Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

Taraf tarafını belli etti


UrsusMaritimus

Öne çıkan mesajlar

hala yanlış anlamaya devam etmişsiniz adamı

adam,

öyle insanlar var ki atatürk ve cumhuriyetin arkasına saklanıp kendi menfaatlerini koruyorlar, aslında içlerinde gerçekten atatürk ve cumhuriyet sevgisi yok. diyor.


Siz bunun üstüne

bayrak sallayan atatürkü sevdiğini söyleyen insanlara menfaatçi çıkarcı dedin, diyorsunuz.

Abi bi yüzünüzü yıkayın tekrar okuyun, kötü anlam istesem de çıkaramadım ben adamın yazısından.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Wispy said:

Ben açıkçası her rozet takanın, 29ekimde bayrak sallayıp marşlar söyleyenin, 10 Kasım'da ATAM SEN KALK BEN YATAM diye bağıranların iddia ettikleri kadar Atatürkçü olduğuna inanmıyorum, özellikle de Kemalizm'in büyük bir siyasi çıkar kapısı olduğu bir ülkede.


Altı çizili bold kısmı okumayı atladınızmı arkadaşlar ?
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

her kısmı ordaki anlamı veren zaten, dikkatli okumadınız sanırsam


birde ana muhalefet patisi hakkındaki görüşlerine de katılıyorum adamın.

Ne yazık ki başta parti başkanı olmak üzere chp içindeki birçok kişi, Atatürkçülüğü, cumhuriyeti, milli değerleri kendi çıkarları uğruna kullanmayı seviyor. Chp muhalefet mantığıyla çalışmıyor. Hep bana hep bana diyor bence.

Muhalefet dediğin, iktidarın aleyhine çalışmaktan ziyade ülkenin lehine çalışmayı amaç edinmelidir. İktidara vurabilirsin, sürekli yanlışları dökebilirsin kamuoyuna. Fakat, bununla birlikte ülke için iyi şeyler de yapman, yapılmasını sağlaman gerekir. Böylece iktidarın görev süresi bittiğinde halk da"ulan muhalefet çalıştı aslında, oyum sana x partisi" diyebilir. Ama sen o süre zarfında icraat yapmadan sürekli hep aynı kısır döngülerle eleştiri yaparsan, iktidarın görev süresi bitince de elinde birşey olmaz. Eleştiri yapılmayacak demiyorum elbet yapılacak, yolsuzluk varsa hatalı uygulamalar varsa dökülecek ortaya. Ama sadece bu yapılmamalı işte. Bunun yanında öneri de ver, sen kendin de birşeyler yap. Hep vurma, iktidara vurduğun kadar ülkeye de bi taş koy.


Ama chp de bu maktık yok işte. Yanılmıyorsam akpnin 2. dönemini kazandığı seçimlerde bi kitap olayı vardı. İlk ve orta dereceli okullarda ücretsiz kitap uygulaması. Chp nin vaadiymiş galiba, akp kazandı bi süre sonra akp uygulamaya koydu bu olayı. Chp dağları taşları yıktı o dönem çok iyi hatırlıyorum, bizim vaadimizi kullandılar diye.

E, sen kullanacaktın, demek ki iyi bi uygulamaydı, e sen iktidar olamadın, adam oldu yaptı onu, ülke için güzel bişey, o ya da sen, yapıldı ya. Neden bu isyan.

Ben bu olayı gördüğümde iyice bi kaybettim güvenimi valla chpye. Partinin cumhuriyet tarihindeki önemine bak, gel birde bugünkü durumuna.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Açıkladı işte o yazdığını neyin altını çiziyorsun daha.Bazıları oy istediği için takıyormuş, bayrak sallıyormuş.Şunu demiyor ''bu sevginizi kullanıp oya dönüştürmek isteyen var'' ile böyle kutluyorlar arasında fark var: direk olarak kutlayanları hedef gösteriyor çünkü oy istiyorlar, menfaati var diyor.Adama kutlama batmış.
Mesela ben evime cumhuriyet bayramı diye bayrak astıysam bu sene muhtarlığa talibim demek.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

olay chp'nin inönüden sonra oluşturduğu zihniyet.Atatürk baştayken "köylü milletin efendisidir" idi motto.Ama sen gidip de aşarı kaldıran bir partiyken büyük buhrandan sonra çözümü çiftçinin başını ezip biz devletçiyiz nası olsa devlet için çalışanlarla ve bürokratların oylarıyla işi götürürüz diyen dar kafalı bir parti haline gelirsen, çiftçiyi yani asıl desteğini alman gereken kesimi kendine düşman edersen sene 2009 olur hala deniz baykalın elinde ana muhalefet olmayı yeterli gören bir parti olursun.Demokrat partiyi kim kurdu ? celal bayar,adnan menderes vs. bunlar chp nin içinden çıkan insanlar.O zaman zor kullanarak işi çözdüler ama şimdi yiyorsa akp ye yapsınlar aynısını.Chp yüzünden bu herifler tarafından yönetiliyoruz ya,ona yanıyorum.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Ahmet Altan - Bayram Gazeteleri

Yazıişlerindeki sabah toplantısından sonra Ece beni yakalayıp usul bir sesle sordu.

“Biz neden Cumhuriyet Bayramı’yla ilgili bir duyuru koymadık?”

“Normal gazetelerde öyle şeyler olmaz” dedim ben de, “bir cumhuriyetin seksen altıncı yılının gazetelerde yarım sayfa kutlanmasına diktatörlüklerde rastlanır sadece.”

Sonra da ben ona sordum.

“Sen yeryüzünü izleyen birisin, dünyanın ciddi gazetelerinden herhangi birinde böyle bir kutlama ayinine rastladın mı?”

“Bunu bari küçük bir duyuruyla açıklasaydık.”

Ben ona gene aynı cevabı verdim.

“Normal gazeteler böyle duyurular koymazlar.”

Ece, gelebilecek herhangi bir eleştiriye karşı gazeteyi korumaya çalışıyordu.

Medyasının tümüyle çarpıldığı bir ülkede normal bir gazetenin “çarpık” görünebileceğinden endişe ediyordu.

Çünkü bizim ülkemizde “çarpıklık” normal hale geldiği için “normal” çarpık görünüyordu.

Türkiye’deki gazeteler, Kuzey Kore’de yayımlanan gazeteler gibi çıktıklarını bile fark etmiyorlar.

Cumhuriyetin 86. yılını yarım sayfalık “kutlamalarla” duyuran gazetelerin nasıl bir tuhaflığın sonucu olduğunu, Hürriyet gazetesinin “kutlama mesajlarına” yer veriş biçimi çok açık gösteriyordu zaten.

Hürriyet gazetesi, kutlama mesajlarını verdiği habere Genelkurmay Başkanı’nın “mesajıyla” başlamıştı, Orgeneral Başbuğ’un açıklamasına uzunca bir yer verdikten sonra Cumhurbaşkanı’nın, Başbakan’ın, Baykal’ın ve Bahçeli’nin mesajları da birer paragraf olarak yazılmıştı.

Bunu, Hürriyet’i eleştirmek için yazmıyorum.

Bu gazetenin, kutlama haberlerini verirken izlediği “protokol” sırası Türk medyasının “yerleşik” garipliklerinden biri.

Biri hatırlatmasa Hürriyet garip davrandığının farkına bile varmaz.

Cumhuriyet Bayramı’nı yarım sayfalık duyurularla kutlayan bir medya için en önemli “siyasi” figür kaçınılmaz olarak askerdir.

Bunlar, birbirini tamamlayan çarpıklıklar.

Kimse, Hürriyet’in o sayfasını hazırlayan editöre “Başbuğ’u başa al” dememiştir herhalde, editör kendi doğal alışkanlığıyla böyle yapmıştır.

Bu medya, seksen altı yıllık bir “askerî cumhuriyetin” medyası.

Bütün alışkanlıkları, bu çarpık yapıya uyum sağlayan bir medyanın genlerine yerleşmiş olan acayipliklerin sonucu oluşmuş.

Ve, bu acayiplikler artık medyanın “bilinçaltına” işlemiş.

Düşünmeden, farkına varmadan, yılların getirdiği reflekslerle yapıyorlar bunları.

Hiçbir gazetenin oturup resmî bayramları neden her yıl bu kadar büyük bir biçimde verdiğini düşündüğünü sanmıyorum.

Her yıl, bir yıl önce yaptıklarını tekrarlayarak devam ediyorlar.

Ben, Türkiye değişirken medyanın da mutlaka değişmesi gerektiğine inananlardanım.

Bu değişiklik sadece düşüncelerinde, bilinçlerinde olmayacak, bilinçaltılarının, alışkanlıklarının, zihinlerine kazınmış tabuların da değişmesi gerekiyor.

Bu çok kolay değil herhalde.

Ama böyle büyük bir değişimden geçen bir ülkede medya alışkanlıklarını değiştiremezse sonunda halktan iyice kopar.

Türkiye, barışçı, demokratik, dünyayla uyumlu ciddi bir devlet olmaya çabalarken medya hâlâ savaşçı, baskıcı, içe kapalı, gayrıciddi bir devletin medyası olarak devam etmek istiyor.

Değişimlerin öncülüğünü üstlenemedikleri gibi değişime ayak uydurmakta da zorlanıyorlar.

Alışkanlıklarını hiç sorgulamıyorlar.

Onlar hâlâ “paşaların kükrediği”, “devletin kutsal olduğu”, kamuoyu dendiğinde sadece “Türk vatandaşların” akla geldiği, “sivil siyasetçilere” güvenilmediği, Atatürk’ün tek “ideolojik” referans kabul edildiği, “hukukun pek de ciddiye” alınmadığı, devletin işlediği suçların “suç sayılmadığı”, resmî bayramların “devlet ayinleri” halinde kutlandığı, halkın çok da önemsenmediği bir cumhuriyetin medyası.

Değişecekler.

Çünkü hem dünya hem Türkiye hızla değişiyor.

Her gazetecinin “asker doğduğu”, ordunun parlamentodan üstün olmasını doğal karşıladığı, orduya siyasetçilerden daha fazla güvendiği, gerektiğinde “darbe yapılabileceğine” inandığı bir ülkede medya, değişimin düşmanı haline gelir.

Ama bu düşmanlık değişimi durdurmaz.

Medya değişimi zorlaştırır, değişim de medyayı darmadağın eder.

Türkiye’deki bu son değişimlerle birlikte medyanın da değişeceğini göreceksiniz.

Başka hiçbir çareleri yok çünkü.

Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Neyi açıklamış yahu?

Yalakalığın da bu kadar olmaz artık.

Şöyle cümleler kuran adam gazete yönetiyor.

Atatürk'ü, 29 Ekim'i anmak Kuzey Kore olmak mıdır? Bu kadar mı budala bu insanlar? İnsani hiç bir değer bilmezler mi? Arkadaşlık, dostluk sadece paraya olan yöneliş mi bunlar için?

Tamam kadın memesine bu vatanı gözünü kırpmadan satıyorsun ama yeter artık, defolup gidin bu ülkeden de rahat bir soluk alalım, her gün sinir stres yaşamayalım.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

GEd said:

Anmasınlar çok tın da bir bilgi mesajı bile koymamak acizlik artık, bahsettikleri büyük ülkelerde 4 temmuzda (ABD) veya 3 ekimde (Almanya) neler yapılıyor baksın bi önce.

Ben hiç görmediğim için bilmiyorum da, amerikada gazetelerdeki durum ne acaba? Kutlamalar olduğunu biliyorum da gazetelerin yaptıklarından hiç haberim yok.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

UrsusMaritimus said:

Dikkat ettimde bütün gasteler küçük yada büyük ilk sayfalarında cumhuriyet bayramını kutlayan hatırlatanmesajlar haberler var.

oysa tarafta yok böyle bi haber. açık açık cumhuriyet düşmanı olduklarını belirtiyor adamlar. bu gasteyi hala savunuyorsanız ben sizide aynı kefeye koyarım kusura bakmayın


'Nazım Hikmet Ran, Ran'ın tersi Nar, Nar kırmızıdır, Nazım Hikmet komünisttir' tümevarımından çok farklı değil bu.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

@estel: insanların burda yapmaya çalıştığı sizin fikirlerinizi convert etmek de değil. ama fazla mı kırılgansınız anlamıyorum. insanlar size karşıt bir görüş bildirdiği zaman hemen "akp-feto-pkk-BOP devleti bölüyo-değerlerimizi yıpratıyo" moduna giriyorsunuz. sakin olun size birşey yapmak isteyen de yok. convert falan etmeyeceğiz sizi. istediğiniz gibi düşüncenizi de dile getiriyorsunuz zaten.

toplumlarda liberal - statükocu çatışmasının görülmesi olağan bir durumdur. sonunda statüko değişmeye mahkumdur. bütün bunlardan emin olmam için şöyle bi dünya tarihine göz atmam yeter.

@ged: neyin bilgilendirmesi? anaokulundan beri yeterince bilgilenmedin mi 29 ekim, Atatürk, 23 nisan, 19 mayıs, 10 kasım vesaire hakkında? daha fazla bilgi istiyosan aç tarih kitabı oku. gazeteden niye böyle bişey talep ediyosun? gazete niye bunu yapmak zorunda olsun?

sipeyskeyk güzel yazmış bu arada, takdir ettim =) yine "defolun gidin"ci arkadaşlar meydanda cirit atıyolar, onlara kalsa ülke Atatürk'ten ve 29 ekimden ibaret.

ben herhangi bir ülkenin, herhangi bir rejimin, bir şahsa indirgenmesine veya ona atıfla anayasa belirlemesine 100% karşıyım. üstelik, ilginçtir, Atatürk de karşıydı. Atatürk'ün bizzat kaleme aldığı anayasa taslağında şahsa atıf yoktu. üstelik "dili türkçedir" değil, "devlet dili türkçedir" (hatta hatta ilk şeklinde Türkiye Devletinin dini, dinî İslâmdır: Resmi dili Türkçedir; makkarı Ankara şehridir) yazıyodu. Atatürkçülere duyurulur.

sene 2009, anayasasında bir şahsa atıfta bulunan 3 ülke kaldı dünyada. İran, Kuzey Kore, Türkiye..
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

sir said:



@ged: neyin bilgilendirmesi? anaokulundan beri yeterince bilgilenmedin mi 29 ekim, Atatürk, 23 nisan, 19 mayıs, 10 kasım vesaire hakkında? daha fazla bilgi istiyosan aç tarih kitabı oku. gazeteden niye böyle bişey talep ediyosun? gazete niye bunu yapmak zorunda olsun?



Haber- habercilik.

Günün haber değeri bile yok yani.

Yazdığın argümanlar çok basit ayrıca gazetenin sahibi olsan anlıcamda artık bu kadarına pes.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

×
×
  • Yeni Oluştur...