DoruK Mesaj tarihi: Mayıs 19, 2009 Mesaj tarihi: Mayıs 19, 2009 hayır öyle olursa karmaşa çıkıyor işte. en basitinden, geçen gün kız arkadaşımın iktisat bölümü bilgisayar dersi muafiyet sınavının sorularına denk geldim de, network cihazlarının isimlerini falan türkçeleştirmişler yani patinin yarısı kalırdı herhalde o sınavdan heheh
Joker Mesaj tarihi: Mayıs 19, 2009 Mesaj tarihi: Mayıs 19, 2009 "Fuck" ları "Kahretsin" diye çeviricen. aklında bulunsun.
aquila Mesaj tarihi: Mayıs 20, 2009 Mesaj tarihi: Mayıs 20, 2009 roket adam said: DoruK said: bir ülkenin dil kurumu, hiç bir işe yaramazsa yapacak şey yok, çevirmemek gereklidir. Olur mu yaa. Biliyorsan, aklına güzel bir fikir geldiyse paylaşırsın, medya yoluyla ve kulaktan kulağa yayılır. Sen yapmazsan ben yapmazsam kim yapacak. TDK yapacak, sen yapacaksan, ben yapcaksam TDK niye var?
roket adam Mesaj tarihi: Mayıs 20, 2009 Mesaj tarihi: Mayıs 20, 2009 Bu bizim işimiz değil elbet. Ama yeni karşılıklar düşünerek ve yayarak katkıda bulunabiliriz gibi geliyor bana.
Ardeth Mesaj tarihi: Mayıs 20, 2009 Mesaj tarihi: Mayıs 20, 2009 Bilimde teknik çeviriler için konuşuyorum şuan aklımda belirgin örnek yok fakat zaman zaman çok karşılaştım. Misal ingilizce belirli bir formasyonda bulunan katı fazdaki atomlar için hedehödö lattice diyorlar ve bunu ingilizce düşününce anlamını gerçekten yansıtıyor kelime. Ama bunu misal türkçeye direk çevirdiğinde çok alakasız ve hatta yanlış oluyor anlam açısından (bir konuda tartışmıştık bunu kimyalı mimyalı). Yani kısacası çeviride Sina teorisini ortaya atıyorum (tabi ki böyle bir şey yapmıyorum sadece ardaya göndermeydi bu), teknik bir çeviri yapılacağı zaman bunu ya konuyu bilen biri yapmalı ya da yanına konuyu bilen birini almalı ki böylece direk çevirilerde terimin anlam akışını bozacak ve kafa karıştıracak durumlara müdahele etmeli, gerektiği zaman daha doğru terimler bulmalı ona. romanda öyle olmadığı bariz tabi, ama romanda çevirmenin etkisi çok daha büyük. çevirmenle beraber ne nice romanlar batabilir, dolayısıyla aslında roman çevirilerini falan da üniversiteli veletlere değil (köle sistemi işte ayda 600 ytlye roman çevirttiriyorlar) edebiyatçılara yaptırsalar daha iyi olur ama tabi kendi bilcekleri iş o. en fazla beğenilmez o çeviri. bilimde işler biraz daha ciddi.
Laraken Mesaj tarihi: Mayıs 20, 2009 Mesaj tarihi: Mayıs 20, 2009 undead e namevt dedilerdi bi. bundan beri her türlü direk çeviriye karşıyım.
Mum_Chamber Mesaj tarihi: Mayıs 20, 2009 Mesaj tarihi: Mayıs 20, 2009 ne desinler hocam undead'e? nameft/namevt bence cok guzel bir ceviri. sizin cogunuzun sorunu tercumeyle degil, yenilikle. yenilige karsisiniz.
kuþ Mesaj tarihi: Mayıs 20, 2009 Mesaj tarihi: Mayıs 20, 2009 iyi de bu ülkede undeadin anlamını bilenlerin sayısı namevti bilenlerden fazla öztürkçe yetersiz bir dil olduğundan böyle farsça arapça çözümlere gidiyor ki o zaman da yabancı kelime oluyor. ingilizcesini zaten biliyorken bir de arapçasını öğrenmek istemiyorum şahsen.
Mum_Chamber Mesaj tarihi: Mayıs 20, 2009 Mesaj tarihi: Mayıs 20, 2009 e iste diyorum ya, tercumenin mantigini tartismiyoruz. "ben undead'i biliyorum, o yuzden undead daha guzel" diyorsun. kaldi ki na- on eki ve mevta/mefta kelimesi (olu anlamina gelir) arapca kokenli olsalar da turkceye zaten girmis, sikca da kullanilan kelimelerdir. (bkz. namert)
BabacumMostors Mesaj tarihi: Mayıs 20, 2009 Mesaj tarihi: Mayıs 20, 2009 ölüdeğil, ölememiş, ölemeyor
ZaugnaKhaldun Mesaj tarihi: Mayıs 20, 2009 Mesaj tarihi: Mayıs 20, 2009 Mum_Chamber said: ne desinler hocam undead'e? nameft/namevt bence cok guzel bir ceviri. sizin cogunuzun sorunu tercumeyle degil, yenilikle. yenilige karsisiniz. Müm'den şok sözler.
aquila Mesaj tarihi: Mayıs 20, 2009 Mesaj tarihi: Mayıs 20, 2009 yiitarda gibi adamlar yaptigi icin cevirileri boyle oluyo, hayir gelmez.
ZaugnaKhaldun Mesaj tarihi: Mayıs 20, 2009 Mesaj tarihi: Mayıs 20, 2009 asıl ben hiçbir zaman çeviri yapmadığım için böyle oluyor, sizin kayıbınız sdfsf.
huun Mesaj tarihi: Mayıs 20, 2009 Mesaj tarihi: Mayıs 20, 2009 bu sorunlar daha çok insanların tembelliği ve ilgisizliğinden kaynaklanıyor. 600.000 küsür söz var, büyük türkçe sözlüğünde; kaçımız kullanıyor bunu. belki "lan haha ne biçim kelime uydurmuşlar" dediğimiz şeyler yazıyor burada ve belki de biz cahiliz. herkes kendi konusunda bu sözlükten faydalansa, eksikleri de giderme yoluna gitse güzel olur.
Ractamainus Mesaj tarihi: Mayıs 20, 2009 Mesaj tarihi: Mayıs 20, 2009 öncelikle türkçe'deki tüm kelimelerin tek bir kurum süzgecinden geçmesi çok saçma. dil organik biçimde topluma bağlıdır ve onunla yaşar (racta'dan klasik sözler ama ne yapalım). hiç bir kurum da bu kadar geniş bir konuda toplumu tamamen temsil edemez, ettirilmemeli ya da bu beklenti içinde olunmamalı. dile yeni giren kelimeler, o dili kullanan toplumun bilimadamları, sanatçıları, aydınları gibi işinin önünde giden insanlar tarafından kazandırılır genelde. ve toplum bunu kabul eder ya da etmez. ta ki toplum kabul edene kadar farklı şeyler denenebilir. lakin türkiye'de bu süreç tam olarak böyle işleyemiyor çünkü -maalesef- aydınlarımız bu konu da pek de aydın değil. dünyanın gelişim hızına yetişemiyoruz. yetişememekten öte, çok geride kalıyoruz. elin gavur ülkesinde üretilen bir kelimeyi kullanmak için, önce o kavramla tanışmamız lazım ama ya o kavramla geç tanışıyoruz ya da kavramı tanımlamak için reflekslerimiz çok yavaş kalıyor. diğer taraftan tdk, muhafazakar bir kurum. muhafazakar derken, eski dilimizi korumak anlamında değil (yine ne yazık ki..). sadece kendi tabularının içine fazlasıyla sıkışmış. bu da görevi türk dilini geliştirmek olan bir kurumu, türk dilinin gelişimi üzerinde bir tür engel gibi konumlandırıyor yer yer. bir de bugün, anlamını bilmediğimiz bir çok kelime kullanıyoruz. temel sebebi eski türkçe'yi (osmanlıca) tamamen silip atmamız (bkz.: harf devrimi). dolayısıyla yeni kelime üretmek zor tabii.. misal namevt hiç de komik değil aslında. günlük hayatında mefta'yı kullanan ya da eski dilin kurallarına az çok aşina bir kişi çok rahat anlam çıkarabilir bu kelimeden. gel gör ki biz geçmişimizi unutmuşuz, şimdi adamın önüne çıkarınca "ahahah" tepkisinden öteye geçemiyor. aynı insan için "banu" da sadece özel isim zaten, anlamını bilmez (tdk.gov.tr'de de yok zaten..). türkçe'deki bir çok özel ismin anlamsız kelimelerden oluştuğunu düşünüyor belki de =) yani düşündü mü acaba bu konu üzerine hiç? e muhtemelen düşünmedi.. onun için eski kelimeler genelde komiklikten (ya da kuranla falan bağdaştırdığı için islami bir temeli olduğu düşüncesinden) öteye gidemez. bence asıl komik olan (güleriz ağlanacak halimize) bu durum. nitekim dilimiz zaten bu haliyle çok yetersiz çünkü o kadar büyük bir kısmı kırpıldı ki, geriye yaklaşık 80 yıllık bir kültürün mirasi kaldı. ne yazık. eh şimdi de türetemiyoruz kelimeleri. çünkü kafamızda zaten bir çok kavramın karşılığı yok. biz de kelime karşılığı olmayan kavramlardan, yeni kelimeler türetemeyiz değil mi? o ilişkiyi kuramayız.. topic'in ilk mesajına bir bağlama yaparsam, şöyle diyebilirim. ben doğrudan örneğe dahil olanlardanım. mesleğim gereği programcılıkla ilgili bir sürü terim kullanıyorum günlük hayatta. ve hep ingilizcesini tercih ediyorum. sebebi genel olarak şu benim için: ben bu bilgileri hep ingilizce kaynaklardan öğrendim ve sürekli olarak ingilizce kaynakları takip ediyorum. bu konu da çok çok az türkçe kaynak kullanmışımdır. dolayısıyla zihnime böyle yerleşiyor. türkiye bu konuda daha gelişmiş olup da bir çok kişi, bu konu üzerine öncülük yapacak düzeye geldiğinde durum çok farklı olabilir belki. zira insanlar kendi aralarında fikirler üretip, bu fikirleri "paylaşır" duruma geldikçe, iletişim dilimiz gereği birbirimize farklı alışkanlıklar da kazandırabiliriz. lakin bu haliyle biz sadece, daha önce yapılanları kopyalıyoruz.
kuþ Mesaj tarihi: Mayıs 20, 2009 Mesaj tarihi: Mayıs 20, 2009 kırpılan kısım bizim dilimize ait değildi, arapça ve farsça sözcükler gitti. zengin olabilir ama arapça konuşmak istemiyorum ben. türküm deyip de failatün failatül mefailün diye konuşmaya utanırım şahsen.
cacodemon Mesaj tarihi: Mayıs 20, 2009 Mesaj tarihi: Mayıs 20, 2009 eminim zamanında ram yerine bellek ifadesi türetilince de aynı tartışmalar yaşanmıştı. fakat zamanla bu tür eşleştirmeler toplumun algı süzgecinden başarıyla geçip dilin içine yerleşiyor. tabi ki tam türkçe karşılığı olmayan terimler, kelimeler var. bunu çok zorlayarak türkçeleştirmek abes kaçabilir. yine de denemekten zarar gelmez diyorum.
Ractamainus Mesaj tarihi: Mayıs 20, 2009 Mesaj tarihi: Mayıs 20, 2009 kuş said: kırpılan kısım bizim dilimize ait değildi, arapça ve farsça sözcükler gitti. zengin olabilir ama arapça konuşmak istemiyorum ben. türküm deyip de failatün failatül mefailün diye konuşmaya utanırım şahsen. sen "türk"üm diyorsun ya.. tamamlayayım; cahil bir türksün.
fizban Mesaj tarihi: Mayıs 20, 2009 Mesaj tarihi: Mayıs 20, 2009 herşey çevrilmeli, herşeye türkçe karşılık bulunmalı. tutan tutar, tutmayan elenir. öykünücü kalmaz, emülatör olarak yerleşir mesela. nasıl ki televizyona birşey bulamadık, computer a bulduk, kimilerine buluruz kimilerine bulamayız aynı şekilde. dil canlıdır, yaşar hakkaten.
Bone Mesaj tarihi: Mayıs 20, 2009 Mesaj tarihi: Mayıs 20, 2009 di said: Bir seyin cevirisi yapilirken dokuman teknik bir dokuman olsa bile herseyiyle motomot sekilde mi cevrilmeli? Okudugum dokumanda bir yerde dogru anladigimdan emin olamadim ve Turkcesini goster dedim. Demez olaydim; Sorunun yeri yanlış, yaklaşım mantığın hatalı. Diyorsun ki dökümanlar motomot şekilde mi çevrilmeli... Bu sorunun cevabını verebilmek için kitaplara, ansiklopedilere, dergilere felan bakmak lazım. Sen ise gitmişsin, internette bot bazlı çalışan bir "Türkçe göster" menüsüne tıklayıp çıkan sonuçtan şahane bir tümevarım yapmışsın. Yav o botların yaptığı çevirmeleri ne kaale alıyorsun ki? En başta Google'ın İngilizce'den Türkçe'ye çevrim yapması yeni çıkan ve test aşamasında olan birşey. İngiliz bazlı bir dili bot kullanarak Türkçe gibi bir dile çevirmek çok kolay değil. Bundan hareket edip tüm dökümanları buna göre değerlendirmen büyük hata. İkincisi, sen bir döküman'ın "Türkçesini" göstermemişsin ki, program dilinin Türkçe'sini göstertmişsin. Bunu yaparken ne bekliyordun valla ciddi anlamda merak ediyorum. var, int, char, class gibi şeyler İngilizce terimler değil zaten. Başta bunu farketmek, algılamak lazım. Bunlar programla dili, kodlar. Elbette ingilizceden temel alıp hazırlanmış olabilirler, ama putc, varchar, printf gibi kısaltmaları Türkçe'ye çevirmeye kalkmak hiç bir kazancı olmayacak ve gereksiz bir iş. Kodlardaki değişikliği örnek gösterip böyle bir genelleme yapman ise hayli tuhaf olmuş. di said: Değiştirgeli üreteç yöntemi ÇocukSınıf Ölümcül hata Bunların garip bir yanı yok. Tersine bunları garip birşeymiş gibi örnek göstermek esas garip olay. Tamam sen (ya da sizin gibiler) İngilizce kullana kullana Türkçe'yi unutmuş olabilirsiniz, ama Türkçe böyle bir dil, komik geliyorsa kusura bakma. Bu tip şeylerin size tuhaf gelmesi, İngilizce okurken terimin anlamının ne olduğunu merak edip dikkat etmemiş olmanızdan. Ölümcül Hata'nın karşılığı "Fatal Error" idir. Fatal denilen İngilizce kelimenin karşılığı Türkçe'de "Ölümcül"dür. "Error" denilen İngilizce kelimenin karşılığı da Türkçe'de "Hata"dır. Ölümcül Hata Türkçe'de komik gelip İngilizce'de "çok karizma ve normal" gibi geliyorsa, bunun nedeni -dediğim gibi- kelimenin anlamının ne olduğuna dikkat etmemiş olunmasındandır. Fatal Error İngilizlere "Ölümcül Hata" anlamı taşımaktadır. Yani İngilizce'deki anlamı Türkçe'ye çevirdiğimizde, tuhaf geliyorsa, bunun terimlerle ve çeviriyle değil de, sizin İngilizce/Türkçe bilginizin yetersiz olmasıyla alakası var. Örnek gösteriyim, ChildClass veya ParentClass çok anlamlı olması için tasarlanmış kelimeler değildir. Yani ChildClass dediği "Bilgisayarın Monitöründe Yanıp Sönen Devre'den Gelen Soğuk Rüzgar" anlamına gelmez. "Çocuk Sınıfı" anlamına gelir. Bir İngiliz baktığında bu anlamı görür. Aynı şey ParentClass'da da mevcut. Bu da "Ebeveyn Sınıfı" anlamına gelir. ChildClass - ParentClass gibi adlandırılmasının tek sebebi Child-Parent yani Çocuk-Ebeveyn göndermesidir. Daha "karizma" gözüken terimler tercih ediyorsanız, Sub Class- Super Class gibi şeyler mevcut. Onları tercih edebilirsiniz. di said: Isyan ediyorum ve soruyorum size. Turkceyi koruyalim diye bokunu cikarmak degil midir bu ? Değildir. Burda bokunu çıkartmış biri varsa sensin bence. Bilgisayar kodu "Türkçe"ye mi çevrilirmiş be. Oldu olacak PL/SQL kodlarını Türkçe'ye çevirip "aha bakın İngilizce'den Türkçe'ye çeviriye karşı çıkmamın nedeni budur" deseydin bak daha da güzel olurmuş :D roket adam said: Evet, teknoloji ithal eden bir ülke olarak dilimizi korumak için mantıklı çeviriler bulmak zorundayız. Fakat bu geçiş dönemi direkt çeviriyi ortaya koyarak olmamalı. Çeviri ile orjinali yan yana yazılmalı diye düşünüyorum, yumuşak bi geçiş olmalı. Mum_Chamber said: isin ozu, boyle tercumeler bize komik geliyor da, ingilizcesi de komik yazilimin. o yuzden ben ceviriye karsi degilim. kendim cevirmem, ogretiyorsam da ingilizce jargonu/terimleriyle ogretirim, fakat duzgun tercume etmek bokunu cikarmak degil "Türkçe'mizi koruyalım, Tüm İngilizce ve Fransızca kelimeleri Arapça ve Farsçayla değiştirelim" demiyorum elbette ama Türkçe'mizde hali hazırda olan şeylere ayak dirememek, "ahaha Su ısıtıcısı olurmu lan o, Kettle o, herkes Kettle diyor" gibi bir şekile girerek, tam tersi bir yönde de gitmemin gereği yok. Programcılık kodları - Terim olarak kullanılan kelimeler - terim olarak kullanılmayan kelimeler Ayrımlarını, tercüme konusunda farkedebilmek lazım. Bu konudaki yorumum şöyle olcak. Programcılık kodlarını çevirmek mümkün değil. Kısaltmalardan oluşan kelimeler oluyor çünkü genelde. Örneğin USA kısaltmasını "BİZBİR" diye çevirmeye çalışmak gibi birşey oluyor. Terimler ise "hayır katiyen çevrilmemeli" gibi şeylerin karşısındayım. "AZ TV gibi ÖZTÜRKÇE mi konuşmak zorundayız LAN!" gibi şeyler denilmiş mesela ama Azerilerin Türkçe'si bizimkinden daha bozuk, dikkatinizi çekmek isterim. Türev yerine Derivatif, İşlev yerine Funksiyon, İşlemci yerine Prusesur gibi şeyler diyorlar örneğin. Eğer hep "TERİMLER ORJİNAL DİLİNDE TIPATIP KALMALI" dersek AZ TV'dekiler gibi olur. Yarı Türkçe Yarı Yabancı bir dil çıkar ortaya. Benim isteğim yapılabileceği kadar Öztürkçe'ye yakın kelimeler kullanılmasıdır. Misal Computer yerine Bilgisayar, Speaker yerine Hoparlör, Headphone yerine Kulaklık, Car yerine Araba, Dog yerine Köpek gayet güzel çeviri örnekleridir bence. Ha, şu var, bazı şeyler çevrilmeden de kalabiliyor. Telefon gibi. "Kardeşim sen Telephone'un Çok delikgensel dayamasal ahizesel aygaç diye mi çevrilmesini istiyorsun yoksa !!1!" denilmesine gerek yok yani. Öyle birşeyler istemiyorum. Ancak "Fatal Error -> Ölümcül Hata" örneğindeki gibi hadiselerin de, o tip abartı örneklerle alakası olmadığını anlatmaya çalışıyorum.
Mum_Chamber Mesaj tarihi: Mayıs 20, 2009 Mesaj tarihi: Mayıs 20, 2009 fatal'in tek anlami olumcul degil. "fate"ten gelen kacinilamaz anlami kullaniliyor orda. bunu soyleyip bu wot sonrasi canini sikmak istemezdim ama, yani olumcul hata yanlis bir tercume bone. uzgunum.
Bone Mesaj tarihi: Mayıs 20, 2009 Mesaj tarihi: Mayıs 20, 2009 Rewendor said: Teknik/değil farketmez genelgeçer doğru: "Doğru çeviri birebir olmaz, birebir çeviri doğru olmaz" Rewendor'un dediğine ek bir mesaj olarak, "Tercüme" olayına değinmek istiyorum. OP'de bahsedilen "KOD meselesinden Tercüme eleştiri"sinden bağımsız olarak, esas Tercüme meselesinden kısaca bahsedeyim. Kitaplarda Tercüme yapılırken sadece "İngilizce bilen" kişi olmak yetmiyor, tercüme edilen konuyla ilgili konuları da bilmek gerekiyor. Tıbbi bir kitabı tercüme ederken O dalda bilgin olması gerekiyor, sokak diliyle ilgili bir roman tercüme ederken o kültürün ne olduğunu bilmen gerekiyor vs. "I wanna go home, mom" gibi bir cümle örneği verelim misal. "Ben ev gitmek istiyorum anne." şeklinde bir çeviri "motomot çeviri" olur. Oysa o romandaki hissi daha iyi verebilmek için: "Eve gitmek istiyom anneciğim." şeklinde çevrilmesi gerekiyor. İzah etmeye çalıştığım şu: "Motomot çeviri" zaten kitap tercümelerinde çok eskiden beri tartışılan bir konudur. Çeviri yaparken "dilbilgisel olarak doğru (grammatically correct)" yapılmaya çalışırken cümlenin esas anlamı gözardı ediliyor. Bunun sonucunda "çeviri Türkçesi" denilen bir tarzla okuyorsunuz o kitabı. Oysa aynı anlamı verebilmek için biraz esnetebilmek lazım cümleleri. Yalnız, şuna da karşı olduğumu belirtmek isterim: Orjinal cümle: "This is the time i need to go" Çevrilebilecek cümle: "Gitmem gereken saat gelmiş" Çevrilen cümle: "Haydi kalkalım saat geç olmuş". Yani çeviride "o anlamı" vermesi gerektiğini söylerken, romanı baştan yazmasını kastetmedik. Küçük ufak değişiklikler yapılabilinir elbette ki ama kişinin esas söylemek istediği olayla, çevirmenin çevirdiği olay birbirinden apayrı oluyor. Bunu da özellikle film çevirilerinde görüyorum. Adam kendi aklından dialog yaratıyor resmen. "Oh Nooooo!" = "Ahmet gitmeeee!" Son olarak şey diycem, kitap çevirilerinde zaten son 10 senedir gayet başarılı çeviriler gerçekleşiyor. 30-40 sene önceki çeviriler gibi değil şu anki çeviriler. Belki film çevirileri biraz daha pişebilir, orası ayrı.
kuþ Mesaj tarihi: Mayıs 20, 2009 Mesaj tarihi: Mayıs 20, 2009 Ractamainus said: kuş said: kırpılan kısım bizim dilimize ait değildi, arapça ve farsça sözcükler gitti. zengin olabilir ama arapça konuşmak istemiyorum ben. türküm deyip de failatün failatül mefailün diye konuşmaya utanırım şahsen. sen "türk"üm diyorsun ya.. tamamlayayım; cahil bir türksün. sen de geri zekalısın o zaman hayret bişey ya
Öne çıkan mesajlar