Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

Cumhuriyet Bayramı törenleri iptal edildi


cetintas

Öne çıkan mesajlar

ülkenin şuanki durumunda bende iptal edilmesini makul görüyorum.bir tarafda operasyonlar sürüyo kara kuvvetleri,jandarma,özel harekat komutanları ve müdürleri ordalar.adamlara operasyonu bırakın onlar takılsın gelin biz kutlama yapcaz mantığı olmaz.bir yandanda deprem gibi bir afet var orda bir sürü görevli valiler bakanlar mevcut sizde çıkın gelin bırakın ne halleri varsa görsünler olayı olmaz iyi yada kötü organizasyon yapılması gerekiyo ve bunuda sonuçda yetkili insanlar yapcak yapmalıda.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

throine said:

cetintas said:

olm bir yazılan şeye de muhalefet etme yahu...

diyene bak lol

sen de hükümetin yaptığı iyi kötü her şeye muhalefet ediyorsun?


ya böyle bir şey yok da diyelim ki ediyorum, sana ne yahu? sana mı soracağım bir şeye muhalefet ederken?hele hele hükümete muhalefet ederken? neyin kafası olm sendeki,neyin demokratısın?ya da demokrat mısın,onu da bilmiyorum ya...
bak sen ve senin tayfa soruyor musunuz benim yazdığım her şeyi sulandırırken? içeriği bombalarken-trollerken-amaçtan saptırırken?
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

endless_night said:

ülkenin şuanki durumunda bende iptal edilmesini makul görüyorum.bir tarafda operasyonlar sürüyo kara kuvvetleri,jandarma,özel harekat komutanları ve müdürleri ordalar.adamlara operasyonu bırakın onlar takılsın gelin biz kutlama yapcaz mantığı olmaz.bir yandanda deprem gibi bir afet var orda bir sürü görevli valiler bakanlar mevcut sizde çıkın gelin bırakın ne halleri varsa görsünler olayı olmaz iyi yada kötü organizasyon yapılması gerekiyo ve bunuda sonuçda yetkili insanlar yapcak yapmalıda.


:)
söylesem tesiri yok, sussam gönül razı değil...
ne yapayım, bu da benim işte.
B)-
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Militarizmi ne bilirsin sen, militarist nedir-kimdir? Kuzey Kore'nin nesini gördün,bildin de Türkiye ile karşılaştırıyorsun? Nedir bu öfke içinizdeki,nereden geliyor,kuyruk acınız nedir?
İdeoloji yok, kafaların içi bomboş ve fakat çene o biçim,dil pabuç gibi,klavyenin başında da aslan her biri...peh peh pehhhh,maşşallah tosunlara...
Birisi dangalaklığın kitabını yazmak istese çoook malzeme çıkar buradan.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

cetintas said:

Militarizmi ne bilirsin sen, militarist nedir-kimdir? Kuzey Kore'nin nesini gördün,bildin de Türkiye ile karşılaştırıyorsun? Nedir bu öfke içinizdeki,nereden geliyor,kuyruk acınız nedir?
İdeoloji yok, kafaların içi bomboş ve fakat çene o biçim,dil pabuç gibi,klavyenin başında da aslan her biri...peh peh pehhhh,maşşallah tosunlara...
Birisi dangalaklığın kitabını yazmak istese çoook malzeme çıkar buradan.
Militarizm tamam cumhuriyet var ama onu da biz verdik kafamızı bozduğunuz an egemen fikirlerin dışına çıktığınız an darbe yaparız demektir.Militarizm buraların reisi benim diyerek askeri yürütmektir.Militarizm ülkenin temelinin halka değil askere dayanmasıdır.Bu burjuva sosuna bulanmış sermaye devletine karşı halk ayaklandığında yine asker durdurmuyacak mı ? Çetintaş tahmin edemediğin kadar aktif biriyim.Klavye delikanlısı diyeceğin son kişiyim.Hatta bu gidişte hapse giricem ahah
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Cumhuriyet töreni yok, ama nikah düğün var:

http://www.cumhuriyet.com.tr/?hn=289106&utm_source=dlvr.it&utm_medium=facebook

Diprimdin dılıyı izınti içırsindiyiz, tırin yipmiyciğiz.



Ha bu arada, cumhuriyet bayramı töreninde tören düzenlemenin, askeri araç ve birliklerin yürüyüşünü militarizme bağlayacak kadar parlakzekalar varmış.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

---alıntı---

…elimizde yokluk ve yoksulluk var ismet.

atatürk, cumhuriyetin ilanından bir gün sonra 30 ekim 1923’te ismet paşa’yı köşke davet ederek, ona ülkenin içinde bulunduğu durumu, osmanlı’dan devralınan mirası anlatmıştır. atatürk sözlerine, “bize geri, borçlu, hastalıklı bir vatan miras kaldı. yoksul bir köylü devletiyiz…” diye başlamıştır.
atatürk çok haklıdır….

osmanlı’dan cumhuriyete kalan miras, işgal altında bir vatan, bolca dış borç, yoksulluk, yoksunluk ve bir de bağnazlıktır.
işte genç türkiye cumhuriyeti’ne 1923 yılı itibariyle osmanlı’dan kalan miras:

« nüfusun % 80’i kırsal bölgede yaşıyor. bunun önemli bir bölümü yerleşik değil göçebe. 40 bin köyün 37 bininde ne okul var, ne posta ne de dükkan. 40 bin köyde yaklaşık 11 milyon insan yaşıyor. bu insanların ancak % 2’si okur-yazar. 35.000 köyde okul yok. 1922 istatistiklerine göre 1950 köyde sığır vebası var.

« düşmanların tümüyle yaktığı köy sayısı 830. yanan bina sayısı 114.408. ülkeyi neredeyse yeniden kurmak gerekiyor.

« dört mevsim kullanılabilir karayolu yok denecek kadar az. kışın batağa dönüştüğü için geçilmesi çok zor.

« 4.000 km kadar demiryolu var anadolu’da. bir metresi bile bizim değil. üstelik yetersiz bir demiryolu ağı. vatanın bütünlüğünü sağlamak için ülkenin kuzeyini güneyine, batısını doğusuna bağlamak lazım.

« denizciliğimiz acınacak durumda. donanma, ii. abdülhamit döneminde haliç’te çürütülmüş.

« köylü topraksız. sabanı ve öküzü bile yok. doğu’da, cumhuriyetle de insanlıkla da bağdaşmayan aşiret, bey, ağa, şeyh düzeni var.

« her yerde tefeciler, spekülatörler, savaş zenginleri halkı eziyor.

« çok az tarım mühendisi var. güya tarım ülkesiyiz ama ekmeklik unumuzun çoğunu dışarıdan getiriyoruz. sığır vebası hayvancılığımızı öldürüyor.

« tüm türkiye’de sadece 337 doktor var. 150 kadar ilçede doktor yok. doktor başına 30.000 kişi düşüyor. sağlık memuru sayısı 434. pek az şehirde eczane var. türkiye’deki toplam eczacı sayısı 60.

« salgın hastalıklar insanımızı kırıyor. üç milyon insanımız trahomlu. sıtma, tifüs, verem, frengi, tifo salgın halinde. bit ciddi sorun. nüfusumuzun yarısı hasta denebilir. bebek ölüm oranı % 60’ı geçiyor. ebe sayısı çok az. 40 bin köye karşılık diplomalı ebe sayımız 136.

« telefon, motor ve makine yok denecek kadar az. teknolojiden yoksun bir ülkeyiz. radyo ve sinema yok…

« ekonomik hayatımız da içler acısı bir halde. kapitülasyonlar belimizi bükmüş, tarım ilkel yöntemlerle yapıldığı için ve topraklar bilinçsiz kullanıldığı için üretim çok az.

« bütün sanayi ürünlerini dışarıdan alıyoruz. şeker, un ve hatta kiremiti bile ithal etmek durumundayız. avrupa’nın her çeşit malı için açık pazar halindeyiz.

« toplam sanayi kuruluşumuz 282. ağırlığı gıda, dokuma ve deri sanayi oluşturuyor. bu kuruluşlardaki sermaye ve emeğin sadece % 15’i türklerin. geri kalanlar yabancı ve azınlıkların. madenler, limanlar ve demiryolları yabancıların elinde.

« osmanlı’dan bize kalan sadece dört fabrika var: hereke ipek dokuma, feshane yün iplik, bakırköy bez ve beykoz deri fabrikaları.

« sanayi gelişmemiş, iktisatçımız da çok az. çoğu bilip okuduğu kavramların dışına çıkamıyor. mühendisimiz olmadığı gibi ara elemanımız da yok.

« elektrik yalnız istanbul ve izmir’in bazı kentlerde var.

« yunanistan’dan gelen göçmen sayısı 400.000’i geçmiş. göçmenlere ordunun yiyecek stoklarından yardım ediliyor.

« zorunlu okuma yaşındaki çocukların ancak dörtte birini okutabiliyoruz. halkın eğitimi ise hiç çözülmemiş bir sorun olarak duruyor. erkeklerin % 7’si, kadınların %04’ü okuma yazma biliyor. kürtler arasında okuma yazma oranı %01 bile değil.

« tüm ülkede 337.618 ilkokul öğrencisi var. bu zorunlu öğrenim görmesi gereken çocuğun sadece dörtte biri. ülkede toplam 4.770 ilkokul bulunuyor. tüm ülkede sadece 153 ortaokul ve lise var. ortaokullarda sadece 543, liselerde 230 kız öğrenci okuyor. öğretmenlerin üçte biri öğretmenlik eğitimi görmemiş. bizim okullarımızın azlığına ve niteliksizliğine karşın yabancıların çok sayıda nitelikli okulu var.

« medreseler askerden kaçma yeri ve bağnazlık yuvası durumunda. hurafeleri din diye öğreten ve öğrencilere “salavatı tefriciye” çektiren bir anlayış egemen. medreselerde türkçe yasak.

« ülkede sadece bir üniversite var. o da yüksek medrese düzeyinde eğitim veriyor. çağın gelişmelerine kapalı. akıl ve bilim çoktandır unutulmuş.

« halk kitap okumuyor. 1729’dan 1830 yılına kadar 100 yıl içinde osmanlı’da basılan toplam kitap sayısı sadece 180. aynı sürede batı’da basılan kitap sayısı ise 90.000. basının toplam tirajı 100.000’i geçmiyor. gazeteler ve dergiler, sadece istanbul ve izmir gibi büyük kentlerde az sayıda okuyucu bulabiliyor.

« kitap yok, kütüphane yok, müze yok, tiyatro yok, sinema yok, radyo yok; halkı aydınlatacak, bilinçlendirecek, eğitecek kurumlar yok. halk adeta kendi kaderine ve cami imamının, tarikat şeyhinin, medrese ehlinin bilgisine ve insafına terk edilmiş durumda.

« halk müziğe, heykele, tiyatroya, sinemaya, baloya, sanata, spora çok uzak.

« halkta tarih bilinci yok. tarih denince peygamberlerin ve padişahların hayat öyküleri anlaşılıyor. bir çok tarihi eserler yurt dışına kaçırılmış. antik tarihten ve arkeolojiden anlayan insan sayısı bir elin parmakları kadar.

« türkçe ihmal edilmiş, sözcükler unutulmuş. türkçe türkçeliğini yitirdiği için dilin adına osmanlıca denilmiş. 600 yıldan fazla bir zaman içindeki özensizlik nedeniyle arapça-farsça ve fransızca türkçeyi adeta istila etmiş. dahası eklemeli ve sesli harf sayısı çok fazla bir dil olan türkçe, türkçeye hiç uymayan çekimli ve sesli harf sayısı çok az bir dil olan arapçanın alfabesiyle yazılmaya çalışılıyor.

« kadınlar ikinci sınıf, medeni, sosyal ve siyasal haklardan yoksun. kadın erkek eşitliği yok. bir gün kadınların da erkeklerle eşit haklara sahip olacakları, avukatlık, hakimlik, pilotluk, profesörlük, milletvekilliği, atletizm yapabileceklerini hayal bile etmek mümkün değil.

« bir çok tarikat hayata yöne vermeye çalışıyor. mezhep çatışmaları hat safhada. falcılar, büyücüler, şeyhler, şıhlar ayrıcalıklı konumda. din istismarı çok yaygın.

« 600 yıl boyunca türkler ihmal edilmiş. yönetim dönme devşirmelere bırakılmış. türkler, devlet yönetiminden dışlanmış, sadece köylü, çiftçi ve asker olabilmiş. bu nedenle de kimliğini, kişiliğini ve kendine güvenini kaybetmiş.

« hukuk sistemi, yargı sistemi, anayasal düzen, hatta takvim, saat, ölçüler bile çağa uymayan bir durumda. kılık kıyafet, “ne milli ne beynelmilel”, gülünç durumda…

« biat kültürü hakim, 600 yıldan fazla devam eden saltanat sistemi içinde halkın kaderi hep padişahın iki dudağı arasında olmuş. padişah “rai” (çoban) mantığıyla “reaya”(sürü) diye gördüğü halkı gütmüş. saray, devlet adamları, din adamları, gayrimüslim zenginler ayrıcalıklı “havas” yani üstün sınıf, müslüman türk halkı ise alt tabaka, yani “avam” olarak görülmüş.

işte cumhuriyet mucizesi bu korkunç tabloyu çok kısa bir sürede tamamen tersine çevirmiştir. bu yokluk, yoksulluk ve geri kalmışlık içinde atatürk ve çevresindeki “devrimci kadro”, sadece 15 yıl gibi çok kısa bir sürede dünyaya parmak ısırtacak bir başarıya imza atmıştır.

üstelik atatürk cumhuriyet mucizesine imza atarken, ilk on yıl içinde bir büyük isyan (şeyh sait isyanı), irili ufaklı çatışmalar, iki kısmı seferberlik ve bir büyük dünya krizi yaşanmıştır. kısıtlı bütçesine rağmen yabancılardan çok fazla borç almadan kalkınmayı başarmıştır. cumhuriyet, izmir iktisat kongresi’yle başlayan kalkınma sürecinde denk bütçe, açık diplomasi, “yurtta barış dünyada barış” ilkeleriyle hareket etmiştir. milletler cemiyeti’ne ancak davet edilince girmiştir. bu dönemde % 10 kalkınma hızı, %20 sanayileşme hızı yakalamıştır. son beş yılda ise, bir büyük isyan (dersim isyanı) ve irili ufaklı çatışmalar, hatay ve boğazlar sorununa rağmen devletçi ekonomiyle ve kalkınma planlarıyla fabrikalarını, demiryollarını, bankalarını kurmuş ve büyük bir hızla sanayileşmiştir. halkçılık ilkesi doğrultusunda halkevleri, halkodaları, köy öğretmen okulları, köy okulları, millet mektepleri, enstitüleri, yüksek okulları ve üniversitesini kurarak halkı bilinçlendirmiştir. 15 yıl gibi kısa bir sürede, ortaçağ kalıntısı geri kalmış bağımlı bir toplumdan çağdaş bir ulus yaratılmıştır. neresinden bakarsanız bakınız bunun adı atatürk ve cumhuriyet mucizesi’dir…

sinan meydan


---alıntı---
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

×
×
  • Yeni Oluştur...