Soulbringer Mesaj tarihi: Haziran 5, 2009 Paylaş Mesaj tarihi: Haziran 5, 2009 Sizce dogdugumuzdan itibaren bu tip bir dayatmanin ustune gitmedigimiz gibi cok sayida kirtasiye kartelini zengin ettigimiz, onun disinda iki kiytirik ozel dershaneleri zengin edip o dershaneleri hayatimizda soz sahibi etmemiz ve bunu 1 30 saat lere sigdirmamiz sizce birgun shoyle oturup dalgalara dogru bakip '' Ya bir yerde yanlish var ?! '' dedigimiz oluyor mu Icinizi dokun gercekten sadece istedigim bu ... Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Deacon Mesaj tarihi: Haziran 5, 2009 Paylaş Mesaj tarihi: Haziran 5, 2009 abi bunu söylemek zorundayım gözüme çok batıyo. öss sınavı anlatım bozukluğu oluyo düzeltilsin pls :s Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Lancelion Mesaj tarihi: Haziran 5, 2009 Paylaş Mesaj tarihi: Haziran 5, 2009 öss bu ülkede mesleki eğitim olayına eğilinmediği sürece en mantıklı sistem imho, truly sori. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Kojiroh Mesaj tarihi: Haziran 5, 2009 Paylaş Mesaj tarihi: Haziran 5, 2009 Yanlış var da, ne gibi bi çözüm getirilebilir mesela? Ülkenin şu anki ekonomik ve kültürel durumuna bakarak, başka bi sistem ne kadar yararlı olabilir? ÖSS'yi kazanıp bi üniversiteye "kapağı atan", mezun olduktan sonra gerçekten bilgili, yararlı, başarılı birer birey haline gelen kaç kişi var? Kaç kişi ünivresiteyken eğitimini gördüğü sektörde çalışıyo? Durum böyleyken yalnızca ÖSS'ye değişiklik yapmak işleri daha da kötü eder bana kalırsa. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Bella Mesaj tarihi: Haziran 5, 2009 Paylaş Mesaj tarihi: Haziran 5, 2009 öss sınavı. arka fon. full dolu. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
pogodi Mesaj tarihi: Haziran 5, 2009 Paylaş Mesaj tarihi: Haziran 5, 2009 nüans farkı Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Bella Mesaj tarihi: Haziran 5, 2009 Paylaş Mesaj tarihi: Haziran 5, 2009 ortak müşterek Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
nutella yerim Mesaj tarihi: Haziran 5, 2009 Paylaş Mesaj tarihi: Haziran 5, 2009 Soulbringer said: Sizce dogdugumuzdan itibaren bu tip bir dayatmanin ustune gitmedigimiz gibi cok sayida kirtasiye kartelini zengin ettigimiz, onun disinda iki kiytirik ozel dershaneleri zengin edip o dershaneleri hayatimizda soz sahibi etmemiz ve bunu 1 30 saat lere sigdirmamiz sizce birgun shoyle oturup dalgalara dogru bakip '' Ya bir yerde yanlish var ?! '' dedigimiz oluyor mu Icinizi dokun gercekten sadece istedigim bu ... sorgulama yap Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Fly Mesaj tarihi: Haziran 5, 2009 Paylaş Mesaj tarihi: Haziran 5, 2009 çekındırlist Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
ginaly Mesaj tarihi: Haziran 5, 2009 Paylaş Mesaj tarihi: Haziran 5, 2009 Soulbringer said: cok sayida kirtasiye kartelini zengin ettigimiz, onun disinda iki kiytirik ozel dershaneleri zengin edip o dershaneleri hayatimizda soz sahibi etmemiz kırtasiyeleri zengin etmedim. dershaneleri de zengin etmedim. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
burtonesk Mesaj tarihi: Haziran 5, 2009 Paylaş Mesaj tarihi: Haziran 5, 2009 kırtasiyeler çok güzel yerler. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
yav Mesaj tarihi: Haziran 5, 2009 Paylaş Mesaj tarihi: Haziran 5, 2009 ÖSS mevcut sistemde uygulanacak en iyi çözümdür. Sistemi değiştirmek de pat diye olacak iş değildir. Bizim kadar çok öğrencisi olup da bu tarz bir sınav uygulamayan ABD dışında hiç bir ülke yok. -diye biliyorum.- Avrupa mavrupa derseniz onlar ufacık ülkeler hep. Amerika da zaten süper güç. Bence her şeyin sebebi nüfus. Öte yandan ÖSS'ye hazırlanan bir kişinin bu süreçte hiç bir zaman sistem karşıtlığı yapmaması, tersine oyunu kuralına göre en iyi şekilde oynamayı aklını ve iradesini kullanarak hızlıca öğrenmesi gerekir. Unutmayın ki ileride işleyen sistemlere ufaktan veya büyükten müdehale edecek olan kimseler de ÖSS'yi adam akıllı geçip iyi üniversitelere yerleşen kimseler olacaktır. Öte yandan 'böyle iş mi olur kardeşim' diye hayıflananlar anca kahvehane siyasetçisi olup öylece yok olacaklardır. Bu yazdıklarım bir öss adayı olarak oluşturduğum savunma mekanizmasına ait bir takım seyreltik cümlelerdir. Başka türlü olmuyo hacı, sevceksin sınavı özel dersi, köprüyü geçene kadar dayı diyeceksin. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
b1vRiP Mesaj tarihi: Haziran 8, 2009 Paylaş Mesaj tarihi: Haziran 8, 2009 ailem bana hiç baskı yapmadı mesela. ilk sene kazanamadığımda gittim anneme kazanamadım dedim. "iyi bi dahakine artık" dedi. lise sonda gerçekten de hiç miklemiodum. sonra ufak bi dersaneye girdim. hep halime şükrettim. kocaman adamların anneleri-babaları nası eziyet çektiriolar.bilgisayarlar kaldırılıo, sokağa çıkma yasağı falan. sonra sınava girdim kazandım. geçenlerde öss den dönüp de dolabımın ücra köşelerine fırlattığım sarı poşedimi buldum :D içine bir baktım ki 2 tane uçlu kalem, 2 normal kalem, 1 kalemtıraş, 2 silgi, 2 kutu uç. hatta o gün girdiğim okulun önünden geçtim bi de arabaylan.bir anda sinirlerim falan bozuldu etraf karardı ağır müzik girdi arkadan. ben bile bu kdr rahatken ve aileden, sevgiliden bu kdr az baskı yemişken bu kdr darlandım. demek ki bu işte bi iş var Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
synorin Mesaj tarihi: Haziran 8, 2009 Paylaş Mesaj tarihi: Haziran 8, 2009 çözüm yok gibi bulsak bile uygulanmayacağı için rahatımıza bakalım kafamızı yormayalım boşuna Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Xaenin Mesaj tarihi: Haziran 8, 2009 Paylaş Mesaj tarihi: Haziran 8, 2009 Soulbringer said: Sizce dogdugumuzdan itibaren bu tip bir dayatmanin ustune gitmedigimiz gibi cok sayida kirtasiye kartelini zengin ettigimiz, onun disinda iki kiytirik ozel dershaneleri zengin edip o dershaneleri hayatimizda soz sahibi etmemiz ve bunu 1 30 saat lere sigdirmamiz sizce birgun shoyle oturup dalgalara dogru bakip '' Ya bir yerde yanlish var ?! '' dedigimiz oluyor mu Icinizi dokun gercekten sadece istedigim bu ... Umarım dayak yersin. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
senko Mesaj tarihi: Haziran 8, 2009 Paylaş Mesaj tarihi: Haziran 8, 2009 aahah ergen daha abisi, ergen. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Privhunter Mesaj tarihi: Haziran 8, 2009 Paylaş Mesaj tarihi: Haziran 8, 2009 patide emo var? :S öss iyidir candır bu pazar günü giriyorum sınava kafam rahat içim rahat yerimi hazır edin (: Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
EVIL_DeaD Mesaj tarihi: Haziran 10, 2009 Paylaş Mesaj tarihi: Haziran 10, 2009 yav said: ÖSS mevcut sistemde uygulanacak en iyi çözümdür. Sistemi değiştirmek de pat diye olacak iş değildir. Bizim kadar çok öğrencisi olup da bu tarz bir sınav uygulamayan ABD dışında hiç bir ülke yok. -diye biliyorum.- Avrupa mavrupa derseniz onlar ufacık ülkeler hep. Amerika da zaten süper güç. Bence her şeyin sebebi nüfus. Öte yandan ÖSS'ye hazırlanan bir kişinin bu süreçte hiç bir zaman sistem karşıtlığı yapmaması, tersine oyunu kuralına göre en iyi şekilde oynamayı aklını ve iradesini kullanarak hızlıca öğrenmesi gerekir. Unutmayın ki ileride işleyen sistemlere ufaktan veya büyükten müdehale edecek olan kimseler de ÖSS'yi adam akıllı geçip iyi üniversitelere yerleşen kimseler olacaktır. Öte yandan 'böyle iş mi olur kardeşim' diye hayıflananlar anca kahvehane siyasetçisi olup öylece yok olacaklardır. Bu yazdıklarım bir öss adayı olarak oluşturduğum savunma mekanizmasına ait bir takım seyreltik cümlelerdir. Başka türlü olmuyo hacı, sevceksin sınavı özel dersi, köprüyü geçene kadar dayı diyeceksin. tamamen haklı. önceden replisin sori Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
naraso Mesaj tarihi: Haziran 13, 2009 Paylaş Mesaj tarihi: Haziran 13, 2009 eski sistem daha hoş ama. sadece ilk bölüm mis gibi. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Syn Mesaj tarihi: Haziran 13, 2009 Paylaş Mesaj tarihi: Haziran 13, 2009 sh kullanmış $ yerine, problem nedir? Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Khelben Mesaj tarihi: Haziran 15, 2009 Paylaş Mesaj tarihi: Haziran 15, 2009 1.400.000 kişi (bu sene giren azdı allahtan) neye göre üniversiteye girebilir ki başka. okuldaki not sistemi olsa almanya gibi adamın teki gelse sen üni ye gidemessin bık bık dese türkiyede olur mu? torpilden geçilmez. en eşit adil çözüm bu. hatta bence yeni değişen öss sistemi daha iyi, 10 tane fizik sorusu hiç kimsenin fizik bilgisini ölçmezdi daha detaylı sınavlar daha hatasız yerleştirmeler sağlar. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
BabacumMostors Mesaj tarihi: Haziran 15, 2009 Paylaş Mesaj tarihi: Haziran 15, 2009 nüfus daha az olsaydı (en azından nüfusa göre üniversite dağılımı daha uygun olsaydı) zaten öss gibi sınav sistemelrine gerek kalmazdı giderdi öğrenci okumak istediği okulda mülakata girerdi sınav yerleştirme için değil ön şartları elde etmek için araç olurdu.. mesela x puan ve üstünü yapmış olanlar belirlki üniversitelerin mülakatlarına katılma hakkı elde edebilridi.. belki o öğrenci sınava girdiğidne panik yaptı da 2 soru yüzünden çok alakasız biri onun yerşine panik yapanın istediği böülüme girdi? sonuç olarak herkes doktor avukat kimyager makina müh. vs olamaz olmamalı en basitinden iktisat mezunu diyorsun adama gidiyor kpss ye girip memur oluyor.. açık öğretim okuyarak da memur olunuyor ki? ezberleme yeteneği olmayan öğrenci kalkıyor avukat olmaya kalkıyor.. ya da bir davayı çözmeye yetecek kadar sosyal zekaya sahip değil.. mühendis olabilecek kafadaki adamlar gidip işletme okuyor.. mühendislik yeteneğinden yoksun çocujlar gidip mühendis olmaya çalışıuor.. e tabii öyle mezun olan müjhendis yerine teknik lise mezunun alır bu piyasa.. ikisinin de bilgi birikimi eşit çıkıyor işveren her ikisini de tekrardan eğiytmesi gerekiyor.. ama daha ucuz iş gücü olan teknik lise çıkışlıyı alıyor işe sistemin en temel sorunu yapılan sınavın aynı zamanda yerleştirme işlevine sahip olması.. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
riglous Mesaj tarihi: Haziran 16, 2009 Paylaş Mesaj tarihi: Haziran 16, 2009 BabacumMostors said: nüfus daha az olsaydı (en azından nüfusa göre üniversite dağılımı daha uygun olsaydı) zaten öss gibi sınav sistemelrine gerek kalmazdı giderdi öğrenci okumak istediği okulda mülakata girerdi sınav yerleştirme için değil ön şartları elde etmek için araç olurdu.. mesela x puan ve üstünü yapmış olanlar belirlki üniversitelerin mülakatlarına katılma hakkı elde edebilridi.. belki o öğrenci sınava girdiğidne panik yaptı da 2 soru yüzünden çok alakasız biri onun yerşine panik yapanın istediği böülüme girdi? sonuç olarak herkes doktor avukat kimyager makina müh. vs olamaz olmamalı en basitinden iktisat mezunu diyorsun adama gidiyor kpss ye girip memur oluyor.. açık öğretim okuyarak da memur olunuyor ki? ezberleme yeteneği olmayan öğrenci kalkıyor avukat olmaya kalkıyor.. ya da bir davayı çözmeye yetecek kadar sosyal zekaya sahip değil.. mühendis olabilecek kafadaki adamlar gidip işletme okuyor.. mühendislik yeteneğinden yoksun çocujlar gidip mühendis olmaya çalışıuor.. e tabii öyle mezun olan müjhendis yerine teknik lise mezunun alır bu piyasa.. ikisinin de bilgi birikimi eşit çıkıyor işveren her ikisini de tekrardan eğiytmesi gerekiyor.. ama daha ucuz iş gücü olan teknik lise çıkışlıyı alıyor işe sistemin en temel sorunu yapılan sınavın aynı zamanda yerleştirme işlevine sahip olması.. Bence insanlarin, herhangi bir bolume girmelerini engellemek asil sorun. Isteyen, istedigi bolumu okuyabilmeli. Ortaya cikacak sorunun cozumu ise isverenin gereksiz adam ise almamasi; universitenin adam gibi adam yetistirmesi (hocalarin duygularini isin icine katmamalari). Eger adam bolumde yapamiyorsa kalacak. Boyle olursa, isteyen istedigi bolume girsin. Yapamayacak adam, cuvallar zaten, farkli bolume gecer. Ha gecmezse issiz kalir. Bunu da surecin bir parcasi gibi gormek gerek. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Snefru Mesaj tarihi: Haziran 16, 2009 Paylaş Mesaj tarihi: Haziran 16, 2009 Bu iş öğrencilerde bitiyor.Adam öss ye girince "ben it gibi çalıştım girdim banane lan onlarda çalışsın" demeye devam ettikçe daha işimiz zor.İdealist insanların yarattığı bir güç olmadan bu iş zor gibi.Lisedeykende söverdim eğitim sistemine şimdi akdeniz üni teknik bilimler meslek yüksekokulundan mezun oldum onur belgesi bile aldım hala sövüyorum.Bu dönem almanyaya gidiyorum kısmetse orada lisans tamamlama yapıcam oradan mezun olsam dahi yine sövücem eğitim sistemine.Çünkü bu eğitim sistemi sorgulamayan işbirlikçi koyun insanlar yetiştirmekten başka bir işe yaramıyor.Olay öss yi kazanamayan geliyor burada ağlıyor değil.Olay ülkesinin geleceği hakkında endişe eden gençlerin feryatları olay idealistlikte bitiyor.Olay sadece öss yi kazanamayan insanların eğitim sistemine bok atması olsaydı sabancıda burslu okuyan arkadaşlarımda benimle aynı fikirde olmazdı. Bu konularla ilgili 2007 nisanında yazdığım bir yazı vardı.Onu paylaşmak istiyorum. Konu : Avrupa Birliği Sürecinde Eğitim Avrupa Birliği sürecinde eğitim sistemimizi tartışmadan önce Avrupa Birliğine giriş gerekçemizi tartışmamız gerekir . Biçimi Rönesans dan sonra Batılılar tarafından değiştirilen dünyada artık bilek gücünün önemi kalmamıştır.Bilek gücü yerini bilime,düşünceye,mantığa devretmiştir.Tarih boyunca birbirlerine üstünlük sağlamak isteyen kavimlerin silahı bilek gücü idi . Fakat düşünen gelişen batı kendileri için bilek gücünden daha etkili bir silah bulmuştur.Bu silah ise gelişememiş çağa adapte olamamış veya olmak üzere olan toplumlara bilim,düşünce,mantık vererek o toplumu ele geçirmektir ve istedikleri gibi kendilerine bağımlı kılmaktır.Önceden fethedilen ülkeden vergi alınır yönetime de işgalci milletin komutlarını uygulayacak kuklalar dikilirdi .Fakat günümüzde bu sistem çok daha gelişmiştir.Bu noktada cahil milliyetçiler gibi “Kahrolsun AB!” söylemleri gülünç duruma düşmemiz için sebeptir.Avrupa Birliğini kahrederken düşünmemiz gereken Avrupa Birliğinin bize neler verdiğidir eğer bize verilenlerin yerine tek başımıza bir şeyler koyabilir isek AB i istediğimiz gibi kahredebiliriz kendi aklımızda … Karşımızda gayet güçlü ,kendi birliğini kurmuş ve yeni bir çağ açmış olan ortak bir medeniyet durmaktadır . Bizi kukla niyetine düşürse de bizi çağdaş uygarlık düzeyine çıkaran Avrupa Birliğidir.Ülkemizin batı uşağı olmasının tek sebebi medeniyet arzusudur.Medeniyet amacımıza ulaşmak ulusal benliğimizi yok etmekten ve kimliğimizi kaybedip eğitimsiz olup daha hızlı bölünüp bu topraklardan kovulmamızdan geçmemektedir.Medeniyeti bu şekilde silaha dönüştürebilecek şeytani akıl da batıya aittir , teknolojiyi geliştiren bilimi yücelten akılda onlara aittir … Biz çağa adapte olsa idik ve de çalışkan olup oyunu kuralına göre oynasaydık bu konumda olmamız gerekmezdi. Düştüğümüz konum bizim hatamızdır. Batı uşağı olmak istemiyorsak kendi dinamiklerimiz ile gelişmek istiyor isek eğitim e önem vermeliyiz . Türkiye’nin çıkarlarını yabancı ulusların bizim düşündüğümüz oranda düşünmesi olanaksızdır.Bu noktada eğitim sistemimiz bizim tarafımızdan çağın gereklerine ve nasıl bir devlet yapısına sahip olacağımız şeklinde oluşmalıdır . Eğer batı uşağı olup çöküntümüzü hızlandırmak istiyorsak şu anki eğitim sistemimiz bu amaç için mükemmeldir .”Optimal bir Türkiye”nin eğitim sistemi asla şu anki eğitim sistemi olamaz.Bu noktada Türkiye’nin Optimal Eğitim Sistemi modeli ile Avrupa Birliği sürecindeki eğitim sistemini ilişkilendirerek ulaşmak istediğimiz Optimal Eğitim Sistemini bize AB sağlayabilir mi?Makalenin Konusu bu şekildedir .Bu makaleden ”Her şey batıda” “Mutlaka AB e girmeliyiz yoksa kahroluruz” “AB e bizi niye alsınlar” gibi ilkokul öğrencisinin düzeyine hitap edecek görüşler bekleyenleri saflıkla suçlayabiliriz.Durumumuz gereği bu kadar basit şekilde düşünme lüksüne sahip olmadığımızı kavrayalım. Hakkında yorumlarımızı yapmamız istenilen konu çok basit bir konudur . Avrupa Birliğine giriş sürecinde eğitim sistemimiz her zaman olduğu gibi Avrupa Birliğinin isteklerine göre şekillenecektir.Bunun üzerinde yorum üretmek gayet basittir ve gereksizdir .Çünkü herkes tarafından bilinebilir. Örnek olarak Avrupa Birliğinin teknik elemana ihtiyacı olur “Türkiye Sanayi Ülkesi Oluyor” adı altında benimde öğrenim görmekte olduğum meslek liselerinin önü açılır ve de yetiştirilen bu elemanlara ulusal kimlik aşılanamadığı için yetiştirilen bu elemanlar yaşam standartları yüzünden AB topraklarına yerleşmek isteyebilir veya başka bir şey olur ne olursa olur fakat eğitim sistemimizin AB sürecinde bizim menfaatlerimiz yönünde gelişmesi batının politikası yüzünden zordur. Kırsaldan kente daha iyi bir yaşam sürmek için göç eden insan iş aradığında işveren tarafından nasıl değerlendiriliyor ise AB de bizi o şekilde değerlendirmekte ve gelişim gösteremediğimiz için her seferinde bizi geri çevirmektedir.İşyerine giremeyen işçi edasında işverene söveceğimize bu noktada neden işe alınmadım şeklinde kendi hatalarımızı gidermeye gayret göstermek en doğru seçimdir.Mantığımız Avrupa Birliğine yaranmak değildir.AB bizim için uygarlık düzeyine ulaşma konusunda ne kadar ilerlediğimizi anlayabileceğimiz bir seviye olmalıdır.Biz AB istediği için veya Avrupa Birliğine girebilmek için değil kendi vatandaşlarımızın menfaati ve ülkemizin çıkarları için çağa adapte olmalıyız.Bizim amacımız Avrupa veya Asya birliğini reddetmek değil.Herhangi bir birlikte söz sahibi olabilecek konuma gelmektir.Bu konuma gelebilmek için çağa adapte olmalı ve güçlü konuma ulaşmamız gereklidir.Buda tam bağımsızlık ve menfaatlerimiz çıkarlarında durmaksızın çalışmak ile mümkündür.Bu düzeni oluşturabilmemiz için eğitim çok önemlidir.Eğitimli insan yargılayacak,düşünecek erdem sahibi olacak ve sonuç olarak sadece kendi çıkarlarını değil ek olarak ülkesinin çıkarlarını diğer vatandaşların çıkarlarını korumayı amaç edinecek bu sayede kendi çıkarları da korumuş olacak.Bu bilince sahip olmak sadece eğitim ile mümkündür.İnsanımız Avrupa Birliği ile üst düzey bir refaha erişeceğini düşünmekte ve “Her doğru batıdan gelir” mantığı ülkemizde egemen olduğundan dolayı makalemizin konusu “Avrupa Birliğine Giriş Sürecinde Eğitim”dir. Avrupa Birliğine Giriş Sürecinde Eğitim Avrupa Birliği sürecinde Avrupa Birliğine girebilmek için Eğitim sistemimizi de AB kalitesine getireceğiz.Fakat bunu yaparken Avrupa Birliğinin bize önerdiği modeli mi kullanacağız yoksa kendimizin ürettiği menfaatlerimizi ön plana çıkaran çağa uygun modelleri mi uygulayacağız?Avrupa Birliği sürecinde eğitim bize neler getirecek? Alınan borçlarla yapılan ve borçlardan dolayı her zaman biraz daha Avrupa Birliğine bağlanmamızı sağlayan görünüşü güzel fakat içi boş okullar mı?Avrupa Birliğine giriş sürecinde eğitim sistemimizi Avrupa Birliğine uygun şekilde düzenledik fakat elde edeceğimiz net kazanç ne olacak? Kendi dinamiklerimiz içerisinde tekrardan Optimal Bir Türkiye için inşa edeceğimiz eğitim sistemi bizi erdemli bir insan kılıp uşaklıktan kurtarmalıdır.Menfaatlerimiz için en uygun olanı tercih etmemiz gerekmektedir.Hiçbir zümrenin menfaatleri ülke menfaatlerinin üzerinde değildir. Avrupa Birliğine giriş sürecinde geliştirmeye başladığımız eğitim içi dökülen bir evin dışının boyanması ve bu dış cephe boyası ile göz boyamanın ötesine geçebilir mi ? Eğitim sistemi evinin içi bizim için dökülmektedir,içi dökülen bu ev batıya hizmet etmektedir.Batıya uşak yetiştirmekte koyun gibi melül insan yetiştirmekte ve menfaatlerimize uymayan düzene işçi kazandırmaktadır.Eğitim sistemi bizim menfaatlerimiz uğruna geliştirilmediği sürece bize hiçbir çıkar sağlamamaktadır.Esas amacımız eğitimimizi menfaatlerimiz için kurmaktır Avrupa birliği süreci için kurmak değildir. Avrupa birliği süreci için eğitim ile menfaatlerimiz için kurulan eğitim sisteminin ortak elemanlarını kullanmak gerekir.Örnek olarak okullarımız batı okullarındaki düzeyde donatılacak öğrencilerimiz teknolojik olarak hiçbir cihazın eksikliğini hissetmeyecek her şey “İşte Bu” dedirtecek düzeyde olacaktır.Bu gelişmeler borç alınmadan yapılıyorsa bizler için birer kazançtır.Borç alınarak yapılıyor ise bizler için dış kuvvetlere biraz daha bağlanmanın ötesine geçemez. Şüphesizdir ki Avrupa birliğine girmek için eğitim sistemimiz bir takım standartlara uygun hale getirilecek.Bu noktada sormamız gereken soru “Avrupa Birliğine girebilmemiz için yaptığımız düzenlemeler ile kaliteli ortamlarda eğitim görerek yetişen çocuklar menfaatlerini korumayı öğrenebilecekler mi?”Eğer bu soruya olumlu cevap gelebilecekse Avrupa Birliğine Giriş Sürecinde Eğitim için yaptığımız düzenlemelerin bize faydası olacaktır.Yapılacak düzenlemeler bizim menfaatlerimize belirli bir oranda hitap edecektir.Bunu yükseltmenin yolu ise yapılacak düzenlemelerin temelinde eğitim sistemimizi menfaatlerimiz çıkarında düzenlemektir. Avrupa Birliğine Giriş Sürecinde Eğitim ile Yapılan Düzenlemelerin Temelinde Eğitim Sistemimizi En Yüksek Seviye de Menfaatlerimiz için Düzenlemek Eğitim sistemimizin eksikliklerinden dolayı ülkemizde bulunan birçok yetenekli genç içindeki cevherleri ortaya çıkaramamaktadır.Bu sayede ülkemiz için büyük bir kayıp söz konusudur.Eğitim sistemimiz gençleri yetenekleri ve ilgi alanları doğrultusunda yetiştirememektedir.Ülkemizdeki gençler okuyacakları,dünyayı tanıyacakları ve kişisel gelişimini tamamlayacakları dönemlerde sınav korkusu ile yaşamaktadırlar.İnsan gelişimi için altın değeri taşıyan bu dönemlerde öğrencinin önündeki sınavlar mutlaka kişiden bir şeyler alıp götürmektedir.İnsanların mutsuz bir yaşama itileceği gerçeği kişiyi öğrencilik dönemlerinde ziyaret etmektedir.İlgi alanı dahilinde olmayan işi yapacak olan kişi hevesli olmadığından mesleğine katkı yapamayacaktır.Mesleğine katkı yapamayacak olan ve kendisine verileni bir adım öteye taşıyamayacak yerinde sayacak bireyler toplumumuz için kazanç değildir. Meslek ile ilgili en önemli sorun bireylerin mesleklerini 18 yaşında seçmeleridir ki bu da ülkemizdeki her genç için geçerli değil.Amacın en iyi olanı belirmek olduğu fakat en iyi olanı değil en çok çalışanın belirlendiği bir sınavın ülkemize katabileceği pek fazla değer yoktur.Üniversite ve öğretim üyesi sayısı yönünden kıt olan bir ülkede eğitim e daha fazla yatırım yapılmalı ve gençlerin yetenekleri ortaya çıkarılmalıdır.Ülkesine faydalı olabilecek pek çok genç lise sıralarında eğitimden soğumaktadır.Bunun birçok sebebi vardır özellikle idealindeki mesleği belirttiğimiz nedenlerden dolayı yapamamış mecburiyet den öğretmenlik gibi gönül işi olan bir mesleği seçip mutsuz olan eğitimci kılığına girmiş birçok kişinin öğrencilere negatif değerler dışında verdiği pek bir şey yoktur.Mutsuz olan bu öğretmenler mutsuz olan bireyler yetiştirdiği için son yıllarda öğrencilerimizde şiddete yönelim görülmektedir. Örnek olarak Lise den mezun olup üniversiteye gidememiş olan bir öğrenci hayata 18 yaşında 0 dan başlayacaktır.Bu durumda eğitim sistemimizdeki hatayı bize hatırlatır.Gençlerin beyinleri 18 yaşına kadar gereksiz,herkesin bilmesi zorunlu olmayan bilgilerle doldurulacağına Türkiye de eğitim mesleki eğitime doğru yönelmelidir.Türkiye de öğrenciler ezberci eğitime itilmekte ve öğrenciler okullarından mezun olduktan sonra donanımlı bir insan olarak yaşama atılamamaktadır.Öğrenciler araştırmaya yöneltilmelidir. İnsanlar ilgi alanları olmayan konularda detaylı bilgi sahibi olmak zorunda değillerdir.Türkiye için Optimal Eğitim Sisteminde öğrenciler : - Öğrenciler ilgi alanlarına ve yeteneklerine göre sınıflandırılmalı ve ilgili okullarda eğitim görmelidir. - Öğrenciler ilkokulda yaşadığı çevreyi tanımalı,yeteneklerini ve ilgi alanlarını seçecekleri meslek için açığa çıkarabilme fırsatı bulmalıdır. - Öğrenciler ortaokulda her konudan bilgi sahibi olabilecek ve yaşama atıldığında donanımsız olmayacak bir biçimde yüzeysel ve temel bilgileri öğrenmiş ve genel kültür sahibi bir birey olacaklardır.Öğrenciler ortaokulun son sınıfında ilgi alanlarına ve yeteneklerine göre meslek seçimine yöneleceklerdir.Öğrenci meslek seçimi konusunda uzmanlardan yardım alacaktır. - Öğrenciler lisede seçtiği meslek dalında eğitim görecek böylece sevdiği meslek dalında öğrenim gördüğü için mesleğinde ilerlemek için elinden geleni yapacak insanlığa ve ülkesine hizmet ederken çalışmayı ve haz duygusunu karıştıracaktır. - Öğrenciler liseyi bitireceğinde mesleği ile ilgili sınavlara girerek üniversitede öğrenim görme hakkını kazanacaklardır.Üniversiteye giden öğrenci mesleği hakkında bilgi sahibi olduğu için üniversitede mesleği ile ilgili gelişim gösterme ihtimali daha fazladır. - Mesleği ile ilgili gelişim gösterme ihtimali fazla olan hayata atılmış bireyler ise genel kültür ve mesleki yönden donanımlı ve istediği veya yeteneğine göre meslek seçtiği için ruhsal anlamda mutlu olarak ülkemiz için üretime başlar. Bu sistem için eğitime yeterince yatırım yapılması gerekmektedir.Bu sistem sonucunda yetişecek olan bireyler ülkemizin geleceği için sağlam birer teminattır.Bu sistem sayesinde sadece parası olan değil tek yeteneği çalışmak olan zeki olmayan insanlar değil hak eden kişiler üniversite eğitimi alacaktır.Bu sayede ülkemizdeki bir takım yanlışlıklar kökten çözülecektir. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
BabacumMostors Mesaj tarihi: Haziran 16, 2009 Paylaş Mesaj tarihi: Haziran 16, 2009 riglous said: BabacumMostors said: sonuç olarak herkes doktor avukat kimyager makina müh. vs olamaz olmamalı Bence insanlarin, herhangi bir bolume girmelerini engellemek asil sorun. Isteyen, istedigi bolumu okuyabilmeli. işte benim değinmek istediğim herkesin ,ker bölüme yeteneği olmaycaüız mesela üç boyutlu bir modeli kafasında canlandıramıyorsa biri tasarımcı, mühendis olmasın yetenekleri neysde ona göre okusdun sosyal yönü kuvvetli olmayan iki lafı bir araya getiremeyen birey de halkla ilişkiler gibi bir mesleği yapmaya kalkmasın işte bu yüzden bazı bireylerin bazı bölümlerde okuması engellenmeli keza sistemde puanı alan giriyor.. o puanı her tutturan her bölümde okumasın, mühendis olabilecek olana dam gidip işletme bölümünde sürünüyor yazık oluyor.. işte bu noktada almanyadaki üniversite öncesi eğitim sistemini çok tutuyorum, bir çocuğun neye eğilimli olduunu çok küçük yaşlarda saptayabiliyor ve ona göre yönlendirebiliyorlar Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Öne çıkan mesajlar