Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

Uyanmak lazım


Sparkcaster

Öne çıkan mesajlar

Uyanma vakti!

Rejimin İslâmcı bir aşırılığa savrulacağı korkusu, sadece içerdeki cumhuriyetçileri korkutuyordu.

Devletin kontrolünü ve sivil toplumun iplerini ele geçiren iktidarı muhalefet durduramıyordu.

Artık dışarıda da rahatsızlık uyanmaya başlamıştır. Türkiye’nin Batı’dan koparak Rusya-İran-Sudan hattına kaymakta olduğuna dair sirenlere işte birileri basmıştır.

AKP’ye devleti ve toplumsal hayatı dönüştürme yönünde fütursuzca hareket etme cesareti veren önemli etken, dışardan sağladığı destekti.

Şimdi ortaya çıkan eğilim AKP’yi fren yapmaya mecbur edebilir mi?

Tanınmış bir düşünce kuruluşu olan The Washington Institute tarafından hazırlanan Türkiye raporu, iki uzmana dayanarak ciddi tespitler yapmıştır.

Amerika’nın eski Ankara Büyükelçisi Mark Parris ve Alman Marshall Vakfı Türkiye uzmanı Ian Lesser’e göre Türkiye Batı’dan uzaklaşıyor.

Mark Parris Başbakan Erdoğan’ın bürokrasiyi kendi dünya görüşündeki insanlarla doldurmaya çalışan, basına paranoya duyan tüm vizyonu bir sonraki seçimlerle sınırlı Amerika ve AB ilişkilerine sadece “bana ne verebilirler” duygusuyla bakan bir kişi olarak görülebileceğini söylüyor.

Gizli ajandası bulunduğu ve Türkiye’ye İslâmi bir model empoze etmeye çalıştığı ihtimalini risk faktörü olarak kayda geçiriyor.

Türkiye savrulmasın...

Mark Parris AKP’ye ve Tayyip Erdoğan’a düşman biri midir? Hayır..

Tam aksine, kapatma davası sırasında etkili bir AKP savunucusu olmuş, hem Amerika’da hem Türkiye’ye gelişlerinde Erdoğan’ın “yeri doldurulması zor, karizmatik bir lider” olduğuna dair konuşmalar yapmıştı.

Bugün ise Türkiye’nin ABD karşıtı ya da anti-semitist bir eksene kaydığı konusunda yeni Amerikan Başkanı Obama’yı uyarıyor.

Türkiye’de liberal demokrasinin oluşturulması için yardım gerektiğini söylüyor.

Şimdi... Tayyip Erdoğan ve icraatı üstünde gerçekçi değerlendirmelerin yapılmaya başlaması Türkiye’nin sürükleneceğinden korkulan maceralara karşı korunma şansı yaratabilir mi?

Batı düne kadar Türkiye’de laik rejimi tehlikeye sokacak gelişmeleri adeta teşvik ediyordu.

Eğer tavır değişikliği kalıcı olursa, evet bu değişim şans olabilir.

Gölge etmesin yeter

Yaşamı dönüştürecek altyapı kurulmuş, laik kurumlar kuşatılmış, karşı devrim şartları olgunlaşmış, direnç gösteren ve göstermesi muhtemel odaklar bastırılmış haldedir.

Tam bu noktada yeni Beyaz Saray yönetiminin uyarılması, ihtiyacı olan tarihi şansı Türkiye’ye umarız kazandıracaktır.

Bizi Amerika mı kurtaracak?

Hayır.. Gölge etmesin yeter.

Çünkü bu noktaya Amerika’ya rağmen değil, onun “ılımlı İslâm” zırvaları sayesinde geldik.

Devletteki işgal neredeyse tamamlanmış sivil toplumun tüm katmanlarında cemaatçi siyaset örgütlenmesi, ürünlerini devşireceği olgunluğa ulaşmıştır.

Dün İstanbul Ticaret Odası’nda seçim vardı.

Lokanta ve Kafeler Komitesi’nde bir “ilk” yaşandı. İçki satmayan lokantalar, içkili lokantaları 256’ya karşı 418 oyla yönetimden tasfiye etti.

Aynı şekilde Banka ve Finans Kuruluşları Komitesi’nde de İslâmi bankacılığın tarafı iktidar güdümlü kamu bankalarının desteğini alarak seçimi 288’e karşı 582 oyla kazandı.

Hâlâ doğru yolda ilerlediğimizi düşünenler çocukları için de düşünsünler biraz.

Dış dünyanın ve içerideki egoist aydınların yanılgısından doğan tehlikeyi, sadece böyle bir sorumluluk duygusu göğüsleyebilir.

29 Mart’tan önce uyanmak lâzım!


Güngör Mengi


kim uyanacak gerçi, televizyondan halkı tehdit eden bakanlara ses çıkmıyor.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

hırsızın hiç mi suçu yok baya uygun düşüyor bu yazdıklarınıza.

gerçekleri insanlara anlatmaktan başka ne yapacak gazeteler. oy için çamaşır makinesi mi dağıtsın?

kusura bakmayın ama saçmalıyorsunuz.

2 gün oldu daha başbakan işsizliğe çözüm bilmiyorum dedi ya. muhalefetin çözümü varsa bırakacam dedi siyaseti. dün baykal grup toplantısında 7 madde saydı bu konuda. çıkıp kömür dağıtmayınca icraat olmuyor heralde artık.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

valla kusura bakmasınlar da hizmet vermeden oy isteyene "pişiiiiik" yazar benden. halkımız da aynısını düşünüyor olacak ki yıllardır anlam veremediğiniz, aslında çok basit bir nedeni olan %47 'fenomeni' var.

baykal'ı biliyoruz zaten iktidarda olduğu zamanı da, bugününü de biliyoruz.

"oy vermezseniz sizi dinciler cıs yapar" neredeyse 15 yıldır söyleniyor, bu adamlar daha yeni. güya gerici kafalarıyla 90'larda yapılmamış, tabu addedilen tonla şey yaptılar. tek tek hepsini konuşasım yok, bazısını zaten bu forum ahalisinin çoğu milliyetçi-devletçi ilkelerine aykırı diye beğenmiyor kaldı ki.

yanlış adama dil döküyorsunuz, bu iş böyle devam eder sizin ulusalcı cephe midir, ne diyorsanız artık ona, uyanmazsa. çağrı 15 yıldır yanlış insanlara yapılıyor, artık farkına varın.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Sparkcaster said:
hırsızın hiç mi suçu yok baya uygun düşüyor bu yazdıklarınıza.

gerçekleri insanlara anlatmaktan başka ne yapacak gazeteler. oy için çamaşır makinesi mi dağıtsın?

kusura bakmayın ama saçmalıyorsunuz.

2 gün oldu daha başbakan işsizliğe çözüm bilmiyorum dedi ya. muhalefetin çözümü varsa bırakacam dedi siyaseti. dün baykal grup toplantısında 7 madde saydı bu konuda. çıkıp kömür dağıtmayınca icraat olmuyor heralde artık.


Sen daha kimin ne söylediğini doğru şekilde okumamışsın veya duymamışsın , sonra burada saçmalıyorsunuz diyorsun. 2 gün önce işsizlik ile ilgili kimin ne söylediğini iyice araştır oku sonra dön buraya.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Evet Sparkcaster çok güzel bulmuşsun haberi , şimdi bana söyle bakalım ;

işsizliğe çözüm bilmiyorum dedi ya. muhalefetin çözümü varsa bırakacam dedi siyaseti. said:


Yazdığın şu yazıyı bana haber içinde bul , varmı yokmu ? Şu senin yazdığın iki anlam ile orjinal konuşmadaki anlamlar arasında büyük bir fark var. Biz buna kelime oyunu diyoruz.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

bunlar değil miydi sene 94 de livaneli ilhan kesici dalan arasında kamplara bölünüp.livaneli 1 2 puan önde iken seçim arifesinde kaçak villası var diye iftira atıp, asıl seçimi kazanması muhtemel olan erdoğanı görmezden gelenler.yok yani iftira atılmasa livaneli kazanmayacaktı yine erdoğan kazanacaktıda mengi, zafer mutlu, özkök v.s. takımı bunu görememişti.hatta iktidara jimmy boyner yeni demokrasi hareketini getiriyorlardı.adam kürt sorunu felan diyordu fakat seçimlerde yüzde 0.5 oy aldı.mengi özkök takımının dediklerine pek kanaat göstermemek lazımdır.menginin eşi olan ruhat mengi daha geçen güne kadar tv programında chpnin açılımlarını aşağılıyordu sonrada laf arasında bende müslümanım ama başım açık v.s. diyordu.bu ne yaman çelişkidir.sen ülkendeki kapalılığa sırtını dön sonra ülkem batıdan uzaklaşıyor diye viyakla.önce ülkenin gerçeklerini gör ona göre bu ülkene yapacağın işleri düşün.cehalet almış yürümüş kurtuluşu batı olarak görüyoruz.daha çok patinaj çekeriz bu gazetelerimiz ile.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Gördüğüm kadarıyla bazı arkadaşlar konuyu amacından saptırmaya çalışıyorlar, esas konuya dönecek olursak...


Mehmet Y. Yılmaz said:



Başbakan 'seçilmiş kral' olmak istiyor

BAŞBAKAN'ın seçim ile elde ettiği gücü bir tür diktatörlüğe dönüştürme hevesi içinde olduğunun bir başka somut göstergesi de TBMM İç Tüzüğü'nde yapılması planlanan değişikliklerdir.

Bu değişiklikler ile TBMM'nin Anayasa tarafından tarif edilmiş görevlerinden "denetim görevini" yerine getirmesi olanaksız hale getirilmek isteniyor.

Milletvekillerinin soru önergelerine sınırlamalar getiriliyor ve bunların gözlerden uzak "komisyonlar" içinde boğulup, yok edilmesi hedefleniyor.

İşin ilginç yönü, bu görevin yerine getirilmesi zaten Başbakan ve AKP ileri gelenleri tarafından açıkça engelleniyordu. Şu anda Başbakan'ın yanıtlaması için verilmiş birçok soru önergesinin süresi içinde yanıtlanmadığını, TBMM Başkanlığının bu nedenle Başbakan'ı uyardığını da biliyoruz.

Sadece Başbakan değil, bazı bakanlar da Meclis'in denetim görevini yerine getirmesini engeller bir tutum içindeler. Şimdi bu tutumlarını "resmileştirerek" yasal hale getirmek istiyorlar.

TBMM bu yetkisini Türk milletinden alıyor.

Halk adına egemenliği kullanan Anayasal organların yetkilerinin yürütme organı lehine sınırlanması çabası, diktatörlük özleminden başka bir şey değildir.

Hükümetin, bugüne kadar yargı yetkisinin kullanımından yakındığını ve bu yetkinin sınırlandırılması için planlar içinde olduğunu da biliyoruz.

Amaç bellidir: Seçim ile elde edilen iktidar gücünün mutlak bir güce dönüştürülmesi.

Yargının ve TBMM'nin yetkilerinin kısıtlanması, basının susturulması bu özlemin artık eyleme dönüştürüldüğünü gösteriyor.

Başbakan seçim ile iktidara gelmiş bir kral olmak istiyor!
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

×
×
  • Yeni Oluştur...