Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

12 Eylul referandumu


di

Öne çıkan mesajlar

sipeyskeyk said:

Mighty_THoR said:

bir insan evladının yüzsüz olması böyle birşey demek ki

bunu yazıp

Atatürk'ün mirasına çökenler hep bu halkı soymaya alıştı. Bunlar aptal, bunlar eğitimsiz diye halktan o kadar uzaklaştılar ki o "aptal" halk en sonunda tokatı çaktı CHP'nin suratına.



Bak yavrucuğum,

Atatürk'ün mirasına çökenler:

Cumhuriyet sonrası erken dönem CHP'si

Bilimum derin devlet unsuru, çeteler, örgütler, sivil toplum kuruluşları, askeri unsurlar.

Bu üsttekilerin hepsi aynı zihniyetin uzantıları, yani sizin gibi bu halk aptal bunları biz yönetelim konuşanları da ortadan kaldıralım bütün kaynakları da bu amaçla kullanabiliriz çünkü iyisini biz biliyoruz zihniyeti.

Yani CHP gidip İYİ GÜNLER BEN CHP ŞİMDİ BEN BU PARALARI ÇALIYORUM SONRA GÖRÜŞÜRÜZ dememiş olabilir, ama sanırım senin olayı anlaman için öyle yapmış olması gerekiyormuş.

Daha sonra iyice moda olmasıyla 60 sonrası iktidara gelen bütün sağ partiler de bu akıma dahil, ben sağ sol ayırmıyorum. Vatan millet sakarya diye bu halkı sömüren herkes buna dahil.

Takıldın oradaki bir kelimeye, olayla ilgili TEK BİR yorumun yok.

KİM SOYDU KİM SOYDU ADRES VER diye ağlıyorsun 2 sayfadır.

Anladın mı? Sanmam ama canın sağolsun.


bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmak böyle birşey işte

cumhuriyet sonrası erken dönem chp sini tanımlasana bize madem bütün kötülüklerin efendisi bunlar anlat bakalım kimdir nedir bunlar
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

sipeyskeyk said:

Abi...

Zamanımı çalıyorsun, hayır 3-5 birşey anlasan gam yemeyeceğim de yazık günah.

Başkası laf anlatsın sana, uğraşamyacağım ben hayırlı traşlar.


ahaha zoru görünce kaçma,yok öyle millete iftira atıp sonra zoru görünce tüymek :)

hadi hadi anlat öğrenelim ufkumuz açılsın,doğruyu söyle aslında chp illimunati dimi,teyzem söyledi deniz baykalın büyük büyük dedesi tapınak şovalyesiymiş
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

sipeyskeyk, üzerlerine gitme, onlar napsın "milli eğitim" tornasından geçmişler bi kere, başka bişeyi de okuyalım, resmi tarihin dışına da çıkalım dememişler ki..

chpnin bütün dönemlerini formüle etmek için size basit bir anahtar veriyorum. chp, devletin partisidir. devlet, chp zihniyetinin devletidir, kuruluşundan beri. tek istisnası ecevit dönemi olabilir.

para, mal, mülk..bu zihniyetin bunlarda gözü yoktu, çünkü onlar en büyük hırsızlığı çoktan yapmışlardı: irade hırsızlığı, iktidar hırsızlığı. bahaneleri de "yeni devlet"ti, "devrim koşulları" idi. ne hikmetse şu güne kadar bi oturamadı devrim. hala halkı "eğitmeye" ihtiyaç var.

bu devlet ilk 23 yılında su katılmamış bir diktatörlük rejimiydi. itirazı olan var mı? olamaz, çok komik olur çünkü itiraz. kimisi gerekliydi der, kimisi başka türlü olabilirdi der, bu ayrı bir tartışma.

ama gerek tek parti döneminde kurulan muhalefet partilerine gerekse çok parti döneminde demokrat partiye halkın gösterdiği ilgi, bir tür cehaletin, aptallığın değil, özgürlük ihtiyacının, kendi kendini yönetme ihtiyacının göstergesiydi. ha iktidara gelenler ülkeyi iyi yönetememiş olabilir, ama bir halk kendi kendini yönetmeyi nasıl öğrenir? başkalarının dayatmasıyla mı? ikide bir müdahaleyle mi? hayır, asla.

Atatürk ülkeye cumhuriyeti getirdi, eyvallah, ama demokrasi getirmedi. getirilmesine olanak tanıyacak bir rejim de bırakmadı arkasında. olabilir, tamam, o dönem zaten ara ki bulasın.

fakat sonrasında bu "ben bilirim"ci mantık, kendini hep Atatürk'le özdeşleştirip, hep onun imgesinin arkasına sığınıp kendi küçük dünya görüşüne göre bu toplumu ve ülkeyi dapdar kalıplara sığmaya zorladı. hep halk iradesine ipotek koydu. bunu kah derin devlet eliyle, kah yüksek yargı eliyle, kah askeri darbe yöntemiyle yaptı, ama hep yaptı. her yeni darbeyle beraber cumhuriyetin ve Atatürk'ün nitelikleri biraz daha çarpıtıldı, her yeni darbeci kendi öznelliğini Atatürk'le bütünleştirerek meşruiyet kurmaya çabaladı.

61 darbesiyle Atatürk solcu oldu, antiemperyalist oldu. 82 darbesiyle milliyetçi oldu, bizim müslümanlığı özgürce yaşamamızı sağlayan adam oldu. 28 şubatta aydınlanmacı oldu, çağdaşlığın taşıyıcısı oldu. Atatürk, belki de bunların hiçbiri değildi. Bir liderdi, büyük başarıları, büyük hırsları ve büyük hatalarıyla bir lider.

peki o darbe dönemlerinde toplum noldu? hep uzaktan izlemek zorunda bırakıldı, hiç direksiyon başına geçmesine izin verilmedi, her daim "neye inanacağınızı, devletin nasıl yönetileceğini, hangi kararların verileceğini biz biliriz" diyen bir güruh vardı devletin içinde. bu güruh elbette ki ittihatçı gelenekten geliyordu.

ve işte böyle geldik günümüze. bütün baskı rejimleri gibi, ilk dönem chpsi de kendi antitezini kuvvetlendirdi, demokrat partiyi iktidar yaptı. refah partisine karşı yapılan 28 şubat, akpyi doğurdu. egemen zihniyet neyi istediyse, halk her daim onun tam tersinde diretti, farkında olarak veya olmayarak.

çünkü bize daha en başından egemenlik kayıtsız şartsız sizin denmişti. daha hala bu cümlenin gerçekleşmesini bekliyoruz.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

ben hayır diyeceğim ve sebeplerim çok basit.

birincisi anayasa toplumsal mutabakat sonucu oluşmuş fikirlerden meydana gelmelidir tek bir partinin yasası özgürlükleri kısıtlar ve otoriter bir düzenin kapılarını aralar.

ikincisi stklar ve diğer örgütlerin görüşleri hiç umursanmadan akp kendi kapalı kapıları ardında yıllardır bu anayasa değişikliği için çalışıyor ve halk daha 2 ay öncesinde neler olduğundan bile haberdar değildi eğer demokrasinin gelişmesi isteniyorsa şeffaf bir biçimde akp 2002 yılından başlayarak bu 8 yıllık iktidarı döneminde halkı ve farklı görüşleri kapsayarak bu değişikliği hazırlayabilirdi ancak onlar bunu uygun görmediler bu yüzden bende evet vermeyi uygun görmüyorum.

şu anda evet diyenlerin içerisinde de birincisi özgürlük isteyen kesim var ikincisi ise sermayederler var. özgürlük isteyenler genelde marjinal sol kesim olması dikkat çekici bunun derinlemesine inmek istemiyorum diğer sermayeder kesim ise destekledikleri iktidarın elinin güçlenmesini istemesi kadar normal bir durum yok.

demokrasi ve özgürlükler alanında şeffaf bir anayasa hazırlanmadıkça hangi parti yazarsa yazsın benim oyum hayır olacaktır.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

sipeyskeyk said:

@sir
Şu yazını iki kere okudum, ve işyerimdeki CHP fanboyu arkadaşlara da sesli okudum, kimseden ses çıkmadı, tek bir kelime bile... Demek istediğim herşeyi çok güzel yansıtmışsın, ben sana ayrıca teşekkür ederim.


ahahaha adam 7/24 iftira üzerine kurmuş varlığını

şu arkadaşların isimlerini versene ben resimlerini buldum ama isimlerini bilmiyorum

bkz


Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

sir said:

ne hikmetse şu güne kadar bi oturamadı devrim. hala halkı "eğitmeye" ihtiyaç var.

evet, çünkü insanlar hala eğitimsiz, belli bir öğretime sahip insanlar bile eğitimsiz, ya evet diyenlerin %5 i okudum diyor, anketi yapan iktidarın kankası tarhan erdem, hala diyorsunuz ki halkın hala eğitime ihtiyacı var dimi eki eki eki
sir said:

ama gerek tek parti döneminde kurulan muhalefet partilerine gerekse çok parti döneminde demokrat partiye halkın gösterdiği ilgi, bir tür cehaletin, aptallığın değil, özgürlük ihtiyacının, kendi kendini yönetme ihtiyacının göstergesiydi. ha iktidara gelenler ülkeyi iyi yönetememiş olabilir, ama bir halk kendi kendini yönetmeyi nasıl öğrenir? başkalarının dayatmasıyla mı? ikide bir müdahaleyle mi? hayır, asla.

çünkü Türkiye önceki yönetimin halk tarafından yıkılmasıyla oluşmadı, saltanata dönmek isteyenler de oldu normaldir de halkın tümüne sorulmadı çünkü cumhuriyeti istiyormusunuz diye.
"Atatürk ülkeye cumhuriyeti getirdi, eyvallah, ama demokrasi getirmedi" şunu söylemek en kibar tabirle kötü niyetliliktir,
bütün illerden seçilen delegelerle oluşturulan meclisi adnan menderesin babası kurdu sanırım, Atatürk ün yapamadığı tek şey insanlara kendi haklarını savunmayı öğretip çok partili daha düzgün bir demokratik düzeni tesis etmekti.
yazının gerisi zaten aynı resmi ideoloji zırvası, 60 darbesini de 71 darbesini de 80 darbesini de chp yaptı evet, hatta 80 de hızını alamayıp kendini kapattı.
devletin resmi bir ideolojisi varsa o da 46 dan beri burnumuzun boktan çıkmasına izin vermeyen ve tülkenin hala yönetenlerinin küçük hesaplar peşinde koşup cukkayı nasıl doldururuzu amaç edindiği bir 3. dünya ülkesi olarak kalmasına sebep olan "sağ" zihniyettir, o derin devleti pohpohlayan kullanan semirten zihniyette şu anki akp zihniyetinin laciverti oluyor.

ve ülkenin geldiği son nokta, bir yerlere girebilmek öğretmen olabilmek için cemaat üyesi olmanız gerekiyor

daha önce de dedim, demokrasi "ben odunu dahi aday göstersem seçtiririm" ise demokrat değilim ben sori
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Sparkcaster said:

of anlat anlat nato mermer nato kafa anlamıyor insanlar akpye devam gogo


haklisin valla. misal, hala akpye takilan arkadaslar var, oysa ki tartistiklari insanlarin bir tanesi bile akp secmeni de degil, akp sempatizani da degil

gelgelelim, seninle herhangi bir konuda ayni fikirde olmayan kesin akplidir, akpliyse de mermer kafalidir tabii

sonra vay niye akp 46% oy aldi, vay nasil referandumdan evet cikti heh

bu arada newdonis; sen ilk nickinle kazana dusmustun, sana siyaset yok

mesaji gizlenen diger arkadas; ad hominemde israrin sonu temiz havadir
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Bu yazıyı 23.08.2008'de yani tam 2 sene önce c/p'lemiştim. Hadi şimdi hep beraber bir daha okuyalım.

Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşu 22 yılda tamamlanmıştır. 1923'te ilan ediliyor, 1945'te 2. Dünya Savaşı bitene kadar bu kuruluş devam ediyor. Türkiye'de maalesef tarihi ve siyaseti doğru tartışamıyoruz. Gözden kaçırdığımız çok önemli bir şey var; soğuk savaş. 2. Dünya Savaşı bitince soğuk savaş başlıyor. Soğuk savaşın üç ögesi var; silah, ekonomi, siyaset ve ideoloji. Birinci öge silahta, batı dünyası ve doğu dünyası, birbirleriyle hangimizin silahı daha güçlü diye rekabet ediyorlar. İkinci öge ekonomik. Hangisi daha verimli bir ekonomi üretiyor diye bir savaş var. Üçüncüsü bizi çok etkileyen bir öge; siyasal ve ideolojik. Sovyetler, devletlerinin sınıf diktatörlüğü olduğunu iddia ediyorlar. Yani milliyetçi ya da dini bir devlet değil. Dolayısıyla Batı, Sovyetlerin bu devlet modeline karşı bütün dünyada dinci ve milliyetçi ideolojileri destekliyor. Batı dünyasında her yerde din öne çıkarılıyor. Hangi din? Tabii önce Hıristiyanlık ve Ortodoksluk. Sonra Katoliklik ve Müslümanlık. Müslümanlık Katoliklikten de önce geliyor. Çünkü Sovyetlerde Müslüman kökenli çok halk var. Dolayısıyla 1945'ten sonra Türkiye'de dinci ve milliyetçi ideolojiler yükselişe geçiyor. Bu dünya konjonktürü. Tam bu arada Türkiye'de bir şey daha oluyor. İsmet Paşa demokrasiye inandığı için çok partili düzene geçiliyor. Çünkü o, Atatürk'ü geliştirmenin, kanıtlamanın çok partili düzenle olacağına inanıyor. Atatürk'ü aşarak tamamlamak istiyor modeli. Bu düzene geçince, cumhuriyeti kuran CHP'nin karşısındaki parti, tanım gereği dinci ve tarıma dayalı toplumun değerlerini savunan parti oluyor, yani Demokrat Parti. Böylece DP o henüz kentlileşememiş geniş halk kitlelerinin sözcüsü oluyor; dinci totaliterlik ve milliyetçi faşizm ön plana çıkıyor. DP'nin ilk yaptığı işe bakıyorsunuz; 18 yıldır Türkçe okunan ezanı tekrar Arapçaya döndürüyor ve Arap emperyalizmine Türkiye'yi tekrar teslim ediyor. Biliyorsunuz Türkiye'de hep Amerikan emperyalizmi konuşulur, halbuki asıl büyük emperyalizm Arap emperyalizmidir. Böylece özgürlük adına gelen DP, tek parti düzeninin o baskıcı yöntemlerini aynen kullanıyor. Bunun üç nedeni var. Birincisi, DP yöneticileri, yani Menderes, Bayar, Koraltan ve Fuat Köprülü aslında tek partiden gelen insanlar, yani CHP kökenliler. CHP'de ise tek demokrat var, o da İsmet Paşa. Öbürleri hepsi baskıcı. İkinci neden toplum henüz dönüşememiş. Yani halka genel oy hakkı verilmiş ama halk köylülükten kentliliğe geliştirilememiş. Üçüncü olarak DP, Amerikan desteğiyle dinci ve milliyetçi ideolojilere yöneliyor. Bu üç şey birleşince 1950-60 arası Türkiye'de demokratikleşme dönemi olması lazımken, tam tersine bir geriye dönüş oluyor. Ve böylece 10 yıl tarihin çöpüne atılıyor. Eğer DP bu 10 yıl içinde ciddi bir demokratikleşme programı uygulasaydı, bugün Türkiye çoktan AB üyesi olurdu.


Tarihi "şu olsaydı, bu olsaydı" diye irdelemek çok kolay değil. Ama çok partililiğe geçiş zorunluluk değildi, en azından onu biliyoruz. Çünkü ABD liderliğindeki Batı dünyası soğuk savaşta demokrasiyi şart koşmuyor. Bunun iki örneği var. Biri İspanya, öbürü Portekiz. Portekiz'de Salazar var, İspanya'da ise Franco. Yani İsmet Paşa da istese tek adam diktatörlüğünü sürdürebilirdi. Ama sürdürmüyor çünkü gerçek Batı türü, laik ve demokratik bir ülke kurmak istiyor. 1945'ten sonra Stalin döneminde Sovyetler Birliği Türkiye'den Boğazlar'da üs ve ortak savunma talep ediyor, Kars ve Ardahan'dan toprak istiyor. Sovyetler Türkiye'nin üstünde böyle bir baskı kurunca Türkiye korkudan Batıya yanaşıyor. Batı önce anlamıyor, istemiyor Türkiye'yi. Türkiye Marshall yardımı istiyor mesela, Batı diyor ki Marshall yardımı 2. Dünya Savaşı'nda yıkılan Avrupa için getirilmiş bir yardım, siz savaşa girmediniz ki... Derken Truman Doktrini kabul ediliyor Amerika'da. Truman Doktrini, Avrupa'nın Sovyetlere karşı savunması için Yunanistan ve Türkiye gereklidir diyor. Truman Doktrini kabul edilince, Marshall yardımı Türkiye'ye de uzatılıyor. Yani 2. Dünya Savaşı sonrası uluslararası konjonktür ve Türkiye'nin çok partili düzene geçmesinden dolayı içerde egemen olan iç konjonktür buluşması, 22 yılda kurulan Türkiye Cumhuriyeti'ni geriletmiştir. Bugün bütün bu tartışmaların, Atatürk'e saldırıların falan altında yatan olay budur. Tabii çok önemli bir öge daha var: İslamcı siyaset 1950'den itibaren Türkiye'de egemen olmuştur. 1975'te 1. MC döneminde ikinci dalga gelmiştir, sonra 1980 darbesi... İslamcılara en büyük desteği veren, Atatürkçülere en büyük darbeyi vuran olaydır 1980 ihtilali. Çünkü hem Atatürkçüleri komünist diye, solcu diye üniversitelerden atmışlardır, hem de anayasaya zorunlu din derslerini koymuşlardır. Bütün müesseseleri de dinci ve milliyetçi insanlara emanet etmişlerdir. Bütün yaptıkları baskıları, işkenceleri de Atatürkçülük adına yapıyoruz deyip Atatürk'e leke sürmüşlerdir. Sonra Özal geliyor. Özal tabii çok bilinçli. Rüşveti, yolsuzluğu, ahlaksızlığı bürokrasi ve siyasete sokuyor, dinci programlara destek veriyor. Sonuçta 2002 seçimlerinde AKP iktidara geliyor. Yani başarısız gibi görünen Atatürk devrimleri aslında fevkalade başarılıdır. 22 yılda kurulmuş bir Cumhuriyet, 45'ten 2005'e, 60 yıldır altı oyulmaya çalışılıyor ama yıkılmıyor. İç ve dış saldırılara rağmen.


Emre Kongar

http://forum.paticik.com/read.php?13,3504216,3506385#msg-3506385
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

sir said:

sipeyskeyk, üzerlerine gitme, onlar napsın "milli eğitim" tornasından geçmişler bi kere, başka bişeyi de okuyalım, resmi tarihin dışına da çıkalım dememişler ki..

chpnin bütün dönemlerini formüle etmek için size basit bir anahtar veriyorum. chp, devletin partisidir. devlet, chp zihniyetinin devletidir, kuruluşundan beri. tek istisnası ecevit dönemi olabilir.


Doğru tespit, fakat eksik. CHP bu ülkenin çıkarlarını her daim ön planda tutmuş fakat hem yanlış anlaşılmış "bireylerin ceplerini dolduran" adamlar tarafından çamura bulanmıştır.
sir said:


para, mal, mülk..bu zihniyetin bunlarda gözü yoktu, çünkü onlar en büyük hırsızlığı çoktan yapmışlardı: irade hırsızlığı, iktidar hırsızlığı. bahaneleri de "yeni devlet"ti, "devrim koşulları" idi. ne hikmetse şu güne kadar bi oturamadı devrim. hala halkı "eğitmeye" ihtiyaç var.


İrade hırsızlığı? Milletin olmayan iradesini, kalmayan takatini dirilten partiden bahsediyoruz burada. Bu millet, evine yunan bayrağı asmışken onlara bir irade kazandıran partidir CHP ve onun kurucuları.
Evet hala halkı eğitmeye ihtiyaç var, çünkü; bazıları sürekli eğitime yönelik atılan adımlara çelme takıyor. Türkiye direkt olarak geriye gidiyor, 38 türkiyesinde Füreyalar varken bugün Ayşe özyılmazeller var. Arada ki fark, korkunç. Neden? sor bakayım kendine 1950 den sonra gelen 10 sene hukum suren parti bu ülkeye ne kadar zarar vermiş? Şu gün bile adam sırf idam edildi diye - ben olsam ülkeye attığı "çelme" için idam etmezdim, hapse tıkmak yeterl - onun ekolünden gelen dış güdümlü kuklalar "hala" aynı taktikle oy topluyorlar.

sir said:

bu devlet ilk 23 yılında su katılmamış bir diktatörlük rejimiydi. itirazı olan var mı? olamaz, çok komik olur çünkü itiraz. kimisi gerekliydi der, kimisi başka türlü olabilirdi der, bu ayrı bir tartışma.


Yanlış, su katılmamış diktatörlük kurmak isteseydi baştakiler cumhuriyet falan değil direk " mustafa kemal imparatorluğu " 'nu ilan ederlerdi, o dönemde ona hayır diyebilecek adam yok çünki.
Öte yandan, kendi elleriyle, ite ite çok partili dönemi getirmiştir kendileri, yanlış yönlendirmeyelim insanları.

sir said:

ama gerek tek parti döneminde kurulan muhalefet partilerine gerekse çok parti döneminde demokrat partiye halkın gösterdiği ilgi, bir tür cehaletin, aptallığın değil, özgürlük ihtiyacının, kendi kendini yönetme ihtiyacının göstergesiydi. ha iktidara gelenler ülkeyi iyi yönetememiş olabilir, ama bir halk kendi kendini yönetmeyi nasıl öğrenir? başkalarının dayatmasıyla mı? ikide bir müdahaleyle mi? hayır, asla.


Bak işte bu konuda haklısın, ama ne yapsaydı o zaman başta olan adamlar? " madem halkımız böyle o zaman bekleyelim 300 sene, kendi kendilerini kendileri yönetmeyi öğrensinler " mi demeliydiler?
Belki zorla yapıldı bazı şeyler, kabul edebilenler bunun faydasını gördü yükseldi, kabul edemeyenler hala 300 sene gerideler. Özgürlüğün anlamını bilmeyen türk kadını, kendi bireysel özgürlüğünü ilan edebiliyor şu anda türkiye'de, eğer bu dayatmalar olmasaydı, belki senin çok isteyeceğin şekilde evinin hanımı olacaklardı. Yetersiz.
sir said:

Atatürk ülkeye cumhuriyeti getirdi, eyvallah, ama demokrasi getirmedi. getirilmesine olanak tanıyacak bir rejim de bırakmadı arkasında. olabilir, tamam, o dönem zaten ara ki bulasın.

Adam daha ne yapabilir di ki?10 senede bir ülkenin kaçta kaçını okutabilirsin ki demokrasi getiresin? Arkası geldi aslında, ufak bir tarih dersi verelim burada.
CHP'sinde Atatürk'ten sonra gelen İsmet İnönü ilk olarak Aşiretleri yıkmak istemiştir. Sebep?
CHP bütün doğu oylarını aşiretlerden almaktadır, aşiretin başında ki adam ne derse binlerce kişi aynı yere oy veriyor.
Bu yüzden, kendini baltalayacağını bile bile toprak kanununa yönelti İsmet İnönü, Ondan sonra zaten ülkeyi soymaya anca onun bunun cebini doldurmaya çalışan, fütursuz, gelecek görüşü sıfır vatan haini bile demeyeceğim kadar alçak adamlar aldı yönetimi. Şu ülke tarihinin en büyük fırsatını 1950 de kaçırdı, çok çok farklı yerlerdeydik şimdi.

sir said:

fakat sonrasında bu "ben bilirim"ci mantık, kendini hep Atatürk'le özdeşleştirip, hep onun imgesinin arkasına sığınıp kendi küçük dünya görüşüne göre bu toplumu ve ülkeyi dapdar kalıplara sığmaya zorladı. hep halk iradesine ipotek koydu. bunu kah derin devlet eliyle, kah yüksek yargı eliyle, kah askeri darbe yöntemiyle yaptı, ama hep yaptı. her yeni darbeyle beraber cumhuriyetin ve Atatürk'ün nitelikleri biraz daha çarpıtıldı, her yeni darbeci kendi öznelliğini Atatürk'le bütünleştirerek meşruiyet kurmaya çabaladı.


61 darbesiyle Atatürk solcu oldu, antiemperyalist oldu. 82 darbesiyle milliyetçi oldu, bizim müslümanlığı özgürce yaşamamızı sağlayan adam oldu. 28 şubatta aydınlanmacı oldu, çağdaşlığın taşıyıcısı oldu. Atatürk, belki de bunların hiçbiri değildi. Bir liderdi, büyük başarıları, büyük hırsları ve büyük hatalarıyla bir lider.


Haklısın, pek çok kez kullanıldı Atatürk, aslında bizim insanımız onu kullandırttı. Bunu okumayarak, tarihi sorgulamayarak yaptı. Türk gencinin en büyük hatasıdır kulaktan dolma tarih dinlemek,
şu ülkede okuyan bir öğrencinin gündeminde herşeyden önce tarih gelmeli. Okuyacaksın arkadaş, açıp 3-4 farklı kaynaktan okuyacaksın, bu adamlar neden böyle yapmış diye soracaksın.
3. Selim kimmiş, 2. Abdulhamit bu ülkeye neler getirmiş, genç türkler, genç osmanlılar , ittihat ve terakki kimmiş ne yapmış.
Neden bu ülkede bir zamanlar yenilik " din " iken sonradan "gericilik" olmuş. Prens Sabahattin kimmiş, Şeyh sait isyanı neden çıkmış, Sopalı seçimler neymiş, Adnan Menderes kimmiş, Celal Bayar neler yapmış, Neden seçim Barajımız %10? sorgulayacaksın arkadaş, soracaksın. okuyacaksın, adam gibi okusaydı türk halkı Atatürk'ü böyle kullandırmazdı.
2 kitap okuyup sağda solda anti-kahraman yorumlar yapmazlardı.

sir said:

peki o darbe dönemlerinde toplum noldu? hep uzaktan izlemek zorunda bırakıldı, hiç direksiyon başına geçmesine izin verilmedi, her daim "neye inanacağınızı, devletin nasıl yönetileceğini, hangi kararların verileceğini biz biliriz" diyen bir güruh vardı devletin içinde. bu güruh elbette ki ittihatçı gelenekten geliyordu.


ve işte böyle geldik günümüze. bütün baskı rejimleri gibi, ilk dönem chpsi de kendi antitezini kuvvetlendirdi, demokrat partiyi iktidar yaptı. refah partisine karşı yapılan 28 şubat, akpyi doğurdu. egemen zihniyet neyi istediyse, halk her daim onun tam tersinde diretti, farkında olarak veya olmayarak.

çünkü bize daha en başından egemenlik kayıtsız şartsız sizin denmişti. daha hala bu cümlenin gerçekleşmesini bekliyoruz.


Demokrat partinin iktidara gelmesi, halkın inadıdır iradesi değil. İstenmeyerekte olsa yapılan hatalar sebebi ( Varlık vergisi mesela, tasarlanış biçimi uygulamasından çok farklı )halkın tepkisine yol açtı. İnattır bu irade değil. Aynen bir zamanlar "inadına akp" dendiği gibi.

Ayrıca, bizde bu kafa oldukça, başbakana "kral" gibi davrandıkça, başbakan "kral" gibi davrandıkça, yönetenin aslında hizmetkar olduğunu bu halk idrak edemedikçe Egemenlik kayıtsız şartız bizim olamayacak.

Hele ki şu anayasa geçtikten sonra,işçinin hiçbir hakkı kalmayacak. Tamamen zengin patronlar, fakir işçiler toplumu olacağız.

İşte şu anda, elimizde müthiş bir fırsat var. Parti bu düşünceye ters olsada, onun lokomotifi onu yöneten adam K.K. bu düşünceyi hayata geçirebilecek "tek" kişi. Eğer ki bu adam iktidara gelirse, yüksek ihtimalle CHP'yi kendi içinde "temizleyecek".
Ne kadar şakşakçı,yalaka, kraldan fazla kralcı adam varsa sepetleyecek.
En azından benim umudum bu, çünkü TC için başka sunabileceğim alternatifim yok. ( Sayın Başbakanımız gerek konuşmalarından, gerek davranışlarından anlaşılacağı üzere bu durumdan oldukça uzak ).

Düşüncelerini anlıyorum, fakat savunduğun insanlar senin düşüncelerine "ters" giden insanlar.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Suark said:


Düşüncelerini anlıyorum, fakat savunduğun insanlar senin düşüncelerine "ters" giden insanlar.


kendi adima soyluyorum; ben belli 'insan'lari savunmuyorum, kimi dusunceleri ve eylemleri, dusunenden veya yapandan bagimsiz olarak savunuyor ya da elestiriyorum

yanlis anlasilma olmasin
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

sg-1, burada hangi iktidarın ülkeyi nasıl yönettiğini tartışmıyoruz ki? burada bir devlet yapısından ve söyleminden bahsediyoruz. zira referandumda oylanacak olan akpnin ülkeyi nasıl yönettiği değildir, oylanacak olan bu yüksek yargı yapısı değişmeli mi, değişmemeli mi sorusudur.

emre kongar "kuruluş 22 yılda tamamlandı oooh mis gibi" diyo, o kuruluşta bu halka yaşatılan şeylerin bi bedeli olacağını hiç düşünmüyo. takrir-i sükunları, dersim katliamlarını, varlık vergilerini gözönünde bulundurmuyo. herşey güllük gülistanlıkmış da halkın seçtiği parti iktidara gelince geri gitmişiz, he oldu.

sen halka tanımadığı bi kültürü, yabancısı olduğu herşeyi bir çırpıda zorla dayat, bütün dünyayla da ilişkisini kes, sonra bekle ki o kapalı kutunun içinde demokrasi yeşeriversin. hangi ülkede işlemiş böyle bi sosyal süreç yahu? emre kongarın bu taraflılığı onun iyi bir bilimadamı olmasını engelliyor, ideologluğu bilim insanlığının önüne geçiyor. inönüymüş chpdeki tek demokrat, ofkors may hors.

tek parti ne demek arkadaşlar? bütün illerden delegeyle gelen meclismiş, orduların başkomutanı o kürsüde "bazı kelleler gidecek" deyince nereye kadar demokrat olabiliyosun?

hiç birbirimizi kandırmaya gerek yok, Atatürk gayet kendi kafasına göre kurdu herşeyi ve bütün ülkeye öyle veya böyle dayattı.

halkın seçtikleri ise, hiç diilse toplumda karşılıkları bulunan, halka yabancı olmayan kişilerdi. dediğim gibi, kötü kararlar vermiş olabilirler, ülkeyi yanlış yerlere sürüklemiş olabilirler. ama bunlar olmadan zaten demokrasi gelişmez ki? evet, gerekirse 300 yıl gerekirse 500 yıl, bu ülkenin vatandaşları kendi tanımlarıyla, kendi içgüdüleriyle bir demokrasi oturtmalıydı.

çünkü, sizin zannettiğinizin aksine, demokrasi bir "eğitim" meselesi değil. hele bu milli eğitim denen zırvayla aşılanabilecek bişey hiç değil. demokrasi bir vicdan, hoşgörü ve özgürlük meselesidir. bunlar bi insana öğretilemez, aktarılamaz. karşındakine saygı, farklılığa saygı, çoksesliliğe saygı okullarda öğretilecek şeyler değil, bir kültür meselesidir, bir zihniyet meselesidir.

dünyanın bütün kitaplarını da okumuş olsa, vicdansız bir insan kolaylıkla faşizme kayabilir. fazıl say çok eğitimli mesela, ama onun ülkeyi yönetmesini kesinlikle istemezdim, düpedüz faşist çünkü. bu biraz duyarlılık meselesi, ötekine nasıl davrandığınla ilgili bir mesele. bizde modernliğin taşıyıcısı olduğunu söyleyen herkes öteki olanı, modern olmayanı dışlamayı modernliğin parçası sanmaktadır. böyle bir yanılgı olur mu? böyle birarada yaşamak mümkün olabilir mi?

kadınlar mı dediniz? bu ülkede 1908 sonrası kadınlar da gayet aktif bir biçimde siyasetin içindeydiler. bu ülkede işçi partileri vardı, komünist partiler vardı, liberal partiler vardı cumhuriyet öncesinde. ama bunlar anlatılmaz, bilinmez. osmanlı hep "karanlık" içinde yaşamıştır da cumhuriyet gelince şıp diye aydınlanıvermiştir. ki bu topraklarda batılılaşma/demokratikleşme cumhuriyetle başlamaz, tanzimatla başlar. arada da benim kadınların evde oturmalarını istediğimi falan ima etmişsin çok komikmişsin suark.

"bu ülkenin çıkarları" chpnin çıkarlarıyla hiçbir zaman örtüşmemiştir. çünkü bu halk, chpnin dayattığı şekilde yaşamayı hiçbir zaman hazmedememiştir. işte türkçe ezan/arapça ezan meselesi tam bu noktada çok önemlidir. hep söylüyorum, modernleşme bu değil, dini reform bu değil.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Misafir
Bu konu yeni mesajlara artık kapalıdır.
×
×
  • Yeni Oluştur...