Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

Atom bombası yapmayı bilen?


metboy

Öne çıkan mesajlar

Şaka değil , ciddi ciddi malzemeleri söylüyorum ama önce birkaç not :

Öncelikle , bu tutorial'ın amacı fisyon (atom parçalanması) işleminin nasıl başlatılabileceği konusunda teorik bilgi vermektir.Bunu evde denemeniz ölümcül zararlara yolaçacaktır.Bu satırların yazarı bu yazıyı kurgusal olarak kaleme almıştır , gerekli tüm düzenekler yazılmamış , olası tehlikeler ilgili yerlerde bildirilmiştir.


1- : malzemeleri temin ederken yakalanmanız durumunda sorumluluk almıyorum , aynı şekilde montaj sırasında elinizde patlar yada kullandığınız malzemelerde koruma sökülmüş olması durumunda radyoaktivite kaparsanız bunda da sorumluluk size ait.


2- : bu tutorial'a patlatma mekanizması dahil değildir , montajlayacak kişi bunu proseslerle yapabilir.Zaman ayarlı , uzaktan kumandalı , bubi tuzağı... vs fakat düzeneğin basitliği nedeniyle stabilitesi de azdır ve kolaylıkla ters tepki yapabilir.

3- : Zenginleştirilmiş olmasa da uranyum genelde Gürcistan yada İran üzerinden kaçak yollarla getirilir. (Çoğu zaman minibüslerin bagaj kısmında , koruma katmanı sökülmüş halde) Uranyumu zenginleştirme aşamasından geçirmeyen bir kurum stabil bir nükleer silah yapamaz.Zenginleştirilmiş plütonyumunsa radyoaktivite ışıması daha fazla olacağı için (alfa yerine gamma) koruma katmanı olmadna taşınması intiharla eşdeğerdir.Bunu yazdım çünkü radyoaktif madde korumasız taşındığı sürece size ışımasıyla zarar verir.


Uzayda saniyede yaklaşık 300.000km gibi çok yüksek hızlarla hareket eden bu ışınlar kolaylıkla insan vücuduna nüfuz edebilir ve vücudu oluşturan biyolojik hücrelere hasar verebilirler. Ayrıca, bu ışınların hücrelerin kimyasal yapılarını değiştirmeleri de mümkündür. Özellikle elektrik yüklü ışınlar saniyenin binde biri gibi çok kısa süre içinde hücre moleküllerini parçalayıp iyonlarına ayrıştırabilirler. Bununla birlikte, etrafta bulunan diğer hücreleri de fizyolojik görevlerini yapamaz duruma getirebilirler. Bütün bunların sonucunda radyasyona maruz kalan bir hücre ya ölür veya işlevini yitirir. Aslında az sayıda hücrenin ölmesi önemli değildir. Çünkü, normal yaşamda yıpranan hücrelerin ölümü ve yerlerine yenilerinin doğması doğaldır. Ancak, yüksek radyasyon sonucu çok sayıda hücrenin aniden ölmesi veya normal çalışmasının bozulması canlının sağlığını önemli ölçüde etkileyecek bir olaydır.

Hayati önemi fazla olan dokularda (kemik iliği,dalak,kan ve üreme hücreleri) radyasyonun etkisi daha erken görülür. Çünkü, bu hücreler daha çabuk çoğaldığından bir hücredeki hasar, sakat doğan yeni hücrelerle çığ gibi büyür. Bu ise uzun bir zaman dilimi içerisinde her an bir tümör olarak sonuçlanabilir. Radyasyonun kanserojen etkisi bu yolla ortaya çıkmaktadır.

En büyük tehlike ise hücre çekirdeği içindeki DNAların bozulmasıdır. DNAlardan oluşan kromozomların yapılarının değişmesi, taşıdığı sırların kaybolması ve yeni genetik yapılı hücreler haline dönüşmesi sonucunda ebeveyne benzemeyen yeni bir genotip ortaya çıkar. Bu farklılaşmaya mutasyon adı verilir. Eğer bu durum, bireyin üreme hücrelerinde gerçekleşirse radyasyondan kaynaklanan bu anormal zararlı değişiklik gelecek nesillere de aktarılır.

Yüksek dozda radyasyona maruz kalmış bireylerde görülebilecek başlıca hastalıklar şunlardır: Kanda ve kan yapan organlarda tahribat (anemi,lösemi), ciltte ateş yanığını andıran yaralar, gözde katarakt, kısırlık, kanser ve kalıtımsal bozukluklar.

Bir insan vücudunun kısa bir süre belirli bir radyasyon dozuna maruz kalması sonucu görülebilecek rahatsızlıklar ise kişiden kişiye değişebilir. Ancak, bu rahatsızlıkların genel özellikleri şu şekilde özetlenebilir:

50 Rem gözlenebilir bir biyolojik etki meydana getiren en küçük radyasyon dozudur. Bu doz kandaki akyuvar sayısında geçici bir değişiklik meydana getirir.

100-200 Rem arasında radyasyona maruz kalan bir insanda 3 saat içerisinde kusma ile birlikte yorgunluk ve iştahsızlık görülür. Bu tür hastalarda birkaç hafta içinde iyileşme gözlenir.

300 Rem radyasyon dozuna maruz kalan kişilerde iki saat içinde kusma ve halsizlik başlar. Yaklaşık iki hafta sonra ise saçlar dökülmeye başlar. Doğru bir tedavi merkezi varsa bir ay ile bir yıl arasında bu kişilerin %50si iyileşir.

Vücut tarafından alınan radyasyon dozunun artması ile gözlenen etkiler daha belirgin ve ciddi olmaya başlar.

400 Rem radyasyon dozuna maruz kalan kişilerde başlayan bulantı ve kusma dönemini iştahsızlık, halsizlik, ateş ve saç dökülmesi izler. Yaklaşık iki hafta sonra ağızda iltihaplanma görülür, ishal ile birlikte hızlı kilo kaybı başlar. Bu dozda radyasyona maruz kalan fertlerin % 50si 2 ile 4 hafta içerisinde ölür.

Doz 600 Reme çıktığında ise ölüm oranı en az % 95e çıkar. Kalanları iyileşmesi ise çok uzun süren tedaviler gerektirir.

------------------------------

Malzemeler :

-Plastik bir çöp poşeti (battal yada Jumbo boy , malzemeleri vidalamadan önce poşete koyuyoruz ki halıdan falan yabancı madde çekmesin)
-Elektrikli detonator (Bunlar fünye patlatmak için kullanılır.İnce uzun , cama benzer bir boru gibidir.Maden ocaklarında falan olur)
-En az yarım kilo olmak üzere plastik patlayıcı (Eğer plastik patlayıcı bulamıyorsanız yoksa gübre işleme fabrikalarında kullanılan amonyum sülfat ve amonyum nitrat bileşenleri kullanılabilir)
-İhtiyacımız olan özel maddelerse yaklaşık 5 x 2 santimetre büyüklüğünde , tornavida ile köşelerinden vidalanabilecek bir levha (tercihen lityum olması gerekiyor çünkü sonraki maddeyle patlama sırasında inisiyatörü oluşturacak ve klasik patlama "fisyon" fazına geçecek)
-aşağı yukarı aynı büyüklükte ama polonyum içeren bir levha daha
-çelik bir tüp (boyutları şunlar : iç çapı 5 cm , dış çapı 10 cm , tüpün bir ucu kapalı diğer ucu vidalanabilecek şekilde açık) tüpün ortasındaki boşluğa açık kısımda detonator yerleştiriliyor.Uzunluğu uranyum tüpü ne ise o kadar olacak ama tahmini ağırlığı 20-25 kg olabilir.
-dışı kurşunla kaplı , yaklaşık 10 cm x 2 cm olan zenginleştilmiş uranyum-235 tüpü. (Küçük görünür ama en az 5 kg gelir , tutarken ve yaklaşırken koruma kıyafetleri giyilmelidir)
-kurşunla kapatılmış , küre şeklinde bir uranyum 235 topu daha (araba farından biraz büyük , ağırlığı ise 15 kg)

Kürenin ortasındaki delikte tüpün içindeki boşluktan geçen detonator geçiyor.

not : Radyoaktif mi? evet ama önemli olan ışıma yayıp yaymıyor olmasıdır.fosforlu kol saatleri de radyoaktivite yayar , televizyon da ama pekala kullanırız.Uranyum alfa ışıması yayar.Oysa plütonyum gerçekten öldürücüdür.Uranyum da teorik olarak öyle ama patlamadan hemen önce ışıma yaymaya başladığında.

-Araba farı büyüklüğünde 2 adet güçlendirilmiş çelik küre.kenar kısımları üstteki tüp ile asıl kürenin arasına vidalanacak.

-pencere köpük spreyi (vidalar kapandığında sıkmak için)

-zamk yada japon yapıştırıcı (polonyum , lityum ve uranyum küreyi yerlerine oturtmak için)

-elektrik bantı (detonatoru ve pilleri tutturmak için)

-5 amperlik kablo (detonatore bağlanacak kısımlar için)

-4 adet 9 volt pil (detonatore elektirk verecek kısım , kontrol mekanizmasını pilin olduğu yere bağlıyorsunuz)

asıl küre 15 kg demiştik ama bu kararlı kütlenin ağırlığıdır , yani patlayacak uranyum 235 bu kadar hafif olmaz.uranyumun kritik düzeye gelmesi kütlesi belli bir sınırı aşarsa olur.proses bir kere başlatıldığı zaman kendi içinde köpürmeye başlar.Gazoz gibi değil tabii.Atomsal büyüklükte köpürür ve ışıma yapmaya başlar.

Basitçe özetlersek tüp bir tüfek , uranyum çubuk mermidir.Detonasyonla konvansiuonel patlama başladığında bu işlem önce uranyum çubuğu daha sonra da asıl uranyum küreyi tepkimeye sokar.

Eğer düzgün yapılmadıysa uranyum köpüre köpüre kendini bitirir gider.Patlama olmaz yani.Belgesellerde gördüğünüz patlamayı yaratan şey insiyatör'dür.Nedir bu? Kritik durumdaki uranyumu bir nötrön yağmuruna tutmaktır.2 adet diskimiz vardı biri polonyum diğeri lityumdu.Polonyum yumuşak bir alfa ışıması yayıcısıdır.lityum ise nötrdür.Bunlar kılıftalarsa ayrı ayrıyken aşağı yukarı zararsızdırlar.Ama ikisi yüksek sıcaklıkta bir araya geldi mi aralarında reaksiyon başlar.Az önce bahsettiğimiz nötron alış verişi başlar.Uranyum buna dayanamaz ve fisyon aşamasına girer , atomun parçalanması işlemi saniyenin milyonda biri kadar sürede dev bir enerji yayar.Vidalarla bir araya getirilen gövde ise bu işlemi proses son aşamaya gelene dek bir araya tutmaya yarar.

Kabloların sadece bir kutubunu (pozitif olanını) bağlıyorsunuz , negatif olanı ayrı duracak.Negatifin bağlanması işlemin başlaması , fisyonun tetiklenmesi demektir.Yanlışlıkla her iki kutbu bağlamamak için ateşleme sinyalini alacak noktadan itibaren birkaç devre kesme noktası bırakmalısınız.Aksi takdirde kontrolsüz bir tetiklenme olabilir.

Hidrojen bombası olarak da anılan füzyon küresinde ise detonator görevini yukarıdaki gibi bir fisyon bombası yapar.Ana farklılık fisyon bombasını kuşatan gövdede uranyum yerine plütonyum olmasıdır.Bu sistem fisyona göre daha karmaşık olsa da fisyon prosesini tersine işletiyor.Yani plütonyumu kritik düzeye getirmek için yeterli sıcaklık ve basıncı normal bir patlayıcı sağlayamayacağı için fisyon bunu sağlamış oluyor.

[ Mesaj 04 Ekim 2007, Perşembe - 20:22 tarihinde, Tomino Baba tarafından güncellenmiştir ]

[ Mesaj 04 Ekim 2007, Perşembe - 20:23 tarihinde, Akuma_Blade tarafından güncellenmiştir ]

[ Mesaj 04 Ekim 2007, Perşembe - 20:27 tarihinde, Akuma_Blade tarafından güncellenmiştir ]
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

said:
Akuma_Blade 04 Ekim 2007, Perşembe - 19:57 tarihinde demis ki:
Uzayda saniyede yaklaşık 300.000km gibi çok yüksek hızlarla hareket eden bu ışınlar kolaylıkla insan vücuduna nüfuz edebilir ve vücudu oluşturan biyolojik hücrelere hasar verebilirler.

[ Mesaj 04 Ekim 2007, Perşembe - 20:22 tarihinde, Tomino Baba tarafından güncellenmiştir ]

[ Mesaj 04 Ekim 2007, Perşembe - 20:23 tarihinde, Akuma_Blade tarafından güncellenmiştir ]

[ Mesaj 04 Ekim 2007, Perşembe - 20:27 tarihinde, Akuma_Blade tarafından güncellenmiştir ]


Bütün ışınlar o hızda hareket etmiyor mu? Sanki o hızın zarar verdiği anlaşılıyor da.

[ Mesaj 04 Ekim 2007, Perşembe - 21:48 tarihinde, CaNNi tarafından güncellenmiştir ]
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

hakkaten yaw sanki o hızda yol alması zarar veriyomuş gibi euheuheheh
said:

"siz bana plütonyumu getirin ben size bombayı yaparım"
dr emmet brown


+
said:

-Oh my god they found me. I don't know how, but they found me.
-Who? Who found you?
-Who do you think? The Lybians!!! Run for it Marty!!!


[ Mesaj 04 Ekim 2007, Perşembe - 21:50 tarihinde, Mr_Hand tarafından güncellenmiştir ]

[ Mesaj 04 Ekim 2007, Perşembe - 21:50 tarihinde, Mr_Hand tarafından güncellenmiştir ]
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

@Lopeth

"Eğer düzgün yapılmadıysa uranyum köpüre köpüre kendini bitirir gider.Patlama olmaz yani.Belgesellerde gördüğünüz patlamayı yaratan şey insiyatör'dür.Nedir bu? Kritik durumdaki uranyumu bir nötrön yağmuruna tutmaktır.2 adet diskimiz vardı biri polonyum diğeri lityumdu.Polonyum yumuşak bir alfa ışıması yayıcısıdır.lityum ise nötrdür.Bunlar kılıftalarsa ayrı ayrıyken aşağı yukarı zararsızdırlar.Ama ikisi yüksek sıcaklıkta bir araya geldi mi aralarında reaksiyon başlar.Az önce bahsettiğimiz nötron alış verişi başlar.Uranyum buna dayanamaz ve fisyon aşamasına girer"

İnsiyatör kısmını yaptıramamışsın.Küre bir yerden açıkta kalıyor demekki.Normalde tek yer açık olacak o da detonatorun girebileceği kadar ince olmalı.Tekrar bi dene sen.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

  • 9 ay sonra ...
ilk kez böle bi up yapıyorum heyecanlıyım. Merak ettim, bu forumdaki ilk postum neymiş diye bakiim dedim, bu topic çıktı karşıma. külliyen yalan. buna gelene kadar senelerce yazmıştım ben. tabii uçmuş onlar. ühü. neyse işte konu dışı renklensin biraz hep tayyip hep akp hep karamsarlık nereye kadar? hadi havadan atmadan yuvarlayarak oynayın kardeş kardeş.

bi de Emmet Brown doğru demiş:

"when this baby hits 88 miles per hour, you gonna see some serious shit!"
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

×
×
  • Yeni Oluştur...