Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

İnternet çağında okumaya çalışmak


Öne çıkan mesajlar

Mesaj tarihi:
http://www.ntvmsnbc.com/id/25158665/

Yazının tamamı, siteyi açamayan olursa diye c/p

Teknolojinin geldiği noktada birkaç saatte maruz kaldığımız bilgi miktarı, birkaç yüzyıl önce insanların ömürleri boyunca karşılaştıkları oranla aynı. Dahası, bu okuyup izlediklerimizi hatırlamamız gerekmiyor. Gerekli alet edevata sahip olduğumuz sürece birkaç tuşa basarak hepsine yeniden ulaşmak mümkün. İnsan kendine sormadan edemiyor: Acaba bu gelişmeler okuma, algılama ve düşünme şeklimizi nasıl etkiliyor?

Dünyanın geri kalanında olduğu gibi buralarda da çok popüler olan kısa mesaj, e-posta gibi teknolojiler, 140 karakterle sınırlı Twitter gibi hizmetler, başta bloglar olmak üzere yeni medyayı temsil eden web siteleri, çoğumuzda birkaç paragrafı aşan içeriklere karşı önyargı oluşturdu. Uzun bir metni sonuna kadar okumak artık eskisinden daha zor. İçeriğin ışık hızıyla yenilendiği, tüketimi kolay minik lokmalar halinde sunulduğu bir çağda aksi de düşünülemezdi zaten. Yine de, birkaç yıl öncesine kadar böyle yaşamadığımızdan bunun getirdikleri kadar götürdükleri de olmalı.

Kendimden örnek vereyim: Yoğun bir şekilde web üzerindeki kaynakları okumadığım zamanlarda, farkına bile varmadan haftada en az bir kitap okurdum. Şimdi bu ritmi tutturmak için çabalamam gerekiyor, çünkü sıkılıyorum. Birden fazla kitabı parça parça okumaya çalışıyorum, tıpkı internette bir şeyleri okurken yaptığım gibi. Kendime kurallar koyuyorum. Takip ettiğim blogların sayısını ya da sadece internetten yapabildiğim okumaların süresini sınırlıyorum örneğin. Ama ne yaparsam yapayım, özellikle zaman ve emek isteyen basılı materyalleri okurken kendimi kısmen de olsa zorlamam gerekiyor. Mesele, anlamlı şekilde sıralanmış harfleri okumaksa muhtemelen eskisinden daha çok okuyorum. Ne yazık ki, daha çok okumam daha kaliteli okuduğum anlamına geliyormuş gibi hissetmiyorum.
Haberin devamı ↓reklam

Okurmuş gibi yapmak
Peki, bir metnin bulunduğu ortam o metni gerçekten “okumak” adına ne kadar önemli? Bunu test etmek için, batıda “Google Jenerasyonu” olarak adlandırılan, 1993’ten sonra doğmuş kuşağın alışkanlıklarına bakabiliriz. Bu yaş grubu, deyim yerindeyse internetin içine doğdu ve okuma-yazma eylemini ekran üzerinden yapmayı geleneksel formata tercih ediyor. Öyle ki, çok büyük bir kısmı arama motoru dışında bir araştırma yöntemi kullanmayı bilmiyor. Belki üniversite öğrencileri, büyük ihtimalle okullarının zoruyla kütüphaneleri kullanıyor, ama bu oran da giderek düşüyor. Çünkü ihtiyaçları olan üstünkörü bilgiye arama motorları aracılığıyla ulaşabiliyorlar. Dolayısıyla, basılı materyalleri okumak gitgide bir tercih meselesine dönüşüyor.

2008’de UCL (University College London) tarafından İngiltere’de yapılan bir araştırmanın sonuçları, geçmişe göre bazı ciddi farklılıklar olduğunu söylüyor. Dergi makaleleri, e-kitaplar vb. araçlara ulaşılabilen iki popüler araştırma web sitesinde beş yıl boyunca kayıtlı kullanıcıların davranışlarının incelendiği araştırmaya göre, kullanıcılar metinleri okumak yerine hızlı bir şekilde gözden geçirerek metinden metine atlıyor ve nadiren daha önce atladıkları bir metni okumak için geri dönüyorlar. Sonuç olarak, yapılanın geleneksel anlamda okumak değil de, “okurmuş gibi yapmak” olduğu kanısına varılıyor.

Söz konusu web sitelerini, sadece bu yaş grubu, yani öğrenciler değil, aralarında eğitimcilerin ve akademisyenlerin bulunduğu geleneksel araştırma yetilerine sahip kişiler de kullanıyor. Ancak, neredeyse bütün kullanıcıların hiçbir metni tam olarak okumadığı görülüyor. Dolayısıyla, eğer ortada bir sorun varsa, bu sadece bahsi geçen kuşağın değil, genel olarak bütün kullanıcıların yaşadığı bir sorun. Entelektüel sabırsızlık hepimize sirayet etmiş durumda.

Değişen zihin
Yapılan deneyler, ideogramlar (resim yazı) içeren Çince, Japonca kullananların bize kıyasla farklı bir zihin haritası kullandığını ortaya koyuyor. Bu durumda, basılı materyal okumaya alışan zihinlerle, ekran üzerindeki metinleri okumaya alışan zihinler arasında benzer bir farktan söz etmek mümkün. Hem de, yaştan bağımsız olarak. Genel kanının aksine, beynimiz yetişkin hale gelince gelişimini durdurmuyor, ileri yaşlara kadar değişmeye devam ediyor. Kısacası beyin, kendisini yeniden düzenleyebilir, işlevlerini yeni araçlar için tanımlayabilir esneklikte.

Üstelik, Friedrich Nietzsche de böyle düşünüyor. 1882’ye doğru Nietzsche’nin gözleri yanmaya, acımaya başlıyor. Filozof, önündeki sayfaya odaklanmakta güçlük çekiyor, buna rağmen yazmakta ısrar ettiğinde başı ağrıyor. Buna bir çare olarak, yeni icat edilen daktilo öneriliyor kendisine. Malling – Hansen marka daktiloya alışmak biraz zahmetli oluyor ama sonunda Nietzsche klavyeyi tanıyor, gözlerini kapatarak yazabilir hale geliyor. Sorun böylece çözülüyor, düşüncelerini ilk seri üretim daktiloyla kayda geçirmeye başlıyor.

Bir süre sonra, arkadaşlarından biri, makineden çıkan yeni yazılara bakarken bir tuhaflık olduğunu fark ediyor. Nietzsche’nin yazı stili bu makineyle daha da özlü bir hal alıyor; bazı yerlerde telgraf metinlerini andırıyor. Arkadaşı, bir mektupta “Yazı aracı insanın yazı biçimini bu kadar etkileyebilir mi ?” diye soruyor Nietzsche’ye.

“Evet” cevabını veriyor Nietzsche, “Yazı araçlarımız düşüncelerimizi etkiler”. Gerçi filozof, yaklaşık altı hafta ve elli sayfadan sonra, nedendir bilinmez, daktilodan vazgeçiyor. Nietzsche’nin ürettiği yazıları inceleyen Friedrich A. Kitler, yazı makinesinin ardından filozofun argümanları bir kenara bırakıp aforizmalara, söz oyunlarına, kısa ve kesin saptamalara yönelen bir yazı tarzı geliştirdiğini söylüyor.

Remiks kültürü
Değişen sadece zihinler değil. Olup bitenler okuma alışkanlıklarımız kadar okuduğumuz içeriğin üretimini de değişime zorlayabilir. Daha önce internet üzerindeki, başta Wikipedia olmak üzere, kolektif çabaları bir çeşit dijital maoizme benzeterek dikkat çeken bilgisayar uzmanı Jaron Lanier, interneti bugünkü haliyle, okuyucuların ve izleyicilerin neyi nerede okuduklarını ya da izlediklerini hatırlamadıkları, bütün içeriğin ortak bir metine dönüştüğü bir yapı olarak tanımlıyor.

Bu, daha önce de yazıya dökülen bir teori. Ama Lanier bunu diğer teorisyenler kadar olumlu bulmuyor. Önümüzdeki on yıl içerisinde, şu anda kütüphanelerde durmakta olan milyonlarca kitap ve derginin dijital dolaşıma katılmasıyla bir yol ayrımına geleceğimizi düşünüyor. Lanier’e göre, eğer bu metinleri bütününden ayırıp, rahatça kesip biçebileceğimiz, yani “remiksleyebileceğimiz” bir arayüz yardımıyla kullanırsak, zamanla bireylerin kişisel üretimleri tarihe karışacak. Yazılıp çizilen her şey halihazırda var olan, asla bitmeyecek dev bir metnin, tek bir kitabın parçası olacak.

Bu karamsar teorinin en can sıkıcı yanı, gerçekleşmesi halinde süre sonra içinden bir şeylerin koparılıp alınabileceği bir üretimin kalmayabileceği ihtimali. İnsanlar uzun metinleri bir bütün halinde okumayı bırakıp, sadece kolayca tüketebilecekleri kısa metinlere yönelirse, uzun metinler yazmak için bir neden kalmayabilir. Alıcısı olmayan bir üründen hiç kimse gelir elde edemez çünkü. İnternette içeriğin fiyatlandırılması ve neyin bedava, neyin ücretli olduğunun net bir şekilde belirlenmesi, sırf bu nedenle bile, şimdi gözüktüğünden çok daha büyük bir önem taşıyor.

İhtimaller, ihtimaller...
Kitap okumaktan hoşlanmayanların popüler bir romanın içeriğini öğrenmek için başvurdukları bir yöntem vardır: O romandan uyarlanan filmi izlemek. Ama her gerçek roman okuyucusu bilir ki, bir romandan uyarlanan filmi izlediğimizde söz konusu romanı okumuş kadar olmayız. Sadece içeriği hakkında bir fikrimiz olur. İnternette okumak da biraz buna benziyor. İçeriği bir bütün olarak özümsemekten kaçınıp, şöyle bir bakıyoruz. Sıkılmaya gelemiyoruz. Bir tıkla sıkıntıyı sona erdirip, sıkılacak yeni bir konu arıyoruz.

Bu yazıyı internet üzerinden okumanız için yazsaydım, bazı bilgilere link vererek anlattıklarımı zenginleştirecektim. Ama bu “zenginleştirme” belki de benim cümlelerimi, ilginizi çekiyor olsalar dahi, okumayı bırakıp, verdiğim linktekileri okumanıza neden olacaktı. Sonra o yazıdan başkasına, sonra başkasına geçerek linkler aleminde kaybolacaktınız. Sonra e-postalarınıza bakacak, Facebook sayfanızı güncelleyecek ya da bugünlerde insanlar çevrimiçi olunca her ne yapıyorlarsa onu yapacaktınız. Üstelik neredeyse hiç gayret sarf etmeden, birkaç tıklamayla. Yazının icadından bu yana okumaktan kaçmak hiç bu kadar kolay olmamıştı.

Bitirirken kendimden bir örnek daha: Cep telefonundan önce, sıkça kullandığım bütün numaraları ezbere biliyordum. İtiraf etmeliyim ki, şu anda en yakın arkadaşlarımın numarasını bile bilmiyorum. On beş yıl önce sahip olduğum telefon numarası ezberleme yeteneğini, teknolojik bir gelişmeyle yitirmiş durumdayım. Benzeri bir zihinsel değişimin, özellikle kitaplarla kurduğum büyülü ilişkiyi bozduğunu düşünmek bile tüylerimi diken diken ediyor.

Şimdi kendinize sorun. Hem istediğimiz kadar bilgiye ulaşmak, hem de bu bilgiyi gerektiği gibi içselleştirmek mümkün olacak mı? Yoksa gelecekte insanlar, içeriğin derinine inemeyen, yüzeydeki bilgi kırıntılarıyla beslenen yaratıklara mı dönüşecek?




Eski bir ntvblm yazısı ama çok çok güzel bir yazı. Biraz uğraştıracaktır sanırım ama baştan sona okumaya çalışın derim. Cuomd lafını da bi güzel açıklamış :) .
Mesaj tarihi:
Başından sonuna kadar güzel tespitlerde bulunmuş, ve kendimde buldum bu tespitleri.


Uzun dönem bilgisayar kullanmak çok zarar veriyor ya. Şu forumda takılmak bile aptal yapıyor adamı. Yazıları atlayarak okur hale geliyorsunuz. Kağıda döndüğünüzde de birşey anlamıyorsunuz.


Vize haftamdan 1 hafta önce yoğun tempo ders çalışmaya başladım. Ama ilk gün allahım resmen anlamıyorum. Hangi dersi açsam metinin bi noktasında kopuyorum. Çıldırıcam resmen. Senelerdir bilgisayar kullanıyorum, daha 3 hafta önce farkettim ne hale geldiğimi. O hafta sadece maillerimi kontrol etmek için bilgisayar açtım. 3. günü rahat odaklanıp ders çalışabiliyordum bu arada. 3 günde toparladım.


Şimdi kontrollü kullanmaya çalışıyorum bilgisayarı ve interneti. Boş vaktimi tv için de ayırıyorum, gazete okumak için de, başka işler için de. Gerçekten fark edilir derecede iyileşme oluyor.
Mesaj tarihi:
Özellikle çok yoğun twitter kullanmaya başladıktan sonra uzun metinlere olan konsantrasyonumu neredeyse tamamen kaybettim, yırtınıyorum uzun bir şeyler okumaya çalışırken. neden, 140 karakterde bir mevzuu değişiyo, beyin kısaya alışıyo hakkaten. çok değiştiriyo teknoloji okuma alışkanlıklarını.
Mesaj tarihi:
uzun sure bilgisayar ba$inda kalmak algi kaybina yolaciyor. ders cali$mayi buyuk olcude baltaliyor.

cogu zaman okudugunuzu anlamiyosunuz ya da 1-2 sayfadan sonra ilginiz kaciyor.
Mesaj tarihi:
teknolojinin ve onun gelisimiyle birlikte bilgiye erişimin kolaylaşmasının bence kitleler üzerinde çok bir etkisi yok,hayvan yine hayvan olarak bilgiden bi'haber yasamayı kafasına koymussa bunu basarabilir,bkz hala türban sorununun tartısılması
Mesaj tarihi:

Trolliim mi


Ciddileşmek gerekise,

Cidden çok doğru tespitler içeren bir makale olmuş. Bende aynı fikirdeyim.

Ama bu durum beni rahatsız etmiyor. Evet, bende telefon numarası ezberleyemez oldum, ya da hangi ay kaç çeker, şuranın başkenti neresi, vs. gibi küçük, basit ve genel nitelikteki pek çok şeyi bilmez oldum. Ama bu cahil olduğum anlamına gelmez, biri sordu mu şak diye cep telefonumdan 2sn de bakıp söyleyebiliyorum.

Eskiden 10 şey bilip aklımdan söyleyebiliyoken bugün hiç bir şey bilmeyip 1.000.000.000.000.000 şey hakkında bilgi verebilecek kapasitedeyim şu an. Tabi internete erişimim olduğu sürece :D

Bence bundan yakınmaktansa gelecekte yazı kültürünü de bu şekile uygun hale getirmek lazım. Ders notlarıda kısa kısa olsa mesela daha görsel şekilde internet ortamında hazırlanıyo olsa kimse şu kafa yapısında ders çalışamıyorum diye şikayet etmezdi mesela...

Mesaj tarihi:
aslında bilgisyar internet...bunlar hep bizim işimizi kolaylaştıyor,her şeye hemencecik,ayrıntılı bir şekilde ulaşabiliyoruz.ama gerçekten ne zaman bilgisayarı açıp ders çalışmaya çalışsam...çok verimsiz bir şey çıkıyor ortaya,üstelik o saatleri bilgisayar olmadan,kitaplara gömülüp deli gibi çalışarak harcasaydım,ilkinden çok daha az baş ağrısına sahip olurdum..
Mesaj tarihi:
Eskiye oranla daha çok araştırıyoruz elbette. Ama daha çok öğrenmiyoruz.

Bilgiye ulaşmak kolaylaştıkça kalıcılığı azalıyor kesinlikle. Fast foof kültürünün bir yansıması bi nevi.

fast foof ne la
Mesaj tarihi:
Xanador said:

Evet, bende telefon numarası ezberleyemez oldum, ya da hangi ay kaç çeker


ben internet öncesinde de böyleydim lol.
sürekli yanımda okumak için ansiklopediyle sözlükle vs dolaşırdım.

şimdi internet insanları hep bu hale getiriyorsa, iyidir, getirsin. kimse "aa ne unutkan adamsın, hafızan çok kötü" demez bana hehe.
Mesaj tarihi:
google neslini bilemem; ama yeri geliyor sadece bir günde sadece patide gördüğüm 5 şeyin ne olduğu merak edip bakıyorum.

ve kabul etmek gerekir ki çoğu da bilip bilmememin benim için bir fark yaratmayacağı şeyler. genel olarak ne olduğunu anlayıp detaylarını boşveriyorum. aksini yapacak kadar ne vaktim ne beynim var.

zaten yazıda internette okuma alışkanlığından bahsediyor, işin içeriği hakkında bir araştırmadan behsedilmiyor. en olmadık bilgiye zart diye ulaşabilme imkanı olunca, beyin kendi kendine bir filtreleme mekanizması oluşturmuş demek ki. bahsedildiği kadar olumsuz olduğunu düşünmüyorum bu durumun.

ilgi ya da ihtiyaç duyduğum bilgiyi okurken hiç sıkıntı çekmiyorum. kısaca yeni bir alışkanlık edinmişim internetle birlikte; ama mevcuttaki alışkanlıklarımda bir değişiklik yok.

zaten o google gençliğini de hiç beğenmiyorum.
  • Genel Yönetici
Mesaj tarihi:
Kendi açımdan, katılmıyorum. Bilgiye kolay ulaşım sadece bu. Bilgiye kolay ulaşım. Beni tembelleştirmiyor, aksine çok daha fazla şey öğreniyorum. İnternet olmasaydı deneyimleyemeyeceğim (bu kelimede bir sakatlık olda ama neyse) sanat eserlerinin, okumamış olacağım düşünürlerin sayısını hayal bile edemem.

Ayrıca roman okuru ve basılan yeni roman sayısı çok daha arttı internet yaygınlaştıktan sonra.
Mesaj tarihi:
internet sayesinde bir sürü müzik grubu, enstrüman tanıdım ama müzikle ilgili 3 kapsamlı kitap okuduğum zaman öğrendiğim temel bilgilerin yanında önemsiz görüyorum bu çeşitliliği. bir sürü edebi-felsefi şey okumaya çalıştım ama adamın bahsettiği gibi yarım yamalak oldu. ışık saçan ekranın karşısındasın zaten odaklanamıyorsun bir noktaya. bu yüzden anlayamadığım cümleyi bir daha bir daha okuyamıyorum ben internette. ha ama teknoloji kitap okurkenki fizyolojik rahatlığı sağlar bilgisayar karşısında, bende de buna erişecek para olur o zaman fikirlerim değişir.
Mesaj tarihi:
Özgürlüğün büyüklüğünden yakınan yok, sadece o özgürlük dediğimiz şeyin bize bazı yan etkileri var.

Bu yan etkiler benim yaşam kalitemi bayağı düşürüyor açıkçası. Dikkat toplayamama, göz geçirip okumama gibi şeyler başıma çok geliyor.

Önemli olan interneti ölçüsünde kullanabilmek, ölçüsünde kullandığın sürece böyle yan etkileri yaşamıyorsun zaten. İnternet de ölçüsünde kullanıldığı sürece yararlı bir şey oluyor, aşırıya kaçtığında beynini bilgi çöplüğü yapıyorsun direk.
Mesaj tarihi:
Esh said:

uzun sure bilgisayar ba$inda kalmak algi kaybina yolaciyor. ders cali$mayi buyuk olcude baltaliyor.

cogu zaman okudugunuzu anlamiyosunuz ya da 1-2 sayfadan sonra ilginiz kaciyor.

kesinlikle
Ardeth said:

ilerde eve bilgisayar almayacağım

+1

zaten bişileri okurken ne olursa osun hızlıca bazı kelimelere bakıyorum. inanılmaz hızlandırıyor ama eskisi gibi okuma zevki ya da anlamı yakalama vs kalmadı. alıyorum işaretliyorum bazı kısımlarını.
bitti gitti.


bilgi bombardımanı da berbat bişi. şöyle. ne olursa olsun bu kadar hızlı girilen ve ani bilgi beynimi acaip yoruyor. lakin alışkanlık gereği daha da fazlasına ulaşabilme imkanının olduğu gerçeği ile hep bir adım ilerisini, daha fazla bilgiyi istiyorsunuz. bu 4chan'da 10dakika dolaşayım demenizle eşdeğer. asla 10dakikada ayrılmazsın, 20-25dk, eğer şanslıysan.. bu biriken bilgi ise çok fazla sayıda birleşim noktasına, geçişe sebep oluyor beyninizde ve net bir şekilde hızlı düşünüyorsunuz bakın kesinlikle iyi demiyorum iyi değil ama hızlı. öyle ki, zihninizde söylenilen her bir cümle, gördüğünüz her bir imge anında bir çok çağrışım yapıyor.

genelin internete olan uzaklığı sebebiyle bu zihinsel yoğunluk içerisinde söyledikleriniz, eğer düşüncelerinizi filtrelemezseniz tamamen anlamsız gelebiliyor. tabii düşünce tarzınız da manasız geliyor millete.

bu değişim/gelişim/gerileme her ne halt ise farklılık yaratacağı kesin ancak 2jenerasyon daha geçer diye düşünüyorum
Mesaj tarihi:
işte özgürlüğü verimli bir şekilde kullanmak için gereken süre aslında gün bazına düşürsen günde 1 saat falan ama nedense bu süre 4-5 saate uzuyor. o tabi internetin suçu değil bizim suçumuz. yoksa internetin bilgiye ulaşımda sağladığı kolaylığı ve hız artışını görmezden gelmek saçma ötesi absürd
Mesaj tarihi:
Bu tartışmayı en basit ne destekler biliyor musunuz?

İnternet kullananlar ile kullanmayanların ortalama IQ su ile ilgili bir araştırma...

Kabaca internet aptallaştırıyor mu yoksa bilgi bombardımanı beyni daha mı geliştiriyor anlarız...
Mesaj tarihi:
yoo anlayamayız
internet kullananlar daha yüksek iq'lu çıkacaktır orası kesin
ama bir ihtimalle aynı zamanda bu iq'yu tam verimli kullanamadıkları da ortaya çıkar.. çıkabilir ya da ne bileyim


Biz ilk internet nesliyiz. O yüzden var bu sıkıntılar. Çocuklarımız ve torunlarımız bambaşka olacak bence bu konuda.
×
×
  • Yeni Oluştur...