0ne Mesaj tarihi: Mart 13, 2011 Paylaş Mesaj tarihi: Mart 13, 2011 Sanırım en küçük kardeşim bu olayla epey ilgileniyo, şöyle bi okudum çok itici gelmedi, ama çok roman/kitap okuyan biri değilim, eminim burda vardır bu roman işini iyi bilenler. En azından fikir alsam yeterlidir, 12 yaşında bi kız için sizce umut var mı? 32 word sayfası toplamda 1-7 Ağır Harley Davidson botlarını vura vura merdivenlerden çıktı . - Çıkar o botları Melany! diye bağırdı rahip yardımcılığı yapan annesi . - Sen git dua et ! diye bağırdı . Çıkarmayacaktı botlarını . Çünkü ancak o botlarla uzun gözüküyordu ve uzun olmak hoşuna gidiyordu . Simsiyah saçlarını geriye savurup odasının kapısını açtı . Çantasını yatağın üzerine fırlatıp süveterini çıkardı. Montunun cebindeki telefonunu alıp şarja taktı ve eteğini çıkarıp rahat birşeyler giyindi. Odasının perdesini aralayıp karşı pencereye baktı . O'nu bekliyordu . Cama çıkıp el sallamasını bekliyordu. Yaklaşık 15 dakika ayakta dikildikten sonra , ödevlerini yapması gerektiğini hatırladı . Evet , lanet olası matematik ve fizik ödevini yapmalıydı. Çantasını alıp, çalışma masasına geçti. Kitaplarını önüne açtı fakat aklı penceredeydi . Ayağa kalkıp pencereyi sonuna kadar açtı . Odası boydan boya gözüküyordu.Bu oda normal bir genç kız odasından farklıydı çünkü çizimini kendi yapmıştı . Odası,babasının marifetli ellerinden çıkmıştı . Dolapları boydan boya ayna kaplıydı ve çatısı cam bir kubbeydi . Geceleri uyumadan önce gökyüzünü izlemeyi severdi . Okuldaki en populer kızdı fakat diğer kızlar gibi bencil ve acımasız değildi . Fiziği bir mankeni aratmayacak güzellikteydi ve bu onu 1 numara önde yapıyordu . Kendinden daha geride olan kızlarla takılıyordu ve havalı olmasının pek bir şey değiştirmediğini düşünüyordu. Alçakgönüllü ve yardımseverdi, tek sorunu , annesinin rahip yardımcılığından utanıyordu . Normalde , zengin bir holdingin genel müdürüydü fakat ofiste çalışmaktan sıkıldığı için bir kilisede çalışmaya başlamıştı . Evlerinden taşınmak zorunda olmadıkları için mutluydu . Bu ev için çok masraf yapmışlardı . Ve değmiştide. Annesi ile ettikleri kavgadan sonra sakinleşmişti ve özür dilemek için aşşağı indi . Muhteşem yemek kokuları geliyordu ve o sırada Austuralia Dingosu olan köpeği Vodka'ya yemeğini vermediğini hatırladı . Annesinden bir kez daha azar işitmak istemiyordu ve koşarak mutfağa gitti . Mutfakları, salonlarının büyüklüğündeydi ve bir köşede, mutfağın fayanslarını tırnaklayan köpeğinin yanına gitti . - şimdi annen sana yemek vereceeeeek , dediği anda üzerine atlamıştı 2,5 yaşındaki Vodka. Hayvanlarla arası iyiydi ve veteriner olacaktı bu yüzden şehir merkezinde Bleirvery Fen Lisesine gidiyordu. - Anneeeeeee, Ben acıktıııım . diye kalın bir ergen sesi duydu . Ah , bu abisi Alex'ti. 17 yaşındaydı ve aynı lisedelerdi . Çoğu kız , abisi için Melany'e yakın oluyorlardı . Bu onun umrunda değildi çünkü abisi için iyilik yapmayacağı konusunda and içmişti.- Bak , tencereler orda Bay Ergen , yemeğini alabilirsin . Dedi Melany , abisi onun taklidini yaptı ve tencerelere doğru gitti . ''Aptal yaratık '' diye geçirdi içinden . O sırada annesi mutfaktan bahçeye çıkılan kapıdan ,içeri girdi . - Alex bekle, onlar Kilise için . Size pizza söyledim . - Lanet olsun , ne zaman düzgün bir ev yemeği yiyeceğiz ? diye bağırdı Alex. Bu gerginlikten kurtulup yukarı çıktı Melany. Odasına girdiği an açık pencereden O'nu gördü . Adının Eduardo olduğunu biliyordu ve Abisiyle aynı sınıftaydı . Ondan tam 2 yaş küçüktü ve bu ona acı veriyordu . Daha önce birkaç kez abisinin yanında görmüştü onu , ama utançtan konuşamamıştı . Karşıdan ona gülümseyip kenardaki deftere birşey yazdı ve ona gösterdi . '' Selam Küçük Kız :) '' yazıyordu . Sonunda kendine gelip , masanın üzerinden bir defter aldı . '' Selam...'' ''Sen, Melany'sin. Bana numaranı versene, mesajlaşırız :) '' diye yazıp gösterdi. O minicik kalbi küt küt atıyordu Melany'nin. Numarasını yazıp , Edu'ya gösterdi ve anında telefonuna mesaj geldi.Daha yeni tanışmışlardı ve sadece havadan sudan konuşuyorlardı. Sınıfını falan sormuştu ve bu sıradada pencereden bakışıyorlardı. gözgöze geldiklerinde birbirlerine gülümsüyorlardı ve o güzel manzarayı;Eduardo'nun beline sarılan kız bozdu . Edu ona döndü ve dudağına bir öpücük kondurdu. Herşey Melanynin gözleri önünde olmuştu ve tek bir hamleyle perdeyi çekip,koşarak aşağı indi. Kalbi kırılmıştı..Evet, belkide Eduardo ona ait değildi ama gözünün önünde bunu yapmaları hoş bir davranış değildi. Yarım saat sonra telefonuna mesaj geldi;'' Bu görüntüyü görmek zorunda kaldığın için üzgünüm. Biz onunla ayrıydık ama özür dilemeye gelmiş..'' ''Özel meseleleriniz beni ilgilendirmez.'' ''Yapma Melany,üzgün olduğumu söyledim.'' ''Neden ? Tanışmıyoruz bile. Neden bu kadar üzerinde duruyosun ? '' ''Benden hoşlandığını biliyorum ve bu yüzden abin sana iyi davranmamı söyledi.Burdan bakınca,gerçekten çekici bir kızsın ve kalbini kırmak istemiyorum.'' demişti Dudu. Melany mesaja bakakalmıştı ve hiç bişey söyleyemiyordu. Telefonu kapatıp odasında bi köşeye fırlattı ve aşağı,Vodkayı gezdirmeye indi. Tasmayı köpeğin boynuna geçirip dışarı çıktı. Köpek öylesine güçlüydü ki Melany neredeyse sürükleniyordu.Vodka, onu sokak aralarına girip çıkarıyor, kafası nereyi eserse oraya gidiyordu ve mutlu gözüküyordu.Sonunda, ileride bir duvarın dibinde durup koklamaya başladı. Melany,kafasını kaldırıp bakınca bir çocuk gördü, alaycı bir tavırla ona bakıyordu. -Bence küçük kızlar,boylarına göre köpek almalılar. dedi. Melany sinirden dişlerini sıkmaya başlamıştı. -Ne demeye çalışıyorsun,bay ukala? -Yol boyunca gördüm sen, köpekmi seni gezdiriyo,senmi onu, belli olmuyodu açıkçası. dedi aynı ukala yüz ifadesiyle. -Haha komik. Bu seni ilgilendirmez. dedi ve arkasını döndü , ama gerçekten bozulmuştu. -Hey bekle, Sana küçük bi süs köpeği alabilirim , gezdirmek kolay olur. dedi ve güldü o çocuk. -Bu seni neden ilgilendiriyor?! En azından senin gibi boşboş oturmuyorum! Bi işle uğraşıyorum! dedi. Bu arada çocuk yere inmiş, Vodka'yı seviyordu. Kafasını kaldırıp Melany'e baktı. -Sinirlenince ne kadarda tatlı oluyorsun.. dedi ve sırıttı. -Ahmak! Sen kim olduğunu sanıyosun ha! dedi Melany. -Ihmm.. Sanırım Jeydon Brawn .. dedi. Hey oda kimdi ? Evet tanıdık geliyordu. Hmm, şu Youtube'de şarkısı olan çocuktu bu Justin Tımberlake'nin bir şarkısını söylüyordu .-"Bende Melany Silverford." dedi. - Şu ünlü rahip yardımcısı, o koca holdingi bırakan kadının kızı. Vaovv çok havalı. dedi ve alaycı bir şekilde güldü. Kenardan kaykayını alıp , Vodkanın başına yavaşca vurdu ve Melany'e göz kırpıp oradan uzaklaştı. Aptal ukala , havalı ! diye düşünüyıordu Melany. Maalesef delicesine hoş olması onu kurtarmıyordu. hah... Sonunda evin önüne gelmişti ve kapıyı açıp içeri girdi. - Alex! diye bağırdı. -Ne var? dedi o kalın ergen sesi. Telaşlanmıştı ve koşarak Melany'nin yanına gitti. -Konuşmamız gerek. dedi sessizce , çünkü babasının sert bakıslarını görmüştü. ''Odama çıkalımmı canım ? '' -Tamam, dedi Alex, Vodkanın tasmasını çözerken. Melany botlarının altını sildi ve koşarak merdivenlerden çıktı. Odasına girip kapıyı yarım çıkardı ve 2 dk sonra Alex odaya girdi. Melany telefonunu açtı, 3 mesaj gelmişti ve Eduardo'dan dı . Ayrıca camın önünde bekliyordu. -Alex,ona bunu neden söyledin ? - Ben senin mutlu olmanı istiyorum. Oda sevgilisinden ayrılmıştı, seninde hoş bir kız olduğunu düşünüyordu. Belki çıkarsınız diye... -Gözümün önünde sevgilisiyle öpüştü Alex... -Ben,ben üzgünüm hayatım.. Çok üzgünüm . Dedi ve gidip Melany'e sarıldı. Melany, ilk defa gerçekten bir ailesi olduğunu hissetti, biri ona ilk defa bu kadar içten sarılıyordu, çünkü. Gözlerinden damlayan 2 yaş , Alex'in gömleğine aktı. -Artık bi önemi yok. İyiki varsın Alex, beni düşündüğün için teşekkür ederim. -Tabiki düşüneceğim, ne kadar anlaşamasakta sen benim kardeşimsin,canımsın , ailemsin... dedi ve yanağına küçük bi öpücük kondurdu. Melany kendini, konuşamayacak kadar yorgun ve kırılmış hissediyordu.Alexin sözleri onu sevindirmişti ve birinin onunla böylesine ilgilendiğini bilmek, duygulandırmıştı.Aex,ona gülümsedi ve kalkıp odadan çıktı. Melany telefonunu aldı ve mesajlara baktı . Birinde ''Eduardodan uzak dur küçüğüm, iyiliğin için. ''yazıyordu. Anlamamıştı.. İçine doğan büyük bir cesaretle cama baktı. Perdesi açıktı fakat odası boştu.. Ah , hayır,hayır... Yatakta uzanan biri vardı. Saçlarından tanımıştı. Bu O'ydu. Elinde bi kağıt duruyordu ve çevirip çevirip duruyordu. Pencereye biraz yaklaştı, kağıtta yazılanı okumaya çalıştı. ''Özür dilerim. Ben...'' yazıyordu. Kağıdın geri kalanı buruşmuştu. Melany'ninde perdesi açıktı ve kafasını ona çevirene kadar ona baktığının farkında olmadı. Yarım bir gülümsemeyle buruşuk yeri açtı Eduardo. '' Özür Dilerim.. Ben sanırım, Seni Seviyorum...'' yazıyordu. Melany, şaşırmalımıydı , mutlumu olmalıydı bilemedi çünkü tanışmıyorlardı bile. Oynatılmaktan ve kalbinin kırılmasından korkuyordu. Kenardan defterini aldı fakat ne yazacağını bilmiyordu. ''Özür dilenecek birşey olmadığını söyledim. Benden uzak dur.'' yazdı ve perdeyi kapattı. Bu küçük bir hoşlanmada olsa, sol göğsünün altı sızlamaya başladı. Kalbi... Defter ve kalem elinden kayıp yere düştü. birkaç adım geri yürüdü ve bacakları yatağın altına çarpınca kendini geriye bıraktı. Yatağa sereserpe uzanmıştı ve kırmızı kalpli yastığını eline aldı. Bu arada yarım açık olan kapıdan içeri Vodka girmişti ve Melany'nin yanına uzandı. - Asla benim olamayacak Vodka.. Küçücük bir yakınlaşmada bile aramıza girenler var. Asla benim olamayacak... dedi, ağlıyordu. yan döndü ve kafasını Vodkanın tüylü vicuduna yaslayıp, yumuşacık,sıcacık tüylerini okşamaya başladı. Gözyaşlarını engelleyemiyordu. 3 gün sonra. Okul servisini bekliyordu. Yine annesiyle , kısa eteği ve 3 düğmesi açık gömleği yüzünden kavga etmişti.Çantası sırtını ağrıtmaya başladı ve.. Ve, yine o zengin veleti gördü, Jeydon'du. Ona baktı,baktı , baktı ve önündeki çocuğa çarpıp kendine geldi. Melany elinde olmadan güldü. - Selam Melany. Sen, sen.. Tanıyamadım. O küçük kızdan daha fazlası olmuşsun. -Sağol ama sen hala ukala bi züppesin. dedi ama bunları söylememiş olmayı dilerdi.Jeydon'un gözleri yere kaydı. -O davranışlar için üzgünüm. Ama çok komiktin napıyım. dedi ve sırıttı. -İyi neyse. dedi , o sırada servis gelmişti. Görüşürüz, dedi ve el sallayıp servise bindi. Önde oturan kızlar ağızlarının suyu akarcasına ikisine bakmışlardı.Gidip en arkaya oturdu. Okulun, kendini bişey sanan 2 kız Melany'nin yanına oturdu. - Ay o Jeydon mıydı ? , dedi sarışın olan. - Evet. dedi Melany büyük bir soğukkanlılıkla. -Brawn olan mı ? dedi esmer çirkin. - Brawn olan dedi Melany, taklidini yaparak. - Ay n'olur bizde yanında takılalım, yakınlaşalım ona. dediler. Melany cevap bile vermedi ve çantasını alıp ön taraflardaki boş yerlere ilerledi. Kızlar sesini çıkaramamıştı . Okula gelene kadar , çantasından kitabını çıkarıp okumaya başladı. ~ Uygunsuz giyinişi yüzünden matematik hocasından yine bir azar işitmişti. Adamın işi gücü yoktu sürekli Melany'le uğraşıyordu sanki. Alex bu gün okula 2 ders geç gidecekti çünkü kompozisyon ödevini yapmamıştı.Hocayı atlatınca o'nu gördü yine. Camın önündeki koltuğa oturmuş,yanlızdı. Aslında hiç istememesine rağmen yanından geçip gitti. "Melany. Bekle. " Bu onun sesiydi. Adımlarını hızlandırdı ve bahçe kapısından dışarı çıktı. Kızların yanına gidip ortamda kaybolduğunu zannediyordu ki, omzundan tutup onu geriye çevirdi Eduardo. - Biraz yavaş olurmusun ! Ne var ? -Gel, alt bahçeye inelim. Konuşmamız gerek. - Hayır, bu hiçte gerekli değil. dedi ve telefonunu çıkarıp ona atılan mesajı gösterdi. Eduardo kaşlarını çatmış, numarayı inceliyordu. - Bu Mia'nın numarası... dedi. şaşkındı. 'Kıskanmış olmalı . - Tamam. Harika, şimdi uzaklaş burdan. -Korkmana gerek yok, sana bişey yapmasına izin vermem. - Bana bişey yapamaz zaten. Sana ihtiyacım yok, kendimi koruyabilirim. -Bende koruyabilirim ve koruyacağım şimdi kapa çeneni ve gir içeri . dedi . Hiçbirşey olmamış izlenimi vermek için sırıtıyordu fakat Melany bağırarak; - Bana emir veremezsin! Geçmiyorum işte. Konuşmakta istemiyorum! Defol hayatımdan! dedi. Kızlar,onların kavgasını şaşkınlıkla izliyordu ve neredeyse bahçedeki herkes susmuştu. Melany derin bir nefes alıp;-Beni rezil ettiğin için teşekkür ederim. dedi ve okula girdi. Hızlı adımlarla sınıfa gitti. Eduardo çıkardığı kavgadan dolayı pişmandı çünkü amacı sadece konuşmaktı. Mia'yı çoktan unutmuştu ve Melany ondan yaşça küçük olmasına rağmen, onu özel kılan birşeyler vardı. Oda yavaşça okula girip sınıfına gitti. --- Melany eve girdiğinde büyük bir sessizlik vardı. Vodka usulca yanına gelip suratına baktı. - Anne! dedi ve sonra telefonundan saate baktı. Ahh doğru ya, bu gün Aziz McGarty ona incil duaları ve çocuk eğitimi hakkında ders verecekti . Hah çok gerekli sanki, diye düşünerek odasına çıktı Melany.Hemen üzerini değiştirdi ve Vodka'yla kısa bir yürüyüşe çıktı. Jaydon'u görmeyi umutluyordu ve .... Ve tam 2 sokak ötedeki büfenin önünde dururken arkasından seslendi. -Hey,Melany.- Ah selam. - Naber Vodka. dedi ve Vodkanın kafasına yavaşca vurdu. Köpek heyecandan kuyruğunu sallıyordu ve kuyruğu öyle sertti ki :Melanynin bacağı acımıştı. Biraz ileri gidip. -Seni görmeyi beklemiyordum , Sen Bleirvery'de değilmisin ? - Ah hayır. Ben özel bi okula gidiyorum. Bizimki yarım gün. O yüzden bu saatte geliyorum . dedi. Sesi gayet neşeli ve kibar geliyordu.-Hıımm... dedi Melany... Altın sarısı saçları büyülüyor gibiydi. -Şey Melany.. -Efendim Jay? dedi Melany, ona Jay demek hoşuna gitmişti. Jaydon'ununda hoşuna gitmiş olacak ki gülümsüyordu. -Biraz vaktin var mı ? eve hiç gitmek istemiyorum, takılabiliriz.. Tabi istersen ? -Olur, bize gidelim mi ? -Şey ailen evdeyse sorun çıkarmasınlar? -Abim var , sen sorun etmezsen oda sorun çıkarmaz. -Peki. dedi ve yürümeye başladılar. Bir süre yürüdüler ve sokağı döndüklerinde o aptal iki kızı gördü Melany ve Jeydon biraz daha yakınlaştı. Bu Jeydon'un hoşuna gidiyor gibiydi,doğaldı. Melany gerçekten hoş ve her erkeğin dönüp bakacağı türden bir kızdı. Biraz ilerlediklerinde Jeydon istekli gözlerle Melany'e bakıp Vodka'yı işaret etti. Melany Jeydon'un çantasını alıp Vodka'nın tasmasını uzattı. Jeydon mutlu olmuştu ve Vodka'yı alıp koşturmaya başladı. Melany gülümseyerek onları izledi. --- Evin kapısı, onlar daha 2 -3 metre ötedeyken açılmıştı ve Alex sinirle dışarı çıktı. Melany'e doğru yürüyordu ve bağırmaya başladı. - Tam 1 saattir seni arıyorum ve telefonun kapalı! Meraktan öldük haberin var mı ! dedi. Öldük'? diye düşündü Melany ve tam bu sırada Eduardo kafasını kapıdan dışarı çıkardı. Gözlerini devirip Oflayıp puflamaya başladı. Jeydon merakla onlara bakıyordu. - Gel eve girelim, dedi Melany ve Jeydon'u elinden tutup elinden içeri çekiştirdi. Eduardo kaşlarını çatmış onlara bakıyordu. Melany , Eduardo'nun önünden geçerken saçlarını savurdu ve yüzüne hayince bir gülümseme yerleştirdi. Eli hala Jeydon'nun elindeydi ve hızlı adımlarla odasına çıktılar. - Kimdi o ? - Ha ? - O çocuk? - Abimin arkadaşı işte. - Daha fazlası değil yani ? - Ne demeye çalışıyosun açıkça söyler misin ? - Sana özlem aşk nefret gibi karışık duygularla bakıyordu , seni gerçekten merak etmiş gibiydi. - Hiçbir şeyim değil. Umrumdada değil. - Peki, sinirlenme., - Sinirlenmedim. - Peki bunu gülümseyerek söyleyebilir misin? dedi Jeydon. Melany gülümsedi ve; - Sinirlenmedim . dedi. Jeydon gözlerine baktı ve gülümsedi. - Gamzelerin çok yakışıyo sana. dedi. - Teşekkür ederim. dedi ve ... Jeydon'a yaklaşıp yanağına küçük bir öpücük kondurdu Melany. Şaşırmıştı Jeydon ama istediğinide elde etmişti. İstediği Melany'di. Ne olursa olsun onun olmalıydı. Eduardoyu görünce daha bi hırslanmıştı çünkü Mealnynin onu sevme olasılığı vardır diye düşündü. - Hoşuna gitmedi sanırım, üzgünüm. dedi Melany. - Yoo, ondan değil . Annemi düşünüyodum da. - Nesi var ? - Hiçbirşeyi, yanlız kızacak sanırım. - Beni onunla tanıştırsana . dedi Melany ve gülümsedi. - Memnuniyetlee dedi Jeydon . - Beni sevecektiir, moruklarla iyi anlaşırım . dedi ve güldü Melany. - Annem moruk değil tamam mı ? dedi Jeydon ve oda güldü. - Resmini görmek istiyorum . dedi Melany .Jeydon cebinden telefonunu çıkardı ve annesiyle birlikte oldukları bir resmi ona gösterdi. -Ufff, sen bu taş kadındanmı çıktın yani .. dedi Melany . Beklediğindende genç ve güzeldi . - Evet dedi ve gülümsedi Jeydon. *** Birkaç saat oturup konuştuktan sonra Jeydon artık gitmesi gerektiğini anlamıştı ve aşşağı kata indirler. Edu hala evdeydi . - Günüm gerçekten güzel geçti, yarında sen bizdesin tamammmı Melany ? dedi Jeydon . Melany gülümseyip ; - Tabiiki . Kardeşinle ve taş anneciğinle tanışmayı çok isterim . dedi . Edu oturma odasından kapıya bakan koltuklardan birindeydi ve çektırmadan onları izliyordu . - Seni seveceklerdir. dedi Jeydon ve Melany'nin yanağına bir öpücük kondurdu . Mely elini oraya götürdü, utanmıştı . - Ah , sağol . 8-15 - Neyse , yarın yine aynı sokaktan alırım seni . Mesajlaşırız, saati konuşuruz . - Tamam görüşürüz .. dedi ve Jeydon'ı yolladıktan sonra mutfağa gitti. Fırsattan istivade Eduardoda hemen Melanynin yanına gitti. --- - Melany dinle beni . dedi ve kolundan tutup kendine çevirdi Edu, Melan'yi. - Defol hayatımdan! dedi ve kolunu çekip kapıya yürüdü. Edu onun önüne geçti ve kapıyı örttü. Mutfakları gayet büyüktü ve kaçabileceği çok yer vardı . ilerleyip bahça kapısına gitti ama Eduardo önceden Alex'e orayı kilitletmişti. -Kaçabilcek biyerin yok işte . Konuşmalıyız! Çok bişey istemiyorum , sadece konuşalım! dedi . Yalvarıyordu sanki . Melany dayanamadı ve babasının içki barına doğru yürüyüp bir sandalyeye oturdu . mutfaklarının yarısını babasının barı kaplıyordu. - Konuş. - Seni seviyorum . Beni kıskandırmak için getirdin onu belkide ve emin ol kıskandım . - Hayır , seni kıskandırmak için değildi ama kıskanman hoşuma gitti ve yere bakarak gülümsedi . - Beni seviyorsun değil mi ? dedi Eduardo. vericeği cevap konusunda kararsızdı. Evet demek istemiyordu. Onun Mia'sı vardı . - Bu hiçbişeyi değiştirmez, gidebilirmiyim . dedi. Eduardo kapının önünden çekildi . - Benim için değiştirirdi . Git,sana engel olamam. dedi ve başını öne eğdi. Melany hiçbirşey söylemeden yanından geçip gitti. Koşarak odasına çıktı . Onu delicesine seviyordu ama daha tanımıyordu bile . Bilmiyordu sevgisini nasıl belli ettiğini, çevresindekilere nasıl davrandığını . Belkide hala Mia'yı unutmamıştı . Onu unutmak için Melany... ah bu çok çirkin birşey ! diye düşündü Melany. Telefonunu eline alıp Lily'nin numarasını tuşladı . Yaklaşık 10 yıldır arkadaşlardı ve herşeyini bilirdi . Aileler birbirini tanıyorlardı ve onu anlayan sıralı kişiler arasındaydı . Doğrusunu söylemek gerekirse tek kişi denebilirdi. - Lily ? - Bebeğim naber ? - iyi değil, Alex'i dışarı çıkmak için ikna edicem . Anenden izin alsana , bizde kal bu gün ? - Hmm, ödevlerim var ama yarına yetişmesi gerekmiyor . Tamam tatlım izin alıyorum. - Harikasın , sana ihtiyacım var . Seni seviyorum , görüşürüz. dedi ve kapadı telefonu . Kapattığı anda çalmaya başladı. Jeydon'dı . İçinde garip bi heyecan oluşmuştu. - A,Alo ? - Arıyorum mesşgul , merak ettim! dedi sesi sinirliydi vede telaşlı... - Merakte edermiş . dedi ve güldü . - Tabiki ! Bidaha yapma böyle olum . dedi ve oda güldü. - Noldu ,? - Sıkıldım aradım , müsait değilsen sonra ararım ? - Yok yok müsaitim şimdi arkadaşı almaya gitcektim . - Eduardo hala orda mı ? - Bilmiyorum , sanırım ? - Kanuştunuz mu ? - Neden soruyosun ? - Merak ettim bebek ... - Konuştuk , kıskanmış seni . Bu kadar . .başka konuşmadık . Sen neler yaptın gittiğinden beri ? - Seni düşündüm , erkeklerin içinde bıraktım seni sonuçta .. - Sende erkeksin hayatım . dedi ve güldü . - Oda doğru . Özledim .. dedi sesi biraz çatlak çıkmıştı . - Şey , bende . Yarın 3 gibi o sokaktan alırsın beni, uygun mu ? - Uygundur , o zmaan yarın görüşürüz şeker , seni seviyorum . dedi Melany bir an şaşırdı ama hoşuna gitmemiş değildi . - Bende . dedi ve kapadı telefonu . Üzerine mavi çapraz bir body, altına beyaz bir şort ve buzmavisi converselerini giydi . Aşşağı indi . Salona gitti ve Alex'in yanağına kocaman bir öpücük kondurup yanına oturdu . - Ne istiyon küçüğüm . dedi Alex, kucağında Laptopla oyalanıyordu . - Dışarı çıkalımmı bebeğim ? - Yalakalığı kes. Niye ? - Yaaa Lily'yi alırız evden . Hem dondurma yeriz. - Tamam . dedi ve laptopu kenara koydu . - Oha ikiletmeden kabul ettin seviyorum seni . - Bu gün çok üzerine geldim ... dedi, Vodkanın tasmasını takıp kapıyı açtı . Melany gülümsedi ve Alex'in koluna girdi . --- Lily'yi evinden almışlardı ve Dondurmacıdan dondurma alıp Evin yolunu tutmuşlardı bu arada olayları konuşuyorlardı. Bi ara konu Jeydon'dan açıldı Alex; - O çocuğu hiç sevmedim bilesin . Onunla olursan sadece seni kullanır. - Senin istediğin tek şey Edu'yla olmam değilmi ? sonuçta arkadasın !' Ama onu tanımıyorum bile. - Evet bi nevi onunla olmanı istiyorum ama Jeydon'la çıkarsan seni kardeşten saymam dedi . Melany çok şaşırmıştı. Çünkü Alex'ten böyle bir tepki beklemiyordu .. - Alex... neden .. diye inledi . Olduğu yerde kalmıştı . Alex ona bakıp; - Melany, birazcık hatrım varsa, bana biraz saygı duyuyorsan çıkma onunla . , - Peki . Ama Eduardo ilede çıkmam . - Ne için ? - Sen neden Jeydon'u istemiyosun peki ! - Hiç tanımıyorum ve güvenmediğim birine kardeşimi bırakmam . - Komik. Bende Edu'yu tanımıyorum ve onunla çıkmam . Güvenmiyoruuum . dedi Alex ona baktı , bu kadar fevri davranması sinirlenmişti. - Ne halin varsa gör tamam mı ? Bidaha işlerine karışmayacağm . Ne biçim kardeşsin sen , böyle devam ediceksen defol hayatımdan ! dedi ve Vodka'yı çekiştire çekiştire götürdü . Son zamanlarda fazlasıyla gergindi ve bu gerginliğini sürekli Melany'le kavga ederek dindirdiğinin farkındaydı . Sonra pişman olup özür diliyordu fakat bir gün onu affetmez diye korkmuyor değildi . Bu gerginlik uzun zamandır vardı ve sebebi belli değildi . ~ - Tatlım Eduardo seni gerçekten seviyor olabilir , Alex'in istediği sadece seni korumak dedi Lily , Melany'nin gözyaşlarını silerken . - Dayanamıyorum artık . Bana hep kötü davranırdı , evet biliyorum ama bu kadar uzak değildik birbirimize . Aynı evdeyiz ama ben abimi özlüyorum .. Kendimi yanlız hissettiğimde yanımda bulunan o güçlü , korumacı erkeği istiyorum . abimi istiyorum . Küçücük bir tartışmada bana bu kadar aşırı tepki vermesin istiyorum . Onuda anlıyorum . Bazen fazla oluyorum belki... ama ... Bilmiyorum Lily . aynı evde düşman gibi yaşıyoruz bazı zamanlar... dedi . Lily'nin omzuna kafasını koydu ve ağlamaya devam etti . - Toparlan artık! Seni eylendirmeye geldim len . Hadi gel yüzünü yıkayalım . Sonra yemek falan yiyeliiim . Hadi bakıyııııım . dedi ve Melany'nin yüzünü kendininkinin hizzasına getirdi . İnsanları , helede kardeşi sayılabilcek bi kızı ağlarken görmekten nefret ediyordu Lily . - Tamam . dedi ve gülümsedi Melany . Ayağa kalktı ve odasından çıkıp banyoya gitti . ellerini ve yüzünü yıkayıp aşşağı indi . Lily'de bu sırada mutfağa geçmişti . Babası , içki barını düzenliyordu yine . Her hafta bunu yapar , yıllanmış şarapların tozlarını alırdı . Melany babasına gülümseyip , mutfağın ortasındaki büyük camdan masaya oturdu . Alexte oturmuştu Melanynin yüzüne bakamıyordu . Tek bakışta anlaşılıyordu Melanynin ağladığı , hala kızarıktı yüzü . Alex'e baktı , gülümseyerek ; - Sinirlendirdiysem özür dilerim . Seni çok seviyorum . dedi . Karşı karşıyalardı ve Alex hala yüzünü kaldırmamıştı . Melany kendini fazlasıyla suçlu hissediyordu ve Alexi kaybetmek .. Bunu düşünmek bile berbattı onun için . - Alex, Lütfen . Affet beni . dedi . Sesi çatlak çıkmıştı ve boğazı düğümlenmişti. Alex kafasını kaldırıp ona baktı . Ağlıyordu ... Melanynin yüreği parçalanmıştı , hayatında hiç Alex'in ağladığını görmemişti . Sulugöz kızımız , hemen ağlamaya başladı . Ayağa kalkıp Alex'e sarıldı . --- Yemek bittikten sonra Lily ve Melany tatlı yaptılar. Alexte yanlarındaydı ve İlk defa tartışmasız , güzel bir zaman geçirmişlerdi . Pelin ve Melany aynı okuldalardı ve Sabahta beraberr gidecekleridi . Gece 2 ye kadar ayaktalardı ve Melany başından geçen herşeyi , yarın Jeydon 'lara gideceğini onlara anlattı . Okulda , herşey normaldi ve Eduardo hiçbir sorun çıkarmamıştı . Çıkışta direk eve gidip üzerini değiştirdi melany . Anlatılmaz bir heyecan duyuyordu . Üzerine Mor bir çapraz body , altınada mini kot bir şort giydi . Mor converselerinide giydimi iş tamamdı . Saçlarını düzleştirip çantasını aldı ve tamamiyle hazır olduğundan emin olunca aynaya baktı . Gayet tatlı olmuştu . Hoş kokulu bir parfüm sıkıp evden çıktı. Yavaş adımlarla sokağa ulaşıp Jeydon'u beklemeye başladı . Yaklaşıp yarım saat Jeydon'u beklemişti ve tam vazgeçip yürümeye başlarken arkadan koşarak birinin geldiğini Hissetti . - Melany bekleeee! dedi . Arkasını döndü .Jeydon'du. Nefes nefese kalmıştı ve çok komik gözüküyordu . Melany gülümseyip yanağına küçük bir öpücük kondurdu ve Jeydon'la yürümeye başladılar . --- Kapının önüne geldiklerinde Melany biraz heyecanlanmıştı ama kapıyı açan tatlı kadını görünce gayet rahatladı . Çok salaş giyinmiş sevimli bir kadın gülümseyerek onlara bakıyorudu . - İçeri geçin tatlım .. dedi Jeydon çantasını ayakkabılığa atıp koşarak odasına çıktı . - Ben üzerimi değiştirip geliyorum . diye bağırdı yukarı çıkarken . Annesinin adının Clara olduğunu öğrenmişti . Beraber mutfağa geçip yiyecek birşeyler hazırladılar . Jeydon hızlıca üzerine darpaça kotuyla mor bir t-shirt geçirip yavaşça aşşağı indi . Melany ve annesi konuşuyorlardı . - Aslında abim Jeydon'dan pek hoşlanmadı sanırım . - Abiler kıskançtır hayatım . - Doğru belkide. Ama bence çok kibar ve iyi bir çocuk . dedi Melany elindeki sandwiche salamları yerleştirirken . - Sence sadece iyi bir çocuk öylemi ? dedi Clara büyük bir özgüven ve gururla. Melany gözlerini yere dikip kısık bir sesle; - Ayrıca hoşda.. dedi. Clara gülümsedi. O sırada Jeydon içeri dalıp Melany'nin yanağına sulu bir öpücük kondurdu . - Napıyosunuz gençler ? - Sandwich yapıyorum sana ellerimle . - Owww. Yerim o zaman , harika . Yapabileceğim bişey var mı ? - Sadece hiçbirşeye elini sürme ve sandalyeye otur. dedi Clara. Gülüştüler ve sandwichleri tabaklara koyup meyve sularınıda aldıktan sonra masaya yerleştiler. ---- yemekten sonra Jeydon ve Melany , Jeydon'ın odasına çıktılar . Clara'nın arkadaşları gelmişti . - Sen başka bi erkek olsan , Sanırım benimle sevgili olmak için can atardın ha ? dedi Melany . Jeydon yatağına sırtüstü uzanmış, tavanı inceliyordu. Jeydon elindeki defterleri masaya koyup ona baktı . - Ben o cins erkeklerden değilim. dedi sertçe . - Farkındayım . Ama sencede güzel bir kız değilmiyim ? dedi ve doğruldu. - Neden bunları soruyosun ?. - Bilmem ki . Özür dilerim . - Özür dilencek bişey yok . Fazlasıyla tatlı ve güzelsin bence. Ama ben bunları sevgilim olmayan kızlara söylemem dedi ve göz kırptı Jeydon . - Haha. ilginç bi insansın . Ama çok tatlısın . - Teşekkür ederim . Senin gibi bir arkadaşım olduğu için şanslıyım . dedi ve Melany'nin yanına oturdu . Melany gülümsedi ve elini tuttu. - İhtiyacın olduğu her zaman yanındayım . Artık ben varım , dedi. Jeydon .Ona dönüp sıkıca sarıldı , Melany Jeydon'nin sırtını sıvazladı . - Teşekkürler. ---- -Jeydon hile yapıyosun ama . -Hayır sadece sen çok beceriksizsin. - Of yaaa yine yenildim ! dedi ve elindeki Joğistiği koltuğa bıraktı Melany . Jeydon yüzüne zafer kazanmıi bir ifade yerleştirerek Melany'i kucağına aldı . - Kızma bebek , dedi ve onu döndürüp koltuğa bıraktı . - Ama hile yaptın, boş anımdan yakaladııııın . - Başka zaman sen yenersin ? izin veririm . Hadi şimdi seni eve bırakayım . - Kendim gidebilirim . - Hava karardı ve saat nerredeyse 9 . Seni yanlız bırakmam . - Pekiiii. ~ Beraber yürüyerek kapının önüne gelmişlerdi . Melany Jeydon'ına döndü ve gözlerinin içine baktı . Bu sırada Eduardo kapıya çıkmıştı . Onları görünce geri çekildi ve izlemeye başladı . Seslerini azda olsa duyuyordu . -Herşey için teşekkür ederim . Çok eğlendim dedi Melany . Eğlenmişlerdi ha ? diye düşündü Eduardo . Bugün Jeydon'larda olduğunu biliyordu . Ne yapmışlardı acaba ? -Ne yaptım ki ? Daha çok şey yapmak isterdim . Bir daha buluştuğumuzda sahil turu yaparııız. dedi Jeydon .Ahmak şey . Çok şanslı . Benim yapamadığımı yapıyo . Ona bu kadar yakınken dahada yakınlaşıyo. diye düşünd Edu . Bu onun çok canını yakıyordu . -Peki o zaman . dedi Melany . Lanet olsun git gide yakınlaşıyorlar diye geçirdi içinden Eduardo . ''öpüşürlerse Jeydon'u boğabilirim''. -Üzerin çok ince, içeri gir artık . dedi Jeydon . Haha bide koruyor ya onu ... düşüncelerinde boğuluyordu Edu . Bu sırada Jeydon'la gözgöze geldi . Jeydon onu görünce Melany'e sıkıca sarıldı . Gözlerini gözlerinden ayırmıyordu. Melany onun baktığı yere bakmak için tam kafasını çeviriyordu ki Jeydon çenesini tutup yüzünün hizzasına getirdi . gülümsedi ve yanağını öptü . -Çabuk git eve . Sana birsey olmasını istemiyorum , dedi Melany . - Peki. Ama önce eve girdiğini görüyüm dedi Jeydon . Melany eve girene kadar bekledi ve Eduardoya haince gülümsedi Jeydon . '' Ne oldu , Çok mu özendin ha ? Uğraşma adamım . O kız beni istiyo. Sana yan gözle bile bakmaz. Şu tipine bak . Ne kadarda iticisin! '' dedi Jeydon . Eduardo yumruklarını sıkmıştı . '' Sakin ol. Ben onunla aynı evde, aynı odada, hatta aynı koltukta otururken,sen evde uyukluyorduuun.'' dedi. Eduardo kendini kontrol edemeyip koşarak merdivenlerden atladı ve Jeydon'un dalgacı suratına sert bir yumruk attı. Jeydon savrulan saçlartını düzeltip elini dudağına götürdü. Kanıyordu. Kendini toparlayıp Eduardo'yu itti. -Zorunamı gitti haaaa! Kıskandın mı * O artık beni seviyor , beni ne kadar çok sevdiğini gözlerinden bile anlaya biliyorum ! dedi Jeydon . - Kapa çeneni! KAPAAAA!' diye bağırdı ve üzerine saldıordı Eduardo Jeydon 'un- "Yavaş gel!" dedi ve itti Jeydon Edu'yu . Yere düşürmüştü. Evde ise Alex, Melany'i azarlıyordu . - Saatin farkındamısın sen ! Bir erkeğin evindesin! Naptın bu saate kadar ha ! Babam iş gezisinden dönünce hepsini anlatacağım . - Alex yapma . Sakin ol . Korkutuyorsun beni... - Korkmalısında! Ne yaptığını sanıyorsun ki! Hiç tanımadığımız bir çocuk ! - Alex ben.. - Sus! deyip bir tokat attı Melany'e. Savrulup koltuğa düşmüştü Melany. Şoktaydı . Alex onun kılına zarar vermeyecek biriydi... Alex o sıradaki sessizlikte dışarıdaki bağırışları duydu . Pencereye doğru yürüyüp perdeyi araladı ve koşarak kapıya gitti. Melany göz yaşlarını siilip, kendini toparladı ve pencereye yürüdü. - Aman tanrım Jeydon .. dedi,sessizce Melany . Ve koşarak kapıya gitti. Alex , Edu'ların hizmetçileri ve Melany'lerin şöförü araya girmiş onları ayırmaya çalışıyordu fakat Eduardo Jeydon'un saçlarını çekiyor,tekmeler atıyordu . Yerde debeleniyorlardı . Melany yanlarına gidip onları ayırmak , birşeyler yapmak istiyordu fakat orda kalakalmıştı . Başına ve miğdesine şiddetli sancılar saplanıyordu . Elini başına götürdü . Bağırmak istiyordu ama dudaklarını aralayacak güç kalmamıştı sanki . Adım atacak hali yoktu . Direndi ama başaramadı . Ne olduğunu anlayamadan yere yığıldı. Eduardo kafasını kaldırdığında Melany'i görmüştü ve vurmaya ara verdi . Jeydon ona bir yumnruk attı ama umrunda değildi . Melany kötü gibiydi . Doğruldu, ama karnına aldığı darbeler canını yakmıştı. Jeydon onun böyle dikkatli baktığını görünce kafasını çevirdi ve o sırada Melany yere yığıldı . Alex acı bir çığlık atıp koşmaya başladı . Jeydon Eduardo'ya tokat attı; - Kendine gel ! Melany iyi değil!"Arabanı almalıyız, benimkini alacak zaman yok. - Lanet olsun , dua etki ona birşey olmasın . dedi . Koşarak eve gitti. Lanet olsun nereye koymuştu bu anahtarları! Herşeyi döküp anahtarı aldı ve arabayı garajdan çıkardı. Alex'in kucağında küçük,temiz bir kız. O kadar harika ki .. Ama onun olamayacağından çok emindi Eduardo için . Jeydon koşarak Melany'nin yanına gitti. Eli karnında yığılıvermişti. . - Alex kucağına al onu .. Edu arabasını getircek.. Telefonun falan , ailene haber vereceğimiz bişey var mı ? - Kes sesini bücür ! Kardeşim iyi değil hala ailen diyosdun ! Benim ailem burda ve iyi değil! dedi. Feci bir telaş yapmıştı ve eli ayağı birbirine girmişti. Derin bir nefes alıp Melany'i kucağına aldı . - İçerde sehpanın üzerinde telefonum var . ded Jeydon'a. Jeydon'da telaşlıydı ama Alex kadar önemseyemezdi Melany'i , imkansızdı .. Eduardo arabayı getirdi ve Alex hemen Melany'le arabaya bindi . - En yakın hastaneye gitmiliyiz!' çabuk ol o iyi değil.. dedi Jeydon . İlk defa aynı şey için çabalıyorlardı .. Bu , bu çok üzücüydü . - Tamam , ah şey , evet tamam . diye geveledi Edu . Arabayı çalıştırırken arkasına baktı . ''Tanrım , onu sakın alma '' ... Hastaneye geldiklerinde 2 hemşire bir sedyeyle onu alıp götürmüşlerdi . Alex hemen koltuklardan birine oturmuştu . Pozitif düşünmek iyi geliyordu . O iyiydi sonuçta . bi bayılmadan ne olurdu ki ? Eduardo ayakta bi oraya bi buraya gidiyordu . arada bir durup duvarları yumrukluyordu . Jeydon yere oturmuş , dizlerini kendine çekmiş , sırtınıda duvara yaslamııştı . Yüzü ellerinin arasındaydı . Ağlamıyordu aama bunu başarmak için zor tutuyordu kendini , ağlamamak için . Melan'yi önce kontrole aldılar , 2 kadın, 2 erkek hemşire. - Nabız ? - Normal . 16-23 - Tansiyon? - Gayet iyi? - Peki problemi ne ? - Hiçbir fikrimiz yok . Herşeyi gayet iyi . Kan ve idrar testi yapacağız . - Peki . Kolonya koklatın . Uyanmazsa ---'dan 1 doz anladınız mı , 1 doz . Gözlerini yavaşça araladı . Koluna bağlı serum vardı . gözlerinin bulanıklığı geçince akan damlaları izlemeye başladı . - 1, 2, 3, 4, 5, ... 1276 , 1277 . O sırada gözleri karşıdaki cama kaydı . Vuv 2 tane taş çocuk . Emin değildi , kimdi bunlar ? 2 sarı kafa . Hah evet , Eduyla Jeydon dimi . Uff, fazla düşünmek kafasını ağrıtmıştı , elini başına götürdü. hala iyi değildi. Karşıdaki çocuklar sırıtıyordu . O sırada içeri 2 hemşire girdi . Off küçük bi bayılmayıda amma uzatmışlardı haaa. - Küçük hanım uyanmış , şimdi serumun bitmesine yaklaşıııık 10 dk var ve serum bitince burada olacağız. İdrar örneği istiyoruz . tamam mı ?, '' Sizin ağzınıza işeyebilirim! Bırakın beni! '' diye geçirdi içiinden . - Hıhııı tamam dedi ve gülümsedi . Dışarı çıkarken yüzünü düşürüp kenardaki suyu aldı ve içti . Yatakta doğrulup oturdu . O sırada Alex girmişti içeri ve son 30 dakikada sevinmedği kadar sevindi . - Bebeğim , iyisin ? - İyiyim ama başım ağrıyo biraz. Niye bu kadar abarttınız ? - Abartırız umursuyoruz! diye atladı Edu . gözleri Jeydon'a kaydı , gülümsüyordu . - Kolonya koklatmanız yeterdi .. - Komiksin ... dedi Edu . - Safsın .dedi Melany . - Kavga çıkıcaaaak dedi ve devirdi gözlerini Jeydon . - Evet o yüzden rahat bırakın beni . dedi melany .Çocukları dışarı gönderip rahatça yatağa uzandı ve gözlerini kapadı . Çocukları dışarı gönderip rahatça yatağa uzandı ve gözlerini kapadı . Uyuyyamıyordu. Düşünmesi gereken binlerce,yüzbinlerce şey vardı . Örneğin Justin . Şimdi ne olacaktı . Nasıl devam edecekti arkadaşlıkları , yada şunu düşünmelilerdi . Acaba hala arkadaşmılardı ? O harika bir çocuktuuu ve hayata pozitif bakıyordu fakat Alex'in dediği gibi onu kullanma olasılığı varmıydı ? Onu kullanıp bir köşeyemi atacaktı ? Offf, başına yine bir ağrı saplanmıştı . Elini anlına götürüp biraz ovaladı . Gözlerini kapatıp kafasını geriye attı. -ooooooooof! diye bağırdı . Omuzlarından boynuna , ordanda başına doğru giden güçlü bir ağrı vardı . Seruma baktı . Dibinde çok az kalmıştı . Damlaları saymak istedi ama düşündüğü her sayı başındaki ağrıyı güçlendiriyordu . Gözlerini kapadı . - Şeyy, Melany. diye ince bir ses duydu . Gözlerini araladı . Bu şu sarışın hemşireydi . - Uyuyakalmışsın . İdrar testi alıcaktıkta ondan uyandırdım . İşin bitince eve dönüceksin . - Bu harika fakat benim başım , başım çok ağrıyor.. - Aslınnda verdiğimiz ilacın yan etkilerinde baş ağrısı yoktur . Çok ağrıyorsa ağrı kesici vuralım . Geçmezse röntgen çekelim . - Peki. dedi ve yataktan doğruldu . Hemşire bir şırıngayla iğneyi vurdu ve Melany'i tuvalete yönlendirdi. ---- Elindeki kutuyu hemşireye verip dışarı çıktı . Alex onu gördüğünde hemen oturduğu yerden kalktı, hızlı adımlarla yanına gitti ve sıkıca sarıldı . Son 2,5 saattir burdalardı ve kokusunu bile özlemişti. - Alex,dur. dedi Melany ve Alex'i itti. - Neyin var ? - Hiçbir şeyim. Uzaklaş biraz. dedi sesi sertti. Attığı tokatı düşündükçe canı yanıyordu . Kafasını sola çevirip Eduardo'ya baktı . Koltukların birinde oturmuş Melany'nin yüzüne bakyordu. Melany'nin tek bir gülümsemesiyle ayağa kalkıp ona sarılmak ve doyasıya öpmek istiyormuş gibi duruyordu . Jeydon . ayaktaydı ve özleri kıpkırmızıydı . Yaklaşık 6 adım ötesindeydi ve kollarını göğsünde kavuşturmu onlara bakıyordu . Saçlarının bir tutamı gözünün önüne düşmüştü. Ağlamaktanmı kızarmıştı gözleri , yoksa uykusumu vardı ? Saat kaçtı acaba... - Canın mı acıyor yoksa? dedi Alex ve Melany'nin kolunu sıvazladı. Melany sertçe kolunu çekip ; - Sanane ? dedi. - İyimisin sen! Sakinleşince konuşalım olurmu ? Birimizin kalbi kırılcak. - Sen benimkini çoktan kırdın dedi Melany, arkasını dönmüş , birkaç adım atmış olan abisine. '' O attığın sert tokatla abiciğim . '' dedi . Alex öylece kalmıştı . Bunu önemsemediğini sanmıştı. O an sadece çok sinirlenmişti. Böyle olsun istemezdi ki. Melan'yi çok seviyordu ve bu sadece bir bayılma değildi onun için . Çünkü Melany kolayca bayılmazdı . Attığı tokattan ötürü suçlu hissediyordu. Melany ona bakıyordu . Arkası dönük olan abisine baktı . Belkide bunu hatırlatmak saygısızlıktı,bencillikti. Hırsını almak içindi ve sebepsizce onun canını yakmak istiyordu . - Şey ben . dedi , yutkundu Melany.'' Seni seviyorum Alex ama canımı yakıyosun ve bunu hep yapıyosun . Hırsımı almak istedim . '' dedi . Huzursuz bir sessizlik olunca burnunu çekişini duydu ve gözyaşları yanağından süzülüp ıslaklık bırakana kadar kendisininde ağladığının farkında değildi. Arkasını dönüp Edu'ya baktı , Justinin yanına gelmiş onları izliyordu. O sırada sessizliği sarışın hemşire bozdu ; - Melany , dedi ve hızla yanına geldi . '' Kan ve idrar tahlili temiz . Hala başın ağrıyosa röntgen yerine tomografi çekmemiz gerekebilir. '' dediği anda Alex hemşireye döndü ve gözyaşlarını sildi. - Ne oluyor! diye bağırdı . - Ebeveyinlerinden birinin bunu doktorla görüşmesi daha uygun sanırım. dedi hemşire ve Melany'i alıp götürdü. Tomografimi... diye düşündü Alex... Bu ciddi ve detaylı tespitler için gerekli bir aletti ve Melany . Ah ona bişey olsa yaşayamayacağından emindi. Alex Jeydon'a baktı. ''Of salak çocuk yine ağlıyo!'' diye geçirdi içinden ama Jeydon'da ''Tomografinin'' , 'ÖLÜM' anlamına geldiğini bilmiyordu. . 1 Hafta sonra *** Bayılma sonucu yapılan testlerin sonuçları temiz çıkmıştı . Fakat Melany o günden beri sürekli garip rüyalar görüyordu . Daha doğrusu garip rüyalar ve gündüzleride değişik gölgeler . Bunlara anlam veremiyordu fakat kimseyede anlatamıyordu . Çünkü içindeki ses ona bunun gizli olduğunu söylüyordu. Zaten söylediğinde deli muamelesi göreceğini biliyrdu çünkü bu olay başına gelmişti . Evet evet . yaklaşık 5 yaşındaydı ve bu gölgeleri ilk kez babasıyla , gölde balık tutmaya gittiklerinde görmüştü. Değişik sesler çıkarıp çok yakınından uçuyorlar, havada süzülüyorlardı. Ona hiçbir şekilde temas etmiyolardı fakat gerçekten çok korkutuculardı. duyduğu sesleri ve gördüklerini babasına söylemişti fakat bu ona , 3 yıllık bir psikoloji danışmanlığı ve kullanması gereken ilaçlara neden olmuştu. Evet , en son 10 yıl önce görmüştü bunları ve şimdi neden 'yeniden' geldikleri hakkında en ufak bir fikri yoktu. Ve, ve bu rüyalarda neyin nesiydi... Geçen geceki rüyasında Eduardo ile beraber , bulutların ötesnde, muhteşem anlatılamaz güzelikte biryerdelerdi . Edu onun elini tutmuş gittikçe yakınlaşıyordu. Ve öpüştükleri an ... BOM. Siyah karanlık bir gölge ikisinide birbirinde ayırmıştı ve melany yere düşeceği sırada uyanmıştı. Nefes nefese ve ter içindeydi.. Dün geceki rüyası daha farklıydı. Çok gerçekçi bir kafede, Oturuyorlardı . yine Eduardoyla. Sonra justin karşılarına çıkıyordu.Edu Melanynin elini tutuyorlardı ve hafif, mor bir ışık ellerini bir arada tutuyordu. Ve yine o öpücük oluyordu birbirlerini ayıran ... - Melany ? dedi ve parmaklarını şıklattı Melissa. - Ha ? Ne ? - Ders boyunca dalgındın . Bari tenefüsümüzü verimli geçirelim. Sen iyimisin hayatım ? - Sanırım. Şey , evet ya. iyiyim. Edu geldimi bugün okula... - Şey bilmem ki ? ne oldu , bu onunlamı ilgili. - Birazcık.. - Zorlama yok.. ama anlatırmısın ? - Çok ama çok fantastik bir durum. Birkaç gecedir rüyamda onu görüyorum ve ele ele tutuşuyoruz. Fakat Eduardo bana beni sevdiğini söyleyecekken a birbirine değdiği an kuvvetli bir güç bizi birbirimizden ayırıyo ve uyanıyorum.. - Ve bu onada oluyomu diye merak ediyosun ? dedi Melissa Melany'e , tuhaf ve şaşkın bir şekilde bakarken. - Aklımı okudun canım. - Alex'e sorsana . Aynı sınıftalar. - İyi fikir hadi gel.. dedi ve koluna girip okulun onlardan ayrı 2. binasına götürdü. 3. kattaki sınıflarına çıktı ve Alex'in yanına gitti. Sanırım yine Matematik ödevini yapmamışı ve yetiştirmek için yapmaya çabalıyordu. - Hayatım dışarda konuşalımmı biraz ? demişti. Alex yüzüne bakıp defteri kapattı ve Kapının önüne çıktılar. - Noldu Mel? dedi . - Şey Eduardo geldimi ? - Geldi fakat bi tuhaf. Derslerde uzaklara dalıp gidiyo. Deftere saçma sapan birşeyler karalıyo ve bunu bilinci kapalı bir şekilde yapıyo. Demek istediğim . Eli , beyninden ayrı hareket ediyo. - Çizdiği şeyleri göstersen ? dedi Melany , Alex onun elinden tutup 3-4 kız , 2 tanede erkeğin olduğu sınıfa soktu ve sırasına götürdü. Defterini açıp , karakalemle yapılmış gölgelikler, altında 2 kişi... - İşte.. - Şey o nerde ? - Tuvalette sanırım.. - Onu bulmalıyım. dedi ve koşarak sınıftan çıktı. Melissa'da arkasından koşmaya başladı. Sonunda merdivenlerin başında Edu ile çarpıştılar. - Şey ben üzgünüm , dedi Edu . Yere bakyordu. - Edu'! Konuşmamız lazım.. dedi Melany . Edu Melanny'nin sesini duyunca irkildi ve başını yukarı kaldırdı. Kafası karman çormandı . - Hayır! Ben gitmeliyim.. dedi Gözleri kocaman açılmıştı ve korku dolu bakışları vardı. - Buna ihityacım var 5 dakika. dedi Melany. Edu biraz ona baktı ve kaşlarını çatıp, - Pekala, sadece 5 dakika ? - Ahh Hadi gel . dedi ve kolundan tutup bahçeye sürükledi . Melissa onları yanlız bırakmak için Alexin yanına gitmişti. - Benim sana birşey sormam lazım.. - Biliyorum bunu , Rüyalar değil mi... - Sende görüyorsun.. dedi Melany . - Evet . dedi Edu ve başını öne eğdi. - Ama benim anlamadığım... bu sırada zil çaldı ve Edunun yüzünde belirgin bir rahatlama oluştu. - Bunu sana anlatamam.. dedi ve yüzüne birkaç sanye bakıp dudakların yaladı . Arkasını dönüp koşarak okul binasına gitti. Melany arkasından öylece bakakalmıştı. Anlatamayacağı şey neydi ?.. bunlar neyin nesiydi... Gölgeler. Acaba Eduda onları görüyormuydu... Anlatamayacağı şey neydi ?.. bunlar neyin nesiydi... Gölgeler. Acaba Eduda onları görüyormuydu... --------------- Okul bittikten sonra Eduardo, Melany'le karşılaşmamayı dileyerek hızla okuldan çıktı ve eve gitti. Büyük ihtimal annesi işgezisinden gelmişti. Eve paldır küldür girip ayakkabılarını bir köşeye attı, merdivenleri koşarak çıkarak odasına daldı. Lanet gri okul pantolonundan ve rahatsız edici gömleğinden kurtulup yeşil bi t-shirtle kot pantolonunu giyindi. Altına yeşil converseleri geçirip hırkasını aldı. Aşşağı kattan arkabahçeye,ordandabahçenin gerisindeki ormana gitti. Biraz yanlız kalıp düşünmek istiyordu.. ------------------- Melany çıkışta heryerde eduardoyu aramıştı fakat Edu kimseye görünmeden gitmişti. Eve büyük br hayal kırıklığıyla dönüp kendini sıcak suyun altına bıraktı.. Havalar soğumaya başlamıştı. Ve bu onun için alışveriş demektii. Biraz dinleniptakılacak birilerini bulmalıydı. Üzerine pembe bir çapraz body, dar-düşükbel-açıkmavi bir kot giydi. Üzerine Mor uzun hırkasını alıp mor converselerini giydi ve çantasına eşyalarını tıkıp Justini aradı. ----------------------- Eduardo kulaklıkların takıp yürümeye başladı. Ormanın iyice içine girmişti ama içgüdüsel olarak ilerliyordu. Kaybolma riski yoktu sanki... İlerdeki çalılıklara yaklaşınca önündeki taşa bir tekme attı. Taş direk çalıların içine girmişti ve gürültülü bir hırlama sesi duydu. Biraz yaklaşıp yakınına gidince burnuna ağır bir misk kokusu geldi. Toprak kokusundan daha belirgin bir şekilde burnunu yakıyordu. O anda simsiyah birşey üzerine atıldı. Bu bir kurt muydu ? Bir kurda göre daha küçüktü ama o anda kolundaki acı bütün düşüncelerini silip süpürmüştü. Kurdu itmeye çalışıyordu ama o çok güçlüydü... Sonunda bir adam gelip kurdu ensesinden kavradığı gibi başka tarafa fıratmıştı. o, o çok fazla güçlüydü. Birşeyler bağırıp çağırıyordu ama Edu çektiği acıdan hiçbirşey duyamıyordu. gözleri yavaşça kapandı.. - Seni aptal adam! diye bağırdı kurda. Adammı ?... Kurt bir hırlamayla cevap verdi ... - Seni lanet olasıca pislik.. o daha çok küçük James! kör müsün ! Kurt başını yana eğip gözlerini kapadı. Adam oflayıp Eduardo'yu kucağına aldı ve ormanın dışına kadar taşıdı... --------------------------- - Ah Jeydoon , bu kolye harikaa. dedi Melany. Alışveriş merkezinin içindeki StarBucks'a oturmuş birşeyler yiyorlardı. - Sadece geçmiş olsun hediyesi.. beğenmene sevindim. Takmamı istermisin .? - Evet, Lütfeen.. dedi ve kolyeyi ona uzatıp saçlarını yana aldı. Justin arkasına geçip kolyeyi taktı ve eğilip boynuna bir öpücük kondurdu. o harika kokusu ciğerlerini doldurmuştu. - Seninle sadece 'arkadaşça' takılmak canımı yakıyor Melany... - Justin... diye inledi Melany. Duyguları karmakarışıktı ve onu anlayacak bir arkadaşa fazlasıyla ihtiyacı vardı. Justin küçük öpücükler kondurmaya devam ediyordu ve Melany, kelimenin tam anlamıyla mayışmıştı. Bu hoşuna gidiyordu fakat Justinle arasındakilerin sadece arkadaslıkla sınırlı kalmasını istiyordu. Justin kendini toparayıp Melanynin karşısına oturdu. Melanynin gözleri hala kapalı, Justinin onu öptüğü şekildeydi. - Üzgünüm. Sadece arkadaş kalmamızı istediğini biliyorum. üzerine gelmemeliydim. Şu gergin havayı dağıtalım ve kolların kopana kadar alışveriş yapalım haa ? dedi ve güldü. ---------------------- Eduardoyu taşıyan adam, hafif kır saçlı, iyi giyinişli biriydi. Eduyu arabasına bindirip ellerini plasik bir kelepçeyle bağladı ve arka koltuğa yatırdı. Yaklaşık 10 dakika sonra Eduardo gözlerini açmış,nerede olduğunu kavramaya çalışıyordu. En son bir kurt ona saldırmıştı.. Koltuğa oturup sürücü koltuğundaki adama baktı. - Uyandın mı .. dedi adam . sesi sert ve endişeliydi. - Kimsin sen. Çöz ellerimi.. - Merak etme zarar vermeyeceğim. dedi ve radyodan bir müzik açtı. Biraz ileride küçük bir ev vardı ve evin önünde arabayı durdurup aşağı indi. Edu çevresine bakındı ve kolundan akan kanı farketti. Canı yanıyordu ama kan kurumuştu. içinde tarif edilemez bir yanma hissi vardı. Burnu akıyordu ve başı ağrıyordu.. Midesi feci bir şekilde bulanıyordu. Dışarıdaki adamların konuşmasın duydu. - James çocuğu ıssırdı. onu öyle bırakamazdım.. - Isırdımı! Nerede peki. Ne dediğinizin farkındamısınız! bu birdaha olmayacaktı! gizli kalmamız gerekiyor! - Onu kontrol edemedim. beni anlamadı. - Çocuğu çıkar ve eve sok. sıcak kalsın ve ben dönene kadar dönüşmesin anlaşıldımı! - Tamam... ------------------------ -Benim için harika bir gündü Mel. Bunu arada bir yapmalıyız dedi ve gülümsedi Justin. -Kesinliklee. eve gdince bana mesaj at tamam mı ? dedi Mel. -Elbetteee. dedi ve sırıtarak yürümeye başladı.. Kapının önüne geldiğinde birden başı dönmeye başlamıştı ve her yerde o ürkütücü gölgeleri görüyordu gölgelerin ona söylediği sözlere anlam vermeye çalışırken bir anda kendisini yerde buldu . Baygındı ve gözlerinin kapalı olduğuna emindi ama hala daha gölgeleri görebiliyordu ona durmadan bir şeyler fısıldıyordu gölgeler durmadan bir şeyler anlatmaya çalışıyordu bir yandan yerde baygın yatarken bir yandan da kendisini hiç olmadığı kadar dinç hissediyordu . Bir anda onlarca kişinin başında toplandığını hissetti gözlerinin kapalı olduğunu biliyordu ama orda olan herşeyi de görebiliyordu . Esmer kadın onun yüzünü kolanyalı medil ile ovuşturuyordu. Bazıları meraklı gözlerle onu süzerken yaşı bir kadın ambulansı aramakla meşguldu . Melany gözlerini açtığında üzerinde kolalı bir örtü vardı zaten bunu görünce hastanede olduğunu anlamıştı . Artık gölgeler yoktu ama sesler beyninin içindeydi onu asla terk etmiyordu . Koluna doğru bakınca bitmek üzere olan bir serum gördü . Serumun bitmek üzere olduğuna sevinmişken yaşlı suratsız bir hemşire gelip yerine dolusu koydu . Hemşire kapıdan çıkmak üzereyken Melany ona seslendi " Şey bayan bakar mısınız" " Evet buyrun küçük hanım " " Ailem gelmedi mi yani beni görmeye " " Dışarıda 2 erkek çocuğu ve birde bayan var sanırım sizin için gelmişler ama onları odaya almadık dinlenmeniz gerek " " Ah peki teşekkürler " Melany 2 erkek çocuğunun kimi olduğunu anlamakta güçlük çekiyordu Alex ve Justin mi ? Yoksa Alex ve Edu muydu ? Aslında bunun bir önemi yoktu zaten hangisi eksikse büyük ihtimalle haberi duymamıştı . Melany kendini çok iyi kötü hissediyordu yorgun değildi içinde bir sıkıntıda yoktu ama sanki ölümü bekleyen küçük bir kız gibi ümütsizdi neden ümitsiz olduğunu kendide bilmiyordu . ------------------------- 1.90 Boylarındakı cüselli adam kamyonetin kilidini aştı ve Eduardo'yo serbest bıraktı Eduardo'ya ona evi işaret etti. Evin önünde cüsseli kaslı adamdan başka 3 kişi daha vardı. Eduardo karşı çıkmadan eve doğru ilerledi çünkü karşı çıkmanın hiç bir işe yaramayacığını anlamıştı hiç bir şeye anlam veremiyordu . Üzerine bir kurt atlamıştı ve sonra , sonra ne olmuştu gözlerini aştığında , 20 yıllık bir kamyonettin arka tarafında bulmuştu kendini , peki şimdi ne olacaktı ona Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
0ne Mesaj tarihi: Mart 13, 2011 Konuyu açan Paylaş Mesaj tarihi: Mart 13, 2011 24-32 ne yapacaktılar . Eduardo evin içine girince ormanda duyduğu misk kokusu geldi yine burnuna ama bu sefer dayanılamayacak kadar yoğundu bu koku Eduardonun iliklerine kadar işlemişti sanki evin gerilim filmlerinden fırlamış gibi bir hali vardı . İçeir girince göze ilk olarak içi doldurulmuş ve duvarda asılı olan hayvan kafalı çarpıyordu . Cüsseli adam Eduardoyu kolundan tutup havasız bir odaya getirdi ve koltuğa oturmasını işaret etti . Eduardo adam ne söylerse sualsiz kabul ediyorsu çünkü çok ürkmüştü . Bu adamların tehlikeli olduklarını anlamıştı . Cüsseli adam Eduardo'nun kelepçelerini plastik bir anahtarla açtı . Eduardo'nun bilekleri şişmişti ve ısırılan yer yanıyordu . Eduardo tam bir şey söyleyecekti ki , adam söze başladı . " Merhaba dostum " " Ihm şey merhaba " "Bana öyle bakma dostum " " Beni neden buraya getirdiniz " " Uzun hikaye ama nasıl olsa anlarsın " derken gülüyordu adam . " Kolum , kolum çok yanıyor sanırım hastaneye gitmem gerek ." " Hayır merak etme ayinden sonra yara kapanacaktır " " Evet ayin çok fazla konuştum sanırım bu arada ben Max senin adın nedir ?" " Adım Eduardo beni ne zaman serbest bırakacaksınız " "Sanırım seninle biraz işimiz var , sonra özgürsün " Eduardo cevap vermedi kendini çok yorgun hissediyordu üstelik ısırılan yerde çok yanıyordu . Max odadan çıkınca Eduardo odayı incelemeye başladı . Odanın duvarları ahşaptı ve duvarlarında hayvan kafaları asılıydı yerde çok eskiden kalmış olduğu belli olan bir halı vardı . Oda çok havasızdı ve hiç pencere yoktu söminenin önünde bir ayı postu vardı . Duvarlarından İnsan ve kurdun aynı karede yer aldığı tablolar vardı . Eduardo birden dışarıdan seslerin geldğini fark etti. - O dönüşdü mü ? - Hayır ayin yapmadan onu dönüştüremem . -Aptal şey . O çocğu gerçekten Artemus'un mu yolladığını düşünüyorsun o çocuk senin kardeşinin salaklığı yüzünden bizim gibi yaşamaya mahkum olacak . Hepsi Jack yüzünden . - Kes sesini onun burda olmasını Artemus istedi Jack'le konuştum ona saldırmasını gölgeler söylemiş . - Ne haliniz varsa görün Max . Ayini yapmadan önce çocukla konuş emin olmamız gerek . - Nasıl istersen Cris . dedi aslında diyecek çok şeyi vardı ama susmayı tercih etmişti . Eduardo bunları duyunca çok örkmüştü onlar gibi mi olacaktı onlar kimdi ki . Ayin de neydi ona ne yapacaklar dı ? ----------------------- Melany taburcu olup eve dönmüştü ama gölgeler ona bir yere gitmesi gerektiğini söylüyordu . Doğaya gitmesi gerektiğini söylüyordu gölgeler ona . Melany bu sese her ne kadar kayıtsız kalmak istesede bu akşam gidicekti doğaya herkes uyurken gidecekti . Gölgelerin ona ait olduğunu söylediği yere gidecekti . Gece 12 'yi geçerken Melany henüz uyumamıştı gölgeler ona uyanık kalmasını ve ait olduğu yere dönmesi gerektiğini söylüyordu .Yatağında doğruldu sefaf olan tavanından gökyüzünü izlemeye başladı . Kararını vermişti sabahlığını üzerine alıp yavaşça merdivenlerden inmeye başladı . Birden kanepede uyuya kalmış olan Alex'e çarptı gözü Melany'nin o kadar derin uyuyordu ki yanında filarmoni orkestrası konser verse uyanamazdı . Melany kapıya doğru yöneldi . Kapıdan çıkar çıkmaz kendisini kuş gibi hafif hissediyordu evvlerinin arka tarafında bulunan ağaçlık alana doğru ilerlemeye başladı burası bir ormana açılıyordu çocukluğunda asla buraya gelme izni yoktu . Annesi burda tehlikeli hayvanlar olduğunu söylerdi hep ona . Melany ormanın derinliklerine daldığında hiç hissetmediği kadar iyi hissediyordu . Yerdeki kuru yaprakların çıkardığı sesler şu anda Melany için dünyanın en güzel müziğinden bile daha güzel geliyordu kulağına. -------------------------------- Eduardo koltuğun kenarında uyuya kalmışken Max gelip omzundan sarsarak onu uyandırdı . Eduardo uykulu gözlerle ona salak salak bakarken Max konuşmaya başladı . " Konuşmamız gerek evlat" " Ne hakkında konuştuklarınızı duydum bana ne olacak ? Ne yapacaksınız bana ? " " Şşşt hiçbirşey olmayacak eğer seçilmiş değilsen seninde bizim gibi olmana izin vermeyeceğim " " Seçilmiş mi ? Sizde kimsiniz ben neden sizin gibi olacakmışım bana her şeyi anlat yoksa burdan basıp giderim " " Anlatmaya geldim dostum ama önce bir kaç soru sormam gerek " " Tamam sor , bekliyorum " " Son zamanlarda tuhaf bişey varmıydı yani gölgelerle ilgili ? " " Nerden biliyorsun bunları ? " " Bilmiyorum tahmin ettim cavap ver bana lütfen " " Evet gölgeler benimle konuşuyor bu ormama gelmemide onlar söyledi . Ne istiyorsun deliyim işte ben kafayı yemiş bir şizofrenin tekiyim ." " Hayır sen Artemusun seçtiği özel birisin " " Oda kim " " Gölgelerin ve bizim gibilerin tanrısı yani kurt insanların , sizlerin deyişiyle kurt adamların " Eduardo sakin gözlerle Max’ı süzüyordu hiç şaşırmamış gibiydi ve yüzü ifadesizdi . Çünkü gölgeler ona her şeyi anlatmıştım ama Eduardo gölgelerin sadece bir şizofreni belirtisi olarak görerek onlara kulak asmamıştı . Ve şimdi bir kurt insan karşısına geçip ona bunun doğru olduğunu mu söylüyordu şu anda bir rüyamı görüyor yada halisülasyon belki de bir şizofren nöbetiydi . “ Eduardo iyi misin cevap vermedin de “ “ Bana biraz daha bahset Max Altemus’dan bahset sizden bahset ayinden bahset dönüşeceğim yaratıktan bahset .” “ Ihm yani şey bilmiyorum Artemus o o gölgeleri sever kurtları değil biz cezalandırılmış ırk’ız tanrımız bizi sevmediği için böyle sürünüyoruz Artemus gölge olmayı tercih etti ve bizi unuttu . Onun çocuğu şu anda gerçek insanların dünyasında yaşıyor çünkü o yaptığı çok büyük bir hatadan dolayı gölgerin dünyasından kovuldu . ------------------------------------ Yerdeki çakıl taşlarına vura vura ilerlerken ağzına Lady – Gaga’nın Alejandro şarkısının melodisi vardı . Ara ara durup geceliğinin bol paçasının rüzgarda savruluşlarını izliyordu . Baykuş sesleri onu hiç ama hiç ürkütmüyordu sanki başından beri buraya aitti . Gözlerine kapatmış rüzgarın ve çam kokularının tadını çıkarırken çalıların arasındaki hışırtılar kulağının ritmini bozmaya başlamıştı. Arkasını dönüp tüylü çakalı görünce irkildi dur bu çakaldan daha büyüktü ama yüzü insanı andırıyordu . Hiç korkmamış gibi sinsice baktı ne olduğunu çözemediği yaratığın suratına Melany . Hatta yaratığa salakça gülümsedi .Gölgeler şimdi ona yaratığın yanına gitmesi gerektiğini söylüyordu . Yavaşça üzerine oturduğu taştan doğrulup ne olduğunu çözemediği yaratığa doğru ilerledi . O anda bacağında şu ana kadar hiç hissetmediği kadar acı bir yanma hissetti attığı çığlık boğazını o kadar tahriş etmişti ki ses çıkaramıyordu. Yaratık onu ısırdıktan sonra ürkmüş gözlerle izledi Melany’i . Sanki bir hata yapmış gibi bakıyordu Melany’e beni affet diye bakıyordu . Melany’nin gözleri kararmaya başlamıştı o sıradada yaratık acı acı uluyordu . Melany bayılmadan bu sesi duyunca o yarattığın bir kurt olduğunu anlamıştı . Max birden tanıdık bir uluma sesi duydu bu kardeşi Jack’ti sadece hava almaya çıkmamış mıydı ? Eduardo Max’in neyi dinlediğini anlamaya çalışıyordu çünkü kendisi hiçbir şey duymuyordu . Max Edu’nun yüzüne endişeyle ; “ Gitmem gerek sen sakın hiçbir yere kımıldama burada kal . “ “ Nereye gidiyorsun “ dedi Eduardo Max’in sesinden endişesini anlamıştı . “ Jack “ dedi Max sonra hiç bir şey söylemeden çekip gitti . Gölgeler ona burada olması gerektiğini söylüyordu ama içinde çok kötü bir his vardı . Max onu uyandırmadan önce Melany’i rüyasında gölgelerden biri olarak görmüştü . Max ay ışığına çıktığında kaslı bedeni çoktan kurda dönüşmüştü . Yerde baygın yatan kızı görünce neredeyse kardeşi Jack’i tırmıklayacaktı . Jack ağacaın köşesine gömülmüş uluyordu . Lanet olsu bügün ki ikinci kurbandı ve neredeyse 2 hayatı söndürmüştü Jack . Duygularına kontrol edip insan bedenine dönmeliydi bu sefer başarmalıydı yoksa kızı asla eve taşıyamazdı . Biraz uğraştıktan sonra insan bedenine dönmeyi başarmıştı yada kıllı bir insan bedenine çünkü hala daha ay ışığındaydı ve kurtların özelliklerini taşıyordu . Jack önemsemedi bile Max kızı kucakladığı gibi evin yollunu tuttu . Ev varıp içeri girdiğinde değişime başlamıştı vücudu iğrenç kurt burnu yerine kendi burnunun geldiğini hissediyordu kılları bire birer içe doğru çekiliyordu . Sonunda değişim süreci bitmişti . Kızı alıp evdeki tek boş oda olan Eduardo’nun odasına doğru ilerledi odaya girdiğinde Eduardo gözlerine kapatmış bir şeyler sayıklıyordu . “ Üzgünüm baba üzgünüm sen tanrısın karşı çıktım üzgünüm “ dedi defalarca Max şaşırmış bir ifadeyle 1 kaç dakika boyunca Eduardo’yu izledi tam bir şey diyecekken kucağında değişimi bekleyen tahlisiz bir kız olduğunu hatırladı . Kızı yavaşça Eduardo’nun çarprazında bulunan kahverengi deri koltuğa bıraktı . Kızın bileği kanıyordu ve zehir benliğine işlemişti . Artık bir kurtuluşu olmadığını Max anlamıştı . Odada bulunan küçük dolaptan gazlı bir bez alıp kızın ayağına sardı uyandığında kızın ayağında bulunan diş izlerini görmesi pekte hoş olmazdı . İşi bittikten sonra Eduardo’ya döndü Max’in odada bulunduğunun farkında değildi .Yeni bir şeyler sayıklamaya başlamıştı . “ Affet onlar gibi olmak istemiyorum lanetlenmek istemiyorum Artemus , Artemus , Arteumus gölgelerin tanrısı lütfen cezalandırma beni nefretinle “ defalarca bunu söyledikten sonra Max onun kendine gelmeye niyeti olmadığını anlamıştı omzundan tutup Eduardo’yu iyice silkeledi “ Kendine gel Eduardo kendi ne geel “ Eduardo göz kapaklarını yavaşça açıp saf saf baktı Max’in yüzüne biraz önce söylediklerini hatırlamıyordu . Max’e tam çarpraz da olan kızın kim olduğunu soracaken Melany’nin yüzünü gördü gözlerini tekrar ovuşturup daha dikkatli baktı kıza . Sonra ayağa kalkıp yanına gitti ayağındaki sargıyı görünce anlamıştı her şeyi . Max ‘e dönüp bağırmaya başladı . - Tanrı aşkına bütün insan soyunu kendiniz gibi iğrenç bir yarattık mı yapmak istiyorsunuz . Melany’e ne oldu oda sizin gibi bir canavar mı olacak buna izin veremem onun sizin gibi olmasına izin vermeyeceğim anladın mı seni aptal . -Sen o kızı tanıyor musun ? " Sen ne diyorsun Max o kız Melany o benim hayatım bu kız benim dünyam herşeyim o şimdi sizin gibi iğrenç bir yaratık bir yaratık mı olacak , hayır buna izin vermeyeceğim bunları babam yaptı değil mi Max gölgeler şuana kadar ailem bildiğim insanların sisli bir gecede beni ormanda bulduklarını söyledi . Gerçek babam Artemus onu gördüm burdaydı . Beni affetmesi için ona yalvardım ama bana acıyarak baktı ben ona ne yaptığımı bilmiyorum ama gözlerine bakınca benden nefret ettiğini anladım artık beni sevmiyor , belkide hiç bir zaman sevmedi beni . Şimdi de bana acı çektirmek için Melany'ide bir ite çevirecek . Max ben Artemus 'a ne yaptım diğer yaşamıma dair hiç bir şey hatırlamıyorum . Gölgeler dünyasını hatırlamıyorum . " Max gerçekleri söylemekte bir an tereddüt etsede boğazındaki yumruyu temizleyip konuşmaya başladı . " Sen , sen evlat söylediğin gibi onun gerçek oğlu isen sen babandan nefret ederdin onun tanrı olmasını kıskanırdın . Babanı yok etmek için aylarca planlar yaptın . Onun yerine geçmek istiyordun . Artemus gerçekleri öğrenince suçsuz birine attın herşeyi . Sonra da kaçtın insanların dünyasına kaçtın ama baban öğrendi herşeyi ve seni sonsuza dek kendi dünyasından kovdu . Seni buraya bir bebek olarak attı , aslında seni kurtların bulmasını planlamıştı yani sende bizim gibi olmayındın daha bebekken ama seni başkaları buldu . Ve şimdi döngü tamamlandı sen yine kurt oldun . Kıza gelince onu buraya Artemus yollamış olamaz bu kız bir insan ve Artemus insanları yönlendiremez o gölgelerre ve kurtlara hakimdir . Eğer o kız bir melez değilse babanın onu buraya getirmesi imkansız dostum " "Ben babama böyle şeyler yapmam , ben onu seviyorum ilk gördüğüm andan beri sevdim gölgeleri de seviyorum ben en başından beri bu dünyaya ait hissetmiyordum kendimi , Melany onun bir ailesi var abisi , annesi , babası . O bir melez değil ." " O zaman onu Artemus'un gönderme olasılığı yok . " ------------------------------------------------------ Melany'nin gözleri kapalıydı fakat odada olan herşeyi duyuyor ve görüyordu . Neden bahsettiklerini anlamaya çalışıyordu . Ayak bileği çok yanıyordu ve dayanılacak gibi değildi . Dişlerini sıkmaktan diş ettlerinin kanadığının hissediyordu . Gözlerinin açmak istiyordu ama korkuyordu onu buraya kimin getirdiğini bilmiyordu . Edardo'nun seslerini duyuyordu ama gerçek olduğuna inanmıyordu , onun burada işi neydi ki . Tüm cesarettini toplayıp gözlerini araladı . Eduardo'yu görüyordu elerini gözüne götürdü ve sıkıca ovuşturdu . Melany elinde olmadan Eduardo dedi . İkiside Melany dönmüşlerdi . Eduardo yavaşça Melany'nin yanına geldi ve belinden tutarak oturmasına yardım etti . Melany konuşmak istiyordu ama korkuyordu bunun bir rüya olduğunu düşünüyordu . Sonunda dayanamadı . " Nerdeyim ben Edu ." " Güvendedin bebeğim korkmana gerek yok . " " Korkmuyorum sadece , bileğim çok yanıyor . " " Ah biraz bekle hayatım geçicektir. " " Gitmek istiyorum " " İnan bana bu halde gitmen mümkün değil ." " Artemus'ta kim Eduardo ondan bahsettiğiniz duydum beni cezalandırdığını söylüyordun , oda kim . " " Artık o senin Tanrın yani ayinden sonra öyle olacak ." " Ne diyorsun sen benim Tanrım mı ? Oda kim lanet olsun . Gitmek istiyorum. " " Bak söz veriyorum yarın her şeyi anlatıcam ama bu akşam uyu bebeğim sadece uyu ." " Gölgeler uyumamam gerektiğini söylüyor . " Max bu sözleri doyunca donup kalmış Eduardo'ya kaş göz işareti yapıp onu dışarıya çağırmıştı . Eduardo yavaşça Melany 'nin yanından kalkıp dışarıya doğru yüremeye başladı Max'de ardından geliyordu . İkiside odadan çıkınca Max ağır ahşap kapıyı Melany 'nin üstüne kilitledi . -------------------------------------------------------------- " Ne oldu Max ? Neden beni dışarıya çağırdın ." " Artık eminim ." " Neye eminsin ? " " O kız bir melez ." " Ne ,sen , sen ciddi misin ? " " Evet , gölgeler Artemus'un kulları , Arteumus gölgelerini insanlara yollayamaz bu kız bir melez . " " Ama onun ailesi onlar yani babası bir kurt insan mı ? " " Hayır büyük ihtimalle o kişi gerçek babası değil , babası ve annesi bu durumu biliyor olmamlılar. " " Ne , nasıl yani annesi durumu biliyor muydu . " " Sen saf mısın oğlum annesinin durumu bilmeme gibi bir olasıl var mı ? ." Eduardo konuşmuyordu çünkü sevdiği kızın bir insan ve bir kurt kırması olduğunu öğrenmişti . Ama önemi yoktu ki yarın ikiside kurt insan olacaklardı . Bir an babasının ona iyilik yaptığını düşündü sevdiği kızda onla aynı kaderi paylaşıcaktı . Mutlu olmuştu ve babasına minnet duyuyordu . Aslında söylenenler doğruysa babasına bu kadar çok şey yaptıktan sonra babasının ona iyilik yapmış olması şaşırtıcıydı . Melany içerde ne yapıyordu kapıyı üzerine kilitlemişlerdi ama o hiç ses çıkarmıyordu . Yavaşça tahta anahtarla ahşap kapının kilidini açtı Melany kafası arkaya yaslamış gözlerini tavana dikmişti. Dişlerini sıkıyordu . Eduardo ısırlan bölgenin ilk gün nasıl acıdığını düşündü Melany'e hiç kıyamamıştı . Eduardo'nun annesi büyük ihtimalle perişan haldeyi Edurado 3 gündür ortalarda yoktu ve sahte anne ve babasının nasıl meraklandığını düşündü . Ya Melany onun ailesi Eduardo ve Melany hemen hemen aynı zamanlarda kaybolmuşlardı ya yanlış anlaşılırsa diye düşündü içinden Eduardo . Ama umrunda bile değildi kendi derdine yanması gerekiyordu aşık olduğu kız ile birlikte bir kurda dönüşecekti yarın . Max Eduardoya " Değişim acılı ve hızlıdır , ne zaman değiştiğini anlayamasın bile ama bir o kadar da acıdı asla bitmeyecek gibi gelir o acı ." demişti . Kendi için endişelenmiyordu Eduardo ama Melany onu öyle acı çekerken görmek istemiyordu buna dayanabileceğini düşünmüyordu . Ağır kapıyı kapatıp Melany 'nin çarprazındaki yumuşak kanepeye attı kendini . Melany Eduardo'ya dönüp bakmadı bile çünkü canı çok yanıyordu . Eduardo 'da bunu bildiği için sesini çıkarmadı sadece oturup onun güzelliğini izledi . ----------------------------------------------------------------- Melany bir an odanın köşesine süs diye asılmış av tüfeğini alıp kendini vurmak istedi . Dayanılamayacak bir acı değildi yanlızca içindeki his acıdan da beterdi gölgeler her şeyi anlatmıştı Melany yarın ayinde neye dönüşeceğini biliyordu artık . Babasının öz babası olmadığını söylemişti gölgeler . Artık bilmesi gereken her şeyi biliyordu Melany . Doğrulup Eduardo'ya döndü onun yüzündede acılı bir ifade vardı . Aslında tek başına kurt adam olmayacğı için mutluydu yanında aşık olduğu çocukta vardı . Melany gerçek babasını merak ediyordu . Gerçek babasının bir kurt insan olduğunu biliyordu ama bu ona tuhaf gelmiyordu. Zaten hiç bir zaman şuana kadar gerçek babası bildiği adamı sevmemişti . Melany'e hep yapmacık davranırdı o adam . Melany gerçek öz babasını bulmak istiyordu . O anda Max içeri girdi yavaşça Melany'i sarstı . " Ihm sana bişeyler sormam gerek . " Melany şaşkın gözlerle adam bakarken cevap vermeyi unutmuştu . " Evet . Ne sorucaksın " " Ailen öz müydü ?" " Gölgelere göre onlar benim öz ailem değil ." " Gölgeler mi ? Biraz bahsetsene şunlardan . " " Bana durmadan bu konu hakkında doğruyu söylüyor onlar bunlar şizofreni belirtisi değil biliyorum onlar Artemus'un kulları onları Artemus yolladı .Bir gece rüyama geldi Artemus . Eduardo'dan bahsetti ona iyi bak bundan sonra bende onun yanındayım dedi . Ama ben bunun sadece öylesine bir rüya olduğunu düşünmüştüm . Eduardo bunları duyunca birden şaşkın gözlerle Melany'i süzdü " Melany Artemus benim için başka neler dedi . " " Se ,senin bana aşık olduğunu söyledi . Sana iyi davranmamı söyledi . Sonra beni yanağımdan öptü avucuma birşey bıraktı parlak birşey . Sakla dedi .Ama uyandığımda bir şey yoktu . " Eduardo Max'e dönerek gülümsedi mutlu olmuştu Tanrı babası onu hala düşünüyordu . Bir an kendisini değerli hisseti . Max konuşmaya başladı . - Artemus iyi bir Tanrıdın halkına sahip çıkar korur kollar , seni unutmayacağını biliyordum Edurado sen onun tek çocuğusun ve eğer şuan onun dünyasında olsaydın sende bir Tanrı olacaktın . Artemus kurt insanları sevmiyor çünkü 1448 'de kendini bilmez bir densiz bir baş kaldırma başlatmış . Ama Artemus bir tanrı aslında o da yok edilebilir biri ama bunu basit 3-5 tane kurt yapamaz . Bunun üzerine Artemus kurt ırkını lanetlemiş .Bir daha asla onların tanrısı olmayacağını söylemiş . Eduardo yutkunarak konuşmaya başladı . " Peki ya Tanrıça , benim annem o nasıl biriymiş .Adı neymiş . " " Bildiğim tek şey onun adı Hera ve o evlilik tanrıçası . Çok güzel bir tanrıça kahverengi saçları , kahverengi gözleri ve herşeyiyle mükemmel biri o ." Melany söze atıldı . " Yani Gölgelerin Tanrısı ve Evlilik Tanrıcası Evli ve Eduardo'da onunların çocukları peki eski dünyasında Eduardo ne tanrısıydı . " Morpheus , rüyaların tanrısı ." Eduardo dudağına dokundu çünkü uçuk çıkmasından korkuyordu . " Be be ben tanrımıydım ? " " Bunu söylememem gerek ama bende gölgelerin dünyasından kovuldum evlat . " " Sen önceki hayatında gölge miydin ? " " Güldürme beni , o dünyada yaşayanların gölge mi olduklarını düşüyorsun sadece köleler gölge çeklindedir . Diğerleri ise yunan mitolaejisnden fırlamış gibidirler . Ben babanın sağ koluydum evlat , ama bana inanmadı ona ihanet ettiğimi düşündü . Kurt insanlarla iş birliği yaptığımı düşünmüştü . Sanırım hala daha öyle düşüyor . " " Babam bana göründü peki ya annem sanırım oda artık benden nefret ediyor. " " Ne sen iyi misin baban seni buraya yolladı diye Hena ve Artemus yüz yıllarca ayrı yaşadılar . Annen istesede seni göremez güçleri artık kaybolmaya başladı . Ama seni her zaman takip ediyor bir ruh gibi ne yaptığını görebiliyor . Aranızda çok güçlü bir bağ var ve bu sonsuza dek sürecek gibi ." Melany konuşmuyordu çünkü bir rüya gördüğünü düşüyordu sanki bir ortaçağ filminin içindeydi çok iyi kurgulanmış bir filmdi bu ama sadece filmdi yada sadece Melany böyle düşüyordu . Eduardo susuyordu . Max annesinden bahsederken annesinin yüzü geldi gözlerinin önüne . Bu hayal değildi annesi gerçekten gelmişti o kadar güzel bir gülüşü vardı ki annesinin eğer annesi olduğunu bilmese ona aşık olabilirdi . Annesi yanağını okşadı Eduardo'nun , Eduardo hayatında hiç hissetmediği kadar iyi ve mutlu hissediyordu kendini o andan annesi konuşmaya başladı . " Burda durmana izin vermeyeceğim Morpheus , rüyaların tanrısı , benim tanrım , seni burada bırakmayacağım . " Hena bunları söyledikten sonra bir toz bulutu olup koybolmuştu havada . " Anne dur gitme , lütfen . " Melany ve Max Eduardoya dönmüş saf saf bakıyorlardı . Hena'yı Eduardo'dan başka kimse görmemişti . " Eduardo sen iyimisin evlat , eğer üzüldüysen anlatmayabilirim ." " Hayır Hana geldi görmediniz mi ? Beni kurtaracağını söyledi , annem geldi buraya , " Eduardo ağlamak istiyordu ama yapmayacaktı kendini acındırmak bir çare değildi . " Hena mı ? Hena burada mıydı ? Eduardo eğer o buraya gelmişse ve sana seni buradan kurtaracağını söylemişse baban kabul etmeden bu mümkün olamaz ." " Babam yolladı onu buraya , biliyorum babamda beni seviyor . " Max ses çıkarmamıştı . Eduardo'nun ümitlerini kırmak istemiyordu . Neredeyse gün doğmak üzereydi . Ayin birazdan başlayacaktı . Eduardo ve Melany artık bir kurt insan olacaklardı . Melany'e herşeyi anlamalıydı ayini anlatması lazımdı . " Melany " " Hı , efendim " " Sen neye dönüşeğini biliyorsun değil mi gölgeler sana söylemiştir ama ." " Herşeyi biliyorum Max ama umrumda bile değil çünkü artık içimde yaşama isteğini bulamıyorum . Neye dönüşeceğimin bir önemi yok ." " Ayin , gölgeler anlattmı sana . " " Kalbimi çıkarıp bir kurda atıcaksınız ama geri kalan bedenim bir iki saat sonra kendini yenileyecek ve kurt olarak geri döneceğiş hayata ." " Melany sen herşeyi biliyorsun ." " Neden şaşırdın mı ? ." " Hayır ama bu kadar rahat olmana şaşırdım açıkçası ." " Gölgeler rahat olmamı söylüyor ." " Peki o zaman . " --------- Eduardo Melany'nin bu kadar yakınında olupta aşkkını itiraf etmediği tek günü yaşıyordu . Max odadan çıkınca Melany'nin koltuğuna oturdu . " Melany neden hiç şaşırmamış gibi duruyorsun . Babamının ve annemin Tanrı ve tanrıça olduğunu öğrendim . Sence bu şaşırılıcak bir şey değil mi ? Abinin ve babanın öz olmadıklarını öğrendin . Gerçek babanı ve belki kardeşlerini merak etmiyor musun ? En önemlisi bir kurt insan olacaksın kendine gel ve artık yaşadığını hisset . Belki kötü bir şekilde yaşayacaksın ama Hena beni kurtaracağını söyledi eğer bana yardım ederse sana söz veriyorum ki seni burada bırakmayacağım ." " Eduardo ne kadar şaşırdığımı tahmin bile edemsin ama ben bunların hepsini önceden biliyordum . Gölgeler fısıldamıştı . Gerçek babamı çok merak ediyorum ama ya beklediğim giib biri değilse ya beni istemesse . Onu bulmak istemiyorum . Eduardo Melany'i kollarının altına aldı . Güneş doğmuştu ve artık zamanı gelmişti . ---- Eduardo korkuyordu Max hançeri kalbine saplamadan " Çok acıyacak mı ? " demekten kendini alamamıştı . " Aslında dönüşüm sürecindeki acının yanında bu hiçbirşey dedi " sırıtıyordu . " Ne lütfen Melany'nin canını çok yakma . " " Ah korkma acımayacak ." Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
kermit Mesaj tarihi: Mart 13, 2011 Paylaş Mesaj tarihi: Mart 13, 2011 İngulizcemi? Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
SpiderS_DangeR Mesaj tarihi: Mart 13, 2011 Paylaş Mesaj tarihi: Mart 13, 2011 evet ama türkçe gibi görünüyo Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
dasaaa Mesaj tarihi: Mart 13, 2011 Paylaş Mesaj tarihi: Mart 13, 2011 parça parça baktım güzel abi. devam ederse bir şey kaybetmez. roman yazmak değil bastırtmak ve satmak sıkıntı. ama yine de bişi kaybetmez devam ederse Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
senko Mesaj tarihi: Mart 13, 2011 Paylaş Mesaj tarihi: Mart 13, 2011 romanlarin %80inden 50.sayfa da vazgecilirmis, 50. sayfayi gecsin hele bi. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
teknoson Mesaj tarihi: Haziran 14, 2011 Paylaş Mesaj tarihi: Haziran 14, 2011 Yazıya bakmadım ama fikir olarak söylemek istiyorum benim kardeşimde çok küçük yaşlarda şiir, yazı yazmaya başladı. Zaten bu yeteneğin küçük yaşlarda ortaya çıktığını düşünüyorum. Kardeşimin tek eksiği kitap okumaması sürekli ona kitap oku derim. Çünkü yaratıcılığı,yazma yeteneği yönü var. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
UfukDevrimBulut Mesaj tarihi: Haziran 27, 2011 Paylaş Mesaj tarihi: Haziran 27, 2011 Bir insan yazmadan durabiliyorsa yazmasın. Ama yazmadan duramıyorsa insanların ne dediği pekte önemli değil aslında. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
reyou Mesaj tarihi: Haziran 27, 2011 Paylaş Mesaj tarihi: Haziran 27, 2011 cetintas reloaded. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
xunn Mesaj tarihi: Haziran 27, 2011 Paylaş Mesaj tarihi: Haziran 27, 2011 said: ama çok roman/kitap okuyan biri değilim O rly Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
KillJoy Mesaj tarihi: Temmuz 1, 2011 Paylaş Mesaj tarihi: Temmuz 1, 2011 çok sağlam yazmış bence yaşına oranla.. zaten 35 sayfa yazı yazmak 12 yaşında çocuğa göre über bişi yaw.. üstüne gidilsin diyorum.... Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
KillJoy Mesaj tarihi: Temmuz 1, 2011 Paylaş Mesaj tarihi: Temmuz 1, 2011 UfukDevrimBulut said: Bir insan yazmadan durabiliyorsa yazmasın. Ama yazmadan duramıyorsa insanların ne dediği pekte önemli değil aslında. güzel yaklaşım Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Silphatos Mesaj tarihi: Temmuz 1, 2011 Paylaş Mesaj tarihi: Temmuz 1, 2011 tl;dr ama 12 yaşında 35 sayfa yazmışsa olura katılıyorum. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Öne çıkan mesajlar