazık ki kabuğuma çekilmeme sebep oldu. Bu süre zarfında ekonomik koşullar sebebiyle geçim derdinden aileminde bana pek yardımı dokunamadı. Tek hatırladığım eğitim hayatım boyunca babamın derslerim iyi mi oğlum diye sorup benimde iyi diye cevap vermemdir.

Uzun lafın kısası o zamanlar kimliğimden utanır hale gelmiştim. Askerde bile hangi liseden mezunsun diye sorulduğunda başıma birşey gelir düşüncesiyle "paticik imam hatip lisesi" yerine "paticik lisesi" yazdırmıştım. O zamanki takıldığım sinema fanatik ve yüzüklerin efendisi forum buluşmalarında bile bu kimliğimi açığa vuramazdım. Çünkü çok kötü bir şekilde ötekileştirilmiştim. Bu saydığım örnekleri hayatın her alanında çoğaltabilirim. Bu ötekileştirmeye karşı imam hatip mezunları dernekler kurdu. Okumak isteyen öğrencilere burs sağladı ama bunların hiçbiriyle ilgilenmek istemedim. Çünkü bu yaptıklarının bize reva görülen ötekileştirmeden bir farkı olmadığını düşünüyordum. Çünkü onlarda sadece kendi öğrencilerine burs veriyordu. Birkaç sene kabuğuma çekildim. Kendi halinde bir iş buldum ve çalışmaya başladım. Bu süre zarfında açık öğretime girmeye karar verdim ve 4 yılık fakülteden mezun oldum.

Geriye bakıyorumda, AKP'ye sadece ilk seçimlerde belki de bu ötekileştirmeye uğramanın öfkesiyle oy vermiş olabilirim. Ama sonraki seçimlerde oy vermememin sebebi vaat ettiği özgürlükler yerine nefret ettiğim ötekileştirme hastalığına onlarında bulaşmış olmasıdır. Zamanında bize yapıştırılan etiket ve yapılan zalim uygulamalar bugün bir başkasına yapılmaya devam ediyor. Sadece roller değişti, o kadar. Düşünce yapısı aynı.

Biraz uzun oldu kusura bakmayın. Demek istediğim, her insan benim gibi kabuğuna çekilmez veya ona yapılanları sineye çekmez. O zaman yapılanları kenara not edenler bugün güç eline geçince daha kötüsünü yapabiliyorlar ve yapıyorlar da. Onları o şekilde davranmaya iten nedenleri iyi düşünmemiz gerekiyor. Ötekileştirmekle bir yere varamayacağımızı düşünüyorum. Bu şekilde devam ettiğimiz taktirde roller değişmeye devam edecektir ama uygulamalar ne yazık ki aynı kalacaktır.




Teşekkür ederim gayet güzel anlatmışsın. Mesaj için harcadığın zamana ve emek için çok sağol.

Katılıyorum kesinlikle. İnsanların da bunları görmesi lazım ki zaten şuanki protesto tam anlamı ile bu.

Ben İstanbul'a yürüyerek 590 saatlik, arabayla da 30 saatlik bir mesafede yaşıyorum (google maps'in verileri bunlar). Burada protestoları yaptık. Kimlerle mi?

Alevisi, Sunnisi, Ateisti, Hristiyanı, Kürdü, Ermenisi, Türkü... Araya karışan japonu, ingilizi, isveçlisi, italyanı, fransızı, almanı vb de cabası.

Dün bu protestoları yukarıda yazdıklarımla yaptığım yerde cep telefonumla çektiğim bir foto


aleviler gelmiş, hz.ali ve diğer liderlerinin fotolarının olduğu bayrakları sallıyorlar. haklılar. onca yapılan sonrası bir de 3. köprüye verdiğin isimde artık onlar için bardağı taşırmış.

kürtler gelmişler kürtçe şarkı söylüyorlar, sonra hepimiz türküz diyorlar, erdoğanı istifaya çağırıyorlar.

türkler gelmiş bizi birbirimize düşman eden, ayrıştıran hükümet istemiyoruz diyorlar, protestolarını yapıyorlar.

şuan hükümetin yaptığı ise, ülke tarihinde yapılan bu baskıcı rejimin en doruğa çıkmış hali.

bu nedenle de herkesin tepki vermesi gerekir.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

adam ne güzel yazmış ya. aynı zamanda imam hatip'teydim ben de orta kısımda.

hani şu mağdurluk hikayelerini gerçekten sevmiyorum artık, sürekli ağlıyormuşuz gibi oluyor da, ilkokuldaki öğretmenim kemalist bir adamdı. iyi bir eğitimciydi ama cidden çok kötü bir insandı. babam imam diye defalarca sınıfta benimle alay ettiğini hatırlıyorum. ta üniversiteye başlayıp aklım biraz başına gelene kadar baban ne iş yapıyor diye sorduklarında düz memur dedim utandığımdan. annem örtülü bir kadındı, çocuk aklımla onun örtüsünden utandım diğer çocukların yanında beni ezik gösteriyor diye.

sonra ben kendi kişliliğimi toparlayıp tüm bu ayrımcılığın herkesin damarlarına işlemiş bir hastalık olduğunu gördükten sonra bugün bu gösterilere de canla başla destek veriyorum, baş örtüsü eylemlerine de destek veriyorum, kuran kursu açılsın da istiyorum, meyhane de açılsın istiyorum. kürtler özgür olsun, terör bitsin istiyorum, medya özgür olsun, hatta porno bile yayınlasın istiyorum.

çünkü ayrımcılık ne taraftan ne amaçla gelirse gelsin bir zehir bir yılan. öldürüyor bizi yok ediyor. o zaman bunları yaşamış çocuklar ve insanlar için akp tek alternatifdi.

şimdi bu meydandaki gençlere başka bir alternatif lazım. biraz uzayacak ama şu anda bana uygun içinde kendimi rahat hissedebileceğim bir tane parti yok ya.

akp desen, evet askeri vesayeti kırdı, evet müslüman halk üzerindeki baskıyı kırdı ama bir taraftan o da 28 şubat'ta suçu günahı olmayan insanları ezmeye, onlara bir başöğretmen edasıyla karışmaya başladı. adam utanmasa haftada 3 kere sevişin yeter diyecek amk.

chp desen "gezi parkı eylemi çözüm sürecine karşı aslında" diyen birgül ayman kafasıyla ağzına kadar dolu. o insanlarla aynı safta olamam ki ben.

mhp desen zaten cehaletin diz boyu olduğu tek anladıkları milliuetçilik yapmak olan hiç bir plan programı olmayan bir parti.

bdp desen şu anda iyi işler yapmalarına rağmen pkk teröründen ellerinde kalan kan beni uzak tutuyor her şekilde.

e bittim abi ben işte. insanların hem alkol içme özgürlüğünü hem de üniversiteye örtüyle girme özgürlüğünü savunan bir parti neden yok bu ülkede.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

mesaj yazmayacagim demistim ama di senin topicde patladilar dedi bir, baktim. hakkaten patlamissiniz.

soyle bir okudum. gecmis uzerinden birbirinize girmissiniz. sanirim biraz sorumlu benim. acmasam topic hatirlamazdiniz gecmisi. madem ben de bir iki sey soyleyeyim konunuz uzerine.

beni gormediginiz senelerde cok sey ogrendim, basimdan cok sey gecti. anlatilabilecek miktardan cok fazla. akil almaz hayat tecrubesi edindim.

ve sunu ogrendim - hayat aslinda burada boyle entellektuel sekilde tartistiginiz kadar komplike, fantastik detayli degil. cok basit. insanlar, cok basit. egitim, ogrenim, kultur, sosyal statu, posizyon vs - bunlarin hicbiri insanin icinde yatan temel karakteri, kendisine mahsus ozelliklerini degistirmeye, hatta uzun vadede gizlemeye bile yetmiyor. her insan, karakteri neyse ona gore davraniyor.

ornegin bir ev arkadasim vardi. cok iyi cocuktu cok yardimci olur, kendi isini birakir senin isinle ugrasir. super sevimli, komik. bir cok GERCEK iyi ozelligi vardi. cok iyi zamanlarim gecti onunla kendisine cok da mutesekkirim.

ama adamda bir 'dumen dondurerek uc bes kurus kazanc yapma' ve 'sosyal catismadan/sikintili durumdan kacinmak icin yalan soyleme' egilimleri vardi. birincisi bildiginiz 'esnaf' mantigi. hani uc vereyim bes alayim 2 kalsin.

adam bu iki egilimi hicbir sekilde asamadi. kac defa sans verildiyse, kac defa uyarildiysa, ders aldiysa, ne denip yapildiysa, hala daha bu davranislarina devam etti. adamin icinde var. hala daha bir cok GERCEK iyi faaliyetini yapiyordu, faydasi da oluyordu.

ama, iliski, bu kisiyle olan tum etkilesimler ve genel olarak arkadasligin mahiyeti, kacinilmaz olarak kisinin karakterinin altinda yatan o iki baskin faktorun goturdugu dogrultuda kayiyordu.

degismedi, degisemedi. en nihayetinde ben de onunla arkadasligi tamamen kesmek zorunda kaldim. kavgasiz, dogussuz, yumusak bir sekilde. dahasi, bir cok ortak arkadasimiz dahi ayni seyi baslarina gelen olaylar neticesinde yapmak zorunda kaldi. hatta simdi ev sahibim bile 'o cocukla sakin bir alip verecegin olmasin, o cocuk yaramaz' diyor. ama adam hala sevimli ha. bir derdin olursa yardima kosar, ugrasir senle, isini yapar .... ama uzerinden bi dumen dondurup kelimenin tam anlamiyla bir kac kurus kazanir. hem de, memur maasi olmasina ragmen.

insanlar kandirilabilir, insanlar insanlari yaniltabilir. ev arkadasim da bizi bir cok kez kandirdi, yaniltti. biz bu insana tekrar tekrar sans verdik. fakat netice degismedi.

gecen yillarda gordugum HER diger insanda, bu kuralin degismedigini fark ettim - kisinin karakterinin temelinde yatan ne ise, kisi eninde sonunda o dogrultuda ilerliyor. eger insan psikolojisi kaotik bir sistemse, bu karakteristikler o sistemi iten ana kuvvetler.

................

buradan sam, nefr ve diger bazilarinin 'iyi seyler de vardi o yuzden oy verdik' gibi savunmalari/mantiklarina geliyoruz.

siz bu adamlara sunun bunun icin oy verdiniz, anayasa degisti, demokratiklesti, su oldu bu oldu. icinde iyi seyler de oldugu icin kotu seyler de olan bir seye oy verdiniz.

ama size taaaa ne zaman denmisti - hatta ben de demistim - bu adamlarin karakteri X. bunlar degismez. degistim demeleri bir sey ifade etmez diye.

nitekim, gecen yillarda tayyip ve efradi karakterlerinin hala ayni oldugunu ifade eden bir cok ip ucu verdiler. yok demokrasi treninden iner binerim, ergenekon diye muhalefet eden herkesi iceri atmalar, tum televizyonlari haciz edip ele almalar.

TUM bunlara ragmen gittiniz bu adamin anayasa degisikliginde haklar vaat etmesi nedeniyle buna oy verdiniz.

vaat diyorum. cunku laf soylemek kolay. mesela gelin, size soz veriyorum ; ben sizin her birinize 15 milyar aylik maas verecegim.

var mi verebilecek imkanim ? yok.

sozumu tutma niyetim var mi ? yok.

aynen bu sekilde oldugu gibi, bakin iste anayasaya tayyibin koydugu 'izinsiz protesto yapma' anayasal hakkini bile kullanMAyan insanin basina neler geliyor izmirde :

http://video.sozcu.com.tr/2013/video/haber/izmirdeki-eli-sopalilar-kim.html

daha bunun gibi bir cok video verebilirim. hatta yine bu iyi - bunlar gunduz gezenler, ve sopalari civili degil. yargiya yansiyan baska bir videolu olayda civili sopalari var.

sonra 12 eylul darbecileri yargilanacakti degil mi. buyuk olaydi.

bunca okumus gormus entellektuel insan, gittiniz bunun icin oy verdiniz.

oturup 2 dakika dusundunuz mu, 'ulan, bu adamlar zaten olmek uzere, hastaneye gidip geliyorlar dakka basi, simdi acsalar davayi davayi 5 sene surdurseler bu adamlar zaten kendi ecelleriyle rahat rahat olup gidecek'. bu tam 3 kurusluk bakkal kurnazligi.

demediniz.

nitekim su an bu insanlar hala evlerinde resim yaparken, rahat rahat ahkam keserken, hatta mahkemeyi mahkemeye bile gitmeden kendi yaptiklarini ovme ve savunmak icin bir mecra olarak kullanirken,

kendi vatandasiniz - sizin gibi insanlar - polisin yaninda elinde sopalarla dolasan akp genclik kollari tarafindan KOPEK gibi dovuluyor.

o videoda dayak yiyen siz olabilirdiniz. esiniz olabilirdi. bir semtte bir kadini 10 kisi dovduler 2 gece once.

olabilirdiniz degil aslinda. OLACAKsiniz. cunku, gordugunuz gibi baskalarinin soyledigi gibi adim adim o yonde gidiyor is. akp sempatizanlari kendi forumlari, facebook sayfalarinda size, sizin gibi dusunenlere, onlarin dusundugunun aksine HERHANGI bir seyi dusunenlere karsi 'bulalim dovelim', 'gebertin kopekleri'nden baslayarak cihat ilanlarina kadar gidiyor.

bakin bunlari su noktada 'laf' diye dusundugunuz anda, tayyibin 'demokrasi treninden istedigim anda inerim' dedigi noktada yaptiginiz hataya dusersiniz.

aynasi istir kisinin. gecmis gelecegin teminatidir. bu gun gezi protestocusuna ANAYASAL hakkina ragmen dayak, proto-fasist gruplar. yarin, baska seyler.

eger siz HALA 'yine oy veririm' diyorsaniz, basiniza eninde sonunda gelecek olan seyleri secmis olursunuz.

dikkat - bu noktada (kendimden biliyorum) egitim, kultur seviyenizden dolayi aninda kafaniz binlerce 'su soyle olursa bu boyle olursa ama su x ama bu y' diye araya bir suru arka fon gurultusu girecek.

BUNLARIN HEPSI BOS.


aynen benim size 15 milyar maas vaad etmemin bunu alacaginizin garantisi olmadigi, anayasaya konan izinsiz gosteri hakkinin bu hakkinizin gercekten oldugu manasina gelmemesi ama buna sizin entellektuel olarak bir deger vermeniz gibi,

BOS.

tayyip acik acik kendisinden olmayani ezecegini soyluyor. yapiyor. aynasi istir kisinin ve bu kisinin aynasi bu.

arada ne gibi dolu, yahut bos vaatler vereceginin HIC BIR onemi yok.

aynen benim karakterinde olan sey dogrultusunda kendisinin bile cogu zaman istememesine ragmen istemsiz bir sekilde hareket eden ev arkadasim gibi, tayyip de kendi karakterinin temelinde olan baskici ve otoriter karakter dogrultusunda hareket ediyor - 'benden olmayan dusmandir'.

hic polemige girmeyin kendinizle, 'yok iste ama o insandaki bir psikolojik sorun o adam basbakan su bu' - insanlar yuzeyde olan her tur boyamanin aksine aslinda ozlerinde cok basit.

------------------

kafanizi karistiracak diger konularla ilgili nerede yanildiginizi da soyleyeyim. boylesine kustahca, direkt konusuyorum, cunku ayni hatalari ben yaptigim icin kendimden biliyorum.


ekonomi mekonomi diyorsunuz - bu adam amerikali neoliberallerin sozunden cikmayan adam. gecici olarak ulkeye para girse de, bazi hizmetler gerceklesiyor gibi gorunse de, neoliberalin elinde olan ulkelere eninde sonunda ne oldugu acik - meksika, guatemala ve daha bir cok ornek var. hatta amerikada bile ayni sey oluyor.

- zengin uzerindeki vergiler kalkar, ordu harcamasi artar, bunlari desteklemek icin tum sosyal guvenceler kirpilir,

- zaten neoliberal psikopat mantiginda 'devlet hizmeti' gibi bir sey suctur, en buyuk gunahtir. her sey ozellestirilir

- parasi olmayan hizmet alamaz. saglik hizmeti pahalilanir, egitim hizmeti zengin olanin ayricaligi olur. hatta parali okullar gorusmeyle kabul eder ki felsefelerine uygun olmayan, sizin gibi solcu/asi/ozgur tipleri almasinlar.

- medya bir kac kisi ya da sirketin eline gecer. (amerikada medyanin yuzde 90 i uc sirketin elinde) neoliberal partiler bunlari halki yikamakta ve oto-sansur etmekte kullanir. bunun 'olacak' kismi bile yok goruyorsunuz turkiyede medyanin ne yaptigini.

- tum sektorlerde tum hizmetler eninde sonunda konsolide olur, belli gruplarin elinde toplanir, bu gruplar hic kacari olmayacak sekilde dominant olan neoliberal kesimin elinde olan gruplardir. karamehmete yapilanlari goruyorsunuz. bi o kalmisti turkiyede.

- halki kolay kontrol altinda tutmak icin din kullanilir. dini dayatma herseye sokulur. amerikada halkin yuzde 50 sinin 6 gunde yaratilis, dunya 6 bin yil yasinda gibi seylere inanmasini ve yaratilis teorisinin yaninda bu zirvalarin okutulmasini istemesi kendi basina bir ornek. diger tum neoliberal ulkelerde de dini kurumlarin agirlik ve kontrolu rahatca gorulebilir.

- turkiye zaten musluman kardesler projesinin icerisinde. bu projenin misirda, turkiyede cemaat formatinda neler yaptigini goruyorsunuz. kucukten beyni yikanan itaatkar kesimler. bu gune kadar en etkili, en basarili metod bu oldu. hatta bu nedenle rusya fethullah gulenin tum okullarini kapatti, devlet eline aldi. baktilar turkiyeye olani gorunce. boyle bir ortamda sizin gibilere yer yok.

- 'toplumsal uzlasi', 'birlik' gibi laflar bostur. goruyorsunuz bunca toplumsal zart zurt ileri demokrasi lafina ragmen akplilerin ellerinde sopalarla izmirlilere ne yaptigini. istanbulda da yapiyorlar hala ayni seyi.

- asgari ucret kalkar, azaltilir, en iyi durumda da dondurulur. abominasyondur zaten neoliberal felsefede. hicbiri yapilamazsa cesitli vergi ve 'sosyal sigorta kesintisi' dumenleriyle bir sekilde azaltilir.

- konusma serbestligi cok zararlidir. medyanin oto sansur yapmasi yetmezse, internet gibi mecralar varsa, bunlarin sansurlenmesi ya da burada konusanlarin ezilmesi icin gerekli tedbirler alinir. amerikada aktivistlere, aaron schwartza yapilanlari biliyorsunuz. 'demokratik' rejimlerde her seyin bir 'caresi' var. turkiyede boyle amerikadaki adalet bakanliginin yaptigi gibi binbir turlu dumene de gerek yok - direk polis bir gerekceyle aliverir sizi iceri. yasa kanun dinlemeden.

- ulkenin tum dogal kaynaklari, devlete ya da insanlara gelir getirebilecek her tur sey yabanci sirketlerin olur. 'yatirimi tesvik' icin vergi kolayligi ve indirimi getirildiginden, bunlardan ulkeye CACIK kadar fayda olmaz. para ve kaynaklar disari cikar. bu sirketler kapitalist sistemdeki kacinilmaz mekanizmayla maliyeti dusurecegi icin, her gecen sene daha az isgucu ile daha fazla is yapar, zaten calisandan da vergi ve kesintilerle daha ilk maddede bahsettigim zenginin odemedigi verginin cikarilmasi gerektigi icin ekonomiye katki cacik noktasindan da asagi iner.

- ve en dehset vericisi, bu sistemin mekanizmasinin kacinilmaz olarak yarattigi fakirlestirme neticesinde fakirlesenlere 'basarisiz' gozuyle bakilir, fakirlikleri kendi 'tembellikleri' nedeniyle oldugu seklinde yargilar yapilir. din mekanizmasi da bunu destekler. bu daha ziyade puriten ekolunden gelen amerika gibi hristiyan ulkelerde olur gerci - turkiye gibi ulkelerde fakirler maraba konumuna duser, cemaatlerin kendi seviyelerindeki sorumlulari kimlerse gecinmek icin, is icin onlarin eline bakmak zorunda kalirlar. turkiyede bu zaten var.

- boyle sistemlerde sizin gibi okuyan, bilen, dusunen, boyle internette falan ozgur olan, oyun falan oynayan tiplere YER YOK. en buyuk tehlikesiniz. amerika zaten haktivistlere ve internet aktivistlerine savas acti. aha siz bu kesimin bir alt versiyonusunuz tehlike acisindan onlarin gozunde. rockefellerin dedigi gibi 'internet ulusal guvenlige (bizim karimiza diyor) en buyuk tehlike. olmamasi gerekirdi'.

butun bunlar baska ulkelerde AYNI sekilde cereyan etmisken, ederken, edecegi bariz bir sekilde belliyken, siz daha HALA ayni seyin olmasindan BASKA bir sonuc bekliyorsaniz, bu aptalligin daniskasi olur.

entellektuel, egitilmis zekanin en buyuk kusurlarindan biri cok fazla dusunmek. hayatin aslinda cok karmasik olmadigini gorememek.

bir daha cevap atar miyim, bilmiyorum. bir bucuk senedir ilk kez bir foruma cevap yazdim. ondan once de sadece yabanci menseli forumlardaydim. o yuzden bana yazacaginiz cevaplara cevap verip vermeyecegimi garanti edemem. eger tartisma zevk verici ve aydinlatici olursa farkli sekilde olursa bilemiyorum.

iyi gunler dilerim.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

fizban said:

insan psikolojisi bu, kendini savunmak için gözün önüne perdeler indiriyor.


benim inmiyor, inseydi de bunca gaza açılırdı zaten =P
bilmiyorum fiz, belki hakikaten kendimi rahatlatmak adına yapıyorumdur, ama ben pek çok gelişmeyi olumlu buldum referandumdan sonra, bu olaylar çıkmadan önce de pişman olmaya yaklaşmamıştım, son damladan çok uzağım yani. senin aksine bu olayları referandumun sonucuna bağlamıyorum tek başına, belki de sen haklısındır ve ben sadece kabullenemiyorumdur rolümü, olabilir. ama sonuç değişmiyor, ben hala "haksızdım" demiyorum bugün itibariyle, hangi nedenle olursa olsun

alduerenin yazısı süpermiş, teşekkür ederim kendi adıma kasıp yazdığı için.

di nin mesajıyla o mesaj aynı post counta sahip işte maalesef, o biraz can sıkıcı forum düzeyi adına. di, görüşle alakası yok bu yazdığımın, senin nezdinde bu topicte cevap vermeye değmeyecek onlarca mesaj atan adamı da eleştiriyorum, sadece seni kişisel olarak değil
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Nefr said:

di nin mesajıyla o mesaj aynı post counta sahip işte maalesef, o biraz can sıkıcı forum düzeyi adına. di, görüşle alakası yok bu yazdığımın, senin nezdinde bu topicte cevap vermeye değmeyecek onlarca mesaj atan adamı da eleştiriyorum, sadece seni kişisel olarak değil


Kusura bakma da -bak hatta ya- lel deyip geciyorum suraya. Soylemek istedigim hersey soylenirken tekrar etmemem, sadece eksik gordugum ya da daha acik ifade etmek istedigim seyleri yazmam, oturup WOT dosemememse sorun, varsin olsun dert degil.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

ondan kaynaklanmıyor diciğim, tıpkı unitynin yaptığı gibi tartışmaya başlarken karşındakinin haksız olduğu ön kabulüyle başlamandan, tartıştığın adamın attığı mesajı okumamandan, anlamaya çaba harcamamandan; sadece ötekileştirme çabandan kaynaklanıyor. bak mesela unity de döşemiş wotu, oturdum okudum hepsini, sonuçta bunca mesajımdan sonra hala evren yargılansın diye evet dediğim, tayyibin gerçek yüzünü "uyarılmama" rağmen algılayamamış olduğum varsayımları üzerine kurulu wot, temel yanlış yani, dolayısıyla senin üç kelimelik mesajlarından farkı yok değer olarak bence

nefret boşaltmak güzelde, her zaman faydalı değil
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

dazuu said:



öncelikle unity çetintaşın versiyonuydu diyenler bi utansınlar, özür dilesinler. diz çökmelerine gerek yok çökerlerse tutar kaldırırız :D (no offence j/k)

sonra da, unity... abi bana istediğini diyebilirsin. "yanıldın, kandın, kandırıldın, salaktın, hala salaksın..." ama gel şurada arada bi yazmaya devam et.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Valla hic cekistirme lafi oraya yok oyle yagma. Otekilestirecek olsam, nefret kusacak olsam, nato kafa nato mermer olsam senden cok Sam'e laf ederdim su konuda zira ilk hedef gosterilen o oldu. Sen cok sonra katildin konuya.

Hic uzatmaya gerek yok. Ben diyorumki su az yukarda koydugum fotograf bir pati'ye ait ve bu sizin "ne mal oldugunu biliyordum, ona ragmen evet dedim, yine olsa yine derim" politikanizin sonucu.

Ustelk millet "tamam olayin boyanan kismina kandiniz da sonucu bu oldu, once hayir deyip daha duzgun haline evet niye demediniz?"derken sen hala "hayir kanmadim, yine olsa yine derim" diye devam ediyorsun.

Iste bunun adi tam olarak "isime bu geldi bunu yaptim"dir, "yilan bana dokunmadi, haliyle sallamadim"dir. Iste seni sucladigim, samimi bulmadigim kisim burasi.

Ve ne yalan soyleyeyim gayet garip geliyor bir yandan meydandaydim biber gazi yedim bolca deyip de bir yandan bu konuda diretmen ama bu senin beyanini degistirmiyor, haliyle diretmeni ilginc bulmam ile seni haksiz buldugum kisim arasinda bir alaka yok.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

BonePART said:

DynamicK said:

bu arada tam unity100 vs fedaykin topici oldu yillar sonra


bülocanı arıyım kos unity geldi diyim
adam ama 35 i geçti çolul cocuk babası belki akp ilçe başkanı olmuştur

dedim ama damın facebooku açtım direk gaz maskeli deniz gözlüklü resim çıtı
#direnfedocan
eauheauhuea
adamda eski immune to poison nesilden
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Nefr said:

ondan kaynaklanmıyor diciğim, tıpkı unitynin yaptığı gibi tartışmaya başlarken karşındakinin haksız olduğu ön kabulüyle başlamandan, tartıştığın adamın attığı mesajı okumamandan, anlamaya çaba harcamamandan; sadece ötekileştirme çabandan kaynaklanıyor. bak mesela unity de döşemiş wotu, oturdum okudum hepsini, sonuçta bunca mesajımdan sonra hala evren yargılansın diye evet dediğim, tayyibin gerçek yüzünü "uyarılmama" rağmen algılayamamış olduğum varsayımları üzerine kurulu wot, temel yanlış yani, dolayısıyla senin üç kelimelik mesajlarından farkı yok değer olarak bence

nefret boşaltmak güzelde, her zaman faydalı değil


senin anlayamadigin nokta su :

ben senin A nedeniyle oy verdigini soylemis olabilirim. bu yanlis olabilir.

anlayamadigin nokta, senin A nedeniyle degil de B nedeniyle oy vermis olmanin, hic bir sey degistirmedigi. tekrarliyorum HIC BIR SEY degistirmiyor. gramer kurallarina aykiri olarak ayri ayri yazdim vurgulamak icin.


eger, oy verme gerekcen 'bu adam giderek otokratiklessin, kendisinden olmayan herkesi kopek gibi dovdursun, ezsin' degil ise, HANGI gerekceyle oy attiginin hic bir manasi yok.

entellektuelin dusunce kaosu sorunu derken bahsettigim bu idi. bak, 'ama ben a degil B nedeniyle oy attim' diye dusunuyor, o sekilde baska bir mecraya sapiyorsun.

ama sen boyle dusunurken, NETICE degismiyor.

senin hakliligin, haksizligin, baskasinin hakliligi, haksizligi, oy verirkenki iyi niyetlerin, dusuncelerin, hesaplarin, nedenlerin, gelecege dair umutlarin .......

bunlarin hicbirisi sonucu degistirmiyor.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş


Aldueren said:
kimse kusura bakmasin, butun bu olaylar sonucunda, RTE'nin bu noktaya gelmesinde emegi gecen herkesin, en azindan biraz olsun sucluluk duygusu cekmesi, elini vicdanina koyup da bir dusunmesi lazim.

Özür dilemek kişinin kendi bileceği bir iş. Medyanın tamamen olayları RTE yararına insanlara gösterdiği, beyinleri yıkadığı bir ülkede de kimse bana demokratik bir seçim sürecinden bahsetmesin.

oturun sakin kafayla bir dusunun.



Herkes elini vicdanına koyup düşünecek, çok doğru söylüyorsunuz.

8 yıllık zorunlu eğitim uygulamasına geçilmeden 1 sene önce mezun olmuştum 5 yıllık ilk okulumdan. O zamanlar annem çevresinden etkilendiği birkaç kapalı bayanın sözlerinden etkilenerek tesettüre girmişti. Babam ligth müslüman tarif edebileceğimiz ara sıra cumaya giden ara sıra keyfine içki içen türde bir adamdı. Ben ise 11 yaşında hayattan bihaber parkta sabahtan akşama kadar oyun peşinde, akşamları okuldan sonra tek gayesi tsubasa çizgi filminin yeni bölümüne yetişmeye çalışan bir çocuktum.

O vakitler refah partisinin yükselişi ile imam hatip okulları yeniden revaçta olmaya başlamıştı. İlkokuldan mezun olduktan sonra annem beni imam hatip okuluna yazdırdı. Tabi bu okula yazdırmasında çevresindeki o türbanlı kesimin çok etkisi olmuştu. 11-12 yaşında bu konulara vakıf olamıyorsunuz ne yazık ki. Bende bu şekilde imam hatip macerama başladım. O zamanlar imam hatip okulları orta okul ve lise olmak üzere 7 sene eğitim veriyordu. Gel zaman git zaman imam hatip okulundaki 6. yılımda liselerdeki eğitim süresi 4 seneden 3 seneye düşürüldü. Aynı yıl 28 şubat süreci yaşandı ve hükümet istifa etti. İmam hatipteki o son yılımda okul çevresinde devriye gezen polis arabaları hala aklımdadır. Okula girerken çantalarımız didik didik aranırdı. Hafta sonu ve hafta başlarında okul müdürümüz tüm öğrencilere konuşma yaparken yanında hep polisler beklerdi. Öğretmenlerimiz aman dikkatli olun çocuklar, yanlış birşey yapmayın, ne olacağı belirsiz gibi söylemlerde bulunurlardı. Üniversite sınavlarına gireceğimiz vakitlerde katsayı uygulaması ortaya çıktı. Lise 2. sınıftan itibaren Fen-Matematik bölümüne kaydırılıp hep sayısal dersler üzerine eğitim almış, kısacası sayısal bölümü öğrencisi olsam da, öss sınavında bize yapılan kısıtlamalardan dolayı puanımın hak yenmeden işleyeceği tek alan sözeldeki ilahiyat bölümüydü. Hiçbir zaman, okul yıllarımda bile dini görevleri yerine getiren birisi olmamışımdır. Haliyle ilahiyat bölümüne girmeyi aklımdan bile geçirmedim. Çünkü o alanda ilerlemek istemiyordum. Öss sınavında iyi puan almama rağmen İstanbul'dan alandışı bir yeri tutturamadım. Şehir dışında okumak ise ekonomik sebeplerden dolayı mümkün değildi.

O zamanlar hem okulda oluşturulan baskı, hem öğretmenlerin bize yönelik yatıştırıcı veya bazen kışkırtıcı sözleri, medyayı pek takip etmesemde imam hatiplere yönelik sanki biz öcüymüşçesine yapıştırılan etiketler benim ne yazık ki kabuğuma çekilmeme sebep oldu. Bu süre zarfında ekonomik koşullar sebebiyle geçim derdinden aileminde bana pek yardımı dokunamadı. Tek hatırladığım eğitim hayatım boyunca babamın derslerim iyi mi oğlum diye sorup benimde iyi diye cevap vermemdir.

Uzun lafın kısası o zamanlar kimliğimden utanır hale gelmiştim. Askerde bile hangi liseden mezunsun diye sorulduğunda başıma birşey gelir düşüncesiyle "paticik imam hatip lisesi" yerine "paticik lisesi" yazdırmıştım. O zamanki takıldığım sinema fanatik ve yüzüklerin efendisi forum buluşmalarında bile bu kimliğimi açığa vuramazdım. Çünkü çok kötü bir şekilde ötekileştirilmiştim. Bu saydığım örnekleri hayatın her alanında çoğaltabilirim. Bu ötekileştirmeye karşı imam hatip mezunları dernekler kurdu. Okumak isteyen öğrencilere burs sağladı ama bunların hiçbiriyle ilgilenmek istemedim. Çünkü bu yaptıklarının bize reva görülen ötekileştirmeden bir farkı olmadığını düşünüyordum. Çünkü onlarda sadece kendi öğrencilerine burs veriyordu. Birkaç sene kabuğuma çekildim. Kendi halinde bir iş buldum ve çalışmaya başladım. Bu süre zarfında açık öğretime girmeye karar verdim ve 4 yılık fakülteden mezun oldum.

Geriye bakıyorumda, AKP'ye sadece ilk seçimlerde belki de bu ötekileştirmeye uğramanın öfkesiyle oy vermiş olabilirim. Ama sonraki seçimlerde oy vermememin sebebi vaat ettiği özgürlükler yerine nefret ettiğim ötekileştirme hastalığına onlarında bulaşmış olmasıdır. Zamanında bize yapıştırılan etiket ve yapılan zalim uygulamalar bugün bir başkasına yapılmaya devam ediyor. Sadece roller değişti, o kadar. Düşünce yapısı aynı.

Biraz uzun oldu kusura bakmayın. Demek istediğim, her insan benim gibi kabuğuna çekilmez veya ona yapılanları sineye çekmez. O zaman yapılanları kenara not edenler bugün güç eline geçince daha kötüsünü yapabiliyorlar ve yapıyorlar da. Onları o şekilde davranmaya iten nedenleri iyi düşünmemiz gerekiyor. Ötekileştirmekle bir yere varamayacağımızı düşünüyorum. Bu şekilde devam ettiğimiz taktirde roller değişmeye devam edecektir ama uygulamalar ne yazık ki aynı kalacaktır.



ki bu olaylar sadece imamhatipe özgün bir durum değildi

ilkokulu istanbulun en iyi okullarından birinde okudum. sınıf arkadaşlarımdan annelerinin başı kapalı olanlar okuldaki dışlama ve ötekileştirme yüzünden ailelerinden utanırdı. 1-2 olay da değildi yani bu. çocukların gruplaşmasındaki dışlamadan, veli toplantısında "pardon diğer veliler sizden rahatsız oluyor lütfen çıkarmısınız" diyip başı kapalı velilerin toplantıdan atılmasına kadar her basamakta vardı bu tarz olaylar

hani ben hem sınıf birincisi olmamdan kaynaklanan pişkinlikten hem de karakter olarak vurdumduymazlığımdan sallamazdım. aynı sebeplerden bana da kimse bulaşmazdı ama benim bile başıma öyle olaylar geldi ki benim yerime birazcık kin tutan biri olsaydı şu anda gözü kapalı hükümeti savunur olurdu

çünkü korkuyorlar aynı şeylerin tekrar etmesinden

bunun sorumlusu kim peki ? di mi

bu yüzden gelip de burda 3-4 kişiye çullanmayın
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Abi o kalite meselesi çok üzgünüm ama, şuan çok çok yakın arkadaşım ki babası ilahiyat profu dedesi erbakanın sağ kolu olması lazım bizim okula ilk geldiğinde elimizi sıkmazdı mesela, okula geldiğinde servisten inmeden baş örtüsünü çıkarırdı dönerken serviste yine başını kapatırdı. Biz hiç dışlamadık da ötekileştirmedik de biraz biz biraz o adım attı sonra okul bitmeden aramızdan su sızmaz hale geldik. Hala görüşüyorum nişanında kameramanlık yaptım resmen ki padawan kuyruğum vardı o zaman zehuaehau çoğusu bakıyordu bu çocuk kim diye ailesi de bi kere bile yargılamadı beni. Eğitiminiz ve çevreniz bizi öyle yapıyor biraz bahane oluyor..
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Şimdi anekdot anlatmaya gerek duymuyorum ama dışlama ve ötekileştirme tek taraflı bir olay değil. O şikayet edilen şeyin aynılarını dindar olanlar da olmayanlara yapıyor.

Birinin diğerini doğruladığını söylemiyorum. Ama son senelerde sanki Türkiye'de AKP iktidara gelene kadar hiçbir dindar baskı yokmuş, hep dindarlar ezilmiş gibi bir algı yaratılmaya çalışılıyor ki gerçek bu değil.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Kaede said:


Aldueren said:
kimse kusura bakmasin, butun bu olaylar sonucunda, RTE'nin bu noktaya gelmesinde emegi gecen herkesin, en azindan biraz olsun sucluluk duygusu cekmesi, elini vicdanina koyup da bir dusunmesi lazim.

Özür dilemek kişinin kendi bileceği bir iş. Medyanın tamamen olayları RTE yararına insanlara gösterdiği, beyinleri yıkadığı bir ülkede de kimse bana demokratik bir seçim sürecinden bahsetmesin.

oturun sakin kafayla bir dusunun.



Herkes elini vicdanına koyup düşünecek, çok doğru söylüyorsunuz.

8 yıllık zorunlu eğitim uygulamasına geçilmeden 1 sene önce mezun olmuştum 5 yıllık ilk okulumdan. O zamanlar annem çevresinden etkilendiği birkaç kapalı bayanın sözlerinden etkilenerek tesettüre girmişti. Babam ligth müslüman tarif edebileceğimiz ara sıra cumaya giden ara sıra keyfine içki içen türde bir adamdı. Ben ise 11 yaşında hayattan bihaber parkta sabahtan akşama kadar oyun peşinde, akşamları okuldan sonra tek gayesi tsubasa çizgi filminin yeni bölümüne yetişmeye çalışan bir çocuktum.

O vakitler refah partisinin yükselişi ile imam hatip okulları yeniden revaçta olmaya başlamıştı. İlkokuldan mezun olduktan sonra annem beni imam hatip okuluna yazdırdı. Tabi bu okula yazdırmasında çevresindeki o türbanlı kesimin çok etkisi olmuştu. 11-12 yaşında bu konulara vakıf olamıyorsunuz ne yazık ki. Bende bu şekilde imam hatip macerama başladım. O zamanlar imam hatip okulları orta okul ve lise olmak üzere 7 sene eğitim veriyordu. Gel zaman git zaman imam hatip okulundaki 6. yılımda liselerdeki eğitim süresi 4 seneden 3 seneye düşürüldü. Aynı yıl 28 şubat süreci yaşandı ve hükümet istifa etti. İmam hatipteki o son yılımda okul çevresinde devriye gezen polis arabaları hala aklımdadır. Okula girerken çantalarımız didik didik aranırdı. Hafta sonu ve hafta başlarında okul müdürümüz tüm öğrencilere konuşma yaparken yanında hep polisler beklerdi. Öğretmenlerimiz aman dikkatli olun çocuklar, yanlış birşey yapmayın, ne olacağı belirsiz gibi söylemlerde bulunurlardı. Üniversite sınavlarına gireceğimiz vakitlerde katsayı uygulaması ortaya çıktı. Lise 2. sınıftan itibaren Fen-Matematik bölümüne kaydırılıp hep sayısal dersler üzerine eğitim almış, kısacası sayısal bölümü öğrencisi olsam da, öss sınavında bize yapılan kısıtlamalardan dolayı puanımın hak yenmeden işleyeceği tek alan sözeldeki ilahiyat bölümüydü. Hiçbir zaman, okul yıllarımda bile dini görevleri yerine getiren birisi olmamışımdır. Haliyle ilahiyat bölümüne girmeyi aklımdan bile geçirmedim. Çünkü o alanda ilerlemek istemiyordum. Öss sınavında iyi puan almama rağmen İstanbul'dan alandışı bir yeri tutturamadım. Şehir dışında okumak ise ekonomik sebeplerden dolayı mümkün değildi.

O zamanlar hem okulda oluşturulan baskı, hem öğretmenlerin bize yönelik yatıştırıcı veya bazen kışkırtıcı sözleri, medyayı pek takip etmesemde imam hatiplere yönelik sanki biz öcüymüşçesine yapıştırılan etiketler benim ne yazık ki kabuğuma çekilmeme sebep oldu. Bu süre zarfında ekonomik koşullar sebebiyle geçim derdinden aileminde bana pek yardımı dokunamadı. Tek hatırladığım eğitim hayatım boyunca babamın derslerim iyi mi oğlum diye sorup benimde iyi diye cevap vermemdir.

Uzun lafın kısası o zamanlar kimliğimden utanır hale gelmiştim. Askerde bile hangi liseden mezunsun diye sorulduğunda başıma birşey gelir düşüncesiyle "paticik imam hatip lisesi" yerine "paticik lisesi" yazdırmıştım. O zamanki takıldığım sinema fanatik ve yüzüklerin efendisi forum buluşmalarında bile bu kimliğimi açığa vuramazdım. Çünkü çok kötü bir şekilde ötekileştirilmiştim. Bu saydığım örnekleri hayatın her alanında çoğaltabilirim. Bu ötekileştirmeye karşı imam hatip mezunları dernekler kurdu. Okumak isteyen öğrencilere burs sağladı ama bunların hiçbiriyle ilgilenmek istemedim. Çünkü bu yaptıklarının bize reva görülen ötekileştirmeden bir farkı olmadığını düşünüyordum. Çünkü onlarda sadece kendi öğrencilerine burs veriyordu. Birkaç sene kabuğuma çekildim. Kendi halinde bir iş buldum ve çalışmaya başladım. Bu süre zarfında açık öğretime girmeye karar verdim ve 4 yılık fakülteden mezun oldum.

Geriye bakıyorumda, AKP'ye sadece ilk seçimlerde belki de bu ötekileştirmeye uğramanın öfkesiyle oy vermiş olabilirim. Ama sonraki seçimlerde oy vermememin sebebi vaat ettiği özgürlükler yerine nefret ettiğim ötekileştirme hastalığına onlarında bulaşmış olmasıdır. Zamanında bize yapıştırılan etiket ve yapılan zalim uygulamalar bugün bir başkasına yapılmaya devam ediyor. Sadece roller değişti, o kadar. Düşünce yapısı aynı.

Biraz uzun oldu kusura bakmayın. Demek istediğim, her insan benim gibi kabuğuna çekilmez veya ona yapılanları sineye çekmez. O zaman yapılanları kenara not edenler bugün güç eline geçince daha kötüsünü yapabiliyorlar ve yapıyorlar da. Onları o şekilde davranmaya iten nedenleri iyi düşünmemiz gerekiyor. Ötekileştirmekle bir yere varamayacağımızı düşünüyorum. Bu şekilde devam ettiğimiz taktirde roller değişmeye devam edecektir ama uygulamalar ne yazık ki aynı kalacaktır.



ki bu olaylar sadece imamhatipe özgün bir durum değildi

ilkokulu istanbulun en iyi okullarından birinde okudum. sınıf arkadaşlarımdan annelerinin başı kapalı olanlar okuldaki dışlama ve ötekileştirme yüzünden ailelerinden utanırdı. 1-2 olay da değildi yani bu. çocukların gruplaşmasındaki dışlamadan, veli toplantısında "pardon diğer veliler sizden rahatsız oluyor lütfen çıkarmısınız" diyip başı kapalı velilerin toplantıdan atılmasına kadar her basamakta vardı bu tarz olaylar

hani ben hem sınıf birincisi olmamdan kaynaklanan pişkinlikten hem de karakter olarak vurdumduymazlığımdan sallamazdım. aynı sebeplerden bana da kimse bulaşmazdı ama benim bile başıma öyle olaylar geldi ki benim yerime birazcık kin tutan biri olsaydı şu anda gözü kapalı hükümeti savunur olurdu

çünkü korkuyorlar aynı şeylerin tekrar etmesinden

bunun sorumlusu kim peki ? di mi

bu yüzden gelip de burda 3-4 kişiye çullanmayın


onemli bir noktaya degindin. incelenmesi geregi var.

basortusu yuzunden dislandi bir kesim turkiyede evet.

ama hicbir zaman, laik, ataturkcu olan kisiler, ellerinde civili sopalarla polisle beraber dolasip kopek gibi basortusu olanlara saldirip oldurmeye calismadi.

http://video.sozcu.com.tr/2013/video/haber/izmirdeki-eli-sopalilar-kim.html

ki, laik kesimden bir cok kisi, basortusu yuzunden dislanma nedeniyle sizin kesiminize destek vermisti.

ben o zaman 'bu sadece basortusu meselesi degil, basortunun arkasindan baska seyler gelecek, bu siyasi gorusun toleransi yok, kendisinden baskasina tolerans gostermez' demistim. dalga gecenler olmustu, yok efendim fasist diyenler, 'seriat mi gelecek haha' diye gulenler.

al bu gun neler oluyor. o kesim, icinde akpli kisiler olmasina ragmen direniscileri dovuyor, eziyor.

izmirde 1 gece once civili sopalarla dolasiyorlardi polisle beraber. apartmanlardan kendilerine bakan insanlara hakaret, hareket yapiyorlardi. yakaladiklarini dovduler.

akp izmir il genclik kolu baskani, polisle beraber gezip gosterici doverken, tutuklarken goruntulendi. facebookta geziyor fotograflari.

ozellikle senin gibilerin anlamaniz gereken nokta su. bu, giderek radikallesme egilimi olan, mekanizmasi, arkasindaki odaklar, amac ve niyetleri o dogrultuda olan bir akim.

muslumanlikla falan alakasi yok.

1960larda kennedy yonetiminin ortadoguda kontrolu elde tutmak icin baslattigi bir operasyon.

kacinilmaz olarak, hem kendi mekanizmasi (radikal olanlar her zaman daha baskin cikacak), hem de arkasindaki odak ve niyetler nedeniyle bu, giderek daha baskici, kontrol amacli bir odaga donusecek.

misirda ne oldugunu goruyorsunuz. musluman kardeslik 'demokratik' metodlarla iktidara geldi. ilk yaptigi sey muhalifleri oldurmek ya da bastirmak. bunlarin arasinda ISLAMCI olmasina ragmen, modern degerleri kabullenip korumaya kalkisan kisiler var.

sen, burada paticik diye acaip, oy verdigin kesimin ezici cogunlugunun anlamayacagi, anlayamayacagi, 'oyun' falan oynana, arka fonunda yari ciplak cucelerin ve kadinlarin aslanlar uzerinde birbirine hucum ettigi resimler falan olan bir sitede yaziyorsun.

bu gun kendini ait hissettigin o camiada yerin olabilir. yarin, o camia daha oturmus hale geldiginde, ufak tefek sana 'bunlar caiz degil' demeye baslayanlar cikacak. senin cevrende olmasalar dahi, bu kisiler, disaridan peydah olacak.

aynen odtude biz 1. sinifta okurken tiril tiril uzun saclari, modern kiyafetleriyle serbest serbest gezen, ilk sene sonrasinda cemaat yurduna yerlesmeye karar alan isletme ogrencisi arkadasim gibi - 'o saci kestirirler sana' dedim, 'abi yok yea bizim ortam oyle degil. cok serbestiz'.

6 ay sonra saci neredeyse kazittirmislar buna. konusmasi falan degismis. gozlerindeki fer sonmus. nesesi falan hep gitmis.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

halkla beraber devlet de değişir

aslıdna bakarsanız bu daha önce ötekileştirilen başörtülü yada dindar kesim artık daha aydın düşünmeye başladı onalrın gençliğinden de ümitliyim

yani bugün oturup adam gibi altı doldurularak akp uygulamalarını tartışaibliyorsak bu bir gelişmedir

şimdi ötekileştirmenin önüne geçmenin vakti keza o da insan onun da fikirleri ve inançları var

bir insanın inançlarını değiştiremezsiniz ama saygı duyabilirsiniz

fikirlerine ise saygı duymayabilirsiniz en nihayetinde fikir değişebilir çünkü bir fikrin altında tcrübeler, yaşanmışşlıklar ve paylaşılan diğer fikirler vardır, yanılma vardır, algılayamama vardır

bugün ne laik kesim dindarlardan korkmalı (ki ne saçma lan insan hem laik hem dindar olamaz mı?)

şöyle düzleteyim o zaman,
laik ve dindar diye bölünen insanlar artık bir araya gelmeli birbirlerinden korkmamalı öcü bu dememeli bunu yine biz yapacağız biz anlatacağız derdimizi
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

×
×
  • Yeni Oluştur...