sg-1 Mesaj tarihi: Temmuz 5, 2010 Paylaş Mesaj tarihi: Temmuz 5, 2010 Darwin’in biyoloji ya da evrim teorisini insan toplumlarının tarihsel gelişimine uygulayan ve bu çerçeve içinde ‘varoluş mücadelesi’ ya da ‘yaşama savaşı’ ve ‘doğal ayıklanma’ ya da ‘en güçlünün ya da koşullara en iyi bir biçimde uyum sağlayanın ayakta kalışı’ fikirlerine özel bir önem atfeden görüş. Sosyal Darwinizm toplumun, en güçlü olanların ayakta kaldığı bir varoluş mücadelesine sahne olduğunu, toplumda, tıpkı doğada hüküm süren doğal ayıklanma gibi, güçsüzü toplum dışına iten ya da marjinalleştiren bir toplumsal ayıklanma sürecinin söz konusu olduğunu, bu yaşama savaşının bir bütün olarak toplumun gelişmesine ve ilerlemesine hizmet ettiğini savunur. Bu anlayış güçlüyü, toplumsal mücadelede ayakta kalanları bencil, yarışmacı, tutkulu, zengin, yaratıcı ve zengin zeki ve saldırgan olarak, buna karşın yaşama savaşından yenik çıkanları da güçsüz, pısırık, özgeci, korkak budala gibi terimlerle tanımlar. Görüş doğal ayıklanma ve varoluş mücadelesinin günümüz toplumunda hala varolmakla birlikte, özellikle doğal ayıklanmanın yüzyıl öncesine kadar yoğun bir biçimde yaşandığını savunur. Söz konusu görüşe. varoluş mücadelesi, bilim ve teknoloji alanındaki gelişmelerin sonucu olarak nisbeten yatışmış ve yalnızca koşullara en iyi bir biçimde uyum sağlayan insanların değil de, yok olmaya mahkum olan bireylerin de varoluşlarını sürdürecekleri bir durum ortaya çıkmıştır. http://en.wikipedia.org/wiki/Social_Darwinism Günün Sorusu... Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
senko Mesaj tarihi: Temmuz 5, 2010 Paylaş Mesaj tarihi: Temmuz 5, 2010 bence bu olayi diayalektik materyalizmin proloterya uzerindeki etkisini inceleyerek bilebiriz veya Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
fede Mesaj tarihi: Temmuz 5, 2010 Paylaş Mesaj tarihi: Temmuz 5, 2010 ibn-i batuta ya noldu Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
huun Mesaj tarihi: Temmuz 5, 2010 Paylaş Mesaj tarihi: Temmuz 5, 2010 çok eski çağlarda belki doğru olabilirmiş; ama bugün tek olay para. bankada çalışırken para afıran memur da sosyal darwinizm'e göre üst basamaklarda mı oluyor? mağrasına götürmeden önce kadının da yemeğin de kafasına vuran gerçek erkeklerin yaşadığı çağlar için doğru. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Sam Mesaj tarihi: Temmuz 5, 2010 Paylaş Mesaj tarihi: Temmuz 5, 2010 sosyal darwinizm işte nasyonel sosyalizmin çekirdeği, sonuçların eğilimi ilginç. :p Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Bone Mesaj tarihi: Temmuz 5, 2010 Paylaş Mesaj tarihi: Temmuz 5, 2010 huun said: çok eski çağlarda belki doğru olabilirmiş; ama bugün tek olay para. bankada çalışırken para afıran memur da sosyal darwinizm'e göre üst basamaklarda mı oluyor? mağrasına götürmeden önce kadının da yemeğin de kafasına vuran gerçek erkeklerin yaşadığı çağlar için doğru. çok eski çağlarla alakası yok, aslında günümüzde daha çok geçerliliği olan bir mevzu. kastedilen sopa taşıma, mağarada kadın dövme mevzusu değil, sosyal hayatta "büyük balığın küçük balığı yemesi". bu yüzden günümüzde çok eski çağlara göre çok daha büyük önemi var. sistemi abuse edersen daha büyük balık olursun, ne kadar paran varsa daha büyük balık olursun, insanları manipüle edip senin için çalışmasını sağlarsan daha büyük balık olursun. yani şurda aydın doğan ile senin aranda ne fark var huun? onun işini sana versek yapamaz mısın? yaparsın. üstüne starcraft II bile oynarsın. ama işte adam sosyal darwinizmde senden daha başarılı, o yüzden şimdi adam o konumda. ha bu düzene karşıyım ben. zaten benim idealimdeki düzen daha sosyalist, daha halkçı, daha eşitçi bir düzen. sosyalizm derken che guavra olalım, karl marx okuyalım değil elbette. ya da herkesin devlete taptığı, herkesin tıpatıp aynı evde kaldığı, aynı yemekleri yediği bir hayat da değil. daha ziyade, küçük balığın da büyük balık kadar yaşama şansı olduğu bir düzen. anti-survival-of-the-fittest gibi bişi yani. o yüzden yukarda "hayır" seçeneğini seçtim. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
vuvuzela Mesaj tarihi: Temmuz 5, 2010 Paylaş Mesaj tarihi: Temmuz 5, 2010 sosyal darwinizm ancak modern toplumlar icin gecerli olabilir şayet su an turkiye de mücadele diye bir şey söz konusu degil fakir ve gucsuz yine fakir ve gücsüz Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Seele Mesaj tarihi: Temmuz 5, 2010 Paylaş Mesaj tarihi: Temmuz 5, 2010 cok gülüyorum. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
paparnoz Mesaj tarihi: Temmuz 5, 2010 Paylaş Mesaj tarihi: Temmuz 5, 2010 sosyal darwinizm külliyen yalan bir olay ilk başta atalarımıza baktığımızda yani avcı ve toplayıcılık ile geçinen ilk toplumlara o topluluk içinde yaşayan sakat veya özürlü birey diğerlerine göre daha uzun yaşıyor bunun nedeni araştırıldığında ilk insanların (homo neandertallerde dahil) sakat veya özürlü kişinin topluluk olarak ihtiyaçlarını karşılamaları ve eğer göçülecekse (ki avlayacak hayvan azalınca mecburen) bu insanı da beraberinde götürdükleri saptanıyor.yani o dönemde bile insan kendi türüne sahip çıkma hissiyatı içinde. günümüze geldiğimizde insanoğlu bir dünya yol aldı ahlak kuralları şekillendi,değişti yüzlerce belki de binlerce farklı kültür tanıdı kendi kültürünü şekillendirdi değiştirdi.sonuç olarak sayılarımız binlerle ifade edilirken milyarları bulduk. milyarları bulmamızı sağlayan olayın temelinde ise "ahlak" olgusu ve "vicdan" yatmakta.yoksa ne bir köy var olabilirdi nede o köyden kent-devlet toplumuna geçilebilirdi.avcı toplayıcılık da yerimizde sayardık ve hep binler ile kalırdık. içgüdülerimiz "güzel kızlar" "yakışıklı ve popüler erkekler" ister elbet ama benliğimiz aldatan bir kız veya erkek istemez veya başka kötü addettiğimiz şeyleri istemeyiz,çoğumuz ahlaki olarak da iyiye yönelir durumdadır. yani bugün bir adam ile sırf parası için birlikte olan veya evlenen bir kadını çoğumuz sevemeyiz veya istemeyiz hiç olmadı genellemeler ile ahlaki yargılar oluştururuz halbuki sosyal darwinizm e göre kadın yolunu yapmış arkadaş kapitalist sisteme uyum sağlamış hemde üst zümre olarak kabul edilen biri ile evlenmiş ama işte kazın ayağı öyle değil. toplumu yönetenler her dönem değişiyor mezopotamya da rahip-krallar yani dini sınıftı sonra aristokrasi hakimiyeti başladı ortaçağ da tam anlamı ile dini sınıf hakimiyeti vardı yani tam manası ile dünya "teokrasi" ile yönetiliyordu daha sonra bu hakimiyet tüccarların eline geçti ki günümüzde hala devam ediyor.ilk dini sınıf metafiziğin bir nevi asla yok edilemeyecek bir canlının varlığından yararlandı daha sonra aristokrasi bu soydan geldiğini savunarak ve yavaş yavaş da toprak hakimiyetine dayanarak iktidarını elde etti daha sonra da papa ve halife de "ahlaksal düzene" ve "ahlaka" vurgu yaparak iktidarlarını korudular ve kralların da aristoklarında kötülerinin öteki dünya da yanacaklarını bu dünya da kimsenin kalmayacağı vurgusuna yaparak inancı hep taze tuttular.burjuva da "mavi kan" olayını ve dinin dogmatikliğini ortadan kaldırmak için hem bilimi hem de kendi oluşturduğu milliyetçiliği kullanarak iktidarı ele aldı.tabi bu kabaca bir özet daha derinlemesine yazmak isterim karl marx daha alt bir sınıf olan proletarya'nın tıpkı roma'da yaptıkları gibi direneceklerini ve bu sefer roma da ki gibi ikinci sınıf iktidar değil de tam iktidar olacaklarını varsayıyordu aslında teoride çok doğru ama pratikte burjuva marx'ın teorisine karşı önlemlerini aldı sonuçta ellerinde ordular,devletler,para ve elbette ki medya vardı(o zamanlar gazeteler) ki buna rağmen rusya da sosyalizm ortaya çıktı fransa da paris komünü ortaya çıktı,ilk başlarda propaganda yaparak dalga dalga yayılan sosyalizmi durdurmaya çalışsalarda tek başına bunun yeterli olmayacağının farkına varıp kolluk kuvvetlerini de kullandılar gelişen teknolojiyide kendi iktidarlarını korumak için kullandılar hali ile marx'ın ön görüsü yanlış çıktı.sovyetlerin güçlenmesi ile beraber propagandalar daha ağır bir hal aldı ve komünizm kötülük kaynağı olarak yansıtıldı ve hali ile direk monarşiden sosyalizme geçen bir ülke de yani süreci tamamlayamamış bir ülkede çıkan sosyalizm gorbaçov ile dağıldı ve günümüzde klasik olay aga insan içgüdülerinden mütevelli sosyalizm insana uymaz mottosu türedi. kısa ve öz olarak sosyal darwinizmden ziyade olay insanın iktidar olma hırsında yatıyor yoksa güçlüler hayatta kalıyorda güçsüzler yok oluyor falan uymuyor insanoğluna en tepede olan bir adam bile hayata uyum sağlayamadığını düşünüp intihar edebiliyor. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Öne çıkan mesajlar