Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

türkiyede eğitim ?!


escape

Öne çıkan mesajlar

Ben ODTÜ'de daha 1. sınıfken bildiğin Minas Trith savaşının ortasında kaldım. Sağ-sol kavgası da değil sol-sol kavgası, yok bi komujnist grup diğerinin posterinin üzerine kendininkini asmış da onlar bunu dövmüş bu onu dövmüş, falan iş büyümüş.

Calculus'tan çıktım, yurda yürüyorum bi baktım önümde yüzlerce orc koşuyo bana, ellerinde koca koca söktükleri kaldırımlar taşlar sopalar var, geri döndüm, arkamdan da yüzlerce ork koşuyo aynen. Arada troller var, ayı nası yapmışsa elektrik lambasını sökmüş sokaktaki onunla karşıdakinin kafaya vuracak. Kendimi kimya bölümüne nasıl attım bilmiyorum.

Jandarma 4 saatte ayıramadı.

Bu bile bir hayat tecrübesidir ama :)
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Üniversiteli insanlar, karşıt düşüncede oldukları için birbirlerini sopalarla kovalıyor ve bu Türkiye'nin en iyi üniversitelerinin birinde sık sık yaşanan olaylardan sadece biri.
Bu ilkellik nedir yani? Bu mudur vizyon, hayat görüşü, cart curt?

Saçmalıklarla dolu anlayışımız, sistemimiz, her şey saçmalıklarla dolu.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Türkiye'ye özel değil o, dünyanın her yerinde var, ABD gibi sistemi çoktan belli olmuş okullar hariç Yunanistanda bilgisayar labı falan gibi pahalı araç gereçlerin olduğu yerler tel kafes içinde mesela kapı dışında bi de tel kapı var demir. Türkiye'den bin kat beter.

Bir de bu tür olaylar da gayet önemli hayat tecrübesi veriyor dünyaya bakışını temellendiriyor bir yerde, hiç tanımadığın grupları görüşleri ve bunların ekstremistlerinin ne kadar abartabileceğini kanlı canlı görüyorsun işte.

Tabii okulu bundan ibaret de sanmamak lazım.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

dasaaa siz derken Rewendoru kast ettim ben sen demek yerine :)

Bence bu olay şundan kaynaklanıyor. Ülkenin entellektüel kültürü zayıf olduğu için gelişimin tek kaynağı üniversite olarak görülüyor entellektüel olanların çoğu üniversite kanalıyla bunu elde edebildikleri için. İşin temelini bilmeyen halk ise entellektüel kültür kazanımı = üniversite zannediyor. Halbuki bu gelişimi sağlayabilecek tek yer üniversite değil. Bir arkadaşında belirttiği gibi aksine kalıba sokuyor insanları çoğu üniversite eğitimi. Kaldı ki entellektüel kültür kazanımı için üniversite dışında bir sürü alternatif var. Zamanla düzelmesi gereken bir yanlış olarak görüyorum bu tutumu zira avrupada böyle bir sorun yok. Sistem oturmuş. Herkese yapılacak bir iş bulunabildiği için kimsenin kimseyi aşağı görmesine ihtiyacı yok. Ülkemizin iş hacmide gelişirse bu sorunun ortadan kalkacağına inanıyorum ben. Herkes okusa üniversiteyi çok güzel olur ama okumayan içinde dünyanın sonu değil.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

herkes üni okusa çok saçma olur bana sorarsanız.. burası üretim ağırlıklı bir ülke, tasarımı, bilimsel gelişmeyi biz yapsak -atıyorum- çin üretse neyse..

şimdi entelektüeli bilim, teknik ve kültürün değişik dallarında özel öğrenim görmüş kimse yani sözlük anlamı ile kullanıyorsak doğrudur o. yok aydın kişi dersek tam olmayabilir.

yine de dert değil hani. kalıp olayı ise belli durumlarda girilmesi gereken bir olay. keza analitik düşünceden eksik, olaylarda sebep-sonuç ilişkisini kuramayan bir sayısalcı (hangi bölüm olursa artık sayısalla alan) yetiştirirsen bi sorun var demektir.

diğer taraftan bizim üni.lerin geneli çok boğuk yerlerdir. adamın hayatını, yaşam enerjisini emiyorlar..
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

işte bu bahsettiğin anlattığın şey bile bayağı bir dar bakış açısı. Bunu aşmayı öğretiyor üniversite :)

Her şeyden önce bir kere üniversite tek eğitim kapısı değil evet, ama en iyi ve ideali, alternatiflerine göre de kat kat fazlası var.

Üniversitenin insanı kalıba soktuğu ise ancak üniversitede okuma şansı bulamayanların uydurduğu bir bahane/çamur, daha fazlası değil. Her şeyi geçtim insanların işi gücü mü yok seni kalıba sokmakla uğraşacak? Adam işini yapıyor görevini yapıyor orada. Sen o adamdan ve diğerlerinden bir şeyler kapıp kendine katabilirsen, ne mutlu sana. Üniversite tam tersine zihni açıp hiç bilinmeyen pek çok düşünce ve fikri sokarak zenginleştiriyor bakış açısını. Çevrenizdeki insanların üniversiteye girdikten sonra 1 sene içerisindeki değişimlerini bile gözlemleyerek ne kadar aydınlandıklarını farklılaştıklarını kendiniz de gözlemleyebilirsiniz.

Avrupa ve ABD'de öyle, böyle diye sallaması kolay, ancak diploma her yerde önemli. En basidinden ABD'de işe girersin, yanındaki adamla yan yana masalarda çalışırsınız, aynı anda işe başlarsınız ve her şeyiniz birebir aynıdır yaptığınız işten şirket konumunuza kadar. Ama o adam sizden daha iyi bi üni. mezunuysa sizden daha yüksek maaş alır. Bir kişi bile de itiraz etmez "e aynı işi ben de yapıyorum" diye. Durum böyle esasında. Yükselme sırasında yine bakarlar kim nereden mezun diye.

Ha, yurtdışında üniversitenin bu kadar önemli olmamasının sebebi iş olanağı fazlalığı. Üni okumak bir tercih sadece, zorunluluk değil çünkü okumadan da gayet rahat işe girip çalışıyor insanlar. Çünkü o adamın yapacağı işte geniş birikim ve vizyon gerekmediğini işvereni de biliyor rahat o yüzden adam. Oysa çok değil daha geçen ay haber çıktı bizde, G.Antep üni'de kuruyemişçilik bölümü açılacak diye.

Üniversite entellektüel ve kültürel açıdan en yoğun birikimin olduğu yer, bunu kaçıran insan kaybını tamamen geri sağlayamaz, en fazla kendince telafi etmeye çalışıp kaybını azaltır. Ama bu dar görüş yüzünden kaybını inkar etmesi de doğal :)

Bütün büyük şirketler aptal mı iyi üni mezunu insan arıyorlar, yüzüne bile bakmıyorlar adamın başka türlü. Sıkıysa şimdi gidip Microsoft'a "E bill amca da okumamış üni, bence de ne gerek var" diyin bakalım ne diyecekler size. Ki o dönemi de anlattık işte. Boşa demiyoruz devlet memuru olmadığın sürece bırak diploman olup olmamasını nereden diploma aldığının bile kritik önemi var diye.

İstediğiniz kadar kendinizi kandırın, ama üniversite okumamış insanın bakış açısı, olayları kavrayış şekli her zaman okumuşa göre daha körpe kalacaktır. Ancak bir şirkete girip üniversite mezunlarıyla, entellektüel bir kesimle, yıllarca çalışarak o ortamdan nasiplenerek aradaki farkı belki kapatabilirsiniz.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Olayı kişisel hakaret boyutuna getirmene gerek yok. Şurada 2-3 sayfa düzgünce tartışamaman bile üniversitenin herşey olmadığının kanıtıdır. Dediğim gibi üniversitesinin kimliği altında ezilmiş onu aşamamış kendisi karakteriyle ilkeleri ile çalışkanlığı vb özellikleri ile marka olamamış kişiler elbette bir markanın altında ezilmeye mahkumdurlar. Kalıp konusu ise bireysel bir çaba ile milleti kalıba sokmak ile alakalı değil :) Ülkenin çapı ile alakalı bu durum. Yarın birgün herşey düzelir o zaman ülke üniversitelerinden mezun olanlar kalıplar içinde değil özgürlükler içinde yetişmiş olur. Üniversite elbette 0 bir adama çok şey katar. Herkes başkalarını kendisi gibi sanmaya devam ettikçe yanılır. Herşey okumak ve kendini geliştirmek ile alakalı. Kendini geliştirmek ile ilgili edebiyat dünyasından örnek verelim:

Nihat Genç : İlkokulu Meryem Mehmet Kayhan İlkokulu’nda, ortaokul ve liseyi de Trabzon Ticaret Lisesi'nde okuyarak 1974 yılında mezun oldu. İstanbul İktisadi Ticari İlimler Akademisi ile Ankara Bankacılık Okulu'na kayıt yaptırdı ancak siyasi olaylar nedeniyle bu okullardan ayrıldı. Ardından Sağlık İdaresi Yüksek Okulu'ndan 1983 yılında mezun oldu.

Şimdi senin mantığına göre bu adam yüksekokul mezunu olduğu için varsayılan değer olarak vizyonsuz görgüsüz bir adam fakat kendisi türkiyenin en çok sevilen yazarı. Bunun sebebi ise çalışarak kendisini geliştirmesi.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

kişisel hakaret mi? Nerede kişisel hakaret var? Eğer görüş darlığı lafıma dediysen bu hakaret değil ki, daha dar bir görüşle yazarak gayet mantıksız bir "mantık zinciri" (!) kurduğun için bunu söyledim, hakaretle ne alakası var? Hakaret edecek olsam söylediğim söz bu olmazdı.

Kaldı ki, hala demogoji yapmakta, laf salatası denecek "10 satır yazıp 2 kelime söylemeyen" cümlelerin arkasına sığınmakta (kişiler şöyledir böyledir diye sayfalarca nutuk, daha önceki mesajlarındaki demogoji vs.) ve verdiğimiz yüzlerce örneği, çürüttüğümüz senin yüzlerce örneğine rağmen tamamen alakasız şeyleri bağlayarak demogojiyle bir mantık çıkarmaya çalışmaktasın.

Nihat Genç dediğin adam üniversite dışarısında sürekli olarak bu ortamlarda yetişmiş bir adam. Entellektüel çevreyle sürekli iletişim kurmuş haliyle, üniversite öğrencisinin 4 senede aldığı o yoğun birikimi daha uzun yıllara yayarak zamanla tamamlamış bir insan ve milyonda bir çıkan örneklerden biri. İş hayatında, toplumsal yaşamda, günlük yaşamda hemen hemen hiçkimsenin bulamadığı bir fırsatı gerek yöneldiği alan gerekse kendi çabasıyla bir şekilde yakalamış adam. Ha, Türkiye'nin en sevilen yazarı mı değil mi tartışılır, o konu ayrı. Ama bahsettiğim altyapıyı üniversite dışında alabilecek son derece nadir fırsatlardan birini yakalıyor adam. Bu hem kendi fırsatçılığı hem şansı hem de çabası. Saygı duymak gerekir elbette. Ama adam bunu yapabilen milyonda bir kişi. Elinde diploma olsa da olmasa da o başarıyı bir şekilde yakalamış.

Verdiğin bireysel örneklerin karşısına benim milyonlarca zıt örnek vereceğimi, haliyle milyonda bir akıntıya zıt giden insanın da genel durumu değiştirmeyeceğini farketmek için çok düşünmeye de gerek yok.

Kaldı ki Viktor gibi "abi adam mezun olmadıysa bişi katmamıştır üniversite" mantığına geçiş yapmışsın. Haa evet, zaten vizyonu da diplomayla beraber mezun olurken veriyorlar adama değil mi? Orada geçirdiği senelerde akademi var bankacılık okulu var bunlarda yaptıkları ve fırsatları hiçbişi katmadı mı adama? Üniversiteye hiç gitmemekle gidip terketmek arasında bile dağlar kadar fark var.

Ama dediğim gibi yazdıklarımı o kadar yüzeysel bir şekilde tekrarlayıp o kadar yüzeysel ve demogojik cevaplar veriyorsun ki, insan bir yerde yoruluyor artık.

Dünyada milyonlarca şirket var. Her biri üni. mezununu tercih eder. Bu adamlar salak değil hepsi işine yarayacak insanı arıyor. Demek ki üni mezunu adamın bi farkı var di mi? Aynı şekilde git üniversiteye başvur "benim bi diplomam yok da çok görmüş geçirmiş adamım ders vereyim" de bakalım istersen? Devlet bile (ki eleman alımında en dikkatsiz kurumdur) diploma istiyor.

Bunlarınm bir sebebi var heralde değil mi?

Kandırmayın kendinizi. Tüm dünya aptal da bir siz mi akıllısınız kimsenin anlayamadığı şeyi çözdünüz?
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

üniversite mezunu olmamış kişi ekstrem maddi ailevi sıhhi falan problemler dışında tüm aldığı eğitim ve bilgi eksiklerini gözardı etsek bile karakteriyle ilgili çok ipucu verir.

Bu insan

a) üni.ye giremeyecek kadar başarısız bi insandır (ki türkiyede herhangi bir üni.ye girmenin ne kadar kolay olduğu düşünüldüğünde baştan bu insanın zekası ve potansyeli açısından işverene olumsuz bir referanstır)

b) potansyeli zekası falan sorun olmasa bile bir üniversite okumayacak kadar sorumsuz bir insandır, büyük firmalar bu meziyetten koşarak kaçarlar haliyle, sorumsuz adam yeri gelir firma batırır.

c) kendine saygısı yoktur, tembeldir, e kendisi için bile çalışmayan adam firma için niye çalışsın.

Belki bunlar dışında bir iki sebep daha çıkartılabilri ki hepsi ya karakter ya da potansyel konusunda bir dezavantaj sunar bu adamhakkında. E yani nolursa olsun bu adamın kötü bi yanı var. E üni.den alamadığı bilgi eğitim ve hayata bakış eksikleri de cabası.

Kim niye alsın bu adamı? Hele bu kadar işsizlik sorunu olan herkesin her yere başvurduğu (belediyeye çöpçü olmaya bile üni mezunları başvuruyor artık) bir ülkede bu kadar seçim şansı varken.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

İnsan her şekilde kendisini geliştirebilir. Bu kadar şekilci olmamak gerek. Benim gözlemlediğim kadarıyla türkiyedeki üniversiteler öğrencilere pek birşey katamıyor. Eğitmen açısından konuşursak haliyle sende olmayan şeyi başkalarınla paylaşamzsın. Katabilecek donanımda olan ünilerin çizgisi ise belli. Hepsinin dışında nihat genç milyonda bir örnek değil milyon bile olsa rakam sonuçta bir adam başardıysa bu demek değildir ki başkalarıda yapamasın. Dünyadaki başarılı adamların hepsi dünyanın düzenine uyanlar değil dünyayı kendi düzenine uydurmak için çaba sarfeden adamlardır. Bu gerçeği de unutmayalım.

Diploma ve işe alınma tamamen bir standartizasyon. Üniversite diploması üniversite diplomasını taşıyan insanların herhangi bir işe daha uygun olabileceği varsayımı olduğu için değerli. Yoksa işe uygun insanın lise mezunu olabileceği varsayımı da var. Fakat varsayımlar karşılaştırıldığında üniversite>lise diye lisenin hiç şansı yok diye birşey de yoktur. Neticede biz isteriz ki iş hacmi artsın herkes bir işte çalışsın evine ekmek götürsün. Yaşam standartları açısında parayı baz alacaksak ki öyle yapmamız gerekiyor o beğenmediğiniz lise mezunu bile olamayan ustaların geliri yıllık 3 milyarı geçiyor. Üniversite okumamış yaptığı basit bir işle geliri sizi sollayan bir adamı siz üniversite okumanıza rağmen o kadar gelir yapamadığınız için aşağılamanız gerekmiyor.

Onun dışında üniversitenin insana birşeyler kattığını ben zaten kabul ediyorum. Benim kabul etmediğim nokta üniversitenin kişisel gelişim için bir zorunluluk olmadığı. Üniversiteyi sihirli değnek gibi göstermenin hiçbir mantığı yok. Üniversite kimseyi iyi bir insan yapamaz. Kişi bunu ailesine ve içinde bulunduğu çevreye borçludur. Üniversite kişiyi donanımlı kılabilir fakat bu donanıma başka yollardanda uluşılabilinir. İnsanlar öss ye inek gibi çalışıp emek verip herhangi bir üniye yerleşti diye üniversiteyi oksijen olarak lanse ediyorlar. ÖSS gibi bir bela olmadan emek vermedende bir üniversiteye yerleşebiliyo olsaydınız görüşleriniz çok daha farklı olurdu. Emek verip yaptığınız kumdan kaleleri yıkan dalgalara kızmaya devam edin :)
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Üniversite insana bilgi bakımından bişey katmaz. Kendin okur araştırır şeedersin o sana bilgi katar. Üniversiteden dümdüz, araştırma yapmadan ,kendini geliştirmeden mezun olan bir insan "0"dır. İllaki üniversite okumaya gerek yok birşeyler olmak için. Üniversite sadece kapitalizmin insana dayattığı zorunluluktur.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

a) Üniversite okumak gereklilik değildir. Öncelikle bunu ortaya koymak gerek. Üniversiteye girmek çok kolay olsaydı dershane pazarı 8 milyar dolarlık bir pazar olmazdı.

b) Sorumsuzluk konusunda ise belki adam üniversite ile vakit kaybetmek istememiş direk ilgi duyduğu alanda branşlaşmak istemiştir. Bu bir sorumsuzlukmudur yoksa sorumluluğun kendisimidir?

c) İnsan kendisine saygısı olmasa bile bu insanın hayatını sürdürmeye ihtiyacı vardır. Bu noktada çalışması zorunlu yani maaşa ihtiyacı olduğundan dolayı firma için çalışmak istemesin?

Üniversite okumamış da bunun üstüne kendini geliştirmemiş bir adam tabiki iş bulamaz. Kimse bunu savunmuyor. Benim savunduğum nokta üniversiteden ziyade kişi branşlaşmak istediği alanda kendini geliştirmişse belirli bir noktaya gelmişse üniversitenin önemini yitirdiği? B kişisi üniversite okuyup bu noktaya geldiyse tabiki o daha avatanjlı. Aksini kimse iddia etmedi, edemez de :)

İşin başka bir boyutu da herkes üniversite mezunu fakat ülkede üretilebilen bir değer yok. Demek ki verilen eğitimde problem var.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Yok abi en güzeli şey sanki hayatı üniversitede öğreniyoruzda bize kattıkları falan. Palavra bir sürü denyo vardı, bir sürü entellektüel aptal. Ağızlarında pipo dünyayı kurtarıyorlardı. Yada türevleri. Kendine kılıf arayan adam üniversitede her türlüsünü bulur. Kalıbıyla sıkıntısı olmayan adam böyle saçmalıklara gelmez. Yok üniversiteye gelmiş hala sümüğü burnundaysa bişey diyemem. O adam köprü altında bile bişeyler katabilir kendine çünkü hiçbişey yok adamda.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

ÖSS'ye hiç girmeyen Avrupa ve Amerikaya okumaya gidenler de aynı şeyi yapıyorlar ama? Ki bu insanların yapması gereken şey ÖSS'den çok daha rahat. Öyle çok fazla kastıkları yok yani. Hele bir de burssuz gidiyorlarsa.

Verilen emekle alakası yok bunun, 1 sene içerisinde bile üni.ye giren kişinin hayata bakışındaki değişimi gelişimi dışarıdan gözlemleyebiliyorsun.

Üni dışında bunu yapabilmek herkese nasip olmaz. Anca milyonda bir olur ki bu adamlar da zaten tamamlayamasalar bile üni.ye girmiş ya da bir şekilde yolu benzer yerlerden geçmiş insanlar oluyor hep.

Ki zaten üniversiteye gidip de bu değişimi kendisi yaşamamış, çevresindeki bilgisel, kültürel ve sosyal çevrenin etkilerini birebir tecrübe etmemiş birinin anlayamayacağı bir yoğunluk var burada.

"Brad Pitt çok yakışıklı o da erkek demek ki ben de Brad Pitt olabilirim" demekten farkı yok tekil örneklere milyonda bir şanslara tutunarak eşit kılmanın. Ki tüm dünya da farkında bunun ki bahsettiğin "varsayımlarını" daha doğru bir tabirle tecrübelerini bunun üzerine oturtuyorlar.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Buddha said:

Üniversite ortamları entellektüel muhabbetler kantin kültürü ıvır zıvır da geyik. Bunlardan aptallaşanlar gözü dönenler daha çok. Yok o ortamlarla oturup kalkmasını öğrenen adam heralde üniversiteden önce full mağarada öss kasmıştır.


oturup kalkmayı öğrenmek değil olay.

Çok farklı bakış açılarına, zevklere, fikirlere sahip insanlarla tanışmak, tanımadığın yazarları yönetmenleri öğrenmek mesela, öğrenci kulüplerinde görev alıp genç yaşta yönetim ve idare işlerinde görev yapmayı organizasyon düzenlemeyi insanları yönetemyi öğrenmek, teknik ekiplerde takım oyuncusu olmayı öğrenmek, hayatını senin önündeki mesleğe adamış profesörlerin tecrübelerini dinleyerek aynı hatalara düşmekten kaçınmak ve neleri hedeflemek gerektiğini bilmek, seminerlerde her alanın önde gelen insanlarını dinleyerek onların birikiminden faydalanmak.

Öyle temel eğitim değil bahsedilen yani. Birebir olarak takım oyuncusu olmayı, yönetimi, insan ilişkilerini, çevreyi, geleceği, tecrübeli insanların bilgisinden faydalanmayı işliyorsun bedenine.

Ha, liseye gider gibi üni.ye giden, boş vaktini de kantinde king oynayarak geçiren adam zaten boş mezun oluyor oradan.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Hayata bakışındaki değişim görecelidir. Gelişim yada gerileme tartışılır. Üniversite adama hiçbişey katmaz demiyorum. Ama üniversitedeki harcadığı zamanı gidip ot çekmekle geçirmiyorsa yine bu konuda gelişebilir. Üniversite bu konuda çokta önemli rol oynamıyor. Yada bunun tek yolu üniversite değildir. Ha şöyle bişey var. Üniversiteye girip ortamdan ortama girip etkilenmedik düşünce fikir yaşadıktan sonra ben geçtim bunları boş diyen adam cidden bişeyler kazanmıştır.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

said:
kral bi hoca hep şöle bişi diyordu..
"en kötü öğretmen bile en iyi kitaptan iyidir.. ben burada size en iyi kitabı verip sonra en kötü ihtimalle kötü bir yol gösterici olucağım."

gerçi kendisi berkeleyde, british columbia'da falan da ders vermiş über bir insandır.. ama dediği doğrudur.. kitap yerine/ya da kitap yanında kötü de olsa bi yol gösterici hocanın mevcudiyeti durumu tamamen değiştirir..

önceden başka bi başlığa yazmıştım.. aynı şey geçerli..

said:
İnsanlar öss ye inek gibi çalışıp emek verip herhangi bir üniye yerleşti diye üniversiteyi oksijen olarak lanse ediyorlar. ÖSS gibi bir bela olmadan emek vermedende bir üniversiteye yerleşebiliyo olsaydınız görüşleriniz çok daha farklı olurdu.

üni. önemli. bunun sebebi öss olması değil.. bunun sebebi hayat içindeki farklı yönlere, disiplinlere dair özel bilgiler paylaşmasıdır. bu seviyeye gelmek için kendinizi dışarıdan yetiştirmeniz de imkansız olmasa bile saçma bir çaba. çünkü çok çok çok daha fazla uğraşmanız gerekicek.. ve.. bilin bakalım sıkıntı nerede? evet, kendi kendinizi geliştirdiğinizi düşündüğünüz konuda tutup da sizi denetleyen yoksa kendinizi kandırıyor olmanız muhtemel.. misal ben çok basit kaynak yapabilirim! hurray! kendimi geliştirdim!! ama kalkıp da bi kaynak ustasının yanında yapsam beni döver büyük ihtimalle. zanaatkarlıkta dışarıdan öğrenmek çok kolay yine de diğer disiplinlerle karşılaştırıldığında.

ya bir de sayısal kısmı için konuşayım, hani bunu da net olarak söylüyorum.. öss'yi sayısal bölümler için kıstas olarak almayın hiç. öss kolay olsa falan.. sayısal bölümleri için saçma bir yaklaşım. öss'yi yapamayan adamı alsan da yapamayacaktır zaten.. yok sayısal bölümler için üni olayında öss konuşulması bile yanlış ya neyse.. ben üni.lerin öss'yi de dikkate alarak öğrenci seçmelerini isterdim açıkçası. seçim gücü üni.de olmalı.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Belki kendi kendine hiçbişeyden etkilenmeden kendi sezgilerine güvenen biri olup çıkar. Benim üniden öğrendiğim en doğru yolda budur.

Sen eğer bilgi ve kültür anlamında gelişmekten bahsediyorsan o zaten tartışılmaz. Ama deneyim başkadır. O sana aittir bambaşkadır. Üniversite gerekli değildir. Hani bilgi küpüne dönüş ama o bilgiyi yorumlama kapasiten sıfır ise boşuna beyni yormuşsundur. Kendini geliştirmek fikir edinmekse üniversite tam yeridir. Bence kendini geliştirmek fikirleri yorumlayabilmek üretebilmektir. Bu ise üniversiteden ötedir biraz. Bu ülkede bir sürü üniversite mezunu var. Belki kafalar bilgiyle dolmuştur ama kaç tanesi o bilgiyi kendisi süzüp analiz edip kullanabiliyor tartışılır.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

işte dışarıda yaşadığın şey çok kısıtlı bir çevrede çok daha azı oluyor. Üniversite biter bitmez insan çevresinin ne kadar küçüldüğünü farkediyor zaten. Bu eksikliği hissetmesindeki temel sebep de bu geniş ortamdan kopması. üniversite bunların bu fırsatların ülke çapında gelen çok farklı ve seçilmiş insanlarla oluşturulmuş ve çok daha yoğun uygulanmış hali, haliyle dışarıda 15-20 senede yapacağını üni.de 4 senede yapıyorsun.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

İşte ama senin dediğin şekilde çıkmıyor herkes üniden. Yaşadıklarından ders çıkarmak var. Yaşadıklarınla kalmak var. Çoğu yaşadıklarının etkisinden çıkamıyor. Çıkan var ama üniversiteye giden bu konuda kesin gelişir denemez. Hatta ben 10 kişiden 1 kişi derim.

Yani mantıksal düzlemde birşeyler kazanılır. Üniversitede hatta patlama bile olabilir o konuda. Fakat deneyimlemek ne üniversite ile alakalıdır ne kitap okumakla. Üniversitede iyi bir gözlemci olup deneyimleyen çok şey kazanır. Ama bu üniversite ile sınırlı değil. Hayatın tamamı deneyimlerle geçiyor. Gözlemledin gözlemledin. Gözlemlemedin nerde olursan ol kaçar.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

×
×
  • Yeni Oluştur...