Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

Okulu bırakıyorum


GERGE

Öne çıkan mesajlar

  • Genel Yönetici
Daha önce burada bu konuda konular açmıştım. Sonunda kararımı verdim kesin olarak, ailemle konuştum. İlginç bir şekilde beklediğimin tam aksine anlaşıylı ve cesaretlendirici tepkiler aldım. Okulu bırakılıyorum. Tekrar ÖSS'ye gireceğim seneye.

Doktor olmak gibi bir hayalim vardı çocukluğumdan beri, lisedeyken ergendim, aptaldım. Başka bir açıklaması yok sanırım bunun. Çalışmadım, hayat anlamsız, herşey boş, Nietzsche böyle buyuruyor diye dolaşıyordum, sonunda kendimi İstanbul İngilizce İktisat'ta buldum, hiç çalışmamıştım, çözülmüş bir test kitabım bile yoktu, eğer çalışsaydım...

Doktor olmak hep hayalimdi işte, diyorum ki şimdi, eğer hayallerim için savaşmazsam hayatım ne hale gelir? Daha 21 yaşıma geçen ay girdim, daha geç değil, değil mi? Fikrinizi söyleyin; daha geç değil, değil mi?
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Bence hayallerin için tam zamanı. ne güzel aklın başına erken gelmiş.
Ama bi 5-10 sene sonra çok geç olur ah ulan ne işim var buralarda filan diyerekten kafana vurma çabaları daha çok bunalım yaratır.

Hazır ailenide almışsın arkana.
Bende muhasebe okurken hayatım cehenneme dönmüştü.
Hergün kendimi sorguluyodum okul yollarında. sdfds.
Neyse mezun oldum şimdi bi reklam ajansında çalışıyorum. Boşa okudum yani. Tekrar giricem öss'ye benim için geç çünkü arada büyük bi boşluk var geri toplamam zor olucak, hemde çalışırken.

neyse senin adına sevindim. inş istediğin yeri tutturursun.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

valla durumun geçliği sana bağlı bişey, bize sormanın çok bi anlamı yok.

düşünmen gereken; tıbbı kazanabilecek misin? doktorluğu kaç yılda bitireceksin?

bi de doktorluk konusunda "nasıl bir iştir, nedir ne değildir" ne kadar bilgin var? yakınında yol gösterecek doktorlar var mı?
sonra orda da hayal kırıklığına uğrama. "ben House olacaktım, nip tuck olacaktım; nooldum" deme sonra :P
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Ünide ilk senemdi hiç istemeye istemeye gitmiştim okula.İstemediğim bölüm istemediğim bir üniversite şehir
hergün gözlerim dolu gidiyordum okula.

İlk derslerden biriydi edebiyat hocası girmişti sınıfa hayallerinizi ertelemeyin onlar için savaşın bulunduğunuz yerden memnun değilseniz çok geç değil bu kapıdan çıkıp hayalleriniz için savaşın demişti.

Derste o kapıdan çıkan bir tek ben vardım.

geri geldim o ayrı fdsfs :p

Fakat şimdi hayalime farklı bir yoldan ulaşıcam.Çoğu arkadaşım durumu kabullenmişken ben şimdi farklı yoldan hayalim için savaşıyorum başarmamada az kaldı.

En iyisini yapmışsın.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

  • Genel Yönetici
Dişçilik de olur ya o kadar istenmese bile. İstediğim insanlara ideallerimle çarpışmadan yardım edebilmek. Bu bölüme ilk girdiğimde öğretmenlik yaparım diyordum ama bu ortalamayla mümkün değil artık.

Ama çalışırsam tıba girebileceğimi biliyorum, megalomanyak gibi görüneceğim ama yeterinde yetenekliyim, zekiyim. Ankara'nın en iyi anadolu lisesine çok iyi bir dereceyle girmiştim. Artık aptal bir liseli de değilim, oturur çalışırım yani. Dershaneye de başlayacağım tekrardan.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Aynı seyı yaptım senin gibi ama biraz daha gec kalarak.3. sınıfta hiç baslamadan bıraktım okulu.istedigim bolume girdim ama istedigim okula gidemedim.
hayatımda bi fark olmadı sdsfds.
ama doktorluk ayrı.hemen hemen aşırı uca kaçmıcam dıyorsan tum unıversıtelerdeki tıp fakulteleri aynı kapıya cıkıyor.
içinde o kadar sene okuma yureği varsa hiç durma derim.
zaten sınav falan kolay gelıyor emın ol.ama işte baştan almak biraz zorluyor.
bol şanslar hayatındada bana benzeme
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

  • Genel Yönetici
Akşam gazetesinden:


Üniversiteye giriş sistemi, hem kişilerin hem de ülkenin geleceği açısından hayati önem taşıması nedeniyle, kamuoyu gündemini hep meşgul eder. Sistemin açıkları, artıları, eksileri, geliştirilmesi, iyileştirilmesi, hatta sil baştan değiştirilmesi farklı kişi ve kurumlar tarafından tartışılır. Bizler de yaptığımız iş ve uzmanlığımız nedeniyle bu tartışmaların kenarında, köşesinde hatta bazen odağında yer alırız.

ÖSYM Başkanı Prof. Dr. Ünal Yarımağan, yeni sistemin ayrıntılarını anlattı. 2010 yılında uygulamaya konulacak sistem şu ankinden büyük farklılıklar taşımıyor. Ancak resmin detaylarında önemli değişikler var. ÖSYM'nin sistemi oluştururken önceliklerinin ne olduğunu şöyle özetleyebiliriz:
* Öğrenciler üzerindeki zaman baskısının ortadan kaldırılması,
* Sınavın tek oturum yerine birden çok oturumda yapılarak öğrencilerin kısa zaman içinde birbirinden çok farklı konulardaki sorulara cevap vermek zorunda kalmalarının önlenmesi,
* Ders grubu başarısı yerine ders başarılarının (matematik, fizik, kimya, biyoloji) tekil ölçülmesi,
* Üniversite programlarına ders grubu başarısına göre değil, tekil ders başarılarına göre yerleştirme yapılması ve böylece doğru nitelikteki adayların doğru bölümlere yerleşmesinin sağlanması,
* Açık uçlu soru sistemine geçilmeden önce sağlam bir altyapı oluşturulması.

Katsayı belirsizliği sürüyor aday lehine değişim yolda
2010 sistemi ile ilgili henüz belli olmayan en önemli konu 'yerleştirmeye esas puanlar hesap edilirken, okul puanlarının çarpıldığı katsayıların ne olacağı' sorusu. Mevcut sistemde 0.3 ve 0.8 olan bu katsayıların nasıl değişeceği ile ilgili belirsizlik sürüyor. Bilindiği üzere, öğrencilerin yerleştirmeye esas puanları (mevcut sistemdeki Y-ÖSS puanı), sınavda gösterdikleri başarıya göre belirlenen puana (mevcut sistemdeki ÖSS puanı) okuldan gelen puanlarının (mevcut sistemdeki AOBP) eklenmesi ile hesaplanıyor.


KATSAYI ETKİSİ AZALACAK
Okul puanının eklenmesi sırasında kullanılan katsayı adayın mezun olduğu lise alanına ve tercih ettiği bölüme göre belirleniyor. Her ne kadar bu konu, önceki yıllarda, daha çok salt imam-hatip lisesi ve meslek lisesi mezunlarının bir derdi olarak kamuoyuna yansıtılmış olsa da, tüm adaylar için geçerli bir gerçek. Örnek vermek gerekirse, fen lisesini okul birincisi olarak bitiren bir öğrenci, EA-2 puan türünde Türkiye birincisi olsa bile, sistem gereği puanı bir devlet üniversitesinde hukuk fakültesini kazanmaya yetmiyor.
Bu konuda Prof. Yarımağan, katsayının tamamen kalkmasının beklenmemesi gerektiğini, ancak 0.3-0.8 arasındaki makasın daraltılarak, adayların lehine bir düzenleme yapılmasının daha olası ve yerinde bir gelişme olacağını belirtiyor.

Üniversite adaylarını ne bekliyor?
2010 sistemi, 2006'da başlayan tek oturumlu iki aşamalı sistemin, iki aşamalı çok oturumlu sisteme dönüşmesinden başka bir şey değil.
Yarımağan'ın açıklamalarından 2010'daki ilk aşama sınavın nisan ayının ilk yarısında (4 veya 11 Nisan), ikinci aşama sınavlarının ise haziran ayının son yarısında iki ardışık hafta sonu (20-21 ve 27-28 Haziran) yapılacağını anlıyoruz. YGS'nin içeriğinin şu anda uygulanmakta olan ÖSS birinci bölüm içeriği ile aynı olacağı ve ortak müfredat konularını içereceği anlaşılıyor. Bu sınavda dört farklı test uygulanacak: Temel Matematik, Türkçe, Sosyal Bilimler ve Fen Bilimleri. Henüz kesinlik kazanmamış olsa da, YGS'de adaylara her test ayrı bir kitapçık olarak dağıtılacak ve her testin kendi süresi olacak.


YGS'ye girecek aday sayısının çok olması nedeniyle pratikte bu zor olabilecek. Ancak YGS'de olmasa bile, LYS'de ders bazında ayrı soru kitapçığı ve uygulaması yapılacak.
Sınavdaki soru sayıları henüz belli değil ancak, sürenin 180 dakika olması soru sayısının da yine her testte 45 olacak şekilde toplam 180 olması büyük bir olasılık.


YGS sonunda adayların 3 puanı hesaplanacak: Sözel, Sayısal, Eşit Ağırlık.
Puanların hesaplanma yöntemi henüz netlik kazanmadı. Bugün uygulanmakta olan hesaplama mantığının korunacağı anlaşılıyor. Sadece, halen en düşük 100 en yüksek 300 olan ÖSS puan aralığının değiştirilmesi söz konusu olabilir (100-500 ya da 500-1000 gibi)


Detayları henüz netlik kazanmamış olsa bile, YGS'de bir ya da iki baraj puan olması öngörülüyor (Şu andaki sistemde 145 ve 160'a karşılık gelen). Bu baraj puanlardan düşük olanı geçenler, açıköğretim önlisans ve lisans programlarına yerleşebilecekler ve iki yıllık meslek yüksekokulu önlisans programlarını (sınavsız geçişten sonra boş kalan kontenjanlar için) tercih edebilecekler.


Prof. Yarımağan, bazı lisans programlarına da (özellikle bazı meslek lisesi alanlarının devamı niteliğinde olup, ilgili meslek lisesi mezunlarının ek puan aldığı programlar) LYS'ye girmeye gerek kalmadan YGS ile yerleşmesinin söz konusu olabileceğni, bunun detaylarınınsa henüz netleşmediğini belirtti.
YGS'de ikinci ve daha yüksek baraj puanı geçen adaylar LYS'ye girme hakkı kazanacaklar. Bu konuda, Prof. Yarımağan, Sözel, Sayısal ve Eşit Ağırlık YGS puanlarından herhangi birinden barajı aşıyor olmanın yeterli olacağını söyledi. Yani örneğin, YGS'de sadece Sözel'den barajı geçen bir aday LYS'de sayısal alan ile ilgili testlere de girebilecek.

Puan türlerinde enflasyon
YENİ sistemde, puan türlerinde beklenen artış, 'uygun vasıftaki adayı uygun bölüme yerleştirme' açısından sağlıklı ve etkin bir yöntem olarak karşımıza çıkıyor.
LYS sonunda 4 temel puan grubu oluşacak:
* TM (Türkçe Matematik) (bugünkü sistemde EA-2'ye karşılık geliyor)
* MF (Matematik-Fen) (bugünkü sistemde SAY-2'ye karşılık geliyor)
* TS (Türkçe-Sosyal) (bugünkü sistemde SÖZ-2'ye karşılık geliyor)
* DİL (Yabancı Dil) (bugünkü sistemde DİL'e karşılık geliyor)
İşte bu noktada belki de yeni sistemin getirdiği en önemli değişiklik karşımıza çıkıyor. ÖSYM her puan grubunda alt puan türleri belirleyecek. Örneğin MF grubu içinde MF1, MF2, MF3.... şeklinde çok sayıda (alt) puan türü hesaplanacak. Puan türleri arasındaki fark, derslerin ağırlıklarıda olacak.

AĞIRLIK BELLİ DEĞİL
Hangi puan türünde, hangi dersin ne kadar ağırlıklı olacağı belli değil. Yeni uygulamada amaç, bölümlere yerleşecek adayların başarılarını bölümlerin beklentileri ile örtüştürmek. Örnek vermek gerekirse Mimarlık ile Biyoloji bölümlerini ele alalım. Şu andaki sistemde bu iki bölüm de SAY-2 puanı ile öğrenci alıyor. Ancak iyi bir mimar olabilmek için bilinmesi gereken biyoloji bilgisi ile iyi bir biyolog olmak için bilinmesi gereken biyoloji bilgisi doğal olarak birbirinden farklı ve şu andaki sistemde bu ayrıştırılamıyor. Yeni sistem ile bu ayrışma yapılabilecek.


Bu konuda merak edilebilecek bir konu, aynı isimli bölümlerin puan türlerinin ayrı olup olamayacağı. Prof. Yarımağan, aynı isimli bölümlerin farklı puan türü ile öğrenci almayacağını belirtiyor. Örneğin bazı inşaat mühendisliği bölümleri söz gelimi MF4 ile öğrenci alırken diğer inşaat mühendisliği bölümleri MF5 ile öğrenci almayacaklar.


Puan türlerindeki bu çeşitlenmenin ardından, dershanelerin sunacakları ürün/hizmet paketlerinde de önemli bir çeşitlenme söz konusu olabilir. 2010'dan itibaren 'Tıp Fakültelerine hazırlık için Butik Dershaneler', 'Hukuk Bölümleri için Özel Sınıflar' şeklinde ilanlar ile karşılaşmamız sürpriz olmayacaktır.

5 farklı Lisans Yerleştirme Sınavı
LİSANS Yerleştirme Sınavları, içerik olarak şu anda uygulanmakta olan ÖSS ikinci aşama sınavından farklı olmayacak. Ancak sınav uygulamasında önemli değişiklikler var.
5 farklı LYS yapılacak:
* LYS-1 : Matematik Sınavı (Matematik, Geometri)
* LYS-2 : Fen Bilimleri Sınavı (Fizik, Kimya, Biyoloji)
* LYS-3 : Edebiyat-Coğrafya Sınavı (Türk Edebiyatı, Coğrafya-1)
* LYS-4 : Sosyal Bilimler Sınavı (Tarih, Coğrafya-2, Psikoloji/Sosyoloji/Mantık)
* LYS-5 : Yabancı Dil Sınavı (Almanca / Fransızca / İngilizce)
ÖSYM, LYS'leri haziran ayının ikinci yarısında iki ardışık hafta sonu yapmayı planlıyor. Temel ilke, bir günde bir sınav yapılması. Bu çerçevede, kesin olmamakla birlikte 20 Haziran Cumartesi günü LYS-1, 21 Haziran Pazar LYS-4, 27 Haziran Cumartesi günü LYS-2, 28 Haziran Pazar LYS-3 sınavlarının yapılması beklenebilir.Yabancı Dil Sınavı'nın (LYS-5'in) ne zaman uygulanacağı konusu net değil.
LYS'lerin uygulanmasında, derslerin test kitapçıkları ayrı ayrı olacak ve her ders için belli bir süre ayrılacak. Örneğin LYS-2'de Fizik, Kimya, Biyoloji için üç ayrı kitapçık olacak. Her testte sorulması planlanan soru sayısı (kesin olmamakla birlikte) 80-100. Her test için ayrı süre verilecek. Mesela önce fizik testi dağıtılacak, süre başlayacak, süre sonunda fizik testi toplanacak, sonra kimya testi dağıtılacak.
LYS-4 testi ile ilgili bir detayı açıklamakta fayda var. Bu testte yer alan Psikoloji/Sosyoloji/Mantık testi tek kitapçık olarak uygulanacak.
Yine LYS-1 testi ile ilgili bir detay önem taşıyor. Bu sınavda Matematik ve Geometri testleri ayrı kitapçık olarak uygulanacak.

YGS performansı LYS puanını etkileyecek
ADAYLARIN en çok merak ettiği konular arasında LYS puanlarına, YGS performansının etkili olup olmayacağı var. Bu konuda her ne kadar YÖK tarafından daha önce yapılan açıklamada LYS puanları hesaplanırken YGS'nin sadece temel-Matematik ve Türkçe testlerinin sonuçlarının dikkate alınacağı belirtilmişse de, Prof. Yarımağan, eğitim çevrelerinden gelen öneriler doğrultusunda YGS'deki tüm testlerin LYS puanında dikkate alınacağını belirtti. Bilindiği üzere, şu andaki sistemde birinci bölüm testlerinin ikinci puan türleri üzerindeki ağırlığı % 55-60 civarında. Yeni sistemde bu oranın % 35-40 civarında olacağı, Ünal Hoca'dan aldığımız detay bilgiler arasında.

Problem de çözerim edebiyat da bilirim
PSİKOLOJİ, hukuk, sosyoloji gibi bölümlerin puan türü (EA) kamuoyunda hep tartışılagelmiştir. 2010 sistemi bu tartışmalara son verecek olanaklar sunabilir.
Ülkemizde gerek öğrenciler, gerek veliler ve gerekse kurumlar (üniversiteler, dershaneler, liseler) arasında sözel alandan bir kaçış var. Çok yaygın bir eğilim olarak, başarılı öğrenciler Fen Bilimleri (Sayısal) alanına, sayısalda zorlanacağı düşünülenler Türkçe-Matematik alanına, arta kalanlar ise Sosyal Bilimler alanında yönlendiriliyor. Bu durumda sözel öğrencileri ancak lise 1'deki genel matematik dersini geçebilecek seviyede matematik bilgisi ile liseden mezun olup mesela üniversitelerin sosyoloji bölümüne talip oluyorlar. Beşeri bilimlerde istatistik uygulamalar fazlası ile gerekli olduğu için, sözel alanlardaki üniversite bölümlerinin de beklentisi gelen öğrencinin makul düzeyde matematik bilgisine sahip olması. Sözel mezunlarından bu anlamda memnun olmayan üniversite bölümleri, buna bir çare olarak puan türlerini değiştiriyor. Yıllar içinde hukuk, arkeoloji, sosyoloji, psikoloji gibi bölümlerin puan türlerinin sözelden eşit ağırlığa değiştirilmiş olması tamamen bu nedene dayanıyor. Matematik çözümleme yapılması gerekliliği nedeni ile bazı Türk Dili ve Edebiyatı Bölümleri'nin bile EA puan türüne sıcak baktıklarını duyuyoruz.
Prof. Yarımağan, 2010 sisteminde uygulamaya geçecek puan çeşitlendirmeleri ile, üniversitelerin bu beklentilerinin karşılanabileceğini belirtiyor. Ancak, üniversiteye giriş aşamasındaki puan süzgeçleri ile 'matematikten anlayan' sözelcileri seçmek yerine, müfredat düzenlemeleri ile liseden mezun olacak tüm sözelcileri sağlam bir matematik altyapısı ile donatmanın daha doğru olacağını da belirtiyor.

AOBP'nin puanlar üzerindeki etkisi?
YAPTIĞIMIZ sohbet sırasında Ünal Hoca'nın özellikle üzerinde durduğu konuların başında AOBP yani Ağırlıklı Orta Öğretim Puanı'nın hesaplanması ve yerleştirme puanlarına katkısı yer aldı.
Şu andaki kanuni düzenlemeler gereği, üniversiteye yerleştirmede lise başarısının dikkate alınması bir zorunluluk. Ancak katkının nasıl hesaplanacağı yöntemi konusunda bir zorunluluk bulunmuyor. ÖSYM'nin bu konudaki kurumsal tecrübesinin çok büyük olduğunu belirten Prof. Yarımağan, AOBP hesaplarının tüm adaylara hakkaniyetli bir şekilde uygulanabilmesi için çok titiz çalıştıklarını belirtti. Yarımağan, 2006'da yapılan bilimsel bazlı hesaplama formülasyon değişikliği ile bazı lise yöneticilerinin hesaplama förmüllerindeki açıklardan faydalanmak üzere yaptıkları bir takım 'oyunları' da bertaraf ettiklerini söyledi.


Mevcut ÖSS sisteminde AOBP'nin toplam puana katksı yaklaşık %20. Prof. Yarımağan, bu oranın düşürülmesi konusunda ortaya atılan fikirlerin çok dikkatli değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyor. Bu oranın %15'in altına çekilmesi durumunda özellikle ülkemizin az gelişmiş yörelerindeki öğrencilerin üniversiteye yerleşme şansının çok zayıflayacağı anlaşılıyor.

Hedef, sınavsız lisans programları
ÖSS maratonu içindeki stres dolu günlerde her ne kadar adaylar ve aileleri bazen Prof.Dr. Ünal Yarımağan'a kızıp serzenişte bulunsalar da, Ünal Hoca'nın Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Sistemi ilgili hayalleri ve hedefleri, adayları sevindirecek. İşte o hayal!
* Baraj puanlar olmayabilir. ÖSS, YGS, LYS
sonuç olarak bir sıralama sınavıdır.
* Bazı lisans programlarına sınavsız girilebilmelidir.
* LYS, öğrencilerin gerçek akademik niteliklerinin ölçecek şekilde açık uçlu sorular ile yapılabilir.
Özellikle açık uçlu sorular ile üniversiteye yerleştirme yapılması konusunda yurtdışındaki uygulamaları incelediklerini ve bazılarını yerinde gidip gördüklerini anlatan Yarımağan, 2010'dan sonra LYS'ye girecek aday sayılarının düşmesini beklediklerini, oturuma giren aday sayısının 500 binden az olması durumunda, o oturum ile ilgili testlerde açık uçlu sorular sorabileceklerini belirtiyor.

Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Tıbbı kazanamazsın,
kazansan bile bitiremezsin,
bitirsen bile mutlu olacağın meçhul.

Mükemmelliyetçilik maskesi altında hiç bir iş yapamayan bir tipsin muhtemelen.

Herkes tutturmuş bir "hayallerinin peşinden git" dalgası.
Lan hayal benim peşimden gelsin, ben niye gidiyorum.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

almanyada 21 yasinda bi üni.ye kapak atmak bile bir lüks, bu sistemde.
25-30 yaslarinda basliyolar okumaya abiler.
türkiye sistemiyle kiyaslanmaz da tabii ki, 21 uygun bir yas gayet. ben de benzeri bi durumdayim, yasim 21 benim de.-samuel adim of-
okudugum okulun sistemini sevmedim ve ciktim son sinavda sansimi denemeden. ve hic pisman degilim. iyi ki yapmisim.hersey benim icin de yeni basliyor.

yasitlarinin senden önce üni bitirmeleri gibi düsünceleri takmamak lazim. önemli olan da zaten bu düsüncelerden, halk arasindaki tabulardan kurtulup karar verebilmek ve adim atabilmek.
o yüzden yaptigin sey takdir edilesi. büyük cesaret.

insan icinden gelmeyen birseyi sonuna kadar götürse ne ise yarar ki abi sene kaybetmekten baska?
yol yakinken dönmeli.
bol sanslar.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

×
×
  • Yeni Oluştur...