Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

Hürriyet'in yeni üçüncü sayfa yazarı


elaidi

Öne çıkan mesajlar

KURLARIMIZ günlerdir soruyor.

Bekir Coşkun ayrıldıktan sonra, üçüncü sayfada kim yazacak?

O sayfa, Hürriyet’in büyük isimlerinin yazdığı sayfadır.

Başyazarımız Oktay Ekşi bir zamanlar o sayfada yazardı.

Sonra Çetin Altan yazmaya başladı.

Bir ara Rauf Tamer o köşenin yazarı oldu.

* * *

Tabii böyle sayfalara kimin geleceğini belirlemek öyle çok kolay bir iş olmuyor.

Rauf Tamer Hürriyet’ten ayrılıp Sabah’a gittiğinde, o sayfayı kime vereceğimiz konusu çok kolay çözülmüştü.

Okurlardan gelen isteklere baktık.

Sonra gazete içinde şöyle bir nabız yoklaması yaptık.

Hemen hemen herkes aynı fikirdeydi.

O sayfaya en iyi gidecek yazar Bekir Coşkun’du.

Kendisini arayıp, “Bekir, belki de Babıâli tarihinde üçüncü sayfa yazarlığına oybirliği ile gelmiş ilk yazar sensin” deyip, hem Aydın Bey’in, hem kendimin hem de arkadaşlarımın ortak kararını aktardım.

Bekir, o köşede yazmak kadar, oraya gelme biçimine de çok sevindi.

Aradan geçen yıllar boyunca, o sayfayı ne kadar hak ettiğini hem okurlarımıza hem bize gösterdi.

* * *

Bekir Coşkun, o köşeye Hürriyet çalışanlarının ortak kararı ile gelmişti.

O sayfadan kendi kararı ile ayrıldı.

Çok uğraşmamıza rağmen onu kararından vazgeçiremedik.

Bekir’in ayrılması sadece bir yazarın başka bir gazeteye geçmesi anlamına gelmiyordu.

Aynı zamanda, Hürriyet Ailesi’nin çok sevilen, çok renkli, çok arkadaş canlısı bir üyesinin ayrılmasıydı bu.

Sadece Bekir mi?

Andree’nin de ayrılması anlamına geliyordu.

Onları çok özleyeceğiz.

Tabii Postal’ı, Sarıkızı da...

Hürriyet’in kapıları onlara her zaman açık.

Bekir ve Andree Hürriyet’i çok sevmişti.

Bizler de onları çok sevdik ve bu sevgimiz aynen devam ediyor.

* * *

Tabii yine o soruyla karşı karşıya kaldık.

Bekir’in köşesinde kim yazacaktı?

Geçen hafta Bodrum’da Aydın Bey’le konuştum.

“Yılmaz Özdil” dedi.

İcra Kurulu Başkanımız Vuslat Doğan Sabancı’nın görüşü de aynıydı.

Daha sonra Oktay Bey’e, Ahmet Hakan’a ve yazı işlerindeki arkadaşlara sordum.

Hep aynı isim geliyordu.

Gazeteye telefon eden bazı okuyucularımız da Yılmaz Özdil’i istiyordu.

Gazetenin özellikle genç kadroları, “Banko Yılmaz” diyordu.

Bunun üzerine geçen cumartesi Yılmaz Özdil’i arayıp bu kolektif kararı “tebliğ ettim”...

* * *

Her yazar Hürriyet’in üçüncü sayfasını ister.

Ama Yılmaz istemedi.

Öyle istemeyip de yan cebime koy türünden değil, gerçekten istemedi.

“Bekir Abi’nin yerine hemen ertesi gün oturmayı içime sindiremiyorum” dedi.

Bazı gazetecilerin meslektaşları için tasfiye çığlıkları attığı günlerde bir yazarın, kendi isteği ile ayrılan bir başka yazar için bunu hissetmesi inanın bana çok iyi geldi.

Demek ki, mesleğimiz sadece tasfiye tamtamcılarından oluşmuyormuş.

O güzel lonca duygusunu yitirmemiş epey meslektaşımız varmış.

* * *

Yılmaz’ı zor ikna ettim.

“Bekir gibi sen de oraya oybirliği ile geliyorsun. Bundan güzel devir teslim olur mu” dedim.

Ancak dün öğleden sonra ikna oldu.

Bugünden itibaren üçüncü sayfamızın yazarı Yılmaz Özdil.

Böylece üçüncü sayfada yeni ve genç bir nesil bayrağı devralıyor.

Hem de bileğinin hakkıyla...

“Güle güle Andree, Güle güle Bekir.

Hoş geldin Yılmaz...”

Hürriyet’in üçüncü sayfası, kendi yazarını yine kendi buldu...


Ertuğrul özkök


http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/12574341.asp?&hid=12574061
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Bu da ilk üçüncü sayfa yazısı yılmaz özdil'in.

Öpüşmeyin kardeşim... Aile var!


“Dinci” parti tarafından yönetilen ülkede, “sosyete”nin tanınmış siması ve “dinci partinin belediye başkan adayı” olan işkadını, “hâkim albay”a rüşvet verip, hava kuvvetleri arazisini araklamaya çalışmak iddiasıyla gözaltına alındı...

Ki, bazı gazetelerde “savcı” olduğu yazılan bu “hâkim albay”, silahlı kuvvetlerde görevli “beş memur” ve silahlı kuvvetlerde görevli olmayan “üç orospu”yla birlikte, “sanatçı” ve “futbolcu”lara “rüşvet”le “sahte” çürük raporu vermekten içeri alınmıştı... Gözaltına alınan “dinci parti belediye başkan adayı”nın, “dinci parti ilçe başkan yardımcısı”yla “ak”çeli işler konuşan oğlu da, telekulağa enselendi.

*

“Dinci” parti tarafından yönetilen ülkenin, “laikçi” partiye mensup ve aynı zamanda “avukat” olan “milletvekili”nin kardeşi ise, “cami yaptıran hayırsever” olarak tanınan “uyuşturucu baronu”nun sağ kolu olduğu gerekçesiyle gözaltına alındı... Ki, Emniyet Genel Müdürü’nün sağ kolu olan “Emniyet Genel Müdür Yardımcısı” da, bu baronla kanka olduğu iddiasıyla tutuklandı... Emniyet Genel Müdür Yardımcısı’nın oğluyla kendi kızına ortak şirket kurduran bu baronun, ispiyonlanıp içeri atılana kadar, öbür baronları ispiyonlamak için Emniyet’in “muhbiri” olarak kullanıldığı ortaya çıktı... Son bir haftada “Polis Okulu Müdür Vekili”nin öğrencilerle “eşcinsel” ilişkiye girmesi ve eşcinsel “emniyet amiri”nin porno siidisinin çıkmasıyla art arda sarsılan Emniyet’in uyuşturucu “bilirkişisi” de, aslında bu baronun imalatçısı olduğu iddiasıyla içerde.

*

Ana, oğul.

Abi, kardeş.

Baba, oğul.

Baba, kız.

Müdür, öğrenci.

Asker, polis, hâkim, siyasetçi.

Sanatçı, futbolcu, bilirkişi.

Cami.

*

Ve, o ülkenin Aileden Sorumlu Bakanı diyor ki: “Dizilerde öpüşme sahneleri var, aile yapımızla bağdaşmıyor, kamu vicdanında sıkıntı yaratıyor, şifre konmalı bunlara...”

*

Hep Behlül’ün yüzünden yani.

*

Ha bire öpüyor Bihter’i.

Bozdu milleti.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

sanki parlamentoya adam seçiliyor zannedersin. maaşlı çalışan işte. 50. sayfa koydum dese itiraz edemiyorsa, 3. sayfaya da itiraz edemez. etmemiş zaten uzun süre.

özkök'e bu laflarım bu arada.

benim neyim eksik ulan. ayrıca başlığın anlam ve önemine ithafen

sanki parlamentoya adam seçiliyor zannedersin.

maaşlı çalışan işte.

50. sayfa koydum dese itiraz edemiyorsa,

3. sayfaya da itiraz edemez.

etmemiş zaten uzun süre.

özkök'e bu laflarım bu arada.

Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

×
×
  • Yeni Oluştur...