Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

Ali Nesin'den AKP milletvekili Oya Eronat'a açık mektup


cetoritto

Öne çıkan mesajlar

Kamuoyuna

Sivas katliaminda hayatini kaybeden şair Metin Altiok'un kizi Zeynep Altiok, Sivas olaylari konusunda gorusleri alinmak uzere Meclis'e davet edilmis.
Davet eden, İnsan Haklarini İnceleme Komisyonu'nun bir alt komisyonu.
Toplantida, Diyarbakır AKP Milletvekili Sayin Oya Eronat, “Hiç Aziz Nesin'i kendi kafanızda sorguladınız mı? 'Keşke Aziz Nesin konuşmasaydı da babam ölmeseydi' dediniz mi?'' sorusunu yöneltmis Zeynep Altiok'a.

Eger Aziz Nesin hayatta olsaydi elbette gereken cevabi en keskin ve en etkili bicimde verirdi.
Aziz Nesin artik aramizda degil, cevap veremez.
Aziz Nesin'in yerini doldurmaya calismak hic haddim degil, ama Sayin Oya Eronat'a asagidaki acik mektubu yazmaktan kendimi alakoyamadim.
Kamuoyuna saygilarimla sunuyorum.
Ali Nesin

Sayin Oya Eronat,
Aziz Nesin'in konusmasini okudugunuzu sanmiyorum.
Tashih edilmemis metin http://www.nesinvakfi.org/aziz_nesin_sivas_konusmasi.html sayfasindadir.
Tahrik edici tek bir cumle yoktur.
Olsa bile, sordugunuz soru, Insan Haklari Komisyonu'nun bir uyesi tarafindan yoneltilecek bir soru degildir.
Sizin o komisyondaki goreviniz insan haklari ihlallerinin faillerini bulmaktir.
Siz Sivas faillerinin avukati degilsiniz ki tahrik konusuyla ilgilenesiniz.
Ayrica, babasi yanarak olmus bir kizin duygulariyla oynayarak kendisinden siyasi emellerinize alet edeceginiz bir cevap ummak, Meclis'in, dolayisiyla milletin size verdigi gorevi kotuye kullanmak demektir.
O komisyon uyeligi bu amaca hizmet icin size verilmemistir.

Sayin Oya Eronat,
Sivas olaylarinin faillerinin Aziz Nesin'in konusmasini dinlediklerini mi saniyorsunuz?
Gercekten olaylarin tahrikten mi kaynaklandigina inaniyorsunuz?
Bilginiz icin: Konusma halka acik degildi, kapali bir salonda ve davetlilere verilmistir.
Sivas olayinin failleri de tahmin edersiniz ki konusmaya davet edilmemislerdi.

Sayin Oya Eronat,
Bildigim kadariyla Cumhuriyet tarihi boyunca ve hatta Osmanli Imparatorlugu zamaninda bile, topraklarimizda bir guc tarafindan organize edilmemis bir ayaklanma ya da linc girisimi olmamistir.
Sivas kiyimini fiilen gerceklestirenler hic kusku yok ki seriat isteyen cahil ve zavalli bir guruhtu.
Onlara dusman olmayi kendime yakistiramam.
Onlardan hesap sormak da benim isim degil.
Ancak bu korkunc katliami planlayanlardan ve tasarlayanlardan hesap sormak hepimizin gorevidir, en basta da o komisyonda bulundugunuza gore sizin gorevinizdir!

Bu mektubumun sonunda olaylardan iki gun once, dolayisiyla Aziz Nesin'in konusmasindan da once Sivas'ta dagitilan bir metin okuyacaksiniz.
Bu metin belli ki neyi nasil ifade edecegini cok iyi bilen ve hesaplayan biri tarafindan dikkatle kaleme alinmistir. Alalade bir metin degildir.
Bu metni kim kaleme almistir?
Gorevinizi animsattigim icin beni bagislayin.
Zeynep kardesime sordugunuz munasebetsiz sorunuz karsisinda sessiz kalamadim.
Saygilarimla,
Ali Nesin

“MÜSLÜMAN KAMUOYUNA

“Bismillâhirrahmânirrahim

“Peygamber, mü’minlere kendi canlarından ileridir. Onun hanımları da mü’minlerin analarıdır.” (Ahzâb:6)

“Mü’minlere öz canlarından daha ileri olan Allah Resûlü (S.A.V.)’ne ve O’nun temiz zevcelerine, Allah’ın beytine (Kâbe’ye) ve kitab’ı Kur’an’a alçakça küfredilmekte ve mü’minlerin izzet ve namuslarına saldırılmaktadır. “Dünyanın bazı bölgelerinde şeytan ve onun yandaşları olan emperyalist kâfirler, dinimize ve mukaddes değerlerimize dil uzatmaktadırlar. Bunun başını ise satılmış, mürted Salman Rüşdi köpeği çekmektedir. “Bu şeytanî oyunlara karşı, izzetli ve duyarlı Müslümanlar yiğitçe mücadele ortaya koyarak, bu uğurda canlarını feda etmekten çekinmemişlerdir.

Bu iğrenç oyunların bir uzantısı olarak ülkemizde de; AYDINLIK gazetesi denilen bir paçavrada, mel’un Rüşdi’nin figüranlığına soyunan, dünya emperyalizminin gönüllü uşağı Aziz Nesin, aynı şekilde, Kur’an’ın korunmuşluğuna dil uzatmış, Hazret-i Peygamber (S.A.V.)’in aile hayatını (hâşâ) bir genelev ortamına benzetmiş ve ümmetin anaları olan hanımlarına (hâşâ) fahişe deme cür’etinde bulunmuştur. Bu olay, dünyanın değişik yerlerinde kâfir devletler tarafından dahi kabul görmezken, basımına müsaade edilmezken, ne yazık ki laik ve ikiyüzlü T.C. Devleti tarafından yayımlanmasına izin verilmiş, ayrıca bunu kabullenmeyip protesto eden izzetli Müslümanlar, devletin polis ve jandarması tarafından coplanmış, kurşunlanmış, bir kısmı da hapishanelere atılmıştır. “Salman Rüşdi köpeği Müslümanlar’ın çok az olduğu kâfir bir ülkede korkudan sokağa çıkmaya bile cesaret edemezken, onun yerli uşağı Aziz Nesin köpeği, yanında kendisiyle beraber bir ekiple birlikte, şehrimiz Valisi tarafından davet edilip, şehirde adeta Müslümanlar’la alay edercesine gezebilmektedir.

“Kâfirler şunu iyi bilmeli ki:

“İslâmın Peygamberi’ni ve kitab’ın izzetini korumak için, bu uğurda verilecek canlarımız vardır. “Gün, Müslümanlığımızın gereğini yerine getirme günüdür. “Gün, Allah (C.C.)’ın vahyi Kur’an-ı Kerim’e, Allah’ın meleklerine, Allah’ın Resûlü Hz. Muhammed (S.A.V.)’e, O’nun ailesine ve ashabına yöneltilen çirkin küfürlerin hesabının sorulması günüdür. “

‘İman edenler, Allah yolunda savaşırlar.

Kâfirler de tağut yolunda savaşırlar. O halde şeytanın dostlarıyla savaşın. Çünkü şeytanın hilesi zayıftır.’ (Nisa:76) “Galip gelecek olanlar, şüphesiz ki Allah taraftarı olanlardır.


Kaynak:bir arkadaşımın gönderdiği eposta + pek çok internet sitesi, yalnız en alttaki yazı bu sitelerin çoğunda yer almıyor.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

akp nasıl bir otlakçı grupsa artık... adamlar insanları birbirine kırdırmak için uğraş veriyor.
anlıyorum, Zeynep Altıok gibi kişilerle Aziz Nesin gibi kişileri bölüp, birbiriyle dalaşsınlar istiyor olabilir.
ama yine de edepsizlikten, terbiyesizlikten öte bir laf olmuş o.

Zeynep Altıok'un orda ne dediğini çok merak ediyorum.
keşke orda adamın karşısında "What are you, dense? Are you retarded or something?" deseymiş
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Oya Eronat'ın milletvekilliği vs. zaten apayrı bir durum üstüne böyle soru sorması apayrı bir durum.
Şehit annesidir,ideolojik olarak Bdp'ye de pkk'ya da karşı olabilir,nefret edebilir,bunu dile getirir,zaten kimse buna laf etmez.
Ancak tüm şu yaşananlar bambaşka bir boyuta getiriyor olayı

Şu açıklama iğrenç bir açıklama,acı çeken bir şehit annesinden beklenmeyecek bir açıklama.Tüm olanlardan Aziz Nesin'i sorumlu tutması tam bir iğrençlik örneği,bunun izahı yok.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

ali nesin ilk başlarda akp'ye çok arka çıkıyordu.
"akp'nin ilk başlarda liberal olduğunu düşünüp destek olan, sonra özgürlükleri kısıtlamaya başladığını farkedip karşı çıkan" kesimden kendisi.
örneğin bir dönem ahmet nesin'le zıtlaşmıştı: http://www.milliyet.com.tr/2008/02/08/son/sontur04.asp

bahsettiğim konuyla ilgili ilhan selçuk yazısı:


1950'li yılları bugünkü kuşaklara anlatmak olanaksızdır...

Dergi ya da gazete çıkarmak için iktidardan "kâğıt tahsisi" almak gerekliydi...

1956'da Osman A. Kermen 'le çıkardığımız Dolmuş mizah dergisi bu koşullarda yayımlanıyordu...

Yazarları arasında Rıfat Ilgaz, Aziz Nesin, Melih Cevdet, Bülent Oran, Selçuk Kaskan, Oğuz Alplaçin, Suavi Süalp .. vb. vardı...

Aziz Nesin'in parlak yıllarıydı; ama, neye yarar...

Babıâli'nin tüm gazeteleri yazara ambargo koymuştu...

Neden?..

Nesin komünist sayılıyordu...

*

1956 yılında bir gün inanılmaz bir haber gündeme girdi; İtalya'da Bordighera'da yapılan meşhur 'Altın Palmiye' mizah yarışmasında Aziz Nesin birinciliği kazanmıştı...

O yıl Aziz, Harbiye'nin Kurtuluş'a bakan sırtlarında bir apartman katında oturuyordu...

Hemen yazarımızın evine koştum; kapıyı açar açmaz müjdeyi verdim...

El ele tutuşup evin salonunda sevinçten dönmeye başladık...

Çünkü o yıllarda Avrupa, İtalya, Bordighera, Altın Palmiye, Türkiye'de rüyada görsen inanamayacağın düş boyutlarına yayılıyordu...

Altın Palmiye ödülü, Babıâli'nin ve devletin Aziz Nesin'e koyduğu ambargoyu bir ölçüde kırdı...

Kendi ülkesinde aforoz edilen yazarı Avrupa ödüllendiriyordu...

*

Aziz Nesin'i bir kez de Feneryolu'ndaki evinde olağanüstü bir coşkuya kapılmış gördüm...

Yazar o sırada Meral Çelen 'le evliydi...

Akşam yemeğine çağırmıştı beni...

Sofraya oturmadan önce küçücük Ali 'yi sağ, Ahmet 'i sol koluna alarak salonun ortasında zıplamaya başladı; bir yandan da yineliyordu:

- Çocuklarım benim, çocuklarım benim...

Bu sevgi gösterisine şaşırıp kalmıştım...

Aziz coşkulu bir insandı...

*

Geçmişten bu iki anı fotoğrafını neden gündeme getirdim?..

Bugün medyanın günlük gazetelerinde Ali Nesin ile Ahmet Nesin manşetleri kaplıyorlar...

Neden?..

Çünkü türban olayı, iki kardeşi ayırmış, birbirine düşürmüştü...

Ali, üniversitede türbandan yana...

Ahmet karşıt...

Çatışıyorlar...

Dinci ve magazinci basın bu fırsatı kaçırır mı?..

*

Olayın püf noktası nerede?..

Aziz Nesin gençliğinde sosyalist bir toplum düzeni peşinde umutlu ve kahırlı bir süreç yaşadı...

Olgunluk çağında ise bütün ağırlığını ve benliğini laik ve aydınlanmış bir Türkiye'den yana koydu...

Peki, bugün ne oluyor?..

Türkiye ikiye ayrıldı...

Ve Aziz'in iki oğlu bu bölünmenin iki yakasında yerlerini aldılar...

Aziz iyi ki bugünleri görmedi...

Kahrolurdu...

Dinci politikayla Türkiye'yi ikiye ayırıp kardeşi kardeşe düşürenler demek ki başarıya ulaştılar...

Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Bone said:

"akp'nin ilk başlarda liberal olduğunu düşünüp destek olan, sonra özgürlükleri kısıtlamaya başladığını farkedip karşı çıkan" kesimden kendisi.


kısaca aptal veya kötü niyetli kesim diyelim.

ali nesin gibi okumuş etmiş iyi yetişmiş birinin bu kadar bariz ve basit bir yalana kanacağı hiç inandırıcı değil. ilk seçimlerde "gömlek değiştirdik artık über liberaliz" dediklerinde hangimiz inandık? var mı bu kadar salak olan içimizde?

geçiniz, ali nesin bütün güvenirliliğini kaybetti. insanlar bağışlarını bile geri çekti. aziz nesin gibi süper bi adamdan nasıl böyle kaypak bi çocuk çıktı anlaması güç.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

iki kesim var.
birisi gerçekten "demokrasi, özgürlük, insan hakları"nın gelişçeğine inandı, evet bilgili, okumuş, etmiş kişiler olabilirler ama saf durumdalardı. "chp, mhp, dsp gibi partiler 'eski' sistemi devam ettirecek, akp 'yeni' bir sistem getirceğini vaat ediyor, bari şansımızı deneyelim, ne çıkar bundan" düşüncesiyle hareket ettiler.
ikinci kesim ise "çıkar" odaklı yaklaştı, akp'nin liberal ekonomisinden medet umdu, borsa odaklı gitmesinden, zenginlerin olanaklarının arttırılcak olmasından, lüks harcamaların artıp tüketimin topluma kanalize edilcek olmasından neşe duydular.

aslında 2002 yılında seçim öncesi konuştuklarımı bulup tekrar okumak isterim, birkaç kere o topiclere ulaşmaya çalışmıştım ama bulamamıştım. karamsar günlerin beklediğini söyleyenlerdendim.
ancak o yıllarda radikal, hürriyet, sabah, milliyet gibi gazeteler hep pembe tablolar sunuyordu, halk "AB'ye girecez, zengin olcaz, süper özgürlükler gelecek" yalanlarıyla kandırılıyordu.
o tip gazetelerde şu üstteki iki tip yazarlar çoğunluktaydı çünkü.

10 sene sonrasında, 2012 yılına baktığımızda,
ilk kesim halinden memnun değil. çünkü ali nesin gibi kişiler tübitak'la uğraşmakta ve kendi eğitim birimlerinde sürekli zorluklarla uğraşmak durumunda kaldı. çünkü TÜBA gibi bilimle uğraşan birimler kapatıldı. çünkü özgürlük yerini daha çok esarete bıraktı. çünkü yasama-yürütme-yargı üçü birden başbakan komutasına girdi...
ikinci kesim halinden yarı yarıya memnun, ancak korku içinde. borsa ile uğraşanların, ticaretle geçinenlerin hali enfes. maaşlı çalışan kişiler bile ticarete atılıp köşe oldu hep. "büyük büyük alışveriş merkezleri, lüks tüketim imkanları, şu an, şimdi, mahallenizde"... ancak bu zenginliklerin ellerinden kayıp gitmesinden endişe ediyorlar. bir şekilde akp'ye bağlı olmaya devam ediyorlar.

ali nesin gibi kişiler birinci kategoriye giriyor o yüzden.
dediğim gibi bir dönem akp'nin politikalarını savunuyor, onların yaptıklarının halka nasıl özgürlükler sunacağından bahsediyorlardı.
şimdiyse, insan haklarını nasıl engellediklerini, nasıl özgürlükleri kısıtladıklarından felan bahsediyorlar.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

örneğin, Ergun Babahan'ın Sabah'ta (AKP'nin gastesi işte bildiğiniz) çıkan bir yazısı,
Ali Nesin'in "AKP'nin özgürlükleri savuncağını düşündüğünden, benzer şekilde özgürlükleri savunmak için türban'ı desteklediğini", ama Ahmet Nesin'in "özgürlüklerin önüne engel koyduğunu" anlatıyor.

ne hikmetse, "inanç özgürlükleri" hep türban üstüne oldu, hep türban, hep türban. ama konu "diğer inançların özgürlükleri" meselesine gelince, bu köşe yazarı gibi kişiler sus pus kalıyor, ya da "toplumun %99'u müslüman" yalanına sarılıyor...

ilgili yazı

Türkiye'de bir konuda tavır almak insanı kardeşiyle bile düşman hale getirebiliyor.
İşte Prof. Ali Nesin'in başına gelenler.
Ali Nesin'in düşünce yapısı belli.
Türbanla ilgili destek bildirisine imza attı diye, kardeşi Ahmet Nesin tarafından ağır biçimde eleştirilmiş.
Toplum bu kadar kutuplara ayrılmış durumda yani.
Oysa Ali Nesin'in tavrı net, hak ve özgürlükler alanının genişletilmesinden yana.
Bu nedenle üniversitede giyim-kuşam yasağını yeniden düzenleyen değişikliğe olumlu bakıyor.
Ama bu kardeşi için kabul edilemez bir durum belli ki; ağabeyine babalarının kitaplarını okumasını tavsiye ediyor.
Görülen o ki, türban karşıtı kesimler bu kadarlık bir eleştiriyle yetinmiyor, hocayı hakaret mesajına boğuyor.
Türkiye'deki genel anlayış böyle zaten.
Herkes kendine Müslüman.
Mehmet Altan'ın bildiriye imza atmaktan kaçınmasının gerekçeleri, içinde bulunduğumuz durumu gayet net bir biçimde özetliyor.
Özgürlükler alanını bir bütün olarak ele almaktan kaçınıyoruz.
Kürdoloji Enstitüsü isteyen Diyarbakır Barosu Başkanı Sezgin Tanrıkulu'nun "Bekara karı boşamak kolay" cevabı alması bu yüzden.
Düşünce özgürlüğü alanında kökten bir reforma gidilmeyişi, sürekli belirli bir tabana oynanıyor hissi verilmesi, toplumun bir bölümündeki korkuyu artırıyor.
Sanki türbanlı kızlar eğitim hakkına kavuşunca toplumun tüm dengesi kaçacak, ülke birden başka bir yöne kayacak hissi yaratanların eline koz veriliyor.
Evet, genç kızların üniversitede okuma hakkına kavuşması, özgürlükler alanının genişletilmesidir.
Ama MHP ile yapılan ittifakın orada bitmesi gerekmektedir.
Çünkü, eğer bu ülke terör sorununun üstesinden gelecekse, o alanda da özgürlükler alanının genişletilmesi gerekmektedir.
Eğer başı açık kızların mahalle baskısı kaygısı varsa, bu kaygıyı giderecek düzenlemeler yapılmalıdır.
Hukukta kimsenin kimseden endişe etmeden, kimsenin hak ve özgürlüklerine tecavüz etmeden yaşayabileceği bir sistemin temelleri güçlü bir şekilde atılmalıdır.
Kardeşin kardeşle fikir açısından ters düşse bile farklı fikrine saygı duymasını ancak böyle sağlarız.
Unutmayın, biz yakın geçmişinde kardeş kavgasından canı çok yanmış bir ülkeyiz.


SABAH - 5 Şubat 2008, Salı - ERGUN BABAHAN

Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

emanet said:

bu ali nesin babasının mirasına ihanet eden yalaka değil mi? kapasın çenesini bi zahmet, babasındaki cesaretin 10'da biri bile yok karaktersiz herifte.


Bilmeden nasıl saçmalıyorsunuz belli değil hehe. Ali Nesin özellikle Tübitağın ve AKPnin eğitimle ilgili yaptığı saçma şeyleri matematik dünyası dergisinde açık açık eleştiren ilk insandır her zaman. Sence bu bir yalaka davranışına mı benziyor? Aç da bir matematik dünyasının önsözlerini oku bakalım nasıl bir insan ile karşılaşacaksın.

Babasının mirası demişken de, vakıftan kalan topraklarda matematik okulu açtı her yaz orda belki dünyada eşi benzeri bulunmayan bir yaz okulu açıyor. ben hiç bir yerde bu kadar çeşitli sayıda matematik dersi ve dünyanın her yerinden gelen bu kadar sayıda hocanın ders verdiği bir yaz okulu görmedim. adam bunu her sene yapıyor ve tübitak destek çıkmadığı zaman burs isteyen öğrencilerin parasını vakıf gelirleriyle, yetmezse derginin gelirleriyle yani bir nevi kendi cebinden ödüyor.

senin gibi her duyduğu olaydan gaza gelip boş konuşan insanlardan belki beş on kat daha faydalı bir zat kendisi bu ülkeye. ki bunun onun genelde aşırı liberal politik görüş ve hareketlerine katılmayan biri olarak rahatça söylüyorum. açıkçası da AKPnin ilk senelerinde neler yapıp ediyordu neleri destekliyordu bilmiyorum. Türban konusundaki görüşleri ise muhtemelen bir insan türban giyecekse veya giymecekse bunu belirli bir yaşa geldikten sonra kendisi karar vermeli aile zoru ya da devlet zoruyla değil. Bu adamın bu fikrini anlamak bu kadar basitken ağzını açıp bir türban lafı ettiği an bazı insanlar vakıfa destek vermeyi bile kesti, sanki Ali nesin vakıfta dinci militanlar yetiştiriyor. Ben adamın matematik okulunda kendi arkadaş ve yakınları dışında öğrencilerle bir kere bile politika konuştuğunu görmedim zaten.

Sonra buraya gelip Ali Nesine yalaka malaka deyip entel havalarda AKPnin ülkeyi nasıl ikiye böldüğünü tartışıyorsunuz komik olmayın haha. Bu bölünmenin önde bayrak tutanları haline gelmişsiniz.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

emanet said:

Bone said:

"akp'nin ilk başlarda liberal olduğunu düşünüp destek olan, sonra özgürlükleri kısıtlamaya başladığını farkedip karşı çıkan" kesimden kendisi.


kısaca aptal veya kötü niyetli kesim diyelim.


Klasik türk yorumu. Önemli olan farketmektir şuan en büyük sorunda insanların farkedememesi. Fark ettikleri halde öncesine bakıp aptal demek ne kadar doğru acaba. Hep geçmişe takılıyoruz halk olarak buda yanında kin nefret ve bölünmeyi getiriyor. Kimsenin kimseye saygısı kalmıyor, biriktirdikleri nefrettten dolayı aptal kaypak gibi kelimeler kullanıyoruz. Bu senin aptal dediğin kesimden CHP'ci AKPci MHP'Ci DHP'cilere kadar tüm kesimler için geçerli. Ülkecek aptal olduğumuz kesin evet. Ama en büyük apttallar çok bilmiş cahil aptallardır. Onlar bir ömür boyu farkedemiyorlar.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

adam babasının mirası ile matematik okulu açmış bence orda takılmayın artık heheh. çıkardığı dergide de yanlış bulduğu çeşitli YÖK, TÜBİTAK ve AKP politikalarını gayet sert dille eleştiren bir insan ki bu yüzden TÜBİTAK bir aralar hiç destek vermiyordu matematik okuluna. Kısacası kendi fikri neyse ona sadık, gerektiği zaman eleştiriyor gerektiği zaman destekliyor. Ha fikirlerini sevmeyebilirsiniz o ayrı. O yüzden korkaklık ve yalakalık kısmında da takılmayın bence.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

yine biri akp'nin yaptığı her şeye niye sizin gibi "istemezük" demiyor diye adama laf ediyorsunuz. neymiş babasının mirasına ihanet etmişmiş.

adam sizin gibi "hep bana özgürlük hep ben" demiyor. kendinden olmayanın (türbanlı) özgürlüğünü de savunuyor. tabi böylesine bir özgürlük anlayışı bazı paticik üyeleri için oldukça zamanının ötesinde.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

insanlar sebeplerini mantıklı bir şekilde açıkladığı sürece isterse AKPnin yaptığı herşeye de karşı olabilir sorun yok. Ben AKPnin yaptığı çoğu şeye karşıyım Ali Nesin'e kıyasla (gerçi onun şuanki görüşlerini bilmiyorum ama genel olarak eğitim politikalarına karşıydı en son).

Ancak fikirlerini mantıklı argümanlarla besleyemiyorsa biri ve sağdan soldan duyduğu lafları ezbere tekrarlıyorsa, isterse AKPyi desteklesin isterse desteklemesin o zaman söylediklerinin çok bir değeri olmaz.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

wastyrx said:

Ardeth de giydirip giydirip sonuna ehe yazıp yumuşatma girişiminde bulunuyor gibi sdf


kim o kim çabuk söyle T_T

p.s: konunun vatan hainliği ile ne ilgisi var? throine'in dediği gibi insanlar var mıdır yok mudur burda o tartışma konusu ama söylediği şey çok yanlış değil. taraf tutar gibi bir partinin yaptıklarına evet ya da hayır çekmek (evet ikisi de) zararlı şeyler.

Fakat bir partinin yapacağı şeyleri partinin karakterinden bağımsız da değerlendiremezsiniz bunu unutmamak lazım. Throine mesela bu noktayı atlıyor. AKP eğitim ile ilgili bir düzenleme yaptığında, AKP olduğu için olaya önyargı ile yaklaşılması çok doğal çünkü AKP eğitim konusunda ki vizyon darlığını üniversiteleri yüksek liseye çevirmesiyle pek çok kez kanıtladı.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

×
×
  • Yeni Oluştur...