Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

Yaşanmış bir hikaye


Eglarest

Öne çıkan mesajlar

ÖLÜMÜN NEFESİ

Sevgilisinden ayrıldığından beri hayatı bitmiş gibi hissediyordu. Oysa o kadar emindiki herşeyin sonsuza kadar süreceğinden, ve hiç bitmeyeceğinden... Şimdi ise herşey tamamen bulanık ve anlamsızdı. Hiç susmayacakmış gibi çalan telefon sesiyle uyandı:

"Efendim anne?"
"Nasılsın oğlum?"
"Eh biraz daha iyiyim işte merak etmeyin beni düzelirim ben."
"Biz yoldayız yanına geliyoruz."
"Anne! Babamın pazartesi toplantısı var gece yolculuğu yapmak zorunda kalacaksınız babam hasta biliyorsun hemen geri dönün".

Dıııt dıııt dıııt....

Aklına gelen tüm küfürleri sayarak yatağından doğruldu. İyi bir duşa ihtiyacı vardı. Sigarasından neden artık duman gelmediğini bile anlaması neredeyse yarım saatini aldı. Duşun altında sigara yanmaya devam edemiyordu haliyle. Sigarayı fırlatıp atarak, aynadaki yüzüne baktı. Hayır iyi değildi. Hem de hiç iyi değildi. Derin bir nefes alarak çalmakta olan kapıyı açtı ve ailesini karşıladı. Saatler hızla akıp gitti. Gece yarısına biraz kala ailesini uğurladı ve bilgisayarının başına geçti. İçinde nedenini bilmediği bir sıkıntı vardı. Saat 3 'e doğru çalan telefonu açtığında duyduğu ses karşısında kalbi daha fazla atmayı reddeder gibi tekleyen bir ses çıkardı:

"Mehmet!!! Annemler kaza yapmışlar!!!!

Babası nasıl uyumuştu, hiçbir zaman anlayamayacaktı ve eper annesi düzelmezse sanırım kalbinin bir köşesinde hiçbir zaman onu affedemeyecekti. Hastane koridorlarını bir rüzgar gibi geçti. İnsanlar ve binada bulunan herşey renkli bir anaforun içinde kaybolmuş gibiydi. Yukarıya vardığında annesini göremeyeceğini öğrendi. Orada bulunan bir sürü insanın tesellileri, inançları herşeyleri boştu. Buna kendi zayıflığı neden olmuştu. Tek yapmak istediği şey ölmekti. Ölmeyi diledi, bunu tüm varlığıyla istedi ama ölüm gelmedi.. Garipti bu... çünkü tüm varlığı, ruhu ve kalbi ölmüşken bedeninin böyle bir direnç göstermesine anlam veremiyordu. 3 gündür bu hastane koridorunda sabahlıyordu, ancak sanki asırlar akıp gitmişti. Öylesine taşlaşmıştı ki artık.... Birden bir ses le kendisine geldi:

" Hastayı kaybetmek üzereyiz, ancak bilinci henüz açıkken sadece oğlunu görmek istedi."

Ablasının bozulduğunu görebiliyordu ancak şuanda bu önemli değildi. Onunla son kez konuşacaktı. Şuan dünyada bundan daha önemli hiçbirşey olamazdı. İçeriye girdiğinde gördüğü manzara karşısında sanki Azrail'in ona son bir iyilik olarak beklediğini hissetti. Annesinin o güzel yüzünü camlar paramparça etmişti. yüzünün tamamı simsiyah ipliklerle dikiliydi. Birden geçmişe gitti. Onla vedalaşırken annesinin o güzel yemyeşil gözlerinden dökülmüştü inci gibi yaşlar. ancak o zaman mutluydu... Şimdiki gibi kanlı ve bulutlu değildi gözleri. Annesi ona baktı:

"Sana neden haber verdiler?? sınavların var.. Üzülmeseydin sen."

Annesinin son sözlerimiydi bunlar?? İçindeki acı o kadar fazlaydı ki alevleri gözlerini kavurdu, ruhunu eritti. Göz yaşları içerisinde baktı annesine...

"Anne, seni çok seviyorum. Sana çok ihtiyacım var. Lütfen beni bırakma."

O an yan tarafında bulunan makineden acı bir sinyal geldi. Neler oluyordu?!?! İki hasta bakıcı onu yaka paça yoğun bakımdan dışarıya çıkarttılar. Doktorlar koşuşturdu. Bir doktorun inanılmaz diye bağırdığını duydu ve artık bu kadarı fazlaydı. Dünya karardı. Ayıldığında ablası yanıbaşındaydı.

"Annem?" dedi panikle.

Ablası gülümsüyordu.

"Nasıl olduğunu doktorlarda bilmiyor ama sanırım onu kurtardın. Senle konuştuktan sonra birden hemotokit değerleri hızla yükselmeye başlamış. Doktorlar hayati tehlikenin hala devam ettiğini söylüyorlar ama şuanda karaciğerindeki yırtığın en azından kapanma şansı varmış."

Birden içinde bir umutun alevlendiğini hissetti. Hemen kalkarak yoğun bakımın kapısına doğru ilerledi. Hemşireyle konuşacaktı belkide onu tekrar görebilirdi. O tam yaklaşırken hemşire elindeki telefonu kapattı ve gülümsedi.

"Ben de sizi arayacaktım. Annene sıvı gıdaya başlıyoruz. Meyvesuyu istedi, gidip alabilirmisin?"

Cümlenin gerisini duymadı bile. Gözyaşları içinde merdivenlerden aşağıya doğru bir rüzgar gibi esti. Ölümün o soğuk nefesini artık hissetmiyordu. Bir hafta öncesinde üzüldüğü sevgilisi aklına geldi. Histerik bir kahkaha atarak bakkala doğru ilerledi.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

  • 2 ay sonra ...
ben buna yorum yapmışım da sonra unutmuşum başını bi daha okuduğumda bişey dikkatimi çekti. kendisinde 3. tekil şahıs gibi bahseden yazarların modası geçmeli bence. eleştirmek için söylüyorum sadece. yani hikayeyi "şöyle yaptı böyle yaptı" yerine yaptım ettim diye anlatsan +5 samimet puanı daha eklerim ben kendi adıma
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

said:
Cümlenin gerisini duymadı bile. Gözyaşları içinde merdivenlerden aşağıya doğru bir rüzgar gibi esti. Ölümün o soğuk nefesini artık hissetmiyordu. Bir hafta öncesinde üzüldüğü sevgilisi aklına geldi. Histerik bir kahkaha atarak bakkala doğru ilerledi.

baya hos bitirmissin yazini.
en etkileyici hikayeler zaten hep yasanmis olanlaridir.

gözlerim doldu okurken.
annemden uzagim su an, ''ya ona birsey olursa'' sorusu her gün aklimdan geciyor. o yüzden baya etkiledi.
gecmis olsun.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Öncelikle geçmiş olsun. Acil şifalar dilerim.

Evet bende senin gibiydim ta ki mersin'e gidip sınavlara girip geri döneceğim akşamına kadar.

Farksızdım.. Sonra çok acaip bir şekilde bir insanla tanıştım kısa sürede bir olay sayesinde onu en hassas yerinden vurmuş olduğumu anladım. Bana kendi hikayesini anlattı. İçimden dedim ki o anda ulan benimki de sorun , sıkıntı , acı mıymış ? Neler var bak gör onur dedim kendime.

Bir şiir'deki cümle geldi aklıma birde : "Herkes kendi hikayesini en acıklı sanır.."
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

×
×
  • Yeni Oluştur...