Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

Aşk olacak! Ol! (interaktif hikaye)


BabacumMostors

Öne çıkan mesajlar

Daha bir laf bile edemeden kadın alel acele toparlanıp kafeyi terketti, kadının hangi tarafa döndüğüne dikkat ettikten sonra arkasına dönüp baktı, masadaki üç adamın yerinde yeller esiyordu ve arkalarında tek bıraktıkları şey küllükteki söndürülmemiş sigaralardı. Akabininde hemen o da kadının peşinden çıktı. Kadın o kadar da uzaklaşmamıştı, hemen karşı kaldırıma geçti. Takip mesafesini koruyabileceği kadar uzakta durmaya çalışıyordu ama bir yandan da karanlıkta kaybolmasından çekiniyordu.

http://4.bp.blogspot.com/-HkpcWgpqOjY/T1P6PTtBKsI/AAAAAAAAAeA/h4vwK5ya6ak/s1600/woman+walking+at+night.jpg

"Üzgünüm Cengiz." dedi içinden "Ama ne sen vaktinde ordaydın ne de sen sonra gelsen ben orada olacaktım, üzgünüm, başka zamana."

Kahramanımız kendi iç hesaplaşmalarıyla uğraşırken kadın bir anda bir ara sokağa girdi. "Neden şimdi, trafik de durmuyor ki." diye homurdandı kahramanımız ve kadının gözden kaybolmasına göz yummadan kendini yola attı, küfürler ve kornalar eşliğinde karşı kaldırıma gelmeyi başarmıştı yine. Koşar adım girdi sokağa, şanslıydı, kadını ileride görebiliyordu. Adımlarını sıklaştırdı, daha önceki takip mesafesini yeniden yakalamıştı ama bu sefer başka bir sorun vardı, kadının yolu ondan daha uzun üç silüet tarafından kesilmişti ve hararetli bir tartışma başlamıştı aralarında. Kahramanımız daha temkinli olarak yaklaşmaya devam etti, onları görebileceği mesafeye geldiğinde silüetlerin kafede oturup içen üç adam olduklarını gördü, ne konuştuklarını duyabileceği mesafeye kadar ilerlemeye devam etti. İçinden bir ses bir şeylerin ters gittiğini söylüyordu, aralarında hararetli bir konuşma olmasına rağmen kadına dokunmamışlardı bile ama bir şeyler gerçekten tersti. Dövüş yeteneğine oldukça güveniyordu ve sürpriz bir saldırı yaparak adamları etkisiz hale getirmesi konusunda kendine güveniyordu yada kadının hemen yakınında duran kapıdan kadını da alarak kaçma şansı var gibi görünüyordu ama acaba kadının kurtarılmaya ihtiyacı var mıydı?

http://fc06.deviantart.net/fs71/f/2011/175/3/c/mobsters___spotted__by_ravenblakh-d3jtl8e.jpg

1- Adamların dikkatini dağıt, kadını da al kapıdan geçerek kaçmayı deneyin. sonra seks
2- Adamlara bir temiz giriş, ağız burun kır, aslansın kaplansın! sonra seks
3- Bulunduğun yeren önce bir dinle bakalım ne konuşuyorlar, adamlar nereden çıktı bir anda? neden kadına elleşmiyorlar? belki sonra onlar public seks

http://www.easypolls.net/poll.html?p=510193dde4b00f8f291e0a56
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Gerçekten sakindi kadının sesi, sanki onları tanıyormuş gibi, ne konuştuklarına kulak kesildi;

"Artık bende değil, boşuna kendinizi yormayın."
"Peki nerede? Bize yalan söyleyemeyeceğinin farkındasın
umarım, kendinden söylemen senin için en hayırlısı olur, sorgulama tekniklerimizi biliyorsun keza başarısız olmadığımızı da. Kendini düşünüyorsan nerede olduğunu hemen söyle."
"Evet, farkındayım, ne yaparsam yapayım, istediğiniz her şeyi öğrenebilirsiniz elbette öğrenmek istediğinizi ben de biliyorsam." kadının yarı aydınlanmış yüzüne alaycı bir gülüş yerleşmişti, adamlar duydukları karşısında afalladı.
"N-ne demek istiyorsun?"
"Duydunuz, bende olmadığını biliyorum, bir adamda olduğunu biliyorum ama o adamın adını da bilmiyorum nerede yaşadığınız da şu anda nerede olduğunu da. Benden başka bir şey öğrenemezsiniz, işte buna güveniyorum."
"Bizi bu şekilde durdurabileceğini mi sanıyorsun? Taşıyıcı olmayı seçerken de gücümüzün farkındaydın, bu yaptığın ger dönülmez yolumuzda sadece basit bir tökezleme sayılır." sesi
cümlesinin sonuna doğru hiddetlenmişti.
"Öyle diyorsun ama sen de inanmıyorsun, sadece başına gelecekleri bildiğin için inanmak istiyorsun. Size acıyorum, benim çekeceğim acı sizin çekeceklerinizin yanında kağıt kesiği kalır." kadın sözlerinin sonunda histerik bir kahkaha attı. Konuştuğu adam kadının koluna bir hamle yaptı, kolundaki acı kadının kahkahasını acı dolu bir inlemeye bırakmıştı.
"Bundan kurtulamayacaksın, biz gidersek bizimle beraber sen de geleceksin!"

Bir şey yapmalıydı, kadının başının belada olduğuna emindi artık, O'nu böyle bırakmamalıydı. Etrafına bakındı, çöplerin arasında bir boya tenekesi bir de sağlam sopa duruyordu. Tenekeyi arkalarına doğru attı, arkalarında çıkan gürültüyle dikkati dağılan adamların bu durumundan istifade elindeki sopayı kadının kolunu tutan adamın ensesine indirdi. diğer adamlar durumu farkedip O'na döndüklerinde hemen önündekia damın aletlerine sıkı bir tekme geçirdi ve öteki adama doğru sopasını savurdu. Sopa adamın omzunda parçalanmıştı ama adam da yere yığılmıştı, üçünün de bilinci tamamen kaybolmamıştı, açıkcası durumun böyle olmasını beklemiyordu. Adamdan kurtulmuş olan kadının elinden kaptığı gibi hemen yanlarındaki açık kapıdan geçtiler, geçer geçmez kapıyı kapattı bu onlara az da olsa zaman kazandırırdı.

Deli gibi kaçıyorlardı şimdi, nereye gittiklerinin bir önemi yoktu, bu kaçış izlerini kaybettirdiklerine emin oldukları zamana kadar devam etti. Durduklarında derin derin soluklanıyorlardı, kadının hızla inip kalkan göğsüne takılmıştı gözleri, then he felt the weirdest boner ever! Onun bu şaşkın halini kadının serzenişi bozdu;

"Sen, sen beni nasıl... Neden takip ettin, ne kadar büyük bir hata yaptığının farkında mısın?"
"Sadece bir teşekkür yeterdi, esas sen ne yaptığının farkında mısın? Kim o adamlar? hatta bi dakka lan, sen kimsin?"
"Gerizekalı, mankafa, uçkur düşkünü!"
"Arkadaşım bi dk ayıboluyor ama ya!"
"Beni kurtardığını düşünüyorsun ama yanılıyorsun, onlar istedikten sonra beni bulmaları işten bile değil! Ama yine de sağol, bana zaman kazandırmış oldun."
"Bir şey değil, şimdi ne yapacaksın?"
"Bu seni ilgilendirmez. Beni bir daha görmeyeceksin nasıl olsa, burada yollarımız ayrılıyor, elveda."
"İsmini bilseydim bari. Benim adım Engin, Engin Erdin."

Kadının gözleri faltaşı gibi açıldı, yüzünde öfkeyle karışık hayal kırıklığı rahatlıkla okunuyordu. Gözlerindeki ateş korkutucuydu.

"SEN! SEN NE YAPTIN! HER ŞEYİ MAHFETTİN!" olduğu yerde düzlerinin üstüne yığıldı, yer yer kızıl parlayan koyu renk saçları yüzünü örtüyordu, artık geriye tek kalan çaresizliğiydi adeta.

"Ne oldu? yanlış bir şey mi yaptım?" diye sordu kahramanımız. Bu soru karşısında kendine geldi kadın;
"Buradan gitmeliyiz, hemen, kimsenin görmeyeceği kameraların takip edemeyeceği bir yer olmalı ama önce bir yere uğramalıyız."
"Nereye?"
"Acil durumlar için içinde bulunduğum teşkilatın güvenli evleri var; nakit, pasaport, kimlik, silah... Bu tür şeylerin acil tedariği için kurulan evler bunlar, nakit haricinde diğer şeyler takip edilebilir, en azından kendi işimiz kendimiz halledeceği kadar nakit almamız yerinde olur.
"Peki seni oralarda bekliyor olmayacaklar mı?"
"Şansımı denemezsem, bilemem. Ancak o zaman sana neler olduğunun bir kısmını anlatabilirim, neyin içine girmiş olduğunu, özür dilerim."
Kadını bu güvenli evlerden birine göndermek mantıklı gelmiyordu O'na, aklında daha iyi bir plan vardı;
"Sen gidersen, seni tanıdıklarından hemen enselenirsin ama eğer ben gidersem beni tanımadıklarından yakalanmadan ihtiyacın olanları alma şansım olabilir ne dersin?"
"Mantıklı, organizasyonun alt kademelerinde kimkime dumduma, ama o seviyedekilerin girebildikleri evlerde elde edebilecekleri sınırlı ama idare edebilir. Sana eve nasıl gireceğini anlatırım."
"O zaman önce benim eve gidelim, orada plan yapar sen evde beni beklerken ben gerisini halledip gelirim (sonra seks!).
"HAYIR! nerede yaşadığını öğrenmemeliyim, bu çok riskli!"


1- Doğrudan güvenli evlerden birine gidin.
2- Önce kahramanımızın evine gidin, plan yapın, kadını yakalanma ihtimali karşısında evde bırak güvenli eve tek başına git.
3- takip edilemeyecek 3. bir alternatif mekana yönelin, kızı orada bırak planı gerçekleştir.

http://www.easypolls.net/poll.html?p=5102bf30e4b00f8f291e0bfb
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

  • 3 hafta sonra ...
"Dışarıda kalamayız ve onların seni bulmadan gidebileceğimiz fazla bir yer yok. en azından bir plan yaparız, bana yolu gösterirsin."

"Neyin peşinde olduklarını bile bilmeden bana yardım etmeyi nasıl bu kadar kolay kabul edebiliyorsun? şu anda fazlasıyla başını belaya sokmuş durumdayım, sen beni bırak git, inan seninle yollarımızın ayrılması durumunda ödeyeceğim bedel gerçekten küçük."

"Hayatın boyunca bazı şeyleri tek başına yaşamış olman bundan sorna da öyle olcağı anlamına gelmiyor, sadece benim gibi biriyle karşılaşmamışsın hepsi o kadar."

"O kadar çok kişiyle karşılaştım ki."

"Hata ediyorsun, hem şöyle düşün, seni yakalarlarsa ucu bir şekilde bana dokunacak deil mi? oysaki ben sana yardımcı olursam, senin paçanı bu işten kurtarırsak bu sendn çok kendime yapmış olacağım bir iyilik olacak. dence de öyle değil mi?"

Genç adam haklıydı, kız durumu iyice tarttı kafasında;

"Tamam, önce sana gidelim sonra ne olacağını konuşuruz."

Kahramanımız, içinden, kadını ikna ederek kazandığı zaferin keyfini çıkarıyordu, yüzüne aptal bir gülümseme yerleşmişti. Beraber eve gidene kadar hiç konuşmadılar. Apartmana girerken kıza yol verdi. "Üçüncü kat." diye yukarıyı işaret etti, kadın önde, kahramanımız arkada, bu eski binanın loş merdivenlerini çıkmaya başladılar. Kahramanımız karşısında ilerleyen manzaradan son derece memnundu.

Kahramanımız anahtarı kilide sokup çevirdiğinde şaşırmıştı;
"Kitlediğimi sanıyordum, telaştan kitlemeyi unutmuş olabilir miyim? Sanıyorum."
Kapıyı hafifçe araladı ve içeriyi dinlemeye başladı. Kadın ters bir şey olduğunu farketti, konuşacak oldu ama genç adam O'nu suturdu. içeriden ses geliyordu, birileri konuşuyordu. Kıza beklemesini işaret etti. Kapıyı yavaşça açıp içeri girdi, dar portmantonun yanında duran uzun, demir çekeceği eline aldı, havada tanıdık bir koku vardı. Konuşma sesleri salondan geliyordu, konuşanlar bir kadın ve bir erkek olmalıydı ama oda karanlıktı, çok hafif bir ışık haricinde başka bir şey görünmüyordu. Elektrik düğmesine gitti ve ışığı açıp nara atarak içeri girerken aklından yapabileceği en saçma şeyin bu olduğu düşündü bir an ama artık çok geçti, harekete geçmişti.

"Ne bağrıyorsun be manyak! Al döktüm işte hepsini!"

Kahramanımız şaşkınlıktan dona kaldı, saldırmak için yeltendiği kişi kucağında patlamış mısırla koltukta oturan üvey teyzesinin kızından başkası değildi.

"S-sen napıyorsun burada?"

"E okul tatile gidi şapşi, finaller bitti bende damladım buraya, of filmimi de piç ettin, mısım da döküldü."

"Ö-Özür dilerim."

"Bu kız kim?"

Genç kız üstünde büyük bir baskı hissetmeye başlamıştı, daha önce hiç bir erkeğin alesinin kadınlarından birinin sorgulayıcı bakışlarına maruz kalmamıştı. Aklına gelebileceği bir cevap gelmiyordu. Kahramanımız çabuk davranmalıydı.

1- Kız arkadaşı olduğunu söylesin.
2- Olan biten neyse anlatsın
3- "Her yetişkin erkeğin olduğu gibi benim de ihtiyaçlarım var..."

http://www.easypolls.net/poll.html?p=512292cce4b05a936af9a407
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

×
×
  • Yeni Oluştur...