Feamer Mesaj tarihi: Kasım 28, 2012 Mesaj tarihi: Kasım 28, 2012 Sparkcaster said: Feamer said: sadece onlar değil, gaylerde ortaya çıkıyor bizim ecdadımızda da gay var diye, tc için değil dünyada böyle oğlancılık yok yani osmanlıda bu dediğim den o sonuç mu çıkıyor?
Nigger_of_the_sand Mesaj tarihi: Kasım 28, 2012 Mesaj tarihi: Kasım 28, 2012 Feamer said: bölgesel kürt aşiretlerin, tecrit sırasında kervanlara saldırdığı bilinen bir şey, kendileri de zaten saklamıyorlar Kurds did it. Kürt olan yerde Kürtler, Türk olan yerde Türkler de yapmış.
Ardeth Mesaj tarihi: Kasım 28, 2012 Mesaj tarihi: Kasım 28, 2012 of ya kadinla seks yapiyor diye bu kadar laf ettiyseler oglanci kismini gosterseler herhalde hapse atarlardi adami lol
maesselam Mesaj tarihi: Kasım 28, 2012 Mesaj tarihi: Kasım 28, 2012 benim ecdadım böyle sadıktı verilen göreve işte... KUDÜS'TE SON OSMANLI ASKERİ...!!! Osmanlı ordusu Kudüs'ten çekilirken (9 Aralık 1917) Mescid-i Aksa'yı koruması için nöbetçi bırakılan Onbaşı Hasan'ın yürekleri titreten öyküsü Tam 57 yıl nöbetine sâdık kalan Osmanlı askerini, merhum tarihçimiz İlhan Bardakçı 1972 yılının 12 Mayıs günü Mescid-i Aksa'nın merdivenlerinde görür ve yıllar sonra bu inanılmaz karşılaşmayı kaleme alır. Sayesinde haberdar olduğumuz canlı tarih âbidesini şöyle dile getirir rahmetli tarihçimiz: Mevki Kudüs. Mekân Mescid ül Aksa, Tarih 21 Mayıs 1972 Cuma. Ben ve gazeteci arkadaşım rahmetli Said Terzioğlu, İsrail Dışişleri rehberlerinin yardımı ile bu mübarek makamı dolaşıyoruz. Kudüs Kapalı Çarşısı'nda rüzgâr gibi dolanan entarili kahvecilerin ellerindeki askılara çarpmadan biraz yürüdünüz mü, önünüze çıkan kapı sizi Mescid ül Aksa'nın önüne kavuşturur. Mirac mucizesinin soluklanıldığı ilk Kıble'mize yani… Hemen oracıkta, ilk avlu vardır ki, hâlâ bizim lâkabımızla anılır. “12 bin şamdanlı avlu" derler oraya. Yavuz Selim 30 Aralık 1517 Salı günü Kudüs'ü devlete katmıştır da, ortalık kararmıştır. Yatsı namazını o avluda kılar. Kendisi ve bütün ordu beraber. Şamdanları yakarlar. Tam 12 bin şamdan… O isim oradan kalmadır. Sekiz on basamaklı geniş merdiveni adımladınız mı, o mukaddes Mescid'in bağdaş kurduğu ikinci avluya ulaşırsınız. Onu o merdivenin başında gördüm. İki metreye yakın bir boy… İskeletleşmiş vücudu üzerinde bir garip giysi… Palto?.. Hayır, kaput, pardösü veya kaftan?.. Değil. Öyle bir şey, işte. Başındaki kalpak mı, takke mi, fes m? Hiçbirisi değil. Oraya dimdik, dikilmiş. Yüzüne baktım da, ürktüm. Hasadı yeni kaldırılmış kıraç toprak gibi. Yüz binlerce çizgi, kırışık ve kavruk bir deri kalıntısı. Yanımda İsrail Dışişleri Bakanlığı Daire Başkanı Yusuf var. Bizim eski vatandaşımız. İstanbullu. “Kim bu adam” dedim. Lâkaydi ile omuz silkti. “Bilmem.” diye cevap verdi. “Bir meczup işte. Ben bildim bileli, yıllardır burada dururmuş. Çakılı gibi, hâlâ duruyor ya… Kimseye bir şey sormaz. Kimseye bakmaz, kimseyi görmez.” Kan mı çekti nedir. Nasıl, neden, niçin hâlâ bilmiyorum. Yanına vardım. Türkçe “Selâmünaleyküm baba” dedim. Torbalanmış göz kapaklarının ardında sütrelenmiş gibi jiletle çizilmişçesine donuk gözlerini araladı. Yüzü gerildi. Bana, bizim o canım Anadolu Türkçemizle cevap verdi: - “Aleykümüsselâm oğul… Donakaldım. Ellerine sarıldım, öptüm öptüm… - “Kimsin sen, baba” dedim. Anlattı ki, ben de size anlatacağım. Ama evvelâ biliniz. O canım Devlet çökerken, biz Kudüs'ü 401 yıl 3 ay 6 günlük bir hâkimiyetten sonra bırakırız. Günlerden 9 Aralık 1917 Pazar günüdür. Tutmaya imkân yok. Ordu bozulmuş, çekiliyor, Devlet, zevalin kapısında. İngiliz girinceye kadar geçen zaman içinde yağmalanmasın diye oraya bir artçı bölük bırakırız. Âdet odur ki kenti zapteden galip, asayiş görevi yapan yenik ordu askerlerine esir muamelesi yapmaz. Anlattı, dedim ya. Gerisini tamamlayayım. - “Ben, dedi, Kudüs'ü kaybettiğimiz gün buraya bırakılan artçı bölüğünden…”Sustu. Sonra, elindeki silahın namlusuna sürdüğü fişekleri ateşler gibi zımbaladı: - “Ben, o gün buraya bırakılmış 20. Kolordu, 36. Tabur, 8. Bölük, 11. Ağır Makineli Tüfek Takım Komutanı Onbaşı Hasan'ım” Yarabbi. Baktım, bir minare şerefesi gibi gergin omuzları üzerindeki başı, öpülesi sancak gibiydi…Ellerine bir kerre daha uzandım. Gürler gibi mırıldandı: - “Sana, bir emanetim var oğul. Nice yıldır saklarım. Emaneti yerine teslim eden mi?” - Elbette, dedim, buyur hele…Konuştu: - “Memlekete avdetinde yolun Tokat Sancağı'na düşerse… Git, burayı bana emanet eden kumandanım Kolağası (Önyüzbaşı) Musa Efendi'yi bul. Ellerinden benim için bus et (öp). Ona de ki…Sonra, kumandanı olduğu takımın makinelisi gibi gürledi: - O'na de ki, gönül komasın. Ona de ki, “11. Makineli Takım Komutanı Iğdırlı Onbaşı Hasan, o günden bu yana, bıraktığın yerde nöbetinin başındadır. Tekmilim tamamdır kumandanım dedi, dersin…” Sonra yine dineldi. Taş kesildi. Bir kez daha baktım. Kapalı gözleri ardından, dört bin yıllık Peygamber Ocağı ordumuzun serhat nöbetçisi gibiydi. Ufukları gözlüyordu. Nöbetinin başında idi. Tam 55 yıl kendisini unutuşumuzdaki nadanlığımıza rağmen devletine küsmemişti. Yıllar SonraMerhum İlhan Bardakçı bu hatırasını, TV'de anlattığında zamanın genelkurmay başkanı onu arar ve bu aziz askeri bulmak için aracı olmasını ister. Bardakçı sonra şunları yazar: Hasan Onbaşı bizdendi… O halde unutulmak kaderi idi. Öyle de oldu zaten. Aramadık ki, bulalım. Bulunamazdı zaten. O ki, göklere baş vermiş bir ulu selvi idi. Ve bizler ki, başımızı kaldırmış olsak bile, uzandığı feza ufkuna yetişemeyecek cılız otlara dönüşmüştük. Biz, sadece unuturduk. Unuttuğumuz diğerleri gibi o nöbet noktasındaki elmas mânâyı da unutmuştuk…
Fly Mesaj tarihi: Kasım 28, 2012 Mesaj tarihi: Kasım 28, 2012 peki diger mesele hakkinda ne diyorsun maserati
Red Mesaj tarihi: Aralık 7, 2012 Mesaj tarihi: Aralık 7, 2012 meclis kararı geyiği falan doğru mu biri şaka desin diziyi yasaklamak için kanun degişikliği deniyor
Oski Mesaj tarihi: Aralık 7, 2012 Mesaj tarihi: Aralık 7, 2012 milletvekillerine Black Adder box-set yollamak lazım birer adet. bütçe ayrılsın
Redeagle Mesaj tarihi: Aralık 7, 2012 Mesaj tarihi: Aralık 7, 2012 Red said: meclis kararı geyiği falan doğru mu biri şaka desin diziyi yasaklamak için kanun degişikliği deniyor Aynı adamlar başbakanı meclise sokmak için yasa değişikliği yapmıştı. Fabrikaları ucuzdan özelleştirebilmek için yasa değişikliği yapmıştı. İstedikleri yasa değişikliklerini yapabilmek için yasa değişikliği yapmıştı. Dizi yasaklamak için niye yapmasınlar ki?
kolektifinsan Mesaj tarihi: Aralık 7, 2012 Mesaj tarihi: Aralık 7, 2012 Bu dizideki Hürrem'in pek çok genç kız tarafından idol olarak görülmesi Türkiye'de cinsiyetçiliğin ulaştığı boyutları göstermesi açısından korku verici
Gallant Mesaj tarihi: Aralık 7, 2012 Mesaj tarihi: Aralık 7, 2012 Bakalim baska neleri yasaklayacaklar. Durmak yok yola devam.
Dark_Soul Mesaj tarihi: Aralık 8, 2012 Mesaj tarihi: Aralık 8, 2012 Gittigi arap ulkelerın de buna , sızın kanunı de baya hızlıymıs, cevre ulkelerde karı bırakmadı demısler.Tayyo da sozde buna atarlanmıs.
Feamer Mesaj tarihi: Aralık 8, 2012 Mesaj tarihi: Aralık 8, 2012 kolektifinsan said: Bu dizideki Hürrem'in pek çok genç kız tarafından idol olarak görülmesi Türkiye'de cinsiyetçiliğin ulaştığı boyutları göstermesi açısından korku verici normal hürrem de eskiden beri az buçuk tarih bilen kadınlarda hep idol olmuştur, mesela bana hürrem bıdı bıdı diyenlerle hep tartıştım, tarihi hürrem karakteri kadar nefret etiğim bir sülüman vardır herhalde başka yok, hülagü ve karısına bile nötürüm o derece
fenn Mesaj tarihi: Aralık 8, 2012 Konuyu açan Mesaj tarihi: Aralık 8, 2012 Yasa ocakta meclisten geçer ve Muhteşem yüzyıl ocak 2013 yayından kalkar. http://gazete.netgazete.com/ShowPaper.aspx?news=posta
Red Mesaj tarihi: Aralık 19, 2012 Mesaj tarihi: Aralık 19, 2012 şuan dizinin yayınlanan bölümünü izliyorum resmen utandım.ne hale gelmiş memleket kadınların başları devamlı örtülür halde.memeler tamamen kapanmış ramazan fermanı okundu sokaklar herkes 5 vakit namazını kılacak.dükkanı kapayacak namaza gidicek falan filan.dizi direk geri vites
Akito Mesaj tarihi: Aralık 19, 2012 Mesaj tarihi: Aralık 19, 2012 Pewpew said: hürrem tam bir kova dişisi ahaha yine mi sen
Öne çıkan mesajlar