Wispy Mesaj tarihi: Kasım 11, 2009 Paylaş Mesaj tarihi: Kasım 11, 2009 Bu arada nükleer atık ya yer altına gömülür, ya okyanus tabanına. Paran boksa uzaya da yollayabilirsin. Bunda lulz çekecek bir durum göremedim. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Perfectionist Mesaj tarihi: Kasım 11, 2009 Paylaş Mesaj tarihi: Kasım 11, 2009 Wispy said: Bu arada nükleer atık ya yer altına gömülür, ya okyanus tabanına. Paran boksa uzaya da yollayabilirsin. Bunda lulz çekecek bir durum göremedim. Bana cevaben yazdıysan beton ile gömme olayına güldüm. Kurşun bloklar yapılarak depolandığını okumuştum. Ki mantıklısı da o. Ama ne kadar birim madde için ne kadar kurşun harcamak gerek ve ne kadar süre ile dayanbilir bilmiyorum. Ama ille beton ile gömerim, depolarım diyen varsa buyrun denesin bilmem kaç sene sonra yeraltı sularından bünyeye alırlar radyoaktif maddeleri. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
paramecium Mesaj tarihi: Kasım 11, 2009 Paylaş Mesaj tarihi: Kasım 11, 2009 Selam, Karadenizdeki hidroelektrik santrallerini hayata geçirdiğimizde ekolojinin nasıl etkilenmeden korunabileceğini çok merak ediyorum. Oluşan su havzaları sonucu su altında kalan yerler. Değişen nem ve sıcaklık sonucu değişen bölgesel iklimler. Nasıl temiz enerji diyebiliriz ki ona? Nükleer enerji şart gözüküyor. En azından doğalgaz ile pahalı elektrik üretmek saçmalığından kurtuluruz. Esas nokta yapılacak santralin kalitesi ve otokontrol mekanizması. Saygılar. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Absolut Mesaj tarihi: Kasım 11, 2009 Paylaş Mesaj tarihi: Kasım 11, 2009 Ayrıca güneşti rüzgardı bunların birde sisteme bağlanabilme sıkıntıları var yani trafo merkezlerinin kapasiteleri enerji nakil hatlarının kapasiteleri belli ve bir trafo merkezine dalgalı enerjinin bağlanabilme limiti var yani bütün ak denizi gunes paneli yapsanda bu faydalabilcen anlamına gelmiyor. Ruzgar, gunes ve diger yenilenebilir enerjileri yakından takip ediyorum ve birkaç derneginde aktif yonetim kurulundayım yani boşa atmıyorum bu arada :). İleride gunes ozellikle TR için buyuk kaynak ama henuz teknolojisi hazır degil. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Perfectionist Mesaj tarihi: Kasım 11, 2009 Paylaş Mesaj tarihi: Kasım 11, 2009 @paramecium Okuduğum rapor epey detaylı idi. Eğer bir kopyasını bulabilirsem paylaşmak isterim. Şuan elimde yok, google'dan da bir türlü aynısını bulamadım. Doğru bir noktaya değinmişsin. Ekosistemin nasıl korunacağı ciddi şekilde irdelenmeli öyle büyük bir proje içerisinde. @absolut Nükleer atıklar için ne gibi önlemler alınacak peki? En çok merak ettiğim konu bu benim. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
canola Mesaj tarihi: Kasım 11, 2009 Paylaş Mesaj tarihi: Kasım 11, 2009 paramecium said: Selam, Karadenizdeki hidroelektrik santrallerini hayata geçirdiğimizde ekolojinin nasıl etkilenmeden korunabileceğini çok merak ediyorum. Oluşan su havzaları sonucu su altında kalan yerler. Değişen nem ve sıcaklık sonucu değişen bölgesel iklimler. Nasıl temiz enerji diyebiliriz ki ona? Nükleer enerji şart gözüküyor. En azından doğalgaz ile pahalı elektrik üretmek saçmalığından kurtuluruz. Esas nokta yapılacak santralin kalitesi ve otokontrol mekanizması. Saygılar. bi çok insan hidroelektrik santralini pürüpak zannediyor. 2010 senesine giricez nerdeyse, nükleerin hidroelektrikten çok çok daha temiz olduğunu düşünmemek çok büyük ayıp gerçekten Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
canola Mesaj tarihi: Kasım 11, 2009 Paylaş Mesaj tarihi: Kasım 11, 2009 nükleer atıkları, moğolistan, sudan, etiyopya, semih cumhuriyeti gibi az gelişmiş ülkelere yolluyoruz. üstüne de para veriyoruz. sistem böyle işliyor. uzaya atmak, okyanusa salmak filan daha pahalı Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Absolut Mesaj tarihi: Kasım 11, 2009 Paylaş Mesaj tarihi: Kasım 11, 2009 Açıkcası şu an nukleerin atıkları ne yapılacak yani planda ne var bilmiyorum şartnameleri okumadım. Ama illa ki bütün dünya gibi parası karşılığı bir şekilde saklanacaklardır. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Rewendor Mesaj tarihi: Kasım 11, 2009 Paylaş Mesaj tarihi: Kasım 11, 2009 Gömülecek, beton dökülecek. Yani senin dalga geçmene rağmen en sağlıklı yöntem bu. Okyanusun dibine atmaktan daha iyi (ki okyanusa komşu değiliz zaten), uzaya yollayacak para ve teknolojimiz de yok. Zaten zamanla yarılanma süresiyle onlar radyoaktifliklerini kaybedecekler. O dönemde çevreye bir zararı var tabii, ama hala en çevresel yöntem bu oluyor enerji üretiminde. Zaten uranyumun vs zaten doğadan alındığını düşünürsek, kullanılmış radyoaktivitesi düşük halde geri veriliyor işte. Doğada da var zaten sonuçta radyoaktif madde. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Perfectionist Mesaj tarihi: Kasım 11, 2009 Paylaş Mesaj tarihi: Kasım 11, 2009 Benim de merak ettiğim, en son saklama teknolojisi aslında. Onun için sordum. Saklama koşulları nelerdir, maliyeti nedir, ne kadar süreyle saklanabilir, vs vs... Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Rewendor Mesaj tarihi: Kasım 11, 2009 Paylaş Mesaj tarihi: Kasım 11, 2009 Zaten enerjisinin büyük bölümü elektrik üretiminde kullanıldığından dolayı atıkların radyoaktif enerjisi düşük oluyor, stabile yakın oluyor. beton vs gibi zeminlerde sorunsuzca saklanabilir. Herhangi bir süre söz konusu değil, yarılanma süresinden dolayı gücü gittikçe azalıyor çünkü. Yani ilk haliyle saklayabiliyosan sonsuza kadar saklayabilirsin bir süre sonra (gerçi duruma göre bu binlerce yıl da sürebilir tabii) stabil olacak zaten. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
cemad Mesaj tarihi: Kasım 11, 2009 Paylaş Mesaj tarihi: Kasım 11, 2009 canola said: bi çok insan hidroelektrik santralini pürüpak zannediyor. 2010 senesine giricez nerdeyse, nükleerin hidroelektrikten çok çok daha temiz olduğunu düşünmemek çok büyük ayıp gerçektenbu da hatalı bilgi. evet hes o bölgedeki ekolojiyi değiştiriyor ancak tamamlandığında da temiz enerji olarak devam ediyor. yeni bir ortam hazırlıyor ve adam gibi yapılırsa orada yeni balıklar vs. yaşamasına uygun ortam haline geliyor. yani o çevreyi öldürüp devam etmiyor. temiz enerji denmesinin sebebi bu türkiyede hes de yapacaksın, res de yapacaksın, güneş enerjisi de yapacaksın, termik de yapacaksın, nükleer de yapacaksın. yoksa karanlıkta oturursun bu kadar basit. ne var ne yok yapacaksın. 1 nükleer santral yapsak yine yetmeyecek bize. her türlü imkanımızı kullanmamız lazım Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
BonePART Mesaj tarihi: Kasım 11, 2009 Paylaş Mesaj tarihi: Kasım 11, 2009 abicim bi dagi kazarsin icine doldurur beton dokersin yillardir yapilan olay bu Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
canola Mesaj tarihi: Kasım 11, 2009 Paylaş Mesaj tarihi: Kasım 11, 2009 uranyum, plutonyum, paladium gibi enerji reservlerinin çoğu doğada radyoaktif halde bulunmuyor yanlız rewendor. daha kararlı yapıdalar doğada. enerji elde etmek için radyoaktif hale getiriliyor sonradan Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Perfectionist Mesaj tarihi: Kasım 11, 2009 Paylaş Mesaj tarihi: Kasım 11, 2009 Rewendor said: Gömülecek, beton dökülecek. Yani senin dalga geçmene rağmen en sağlıklı yöntem bu. Okyanusun dibine atmaktan daha iyi (ki okyanusa komşu değiliz zaten), uzaya yollayacak para ve teknolojimiz de yok. Zaten zamanla yarılanma süresiyle onlar radyoaktifliklerini kaybedecekler. O dönemde çevreye bir zararı var tabii, ama hala en çevresel yöntem bu oluyor enerji üretiminde. Zaten uranyumun vs zaten doğadan alındığını düşünürsek, kullanılmış radyoaktivitesi düşük halde geri veriliyor işte. Doğada da var zaten sonuçta radyoaktif madde. 1. Nükleer santralden çıkan işlenmiş radyoaktif atık, doğadaki uranyumdan daha mı az ışıma yapıyor? 2. Bildiğimiz beton değil mi bu? Yer altı kaynaklarına karışmasını engelleyebiliyor mu yani? Ayrıca celallenmeye gerek yok. Merak ettim soruyorum. Cevap veremezseniz veya aldığım cevap tatmin etmezse bak nükleer tu kaka diyecek değilim. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
canola Mesaj tarihi: Kasım 11, 2009 Paylaş Mesaj tarihi: Kasım 11, 2009 ben hes öldürüyo demişmiyim zaten. hayır. değiştiriyo dedim. doğanın dengesini değiştriyosun. bi yerden çıkar yani o. yeni balık koydum dengelendi gibi bişey yok. doğayla oynarsan doğa da senle oynar Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
BonePART Mesaj tarihi: Kasım 11, 2009 Paylaş Mesaj tarihi: Kasım 11, 2009 abicim 50 senedir dunyanin hic bi ulkesinde bi yere karismiyo bu radyasyon turkiyede neden karissin onu anatamiyoruz Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
cemad Mesaj tarihi: Kasım 11, 2009 Paylaş Mesaj tarihi: Kasım 11, 2009 doğayla oynarsan doğa da senle oynar diyecek kadar değiştirmiyorsun işte. doğadan aldığınla doğaya verdiğin arasında denge kuruyorsun. kimisinde de aldığından çok verebiliyorsun zaten çed raporunu alamayana hes yaptırmıyorlar. adam kafasına göre rastgele doğa kıyımı yapmıyor Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
dreagloth Mesaj tarihi: Kasım 11, 2009 Paylaş Mesaj tarihi: Kasım 11, 2009 Çünkü burası Türkiye, adam gider onu parka gömer, gibi bir fikir olabilir arkaasında. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Perfectionist Mesaj tarihi: Kasım 11, 2009 Paylaş Mesaj tarihi: Kasım 11, 2009 BonePART said: abicim 50 senedir dunyanin hic bi ulkesinde bi yere karismiyo bu radyasyon turkiyede neden karissin onu anatamiyoruz Abicim gibi lümpen ağızlarını sevmem bu 1. Ciddi olarak soruyorum, nasıl saklandığını merak ediyorum bu da 2. Kimseye birşey anlatmak zorunda değilsin. "50 senedir gömüyorlar canım neolcak ki, bi türlü anlatamiyoruz" demek bilgilendirmek olmuyor. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Rewendor Mesaj tarihi: Kasım 11, 2009 Paylaş Mesaj tarihi: Kasım 11, 2009 Perfectionist said: 1. Nükleer santralden çıkan işlenmiş radyoaktif atık, doğadaki uranyumdan daha mı az ışıma yapıyor? 2. Bildiğimiz beton değil mi bu? Yer altı kaynaklarına karışmasını engelleyebiliyor mu yani? Ayrıca celallenmeye gerek yok. Merak ettim soruyorum. Cevap veremezseniz veya aldığım cevap tatmin etmezse bak nükleer tu kaka diyecek değilim. Celallenmedim ki? açıklama yaptım üslubum sert gibiyse istemsiz öyle olmuş kusra bakma. Yüzyüze değil yazışmalı konuşmalarda oluyor böyle. 1. sorunun cevabı aslında çok uzun bir proses. Doğada büyük çoğunluğu U-235 küçük kısmı U-238 izotopları olarak bulunan uranyum toplanıyor, zenginleştirilme kısmında U235'ler ayıklanarak U238 yoğunluğu çok dah fazla olan daha radyoaktif bir karışım elde ediliyor. Sonra buna reaktörde nötron ya da betaydı galiba bombardmanı yapılarak radyoaktif tepkimesi başlatılıyor. Bu andan itibaren kararlı (radyoaktivitesi olmayan) hale gelene kadar sürekli olarak ışıma yapıp küçülüyor atom. Bu arada Uranyumdan başlayıp X'ye oradan Y'ye falan dönüşüyor işte. Her faz değiştirdiğinde kararlı haline biraz daha yaklaştığı için enerjisi azalıyor radyoaktivitesi düşüyor. Belli bir süre sonra yeterince verimli olmadığı için de kullanımı gereksiz diyerek atık haline dönüşüyor işte. 2. Evet bildiğimiz beton. Yeterli evet. Atom bombası atmıyoruz sonuçta :) Sonuçta daha yoğun bir ışımaya mesela doktorlar her gün maruz kalıyor ultrason falan çektirirken. (Babam kardiyolog ondan dolayı da yakınım bunlara bir şekilde) Kurşun zırhla bile engelliyorlar. Hatta Superman'in x-ışınlarının kurşun arkasını göstermemesi geyiği de buradan gelir. Kurşun falan gibi "yoğun atomik dizilişli" maddeler belli kalınlıkta tutuyor işte. Betonu biraz daha kalın tutuyorsun yine tutuyor. Hatta doktoru geçtim şöyle diyeyim, her uçak yolculuğun sırasınmda aldığın radyoaktivitenin haddi hesabı yok :) O yüzden çok seyahat eden iş adamları da daha sık check-up yaptırır ve o arada radyasyon almışlar mı diye de baktırırlar mesela (gerçi ülkemizde o da bilinmiyor), radyasyon o kadar öldürücü değil yani kısa süreli maruz kalmalarda. Eline radyum alıp oynayabilirsin mesela bi süre. Hatta yurt dışında entel dantel tayfasının evinde cam fanus içinde radyumdan yapılma heykeller falan var :) Yanlış anlamayın radyasyon zararsızdır hadi hep beraber plutonyum havuzunda yüzelim demiyorum :) (Plutonyuma yaklaşmayın gördüğünüz yerde kaçın bu arada :D) Ama radyoaktivitenin de çok farklı yoğunlukları var. Hani atık olanlar öyle atom bombası patlatacak şeyler değil ya da öyle her yere sızabilecek yoğunlukta ışıma yapacak şeyler değil. O tür maddeler zaten daha atık olmuyor yakıt olarak kullanılıyor santralde Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
canola Mesaj tarihi: Kasım 11, 2009 Paylaş Mesaj tarihi: Kasım 11, 2009 :) Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Horizon Mesaj tarihi: Kasım 11, 2009 Paylaş Mesaj tarihi: Kasım 11, 2009 Nükleer santraller zamanında milletin kafasına atom bombası gibi patlayan ya da red alert gibi oyunlarda patlayan birşey şeklinde kazındırıldı. Bu piskoloji ile birçok insan hala çok tehlikeli ve zararlı olduğunu düşünüyor. Nükleer günümüzde vazgeçilmez bir enerji kaynağıdır. Nükleere geçmeyen gelişen bir ülke olamaz , şekil 1-a hala doğalgaz ve elektrik parasından ağlıyoruz. Sanayinin büyük bir kısmı doğalgaz ve elektrik giderlerinden dolayı büyük darbe yedi ve yemeye devam ediyor , bunlar fiyatlara otomatik olarak yansıyor. Enerji olayını bunlarla beraber düşünmek ve değerlendirmek gerekir. Sanayide , üretimde ve evde doğalgaz ve elektrik fiyatlarının en azından bir süre sonra %30 düştüğünü bir aklınıza getirin , neler değişir.. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
nutella yerim Mesaj tarihi: Kasım 11, 2009 Paylaş Mesaj tarihi: Kasım 11, 2009 nukleer santral kesinlikle cok gerekli bir ulke icin fakat bunun ustune 2 sey soyleyip gidecem 1-dogal gazla elektrik ureten mal bir enerji politikamız var ilk once bunları duzeltelim sonra nukleer e geliriz,hani sadece ona buna peşgeş çekmek icin olmasın unakıtanın oglu da ihalede klasik yine 2-atom bombası gibi patlamaz ama sızıntı olursa sıçarız Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Perfectionist Mesaj tarihi: Kasım 11, 2009 Paylaş Mesaj tarihi: Kasım 11, 2009 @Rewendor Teşekkür ederim uzun cevabın için. Merak ettiklerim bunlardı. Senden önceki 1-2 mesaja cevaben celallenmeye gerek yok demiştim aslında. Alıntı yapmadım, ondan öyle oldu. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Öne çıkan mesajlar