Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

Levent Ersöz'e Turgut Özal'a suikast davası


sipeyskeyk

Öne çıkan mesajlar

sipeyskeyk said:

Ben Amerika'nın gölgesi üzerimizden kalktı oley diye sevinmiyorum. Eski işbirlilçiler gitti yenileri geldi, ama bunlar daha iyi abi.

İşkence yok, cinatet yok.

En fazla hapiste tutuyorlar.


Amerika'nin golgesi uzerimizden kalkti? Eli ile yonetiyor devleti artik. Adalet duygun yok, popularite duygun var. Bahsettigim buydu. Adil olmak yerine guc su an kimdeyse onun estigi ruzgara kaptiriyorsun kendini. Faili mechuller ne kadar sucsa, haksiz yere hapiste tutmak, fislemek de o kadar suctur.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Atatürkçülük pragmatist bir -izm olduğu için sistem kendi kendini bu hale getirmiş olabilir. Türk insanı aşırı faydacı, kim kimi nasıl söğüşlerim, işimi nasıl gördürürüm, bi bok yedim ama nasıl sıyrılırım ın derdinde oldu her zaman.

Kore savaşında pamuk yetiştirip cebi azıcık para gören ege köylüsü, dönemin demokrat partisine 3 nesil oy bastı bu memlekette -ki akp dönemi hilafete geçiş bile olabilir diye düşünüyorum. hak hukuk kimsenin umrunda değil zira.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

sorun demokrasinin türklere uygun olmaması, tarih boyunca uygun olmamış, şimdi de uygun olmuyor.
Seçilen herkese tanrı gibi tapılıyor, sanki bizim maaşlı memurumuz değillermiş gibi.
o yüzden alışmadık götte don durmuyor. İnsanlar her fırsatta padişah tavırlı adamlara koşuyor.
Adnan menderes ki kendisi demokrasi yıldızımızdır, dememiş miydi odunu aday göstersem milletvekili seçtiririm diye.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Sufi said:

Milamber said:

aa ne güzel bedeni bozulmamış dendi araştırma yapıldı, herhangi bir zehir izine rastlanmadı.


yanlış bilgi. "şu şu zehirlere rastlandı ama ölümün bunlar yüzünden olup olmadığı bilinemiyor" diye çıktı rapor.


Eksik bilgi:

'Raporda, “Özal’ın vücudunda zehir var. Ancak bu maddeler her vücutta bulunabilecek toksik maddeler” değerlendirmesi yapıldı. Raporda, Özal’ın zehirlenerek öldüğü konusunda kesin kanaat oluşmadığı da belirtildi.'
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Şunları vakti olanlar okusun.

Ekrem Toğan

"günün her saatinde işkence vardı. bazı günler elektrik, bazı günler askıi gergi vardı. çok afadersin ama, kötü şeyler de yapılıyordu, cop, sopa kullanma gibi... başka işkenceler de vardı. mesela bit, serum, tuvalet gibi.. kafana zaytinyağı döküp bit atıyorlardı. veya seni sıkıca bağlar, tepene de bir serum takarlardı. bazen günlerce o serum kafanda dururdu. her üç saniyede bir damla düşerdi kafana, aynı noktaya!"
"işkencelerde kendini inkar etmen isteniyordu. pişmanlık duymanı, "ben kürt değilim, köpeğim" demeni istiyorlardı."
"oradaki doktorlar işkence etmek için vardı. hastalansan da, delirsen de işkence devam ediyordu."
"bize sıradan askerler işkence etmezdi, psikiyatristler, insan ruhunu bilenler işkence ederdi."
"aynı işkenceye bağışıklık kazanmaman için, haftada bir işkence yöntemini değiştirirlerdi. bir hafta lağıma sokarlardı mesela, "bu sizin hamamınız, tertemiz olmadan çıkmayacaksınız" diyorlardı. öbür hafta sürekli pislik yedirirlerdi."
"kapıda, gözetleme deliği vardı. camlar tamamen kırmızı beyaz bayrağa boyanmıştı. üç kış kaloriferler hiç yanmadı. yazın da camları açmak yasaktı."
ekrem toğan'ın anıları



more

ertuğrul mavioğlu
istanbul - diyarbakır 5 no' lu cezaevi'nde 1981-1984 yılları arasında 34 tutuklunun ölümüne, yüzlerce tutuklunun da sakat kalmasına ve sinir sistemlerinin tahribine neden olan uygulamaların üzerindeki sis perdesi aralanıyor. 20 tutuklunun aldığı ağır darbelerle, beş tutuklunun da açlık direnişinde öldüğü, koşulları protesto eden beş tutuklunun kendini asarak, dördünün de kendini yakarak yaşamına son verdiği, 'vahşet dönemi' diye adlandırılan bu yılları yaşayan 29 tanık ile iki savunma avukatının anlatımı, serbesti adlı derginin 14. sayısında yayımlandı.

ceza alan olmadı
hiçbir görevlinin ceza almadığı bu dehşet süreciyle ilgili duyduklarını 1987'de bir kez de yaşayanlardan dinlemek isteyen yazar aziz nesin'le ilgili bir anekdotu, iki yılını bu cezaevinde geçiren nuri sınır şöyle aktarıyor:
"aziz nesin, 'çocuklar' dedi, 'bu cezaeviyle ilgili çok şey söylendi, ancak siz orada yaşadınız, sizden dinlemek istiyorum.' 28 olay anlattık. aziz nesin çok dalmıştı, pencereden yağan karı seyrederken bir ara dönüp baktı ve şunu söyledi: 'yahu çocuklar, kendi hayal dünyamı çok geniş biliyordum. ama kürtlerinki daha çok genişmiş.' aziz nesin, bizim anlattıklarımıza inanmadı."
işte tanıklardan birinin, "durduğumuz yerde 16 saat diz çökerek bütün sesimizle ırkçı-turancı marşlar söylüyorduk" diye özetlediği 'türkiye'nin aushwitz'inden günlük yaşam manzaraları:

banyolu mu tv'li mi?
haluk yıldızhan (diyarbakır doğumlu): gözaltından gelenleri genel olarak sinema salonuna değil de, o zaman 37 olarak adlandırılan, daha sonra 36 adını alan hücrelere götürürlerdi. burada, "banyolu mu televizyonlu koğuş mu istersin?" diye sorup, cevap ne olursa olsun her iki durumda da alt katlardaki tuvaletleri tıkanmış ve pislik içindeki lağım sularının ve insan dışkılarının yüzdüğü bir yerde süründürülür, günlerce işkence ve kaba dayakla hoş geldin safhasında yıldırdıktan, tamamen teslim aldıklarına inandıktan sonra koğuşa gönderirlerdi.

yoruluncaya dek dayak
osman karavil (diyarbakır doğumlu): koridorda sıra dayağından geçirildikten sonra hücrelere dağıtıldık. tek kişilik bu yere yedi kişi sığdırıldık. askerler göründü, 'ellerinizi uzatın' dediler. hücrenin, kapı ve penceresinden ellerimizi uzattık. yoruluncaya kadar dövüp gittiler. bu dayaklar, tahminen her yarım saatte bir tekrarlandı. sonra hücre dayağı düzenine geçildi. günde üç fasıl, sabah, öğlen, akşam...

garabet'e sünnet
k.y. (diyarbakır doğumlu, 16 yaşında tutuklandı): bana cop sokmaya çalıştılar, çok direndim, kafamı duvarlara vurdum, kendime büyük zarar vereceğimi gördüler, benden vazgeçtiler. ama arkadaşlarımdan yaklaşık 200-250 insana cop soktular. aslen ermeni olan garabet demircioğlu arkadaşımız vardı. maşallahlı sünnet elbisesi giydirerek, törenle sünnet ettirdiler, ismini de ahmet olarak değiştirdiler.

koç mu kuzu mu?
nazif kaleli (şanlıurfa doğumlu): üzerinde 40 çivi olan bir sopa vardı, onunla vuruyorlardı. bir tane 'kuzu' dedikleri sopa vardı, bir de 'koç'. biz her zaman copu tercih ediyorduk. cop korkunç acıtıyordu, ödem oluşturuyordu, ama daha sonra geçiyordu. ancak sopalar kemikleri eziyordu.

'ağzına işeyeceksin'
cevdet baran (diyarbakır doğumlu): bişar akbaş adında bir arkadaş vardı. gardiyanların emrine karşı çıkıyordu, yürümüyordu, hem rahatsızdı hem de inat ediyordu. bir gün gardiyan kolumdan tuttu ve "çık" dedi. bişar'ın yanına götürdüler. onu karın içine yatırmışlardı ve bana dediler ki, "ağzına işeyeceksin."
"yapmıyorum" demedim. "gelmiyor komutanım" dedim. beni dövmeye başladı. epey dövdü, karın içinde sürdürdü, tabanlarıma vurmaya başladı. ne yaptıysa "gelmiyor" dedim. sonunda beni de bişar'ın yanına yatırdı.

kelime başı 150 sopa
hasan daş (mardin doğumlu): hücreler kötü, koğuşa gitsem rahat ederim, diye düşünüyordum ki, 6'ncı koğuş'a götürdüler. gardiyan geldi, 'yeni gelenler öne çıksın' dedi. elinde bir değnek, değneğin adı haydar.
bana, 'kaç gün hücrede kaldın' dedi. 'bir ay' dedim. 'atatürk'ün gençliğe hitabesini ve andımızı da mı ezberleyemedin?' 'hayır, okumam-yazmam yok komutanım' dedim. haydarla bayıltıncaya kadar dövdü. 53 tane marş ezberledim. her bir kelimesi için yüz ellinin üzerinde cop yedim desem, asla mübalağa olmaz.

copu dişlettiler
mehmet ece (van doğumlu): bir gün gardiyan çağırıp dövdükten sonra ağzıma cop sokup "dişle" dedi. copu dişlediğimde hızla çekti ve önden iki dişim kırıldı. kırılan dişlerimin kökleri kaldı. bir hafta sonra yüzüm, gözüm balon gibi şişti. aynı gardiyan, "niye yüzün şiş" diye soruyordu.
"ranzadan düşerken dişlerim kırıldı komutanım" diyordum.

'ranzadan düştüm'
mehmet emin kardeş (mardin doğumlu): dövüyorlar, muhakkak dövdüğü kişinin bir tarafını da kırıyorlardı. "ne oldu sana" diyorlar, "ranzadan düştüm komutanım" diyorduk. herkese avuç avuç bok yediriyorlardı, bu çok sıradandı. 23'üncü koğuş'ta y.a. adında bir arkadaşımız vardı. herkesin gözü önünde ona cop soktular. cop sokma, bok yedirme çok adettendi.

köpeğe tekmil
paşa akdoğan (diyarbakır doğumlu): tıraş kremini, kalın çizgiler şeklinde yüzümüze sürdüler, sonra upuzun ince bir ip getirerek, "tren yapacağız" dediler.
herkesin kamışına ip bağladıktan sonra "koş" dediler. koşuyoruz ama en ufak bir şekilde geride kalmak herkesi gerdiriyordu ve aynı zamanda hep birlikte oturup hep birlikte kalkmak zorundaydık. bir süre o şekilde koşturup yat-kalk yaptırdılar. sonra alt hücrelere indirdiler. banyo dedikleri de lağımdı. köpeği öyle alıştırmışlardı ki, tekmil vermediğin zaman saldırırdı. üzerimizdeki elbiseleri parçalardı ve hiçbir şekilde ona karşı bir şey yapamazdık.

'kanlı karavana yedik'
selahattin bulut (mardin doğumlu): kapı açılıp karavanayı içeriye getirmeden önce gardiyan bizi çok döverdi. "verdiğim yemeğin hakkını istiyorum" derdi, ta ki bir tarafımızdan karavanaya kan akana dek döverdi. o işkence döneminde günde üç öğün, kanlı karavana yerdik. diş macunu, deterjan, çöp gibi şeyleri yediriyorlardı. cezaevine türkçe bilmeyen ziyaretçi alınmazdı.
türkçe bilmeyen nenem, dilsiz taklidiyle görüşe girdi. ağzından bir kelime çıkmadı. sadece hıçkırıyor, yaşlı gözlerle bana bakıyordu. ben çıkmadan da öldü.

--------------------------------------------------------------------------------

çıplak koridor temizliği
behlül yavuz (diyarbakır doğumlu): bir gün, "sizi hamama götüreceğiz" dediler. iki ayda bir yarım kova soğuk su bize ya düşüyor ya düşmüyor. bu hamam nereden çıktı diye endişelenmeye başladık. hamama gittik, "soyunun" dediler. herkes çırılçıplak soyundu. "su dök", biraz su döküldü. "sabun sür", sabun sürüldü.
"su dök", biraz su döküldü ve "giyin, çık dışarı" dediler. o ıslak ve sabunlu halimizle, atlet ve külotları giydik. büyük koridorda, "tek kol sıra halinde dizilin" dediler. o koridor, dayaklar nedeniyle hep kan ve irindi. birinci sıra kaba kirleri sildi, ikinci sıradakiler arta kalan ince tabakayı siliyorduk, üçüncü sıra da tertemiz siliyordu ve o halde bizi koğuşa geri getirdiler. o pislikle yatmak zorundaydık. her taraf kan ve irindi. aşırı bir bitlenme vardı. sekiz saat sürekli dayak yiyorduk. dayak yemediğimiz yemek aralarında ve molalarda da birisi atatürk'ün nutukları ve yaşamını okur, biz de tekrarlardık.

--------------------------------------------------------------------------------

'ölebilirim' dedi, öldü
cemşit bilek (12 eylül döneminde diyarbakır'da siyasi dava avukatı): müvekkillerimiz mahkemede hazırolda duruyordu. konuşma hakları yoktu. sandalyede oturmuş, ellerini nizami şekilde dizlerinin üstünde tutuyorlardı. kafalar sıfır numara tıraşlı, tek tip elbise içinde, başlarını dik tutarak, tek bir noktaya bakarak, put gibi durmak zorundaydılar. ölümü de göze alarak kalkıp konuşanlar oluyordu. rahmetli necmettin büyükkaya, geldiği son duruşmada ayağa kalktı, söz istedi. "bir sonraki mahkemeye kadar yaşamayabilirim, haberiniz olsun, beni sürekli tehdit ediyorlar. sonra 'yok kalpten gitti, şundan, bundan gitti' türünden düzmece bir tutanak da tutarak beni öldürebilirler. ancak gördüğünüz gibi ben çok sıhhatliyim" dedi. ve gerçekten de bir sonraki mahkemeye gelmeden öldürüldü.





Ben siyasi biri değilim. Bu konularda birikimim yok. Ama 12 Eylül, Kürt sorununa herkesin dikkatini çekti, bu sorunu dünyaya duyurdu. Cezaevindeki vahşet olmasaydı, Kürt meselesi bu ülkede bu kadar erken açığa çıkmazdı. Diyarbakır Cezaevi'ndeki insanları birer militan haline getirdiler. Bunların %80'den fazlası dağa çıktı. İnsanın oradaki vahşeti gördükten sonra normal yaşama dönmesi çok zordu. "PKK hareketi 1984'te patladı" derler ya, bu tarih, Diyarbakır Cezaevi'nden ana tahliyelerin olduğu tarihtir.
(Selim Dindar )

Hapisaneden çıktığımda eğer genç olsaydım, 5 No'lu'ya tekrar haksız yere girmemek için dağa çıkardım.
(Felat Cemiloğlu)

1980 ve 1983 yılları arasında gerçekleşen işkence ve öldürme olayları, Güneydoğu bölgesindeki milliyetçiliğinin temelinin atılmasında rol oynadı.Diyarbakır Cezaevi'nden çıkanlardan büyük çoğunluğu, dağa çıktı ve PKK nin ana gövdesini oluşturdu ve büyümesini sağladı.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Faili meçhul cinayetler ha? Uğur Mumcu, Ahmet Taner Kışlalı, Bahriye Üçok gibi aydınları öldürenlerin suçunu da askere atacaklar yakında!


Kuyulara insanlar atılmışmış! 10 yıldır akpkk iktidarda, nerede kuyu var, gösterdi PKK'lı tanıklar! Açtılar, baktılar, 3 kemik çıktı onlar da HAYVAN KEMİĞİ. fOSSSSS


Bu kayıp insanlar dedikleri pkk'ya katılanlar orada dağlarda geberenlerin dışındakiler, bölgede eroin kaçakçılığı yüzünden birbirlerini gebertenler. Benzeri YILLARDIR MEKSİKA'da yaşanıyor. Kayıp insanlar dediğiniz bölge aşiretlerin eroin ticareti yaptığı bölgedir.


Buldan aşireti sadece bir tanesidir. İNGİLİZ POLİSİ 20 YILA MAHKUM ETMİŞTİ. LONDRA'da bilmem kaç kilo eroinle yakalanmıştı.
Savaş Buldan,
Sedat Buldan
Serdar Buldan
Savaş'ın karısı Pervin Buldan TBMM' de HALEN BDP (pkk)MİLLETVEKİLİDİR ! ! ! Dünyada da örneği tektir!
Bir yıl filan önce yeğeni "yenge senin makam aracını alabilir miyim?" diye bunu aramış. (yeğen eroin kaçıracak da yengesinin TBMM makam aracını istiyor! ! ! ) Google da aratın. Uyuşturucu işiyle uğraşanlar genellikle ECELLERİYLE ÖLMEZLER, nadiren ecelleriyle ölürler, e su testisi su yolunda kırılır- bu milletvekili ! ! ! Nermin Buldan'ın kocası uyuşturucu bARONU DA FAİLİ MEÇHUL BİR CİNAYETE KURBAN GİTMİŞTİR.

Siz bu EROİN TİCARETİYLE uğraşanların ölümlerini şerefli askerlerimize atmayın. Birbirlerini gebertirler, gözleri ana,bacı görmez, Paris'teki 3 pkk'lı karıyı kimler öldürdü? YİNE PKK'lılar.

O binlerce kayıp eroin parası, kaçak parası yüzünden birbirini geberten pkk'lı Kürtler. Sonra da "bakın şu kadar kayıp var ah vah Türkler bizi öldürdü kuyulara gömdü" diye ağlaşıyorlar.

SİZLER DE BUNA İNANIN!
Meksika'nın HALİNE BAKIN Güneydoğu daki faili meçhulleri anlarsınız.


Sırf şu mesajımdan ötürü TBMM' de VEKİL OLAN Pervin Buldan denen kadın beni bile öldürtebilir. Valla şaşırmam. Acıma hisleri yok, eroin ticareti yapanların acıma hissi olmaz.


vatan


Karının eski kocası uyuşturucu baronu! Faili meçhul bir cinayete kurban gitmiş! Çok mu garip? Bence hiç garip değil, asıl eceliyle ölseydi garip olurdu.
Kayınbiraderi eroin kaçakçısı
Kaynının oğlu eroin kaçakçısı
Kaynının yeğeni eroin kaçakçısı
Ve Pervin Buldan denen kadın HALA TBMM'de VEKİL OLARAK BULUNUYOR ! ! !

Kayıpları asıl bu kadına sorun!
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Sparkcaster said:

nasıl bir tartışma bu ya, adamın örneği 12 eylülde yapılanlar.
12 eylülü akp zihniyeti yaptı kardeş, günaydın.
Ne sen ne ben portakalda vitamin bile değildik ama açıp okuyabilirsin şu anki akp milletvekilleri o zaman ne yapıyormuş.
12 eylül değil tartışmamız, genel olarak 90 ların sonuna kadar bir kısım asker tarafından geçmişte yapılanlar. Bu zihniyet sonrasında da aynen devam etti, AKP'ye çevirip durmaya gerek yok. Zira AKP milletvekilleri sütten çıkmış ak kaşık diyen de yok.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

asker iyi kotu tartismasina nerden geldik ki, ortada gercek suc ve kanit varsa yargilansinlar.

ama gidip de x sucundan zaten yargilanan adamlara firsat bu firsat diyip y yi ye katmasinlar kanit yokken. ya da teroristleri gizli tanik yapip her istediklerini hapse tikmalarini savunmayin sacma sapan.

neymis, artik insan olmuyomus en azindan sadece hapse giriliyomus. abuk subuk mazeretleriniz var. mantikli degil, komik degil.
yeni uye gelip bunlari yazsa troll diye kovulur.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

sipeyskeyk said:
İddianamede, ''1993'te işlenen faili meçhul cinayetler, sansasyonel eylemler ve ülkeyi etkileyen önemli günler'' sıralandı, Özal'a 1988'de düzenlenen suikast girişimi hatırlatıldı

Adam daha önce öldürülmeye çalışıldı biliyorsunuz, bunu da elbet biri yapmaya çalıştı değil mi? Daha önce suikast yapmaya çalışılan birinin ani ölümünün araştırılması normal. Bakalım bekleyelim az.

sipeyskeyk said:

Sizin beyninizi yıkamışlar resmen.

ASKER=İYİ diye.

Olm ülkedeki bütün Amerikan karşıtı, kürt meselesini çözmeye çalışan vs. aydınları temizlediler be. Nasıl bu kadar körsünüz anlamıyorum ki.

90'larda öldürülenlere açın bakın bir hayatlarını okuyun.

Levent Ersöz babanızın oğlu mu? Ne biliyorsunuz?

Hayır hiç yanlış bir şeyler olduğunun farkında değil misiniz, yoksa arabalara konan bombalarla, pusularla, infazlarla can veren insanların kendi kendilerine öldüklerini mi sanıyorsunuz çok merak ediyorum.


Hmm, daha önce faili meçhullar oldu diye otomatikman Özal'ın ölümü de aynı sebepten dolayı olması gerek, ve sana göre ASKER=EVIL INCERNATE olduğundan da kesin asker öldürtmüştür di mi? Güzel teori, her şeyi askeri suçlamak için kullanın.

sipeyskeyk said:
Sen kıçına cop yedin mi Diyarbakır cezaevinde istiklal marşını okuyamıyorsun diye?

Kanalizasyonu taşırıp seni yerlerde paspas gibi sürükleyerek yerleri temizlediler mi?


Ha dur anladım ben mevzuyu. Senin derdin üzüm yemek değil, bağcıyı dövmek. "KÜRTLERİN İNTİKAMNI ALCAZ GARDAŞLARIM!!!" tribi çekmek. Özal suikastten ölmemiş olsa bile suikastten ölkmüş gibi göstermek ve bu vasıtayla da "DİYARBAKIR CEZAEVİNDE KÜRTLERE BOK YEDİRDİLER BOK!" ajitasyonu çekmek. Afiyet şeker olsun. Asker nefretiyle dolmuş yüreğin, her şeyi görmezden gelmeyi tercih ediyorsun asker düşmanlığı yapabilmek için.
İlkokul sosyal bilgiler dersinde will save atamayınca böyle oluyormuş demek ki.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

sipeyskeyk said:

Sparkcaster said:

nasıl bir tartışma bu ya, adamın örneği 12 eylülde yapılanlar.
12 eylülü akp zihniyeti yaptı kardeş, günaydın.
Ne sen ne ben portakalda vitamin bile değildik ama açıp okuyabilirsin şu anki akp milletvekilleri o zaman ne yapıyormuş.
12 eylül değil tartışmamız, genel olarak 90 ların sonuna kadar bir kısım asker tarafından geçmişte yapılanlar. Bu zihniyet sonrasında da aynen devam etti, AKP'ye çevirip durmaya gerek yok. Zira AKP milletvekilleri sütten çıkmış ak kaşık diyen de yok.

çok partili döneme geçildiğinden beri sağ iktidarlar yönetiyor ülkeyi bikaç dönem dışında, sanıyor musun ki o cinayetler devlet bilgisi dışında yapıldı?
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Sparkcaster said:

sipeyskeyk said:

Sparkcaster said:

nasıl bir tartışma bu ya, adamın örneği 12 eylülde yapılanlar.
12 eylülü akp zihniyeti yaptı kardeş, günaydın.
Ne sen ne ben portakalda vitamin bile değildik ama açıp okuyabilirsin şu anki akp milletvekilleri o zaman ne yapıyormuş.
12 eylül değil tartışmamız, genel olarak 90 ların sonuna kadar bir kısım asker tarafından geçmişte yapılanlar. Bu zihniyet sonrasında da aynen devam etti, AKP'ye çevirip durmaya gerek yok. Zira AKP milletvekilleri sütten çıkmış ak kaşık diyen de yok.

çok partili döneme geçildiğinden beri sağ iktidarlar yönetiyor ülkeyi bikaç dönem dışında, sanıyor musun ki o cinayetler devlet bilgisi dışında yapıldı?
Tabiki hayır. Zaten Türk siyasetinin savunulacak yanı mı var. Beni ilgilendiren artık bitmiş olması, nasıl olduysa.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

sipeyskeyk said:

Kanıtsız gizli tanıkla falan mahkum ederlerse o zaman kızarız.


Bu ne demek ya? Kanıt olmadan niye dava açıyorsun? Önce dava açıp sonra kanıt bulunması ancak muz cumhuriyetinde olabilir ki ergenekonda filan yapıldı zaten.

Sırf senin gibi "lan durun bi bakalım"cılar mutlu olacak diye o adam kaç sene içeride yatacak şimdi.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

×
×
  • Yeni Oluştur...