Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

anayasanın ilk 4 maddesi ve "başkenti ankara yaparken bana mı sordunuz"


Bone

Öne çıkan mesajlar

Diyanet İşleri Başkanlığı din işlerini düzenleyici bir kurum. Laiklikle çelişmez.

DİB genel teşkilatı ne yapıyor? Kuran çeviriyor, fetva veriyor, yorum yapıyor, soru cevaplıyor, imamları denetliyor, çalışma esaslarını belirliyor... Dine bir standart koyuyor. Devlet-din ilişkisinin değil, din-vatandaş ilişkisinin düzenleyici bir öğesi. Bu konuda merkezi bir otorite. Devlet DİB eli ile islamı denetliyebiliyor. Sekülerlik olsa sürekli yorumsuz olması gerekirdi.Ya da sınırlarını zorlarsan sadece yorum yapabilmesi, müdahale edememesi gerekirdi. "Çok talihsiz bir fetva" gibi demeçlerle sınırlı olması demek bu. Ancak suç öğesi varsa karışabilir, dini öğelerden dolayı karışamaz demek. Ama şuan direkt olarak müdahale aracı var. Dini bilgiye müdahale aracıdır DİB. Vatandaşı "Hayır, o yaptığınız günah", "bu sevap" vb. şekilde yönlendirebiliyor, islam ile ilgili bilgi üretebiliyor. "Kokudan oruç bozulur mu?" ya bile verecek cevabı var. Kısaca dini düzenliyor, onu yorumluyor, vatandaşa dini, devletin istediği gibi sunabiliyor DİB. Dini devletin kontrolüne alıyor.

Ama mesela başbakan dese "Biz X işini yapmadan önce bir de DİB'e soralım, acaba islami esaslara uygun mu?" veya kanuna "X işinin yapılması DİB'in islami esaslara uygunluk denetimine (lol bu da artık nasıl tanımlanacaksa) tabiidir." diye bir ibare koysalar artık laikliğin sınırlarını aşılmış oluyor. Burda artık devletin dini kontrolu yok, din devleti kontrol ediyor. Gerçi bunun istisnaları olabilir, cami yapım işi falan söz konusuysa veya islam ile ilgili bir mevzu kanunda düzenleniyorsa. Emin değilim ama DİB'in kuruluşu ile ilgili kanunda büyük ihtimalle vardır böyle ibareler. Ama temel prensibi anlatabildim sanırım.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

laiklik oturmamis bir kavram, fransiz ihtilaline dayanir zaten ilk fransadan cikmadir dusunsel anlamda

secularism basit anlamda dinin devletin referansi olmamasi, din adamlarinin devlet yonetimine cok mudehale etmemesi demek, devletin gene sectigi bri din olabilir veya amerikan ornegindeki gibi paraya allah korusun yazabilir, mahkemelerde incile el bastirip yemin ettirilebilir iste ameirkan baskanlari incile el basarak yemin ederler goreve baslarken, ingilizlerde iste yeni kral/kralice tahta cikarken tacini anglikan klisesinin basi giydirir, devlet cesitli inanclara mali oalrak destek olabilir, cesitli ayricaliklar taniyabilir, okul acmalarina izin verir falan filan

secularism ise fransiz ihtilalinin kanli gunlerinden yadigar, monarside egemenligin kaynagi din oldugu icin "biz bu kaynaga el atmassak gene geri gelirler" diye cok mantikli dusunuyorlar ama biraz ileri gidiyorlar

devlette dinle alakali tek bir motif birakmiyorlar, takvimi bile degistiriyorlar hritiyan kokenli diye, sonra ellerinde patliyor tabi

turkiyede uygulanan laiklik degil secularism zaten, laik bir ulkede

1-devlet eliyle finanse edilen imam hatip okullari olmaz
2-devlet yoneticileri, memurlari dini referans gostericek kiyafet ve aciklamalardan kacinirlar
3-diyanet isleri olmaz
4-vatandasin vergisi ile tek bir dinin tek bir mezhebinin ibadethaneleri finanse edilmez
5-din adamlari devlet memuru statusunde olmaz
6-isitklal marsinda din referansi olmaz
7-dini bayramlar resmi bayram olmaz

falan filan, devlet din konusuna hic el atmaz yani karismaz fransiz kalir (pun intended), cok super bisidir sovyetlerde olan uygulamasindan gordugumuz gibi, kimse kimsenin inancina karismaz, buyuk gorkemli camimi istiyorsun? topla parani bul sponsorunu kur
din adamimi istiyorsun, kur vakifi ver parasini tut

ha ama iste o zaman devlet direk kontrol edemez bunlari, hos simdide edemiyorya o ayri mesele

tam anlamiyla laiklik inanc ozgurlugudur iste, ama hicbir ulkenin isine gelmez bu cunki din en etkili toplum kontrol metodudur, bunun yaninda egitim seviyesi arttikca dinin etkisi azaldigindan din egitimi veren okullar kilit noktasidir, katolikler mesela prestijli okullar kurup en zengin ailelere kancayi takip baya nufuz elde etmistir gecmiste

turkiyede hemen hemen istedikleri her seyi aldilar, bu saatten sonra muhabbetini yapmak bile gulunc, yasamada yurutmede yargida tek bir partinin elinde
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/17356170.asp?yazarid=148&gid=61

said:
TÜSİAD’ın yaptırdığı “yeni Anayasa” çalışmasının sonuçları açıklandı. Çalışmayı yapanlar kuşkusuz ki bu alanda yetkin isimler ve vardıkları sonuçları görmezden gelmek, bir kalemde silip atmak mümkün değil.

Gazetelerin konuyla ilgili değerlendirmelerinde öne çıkan şey ortak: TÜSİAD’ın çalışması, “Cumhuriyet hariç” Anayasa’da değiştirilemez madde kalmamasını öneriyor.
Bunu okuyunca kendi kendime “neden” diye sordum. Neden “cumhuriyet hariç”?
Mevcut Anayasa’nın “değiştirilemez, değiştirilmesi dahi teklif edilemez” hükümlerini hatırlayalım önce:
Türkiye devleti bir cumhuriyettir! Türkiye Cumhuriyeti, demokratik, laik bir sosyal hukuk devletidir. Bölünmez bir bütündür. Dili Türkçedir. Bayrağı ay-yıldızlı al bayraktır. Milli marşı İstiklâl Marşı’dır. Başkenti Ankara’dır!
Öneri “değiştirilemez tek şey cumhuriyettir, geri kalanların hepsi değiştirilebilir” şeklinde sunulduğuna göre “demokratik, laik, sosyal hukuk devleti” ilkesi de, bölünmez bütünlüğü de, dilinin Türkçe olduğu da, bayrağı, milli marşı ve başkenti de değiştirilebilir sonucunu mu çıkarmalıyım? Evet, öyle görünüyor, söylenenlere bakarsam bu sonucu çıkarabilirim.
Ben ise bütün bu ilkeler içinde, Türkiye Cumhuriyeti’ni kendi coğrafyasında “tekil” kılan şeyin “demokratik, laik, sosyal hukuk devleti” olduğunu düşünüyorum.Dünyada da adında “cumhuriyet” olmadığı halde “demokratik, laik, hukuk devleti” olmayı başarabilen birçok ülke var.
TÜSİAD, “cumhuriyet değiştirilemez” dediğine göre “yeterli halk çoğunluğu sağlanabilirse” demokrasiden de, laiklikten de, hukuk devletinden de vazgeçebiliriz gibi bir sonuç çıkıyor.
Oysa sorunumuzun temelini oluşturan konu da tamamen budur.
Türkiye, yeterince demokratik bir ülke olamadı. Hukuk egemen olamadı, keyfilik her geçen gün daha da artıyor. Laiklik ise orasından burasından tırtıklanıyor.
Mesela genel olarak İngiltere diye bildiğimiz Birleşik Krallık bir cumhuriyet değil. Ama yetkin bir demokrasiye sahip, kimsenin aklına bir din devleti kurarak başka insanları baskı altına almak gelmiyor, hukuk herkes için aynı, mahkemeler gerçekten bağımsız, keyfilik yok.
İran da bildiğimiz gibi bir cumhuriyet. Ama demokrasi yok, rejimin sevmediği fikirleri söylemek yasak, laik değil tam tersine dinin kuralları toplumsal ve siyasal yaşamı belirliyor, hukuk desen hak getire!
Hangisinde yaşamak isterdiniz?
Bana öyle geliyor ki TÜSİAD’ın kafası biraz karışık.
Demokrasinin, laikliğin, hukuk devletinin olmadığı bir ülke cumhuriyet olsa ne yazar, olmasa ne yazar?
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

senko said:

dasaaa said:

alakasız bi iki:
abi internet yüzünden türkiyenin %0.5'lik bi genç nüfusu kendi içinde ayrı bir espri anlayışına kavuştu.

kötü değil ama yaygın da değil işte.


ben kimseyle anlasamiom :/
yaptigim esprileri kimse anlamayor



arkadaş çevresinde oluyo bu bazen. kalabalığın arasında yalnız kalabiliyomuş insan
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Yazan olmamış sanırım ama Anayasa Mahkemesi kararına göre 4. madde de doğal olarak değiştirilemez madde hükmüne sahiptir kararı almıştı. Bunun yanında yeni anayasa yapılırkan bu ilk 3-4 maddeyi koymak zorunda değilsiniz sadece varolan günümüz anayasında bir değişiklik yaparken bunu göz önünde bulundurmak zorundalar.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

4. maddenin ilk 3 madde değiştirilemez demesi ama 4. maddenin dokunulmazlıgının teorik olarak olmamasından dolayı bug abuse olabilir
ama olmaz yapamazlar
yaptırmazlar vs
yada yapabilirler de ne ugrasıcaklar toptan değiştirirler rejimi öyle bişey isteseler o kadar kasıcaklarına

yıkarlar cunku tbmm binasını başlarına
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

×
×
  • Yeni Oluştur...