Vingthor Mesaj tarihi: Ocak 18, 2012 Paylaş Mesaj tarihi: Ocak 18, 2012 dünyada bana hiçbir şey,tabiattan melül bir insanın zorla gülmeye çalışması kadar acı gelmemiştir. kürk mantolu madonna Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
mep Mesaj tarihi: Ocak 18, 2012 Paylaş Mesaj tarihi: Ocak 18, 2012 Ne yamansınız dökme kalıplarınızla, bir şeyi onlara uydurmadan rahat edemezsiniz. aylak adam Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
stimpak Mesaj tarihi: Ocak 18, 2012 Paylaş Mesaj tarihi: Ocak 18, 2012 Neden bu kadar kötümsersin? -Sen neden değilsin? (Aylak Adam) birazcık pişti olmuşuz sanki mep'le Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
xunn Mesaj tarihi: Ocak 18, 2012 Paylaş Mesaj tarihi: Ocak 18, 2012 Kaede said: A man chooses. A hero takes both. ORA ORA ORA ORA ORA ORA. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
xunn Mesaj tarihi: Ocak 18, 2012 Paylaş Mesaj tarihi: Ocak 18, 2012 "Suffering is a misunderstanding." “Suffering is a misunderstanding,” Shevek said, leaning forward, his eyes wide and light. He was still lanky, with big hands, protruding ears, and angular joints, but in the perfect health and strength of early manhood he was very beautiful. His dun-colored hair, like the others’, was fine and straight, worn at its full length and kept off the forehead with a band. Only one of them wore her hair differently, a girl with high cheekbones and a flat nose; she had cut her dark hair to a shiny cap all around. She was watching Shevek with a steady, serious gaze. Her lips were greasy from eating fried cake, and there was a crumb on her chin. “It exists,” Shevek said, spreading out his hands. “It’s real. I can call it a misunderstanding, but I can’t pretend that it doesn’t exist, or will ever cease to exist. Suffering is the condition on which we live. And when it comes, you know it. You know it as the truth. Of course it’s right to cure diseases, to prevent hunger and injustice, as the social organism does. But no society can change the nature of existence. We can’t prevent suffering. This pain and that pain, yes, but not Pain. A society can only relieve social suffering, unnecessary suffering. The rest remains The root, the reality. All of us here are going to know grief; if we live fifty years, we’ll have known pain for fifty years. And in the end we’ll die. That’s the condition we’re born on. I’m afraid of life! There are times I - I am very frightened. Any happiness seems trivial. And yet, I wonder if it isn’t all a misunderstanding - this grasping after happiness, this fear of pain …. If instead of fearing it and running from it, one could … get through it, go beyond it. There is something beyond it. It’s the self that suffers, and there’s a place where the self - ceases. I don’t know how to say it. But I believe that the reality - the truth that I recognize in suffering as I don’t in comfort and happiness - that the reality of pain is not pain. If you can get through it. If you can endure it all the way.” “The reality of our life is in love, in solidarity,” said a tall, soft-eyed girl. “Love is the true condition of human life.” Bedap shook his head. “No, Shev’s right,” he said. “Love’s just one of the ways through, and it can go wrong, and miss. Pain never misses. But therefore we don’t have much choice about enduring it! We will, whether we want to or not.” The girl with short hair shook her head vehemently. “But we won’t! One in a hundred, one in a thousand, goes all the way, all the way through. The rest of us keep pretending we’re happy, or else just go numb. We suffer, but not enough. And so we suffer for nothing.” “What are we supposed to do,” said Tirin, “go hit our heads with hammers for an hour every day to make sure we suffer enough?” “You’re making a cult of pain,” another said. “An Odonian’s goal is positive, not negative. Suffering is dysfunctional, except as a bodily warning against danger. Psychologically and socially it’s merely destructive.” “What motivated Odo but an exceptional sensitivity to suffering - her own and others’?” Bedap retorted. “But the whole principle of mutual aid is designed to prevent suffering!” Shevek was sitting on the table, his long legs dangling, his face intense and quiet. “Have you ever seen anyone die?” he asked the others. Most of them had, in a domicile or on volunteer hospital duty. All but one had helped at one time or another to bury the dead. “There was a man when I was in camp in Southeast. It was the first time I saw anything like this. There was some defect in the aircar engine, it crashed lifting off and caught fire. They got him out burned all over. He lived about two hours. He couldn’t have been saved; there was no reason for him to live that long, no justification for those two hours. We were waiting for them to fly in anesthetics from the coast. I stayed with him, along with a couple of girls. We’d been there loading the plane. There wasn’t a doctor. You couldn’t do anything for him, except just stay there, be with him. He was in shock but mostly conscious. He was in terrible pain, mostly from his hands. I don’t think he knew the rest of his body was all charred, he felt it mostly in his hands. You couldn’t touch him to comfort him, the skin and flesh would come away at your touch, and he’d scream. You couldn’t do anything for him. There was no aid to give. Maybe he knew we were there, I don’t know. It didn’t do him any good. You couldn’t do anything for him. Then I saw … you see … I saw that you couldn’t do anything for anybody. We can’t save each other. Or ourselves.” “What have you left, then? Isolation and despair! You’re denying brotherhood, Shevek!” the tall girl cried. “No - no, I’m not. I’m trying to say what I think brotherhood really is. It begins - it begins in shared pain.” “Then where does it end?” “I don’t know. I don’t know yet.” Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Myshkin Mesaj tarihi: Ocak 18, 2012 Paylaş Mesaj tarihi: Ocak 18, 2012 "Ben iyileşmeyeceğim." diye haykırdı tekrar."Siz bana yalan söylüyorsunuz. Ben öleceğimi biliyorum. Ve ben kendi istediğim yerde ölmek istiyorum. bana karışamazsınız. ben Arsa'ya gitmek istiyorum." Nemecsek Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Sotto Mesaj tarihi: Ocak 18, 2012 Paylaş Mesaj tarihi: Ocak 18, 2012 "En karanlık an, şafak sönmeden önceki andır" "Günah, dedi Simyacı, ağıza girende değil, ağızdan çıkandadır"... -Paulo Coelho, Simyacı... Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
elifg Mesaj tarihi: Ocak 21, 2012 Paylaş Mesaj tarihi: Ocak 21, 2012 “süpermarketlerde satılan ürünler gibi değişik marka ve renklerden oluşsa da özünde aynı, ucuza mal olmuş, el sürmeden, ince eleyip sık dokumadan üretilmiş insanlardan bıkmıştım. dünyadan akıllıca yararlanma isteğiyle dolu, açık vermekten, kendini kaptırmaktan, ruhunu çıplak bir halde sergilemekten, zayıflıktan ve bağımlılıktan ölesiye korkan bir sürüden var gücümle nefret ediyordum. elbette, nefret dünyanın en kolay ve zevkli işidir, kayıp bir insanı uzun süre oyalayabilir, güçlendirir, sağ kalmasını sağlar” Mucizevi Mandarin Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
elifg Mesaj tarihi: Ocak 27, 2012 Paylaş Mesaj tarihi: Ocak 27, 2012 ''Belirli bir kıyıya doğru taşımayan anıların gelgitiyle salınmaktan başka yapabileceğim hiçbir şey yoktu. Yatakta uzanıyordum. İçerisinde yer almadığım bir günün öğleden sonrasıydı. Böyle günler vardır ; siz orada değilsinizdir ama onlar gene de vardır, gündür. ...gözümüzü açmadan önce giderler.'' Tokyo- Montana Ekspres Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
AthleT Mesaj tarihi: Mayıs 11, 2012 Konuyu açan Paylaş Mesaj tarihi: Mayıs 11, 2012 ''kadınlar sevdikleri zaman gerçekte sevdikleri biz değilizdir. ama bir sabah vakti birini sevmediklerini anlayıverirlerse, işte o bizizdir.'' henry de montherlant Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Vendy Mesaj tarihi: Mayıs 11, 2012 Paylaş Mesaj tarihi: Mayıs 11, 2012 Mum_Chamber said: t: ne oldu? sarardın büyücü? haydi, önümde diz çök ve af dile, belki bu işkencelerinin daha kısa sürmesini sağlar. r: kraliçem... t: hala dizlerinin üzerinde değil misin sen? r: hamle sırası sizin. raistlin majere, dragonlance kitaplarindan birinde Duygulandım of. Okumak lazım bir ara tekrardan. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
xunn Mesaj tarihi: Mayıs 11, 2012 Paylaş Mesaj tarihi: Mayıs 11, 2012 Mum_Chamber said: t: ne oldu? sarardın büyücü? haydi, önümde diz çök ve af dile, belki bu işkencelerinin daha kısa sürmesini sağlar. r: kraliçem... t: hala dizlerinin üzerinde değil misin sen? r: hamle sırası sizin. raistlin majere, dragonlance kitaplarindan birinde http://i.imgur.com/x3SMY.png Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
fede Mesaj tarihi: Mayıs 11, 2012 Paylaş Mesaj tarihi: Mayıs 11, 2012 Vingthor said: dünyada bana hiçbir şey,tabiattan melül bir insanın zorla gülmeye çalışması kadar acı gelmemiştir. kürk mantolu madonna ya bu cümle, ya da başka bi cümleydi ama buna benziyodu, kitabın 3. sayfasında yazıyodu, okuyunca bıraktım kitabı çok iyiymiş gerisini okumama gerek yok diyerek Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Sparkcaster Mesaj tarihi: Mayıs 11, 2012 Paylaş Mesaj tarihi: Mayıs 11, 2012 "-daha kaç kez ıskalayacağız hayatı olric ? -oklarımız bitene kadar efendimiz." "spirit.it is the hero's strength,the mother's resilience and the poor man's armor.it can not be broken or it can not be taken away.this i must believe."drizzt do'urden Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
idilik Mesaj tarihi: Mayıs 13, 2012 Paylaş Mesaj tarihi: Mayıs 13, 2012 Çavdar Tarlasında Çocuklar - J. D. Sallinger '...hep, büyük bir çavdar tarlasında oyun oynayan çocuklar getiriyorum gözümün önüne.Binlerce çocuk, başka kimse yok ortalıkta - yetişkin hiç kimse, yani - benden başka. Ve çılgın bir uçurumun kenarında durmuşum. Ne yapıyorum, uçuruma yaklaşan herkesi yakalıyorum; nereye gittiklerine hiç bakmadan koşarlarken, ben bir yerlerden çıkıyor, onları yakalıyorum. Bütün gün yalnızca bu işi yapıyorum. Ben, çavdar tarlasında çocukları yakalayan biri olmak isterdim. Çılgın bir şey bu, biliyorum, ama ben yalnızca böyle biri olmak isterdim. Biliyorum bu çılgın bir şey.' Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
dasaaa Mesaj tarihi: Mayıs 13, 2012 Paylaş Mesaj tarihi: Mayıs 13, 2012 "Senin dilin güzel ve tatlı, yüzün ise kötülüklerden kurtulmuş gibi gülüyor, ya kalbinin hali nasıl? Kalabalık içinde iyi görünüyorsun, ya yalnız iken, yanında kimse yok iken nasılsın?" abdülkadir geylani Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Nosfe Mesaj tarihi: Mayıs 13, 2012 Paylaş Mesaj tarihi: Mayıs 13, 2012 “Has it ever occured to you, Master Ninefingers, that a sword is different from other weapons? Axes and maces and so forth are lethal enough, but they hang on the belt like dumb brutes. But a sword...a sword has a voice. Sheathed it has little to say, to be sure, but you need only put your hand on the hilt and it begins to whisper in your enemy's ear. A gentle word. A word of caution. Do you hear it? Now, compare it to the sword half drawn. It speaks louder, does it not? It hisses a dire threat. It makes a deadly promise. Do you hear it? Now compare it to the sword full drawn. It shouts now, does it not? It screams defiance! It bellows a challenge! Do you hear it?” Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
BramStoker Mesaj tarihi: Mayıs 13, 2012 Paylaş Mesaj tarihi: Mayıs 13, 2012 idilik said: Çavdar Tarlasında Çocuklar - J. D. Sallinger '...hep, büyük bir çavdar tarlasında oyun oynayan çocuklar getiriyorum gözümün önüne.Binlerce çocuk, başka kimse yok ortalıkta - yetişkin hiç kimse, yani - benden başka. Ve çılgın bir uçurumun kenarında durmuşum. Ne yapıyorum, uçuruma yaklaşan herkesi yakalıyorum; nereye gittiklerine hiç bakmadan koşarlarken, ben bir yerlerden çıkıyor, onları yakalıyorum. Bütün gün yalnızca bu işi yapıyorum. Ben, çavdar tarlasında çocukları yakalayan biri olmak isterdim. Çılgın bir şey bu, biliyorum, ama ben yalnızca böyle biri olmak isterdim. Biliyorum bu çılgın bir şey.' hehe "phony", "that killed me", "give her a buzz" Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
idilik Mesaj tarihi: Mayıs 13, 2012 Paylaş Mesaj tarihi: Mayıs 13, 2012 =)) Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
dasaaa Mesaj tarihi: Mayıs 14, 2012 Paylaş Mesaj tarihi: Mayıs 14, 2012 "After you have practiced for a while, you will realize that it is not possible to make rapid, extraordinary progress. Even though you try very hard, the progress you make is always little by little. It is not like going out in a shower in which you know when you get wet. In a fog, you do not know you are getting wet, but as you keep walking you get wet little by little. If your mind has ideas of progress, you may say, "Oh, this pace is terrible!" But actually it is not. When you get wet in a fog it is very difficult to dry yourself. So there is no need to worry about progress." Shunryu Suzuki her extraordinary progress yapmam istenildiğinde aklıma geliyor. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
apsingir Mesaj tarihi: Haziran 19, 2012 Paylaş Mesaj tarihi: Haziran 19, 2012 ..Tanrı ben ona aşık olayım diye yaratmıştı,evrenin tek anlamı ben onu seveyim diyeydi,ben ona aşık olayım diye evren yaratılmıştı sanki.Onu sevmem için tarih boyunca insanlık savaşmış ve uygarlıklar kurulmuştu.Tanrı Adem ve Havvayı sadece ben onu seveyim diye cennetinden kovup dünyaya salmıştı sanki. Her şey,ama her şey,ben onu seveyim diyeydi.. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
TheRasmus Mesaj tarihi: Temmuz 22, 2012 Paylaş Mesaj tarihi: Temmuz 22, 2012 Bak Milena, 'En çok seni seviyorum' diyorum, ama gerçek sevgi bu değil belki. 'Sen bir bıçaksın, ben de durmadan içimi deşiyorum o bıçakla' dersem, gerçek sevgiyi anlatmış olurum belki.' Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
bojo Mesaj tarihi: Eylül 3, 2012 Paylaş Mesaj tarihi: Eylül 3, 2012 beden, hepsi görünmese ve meydanda olmasa bile gözle görülebilir ve dolaysız olaylarda kendini belli eden karmaşık ögelerin birlikteliğidir. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
AthleT Mesaj tarihi: Eylül 28, 2012 Konuyu açan Paylaş Mesaj tarihi: Eylül 28, 2012 "yengeç, suda yaşar; ama, yüzme bilmez - suyun içinde, yürür." otuç aruoba - benlik Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
AthleT Mesaj tarihi: Eylül 28, 2012 Konuyu açan Paylaş Mesaj tarihi: Eylül 28, 2012 "b i z, artık, ayrı olabiliyor idiysek, sen ile ben arasındaki şu ile artık, yok, demekti." oruç aruoba - ile Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Öne çıkan mesajlar