Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

`hollywood'da bir gariban kız: lindsay lohan` by fatih altaylı


Masquerade

Öne çıkan mesajlar

bugunki yazisi daha bomba


said:

Uzun bir yolculuk
19 Haziran 2012 Salı, 06:10:22

ilk bolum ozeti: baskbakan cok kral adam g-20 zirvesine cagirdi bizi, ucak soyle eglenceliydi hede hodo

KENDİNİ YAKAN YAYIN YÖNETMENİ
Bu arada Sabah Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Erdal Şafak tırım tırım sigara içebileceği bir köşe aranıyor.
Havaalanının müdürü Amerikalı Şafak‘ı piste çıkarıyor “Burada içebilirsiniz” diyor.
Birkaç dakika sonra Şafak geri geliyor.
Oldukça neşeli olan ve herkese takılan Başbakan, Şafak‘ın sigaradan döndüğünü fark edince takılıyor.
Ve Erdal Şafak orada kendi kendinin kurbanı oluyor.
Başbakan’ın sigara bıraktırma kampanyasının ne kadar başarılı olduğunu anlatıyor sanki kendi içmiyormuş gibi ve son bir adım öneriyor.
“Paketlerin üzerine ‘Ayıplı mal’ yazalım” diyor.
Öneri Başbakan’ın hoşuna gidiyor.
“Hemen başlayalım” diyor ve Şafak‘ın paketini alıp kendi eliyle üzerine “Ayıplı mal” yazıyor.
Sonra da “Sigrayı bıraktım. 17.06.2012” yazıp Erdal Şafak‘a imzalatıyor.

Herkes gülerken Maliye Bakanı Mehmet Şimşek “Yine vergiden olduk” diyor ama Erdoğan‘ın kendisine fırlattığı bakışı görünce “Eh, artık başka bir yerden çıkarırız” demek zorunda kalıyor.
Chicago’dan sonra yaklaşık 5 saat daha uçarak Meksika’nın Los Cabos bölgesine geliyoruz.
Tam 23 saat sürmüş oluyor toplam yolculuk.
Los Cabos dediğin yer bir tatil beldesi.
California’nın alt uzantısı. Baja denilen sahilde.
Bizim Antalya’nın az gelişmişi.
Hafiften Sharm el Şeyh’i andırıyor.

Yan yana oteller.
Okyanus kıyısına dizilmişler.
İnanılmaz bir güvenlik önlemi alınmış G-20 toplantısı için.
Başbakan’ın konvoyu otele gelirken üzerinden 3 helikopter koruma amaçlı uçuyor.

Yollarda arkası Robocop polislerle dolu polis kamyonetleri ve kamuflajlı giysileriyle asker taşıyan Humvee’ler devriye geziyor.
Otele gelip yerleşiyoruz.
Başbakan akşam katılacağı yemeği iptal ediyor. Çünkü liderlerin büyük bölümü henüz gelmemiş.
Düşük katılımlı yemeğe gitmek istemiyor ve dinlenmeyi tercih ediyor.
İyi de yapıyor, çünkü hepimiz bitkiniz.


YABAN ELLERDE BOĞULUYORDUM
Ben mayoyu giyip plaja iniyorum.
Bir görevli “Daha yaz tam olarak gelmedi. Havalar ısınmadı” derken termometre 37 dereceyi gösteriyor.

Enis Berberoğlu ve Ekrem Dumanlı kendilerini gym’e atıyor, ben ise düzenli dalgaların kıyıya vurduğu Pasifik’e atıyorum kendimi.
Biraz yüzüp kıyıya dönmek istiyorum.
Ne mümkün. Kıyıya yüzüyorum, tam vardım dediğim anda dalgalar beni yeniden uzağa çekiyor.
15 dakika kadar kıyıya varmak için debeleniyorum.
Kıyıda kimse yok. Cankurtaran bile.
“Los Cabos’ta boğulan Türk gazeteci” haberleri gözümün önünden geçiyor.

Gülüyorum kendi kendime.
Sonunda bir formül geliştiriyorum aklımca.
Kendimi dalgalara bırakıyorum.
10 dakika sonra dalgalar beni kumsala atıyor.
Haber olmaktan kurtuldum.
Havuz başındaki görevliye gidiyorum “Niye cankurtaran yok?” diye bozuk atmaya.
“Kırmızı bayrak varken cankurtaran olmaz çünkü aklı olan kimse okyanusa girmez o zaman” diyor.
Bakıyorum gerçekten kumsalda minik bir kırmızı bayrak var. Güzelce saklamışlar ki görmeyelim.
“Asıl o zaman cankurtaran lazım” diyorum.
Otel, devlet ve hükümet başkanlarıyla dolu.
Her yanda korumalar.

Güney Kore Devlet Başkanı en yoğun korunan başkan gibi görünüyor.
Otelin tatil atmosferi ile eli silahlı, takım elbiseli korumalar ve devriye gezen askerler ciddi bir tezat yaratıyor.
Burada yapacak fazla bir şey yok. Siz bu satırları okurken ben yine Meksika güneşi altında uzanmış olacağım. Başbakan Erdoğan ve heyeti ise bu sıcakta koyu renk takımlarıyla önce Putin sonra Obama ile görüşüyor olacaklar.
İki gün buradayız. Sonra 12 saatlik bir yolculukla Rio de Janeiro’ya geçeceğiz.
Bu gazetecilik de zor iş doğrusu.



yarinki yazisindan inciler

said:
cin devlet baskani hu jintao ile yemek yiyoruz, hu hu dedim, efendim dedi, dedim pilav tanelerini bitirmicenmi tabaginda kalan yoksa mzallah acliktan insanlar olur ulkende dedim, guldu pirincleri eliyle toplayip karsi masadaki yoshihikoya atti

yoshihikoyuda cok severim gittim yanina "naber kerata, tamir ettinizmi fukushima santrlini yesil yesil parliyorsun" dedim, hu nun attigi pirincleri dikkatle toplayip tabagindaki ahtapotn kenarina dizdi, dedim "bu isin nereye gittigini bilecek kadar hentai izlemistim" hemen arazi oldum

ogleden sonra plaja indik gene, bizim putin kopekbaliginin ustune cikmis pasifikte sorf yapiyor, benide cok sever uzaktan gorunce elini mayosuna atti bi tarak cikarip iki tel sacini taradi "nasi sende istiyomusun taragimi? denizin buz gibi sularindan gelen taragimi haaa? istiomusun FATIH ALTAYLI!!!" dedi, gulustuk dedim yok sende kalsin putincim simdi giricem denize cikinca alirim dedim

aksam nem coktu biraz, keyifsizde geciyordu filan. kol gibi kuba puromu cikarip yaktim, uzandim havuz basindaki sezlonga tam o sirada obama geldi "rahatini bozma fatihcim, sezlongun dibine cokerim ben" dedi, dur lan dengesini bozucan aletin diyemeden devirdi sezlongu ayi, merkelde o sirada bufede tikiniyordu bizim bu halimizi gorunce kanepeler girtlagian takilmis, hemen kral abdullah geldi kavradi arkadan kurtardi emrkelin hayatini, bi konyak acti sonra merkele ikram etti.

senin yuzunden rezil olduk elin zibidilerine barrackcim dedim, ya salla gel biz keyfimize bakalim dedi, gitti orkestraya aldi eline mikrofunu zibidi, basladi nigga nigga nigga diye acayip bi sarki soylemeye, hicde rap sevmem barrackda cok iyi bilir bunu hani, icim daraldi resmen. christina ile cameron geldi nasil sarhoslar, kol kola geziolar filan takildim onlara ama pisman oldum, girip koluma havuza attilar, puroda rezil oldu ama cok var bende diye soz etmedim. christinada atladi, eva perona olan benzerligine takiliyordumki bi sicaklik basti, arkami bi dondum cameron dingili havuza isiyordu, dedim ulan bide ingilizler centilmen olur derler, essek geldin essek gidicen dedim.

ciktim havuzdan, keyfim iyice kacmisti ki tayyip bey geldi, dedim bi bu dingillere bak bide bizim basbakanimizin durusuna bak, tabiki alir %51 oyu diye gecirdim icimden, fatih bey baydinzi galiba dedi, dedim dingil cameron ustume isidi, guldu dedi iste biz bu batililara tuvaletini sokaga yapmamayi ogretemedik, orta cagdan beri milim ilerlemedi bu zihniyet dedi. kendi ulkmeiz, gelenek ve goreneklerimiz ne iyimis sayin basbakanim dedim, dedi bizim cocuklarda baymis cik yukarda katil onlara bi dus al, gittim bizimkiler etli pilav soylemis "sohbete gel mubarek" dediler, camdan baktim zibidileri gordum dedim "etli pilav ile hos sohbet herseyden iyimis"

yarin burdan pyongyanga ucucaz, ordaki izlenimlerimide hafta icinde okuyabilirsiniz
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

×
×
  • Yeni Oluştur...